Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/81 E. 2022/57 K. 23.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/81 Esas – 2022/57

T.C. “TÜRK MİLLETİ ADINA”
ANKARA
4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR
HUKUK MAHKEMESİ K A R A R

ESAS NO : 2021/81
KARAR NO : 2022/57

HAKİM :…
KATİP : …
DAVACI :…
DAVALI : …
DAVA : Marka … Sayılı YİDK Kararı İptali-Hükümsüzlük
DAVA TARİHİ : 18/03/2021
KARAR TARİHİ : 23/02/2022 Yazım Tarihi: 14/03/2022

İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde ÖZETLE: Müvekkilinin 1961 yılından bu yana faaliyet gösterdiği alanda bir kalite sembolü olduğunu, ilk “…” markası tescilini 1990 yılında aldığını, birçok seri markasını olduğunu, WIPO nezdinde de … ve … ibarelerini içeren markaları olduğunu, davacı şirketin özellikle bisküviler, krakerler, gofretler, pastalar, tartlar, kekler gibi ürünlerin imali, ithali, ihracatı ve ticareti alanında faaliyet gösterdiğini, davacı şirkete ait “…” ibareli markanın Türk Patent nezdinde tanınmış marka olduğunu, aynı zamanda … markasının WIPO nezdinde … no ile tescil edildiğini, birçok ülkeye ihracat yaptığını, davalının “…” ibareli markasının tescili için TÜRKPATENT’e…sayılı marka başvurusunda bulunduğunu, dava konusu markaya karşı davacı şirket tarafından itiraz edildiğini, MDB tarafından yapılan inceleme sonucunda itirazın reddedildiğini, iş bu karara davacı tarafından itiraz edildiğini, YİDK tarafından itirazın reddine karar verildiğini, davacıya ait markaların tanınmış ve seri markalar olduğunu, zayıf marka olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığını, davacı şirkete ait … ibareli markaların tanınmış olduğu yönünde kesinleşmiş mahkeme kararları olduğunu, davacının … ibareli markaları için 1990 yılından bu yana aralıksız reklam kampanyaları düzenlediğini, dava konusu marka başvurusu ile davacıya ait … … ve … ibareli markaları arasında ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunduğunu, taraf markaları arasında sınıfsal benzerliğin ayniyet boyutunda olduğunu, markaların kavramsal ve işitsel olarak benzer olduğunu, Başvuru markasının müvekkilinin seri markalarının arasına sızacağını, haksız yarar sağlayacağını, davalının marka başvurusunun kötü niyetli olduğunu belirterek, TÜRKPATENT 21.01.2021 tarihli … sayılı YİDK kararının iptali ve…sayı ile tescil başvurusu yapılan “…” ibareli markanın iptaline, tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiş, duruşmada da dilekçesini aynen tekrar etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı kurum vekili dilekçe ve beyanında ÖZETLE: Alınan kararlar ve yapılan işlemlerin usule ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı şahısa usulüne uygun tebligat yapıldığı halde davaya cevap vermediği görülmüştür.
MUHAKEME:HMK kapsamında “Yazılı Yargılama Usulü ” uygulanmıştır.
DELİLLER ve DEĞERLENDİRME:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı şahsın 2020-49205 başvuru sayılı markası ile davacı tarafın Kurum nezdinde ileri sürdüğü ” …” ibareli tescilli markaları arasında SMK 6/1 maddesine göre iltibas koşulları oluşup oluşmadığı, davacı tarafın markalarının yurt içi ve yurt dışı tanınmışlığı, davalı başvurusunun kötü niyetle yapıldığı iddialarının SMK 6/4-5, 6/9 maddeleri açısından yerinde ve doğru olup olmadığı, Türk Patent’in … sayılı YİDK Kararının iptalinin davalı şahıs markasının da hükümsüzlüğünün gerekip geremediği noktasında olduğu anlaşılmıştır.
YİDK kararının 22/01/2021 tarihinde davacı tarafa tebliğ edildiği, davacının da 5000 sayılı TürkPatent Kanununun 15/C maddesinde öngörülen iki aylık süre içerisinde 18/03/2021 tarihinde ve 6769 sayılı SMK 156.ncı maddesinde görevli ve yetkili mahkemeye dava açtığı anlaşılmıştır.
TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararında; “… başvuru numaralı “… first selection” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvurunun … sayılı “… +”, “… plus”, “… …”, “… …”, “formdakal” ibareli markalara dayanılarak 6769 s. SMK’nın 6 ncı maddesi uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir.
…. Kurul’da, ilgili tüketicilerin başvuruya konu marka ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markaları bütüncül algı çerçevesinde farklı ticari kaynaklardan gelen birbirinden farklı markalar olarak algılayabileceği kanaatine varılmış ve başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markalar bütünüyle bıraktıkları izlenim itibarıyla ilişkilendirilme ihtimali dahil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzer bulunmamıştır. Bu itibarla, markalar arasında 6769 s. SMK’nın 6/1 maddesi hükmü anlamında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Md. 6/4 kapsamında yapılan inceleme sonucunda …..belirtilen koşulların oluşmadığı kanaatine varıldığından itiraz gerekçesi yerinde bulunmamıştır.
Öte yandan, 6769 Sayılı SMK’nın 6/5 maddesi ….., itiraza konu başvurunun tescilinin 6769 Sayılı SMK’nın 6/5 maddesi hükmünde belirtilen koşulların oluşmasına yol açacağı yönünde de bir kanaat oluşmadığından, tanınmışlık gerekçesine dayalı itiraz haklı görülmemiştir.
Sayılan nedenlerle, itirazın reddi gerekmiştir.
KARAR : İtirazın reddedilmesine oybirliği ile karar verilmiştir. ” şeklinde ifade edilmiştir.
6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU (10/01/2017 yürürlük)
Madde 6 (Marka tescilinde nispi ret nedenleri)
“(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(9)Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.”,
Madde 25 ” (1) 5 inci (mutlak red nedenleri ) veya 6 ncı ( nisbi red nedenleri ) maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. ” hükmü yer almaktadır.
SMK 6/1 maddesi anlamında iltibastan bahsedebilmek için ;
Her iki taraf markasının AYNI işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) BENZERLİĞİ olması,
Her iki taraf markasının benzer işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) AYNIYETİ olması,
Her iki taraf markasının BENZER işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) BENZERLİĞİ olması, ihtimali aranır.
Markaların karıştırılmasından söz edebilmek için ise , dava konusu marka ile itiraza mesnet marka/markalar arasında hedef tüketici kitlesi (orta düzeydeki) yönünden markaların “görsel”, “işitsel” ve “kavramsal” özellikleri dikkate alarak genel ve bütünsel açıdan benzerlik ihtimali olması , yine tescilli marka ile tescil olunmak istenen işaret arasında markayı taşıyan her iki ürünün işletmesel kökeninin aynı veya birbirleriyle bağlantılı (idari-ekonomik) işletmeler tarafından üretilmiş olabileceği noktasında bağlantı kurulması (ilişkilendirilme) ihtimalinin bulunması gerekir. Karıştırılma kavramının varlığı için “somut bir karıştırma” eyleminin varlığı şart olmayıp böyle bir tehlikenin varlığı dahi yeterli olacaktır.
SMK 6/4 maddesine göre tanınmış markada ;
Paris sözleşmesi kapsamında tanınmışlık düzeyine ulaşmış olması koşuluyla, tescilli bir markanın, işaret ve emtia açısından aynı veya benzerinin Türkiye’de aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından başvurusunun yapılması halinde itiraz üzerine reddedileceği düzenlenmektedir.
SMK 6/5 maddesi anlamında tanınmışlıktan bahsedebilmek için ;
Toplumda (Türkiye sınırlarında) tanınmışlık düzeyine ulaşmış olması koşuluyla, tescilli bir markanın, aynı veya benzerinin farklı mal ve hizmetlerde kullanılması amacıyla yapılan marka başvurusu, tanınmışlığından haksız yarar sağlanabileceği, itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumlarda, tanınmış marka sahibinin itirazı üzerine ret edilir.
Yargıtay içtihatlarında tanınmışlık “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir. Bu hallerde başkasının başvuru markası dolayısıyla şayet taraf markaları aynı/benzer mal/hizmet içermiyorsa ve bu marka başvurusu nedeniyle haksız yarar sağlanabileceği, onun itibarına zarar verebileceği veya onun ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği hallerinde nisbi red sebebi sayılarak başvuru markası engellenebilecektir.
Doktrin ve çeşitli yargı kararları dikkkate alınıp bakıldığında KÖTÜNİYET kriteri “Marka sahibinin, markasını tescil ederken, markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, iyi niyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacı gütmesi gibi hallerde, kötü niyetli marka tescilinden bahsedilir. Marka başvurusunun kötü niyetli bir başvuru olabilmesi için, marka başvurusu sırasında kötü niyetli olarak markanın amacı ve temel işlevi dışında bir amaçla kullanılması gerekir. Dolayısıyla kötü niyetin kabulü için, marka için başvuruda bulunan kişi, markanın temel işlevleri olan ürünün işletmeye aidiyetini sağlama ve diğer ürünler karşısında ayırt edicilik sağlama fonksiyonu dışında bir amaçla veya marka üzerindeki gerçek hak sahibinin markadan yararlanmasını engellemek veya markanın ün ve şöhretinden yararlanmak suretiyle haksız çıkar edinme gibi bir amaçla hareket etmelidir.” şeklinde görüşler yer almaktadır.
Yukarıdaki kriterler, taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;
Davalı başvuru Markası Davacı Markaları
… +şekil …+ (…)
… (…) 05,29,32,30. Sınıf
30. Sınıf … PLUS (2019/04662)
05,29,32,30. Sınıf
… EXTRA (2018/93389)
29,30. Sınıf
Bilirkişi heyetinden alınan 28.12.2021 tarihli raporda ÖZETLE; ” Davaya konu”… +şekil … ” başvuru ile itiraza dayanak gösterilen davacının … ibarelerini barındıran markaları arasında çekişme konusu mallar bakımından benzerlik bulunduğu ancak taraf işaretleri arasında görsel, işitsel ve genel izlenim olarak bir benzerlik bulunmadığı ve bu nedenle iltibas tehlikesinin gündeme gelmeyeceği,
Davacının davaya mesnet gösterdiği markalarla dava konusu işaret arasında benzerlik olmadığından, davacının markasının tanınmışlığı koşullarının somut olayda gerçekleşmediği,
Kötü niyetin ispat edilmediği,,” şeklinde ifade edilmiştir.
Davacı vekilinin yeni bir heyetten rapor ve ek rapor alınması talebi HMK 30.ncu madde kapsamında değerlendirilerek, sunulan rapor denetlenebilir, içeriği de ihtisas mahkemesi hakimliğince olumlu veya olumsuz değerlendirilebilir kabul edilerek yargılama gereksiz uzamasın diye bu talep reddedilmiştir.

GEREKÇE:
Tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede görsel, sescil ve anlamsal benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınmakla beraber münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin de nazara alınarak belirlenmesi gerektiğinden hareketle;
Davalının “… +şekil … ” ibareli marka başvurusu ile davacının “… ” ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve sesçil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, davalı markasının asli unsuru …, davacının ise … olması karşısında karşılaştırmada bu unsurlar esas alındığı;
İşin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, mesnet marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu mallar için ayırdığı satın alma süresi içinde, davalının “… +şekil … ” ibareli başvuru markasını gördüğünde derhal ve hiç düşünmeden davacının “… ” ibareli tescilli markalarından farklı bir marka olduğunu algılayamayacağı, her iki markada yanılgı yaşayabileceği , ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından benzerlik nedeniyle başvuru konusu işaret ile davacı markası arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı mallar algısı oluşabileceği yani markaları karıştırabileceği, bu açıdan SMK 6/1 maddesindeki iltibas koşulları oluştuğu ,(aksi yöndeki bilirkişi görüşüne HMK 282 .nci maddede ” Hâkim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir.” hükmünden hareketle yukarıdaki gerekçe ile iştirak edilmediği) ;
Yukarıda belirtilen şekilde iltibas oluşmakla beraber SMK 6/5 maddesindeki tanınmışlık koşulu ( davacıya ait tanınmış olduğu iddia edilen markadan davalı marka başvurusu nedeniyle ” haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği ) ile dava konusu markanın kötüniyetli olarak başvurusu yapıldığı kanıtlanmadısa da bu durumlar var olan iltibası ortadan kaldırmadığı,
Neticeden davanın kabulü gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davanın KABULÜNE
2-Dava konusu Türk Patent’in … sayılı YİDK kararının İPTALİNE,
3-Dava konusu…sayılı marka tescilli olduğundan HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE,sicilden terkin edilmesine, karar kesinleştiğinde Türk Patent’e müzekkere yazılmasına ,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar harcından peşin alınan 59,30 TL’nin düşümü ile bakiye 21,40 TL’nin davalılardan tahsiliyle Hazine’ye gelir kaydına,
5-AAÜT uyarınca 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalılardan tahsiliyle davacıya verilmesine,
6-Davacının yaptığı; 2.100,00 TL bilirkişi ücreti, 168,50 TL tebligat ücreti, 59,30 TL ilk harç masrafı olmak üzere toplam 2.327,80 TL yargılama giderinin davalılardan tahsiliyle davacıya verilmesine,
7-Karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının taraflara iadesine,
Dair verilen karar davacı vekili ile davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, davalı şahsın yokluğunda 6100 sayılı HMK 341 ila 345 inci maddesine göre tebliğden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememiz aracılığı ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf kanun yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar okunup açıklandı. 23/02/2022
Katip… Hakim …
E-İmzalıdır E-İmzalıdır