Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/167 E. 2022/233 K. 14.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C. ” TÜRK MİLLETİ ADINA”
ANKARA
4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR
HUKUK MAHKEMESİ
K A R A R

ESAS NO : 2022/167
KARAR NO : 2022/233

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : ….
– … …
….
VEKİLİ : Av. … ….

DAVALILAR : 1- …
-… …

VEKİLİ : Av. ….
2…
….

VEKİLİ : Av. …
….
DAVA : Yargılamanın Yenilenmesi
DAVA TARİHİ : 13/12/2021
KARAR TARİHİ : 14/09/2022 Yazım Tarihi : 12/10/2022

Mahkememizce verilen 28/01/2013 tarih 2011/429 Esas , 2013/21 Karar sayılı
Kesinleşen kararı hakkında, adı geçen kararda taraf olarak yer almayan DAVACI FİRMA vekili tarafından yargılamanın iadesi isteminde bulunulduğuna yönelik açılan dava …. 13/12/2021 tarihli …. Esas, …. Karar sayılı GÖNDERME kararı ile birlikte dava dosyası mahkememize gelmekle esasa kaydı yapıldı. Yargılamaya konu olan …. Karar sayılı dosya ARŞİV’den çıkartılıp bu dava dosyası ile birlikte incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Davacı vekili 13/12/2021 tarihli dava dilekçesinde ÖZETLE; Davalı …. numaralı marka için …. nezdinde tescil başvurusunda bulunduğunu, …tarafından müvekkili şirkete ait …. sayılı marka ve diğer üçüncü kişilere ait … …. sayılı markalar ile karıştırılma ihtimali gerekçesi ile başvurunun reddedildiğini, itirazın reddi üzerine anılan kararın iptali için … Kaydıyla dava açıldığını, … Sayılı ilamı ile davanın kabul edildiğini, anılan kararın T.. Kurumu tarafından temyiz edildiğini,… Sayılı ilamı ile kararın onandığını, karar düzeltme talebinde bulunulmadığından 02/01/2014 tarihinde kararın kesinleştiğini, ilamın hasıl olduğu yargılama hakkında müvekkili şirketin davalılarca ihbar edilmediğinden yargılamanın müvekkili şirket bilgisinin dışında yürüdüğünü, hukuka ve hakkaniyete aykırı müvekkili şirketin zararına bir sonuca varıldığını, lehine karar verilen davalı ….şirketinin yargılamayı müvekkili şirketten gizlemek suretiyle hileli davranışlara sebebiyet verdiğini, davayı müvekkili şirkete ihbar etmeyen diğer davalı ….Kurumunun da ihmalinin söz konusu olduğunu, mahkemece resen gözetilecek gerekçelerle yargılamanın iadesi talebinin kabulünü, yeniden yapılacak yargılama neticesinde davalı …’nin davacısı diğer davalı ….’unun davalısı olduğu ….K. sayılı ilamın iptalini, davalı ….’nin ….Kurumu aleyhinde açmış olduğu…. sayılı … kararının iptaline yönelik davasının reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ÖNCEKİ DEĞERLENDİRME ;
Mahkememizce 17/01/2022 tarih ve…. Karar sayı ile “Davacının yargılamanın yenilenmesi istediği …K. Sayılı dosyasında taraf olmadığı gibi HMK’nın 376. maddesi uyarınca yargılmanın yenilenmesinin talep edildiği dava dosyasının davacısı olan …. ile davalısı bulunan ….’nun alacaklısı veya yine önceki davanın tarafı olan kesinleşen haliyle “davanın kabulü ” şeklindeki kararda aleyhine hüküm kurulan davalı Kurum’un yerine geçen borçluları veya yerine geçmiş oldukları kimselerden de olmadığı, bu nedenlerle davacının aktif dava ehliyeti bulunmadığı , diğer taraftan davalı Şirketin marka başvurusunun davacı şirketin markasının da yer aldığı markalar nedeniyle 556 sayılı KHK’nın 7/1-b maddesi gereğince reddine ilişkin …. sayılı … kararının iptaline dair …. Mahkemesinin 28.01.2013 tarih ve ….sayılı kararının … kararında bahsi geçen aralarında davacı Şirketin de bulunduğu redde mesnet marka sahiplerinin o davaya dahil edilmesi , bu firmalara ihbarda bulunulması , bu firmaların davada yer almaları kesinlikle gerekmediğinden verilen kararın usul yönünden de doğru olduğu, ayrıca 6100 sayılı HMK’nın 379 . maddesinde yargılamanın iadesi talebinin ön incelemesi için duruşma açılacağı düzenlenmiş ise de HMK 114. maddesindeki dava şartları duruşma açılmadan da dosya üzerinde resen de değerlendirilebileceğinden ayrıca HMK’nın 30. maddesindeki ” USUL EKONOMİSİ” ilkesi gereği ” Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlüdür.” hükmünden hareketle duruşma açılmasına gerek görülmediği gerekçesiyle yargılamanın yenilenmesi talepli açılan davada “aktif husumet ehliyeti ” olan dava şartı gerçekleşmediğinden HMK 115.nci maddesine göre davanın usulden reddine, ” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekilince istinaf yoluna gidilmesi üzerine….Karar sayı ile “….. yargılamanın iadesi talebini içeren dilekçe, ayrı bir dava olarak esasa kaydedilmişse de ilk derece mahkemesince taraflar davet edilip duruşma açılmadan , yargılamanın iadesini talep eden davacı Şirketin yargılamanın iadesini istediği … sayılı dosyasının tarafı olmadığı gibi HMK’nın 376. maddesi uyarınca yargılamanın iadesini talep edebilecek kişilerden de olmadığından aktif dava ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle yargılamanın iadesi talebinin reddine karar verilmiştir. Her ne kadar ilk derece mahkemesince, aktif dava ehliyetinin HMK’nın 114. Maddesinde düzenlenen dava şartlarından olduğu, dava şartlarının duruşma açılmadan da dosya üzerinde resen de değerlendirilebileceği kabulüyle dosya üzerinden karar verilmişse de uygulamada davacı bakımından aktif dava ehliyeti, davalı bakımından da pasif dava ehliyeti olarak karşımıza çıkan davada sıfat, HMK’nın 114. maddesinde düzenlenen dava şartlarından değildir, davada sıfat bir usul hukuku konusu değil, doğrudan doğruya maddi hukuk konusudur.( ….Çünkü bir kimsenin dava konusu hakkında hak sahibi veya borçlu olup olmadığı davanın esasına girildikten sonra tespit edilebilir.
Bu itibarla, ilk derece mahkemesince yargılamanın iadesi talebinin HMK’nın 379.maddesine aykırı şekilde dosya üzerinden inceleme yapılarak yazılı şekilde reddine karar verilmesi doğru bulunmadığından ve öncelikle yargılamanın iadesi talepli dava dilekçesinin karşı tarafta tebliğ ile taraflar duruşmaya davet edilip, davanın esasının duruşmalı olarak yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ilkeler çerçevesinde incelenmesi gerektiğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca kaldırılmasına ….Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE, “şeklinde kesin kararı ile dosya yeniden mahkememize gelmiştir.
YENİDEN DEĞERLENDİRME;
Yargılamanın iadesi talepli dava dilekçesi davalılara tebliğ edilmiş, taraflar duruşmaya davet edilmişlerdir.
Davalı firma vekili cevap dilekçesinde ÖZETLE ” 1-Davacı şirket vekilinin yargılamanın yenilenmesi ilişkin dava dilekçesinde öne sürmüş olduğu iddialar haksız ve hukuka aykırıdır.
2-…Mahkemesi tarafından verilmiş olan karar … Dairesi tarafından usul hukuku kapsamında hatalı olduğu için kaldırılmıştır.
3-Müvekkil şirke…. önceki dilekçelerimizde de açıklandığı üzere 2004 yılından beri piyasada faaliyet göstermekte olup, kara, deniz ve hava taşımacılığı hizmetlerinde tanınmış marka haline gelmiştir.
4-Müvekkil şirket …. ibareli markaların hak sahibidir ve söz konusu markaları tüketiciler nezdinde maruf konuma getirmiştir.
Müvekkil Şirkete ait “…. ibareli markalar;
07.09.2007 başvuru tarihli ve … sayılı “06, 12, 20, 22, 39 ve 43” üncü sınıflarda tescilli “…. ibareli marka,
07.09.2007 başvuru tarihli ve… sayılı “12, 39 ve 43” üncü sınıflarda tescilli …. ibareli marka
07.09.2007 başvuru tarihli ve… sayılı “06, 12, 20, 22, 39 ve 43” üncü sınıflarda tescilli …. ibareli marka
07.09.2007 başvuru tarihli ve…. sayılı “12, 39 ve 43” üncü sınıflarda tescilli “…” ibareli marka
12.02.2010 başvuru tarihli ve …sayılı “39” uncü sınıflarda tescilli “…” ibareli marka
30.09.2019 başvuru tarihli ve … sayılı “35, 37, 39 ve 40” ıncı sınıflarda tescilli “…” ibareli marka,
Yukarda yer verilen markalardan anlaşılacağı üzere müvekkil şirket “…” ibareli markalarını 2007 yılından beri …. nezdinde tescil ettirmektedir. Yine yukarıda yer verildiği üzere Müvekkil şirket “…” ibaresini kuruluş tarihinden 2004 yılından bu yana markasal olarak kullanmaktadır. Bu hususlardan anlaşılacağı üzere Müvekkil şirket “…” ibaresini yaygınlaştırarak, tüketiciler nezdinde maruf konuma getirmek için ciddi bir çaba harcamıştır
5-Müvekkil şirket 2004 yılından beri gerçekleştirmiş olduğu kullanımlar ile “…” markasını tüketiciler nezdinde ayırt edici hale getirmiştir.
Müvekkil şirket %78’lik bir oran ile tüm lojistik şirketleri arasında üçüncü sırada yer almaktadır. Sadakat oranı ise de %75 civarıdır, Müvekkil sorunsuz teslimat ve yapmış olduğu kaliteli hizmet ile tüketicilerin gözüne girmeyi başarmış ve tüketicilerin aklında ciddi yer edinmiştir. dolayısıyla, müvekkil şirketin kara, deniz ve hava taşımacılığında tüketiciler nezdinde ayırt edici konuma geldiği izahtan varestedir.
6-Davacı … yargılamanın yenilenmesini talep ettiği… e. ve … sayılı dosyada taraf olmayıp yargılamanın yenilenmesi talep etmesi mümkün değildir.
7-Davacı vekilinin işbu yargılamanın yenilenmesine konu dilekçe de öne sürmüş olduğu aleyhe kesinleşen davaların hiçbirnin konusu … nolu marka değildir.
Davalı vekilinin işbu yargılamanın yenilenmesi talebine mesnet göstermiş olduğu …. Mahkemesi’nde görülmekte olan….ile bir ilgisi bulunmamaktadır Ayrıca her marka kendi içerisinde ayrı değerlendirileceği için bahse konu kararlar bu davada yargılamanın yenilenmesi talebi yapılamaz. Zira, davacının işbu dava konusu …. marka ilana 2015 yılında tekrardan çıkmış; davacı şirket bahse konu markaya ne itiraz etmiş ne de ilgili markaların hükümsüzlüğünü talep etmiştir. Zira, davacı şirket bir tacir olup basiretli bir iş insanı gibi davranma yükümlülüğü bulunmaktadır. Ancak, davacı şirket ne müvekkil markası aleyhine itirazda bulunmuş ne de hükümsüzlük davası açmıştır. Dolayısıyla, davacı vekili kanunu dolanarak işbu yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurmuştur. Yukarıda detaylı olarak açıklandığı üzere bu talebin hukuken dinlenmesi mümkün değildir. Dolayısıyla, işbu dava açısından asıl kötü niyetli olan davacı vekildir. Zira, davacı şirket dava konusu markasını uzun süredir kullanmamaktadır. Bu kapsamda davacının, “…” markalarına uzun yıllardır yatırım yapan müvekkil markalarına yönelik böyle bir hamle yaparak haksız yarar sağlama kastıyla hareket ettiği izahtan varestedir. Dolayısıyla, ilgili talebin reddedilmesi gerekmektedir.
8-Asla kabul anlamına gelmemekle birlikte bir an için bile davacının yargılama yenilenmes talebinin kabul edildiğini varsaysak bile işbu uyuşmazlık konusu 556 sayılı KHK’nin 7/1-b maddesi anlamında benzerlikten bahsedebilmek için markalar arasında mevcut olan benzerliğin güçlü ve açık olması gerekmekte olup bu durum davacı şirket vekilinin haksızlığını açık ve net bir şekilde ortaya koymaktadır.
Dolayısıyla, 556 sayılı KHK’de yer alan 7/1-b kapsamındaki benzerlikten söz edilebilmesi için markaların ya aynı olması ya da benzerliğin ayırt edilemeyecek derecede belirgin olması gerekmektedir. işbu uyuşmazlıkta böyle bir benzerlik olmadığı izahtan varestedir. işbu dava konusu markalar açısından da yerel mahkemece verilmiş olan ve kesinleşmiş olan karardan da görüleceği üzere böyle bir benzerlik bulunmamaktadır.
Müvekkil aleyhine ikame edilen haksız ve dayanaksız olarak yapılan işbu yargılanmanın yenilenmesi talebinin ve davanın tümden reddine” şeklinde cevap dilekçesi sunmuş; duruşmada da “Cevap dilekçelerimi tekrar ederim, yargılamanın yenilenmesi koşulları oluşmamıştır, davanın reddini talep ederim ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı Türk Patent vekili cevap dilekçesi sunmamakla beraber duruşmada ” Davacı taraf iddiaları doğru değildir, davacının husumet sıfatı da yoktur. Alınan … kararı ile ilgili kurumun davacıya bildirim yükümlülüğü de yoktur. Bu açıdan davacının davasının reddini talep ederim ” şeklinde beyanda bulunmuştur.
6100 sayılı HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU ;
Madde 374 ( Konu ) ” (1) Yargılamanın iadesi, kesin olarak verilen veya kesinleşmiş olan hükümlere karşı istenebilir.”,
Madde 375 ” (1) Aşağıdaki sebeplere dayanılarak yargılamanın iadesi talep edilebilir:
a) Mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş olması.
b) Davaya bakması yasak olan yahut hakkındaki ret talebi, merciince kesin olarak kabul edilen hâkimin karar vermiş veya karara katılmış bulunması.
c) Vekil veya temsilci olmayan kimselerin huzuruyla davanın görülmüş ve karara bağlanmış olması.
ç) Yargılama sırasında, aleyhine hüküm verilen tarafın elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması.
d) Karara esas alınan senedin sahteliğine karar verilmiş veya senedin sahte olduğunun mahkeme veya resmî makam önünde ikrar edilmiş olması.
e) İfadesi karara esas alınan tanığın, karardan sonra yalan tanıklık yaptığının sabit olması.
f) Bilirkişi veya tercümanın, hükme esas alınan husus hakkında kasten gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun sabit olması.
g) Lehine karar verilen tarafın, karara esas alınan yemini yalan yere ettiğinin, ikrar veya yazılı delille sabit olması.
ğ) Karara esas alınan bir hükmün, kesinleşmiş başka bir hükümle ortadan kalkmış olması.
h) Lehine karar verilen tarafın, karara tesir eden hileli bir davranışta bulunmuş olması.
ı) Bir dava sonunda verilen hükmün kesinleşmesinden sonra tarafları, konusu ve sebebi aynı olan ikinci davada, öncekine aykırı bir hüküm verilmiş ve bu hükmün de kesinleşmiş olması.
i) Kararın, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlali suretiyle verildiğinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması veya karar aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuru hakkında dostane çözüm ya da tek taraflı deklarasyon sonucunda düşme kararı verilmesi.
(2) Birinci fıkranın (e), (f) ve (g) bentlerindeki hâllerde yargılamanın iadesinin istenebilmesi, bu sebeplerin kesinleşmiş bir ceza mahkûmiyet kararı ile belirlenmiş olması şartına bağlıdır. Delil yokluğundan başka bir sebeple ceza kovuşturmasına başlanamamış veya mahkûmiyet kararı verilememiş ise ceza mahkemesi kararı aranmaz. Bu takdirde dayanılan yargılamanın iadesi sebebinin, yargılamanın iadesi davasında öncelikle ispat edilmesi gerekir.
Madde 376 ( Üçüncü kişilerin hükmün iptalini talep etmesi ) ” (1) Davanın taraflarından birisinin alacaklıları veya aleyhine hüküm verilen tarafın yerine geçenler, borçluları veya yerine geçmiş oldukları kimselerin aralarında anlaşarak, kendilerine karşı hile yapmaları nedeniyle hükmün iptalini isteyebilirler.”,
Madde 377 (süre) ” (1) Yargılamanın iadesi süresi;
a) Mahkemenin kanuna uygun olarak teşekkül etmemiş olduğunun öğrenildiği,
b) 375 inci maddenin birinci fıkrasının (b) ve (c) bentlerinde öngörülen hâllerde, kararın davalıya veya gerçek vekil veya temsilciye tebliğ edildiği; alacaklı veya davalı yerine geçenlerin karardan usulen haberdar olduğu,
c) Yeni belgenin elde edildiği veya hilenin farkına varıldığı,
ç) 375 inci maddenin birinci fıkrasının (d), (e), (f) ve (g) bentlerindeki hâllerde, ceza mahkûmiyetine ilişkin hükmün kesinleştiği veya ceza kovuşturmasına başlanamadığı yahut soruşturmanın sonuçsuz kaldığı,
d) Karara esas alınan ilamın bozularak kesin hüküm şeklinde tamamen ortadan kalkmasından haberdar olunduğu,
e) 375 inci maddenin birinci fıkrasının (i) bendinde yazılı sebepten dolayı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararının tebliğ edildiği,
tarihten itibaren üç ay ve her hâlde iade talebine konu olan hükmün kesinleşmesinden itibaren on yıldır.
(2) 375 inci maddenin birinci fıkrasının (ı) bendinde yazılan sebepten dolayı yargılamanın yenilenmesi süresi ilama ilişkin zamanaşımı süresi kadardır.”,
Madde 378 ” (1) Yargılamanın iadesi talebini içeren dilekçe, kararı veren mahkemece incelenir.
(2) Mahkeme, dayanılan sebebin niteliğine göre yargılamanın iadesi talebinde bulunandan karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılayacak uygun bir miktar teminat göstermesini isteyebilir.”,
Madde 379 (Talebin ön incelemesi) “(1) Yargılamanın iadesi talebi üzerine mahkeme, tarafları davet edip dinledikten sonra;
a) Talebin kanuni süre içinde yapılmış olup olmadığını,
b) Yargılamanın iadesi yoluyla kaldırılması istenen hükmün kesin olarak verilmiş veya kesinleşmiş olup olmadığını,
c) İleri sürülen yargılamanın iadesi sebebinin kanunda yazılı sebeplerden olup olmadığını,
kendiliğinden inceler.
(2) Bu koşullardan biri eksik ise hâkim davayı esasa girmeden reddeder.” hükümleri;
(MÜLGA) 556 sayılı KHK 7/1-b maddesinde “Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetle ilgili olarak tescil edilmiş veya daha önce tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer markalar” marka olarak tescil edilemez, (MUTLAK RED)” hükmü;
10/01/2017 tarihli ( yürürlük ) 6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU;
Madde 5/1-ç “Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescil edilmiş ya da önceki tarihte tescil başvurusu yapılmış marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer işaretler” marka olarak tescil edilmez. (MUTLAK RED) hükmü yer almaktadır.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE ;
Yargılamanın iadesine yönelik talep, mahkememizin kesinleşen ….sayılı kararı ve dosyaya sunulan iddia ve savunmalar yukarıda belirtilen HMK 374, 375, 376, 377 ve 379. Maddesi kapsamında ele alınıp incelenmiştir.
HMK 379.ncu madde kapsamında Talebin Ön İncelemesi;
1)Yargılamanın iadesine konu edilen hüküm 2013 yılında kesinleşmiş olup dava 13/12/2021 tarihinde açıldığından 10 yıllık sürede açıldığı tespit edilmiştir.
2)Yargılamanın iadesine konu edilen hüküm aşağıda da açıklanacağı üzere Yargıtay denetiminden geçerek 2013 yılında kesinleşmiş bir karar olduğu tespit edilmiştir.
3)HMK 375 .nci maddede sayılan yargılamanın iade sebebi somut olayda olup olmadığı ve HMK 376.ncı maddede sayılan hal olup olmadığı yönünden inceleme;
A) Yargılamanın iadesi davasına konu edilen KESİNLEŞEN Mahkememizin 28/01/2013 tarih ve 2011/429 Esas, 2013/21 Karar sayılı dosyası incelendiğinde ;
Davacısı …… (bu dosyada davalı) tarafından Davalı Türk Patent Enstitüsü Başkanlığı aleyhine açılan davada;
Davacı ….. 12/02/2010 tarihinde …. başvuru sayılı “…” ibareli 35 ve 39.ncu sınıfta yapılan marka başvurusu hakkında marka ilana çıkartılmadan …Başkanlığınca MUTLAK RED (re’sen) sebeplerine göre incelenip , davacı markasının (dava dışı firmalar olan) ;
….
Yeni … …
… ibareli yukarıdaki 5 ayrı markadan dolayı 556 sayılı KHK 7/1-b maddesine göre “Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetle ilgili olarak tescil edilmiş veya daha önce tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer markalar” gerekçesiyle davacı başvuru markasının kapsamından bazı hizmetler çıkartıldığı;
Davacı …… (bu dosyada davalı) ise bu karara yönelik …Yeniden İnceleme Değerlendirme Kurulu (…) nezdinde süresinde itirazda bulunduğu; Türk Patent … tarafından da 10/10/2011 tarih ve …. sayılı 17/10/2011 de tebliğ edilen kararı ile yukarıda belirtilen 5 ayrı marka arasındaki … sayılı markanın “aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer ” marka olmadığı gerekçesiyle itiraz kısmen kabul edilerek bu marka red gerekçesi markalar arasından çıkartılmış ancak diğer 4 ayrı mesnet markaların ise “aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer ” marka olduğu gerekçesiyle itiraz kısmen kabul edilse de reddedilen hizmetler açısından davacı markasının kapsamı değişmediği ifade edilmiştir.
Davacı …… (bu dosyada davalı) 5000 sayılı TürkPatent Kanununun 15/C maddesinde öngörülen iki aylık süre içerisinde 15/12/2011 tarihinde görevli ve yetkili mahkemeye dava açtığı anlaşılmıştır.
(Görevli ve yetkili) …. sayılı kararda ise ” davacı marka başvurusu ile redde mesnet markalar arasında ”…” ibaresi yönünden benzerlik bulunmakta ise de, davalı kurumun başvuru ilana çıktıktan sonra itiraz üzerine 556 sayılı KHK m.8/1-b maddesi uyarınca inceleme yapıyormuş gibi resen inceleme yaptığı, sözkonusu benzerliğin 556 sayılı KHK m.7/1-b uyarınca ilk bakışta ayırtedilemeyecek düzeyde olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne” karar verilmiştir.
Bu karar davalı …. vekili tarafından temyiz edilmekle;…nin 19.11.2013 tarih ve …. Karar sayı ile “Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA” şeklinde karar verilerek dosya ve karar kesinleştiği görülmektedir.
Somut olayda , bu davayı açan …. 28.01.2013 tarihli …. sayılı yargılamanın yenilenmesine konu olan kararın taraflarından biri değildir.
Diğer yönden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ” Madde 376 da ( Üçüncü kişilerin hükmün iptalini talep etmesi ) Davanın taraflarından birisinin alacaklıları veya aleyhine hüküm verilen tarafın yerine geçenler, borçluları veya yerine geçmiş oldukları kimselerin aralarında anlaşarak, kendilerine karşı hile yapmaları nedeniyle hükmün iptalini isteyebilirler.” şeklinde düzenleme yer almaktadır.
Bu hükme göre, bu davayı açan ….. yargılamanın yenilenmesine konu olan kararda davanın tarafları olan ; ” … … (davacısı) ile … (davalısı) olanlardan birinin ALACAKLISI konumunda olunduğuna yönelik dosyada bir belge olmadığı anlaşılmaktadır.
Yine , önceki davanın tarafı olan kesinleşen haliyle “davanın kabulü ” şeklindeki kararda “ALEYHİNE HÜKÜM VERİLEN TARAF” olan …” nın ” YERİNE GEÇEN BORÇLULARI veya YERİNE GEÇMİŞ OLDUKLARI KİMSELER” konumunda bu davayı açan ….. olunmadığı açıkca da anlaşılmaktadır.
Şu halde HMK 376.ncı maddesindeki koşullar bu davada oluşmamıştır.
B) HMK 375 .nci maddede sayılan yargılamanın iade sebepleri açısından;
Yukarıda HMK 375.nci maddede a-b-c-ç-d-e-f-g ğ-h-ı-i bendlerinde ayrı ayrı sayılan yargılamanın iade sebepleri hallerinin hiçbirisi aşağıda belirtildiği şekilde somut olayda gerçekleşmemiştir. Buradan hareketle;
a… nin iadeye konu olan baktığı dava 5000 sayılı…. Kanununun 15/C maddesinde belirtilen görevli ve yetkili mahkemeye olarak davaya bakmıştır.
b- Davaya bakması yasak olan yahut hakkındaki ret talebi, merciince kesin olarak kabul edilen hâkimin karar vermiş veya karara katılmış bir hali somut olayda yoktur.
c- Vekil veya temsilci olmayan kimselerin huzuruyla davanın görülmüş ve karara bağlanmış olması hali somut olayda yoktur.
ç- Yargılama sırasında, aleyhine hüküm verilen tarafın … elinde olmayan nedenlerle elde edilemeyen bir belgenin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması. hali somut olayda yoktur.
d) Karara esas alınan senedin sahteliğine karar verilmiş veya senedin sahte olduğunun mahkeme veya resmî makam önünde ikrar edilmiş olması. hali somut olayda yoktur.
e) İfadesi karara esas alınan tanığın, karardan sonra yalan tanıklık yaptığının sabit olması. hali somut olayda yoktur.
f) Bilirkişi veya tercümanın, hükme esas alınan husus hakkında kasten gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun sabit olması. hali somut olayda yoktur.
g) Lehine karar verilen tarafın, karara esas alınan yemini yalan yere ettiğinin, ikrar veya yazılı delille sabit olması . hali somut olayda yoktur.
ğ) Karara esas alınan bir hükmün, kesinleşmiş başka bir hükümle ortadan kalkmış olması. hali somut olayda yoktur.
h) Lehine karar verilen tarafın, karara tesir eden hileli bir davranışta bulunmuş olması.hali somut olayda yoktur.
ı) Bir dava sonunda verilen hükmün kesinleşmesinden sonra tarafları, konusu ve sebebi aynı olan ikinci davada, öncekine aykırı bir hüküm verilmiş ve bu hükmün de kesinleşmiş olması. hali somut olayda yoktur.
i) Kararın, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlali suretiyle verildiğinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması veya karar aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuru hakkında dostane çözüm ya da tek taraflı deklarasyon sonucunda düşme kararı verilmesi. hali somut olayda yoktur.
Davacı taraf , yargılamanın yenilenmesi talepli dilekçesind…. sayılı kararında” ilamın hasıl olduğu yargılama hakkında müvekkili şirketin davalılarca ihbar edilmediğinden yargılamanın müvekkili şirket bilgisinin dışında yürüdüğünü, hukuka ve hakkaniyete aykırı müvekkili şirketin zararına bir sonuca varıldığını, lehine karar verilen davalı … Havacılık şirketinin yargılamayı müvekkili şirketten gizlemek suretiyle hileli davranışlara sebebiyet verdiğini, davayı müvekkili şirkete ihbar etmeyen diğer davalı Türk Patent Kurumunun da ihmalinin söz konusu olduğunu, mahkemece resen gözetilecek gerekçelerle yargılamanın iadesi talebinin kabulünü, ” ileri sürmüş ise de;
Türk Patent’in ( somut olaydaki mülga 556 sayılı KHK 7-1b maddesindeki “aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer ” lik değerlendirilmesi) ya da halen yürürlükte olan 6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU 5-1ç maddesindeki “aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer ” lik değerlendirilmesi) sonucu verdiği / vereceği tüm kararlarda … SAHİPLERİNİ (somut dava açısından … kararında geçen 4 ayrı marka sahibi olan ;
… nolu marka için … ….
… nolu marka için….
… nolu marka için….
…. nolu marka için….
Bu davaya dahil edilmesi , bu firmalara ihbarda bulunulması , bu firmaların davada yer almaları KESİNLİKLE GEREKMEDİĞİ;
Zira; marka başvurularında başvuru markasına mutlak red teşkil edecek sepebler kurumca re’sen dikkate alınacağı, nitekim de kurumca somut olayda öyle şekilde yapıldığı;
….Hukuk Mahkemesinin 28.01.2013 tarih ve…. sayılı kararında ise ” bu mesnet markaların ” mutlak red sebebi olarak değil nisbi red sebebi sayılması gerektiği şeklindeki kesinleşen kararından bu karar gereği kurumun… nin 12/02/2010 tarihli başvurusu yapılan …. sayılı “…” ibareli 35 ve 39.ncu sınıftaki marka başvurusunu 7.nci maddeye göre değerlendirmeden İLANA ÇIKARTACAĞI anlamına yani yukarıdaki mesnet marka sahiplerinin İLAN SÜRESİ içinde bu başvuru markasına KHK 8.nci maddeye göre NİSBİ RED SEBEBİ olarak (mutlak red değil) İTİRAZ ETME hakları bulunduğu şeklinde algılanması gerektiği;
Somut marka açısından ise ; İLANDAN SONRAKİ SÜREÇ ve İTİRAZLARIN İSE KHK 8.nci maddeye göre (NİSBİ RED SEBEPLERİ) yapılan/yapılacak değerlendirmelerin ve varsa alınan başka … kararlarının bu davanın konusu olmayıp ( bu davada yargılamanın iadesine konu olan …. sayılı … kararı ve dolayısıyla bu … kararı için verilen …. 28.01.2013 tarih ve…. sayılı kararının değil) varsa başka … ve yine varsa başka ilgili mahkeme kararlarının (kesinleşmiş ise) yargılamanın iadesine konu edilebileceği;
Yani ….sayılı … kararına yönelik verilen …Mahkemesinin 28.01.2013 tarih ve …sayılı kararı ile ilgili … kararında geçen aralarında yargılamın yenilenmesini isteyen ….dahil 4 ayrı …. marka sahiplerinin bu davaya dahil edilmesi , bu firmalara ihbarda bulunulması , bu firmaların davada yer almaları kesinlikle gerekmediğinden verilen kararın usul yönünden de doğru olduğu ; Sonucuna varılmıştır.
KARAR; Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafın ileri sürdüğü iddialar yargılamanın iadesi sebepleri arasında bulunmadığı (iddianın sabit olmadığı) üzere HMK 379 1-c ve 379/2 maddeleri kapsamında davanın esasa girilmeden REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar harcından peşin alınan 59,30 TL’nin düşümü ile bakiye 21,4‬ davacıdan tahsiliyle Hazine’ye gelir kaydına,
3-AAÜT uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalılara eşit verilmesine,
4-Karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının taraflara iadesine,

Dair verilen karar davalı kurum vekili ile davalı firma vekilinin yüzüne karşı, davacı vekilinin yokluğunda 6100 sayılı HMK 341 ila 345 inci maddesine göre tebliğden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememiz aracılığı ile…Mahkemesine istinaf kanun yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar okunup açıklandı.14/09/2022

Katip …
✍e-imzalıdır

Hakim …
✍e-imzalıdır