Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/69 E. 2022/384 K. 26.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/69 Esas – 2022/384
T.C. ”TÜRK MİLLETİ ADINA”
ANKARA
4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR
HUKUK MAHKEMESİ K A R A R

ESAS NO : 2022/69
KARAR NO : 2022/384

HAKİM ….
KATİP :…

DAVACI :…
VEKİLİ : Av…
DAVALI : 1- …
VEKİLİ : Av….
DAVALI : 2- ….
VEKİLİ : Av. ..
DAVA : Marka 2021-M-12050 Sayılı YİDK Kararı İptali – Hükümsüzlük
DAVA TARİHİ : 26/02/2022
KARAR TARİHİ : 26/12/2022 Yazım Tarihi : 16/01/2023

İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde ÖZETLE: Dava konusu marka başvurusunun yayınına itiraz ettiklerini,
itirazın reddedildiğini,
bu karara itiraz ettiklerini,
itirazın dava konusu YİDK kararıyla reddedildiğini,
müvekkil şirketin kurucusu ….’ın ilk üniversiteye hazırlık dershanesi olan…. tarafından kurulan … … isimli ticar
işletmeyi devraldığını,
1997 yılında devralındığında tek şube olarak faaliyet göstermekte olduğunu,
günümüzde Türkiye genelinde 140 şubesi olduğunu,
….’ın, eğitim ve öğretim faaliyetlerinin yapılması amacıyla 1997 yılında…
….’ yi, 2005 yılında ise müvekkil …
…’yi kurduğunu,
müvekkilin çok sayıda tescilli markası olduğunu,
bu markaların ….’den devralındığını
, müvekkilin markalarının …. adresinde kullanılmakta olduğunu,
2000’li yılların başından itibaren bilim adamları görselinin, tik işaretinin ve … ibarelerinin tüm basılı evraklarda ve tabelalarda
kullanıldığını,
…ibaresinin kendilerinde oluşturulduğunu ve korunması gereken bir hukuk
durum kazandığını,
müvekkil markasının tanınmış marka olduğunu,
müvekkilin tik işareti markası ve logosunun ayırt edicilik kazandığını,
… ibaresinin gerçek anlamından bağımsızlaşıp, müvekkillere ait bir marka olarak
algılandığını,
önceki kararlarda, “…. esas unsurlu markalarının eskiye dayalı kullanım sonucu ayırt
edicilik kazandığının TÜRKPATENT tarafından da kabul edildiğini,
bu ibareyi kullananlar hakkında çeşitli davalar açılmış olduğunu,
bu davalarda da müvekkil lehine kararlar verildiğini,
davalının kötü niyetli olduğunu,
Emsal yargı kararları bulunduğunu belirterek, dava konusu YİDK kararının iptalini ve markanın
hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiş, duruşmada da dilekçesini aynen tekrar etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı kurum vekili dilekçe ve beyanında ÖZETLE: Alınan kararlar ve yapılan işlemlerin usule ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı Şahıs Vekili dilekçe ve beyanında ÖZETLE: Davacının eğitim öğretim hizmetleri bakımından korunması gereken bir durum kazandığını iddia
ettiğini, bunun marka hukuku ile çelişen ve dosyaya sunulu evraklarla yeterince ispat edilemeyen
bir durum olduğunu,
davacı markalarının esaslı unsurunun …” ibaresi olduğu iddiasının gerçek dışı
olduğunu,
davacı tarafın kötüniyetli şekilde farklı bir algı yaratmayı amaçladığını,
hiçbirinin esaslı unsurunun …” ibaresi olmadığını,
markaların karıştırılmayacağını,
davacının belirttiği, …. başvuru numaralı marka başvuruları
işlemden kaldırıldığını,
davacı markasının tanınmış olmadığını,
“fen bilimleri” ibaresinin kimseye ait olamayacağını,
MEB’in kendi kitaplarında bile “….”nin baskın unsurlu olduğunu,
bu ibareyle tescilli çok sayıda marka olduğunu belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
MUHAKEME:HMK kapsamında “Yazılı Yargılama Usulü ” uygulanmıştır.
DELİLLER ve DEĞERLENDİRME:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı şahsın …başvuru sayılı markası ile davacı tarafın itiraz mesnedi markaları arasında SMK 6/1 maddesine göre iltibas koşulları oluşup oluşmadığı, davacı tarafın başvuru ibaresi üzerinde SMK 6/3 maddesine göre önceye dayalı kullanım ve gerçek hak sahipliği iddiası, SMK 6/5 maddesine göre markasının tanınmışlığı, SMK 6/6 maddesine göre diğer fikri hak ve SMK 6/9 maddesine göre davalı başvurusunun kötü niyetli yapıldığı iddialarının yerinde ve doğru olup olmadığı, Türk Patent’in… sayılı YİDK kararının iptalinin, davalı markasının da hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği noktasında olduğu anlaşılmıştır.
YİDK kararının 04/01/2022 tarihinde davacı tarafa tebliğ edildiği, davacının da 5000 sayılı TürkPatent Kanununun 15/C maddesinde öngörülen iki aylık süre içerisinde 26/02/2022 tarihinde ve 6769 sayılı SMK 156.ncı maddesinde görevli ve yetkili mahkemeye dava açtığı anlaşılmıştır.
TÜRKPATENT YİDK’nun … başvuru numaralı “izmir fen bilimleri” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan
itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvurunun …
…. sayılı “….
okulları”, ….
markalar ile karıştırılma ihtimali tanınmış marka ve kötü niyet gerekçesiyle 6769 s. SMK’nın 6
ncı maddesi uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir.

İncelemede, ihtilafa konu olan “fen bilimleri” ibaresinin “Fizik, kimya, biyoloji gibi bilimlerin
ortak adı ” olarak tanımlanmakta olduğu, özellikle eğitim, kültür ve bilim alanlarında farklı
tacirlerce de farklı unsurlarla birlikte kullanılmakta olduğu, bu itibarla sözkonusu ibarenin
tanımlayıcı nitelikte olduğu, muteriz markalarının ….ibarelerini
ihtiva eden bileşke markalardan müteşekkil olduğu, bu nedenle muterizin münhasıran “…
bilimleri” ibaresi üzerinde hak sahipliği bulunmadığı düşünülmüştür.
… markalar görsel, işitsel ve anlamsal
olarak ihtiva ettikleri tüm unsurlarla birlikte değerlendirildiğinde bıraktıkları bütünsel izlenim
itibariyle karıştırılmaya yol açacak derecede benzer görülmediğinden sayılan markalar
arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Dİğer iddialar da haklı ve yerinde görülmediğinden itirazın tüm gerekçeleri bakımından reddi
gerekmiştir.
KARAR: İtirazın reddedilmesine oy birliği ile karar verildi. ” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU (10/01/2017 yürürlük)
Madde 6 (Marka tescilinde nispi ret nedenleri)
“(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını,fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(9)Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.”,
Madde 25 ” (1) 5 inci (mutlak red nedenleri ) veya 6 ncı ( nisbi red nedenleri ) maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. ” hükmü yer almaktadır.
SMK 6/1 maddesi anlamında iltibastan bahsedebilmek için ;
Her iki taraf markasının AYNI işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) BENZERLİĞİ olması,
Her iki taraf markasının benzer işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) AYNIYETİ olması,
Her iki taraf markasının BENZER işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) BENZERLİĞİ olması, ihtimali aranır.
Markaların karıştırılmasından söz edebilmek için ise , dava konusu marka ile itiraza mesnet marka/markalar arasında hedef tüketici kitlesi (orta düzeydeki) yönünden markaların “görsel”, “işitsel” ve “kavramsal” özellikleri dikkate alarak genel ve bütünsel açıdan benzerlik ihtimali olması , yine tescilli marka ile tescil olunmak istenen işaret arasında markayı taşıyan her iki ürünün işletmesel kökeninin aynı veya birbirleriyle bağlantılı (idari-ekonomik) işletmeler tarafından üretilmiş olabileceği noktasında bağlantı kurulması (ilişkilendirilme) ihtimalinin bulunması gerekir. Karıştırılma kavramının varlığı için “somut bir karıştırma” eyleminin varlığı şart olmayıp böyle bir tehlikenin varlığı dahi yeterli olacaktır.
SMK 6/3 maddesinin uygulanması için tescilsiz olarak kullanılan işaretin MARKASAL şekilde yani işlevine uygun , ayırt ediciliği sağlanmış olarak ticaret alanında kullanılması, bu kullanımın da Türkiye hudutları içinde olması gerekir. Üçüncü kişinin davaya konu tescil başvurusundan veya rüçhan hakkının doğumundan önce, bu işareti kullandığı , çevresinde belli bir oranda bu işaret üzerinde hak sahibi olarak bilinip tanındığının ispatı (tüm Türkiye genelinde değil) gerekir. Diğer bir anlatımla, öncelik hakkını ileri sürenin söz konusu ibarenin başkası tarafindan kullanımını veya tescilini engelleme hakkı verecek nitelik ve yoğunlukta bu işareti Türkiye hudutları içinde ticaret alanında kullandığını ispatlaması gerekir. Gerçekten, bir işareti ilk kullanan ve ona ayırt edici nitelik kazandıran kişi onun hak sahibi olarak kabul edilir ve bu halde gerçek hak sahipliği sözkonusudur.
SMK 6/5 maddesi anlamında tanınmışlıktan bahsedebilmek için ;
Toplumda (Türkiye sınırlarında) tanınmışlık düzeyine ulaşmış olması koşuluyla, tescilli bir markanın, aynı veya benzerinin farklı mal ve hizmetlerde kullanılması amacıyla yapılan marka başvurusu, tanınmışlığından haksız yarar sağlanabileceği, itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumlarda, tanınmış marka sahibinin itirazı üzerine ret edilir.
Yargıtay içtihatlarında tanınmışlık “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir. Bu hallerde başkasının başvuru markası dolayısıyla şayet taraf markaları aynı/benzer mal/hizmet içermiyorsa ve bu marka başvurusu nedeniyle haksız yarar sağlanabileceği, onun itibarına zarar verebileceği veya onun ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği hallerinde nisbi red sebebi sayılarak başvuru markası engellenebilecektir.
SMK 6/6 madde kapsamına, kişilik haklarından isim hakkı ile fotoğraf üzerindeki hak, FSEK kapsamında telif hakları ve sınaî haklar olan marka, tasarım, patent, faydalı model, coğrafi işaret, ticaret unvanı, işletme adı girer. Marka ve ticaret unvanı da sınaî mülkiyet hakkı olarak maddenin koruma kapsamına alınmıştır. Ancak sınaî mülkiyet hakları kapsamında korunacak bir markadan veya ticaret unvanından söz edebilmek için “tescil” şarttır. Örneğin bir ticaret unvanına dayanarak başkasına ait marka tescilinin engellenmesi isteniyorsa bu ticaret unvanının ticaret sicilinde tescilli olması gerekmektedir.
Doktrin ve çeşitli yargı kararları dikkkate alınıp bakıldığında KÖTÜNİYET kriteri “Marka sahibinin, markasını tescil ederken, markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, iyi niyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacı gütmesi gibi hallerde, kötü niyetli marka tescilinden bahsedilir. Marka başvurusunun kötü niyetli bir başvuru olabilmesi için, marka başvurusu sırasında kötü niyetli olarak markanın amacı ve temel işlevi dışında bir amaçla kullanılması gerekir. Dolayısıyla kötü niyetin kabulü için, marka için başvuruda bulunan kişi, markanın temel işlevleri olan ürünün işletmeye aidiyetini sağlama ve diğer ürünler karşısında ayırt edicilik sağlama fonksiyonu dışında bir amaçla veya marka üzerindeki gerçek hak sahibinin markadan yararlanmasını engellemek veya markanın ün ve şöhretinden yararlanmak suretiyle haksız çıkar edinme gibi bir amaçla hareket etmelidir.” şeklinde görüşler yer almaktadır.
Yukarıdaki kriterler, taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;
Davalı başvuru Markası Davacı Markaları

… ….
ve diğerleri 01/11/2022 tarihli Bilirkişi heyet raporunda ÖZETLE:”
1) Taraf markaları kapsamındaki hizmetlerin aynı/aynı tür/benzer olduğu,
2) taraf marka işaretlerinin genel izlenim yönünden benzer olmadığı,
3) Taraf markaları arasında karıştırılma olasılığı bulunmadığı,
4) Davacının önceye dayalı kullanım, gerçek hak sahipliği, diğer fikri ve sınai hak iddialarının
dava konusu markanın tesciline engel oluşturmadığı,
5) Tanınmışlıkla ilgili iddiaların dava konusu markanın tesciline engel oluşturmadığı,
6) Kötü niyet iddialarının dava konusu markanın tesciline engel oluşturmadığı,

7) Dava konusu … sayılı YİDK kararının yerinde olduğu,

” şeklinde ifade edilmiştir.
Davacı vekilinin yeni bir heyetten rapor alınması talebi HMK 30.ncu madde kapsamında değerlendirilerek, sunulan rapor denetlenebilir, içeriği de ihtisas mahkemesi hakimliğince olumlu veya olumsuz değerlendirilebilir kabul edilerek yargılama gereksiz uzamasın diye bu talep reddedilmiştir.

GEREKÇE:
Önceki tescilli bir marka ile başvuru konusu sonraki marka işareti arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede görsel, sescil ve anlamsal benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınmakla beraber münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin de nazara alınarak belirlenmesi gerektiğinden hareketle;
Davalının …” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait “…
” ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve sesçil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı; Her iki taraf markasının ” … ibaresinin asli ayırt edici unsur olarak kullanıldığı, Davalı markasındaki … ibaresinin yöre ismi olduğundan tanımlayıcı ve tali unsur olduğu;
İşin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, mesnet marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu 41.nci sınıftaki hizmetler için ayırdığı satın alma / faydalanma süresi içinde, davalının …” ibareli marka başvurusunu gördüğünde derhal ve hiç düşünmeden benzerlik nedeniyle davacının “…” ibareli tescilli markalarından farklı bir marka olduğunu algılayamayacağı, diğer bir anlatımla ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından davacının … ” ibareli tescilli markalı hizmetinden satın almak/yararlanmak isterken davalının “… ” ibareli başvuru markalı hizmeti satın almak / yararlanmak şeklinde bir yanılgı yaşayabileceği, Marklardaki benzerlikten dolayı ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından başvuru konusu işaret ile davacının tescilli markaları arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı hizmetler algısı da oluşabileceğinden SMK 6/1 maddesindeki iltibas / karıştırılma koşulu gerçekleştiği;
(aksi yöndeki bilirkişi görüşüne HMK 282 .nci maddede ” Hâkim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir.” hükmünden hareketle yukarıdaki gerekçe ile iştirak edilmediği) ;
Diğer yönden;
Davacı tarafın “…” ibareli başvuru üzerinde SMK 6/3 maddesi anlamında önceye dayalı kullanım ve gerçek hak sahipliği kanıtlanmadığı,
Taraf marka işaretleri benzemediğinden SMK 6/5 maddesindeki tanınmışlık koşulu da oluşmadığı, ( davacıya ait tanınmış olduğu iddia edilen markadan ” haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği ” kanıtlanmadığı ) ;
Davacı tarafın “İ… ” ibareli başvuru üzerinde SMK 6/6 maddesi anlamında ticaret ünvanı dahil diğer fikri ve sınai mülkiyet hak iddiası kanıtlanmadığı;
Dava konusu marka açısından SMK 6/9 maddesi anlamında kötüniyetli başvuru yapıldığı iddiası da kanıtlanmadığı;
Ancak bu durumlar yukarıda anlatılan var olan iltibası ortadan kaldırmadığı;
Tüm bu gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davanın KABULÜNE,
2-Dava konusu Türk Patent’in … Sayılı YİDK Kararının İPTALİNE,
3-Dava konusu … sayılı marka tescil edildiğinden HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE, sicilden terkin edilmesine,karar kesinleştiğinde Türk Patent’e müzekkere yazılmasına,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar harcından peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
5-AAÜT uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan eşit tahsiliyle davacıya verilmesine,
6-Davacının yaptığı; 2.400,00 TL bilirkişi ücreti, 163,5 tebligat ücreti, 80,70 TL ilk harç masrafı olmak üzere toplam 2.644,2‬ TL yargılama giderinin davalılardan eşit tahsiliyle davacıya verilmesine,
7-Karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Dair verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı, 6100 sayılı HMK 341 ila 345 inci maddesine göre tebliğden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememiz aracılığı ile … Mahkemesine istinaf kanun yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar okunup açıklandı. 26/12/2022

Katip … Hakim …
✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır