Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/250 E. 2022/191 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C. ”TÜRK MİLLETİ ADINA”

4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR
HUKUK MAHKEMESİ K A R A R

ESAS NO : 2021/88
KARAR NO : 2022/75

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVA : Marka YİDK kararı iptali-Hükümsüzlük
DAVA TARİHİ : 22/03/2021
KARAR TARİHİ : 16/03/2022 Yazım Tarihi : 15/04/2022

İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde ÖZETLE: 1984’de dondurma sektörüne giriş yapan
Davacının, … 116 adet … esas
unsurlu markasının bulunduğu; Davalı yanın … kod numaralı, … görselini
haiz ve hakim unsuru “…” ibaresi olan markası ile Davacının “…” ibaresi ve
“… görselini havi” markalarının asli unsurlarının ortak olduğu, başvuru markasındaki
“happy” kelimesinin İngilizce’de “mutlu” anlamına geldiği ve herhangi bir ayırt
ediciliğinin bulunmadığı; başvuru markasının Davacıya ait seri marka imajı yarattığı ve
tüketicilerin işbu markayı taşıyan malların aynı işletmeden geldiğini ya da üreticileri
arasında ekonomik, organik bağlantı bulunduğunu düşünmelerine yol açılacağından
iltibas tehlikesi bulunduğu; Davacının 35 yıldır kesintisiz bir şekilde kullandığı “…”
markasının T/00085 kod numarası ile tanınmış olarak tescilli olduğu; davalı markasının
toplumun genelinde yüksek oranda tanınan Davacı markalarının iltibasa sebebiyet verip
Davacı firmayı akla getireceği, tüketicinin markaları birbirine karıştıracak veya aralarında
idari/ekonomik bir bağ bulunduğu zannına kapılacağı, Davalı markasının bu durumdan
haksız kazanç elde ederek satışlarını yükseltirken, Davacının toplumda kazanmış olduğu
itibar ve marufiyetin olumsuz etkileneceğini; Yargıtay 11. HD’nin … esas sayılı,
2018/1280 karar sayılı ve 21.2.2018 tarihli kararı ile “Mahkemenin ortalama bir
tüketicinin, davalı markasının davacıya ait olduğunu, onun izni ile kullanıldığını yahut
davacı markasının serisi olduğu, davacı ve davalı işletmeleri arasında idari veya
ekonomik bir bağlantı bulunduğu zannına kapılma ihtimalinin oldukça yüksek olduğu,
davalı markasının kapsadığı ve çekişme konusu olan 40. sınıftaki “Malzemelerin montajı
(üçüncü şahıslar adına) hizmetleri”nin, davacı markalarının kapsadıkları mal ve
hizmetlerle aynı/aynı tür olmadığı, ancak bazı alt gruplarla benzer/ilişkili hizmetler
olduğu, markalar arasında 556 s. KHK 8/1-b maddesi anlamında “karıştırılma ihtimali”
ve tescil engeli bulunduğu, davacının …ibareli markasının “bankacılık hizmetleri”
üzerinde tanınmış marka olduğu, davalının davacıya ait olduğu izlenimi yaratan … markasını farklı hizmetlerde dahi tescil ettirmesinin,
davacının tanınmış markasının sulandırılması sonucunu doğurabileceği ve markasının
ayırt edici karakterini zedeleyebileceğinden 556 Sayılı KHK’nın 8/4’de sayılan koşulların
somut olayda gerçekleştiğine ilişkin kararının onanmasına” hükmedildiği; ve… Karar sayılı kararında
“Mahkemece, işaretler arasında karıştırma ihtimalinin bulunmadığı gerekçesiyle yazılı
şekilde karar verilmişse de, davacının itirazına dayanak gösterdiği markaların esas
unsuru “A.” İbaresi olduğu, dava konusu işaret ise “E.A.” ibaresinden ibaret olup
başvuruya konu bu markanın da esas unsurunu “A.” ibaresinin oluşturduğu;
karşılaştırılan işaretlerin asli unsurları aynı kelimeden oluşmakta olup dava konusu
başvuruda yer alan “E.” ibaresi başvuruya konu işarete ayırt edicilik katmadığı; Davalı
şirket başvurusunun davacı markasının tescilli olduğu sınıfta tescili istendiği de nazara
alındığında işaretler arasında 556 s.KHK 8/1-b bendi anlamında ilişkilendirme ihtimalini
de içerecek şekilde benzerlik bulunduğuna” karar verildiği; somut olayda, davaya konu
başvurunun Davacının meşhur ve maruf hale getirmek için 1985’den bu yana yoğun
maddi-manevi yatırımlar yapmak sureti ile kullandığı “…” ibareli markaları ile iltibas
teşkil edecek şekilde kötü niyetli olarak gerçekleştirildiği; ayırt edici unsuru Davacıya ait
marka ile birebir aynı olan işbu dava konusu markanın müracaatının kötü niyetli olduğu”
gerekçeleri öne sürülerek, … sayılı YİDK Kararının iptali ile tescil edilmesi
halinde … başvuru sayılı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiş, duruşmada da dilekçesini aynen tekrar etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı kurum vekili dilekçe ve beyanında ÖZETLE: Alınan kararlar ve yapılan işlemlerin usule ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı Şahıs Vekili dilekçe ve beyanında ÖZETLE: Davalıya ait markanın “…” değil
“…” olduğu; Davalı markasınnın ayırt edici unsurunun, “happy” kelimesi
ile birlikte kullanılması olduğu; söz konusu dondurma sektöründe tanınmış bir
marka olduğu; dondurma sektöründe hitap ettiği kitle ile davalı markanın hedef
kitlesinin tamamen farklı olduğu; iki markanın görsel ve işitsel açıdan oluşturduğu
ilk izlenim birbirinden tamamen farklı olduğu; Avrupa Marka ve Tasarım Ağı Ortak
Bildirgesi’nde de yer verildiği üzere, markaların ayırt edici niteliği düşük ortak
unsurlar içermesi halinde, karıştırılma ihtimalinin tespit edilebilmesi için ilke olarak
ortak olmayan unsurlara bakılması gerektiği; nihai değerlendirme ortak olmayan
unsurların benzerlikleri ve farklılıkları üzerinde yapılacağı; … kelimesi
söylendiğinde akla ilk gelen şey dondurma değil … türündeki hayvan olduğu;
Bu şekilde herkesin kullanımına açık bir kelimenin de bir kişinin inhisarına terk
edilmesi mümkün olmadığı; herkes tarafından kullanılabileceğinin kabul edilmesi
gerektiği; muhtelif kişi ve firmalar adına 6, 7, 9, 14, 16, 23, 25, 28, 35, 38 ve 41.
gibi muhtelif sınıflarda tescilli 2005/57066 “…”, 2007/23481 “beyazpanda”
2009/32177 “…”, FISCHER … GMBH’a ait 2008/13869 “fischer …”,
2016/53657 RED …, 2016/31633 PANDAFOX, 2015/99143 BEYAZ …,
2016/69695 KIRMIZI …, 2016/17229 “pandatech” 2016/11483 “mini …”
2015/71111 “pinti …” markası 2015/33179 “mucit …, 2014/94733
“bamboopanda”, 2018/113119 Başvuru numaralı UÇAN PANDALAR markalarının
bulunduğu” öne sürülerek davanın reddini talep etmiştir.
MUHAKEME:HMK kapsamında “Yazılı Yargılama Usulü ” uygulanmıştır.
DELİLLER ve DEĞERLENDİRME:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı şahsın … başvuru sayılı markası ile davacı tarafın kurum nezdinde ileri sürdüğü mesnet markalar arasında SMK 6/1 maddesine göre iltibas koşulları oluşup oluşmadığı, davacı tarafın SMK 6/5 maddesine göre markalarının tanınmışlığı ve davalı başvurusunun da SMK 6/9 maddesine göre kötü niyetli yapıldığı iddialarının ve itiraz hakkında nihai olarak verilen Türk Patent’in … sayılı YİDK kararının yerinde ve doğru olup olmadığı, kurum kararının iptalinin, davalı markasının da hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği noktasında olduğu anlaşılmıştır.
YİDK kararının 25/01/2021 tarihinde davacı tarafa tebliğ edildiği, davacının da 5000 sayılı TürkPatent Kanununun 15/C maddesinde öngörülen iki aylık süre içerisinde 22/03/2021 tarihinde ve 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 156.ncı maddesinde görevli ve yetkili mahkemeye dava açtığı anlaşılmıştır.
TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararında; ”… başvuru numaralı “…” ibareli başvurunun ilanına
yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı,
başvurunun …………. sayılı “… şekil”, “…”…… ibareli markalar ile karıştırılma
ihtimali, tanınmışlık ve kötü niyet gerekçesiyle 6769 s. SMK’nın 6 ncı maddesi
uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir.
…….
Yapılan incelemede, başvuru ile itiraz gerekçesi markaların ortak kelime unsurunu teşkil eden ”…” kelimesinin ”Çin’de yaşayan, ayı iriliğinde, siyah beyaz renkli otçul bir hayvan.” anlamına geldiği, söz konusu anlamın herkesçe bilinmesi nedeniyle, marka olarak seçimi tesadüfi biçimde gerçekleşebilecek ”…” kelimesinin kullanılmasıyla oluşturulan ve bütünsel bir anlam ifade eden ” … (Mutlu …) ” ibareli başvuru ile ”…” ibareli- ibaresini içeren itiraz gerekçesi markalar arasında karıştırılma veya ilişkilendirilme ihtimalinin çekişme konusu mal/ hizmetler bakımından ortaya çıkmayacağı görüşündedir. Bu itibarla, makalar arasında 6769 s. SMK ‘nın 6/1 maddesi hükmü anlamında karıştırıma ihtimalinin bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığı gibi, başvuru kapsamında, itiraz gerekçesi ”…” markasının tanınmış olduğu ” dondurma sektörüne” ait mallarla aynı veya benzer mal/ hizmetler de bulunmadığından tanınmışlık gerekçeli tescil engelinin koşullarının oluşmadığı sonucuna varılmış ve bu kapsamdaki itiraz haklı bulunmamıştır.
Ayrıca, ”…” ibareli başvurunun, başvurunun eşya listesinde bulanan hizmetler için tescili veya bu hizmetlerle ilgili olarak kullanımı halinde 6769 s. SMK ‘nın 6/5 maddesinde sayılan koşulların ortaya çıkacağına ilişkini olarak, itirazda, muterizin dondurma sektöründe tanınmışlığa sahip ”…” markasına verilecek zararın ya da markasının ününden sağlanacak yararın nelerden oluşacağını ve nasıl ortaya çıkacağını gösterir ve olayların olağan akışı içinde belirtilen durumların gerçekten olası olduğu yönündü bir sonuca varmak için yeterli kanaat oluşturacak deliller, argüman ve savlar sunulmadığından, Kurul’da da bu yönde bir kanaat oluşmadığından başvurunun 6769 s. SMK ‘nın 6/5 maddesi uyarınca reddini gerektirecek haklı ve geçerli bir sebep bulunmadığı görüşüne varılmış ve bu yöndeki itiraz da kabul edilmemiştir.
Son olarak itiraz sahibinin kötü niyet iddiasını ispatlayacak herhangi bir bilgi ve belge sunmadığı sadece ”…” ibaresinin kullanımından dolayı kötü niyet iddiasında bulunduğu görülmektedir.
Avrupa Birliği Adalet Divanı Genel Mahkemesi’nin 01/02/2012 tarihli T-291/09 sayılı kararının 90. Paragrafında, inceleme konusu işaretlerin aynı olması, kötü niyete ilişkin diğer faktörlerin hiçbirisi mevcut değilken, tek başına kötü niyetin varlığının ortaya çıkarmaz tespiti yapılmıştır. Bir diğer deyişle, kötü niyetle başvurunun yapıldığı iddia edilen işaretle buna karşı öne sürelen itiraz gerekçesi markaların aynı (veya benzer) olması veya markaların benzer olduğu yönündeki iddia, tek başına başvurunun kötü niyetle yapıldığını ispatlamayacaktır. Kurul belirtilen tespiti paylaşmaktadır ve incelenen başvuruyu oluşturan işaretle itiraz gerekçesi markaların benzer olduğu iddiasını, tek başına, başvurunun kötü niyetle yapıldığı ispatlayan bir husus olarak kabul etmemektedir.
Sayılan nedenlerle itirazın reddedilmesi gerekmiştir.
Karar: itirazın reddedilmesine oybirliği ile karar verilmiştir. ” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU (10/01/2017 yürürlük)
Madde 6 (Marka tescilinde nispi ret nedenleri)
“(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(9)Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.”,
Madde 25 ” (1) 5 inci (mutlak red nedenleri ) veya 6 ncı ( nisbi red nedenleri ) maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. ” hükmü yer almaktadır.
SMK 6/1 maddesi anlamında iltibastan bahsedebilmek için ;
Her iki taraf markasının AYNI işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) BENZERLİĞİ olması,
Her iki taraf markasının benzer işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) AYNIYETİ olması,
Her iki taraf markasının BENZER işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) BENZERLİĞİ olması, ihtimali aranır.
Markaların karıştırılmasından söz edebilmek için ise , dava konusu marka ile itiraza mesnet marka/markalar arasında hedef tüketici kitlesi (orta düzeydeki) yönünden markaların “görsel”, “işitsel” ve “kavramsal” özellikleri dikkate alarak genel ve bütünsel açıdan benzerlik ihtimali olması , yine tescilli marka ile tescil olunmak istenen işaret arasında markayı taşıyan her iki ürünün işletmesel kökeninin aynı veya birbirleriyle bağlantılı (idari-ekonomik) işletmeler tarafından üretilmiş olabileceği noktasında bağlantı kurulması (ilişkilendirilme) ihtimalinin bulunması gerekir. Karıştırılma kavramının varlığı için “somut bir karıştırma” eyleminin varlığı şart olmayıp böyle bir tehlikenin varlığı dahi yeterli olacaktır.
SMK 6/5 maddesi anlamında tanınmışlıktan bahsedebilmek için ;
Toplumda (Türkiye sınırlarında) tanınmışlık düzeyine ulaşmış olması koşuluyla, tescilli bir markanın, aynı veya benzerinin farklı mal ve hizmetlerde kullanılması amacıyla yapılan marka başvurusu, tanınmışlığından haksız yarar sağlanabileceği, itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumlarda, tanınmış marka sahibinin itirazı üzerine ret edilir.
Yargıtay içtihatlarında tanınmışlık “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir. Bu hallerde başkasının başvuru markası dolayısıyla şayet taraf markaları aynı/benzer mal/hizmet içermiyorsa ve bu marka başvurusu nedeniyle haksız yarar sağlanabileceği, onun itibarına zarar verebileceği veya onun ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği hallerinde nisbi red sebebi sayılarak başvuru markası engellenebilecektir.
Doktrin ve çeşitli yargı kararları dikkkate alınıp bakıldığında KÖTÜNİYET kriteri “Marka sahibinin, markasını tescil ederken, markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, iyi niyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacı gütmesi gibi hallerde, kötü niyetli marka tescilinden bahsedilir. Marka başvurusunun kötü niyetli bir başvuru olabilmesi için, marka başvurusu sırasında kötü niyetli olarak markanın amacı ve temel işlevi dışında bir amaçla kullanılması gerekir. Dolayısıyla kötü niyetin kabulü için, marka için başvuruda bulunan kişi, markanın temel işlevleri olan ürünün işletmeye aidiyetini sağlama ve diğer ürünler karşısında ayırt edicilik sağlama fonksiyonu dışında bir amaçla veya marka üzerindeki gerçek hak sahibinin markadan yararlanmasını engellemek veya markanın ün ve şöhretinden yararlanmak suretiyle haksız çıkar edinme gibi bir amaçla hareket etmelidir.” şeklinde görüşler yer almaktadır.
Yukarıdaki kriterler, taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;
Davalı başvuru Markası Davacı Markaları
… (2019 120236) …

Bilirkişi heyetinden alınan 08/02/2022 tarihli (oyçokluğu ve karşı görüş şeklindeki ) raporda ÖZETLE; ” (OYÇOKLUĞU) (1) SMK 6/1 çerçevesinde, … sayılı başvuru markasının tesciline karar verilen 35. sınıfa konu “ithalat-ihracat acente hizmetleri, açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri; İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık hizmetleri, Sanatçılar için menejerlik hizmetleri, Ticari ve sınai ürünler için eksperlik hizmetleri”nin Davacının … sayılı markasının kapsadığı hizmetlerle aynı veya benzer olduğu; ve başvuru markasının bıraktığı bütünsel genel izlenim yönünden görsel, işitsel ve kavramsal olarak, Davacının … sayılı markası ile ilişkilendirilebilecek ve karıştırılabilecek düzeyde benzerlik taşıdığı;
(2) SMK 6/5 hükmünde öngörülen şartlar/durumlardan birinin gerçekleşebileceğine ilişkin itiraz veya dava aşamasında sunulmuş somut olgu ve delile rastlanmadığı;(3) Davacının takdiri mahkemeye ait kötüniyet iddiasına ilişkin tespitlerimizin yukarıda belirtildiği; ,” şeklinde;
“(KARŞI GÖRÜŞ) -SMK 6/5 ve SMK 6/9 bakımından bilirkişi kurulu ile mutabık olup,-Başvuru markası kapsamında 20. sınıf mobilya ürünleri ile 35. Sınıfta yer alan bu ürünlerin satışının yapıldığı mağazacılık hizmetlerinin bulunduğu ve bunun davacının … markalarının tanınmış olduğu dondurma sektöründen oldukça farklı ve uzak bir sektör olması,”…” kelimesinin kullanılmasıyla oluşturulan ve bütünsel bir anlam ifade eden “… (Mutlu …)” ibareli başvuru ile davacının “…” ibareli itiraz gerekçesi markalar arasında SMK 6/1 çerçevesinde, karıştırılma veya ilişkilendirilme ihtimalinin çekişme konusu mal/hizmetler bakımından ortaya çıkmayacağı ve YİDK kararının yerinde olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır. ” şeklinde ifade edilmiştir.

GEREKÇE:
Tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede görsel, sescil ve anlamsal benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınmakla beraber münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin de nazara alınarak belirlenmesi gerektiğinden hareketle;
Davalının … sayılı “… ” ibareli marka başvurusu ile davacının mesnet markalarından … sayılı ” … + şekil ” ibareli tescilli markası arasında dava konusu markanın kapsamında yer alan 35. sınıfa konu “ithalat-ihracat acente hizmetleri, açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri; İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık hizmetleri, Sanatçılar için menejerlik hizmetleri, Ticari ve sınai ürünler için eksperlik hizmetleri” yönünden ortalama tüketici kesimi nazarında görsel ve sesçil benzerlik oluştuğu, her iki markada … ibaresinin asli ayırt edici olduğu görüleceği;
İşin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, mesnet marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin yargılama konusu 35. Sınıftaki “ithalat-ihracat acente hizmetleri, açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri; İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık hizmetleri, Sanatçılar için menejerlik hizmetleri, Ticari ve sınai ürünler için eksperlik hizmetleri” yönünden ayırdığı satın alma /yararlanma süresi içinde davalının başvuru markasını gördüğünde derhâl ve hiç düşünmeden bunun davacının … sayılı ” … + şekil ” ibareli tescilli markasından farklı bir marka olduğunu algılayamayacağı, benzerlik nedeniyle her iki markada yanılgı yaşayabileceği, bu hizmetler açısından her iki taraf markasının aynı işletmeye ait markalar ya da idari ve ekonomik anlamda bağlantılı bir işletme markaları olarak algılanabileceği , taraf markaları arasında bu hizmetlerde SMK 6/1 maddesindeki iltibas / karıştırılma/ benzerlik koşulu oluştuğu bilirkişi raporu (oyçokluğu görüşü) ile anlaşıldığından (aksi yöndeki bilirkişi KARŞI görüşüne HMK 282 .nci maddede ” Hâkim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir.” hükmünden hareketle yukarıdaki gerekçe ile iştirak edilmediği) ; aksi yöndeki YİDK kararı hatalı olduğu kanaatine varılarak bu kısımlardan davanın kabulü gerekmiş; Bunun dışında kalanlar açısından ise iltibas oluşmadığı sonucuna varıldığı;
Davacı tarafın SMK 6/5 maddesindeki tanınmışlık koşulu oluşmadığı, ( davalının marka başvurusunda davacıya ait tanınmış olduğu iddia edilen markadan ” haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği ” kanıtlanmadığı ) ;
Dava konusu marka açısından SMK 6/9 maddesi anlamında kötüniyetli başvuru yapıldığı iddiası da kanıtlanmadığı;
Ancak bu durumlar yukarıda belirtilen hizmetlerde KISMEN SMK 6/1 iltibas durumunu da ortadan kaldırmadığından neticeden dava kısmen kabul edilerek aksi yöndeki YİDK kararının kısmen iptaline karar vermek gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
2-Dava konusu Türk Patent’in … sayılı YİDK kararının dava konusu edilen … sayılı markanın kapsamında yer alan 35. sınıfa konu “ithalat-ihracat acente hizmetleri, açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri; İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık hizmetleri, Sanatçılar için menejerlik hizmetleri, Ticari ve sınai ürünler için eksperlik hizmetleri” yönünden YİDK kararının İPTALİNE, markanın bu hizmetler yönünden HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE, sicilden bu kısım açısından terkinine, karar kesinleştiğinde Türk Patent’e müzekkere yazılmasına,
3-Diğer kısımlar yönünden davanın REDDİNE,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar harcından peşin alınan 59,30 TL’nin düşümü ile bakiye 21,4‬ TL’nin davalılardan tahsiliyle Hazine’ye gelir kaydına,
5-AAÜT uyarınca 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalılara verilmesine,
6-AAÜT uyarınca 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalılardan tahsiliyle davacıya verilmesine,
7-Davacının yaptığı (2.100,00 TL bilirkişi ücreti, 101,5 TL tebligat gideri, 59,30 TL ilk harç masrafı) toplam 2.260,8‬‬ TL nin kabul ve red oranına göre takdiren 1/2 si olan 1.130,4‬ TL ‘nin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının taraflara iadesine,
Dair verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı, 6100 sayılı HMK 341 ila 345 inci maddesine göre tebliğden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememiz aracılığı ile … Bölge Adliye Mahkemesine istinaf kanun yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar okunup açıklandı.16/03/2022

Katip …
✍e-imzalıdır

Hakim …
✍e-imzalıdır