Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/197 E. 2022/245 K. 26.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C. “TÜRK MİLLETİ ADINA”
ANKARA
4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR
HUKUK MAHKEMESİ K A R A R
(Direnme Kararı)

ESAS NO : 2022/197
KARAR NO : 2022/245

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVA : Marka … Sayılı YİDK Kararı İptali-Hükümsüzlük
DAVA TARİHİ : 23/02/2015
KARAR TARİHİ : 26/09/2022 Yazım Tarihi : 26/10/2022

İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde ÖZETLE : Dava konusu … başvuru numaralı … Bilişim+şekil ibareli markanın yayınına 2011/91897 sayılı “…” ibareli markayla karıştırılma ihtimali, eskiye dayalı kullanım ve tanınmışlık gerekçeleriyle Markalar Dairesine itiraz ettiklerini, itirazın reddedildiğini, bu karara da yaptıkları itirazın da dava konusu … sayılı YİDK kararıyla reddedildiğini, müvekkilinin markasının tanınmış marka olduğunu, 1984’den beri var olduğunu, herkesin bildiği bir marka olduğunu, 1992’de Çanakkalespor’u bünyesine kattığını, müvekkilinin çok sayıda markasının bulunduğunu, tanınmış marka siciline de kayıtlı olduğunu, markaların ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, davalı firmanın Çanakkale’de yerleşik olduğunu, müvekkili şirketin bilişim işine girdiğinin sanıldığını, davalı şirketin müvekkili markasının tanınmışlığından yararlanacağını belirterek, dava konusu YİDK kararının iptaline ve markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiş, duruşmada da dilekçesini aynen tekrar etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı TPE vekili dilekçe ve beyanında ÖZETLE : Alınan kararlar ve yapılan işlemlerin usule ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … BİLİŞİM MARKET TURİZM İNŞ. TİC.SAN VE TİC. LTD ŞTİ’ye usulüne uygun davetiyenin tebliği edildiği, cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.
6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU (10/01/2017 yürürlük) ;
Geçici Madde 1/1 de ” Bu Kanunun yayımı tarihinden önce Enstitüye yapılmış olan ulusal ve uluslararası marka …. başvuruları…., başvuru tarihinde yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre sonuçlandırılır. ” hükmü yer aldığından 2012 yılına ait başvuru olmasından dolayı 556 sayılı mevzuat hükümlerine göre dava sonuca bağlanmıştır.
556 s. KHK’nın 8/1 (b) anlamında tescili istenen marka ile tescilli markalar arasında “karıştırılma ihtimaline yol açacak ölçüde benzerlikten” bahsedilmek için;
a) Markalar arasında ayniyet, ürünler arasında benzerlik bulunması,
b) Markaların benzer, ürünlerin aynı olması,
c) Markaların benzer ve ürünler arasında da benzerlik bulunması, şeklinde üç ayrı ihtimalden birinin varlığı (Karan/Kılıç, 556 sayılı KHK şerhi S.197) gerekmektedir.
556 sayılı KHK’nın 8/1 (b) m. anlamında markaların karıştırılmasından söz edebilmek için, dava konusu marka ile itiraza mesnet marka/markalar arasında hedef tüketici kitlesi (orta düzeydeki) yönünden markaların “görsel”, “işitsel” ve “kavramsal” özellikleri dikkate alarak genel ve bütünsel açıdan benzerlik ihtimali olması , yine tescilli marka ile tescil olunmak istenen işaret arasında markayı taşıyan her iki ürünün işletmesel kökeninin aynı veya birbirleriyle bağlantılı (idari-ekonomik) işletmeler tarafından üretilmiş olabileceği noktasında bağlantı kurulması (ilişkilendirilme) ihtimalinin bulunması gerekir. Karıştırılma kavramının varlığı için “somut bir karıştırma” eyleminin varlığı şart olmayıp böyle bir tehlikenin varlığı dahi yeterli olacaktır.
556 sayılı KHK’nin 8/4 maddesi bir markanın aynı veya benzerinin, farklı mal ve hizmetlerde kullanılabileceği ilkesini açıkça ifade eder. Ancak tanınmış markalar bu ilkenin istisnasını oluşturur. Buna göre, toplumda tanınmışlık düzeyine ulaşmış olması koşuluyla, tescilli bir markanın, aynı veya benzerinin, farklı mal ve hizmetlerde kullanılması amacıyla yapılan marka başvurusu, tanınmışlığından haksız yarar sağlanabileceği, itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumlarda, itiraz üzerine ret edilir.
Tanınmış marka kavramı Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
İLK DEĞERLENDİRME ve KARAR ;
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın “davalı firmanın … başvuru sayılı markasının davacının “…” ibareli tanınmış ve seri olduğu iddia edilen markaları karşısında 556 sayılı KHK’nın 8. maddesi anlamında iltibas oluşturup oluşturmadığı, tanınmışlık iddiasının başvuruya engel teşkil edip etmeyeceği, YİDK kararının yerinde olup olmadığı noktasında olduğu ” saptanmıştır.
Davaya konu Türk patent YİDK’nun … sayılı kararında;” … başvuru numaralı “… bilişim” ibareli başvurunun 556 sayılı KHK’nın 8 inci maddesi uyarınca 2011/91897 sayılı ve “…” ibareli markayla karıştırılma ihtimali eskiye dayalı kullanım ve tanınmışlık gerekçeleriyle reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir.
Kurul’da yapılan değerledirme sonucunda, işbu başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markalar arasında, eşya listeleri kapsamlarında yer alan mallar/hizmetlerin durumu da göz önüne alındığında, KHK’nın 8/1 maddesi hükmü anlamında ilişkilendirilme/karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı kanaatine varılmış ve bu gerekçeye dayanan itiraz haklı görülmemiştir.
Ayrıca, itiraz dilekçesinde belirtilen eskiye dayalı kullanım iddiası incelenmiştir. Yapılan inceleme neticesinde, bu iddianın, yeterli bilgi, belge, delil ile desteklemediği anlaşılmış ve bu nedenle eskiye dayalı kullanım gerekçeli itiraz haklı bulunmamıştır.
Öte yandan, 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesi uyarınca, başvuru konusu marka ile itiraza gerekçe olan markanın toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yaranın sağlanabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumlarda, başvurunun farklı mal ve hizmetler için dahi reddedileceği hükme bağlanmıştır. Somut olay açısından, itiraza konu başvurunun tescilinin 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesi hükmünde belirtilen koşulların oluşmasına yol açacağı yönünde bir kanaat oluşmadığından, …itirazın reddi gerekmiştir.” şeklinde ifade edilmiştir.
Davalı Başvuru Markası Davacı Markaları
… BiliŞİM+şekil (…) …+şekil (2011/91897)
(11,35,42.sınıf) (35.sınıf)
…+şekil (1997/ 179829)
( 01,29,30,32,33 sınıf )
…+şekil (ÖZEL/01476) ( 2006)

Marka uzmanı bilirkişiden alınan 18/09/2015 havale tarihli raporda ÖZETLE:” 1- Dava konusu markanın tescil işlemleri henüz tamamlandığından, markanın henüz tescil edilmediği,
2-Dava konusu markanın davacı markaları kapsamından farklı mal ve hizmetler içerdiği, bu nedenle marka işaretleri benzer olmasına karşın 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi yönünden karıştırılma olasılığı bulunmadığı
3-556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesindeki risklerin ispatlanmadığı,
4-Dava konusu YİDK kararının yerinde olduğu “belirtilmiş,
13/01/2016 havale tarihli EK raporda da ÖZETLE :”1)Dosyaya sunulan deliller itibariyle asıl rapordaki görüşlerimin aynen geçerli olduğu,
2)Sayın Mahkeme’nin internette … ile ilgili yer alan bilgileri delil olarak kabul etmesi halinde, … markasının davacı firmayla özdeşleşmiş olduğunun ve 556 sayılı KHK’nın 8(4) maddesindeki risklerin varlığının kabul edilebileceği, bu durumda dava konusu YİDK kararının iptali koşullarının oluşacağı” belirtilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonunda; 18/04/2016 tarih 2015/15 Esas, 2016/104 sayılı karar ile ÖZETLE; “Davacının tescilli … esas unsurlu markası ile davalının “… Bilişim+şekil” ibareli başvurusunun görsel ve sescil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik olmakla birlikte tescil kapsamlarının farklılık göstermesi nedeniyle iltibasa yol açmayacağı, ancak davacının … markasının tanınmış marka olduğu, tanınmış markanın aynı yerde farklı sınıfta da olsa yine … esas unsurlu marka başvurusuna konu edilmesi ile davacının tanınmışlığından haksız yarar sağlanabileceği, onun markasının itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği gerekçesiyle davanın kabulü ile TPE YİDK kararının iptaline, dava konusu marka tescil edilmediğinden hükümsüzlük konusunda karar verilmesine yer olmadığına,” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karar davalı Türk Patent Kurumu vekili tarafından temyiz edilmekle Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 07/03/2018 tarih 2016/9101 Esas, 2018/1730 sayılı karar ile ÖZETLE; ” … Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalıya ait “… Bilişim” markasının farklı sınıflardaki kullanımının davacının tanınmış markasından haksız yararlanma sayılıp sayılamayacağı, markanın itibarını zedeleyip zedelemeyeceği veya ayırtedici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurup doğurmayacağına ilişkindir. Tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yarar sağlamaktan kast edilen; tanınmış markanın tüketiciler nezdinde sahip olduğu olumlu imajın hukuka aykırı bir şekilde diğer markaya aktarılmasıdır. Bu yolla tanınmış markanın reklâm değeri ve şöhreti imaj transferi yoluyla sömürülmekte, tescilli markanın itibarından dolayı haksız avantaj elde edilmektedir (556 sayılı KHK madde 9/1-c). Tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi hali ise, doktrinde lekeleme olarak adlandırılmaktadır. Bu durumda, marka itibarı zarar görecek şekilde küçültücü, imaj zedeleyici bir mal veya hizmet için kullanılmaktadır Ayrıca 556 sayılı KHK 8/4 maddesinde sayılan tanınmış markadan haksız yararlanma halleri, her somut olayın özelliklerine, markanın ne kadar tanınmış olduğuna, tanınmış markanın ayırt edicilik derecesinin ne derecede yüksek olduğuna, her iki tarafa ait markanın birebir aynı olup olmamasına, farklı sınıftaki mal veya hizmetin tanınmış markanın asıl olarak kullanıldığı sektör veya sektörlerden mal ve/veya hizmetlerden ne derece uzak ya da yakın, ne derece farklı olduğuna göre değerlendirilmelidir.
Bu genel açıklamalardan sonra somut uyuşmazlığa gelince; davacının “…+şekil” ibareli markaları gıda ürünleri üzerinde kullanımı sonucu tanınmış marka seviyesine ulaşmıştır. Dava konusu TPE YİDK kararı ile davalının dava konusu “… Bilişim” ibareli marka başvurusunun 11. 35. (bu sınıftaki malların toptan ve perakendecilik hizmetleri bakımından başvuruda davacı markalarının kapsadığı ürünler dışında kalan mallar sayılmak suretiyle belirleme yapılmıştır) ve 42. sınıflar bakımından tescil işlemlerine devamına karar verilmiştir. Bu sınıflandırma itibariyle, davacıya ait tanınmış “…” markası 1.29.30.32.33. ve 35. sınıf mal ve hizmetlere ilişkin olmasına karşın, dava konusu “… Bilişim” marka başvurusunun üzerinde kullanılacağı ürünler elektrikli yahut elektriksiz çalışan çeşitli makine ve cihazlar ile mühendislik,bilgisayar ve tasarım hizmetleri ile davacının ticari faaliyeti dışında kalan bir kısım malların toptan ve parakende satışı hizmetlerine ilişkindir. Yukarıda belirtilen mal ve hizmetlerin dâhil oldukları farklı sektörler de nazara alındığında, 556 sayılı KHK 8/4. maddesinde sayılan hallerin birisinin yada tümünün varlığı için, tanınmış markanın aynısı ya da benzerinin farklı grup mal ve hizmetler üzerinde kullanılması nedeniyle söz konusu mal veya hizmetlerin ortalama tüketicilerin bu marka ile tanımış marka arasında bir bağlantı kurması ve bu bağlantının yaratacağı olumlu izlenim ve çağrışımla da satın alma tercihlerine yön verilmesi suretiyle tanınmış markadan haksız yararlanma sonucuna yol açılması gereklidir. Bu ilkeler HGK’nin 02.04.2014 tarih 656/427 kararında da açıklanmıştır.
Bu durumda, 556 sayılı KHK’nin 8/4. maddesinde tescil engeli olarak düzenlenmiş bulunan koşulların somut olayda bulunup bulunmadığının yukarıda yapılan açıklama ve ilkeler esas alınarak değerlendirilmesi gerekirken, dosya kapsamında bulunan ve 556 sayılı KHK’nin 8/4. maddesi koşullarının gereği gibi değerlendirilmediği yetersiz ve denetime elverişli olmayan bilirkişi raporuna itibar edilerek yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı TPE vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA,” şeklinde bozma ilamı ile mahkememiz kararı bozulduğu, dosya yeniden mahkememize gelmekle yeni esasa kaydı yapıldığı, taraf teşkili sağlanıldıktan sonra;
Mahkememizce 12/12/2018 tarih… sayılı karar ile ÖZETLE; “1-Mahkememizin 18/04/2016 tarihli … Karar sayılı önceki kararda AYNEN DİRENİLMESİNE,
2-Davanın KABULÜNE,
3-Dava konusu Türk Patent’in … sayılı YİDK kararının İPTALİNE,
4-Dava konusu marka tescil edilmediğinden hükümsüzlük konusunda karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karar davalı Türk Patent Kurumu vekili tarafından temyiz edilmekle Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun ÖN İNCELEMESİNDE 25/01/2022 tarih … sayılı karar ile ÖZETLE; ” …. Direnme kararına esas gerekçeli kararın hüküm kısmı usulüne uygun olmasına rağmen, direnmeye esas kısa kararda yukarıda açıklanan mevzuata uygun hüküm fıkrası oluşturulmamış, kısa kararda önceki karara atıf yapılarak sadece; “1-Mahkememizin 18/04/2016 tarih … Karar sayılı önceki kararda AYNEN DİRENİLMESİNE” denilmekle yetinilmiş, dosya kapsamı dikkate alınarak taraflara yüklenen borç ve tanınan hakkın sıra numarası altında belirtildiği açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde, usulün aradığı niteliklere haiz kısa karar kurulmamıştır.
Bu durumda, yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde usulün öngördüğü anlamda oluşturulmuş bir hüküm bulunmadığı gibi direnme kararlarını denetleyen Hukuk Genel Kurulu tarafından incelenebilecek nitelikte teknik anlamda bir direnme hükmü de bulunmadığı her türlü duraksamadan uzaktır.
O hâlde mahkemece yapılacak iş; dosya kapsamı dikkate alınarak taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında belirtildiği, açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde, usulün aradığı niteliklere haiz kısa karar ve buna uygun gerekçeli karar oluşturulmasıdır.
Mahkemenin, yukarıda ayrıntılarıyla açıklanan biçimde usulün öngördüğü niteliklere haiz bulunmayan kısa kararı usule uygun karar değildir.
Direnme kararının bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Direnme kararının usulden BOZULMASINA,”şeklinde karar ile dosya yeniden mahkememize geldiğinden taraf teşkilinden sonra USUL BOZMA’sına uyulmuştur.
Önceki hüküm bozulmuş olup aynı zamanda “Hükümsüzlük” davası da olduğundan dava konusu markanın son durumunu gösterir kayıt Türk Patent internet veri kayıtlarından alınıp dosyaya yansıtıldığında markanın yargılama aşamasında 31/10/2018 tarihinde tescil edildiği görülmüştür.
Davanın konusunun YİDK kararı iptali ve hükümsüzlük davası olduğundan ilgili markanın ilanına yapılan itiraz, YİDK’ya yapılan itiraz ve dava dilekçesinde ileri sürülen itirazlar ile gerek Yargıtay 11.nci HD.nin esastan BOZMA ilamı; gerekse de Yargıtay HGK.nun USULDEN BOZMA ilamı ile dosya bütün olarak ele alındığında;
DİRENME GEREKÇESİ (usul bozmasına uyulduktan sonra )
Tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede görsel, sescil ve anlamsal benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları nazara alınarak münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin nazara alınarak belirlenmesi gerektiğinden hareketle;
Davacının tesçilli … esas unsurlu markası ile davalının … BiliŞİM+şekil ibareli başvurusu arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve sescil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu görülecektir. Ne var ki tarafların markalarının eşya listeleri kapsamlarında yer alan mallar/hizmetlerin farklılığı bu iltibası engelleyeceği,uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürün ve hizmetler için ayırdığı satın alım süresi içinde, davalının başvuru markasını gördüğünde kapsam sınıfları yönünden davacı markasından farklı algılayabileceği ileri sürülebilirse de; … markasının Çanakkale ve yöresinde tanınmışlık düzeyinin yüksek olduğu aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olduğu ve olacağı şüphesizdir. Nitekim YİDK itiraz formunda (ÖZEL/01476) …’in tanınmış marka olduğu dile getirilmesine rağmen TPE’nin bunu dikkate almaması yerinde değildir. Çanakkale ve yöresinde herkesçe bilinen tanınmış markanın aynı yerde farklı sınıfta da olsa yine … esas unsurlu şekilde marka başvurusu ” Davacının tanınmışlığından haksız yarar sağlanabileceği, onun markasının itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği” sabit olduğundan 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesi yönünden Türk Patent YİDK kararı hatalı kabul edilerek bu gerekçeler kapsamında önceki ( ilk )kararda aynen direnilerek açılan davanın kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin 18/04/2016 tarihli … Karar sayılı önceki kararda AYNEN DİRENİLMESİNE,
2-Davanın KABULÜNE,
3-Dava konusu Türk Patent’in … sayılı YİDK kararının İPTALİNE,
4-Dava konusu … sayılı marka yargılama aşamasında tescil edildiğinden HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE, sicilden terkin edilmesine, karar kesinleştiğinde Türk Patent’e müzekkere yazılmasına,
5-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar harcından peşin alınan 27,70 TL’nin düşümü ile bakiye 53,00 TL’nin davalılardan eşit tahsiliyle Hazine’ye gelir kaydına,
6-AAÜT uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan eşit tahsiliyle davacıya verilmesine,
7-Davacının yaptığı; 400,00 TL bilirkişi ücreti, 482,5‬ TL tebligat ücreti, 53,00 TL ilk harç masrafı olmak üzere toplam 935,5‬ TL yargılama giderinin davalılardan eşit tahsiliyle davacıya verilmesine,
8-Karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının yatıran tarafa iadesine,

Dair verilen karar davacı vekili ile davalı kurum vekilinin yüzüne karşı , davalı firma yetkilisinin yokluğunda 6100 Sayılı HMK’nın Geçici 3/2 madde yollaması ile, HUMK 427 vd.m. uyarınca, tebliğden itibaren 15 günlük yasal süre içinde Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
26/09/2022

Katip …
✍e-imzalıdır

Hakim …
✍e-imzalıdır