Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/94 E. 2022/193 K. 04.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

T.C. “TÜRK MİLLETİ ADINA”
ANKARA
4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR
HUKUK MAHKEMESİ K A R A R

ESAS NO : 2021/94 Esas
KARAR NO : 2022/193
HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVA : Marka 2021-M-502 Sayılı YİDK Kararı İptali Hükümsüzlük
DAVA TARİHİ : 28/03/2021
KARAR TARİHİ: 04/07/2022 Yazım Tarihi : 17/07/2022
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde ÖZETLE: Müvekkilinin, uzun yıllardır kozmetik ürünleri üreterek hem Türkiye’nin birçok noktasına hem de dünyada yaklaşık 90’dan fazla ülkeye ürünlerini sattığını, … ürünlerinin ticaretinin ağırlıklı olarak saç bakım şampuan ve kremleri, saç spreyleri, saç boyaları ve bunlara bağlı kozmetik ürünleri olduğunu, davalının, Şırnak merkezli bir firma olup özellikle Kuzey Irak’a “MORFACE” ibareli saç bakım ve kişisel bakım ürünleri ihraç ettiğini, davaya konu olan markanın müvekkilinin “…” markasına ayniyet derecesine benzediğini, müvekkilinin tanınmışlığından haksız şekilde fayda elde etmeyi amaçladığını, davalının … ibaresinin tescili için … sayı ile başvuru yaptığını, bu başvurunun ilanına müvekkili tarafından itirazın MDB ve YİDK tarafından red edildiğini, müvekkilinin … ile davalının … ibaresinin birbirine son derece benzer olduğunu, ilgili ibareyi oluşturan harfler ve bunların diziliminin de müvekkilinin markasıyla neredeyse aynı olduğunu, davalının her ne kadar markasını “…” olarak tanzim etmişse de yapılan tek bir harf değişikliği farklılaşmak için yeterli olmadığını, müvekkilinin “morfos” şeklinde okunacağını, davalının markasının da “morfeys” olarak okunacağını, markaların kulakta bıraktığı etkinin neredeyse aynı olduğunu, markalar arasındaki benzerliğin, tüketici tarafından karıştırılma ihtimalinin yüksek olduğunu, davaya konu olan markanın 03 ve 05. Sınıfta yer alan mallar için tescil başvurusunda bulunduğunu, müvekkilinin markalarının da aynı sınıfta tescilli olduğunu, markaların kapsamlarındaki emtialarında birebir aynı olduğunu, davalının kötüniyetli olarak marka tescili başvurusunda bulunduğunu belirterek Türk Patent ve Marka Kurumu YİDK’nın 27.01.2021 tarih ve 2021-M-502 sayılı kararının İPTALİNE, Davalı tarafından yapılan … numaralı başvurunun tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı kurum vekili dilekçe ve beyanında ÖZETLE: Alınan kararlar ve yapılan işlemlerin usule ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı firmaya usulüne uygun tebligat yapıldığı ancak cevap vermediği anlaşılmıştır.
MUHAKEME:HMK kapsamında “Yazılı Yargılama Usulü ” uygulanmıştır.
DELİLLER ve DEĞERLENDİRME:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın;davalı firmanın … başvuru sayılı markası ile davacı tarafın kurum nezdinde ileri sürdüğü mesnet markaları arasında SMK 6/1 maddesi açısından iltibas koşulları oluşup oluşmadığı, davalı başvurusunun SMK 6/9 maddesine göre kötü niyetli yapılıp yapılmadığı, davacının markasının tanınmışlığı iddiasına davalı başvurusuna engel oluşturup oluşturmayacağı Türk Patentin 2021-M-502 sayılı YİDK Kararının iptali davalı markasının da hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği noktasında olduğu anlaşılmıştır.
YİDK kararının 29/01/2021 tarihinde davacı tarafa tebliğ edildiği, davacının da 5000 sayılı TürkPatent Kanununun 15/C maddesinde öngörülen iki aylık süre içerisinde 28/03/2021 tarihinde ve 6769 sayılı SMK 156.ncı maddesinde görevli ve yetkili mahkemeye dava açtığı anlaşılmıştır.
TÜRKPATENT YİDK’nun 2021-M-502 sayılı kararında;” … başvuru numaralı “…” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına, karşı başvurunun… ” ibareli markalar ile karıştırılma ihtimali ve kötü niyet gerekçesiyle 6769 s. SMK’nın 6 ncı maddesi uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir.
…Belirtilen ilkeler çerçevesinde yapılan değerlendirme sonucunda … biçiminde tertip edilmiş iş bu başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markaların görsel, işitsel veya anlamsal düzeyde benzer olmadığı, dolayısıyla markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığı kanaatine varıldığından iş bu itirazın da reddi gerekmiştir. Kötü niyet gerekçeli itiraza ilişkin yeterli bilgi ve belge itiraz ekinde sunulmadığından söz konusu iddia da yerinde bulunulmamıştır. Sayılan nedenlerle, itirazın reddi gerekmiştir. İtirazın reddedilmesine oybirliği ile karar verilmiştir. ” şeklinde ifade edilmiştir.
6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU (10/01/2017 yürürlük)
Madde 6 (Marka tescilinde nispi ret nedenleri)
“(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(9)Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.”,
Madde 25 ” (1) 5 inci (mutlak red nedenleri ) veya 6 ncı ( nisbi red nedenleri ) maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. ” hükmü yer almaktadır.
SMK 6/1 maddesi anlamında iltibastan bahsedebilmek için ;
Her iki taraf markasının AYNI işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) BENZERLİĞİ olması,
Her iki taraf markasının benzer işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) AYNIYETİ olması,
Her iki taraf markasının BENZER işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) BENZERLİĞİ olması, ihtimali aranır.
Markaların karıştırılmasından söz edebilmek için ise , dava konusu marka ile itiraza mesnet marka/markalar arasında hedef tüketici kitlesi (orta düzeydeki) yönünden markaların “görsel”, “işitsel” ve “kavramsal” özellikleri dikkate alarak genel ve bütünsel açıdan benzerlik ihtimali olması , yine tescilli marka ile tescil olunmak istenen işaret arasında markayı taşıyan her iki ürünün işletmesel kökeninin aynı veya birbirleriyle bağlantılı (idari-ekonomik) işletmeler tarafından üretilmiş olabileceği noktasında bağlantı kurulması (ilişkilendirilme) ihtimalinin bulunması gerekir. Karıştırılma kavramının varlığı için “somut bir karıştırma” eyleminin varlığı şart olmayıp böyle bir tehlikenin varlığı dahi yeterli olacaktır.
SMK 6/5 maddesi anlamında tanınmışlıktan bahsedebilmek için ;
Toplumda (Türkiye sınırlarında) tanınmışlık düzeyine ulaşmış olması koşuluyla, tescilli bir markanın, aynı veya benzerinin farklı mal ve hizmetlerde kullanılması amacıyla yapılan marka başvurusu, tanınmışlığından haksız yarar sağlanabileceği, itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumlarda, tanınmış marka sahibinin itirazı üzerine ret edilir.
Yargıtay içtihatlarında tanınmışlık “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir. Bu hallerde başkasının başvuru markası dolayısıyla şayet taraf markaları aynı/benzer mal/hizmet içermiyorsa ve bu marka başvurusu nedeniyle haksız yarar sağlanabileceği, onun itibarına zarar verebileceği veya onun ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği hallerinde nisbi red sebebi sayılarak başvuru markası engellenebilecektir.
Doktrin ve çeşitli yargı kararları dikkkate alınıp bakıldığında KÖTÜNİYET kriteri “Marka sahibinin, markasını tescil ederken, markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, iyi niyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacı gütmesi gibi hallerde, kötü niyetli marka tescilinden bahsedilir. Marka başvurusunun kötü niyetli bir başvuru olabilmesi için, marka başvurusu sırasında kötü niyetli olarak markanın amacı ve temel işlevi dışında bir amaçla kullanılması gerekir. Dolayısıyla kötü niyetin kabulü için, marka için başvuruda bulunan kişi, markanın temel işlevleri olan ürünün işletmeye aidiyetini sağlama ve diğer ürünler karşısında ayırt edicilik sağlama fonksiyonu dışında bir amaçla veya marka üzerindeki gerçek hak sahibinin markadan yararlanmasını engellemek veya markanın ün ve şöhretinden yararlanmak suretiyle haksız çıkar edinme gibi bir amaçla hareket etmelidir.” şeklinde görüşler yer almaktadır.
Yukarıdaki kriterler, taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;
Davalı başvuru Markası Davacı Markaları
… (…) Şekil+… (2012/03313)
03,05.Sınıf 05.Sınıf … (2012/16841)
06,11,16,20,44.Sınıf.
True … (2012/45048)
03.Sınıf
(ve diğerleri ……….)

Bilirkişi heyetinden alınan 15.01.2022 tarihli raporda ÖZETLE; ” Dava konusu … sayılı ibaresinin davaya mesnet gösterilen markalar ile her ne kadar kapsamlarındaki emtialar aynı olsa da taraf markalar görsel ve işitsel anlamda benzer olmadığı ve bu nedenle 6769 SMK’nın Md. 6/1 anlamında iltibas tehlikesinin söz konusu olmadığı,
Davaya mesnet gösterilen markaların tanınmış marka olduğu tespit edilemdiğinden 6/5 maddesinin uygulanma koşullarının oluşmadığı,
Kötü niyetin ispat edilmediği, ” şeklinde ifade edilmiştir.
Davacı vekilinin yeni bir heyetten rapor ve aynı heyetten ek rapor alınması talebi HMK 30.ncu madde kapsamında değerlendirilerek, sunulan rapor denetlenebilir, içeriği de ihtisas mahkemesi hakimliğince olumlu veya olumsuz değerlendirilebilir kabul edilerek yargılama gereksiz uzamasın diye bu talepler reddedilmiştir.

GEREKÇE:
Önceki tescilli bir marka ile başvuru konusu sonraki marka işareti arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede görsel, sescil ve anlamsal benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınmakla beraber münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin de nazara alınarak belirlenmesi gerektiğinden hareketle;
Davalının “…” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait “… ” ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle özellikle markaların bütünselliği gözetildiğinde görsel ,sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı;
İşin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, mesnet marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu mallar için ayırdığı satın alma süresi içinde, davalının ” …” ibareli marka başvurusunu gördüğünde derhal ve hiç düşünmeden davacının “… ” ibareli tescilli markalarından farklı bir marka olduğunu algılayabileceğini, diğer bir anlatımla ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından davacının “… ” ibareli tescilli markalı mallarından satın almak isterken davalının “…” ibareli başvuru markalı malı satın almak şeklinde bir yanılgı yaşamayacağı, ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından başvuru konusu işaret ile davacının tescilli markaları arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı mallar algısı da oluşmayacağı, taraf marka işaretleri benzemediğinden SMK 6/1 maddesindeki iltibasın bulunmadığı kanaati oluştuğu;
Taraf marka işaretleri benzemediğinden SMK 6/5 maddesindeki tanınmışlık koşulu da oluşmadığı, ( davacıya ait tanınmış olduğu iddia edilen markadan ” haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği ” kanıtlanmadığı ) ;
Dava konusu marka açısından SMK 6/9 maddesi anlamında kötüniyetli başvuru yapıldığı iddiası da kanıtlanmadığı;
Tüm bu gerekçelerle bilirkişi heyet raporu benimsenerek YİDK kararı doğru olduğundan davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar harcından peşin alınan 59,30 TL’nin düşümü ile bakiye 21,40 TL’nin davacıdan tahsiliyle Hazine’ye gelir kaydına,
3-AAÜT uyarınca 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalı Türk Patent Kurumuna verilmesine,
4-Karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının taraflara iadesine,
Dair verilen karar davacı vekili ile davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, davalı firma yetkilisinin yokluğunda, 6100 sayılı HMK 341 ila 345 inci maddesine göre tebliğden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememiz aracılığı ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf kanun yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar okunup açıklandı. 04/07/2022

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza