Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2022/166 E. 2022/228 K. 14.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

T.C. “TÜRK MİLLETİ ADINA”
ANKARA
4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR
HUKUK MAHKEMESİ K A R A R
“(Asıl davada Bozmaya Uyma)”
ESAS NO : 2022/166
KARAR NO : 2022/228

HAKİM : … …
KATİP : … …

(ASIL DAVADA)
DAVACI : … –
VEKİLLERİ : Av. ….
Av. …..
DAVALI : … – …
VEKİLLERİ : Av. … ..
Av. … ….
Av. …….
DAVA : Marka Tecavüzünün Tespiti, Durdurulması, Önlenmesi, Maddi-Manevi Tazminat ve Fer’i Talepler
DAVA TARİHİ : 21/12/2009
KARAR TARİHİ : 14/09/2022 Yazım Tarihi:14/10/2022
( ASIL DAVADA )
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde ÖZETLE:2006 yılında kurulan müvekkil şirketin cep telefonu alım, satım ve ithal edilmesiyle iştigal ettiğini, müvekkilin başvuru hakkını satın ve devir aldığı ….sayılı marka başvurularının yapan önceki ….. Ltd’nin de 2005 yılında kurulduğunu ve telefon satış ve ithali ile iştigal ettiğini, bu şirketin kendi markasını yaratmak üzere…’da bulunan telefon üreticisi “….” şirketine “…” markalı cep telefonları üretmesi için 2007 yılı nisan/mayıs aylarında sipariş verdiğini, diğer yandan da 2007 yılında yurt içinde kamu kuruluşlarından ithalata uygunluk belgesi, garanti belgesi, IMEI numarası alma girişimlerinde bulunduğunu ilk parti malların 17/10/2007 tarihinde yurda geldiğini, çift sim kartı alma özelliği taşıyan malların yurda gelişinin gazete haberlerine de konu olduğunu, müvekkilinin 09.sınıf mallar yönünden 17/07/2007 tarihinde …sayılı, 13/12/2007 tarihinde ise …. sayılı markaların tescil başvurularında bulunduğunu, ilk defa müvekkil tarafından ürettirilerek yurda getirilen ve tanıtımı yapılan ürünün cazibesinden ve itibarından faydalanmak isteyen davalı firmanın da müvekkilinin markasını taklit ederek aynı ürünleri yurda soktuğunu, diğer yandan da …. sayılı ve …. sayılı …” ibareli marka başvurularında bulunduğunu, müvekkilinin 2007 yılından beri kesintisiz olarak kullandığı “…” markasını kendi adına tescil ettirme girişimde bulunan davalı başvurularına itiraz ettiğini ve …. tarafından markasını kendi adına tescil ettirme girişimde bulunan davalı başvurularına itiraz ettiği ve …. tarafından başvuruların reddine karar verildiğini, davalının bu ibareyi markasal olarak kullanma yetkisi olmamasına rağmen web sitelerine bu ibareyi kullanarak kendisinin ithal ettiği cep telefonlarının tanıtımını yaptığını bu durumun ….D.iş sayılı dosyaya ile tespit olunduğunu, müvekkilinin marka tescil işlemleri kesinleştikten sonra da…. sayılı dosyası üzerinden yaptıkları talep sonucu, davalı tarafın…ve….web sitelerinde marka ihlal eylemlerini sürdürdüklerinin tespit olunarak, ihfal eylemlerinin durdurulması ve önlenmesi ile davalıya ait web sitesinin kapatılması ve müvekkiline ait markanın kullanımın durdurulmasına hüküm olunduğu ileri sürmüş ve müvekkilinin marka ihlalin tespitine, ihlal fiilerinin durdurulmasına, markaya konu işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod., anahtar sözcük vb. Biçimlerde kullanılmasının durdurulmasına/önlenmesine, ….alan adının erişime kapatılmasına 10.000.00 TL maddi, 50.000.00 TL manevi tazminatı hüküm olunmasına, üretilesi veya kullanılması cezayı gerektiren eşya ile bu eşyaları üretmeye yarayan araç, cihazı makine vs. Vasıtalara el konulması ihlalin devamını önlemek üzere tedbirler alınmasını teminen el konulan ürünler ve araçlar üzerindeki markaların silinmesine, gerekirse imhasına, ihtiyati tedbirin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 30/06/2016 tarihli ıslah dilekçesiyle 10.000,00 TL maddi tazminat talebini 231.302,86 TL’ye yükseltmiştir.
SAVUNMA:
Davalı firma Vekili dilekçe ve beyanında ÖZETLE: … marka cep telefonlarının üreticisinin …’de bulunan ve 2005 yılında kurulan … Şirketi olduğunu ürünlerini dünyaya ihraç ettiğini “…” markasının da gerçek sahibi olduğunu davacı tarafça oluşturulan bir marka olmadığını, markanın önceki sahibi …’NİN 2007 yılında 1.500 adet cep telefonu ithalinde başka hiçbir yatırımının olmadığını, müvekkilinin ise asıl üretici olan …. firması KDI’nın 21/04/208 tarihli sözleşme uyarınca …. ana dağıtıcısı olduğunu, bu sözleşmeden sonra müvekkilinin marka çok fazla yatırım yaptığını, dağıtım ve servis ağı kurduğunu, müvekkilinin de aynı dönemde ….sayılı “…” “….” ibareli marka başvuruları bulunduğunu, davacı tarafın ticari uyanıklık yaparak markayı kendi adına tescil ettirdiğini, bu markanın hükümsüzlüğü için dava açmayı düşündüklerini dile getirerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
ASIL DOSYADA İLK KARAR;
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; 31/01/2011 tarih ve …. Esas, … sayılı kararı ile ÖZETLE;” 01.Dava, 556 sayılı KHK’nin 61. maddesi uyarınca tescilli markadan doğan hak ihlalinin önlenmesi, durdurulması, maddi-manevi tazminat istemlerine ilişkin olduğu tespit edilmiştir.
02. Taraflar arasındaki ihtilafın özü; davalı şirketin, KHK’nın 61, 9 ve 8 m. uyarınca, davacı şirket adına tescilli 2007/38854 sayılı “şekil+…” ile …. sayılı ve “şekil+… dual sim” unsurlu markalardan doğan hakların ihlal edilip edilmediği, ihlal var ise maddi ve manevi tazminat gerekip gerekmediği, internet sitesinin kapatılmasına karar verilip verilemeyeceği hususlarına ilişkin olduğu saptanmıştır.
03.Dosyamıza getirtilen marka tescil belgelerinden; davacıya ait …. sayılı ve “şekil+…” unsurlu markanın başvuru tarihinin 17.07.2007, tescil tarihinin ise 14.07.2009 olduğu, keza… sayılı ve “şekil+… dual sim” unsurlu markanın ise başvuru tarihinin 13.12.2007, tescil tarihinin ise 21.12.2009 olduğu, her iki markanın da 09.sınıftaki “Bilimsel amaçlı ve laboratuarda kullanım amaçlı olanlar dahil ölçme aletleri, cihazları, göstergeler ve laboratuarlarda kullanılan malzemeler. Ses ve görüntünün kaydı, nakli veya yeniden meydana getirilmesi (reprodüksiyonu) için cihazlar (veri işlem, haberleşme ve çoğaltma amaçlı cihazlar bilgisayar yazılımları ve bilgisayar çevre donanımları dahil). Manyetik ,optik veya pozlanmış film halinde kayıt taşıyıcılar. Antenler, uydu antenler, yükselticiler ve bunların parçaları. Otomatik satış makineleri, bilet otomatları, nakit para çekme makineleri. Makine ve cihazlarda kullanılan elektronik elemanlar. Birim zamandaki tüketim miktarını ölçen sayaçlar ve zaman ayarlayıcıları. Koruyucu giysiler, koruma ve can kurtarma amaçlı donanımlar. Gözlükler, güneş gözlükleri, lensler ve bunların kutuları, kılıfları, parçaları ve aksesuarları. Elektrik enerjisini iletim, dönüştürme, depolama kontrol cihazları ve araçları ( elektrik, elektronikte kullanılan kablolar ve güç kaynakları dahil). Ana fonksiyonu uyarı ve alarm olan cihazlar (taşıt alarmları hariç), elektrikli ziller. Ütüler; elektrikli ve buharlı ütüler, pres ütüler. Trafikte kullanım amaçlı sinyalizasyon, işaretle bildirme cihazları ve araçları. Yangın söndürme amaçlı taşıtlar dahil, yangın söndürme aletleri ve cihazları. Elektrikli kaynak aparatları(kaynak elektrotları dahil). Radarlar, denizaltı radarları (sonarlar), gece görüşü sağlayıcı veya arttırıcı aletler ve cihazlar. Sinek ve haşaratı kovucu veya yok edici elektrikli cihazlar. Binalar için otomatik kapılar, otomatik turnikeler, binalar ve araç kapıları için elektrikli,elektronik veya uzaktan kumandalı açma- kapama tertibatı. Elektroliz ve galvaniz işleri için aparatlar; anotlar, katotlar. Mıknatıslar, dekoratif mıknatıslar.” malları kapsadığı, başvuru aşamasında davalı şirketin marka başvurusuna itiraz ettiği ancak bu itirazların reddine karar verildiği tespiti yapılmıştır.
04.Dosyaya yansıyan delil ve beyanlardan davalı şirketin de 30.05.2008 tarihinde …. sayılı ve “…” ile….sayılı “..” ibareli marka başvurularında bulunduğu, ancak davacı tarafın başvuruya itirazı üzerine başvurların ..arafından 18.11.2009 tarihinde reddine karar verildiği anlaşıldığı saptanmıştır.
….nin 07.08.20008 tarih ve ….İş sayılı dosyasının tetkikinden; …tr isimli internet sitelerinin davalıya ait işyerinden idare edildiği, bunlardan ikincisinin aktif olmadığı, ancak ilkinde, “…” ibaresinin cep telefonları üzerinde markasal olarak kullanıldığının tespit olunduğu, davalı şirketin internet sitesinde ayrıca “kendilerinin orijinal malları sattığı, piyasada aynı markalı taklit ürünlerin olduğuna” vurgu yaptıkları anlaşılmıştır.
… D.İş sayılı dosyasının t…isimli internet sitesinin davalıya ait işyerinden idare edildiği, “….” ibaresinin cep telefonları üzerinde markasal olarak kullanıldığının tespit olunduğu, mahkemece 20.000,00 TL teminat karşılığında alan adının kapatılmasına, marka ihlalinin önlenmesine, durdurulmasına, ürün ve eşyalara el konulmasına karar verildiği, ancak davacı tarafça teminatın yatırılmadığı ve bu sebeple kararın icra olunamadığı anlaşılmıştır.
07.Dosyamıza intikal eden belgelerden ve cevabi yazılardan;
a) Dava konus…. sayılı marka başvurularının A…. Sayılı Sözleşmeye istinaden başvurucu …. … Ltd. tarafından davacı….’ye devir olunduğu, devrin de 11.09.2009 tarihinde sicile şerh olunduğu,
b)….ne yazılan müzekkere cevabından, davalının 12.05.2008 – 06.10.2008 tarihleri arasında toplam 18.030 adet “…” markalı cep telefonu ithalatı yaptığı, bunun dışında bu markayla yaptığı ithalatın bulunmadığı,
c) Davalı şirketin 12.05.2008 – 06.10.2008 tarihleri arasında ithalatını yaptığı her bir parti mal için Telekomünikasyon Kurumu’na müracaat ederek IMEI numaralarının kayıt altına alınmasını talep ettiği,
d) Davalı şirketin başvurusu sonucu Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından 01.01.2007 – 15.04.2010 tarihleri arasında 36.060 adet IMEI numarası verildiği, cihazların çift sim kartlı olarak bildirilmesi nedeniyle cihaz sayısının ise 18.030 adet olduğu,
e) Davalı şirketin 2008 yılı yıllık vergi matrahının 79.413,00 TL, ödediği kurumlar vergisinin ise 15.882, 76 TL olduğu, 2009 yılı matrahının ise 21.384,75 TL, ödediği verginin ise 6.084,11 TL olduğu anlaşılmıştır.
08. Her dava açıldığı tarihteki şartlara göre değerlendirileceğinden, davacı tarafın dava açıldıktan sonraki dönemde davalı şirket adına “…” markalı telefon ithali yapılıp yapılmadığına yönelik araştırma yapılması istemi yerinde görülmemiştir.
Aynı şekilde, davacı tarafın 3.kişilerin “…” markalı cep telefonu ithali yapıp yapmadığına yönelik istemi de dava konusu ihtilafın kapsamında bulunmadığından yerinde görülmemiştir.
09… Sayılı dosyasında, davalıya ait ticari kayıtlar üzerinde talimat yoluyla bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve alınan 3 kişilik bilirkişi heyet raporunda; davalı şirketin, davacıya ait ilk marka tescilinden önce ithalat işlemlerini tamamladığı bu nedenle marka ihlalinin bulunmadığı, ihlalin var olduğunun düşünülmesi halinde talep olunan 10.000,00 TL maddi tazminat talebinin uyun olduğu yönünde görüş bildirmiştir.
10.Yasa koyucu, tescilli markadan doğan hakların ihlal sebeplerini genel olarak KHK’nın 61.m. de 4 başlık altında düzenlediği bu sebeplerin;
“KHK’nın 9.m. de sayılan haller,
Markanın taklit edilmesi,
Taklit markalı ürünlerin ticari amaçla ve bilerek elde bulundurulması,
Lisans hakkının izinsiz genişletilmesi veya izinsiz devri,” şeklinde sayılmıştır.
11. KHK’nın 9.m. si markaya konu işaretlerin aynısı veya benzerinin, aynı mal veya hizmetler yönünden başkalarınca izinsiz olarak kullanılmasını yasaklamaktadır.
Markaya konu işaretin aynısının, tescil kapsamındaki ürünler yönünden, izinsiz kullanılması markanın taklit edilmesi olarak kabul edilir. Buna mukabil, benzer işaretlerin tescil kapsamındaki mal ve hizmetler yönünden kullanımının marka ihlali olarak görülebilmesi için, benzer işaretin kullanılmasının, tescilli markanın ticari kökeni konusunda karıştırılma ihtimaline yol açılması gerekir.
12. Karıştırma ihtimali, markanın işlevlerini temin maksadıyla, tescilli markanın aynı ürünlerle ilgili olarak daha sonradan tescil edilmek veya tescilsiz olarak kullanılmak istenen, aynı ya da benzer unsurlu markaların önlenmesi amacıyla getirilmiş bir koruma tedbiridir. Bu nitelikteki bir marka tescil olunmuş olsa dahi hükümsüz kılınması mümkündür.
Bir marka ile karışıklığa yol açacak şekilde tescilsiz kullanımlar, ya da tescil olunduğundan farklı kullanımlar KHK’nın 61.m. de marka hakkının ihlali olarak görülmüştür.
Bu koruma sayesinde, markalı ürünün sadece marka sahibi tarafından piyasaya sürülmesi, ticari amaçla elde bulundurulması, ithal ve ihraç edilmesi imkanı sağlanmak istenmiş ve bu konuda tekel hakkı verilmiştir.
Marka hakkı sahibine verilen bu tekelci hakkın temini maksadıyla “Markanın Tekliği” (556 sayılı KHK’nın 7/1 (b), 8/1 (a) maddeleri) ve “Tescil” (KHK’nın 6 m.) ilkeleri kabul edilmiştir. Bu gayeden yola çıkılarak, bir tacire ait markaya konu işaretin, aynı veya benzer mal veya hizmetler yönünden sonradan başkalarınca kullanılmasının önüne geçilmiştir.
“Markanın Tekliği” ilkesi ise “Tescil” müessesi ile sağlanılmıştır. “Tescil” ilkesinde geçerli kurallar ise “Tescilde Öncelik” ve “Tescilin Ülkeselliği” kurallarıdır.
KHK’nın 6 m.de; “Bu KHK ile sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir” şeklindeki düzenlemeyle, tescilli bir markadan doğan ve KHK’da yer alan bir hakkın kullanımı ancak tescilden itibaren başlayacaktır. Tescilsiz veya henüz tescili gerçekleşmemiş bir marka yönünden KHK’nın 61 m. uyarınca marka ihlali iddiasında bulunulması mümkün değildir.
13.Marka ihlali sayılan haller KHK’nın 61.m. de sayılmış iken, hukuka uygunluk sebepleri KHK’nın değişik maddelerine serpiştirilmiş durumdadır. Bunlar arasında;
Hak sahibinin rızası,-izni ya da muvafakati- (61.m.)
Temel başvuru eserlerinde jenerik olarak kullanma (10.m.)
Dürüst ticari uygulamalarda tanımlayıcı olarak kullanma (12.m.)
Marka Hakkının Tüketilmesi (13.m.)
Önceye dayalı kullanım hakkı (8/3 m.)
Müktesep hak (8/5 m.)
Dürüstlük Kuralı-Sessiz Kalma (M.K. 2.m.) sayılabilecektir.
14.Davaya konu somut olayda marka ihlali teşkil ettiği ileri sürülen 2 farklı olay bulunmaktadır.
a) Markalı Ürünlerin ….
Her ne kadar 556 sayılı KHK’nın 9/2 (c) m. uyarınca, markalı ürünlerin yurda ithali, marka sahibinin münhasır hakları arasında ise de; somut olayda, davalı şirketin “…” ibaresi taşıyan cep telefonlarını, her iki taraf şirketin de “…” ibaresi üzerinde marka tescil başvurularının (davacı şirketin 200738854 sayılı, davalı şirketin…sayılı) varlığını sürdürdüğü, her hangi bir tarafın tescili henüz sağlamadığı dönemde, yani 12.05.2008 – 06.10.2008 tarihleri arasında yurda ithal ettiği, bu dönem için taraflardan hiçbirinin diğerine oranla bir üstün hak sahibi olmadığı, zira davacı markalarının 14.07.2009 ve 13.12.2009 tarihlerinde tescil olunduğu, davacının markadan doğan haklarının ancak bu tarihlerden sonra üstün hale geldiği anlaşılmakla, tescilden önceki ara dönemde yapılan ithalat eyleminin marka ihlal eylemi olarak nitelenemeyeceği kanaatine varıldığı saptanmıştır.
b) Markalı Ürünlerin İnternette Tanıtımı
KHK’nın 61/1 (a) m. yollamasıyla, 556 sayılı KHK’nın 21.01.2009 tarih ve 5833 sayılı Kanun ile değişik 9/2 (e) bendi uyarınca markaya konu işaretin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük veya benzeri biçimlerde kullanılması marka ihlali olarak kabul edilmiştir.
Ancak markanın sağladığı koruma tescil ile başlayacağından, tescilden önce, yani her iki taraf şirketin de “…” ibaresi üzerinde marka tescil başvurularının (davacı şirketin….sayılı) varlığını sürdürdüğü, her hangi bir tarafın henüz tescil sağlamadığı dönemde, markanın internet ortamında tanıtıcı işaret olarak kullanılması, marka ihlali teşkil etmeyecektir. O nedenle “…” markasının ilk olarak tescil olunduğu 14.07.2009 tarihinden itibaren bu işaretin internet üzerinde izinsiz olarak kullanılması marka ihlali teşkil edecektir. Nitekim davacı tarafın talebi üzerine …D.İş sayılı dosyasında 16.11.2009 tarihinde yapılan tespit sırasında, davalı şirketin “…” ibaresini,…isimli internet sitesinde, davacının…. sayılı markasının tescil kapsamında kalan cep telefonu ürünleri yönünden izinsiz olarak kullanıldığı, bu durumun ­ticari etki doğuracak nitelik ve mahiyette olduğu ve marka ihlali teşkil ettiği kanaatine varılmıştır.
Bu dönemde, davalı tarafın marka ihlalini ortadan kaldıracak her hangi bir meşru sebebi bulunmamaktadır.
15. Davalı şirketin marka ihlal eylemini gerçekleştirdiği kabul edilen dönem (delil tespitinin yapıldığı tarihten dava tarihine kadar olan dönem) yönünden ihlal tazminatının hesaplanması gerekmektedir.
556 sayılı KHK’nın 66 m. uyarınca, marka ihlali sebebiyle talep edilebilecek maddi tazminat miktarı;
a) Marka hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, marka sahibinin markanın kullanması ile elde edebileceği muhtemel gelire göre,
b) Marka hakkına tecavüz edenin, markayı kullanmak yoluyla elde ettiği kazanca göre,
c) Marka hakkına tecavüz edenin, markayı bir lisans anlaşması ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması halinde ödemesi gereken lisans bedeline göre olmak üzere üç alternatiften birine göre tespit edilecektir. Bu konuda marka sahibine seçimlik hak tanınmıştır. Davacı vekili maddi tazminat talebini, 66/1 (b) bendindeki “marka ihlali yapan kişinin elde ettiği kazanç miktarına göre” seçeneğine dayandırmıştır.
Ancak davalı şirketin, davaya konu “…” markalı telefonların ithalatını, marka tescilinin gerçekleştiği 14.07.2009 tarihinden çok daha önce ve en son 06.10.2008 tarihinde gerçekleştirdiği, bu tarihten sonra gerçekleştirilmiş her hangi bir ithalatın bulunmadığı, tescilden önce ithal edilen ürünlerin tescilden sonra satışa sunularak kazanç/kâr elde edildiğine ilişkin de her hangi bir delile ulaşılamadığı, bu nedenle tercih olunan seçeneğe göre davacı lehine her hangi maddi tazminata hüküm olunamayacağı kanaatine varılmıştır.
16.Davacı vekili … isimli internet sitesinin kapatılmasını talep etmiştir.
İnternet alan adları, Dünya ….) dahil bilgisayarların adresleridir. Alan adları birincil nitelikli, yani ülkesel (tr, fr, de) ile grupsal ….) alanlardan oluşur. İkincil nitelikli alan adları ise tarafların seçimine göre hemen her sözcüğün yer aldığı ibarelerden (anycooltr gibi) oluşur. Grupsal alanların ayrıca ülkesel ek almaları zorunlu değildir.
Dünya çapında internet alan adları politikası, … tarafından yürütülmekte, alan adları pazarlaması ise… tarafından yapılmaktadır. ….yılında alınan politik kararlar uyarınc…. olunan isim ve sayılara ilişkin İnternet Kurulu) kurulmuş, bu kurul tarafından belirlenen usul kuralları gereği, ülkesel ek alan adlarının dağıtım ve pazarlanması, egemenlik haklarının gereği olarak o ülke içinde lisans sahibi yetkili kuruluşlarca, ancak ülke uzantısı almayan ve bu sebeple, hiçbir ülkenin erişimi engelleyemeyeceği, tüm dünyadan ulaşılabilen internet sitelerinin pazarlanması ise anılan şirketten lisans alan şirketlerce yürütülmektedir. Ayrıca ülkesel uzantı içeren sitelere ilişkin uyuşmazlıkları çözme yönünden ulusal kurum ve kuruluşlar, ülkesel uzantı içermeyen sitelere ilişkin uyuşmazlık konusunda ise ….) görevlendirilmiştir. Nitekim, ülke uzantılı internet sitelerine erişimin önlenmesi o ülkede yetkili kurum ve kuruluşlarca yapılabildiği, ancak bu şekilde uzantısı olmayan sitelere erişimin ise önlenemediği bilinen bir husustur.
Ulaştırma Bakanlığı tarafından 05.11.2008 tarih ve 5809 sayılı….Kanunu’nun 5, 34 ve 35.maddelerine dayanılarak çıkartılan 07.11.2010 tarih ve 27752 sayılı İnternet Alan Adları Yönetmeliği (İAAY), iç mevzuatımızdaki bu konuda tek düzenlemedir.
Alan adları tahsisinin hangi durumlarda iptal edileceği İİA Yön. 11 m. de;
“Alan adı tahsisi aşağıda belirtilen durumlarda alan adı sahibi ve ilgili KK bilgilendirilerek …. vasıtasıyla iptal edilir:
 a) Alan adı sahibinin verdiği bilgilerin tam ve/veya doğru olmadığının tespit edilmesi,
 b) Alan adının tahsise kapalı adlar listesine alınması,
 c) Alan adı tahsisinin iptali ile ilgili …. tarafından Kuruma iletilen hakem ya da hakem heyeti kararının bulunması ve kararın uygulanması için Kurum tarafından belirlenen gerekli şartların mevcut olması,
  ç) Alan adı tahsisinin iptaline yönelik bir mahkeme kararının bulunması” şeklinde düzenleme konusu yapılmıştır.
Her ne kadar alan adlarının mahkeme kararıyla iptal olunabileceği düzenlenmiş ise de İİA Yön. Sadece “tr” uzantılı, yani Türkiye içerisinde ülkesel olarak kaydı yapılan alan adlarını kapsamaktadır. Oysa davacı tarafça hükümsüzlüğü talep olunan …isimli alan adı, ülke ayrımı yapmaksızın tüm ülkeler için geçerli bir tescil şekline sahiptir. Uluslararası boyutta geçerli internet alan adlarının tahsis….tarafından, her ülkedeki yetkili temsilcileri ve lisansörleri aracılığıyla yapılmaktadır. Uluslararası uzantılı, yani ülkesel uzantısı bulunmayan alan adları konusunda uyuşmazlık çıktığında ise …. Mediation and Arbitration Center (Hakemlik ve Arabuluculuk Merkezi) tarafından çözüme kavuşturulmaktadır. İİA Yönetmeliği uyarınca Bilgi Teknolojileri Kurulu’nun yetkisi sadece “tr” uzantılı internet sitelerinin tahsisi ve terkini ile sınırlı olduğundan, mahkememizce verilecek terkin kararı da hukuki yarar doğurmayacağından (bkz. Bozbel, Savaş, “Erişimin Engellenmesi”,….) davacı tarafın… isimli internet sitesinin erişime kapatılması talebi yerinde görülmemiştir.
17.Davacı vekili, taklit markalı ürünlerin üretimine yarayan araç ve gereçlere el konulmasını talep etmiş ise de tescilden önceki dönemde ürünlerin yurt dışından ithal edildiği, tescilden sonraki dönemde ise herhangi bir ithalatın ve satışın bulunmadığı, en azından ülke içinde ihlale konu ürünleri üreten bir firma ve bu firmaya ait araç ve gereçlerin tespit olunamadığı görülmekle bu istem de yerinde görülmemiştir.
18. Davalı şirketin, 14.07.2009 tarihli marka tescilinden sonra markaya konu işareti internet üzerinde kendi markasıymış gibi, cep telefonları üzerinde kullanması suretiyle davacı markalarının karıştırılma tehlikesine maruz kalması ve ayırt edicilik gücünün zayıflatılması, keza kendisini markanın asıl sahibi davacı şirketin mallarını da taklit markalı ürün olarak göstermesi hali haksız fiil teşkil ettiğinden, ihlalin yapılış şekli, süresi ve verdiği zarar ile tarafların sosyo-ekonomik durumları dikkate alınarak davacı taraf lehine 5.000,00 TL manevi tazminata hüküm olunmuştur.
19. Davacı taraf karar özetinin ilanı, ihlalin önlenmesi ve ortadan kaldırılması talebinde de bulunduğundan; davalı tarafın marka ihlalinin ortadan kaldırılması kabilinden, markanın kullanılmasının önlenmesi yanında, markayı taşıyan ürünlerin toplanmasına ve markanın ürünler üzerinden kaldırılmasına, ayrıca kamu nezdinde bırakılan yanlış imajın giderilmesi kabilinden karar özetinin de masrafı davalı taraftan alınarak gazetede ilanına” şeklindeki gerekçelerle;
“1-Davalı şirketin “…” ibaresini, davacı tarafın marka tescil tarihi olan 14/07/2009 tarihinden itibaren cep telefonları üzerinde kullanmasının 556 sayılı KHK’nin 61. maddesi uyarınca davacı şirketin tescilli marka hakkının ihlali niteliğinde olduğunun tespitine,
2-Davalının “…” ibaresinin davacı şirketin tescilli markalarının kapsamında kalan 09. sınıf mallar yönünden, işyeri tabelasında, her türlü iş evrakında ve internet üzerinde tanıtıcı işaret olarak kullanmasının durdurulmasına, bundan sonraki kullanımlarının önlenmesine, bu ibareyi taşıyan ve davalı tarafça satışa sunulan malların piyasadan toplanmasına, silinmek ve kazınmak suretiyle marka ihlalinin ortadan kaldırılmasına, bu mümkün olmadığı takdirde malların imhasına,
3-Davalı tarafın marka ihlali sebebiyle davacı tarafın manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 5.000,00 TL. manevi tazminatın tesbit tarihi olan 16/11/2009 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlardaki avans faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa verilmesine,
4-Davalı tarafın maddi tazminat isteminin reddine,
5-“tr” uzantılı olmadığından davalı taraf adına tescilli http://www.anycooltr.com isimli internet sitesine erişimin önlenmesi talebinin reddine,
6-Masrafı davalı taraftan alınarak hüküm özetinin tirajı 100.000’in üzerinde olan bir gazetede bir defaya mahsus ve 11 punto olarak ilanına,
7-Fazlaya dair istemler ile sair istemlerin reddine,” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle … esas, …. karar sayılı ilamı ile ÖZETLE :”Dava, marka hakkına tecavüzün tespiti, durdurulması ve maddi, manevi tazminat istemlerine ilişkin olup yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere mahkemece, davalı şirketin “…” ibareli telefonları her iki tarafın marka başvurularının sürdüğü dönemde ithal ettiği, bu dönemde tarafların herhangi birinin üstün hakkının bulunmadığı, davacının marka tescilinden doğan haklarının ancak tescil tarihlerinden itibaren üstün hale geldiği, bu durumda davacının marka tescilinden önce yapılan ithalat eyleminin marka hakkının ihlali niteliğinde bulunmadığı, aynı nedenle davacı lehine maddi tazminata da hükmedilemeyeceği kabul edilerek hüküm kurulmuştur. Ancak, 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında KHK’nin 40. maddesinde tescilli markanın koruma süresinin başvuru tarihinden itibaren başlayacağı düzenlenmiştir. Aynı KHK’nun 9/3. maddesinde ise “Markanın sahibine sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayın tarihi itibarıyla hüküm ifade eder. Marka tescil başvurusunun bültende yayınlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmesi halinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeniyle başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkilidir. Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayınlanmasından önce karar veremez.” düzenlemesi bulunmaktadır. Anılan düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde, marka başvurusunun ilanı ile birlikte başvuru sahibinin marka üzerindeki mutlak hakkının tescil şartına bağlı olarak doğduğu sonucuna varılmakta olup marka başvurusunun ilanından sonra, başvuru konusu işarete karşı herhangi bir tecavüz vukubulacak olursa, başvuru sahibi KHK’nun 9/3. maddesine dayanarak aynı KHK’nun 61 vd. hükümleri uyarınca gerekli davaları ikame edebilecektir. (Ünal Tekinalp, Fikri Mülkiyet Hukuku, 2012 Basım, sh. 391) O halde mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, hükmün bu nedenle davacı yararına BOZULMASINA” şeklinde gerekçe ile önceki karar bozulmuştur.
İKİNCİ KARAR;
Taraf teşkili sağlandıktan sonra …. bozma ilamına uyulmuştur.
…. Esas sayılı dosya bağlantı nedeniyle bu dosya ile birleştirilmiştir.
Mahkemece Yargıtay bozma ilamı kapsamında asıl dosyada tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi ve ….inin birleşen dosyası da dahil olmak üzere bilirkişi heyetlerinden rapor alınmıştır.
08/11/2013 tarihli raporda (Asıl dosya) ÖZETLE;”Tabloda davalının vergi dairesine beyan etmiş olduğu brüt satış karlılık oranı yaklaşık %4 (0,0363) görünmekte ise de davalının elde ettiği toplam ciro, personel sayısı, pazarlama teknikleri ve katlanmak zorunda olduğu diğer maliyetler ile piyasaya sürülen telefonun günün şartlarında çift sim kartlı olması ve diğer tanınmış markaların fiyatlarına oranla daha cazip fiyatlarla piyasaya sürülmüş olması gözetildiğinde davalının söz konusu markaya ait telefonları net %10 kar elde ederek satmış olacağı heyetimizdeki teknik bilirkişi tarafından tespit edilmiştir. Kaldı ki davacı vekili vermiş olduğu 15.05.2013 tarihli dilekçesinde “….ancak biz daha önceki bilirkişi heyetinin %10 kar marjını kabul ediyoruz….” Şeklinde beyanda bulundukları da görülmüştür. Bu değerlendirme ışığında davalının 1.076.834,71 TL sına ithal ettiği davacıya ait markalı cep telefonlarından 107.683,48 TL muhtemel gelir elde etmiş olduğu hesaplanmıştır.
Fakat ihtilaf konusu olayda bu karın elde edilmesindeki marka payının oranı önem arz etmektedir. Dönemin piyasa koşulları, aynı tarihlerde yurt dışı piyasalardan yurt içine aynı özellik ve fiyat aralığına sahip başka marka cep telefonlarının da girdiği, hatta sektördeki bazı firmaların yurt dışındaki şirketler ile anlaşarak fason nitelikte üretimler yaptırmış oldukları da bilinen bir gerçektir. Bu doğrultuda “…” markasının çok tanınan bir marka olmamasına rağmen telefonun dönem itibari ile çift sim kartlı olmasının ve fiyatının bilinen markalara oranla daha düşük olmasının nihai tüketici üzerinde daha etkili olduğu düşünülebilir. Bu çerçevede değerlendirildiğinde davalının elde ettiği kara davalıya ait “…” markasının etkisinin en fazla %20 olacağı kurulumuzca düşünülmektedir. Bu doğrultuda 556 sayılı KHK’nın yoksun kalınan kazanca ilişkin 66(2)(b) hükmü gereğince “Marka hakkına tecavüz edenin, markayı kullanmak yoluyla elde ettiği kazanca göre” tazminat miktarının 107.683,48X%20= 21.536,70 TL sı olarak hesap edilecektir.” şeklinde sunulmuş, 05/03/2014 tarihli ek raporda da; tazminat miktarının 21.536,70 TL şeklinde görüş ve düşünce değişikliği olmadığı ifade edilmiş, 10/06/2015 tarihli 2. Ek raporda da; “Heyetimizce davacının 556 sayılı KHK’nın yoksun kalınan kazanca ilişkin 66(2)(b) hükmü gereğince “Marka hakkına tecavüz edenin, markayı kullanmak yoluyla elde ettiği kazanca göre” tazminat miktarının 21.536,70 TL olduğu görüş ve düşüncemizde değişiklik olmadığı,
Ancak sayın mahkemece HMK 220/son maddesi dikkate alınacak olursa; davalının elde ettiği karın 155.882,34 TL sı olacağı, bu kara dava konusu marka etkisinin ise (155.882,34X%20) = 31.176,47 TL olarak hesaplanacağı,
Söz konusu tazminat hesaplamalarına 556. Sayılı KHK nin 67. Maddesi gereği %75 pay eklenmesine dair değerlendirmenin Sayın Mahkemeye ait olduğu,
Davacının manevi tazminat talebine ilişkin değerlendirmenin de Sayın Mahkemeye bırakıldığı,” ifade edilmiştir.
…….
ASIL DOSYA YÖNÜNDEN;
“Davacı tarafın ….sayılı markasının 17/07/2007 tarihinde başvurusunun yapılması, 14/04/2008 tarihinde bültende yayınlanması, 14/07/2009 tarihinde tescil edilmesi ve yine davacının ….sayılı markasının 13/12/2007 tarihinde başvurusunun yapılması, 12/08/2008 tarihinde bültende yayınlanması ve 21/12/2009 tarihinde de tescil edilmesi karşısında …. bozma ilamındaki gerekçe ve KHK 9/3 ve 40. Maddesi kapsamında davacı tarafın marka üzerindeki mutlak hakkının … sayılı marka yönünden 14/04/2008 tarihinde başladığı, …. sayılı marka yönünden de 12/08/2008 tarihinde başladığı tescil belgelerinden anlaşılmaktadır.
Mahkememizce de 14/12/2016 tarih ve ….sayılı kararla ÖZETLE “Bilirkişi raporlarında benimsenen kısımları yönünden yukarıda davacı tarafın marka hakkı yönünden mutlak hakkının başladığı 14/04/2008 ve 12/08/2008 tarihlerden sonra davalı tarafın davacıya ait tescilli ibareleri taşıyan telefonları 12/05/2008-06/10/2008 tarihleri arasında Türkiye’ye ithal ettiği ve satışını yaptığı dosyaya sunulan belgelerden, ….bozma ilamından anlaşıldığı üzere davalı taraf eyleminin marka tecavüzü oluşturduğu, 556 sayılı KHK’nın 9, 40, 61 ve 62. Maddeleri kapsamında dava kısmen kabul edilerek; marka tecavüzünün tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, giderilmesine yönelik kararla birlikte 10/06/2015 tarihli bilirkişi raporunun davalının elde ettiği karın dava konusu marka yönünden etkisi olarak hesaplanan miktar üzerinden benimsenen haliyle bilirkişi raporunda belirtilen 31.176,47 TL maddi tazminat ve takdir edilen 5.000 TL manevi tazminat, gazete ilanı, ihtiyati tedbir devamı konusunda talepler kısmen kabul edilerek, fazlaya ve diğer istemlerin reddi (davalı tarafın dava konusu marka ismini taşıyan cep telefonlarını ithal ettiği tarihlerin 12/05/2008-06/10/2008 arasını kapsaması nedeniyle 5 aylık bir sürenin az olması, ithal edilen ürün ve elde edilen kar nispetleri gözetilerek tazminat hesabına KHK 67. Maddesine göre % 75 pay eklenmesi hakkaniyete uygun olmadığından bu istem reddedilmiş) ” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karar her iki tarafca temyiz edilmekle… esas, …. karar sayılı ilamı ile ÖZETLE :”1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, birleşen davada davacı vekilinin birleşen davaya yönelik tüm temyiz itirazlarının reddi ile birleşen davada verilen hükmün onanmasına karar verilmiştir.
2-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, asıl davada davacı vekilinin asıl davaya yönelik aşağıdaki (4) ve (5) no’lu bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
3-Asıl davada davalı vekilinin asıl davaya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince ise; Dava, marka hakkına tecavüzün tespiti, durdurulması, maddi ve manevi tazminat, hükmün ilanı ile davalıya ait ”www.anycooltr.com” alan adlı internet sitesinin kapatılması istemlerine ilişkin olup, mahkemece yukarıda özetlendiği şekilde asıl davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak, ıslah tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın 177. maddesinde ıslahın tahkikatın sona ermesine kadar yapılabileceği düzenlenmiştir. Yine, mülga 1086 sayılı HUMK’un 84. maddesi de aynı mahiyettedir. Y….’nun 06/05/2016 tarih ve …K. sayılı kararında da açıklandığı üzere, her ne sebeple verilirse verilsin bozmadan sonra ıslah yapılması mümkün değildir. Davacı tarafça dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 10.000,00 TL maddi tazminat talep edilmiş, Dairemizin 05.12.2012 tarih, …. sayılı bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sırasında davacı vekili 30.06.2016 tarihli ıslah dilekçesiyle talebini 231.302,86 TL’ne yükseltmiş ve mahkemece de ıslahla artırılan bu miktar kısmen kabul edilerek 31.176,47 TL maddi tazminatın tahsiline karar verilmiştir. Bu durumda, davacı vekili tarafından bozma sonrası ıslah edilen miktar üzerinden maddi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
4-Yukarıda (3) numaralı bentte belirtilen bozma sebep ve şekline göre, asıl davada davalı vekilinin maddi tazminatın ıslahla artırılan kısmının zamanaşımına uğradığına, davacı vekilinin de hükmedilen maddi tazminat miktarına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
5-Asıl davada davacı vekilin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince ise; Davacı tarafça asıl davada, davalıya ait ”www.anycooltr.com” alan adlı internet sitesinin kapatılması isteminde de bulunulduğu, mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne karar verildiği, işbu istem yönünden red kararı verilmiş ise de, gerekçesinin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Ancak, 6100 sayılı HMK’nın 294/3 madde ve fıkrasında “Hükmün tefhimi, her hâlde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur.” aynı Yasa’nın 297/2 madde ve fıkrasında ise “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” hükmü düzenlenmiştir.
Ayrıca,…. Anayasası yargılamanın açıklığı ilkesini kabul etmiştir. Gerek mülga 1086 sayılı HUMK’nın 382 ve devamı maddelerinde gerekse de yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın 294 vd. maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca hükme bağlanmıştır. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması ve tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi ilke olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle hükmün açık, anlaşılır ve şüpheye yer vermeyecek şekilde infazı kabil olarak kurulması gerekir. Aksi halde, yargılamanın açıklığı ilkesi, dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş olacaktır. Kararların bu hususlara aykırı oluşturulması mahkeme kararlarına duyulan güveni sarsacağı gibi, verilen kararların hukuki denetiminin yapılmasını da olanaksız kılmaktadır. Bu itibarla, yukarıda açıklanan nedenlerle, mahkemece herhangi bir gerekçe belirtilmeksizin, davalıya ait ”www.anycooltr.com” alan adlı internet sitesinin kapatılmasına ilişkin talebin reddi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, birleşen davada davacı vekilinin birleşen davaya yönelik tüm temyiz itirazlarının reddi ile birleşen davada verilen hükmün ONANMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl davada davacı vekilinin asıl davaya yönelik (4) ve (5) no’lu bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl davada davalı vekilinin asıl davaya yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, (4) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl davada davalı vekili ile davacı vekilinin asıl davaya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, (5) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl davada davacı vekilinin asıl davaya yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA,” şeklinde gerekçe ile önceki karar bozulmuştur.

ÜÇÜNCÜ KARAR ( DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE) ;
ASIL dosya üzerinden yargılamaya devam edilerek ( Ankara 3. FSHHM sinin 2013/282 Esas sayılı BİRLEŞEN dosyası ONAMA kararı ile kesinleştiğinden ) taraf teşkilinden sonra bozma ilamına uyulmuştur.
556 sayılı KHK 61.nci maddesi (MARKA TECAVÜZÜ HALLERİ ) (DAVA TARİHİNDE)
1-Markayı 9 uncu maddede belirtilen biçimlerde kullanmak
(9.ncu madde/ 1.nci FIKRADA; tescil kapsamına giren aynı mal ve/veya hizmetlerle ilgili olarak, tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin kullanılması, halk tarafından, işaret ile tescilli marka arasında ilişkilendirilme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması, tescilli markanın kapsamına giren mal ve/veya hizmetlerle benzer olmayan, ancak Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle tescilli markanın itibarından dolayı haksız bir yarar elde edecek veya tescilli markanın itibarına zarar verecek veya tescilli markanın ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin kullanılması,
2.nci FIKRADA; İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması, işaretli malın piyasaya sürülmesi veya bu amaçla stoklanması, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi veya o işaret altında hizmetlerin sunulması veya sağlanması, İşaretli malın gümrük bölgesine girmesi, gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutulması, İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması,İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bir bağlantısı olmaması koşuluyla, işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde, alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük veya benzeri biçimlerde kullanılması.)
2-Markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
3-Markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak veya bir başka şekilde ticaret alanına çıkarmak veya bu amaçlar için gümrük bölgesine yerleştirmek, gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutmak veya ticari amaçla elde bulundurmak. 4-….. ” hükmü,
Madde 64 /1 ” Marka sahibinin izni olmaksızın, marka taklit edilerek üretilen ürünü üreten, satan, dağıtan veya başka bir şekilde ticaret alanına çıkaran veya bu amaçlar için ithal eden veya ticari amaçla elde bulunduran kişi, hukuka aykırılığı gidermek ve sebep olduğu zararı tazmin etmekle yükümlüdür. “
Madde 66 “…..
Yoksun kalınan kazanç, zarar gören marka sahibinin seçimine bağlı olarak, aşağıdaki değerlendirme usulerinden birine göre hesap edilir:
a) Marka hakkına tecavüz edenin rekabeti olmasaydı, marka sahibinin markanın kullanması ile elde edilebileceği muhtemel gelire göre, b) Marka hakkına tecavüz edenin, markayı kullanmak yoluyla elde ettiği kazanca göre,
c) Marka hakkına tecavüz edenin markayı bir lisans anlaşması ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması hâlinde ödemesi gereken lisans bedeline göre, …. ” hükmü yer almaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacıya ait ….Sayılı Sözleşmeye istinaden başvurucu….… Ltd. tarafından davacı …. … Ltd.’ye devir olunduğu, devrin de 11.09.2009 tarihinde sicile şerh olunduğu anlaşılan) 17/07/2007 tarihli başvuru, 14/04/2008 tarihli bültende ilan edilen 14/07/2009 tarihinde tescil edilen …. sayılı “şekil+…” ibareli MARKASI ile ;13/12/2007 tarihli başvuru, 12/08/2008 tarihli bültende ilan edilen 21/12/2009 tarihinde tescil edilen …. sayılı … dual sim” ibareli MARKASI kapsamında kalan cep telefonu ürünlerinin davalı taraf….’ye ithal edilip satışı yapıldığından marka tecavüzünde bulunulduğu iddia edilmektedir.
Önceki kararda da geçtiği üzere;
….D.İş sayılı dosyasında;…isimli internet sitelerinin davalıya ait işyerinden idare edildiği, bunlardan ikincisinin aktif olmadığı, ancak ilkinde,….ibaresinin cep telefonları üzerinde markasal olarak kullanıldığının tespit olunduğu, davalı şirketin internet sitesinde ayrıca “kendilerinin orijinal malları sattığı, piyasada aynı markalı taklit ürünlerin olduğuna” vurgu yaptıkları tespit edilmiştir.
…. D.İş sayılı dosyasında ise …. isimli internet sitesinin davalıya ait işyerinden idare edildiği, ….” ibaresinin cep telefonları üzerinde markasal olarak kullanıldığının tespit olunduğu, mahkemece 20.000,00 TL teminat karşılığında alan adının kapatılmasına, marka ihlalinin önlenmesine, durdurulmasına, ürün ve eşyalara el konulmasına karar verildiği, ancak davacı tarafça teminatın yatırılmadığı ve bu sebeple kararın icra olunamadığı tespit edilmiştir.
…. Ticaret Müsteşarlığı Marmara Bölge Müdürlüğü’ne yazılan müzekkere cevabından, davalının 12.05.2008 – 06.10.2008 tarihleri arasında toplam 18.030 adet “…” markalı cep telefonu ithalatı yaptığı, bunun dışında bu markayla yaptığı ithalatın bulunmadığı,
Davalı şirketin 12.05.2008 – 06.10.2008 tarihleri arasında ithalatını yaptığı her bir parti mal için …. Kurumu’na müracaat ederek IMEI numaralarının kayıt altına alınmasını talep ettiği,
Davalı şirketin başvurusu sonucu Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından 01.01.2007 – 15.04.2010 tarihleri arasında 36.060 adet IMEI numarası verildiği, cihazların çift sim kartlı olarak bildirilmesi nedeniyle cihaz sayısının ise 18.030 adet olduğu,
Davalı şirketin 2008 yılı yıllık vergi matrahının 79.413,00 TL, ödediği kurumlar vergisinin ise 15.882, 76 TL olduğu, 2009 yılı matrahının ise 21.384,75 TL, ödediği verginin ise 6.084,11 TL olduğu tespit edilmiştir.
….T. Sayılı dosyasında, davalıya ait ticari kayıtlar üzerinde talimat yoluyla bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve alınan 3 kişilik bilirkişi heyet raporunda; davalı şirketin, davacıya ait ilk marka tescilinden önce ithalat işlemlerini tamamladığı bu nedenle marka ihlalinin bulunmadığı, ihlalin var olduğunun düşünülmesi halinde talep olunan 10.000,00 TL maddi tazminat talebinin uyun olduğu yönünde görüş bildirmiştir.
556 sayılı KHK 9 ve 61.nci maddesinde de belirtildiği şekilde tescilli marka sahibinin markası ile aynısı veya iltibas oluşturan mal/hizmet satışı, ticarete konu edilmesi, ithal/ihraç işlemi, internet ortamında tanıtım ve satış işlemi ( internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük veya benzeri biçimlerde kullanılması) marka ihlali sayılmıştır. Buradan hareketle somut olayda; davalı tarafın davacıya ait tescilli marka ile iltibas oluşturan “…” ibaresi taşıyan cep telefonları 12/05/2008-06/10/2008 tarihleri arasında …’ye ithal ettiği ve satışını yaptığı dosyaya sunulan …. cevabı yazısı dahil tüm belgelerden anlaşılmaktadır. Diğer yönden davacı tarafın talebi üzerine …. D.İş sayılı dosyasında 16.11.2009 tarihinde yapılan tespit sırasında, davalı şirketin “…” ibaresini, http://www.anycooltr.com isimli internet sitesinde, davacının… sayılı markasının tescil kapsamında kalan cep telefonu ürünleri yönünden izinsiz olarak kullanıldığı, bu durumun ­ticari etki doğuracak nitelik ve mahiyette olduğu ve marka ihlali teşkil ettiği de tespit edilmiştir. Bu nedenle;
“Davalı tarafın “….baresini içeren cep telefonlarını satması eyleminin davacı tarafın ….tescil sayılı marka hakkına tecavüz oluşturduğunun TESPİTİNE,
Davalı tarafın eyleminin davacıya ait marka hakkına yönelik tecavüzün DURDURULMASINA, ÖNLENMESİNE, GİDERİLMESİNE” kararı vermek gerekmiştir.
Davacı taraf aynı zamanda ‘www.anycooltr.com” alan adlı İnternet sitesinin kapatılmasını da istemiş olup davacıya ait tescilli marka ile iltibas düzeyinde tanıtımı yapılan bu alan adının da kapatılmasına “durdurma-önleme” kapsamında ayrıca karar verilmiştir. Her ne kadar ülkesel (somut olayda tr uzantılı) uzantı içermeyen sitelere ilişkin uyuşmazlık konusunda ise WIPO görevlendirilmiş ise de infaz işi mahkemenin görevi olmadığı , icra ve infaz kabiliyetinin uygulamada çözümünün ortaya çıkacağı, bugün olmasa da ileride uluslararası anlaşmalar çerçevesinde infazı mümkün de olabileceğinden ileriye yönelik kapatma kararı verilmesi uygun bulunmuştur.
Davacı taraf maddi tazminat talebini KHK 66/1 (b) bendindeki “marka ihlali yapan kişinin elde ettiği kazanç miktarına göre” seçeneğine dayandırmıştır. Marka ihlali oluştuğundan tazminata da hükmetmek gerekmiş olmakla beraber ; benimsenen haliyle bilirkişi heyetinin “10/06/2015 tarihli 2. Ek raporda “Heyetimizce davacının 556 sayılı KHK’nın yoksun kalınan kazanca ilişkin 66(2)(b) hükmü gereğince “Marka hakkına tecavüz edenin, markayı kullanmak yoluyla elde ettiği kazanca göre” tazminat miktarının 21.536,70 TL olduğu görüş ve düşüncemizde değişiklik olmadığı, Ancak sayın mahkemece HMK 220/son maddesi dikkate alınacak olursa; davalının elde ettiği karın 155.882,34 TL sı olacağı, bu kara dava konusu marka etkisinin ise (155.882,34X%20) = 31.176,47 TL olarak hesaplanacağı,” tespitinden hareketle (fazlaya dair hakkı saklı tutularak) dava dilekçesinde belirtilen 10.000,00 TL nin 25/08/2008 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlardaki avans faizi ile birlikte davalı taraftan alınıp, davacı tarafa verilmesine, ( Yargıtay bozma ilamında geçtiği şekilde ” bozmadan sonra ıslah yapılması mümkün değildir…. davacı vekili tarafından bozma sonrası ıslah edilen miktar üzerinden maddi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, ” Davacının maddi tazminat talebiyle ilgili 30/06/2016 tarihli dilekçesindeki ISLAH talebinin reddine, aynı tarihli yatırdığı harcın ise iadesine) ayrıca karar verilmiştir.
(davalı tarafın dava konusu marka ismini taşıyan cep telefonlarını ithal ettiği tarihlerin 12/05/2008-06/10/2008 arasını kapsaması nedeniyle 5 aylık bir sürenin az olması, ithal edilen ürün ve elde edilen kar nispetleri gözetilerek tazminat hesabına KHK 67. Maddesine göre % 75 pay eklenmesi hakkaniyete uygun olmadığından bu istem reddedilmiştir.)
Davacı tarafın talep ettiği manevi tazminat istemiyle ilgili takdiren ( davalı eylemi haksız fiil teşkil ettiğinden, ihlalin yapılış şekli, süresi ve verdiği zarar ile tarafların sosyo-ekonomik durumları dikkate alınarak ) 5.000,00 TL’nin (fazlası ise uygun bulunmamış) 25/08/2008 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlardaki avans faizi ile birlikte davalı taraftan alınıp davacı tarafa verilmesine de karar verilmiştir.
Kararın hüküm özetinin masrafı davalı tarafça karşılanmak üzere tirajı 100.000’in üzerinde olan ülkenin her tarafında yayınlanan bir gazetede bir defaya mahsus olmak üzere İLANINA da karar verilmiştir.
Davacı vekili, taklit markalı ürünlerin üretimine yarayan araç ve gereçlere el konulmasını talep etmiş olup karardan önce tedbiren el konulan ürün olmadığından bu konuda olumlu bir karar verilmemekle birlikte ; Dava konusu ile ilgili verilen ihtiyati tedbir kararının asıl kararın kesinleşmesine kadar devamına, da ayrıca karar verilmiştir.
Neticeden dava kısmen kabul edilip kısmen de reddedilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-ASIL DAVANIN KISMEN KABULÜNE,
2-Davalı tarafın “…” ibaresini içeren cep telefonlarını satması eyleminin davacı tarafın 2007/38854 ve 2007/66529 tescil sayılı marka hakkına tecavüz oluşturduğunun TESPİTİNE,
3-Davalı tarafın eyleminin davacıya ait marka hakkına yönelik tecavüzün DURDURULMASINA, ÖNLENMESİNE, GİDERİLMESİNE, (Davalı tarafın “….” ibaresini davacının tescilli markalarının kapsamında yer alan 9.sınıftaki mallar yönünden işyeri tabelasında, her türlü iş evrakında, internet üzerinde ticari etki yaratacak şekilde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük veya benzeri tanıtıcı işaret olarak kullanmasının veya erişimimin durdurulmasına, bundan sonraki kullanımlarının önlenmesine, bu ibareyi taşıyan ve davalı tarafça satışa sunulan malların piyasadan toplanmasına, silinmek ve kazınmak suretiyle marka ihlalinin ortadan kaldırılmasına, bu mümkün olmadığı takdirde malların imhasına,)
4-Davalının ”www.anycooltr.com” alan adlı İnternet sitesinin kapatılmasına,
5-Davacının maddi tazminat talebiyle ilgili 30/06/2016 tarihli dilekçesindeki ISLAH talebinin reddine, aynı tarihli yatırdığı harcın ise iadesine,
6-Davacı tarafın talep ettiği maddi tazminatla ilgili (fazlaya dair hakkı saklı tutularak) dilekçesinde belirtilen 10.000,00 TL nin 25/08/2008 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlardaki avans faizi ile birlikte davalı taraftan alınıp, davacı tarafa verilmesine,
7-Davacı tarafın talep ettiği manevi tazminat istemiyle ilgili takdiren 5.000,00 TL’nin 25/08/2008 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlardaki avans faizi ile birlikte davalı taraftan alınıp davacı tarafa verilmesine,
8-Kararın hüküm özetinin masrafı davalı tarafça karşılanmak üzere tirajı 100.000’in üzerinde olan ülkenin her tarafında yayınlanan bir gazetede bir defaya mahsus olmak üzere İLANINA,
9-Dava konusu ile ilgili verilen ihtiyati tedbir kararının asıl kararın kesinleşmesine kadar devamına,
10-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 1.024,65 TL karar ilam harcı peşin alınan 810,00 TL’nin düşümü ile bakiye 214,65‬ TL’nin davalıdan tahsiliyle Hazine’ye gelir kaydına,
11-AAÜT uyarınca maddi istemler yönünden 15.000.00 TL vekalet ücreti, maddi tazminat yönünden 10.000.00 TL vekalet ücreti, manevi tazminat 5.000.00 TL olmak üzere toplam 30.000.00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
12-AAÜT uyarınca reddedilen manevi tazminat yönünden 5.000.00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine,
13-Davacının yaptığı: 1.500,00 TL bilirkişi ücreti, 264,96 TL yargılama gideri, …Değişik İş Dosyasında yapılan 243,70 TL masraf, 810,00 TL ilk harç masrafı olmak üzere toplam 2.818,66‬ TL yargılama giderinin kabul ve red oranına takdiren 1/2’si olan 1.409,33‬ TL’nin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
14-Davalının yaptığı; 100,00 TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre takdiren 1/2’si olan 50,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine,
15-Karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının taraflara iadesine
Dair verilen karar davacı vekilinin ve davalı firma vekilinin yüzüne karşı 6100 Sayılı HMK’nın Geçici 3/2 madde yollaması ile, HUMK 427 vd.m. uyarınca, tebliğden itibaren 15 günlük yasal süre içinde …’da temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
14/09/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır