Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/80 E. 2022/6 K. 19.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C. ”TÜRK MİLLETİ ADINA”
ANKARA
4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR
HUKUK MAHKEMESİ K A R A R

ESAS NO : 2021/80
KARAR NO : 2022/6

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI …
DAVALI …
DAVA : Marka… Sayılı YİDK Kararı İptali
DAVA TARİHİ : 18/03/2021
KARAR TARİHİ : 19/01/2022 Yazım Tarihi : 04/02/2022
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde ÖZETLE: Müvekkilinin 2014 yılında henüz bir üniversite öğrencisi iken kendi tasarladığı
kıyafetleri çevrimiçi satışa sunduğunu, çok sevdiği bir bitki olan … ve en sevdiği renk olan maviyi birleştirerek markayı
oluşturduğunu, kendi üretimi olan tesettür ya da muhafazakâr giyim tarzı olarak adlandırılan stildeki
giyim ürünlerinin tanıtımında kullanmak amacıyla yine kendi tasarımı olan
“…..” markasını 2014 yılından itibaren ticaret hayatında kullanmaya
başladığını,
özellikle son yıllarda büyük gelişim gösteren çevrimiçi satış yöntemi ile alıcısına
sunduğunu, ürünlere bağlı olarak muhafazakâr kadın kıyafetlerinde bilinirlik sağladığını,
kendi müşteri çevresini oluşturduğunu,
2015 yılında “mavilimon.com” şeklindeki alan adını tescil ettirdiğini,
….. işletme adını da 2014/2015’ten beri kullandığını,
markaların benzer olmadığını,
… kelimesinin kimsenin tekeline verilemeyeceğini, T-375/17 sayılı ABAD kararında da buna ilişkin hüküm kurulduğunu,
TÜRKPATENT sicilinde de çok sayıda … ibareli marka olduğunu,
alıcı kitlesinin farklı olduğunu,
markanın tesettür giyimi tercih eden ve yalnızca kadınlardan oluşan özel bir alıcı
kitlesine hitap ettiğini,
davalının Jean üzerine ürünleri olduğunu,
www.mavilimon.com internet sitesi incelendiğinde alıcı kitlesinin farklı olduğunun
görüleceğini, tanınmış olduğu iddia edilen bir firmanın 2015’ten beri var olan …
markasını bilmediğinin kabul edilemeyeceğini, 25.sınıfta … ibareli bir markanın tescilli olduğunu,
çok sayıda … ibareli marka olduğunu belirterek dava konusu YİDK kararının
iptalini ve dava konusu markanın tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiş, duruşmada da dilekçesini aynen tekrar etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı kurum vekili dilekçe ve beyanında ÖZETLE: Alınan kararlar ve yapılan işlemlerin usule ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı Firma Vekili dilekçe ve beyanında ÖZETLE: davanın süresinde açılmadığını , 2 aylık sürenin geçtiğini , usulden davanın reddi gerektiğini, esas açıdan ise Müvekkilin aynı zamanda ticaret unvanının da asli unsuru olan “…” markasının
global düzeyde tanınmış olduğunu,
dava konusu başvurunun tescili halinde başvuru sahibi lehine haksız yarar
sağlanacağı ve bu durumun müvekkile ait markaların itibarına zarar vereceğini,
davacının öne sürdüğü … markasının geçerli bir marka olmadığını,
malların aynı olduğunu,
markalar arasında karıştırılma olasılığı bulunduğunu,
dava konusu markanın asıl unsurunun … olduğunu,
Emsal yargı kararları bulunduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
MUHAKEME:HMK kapsamında “Yazılı Yargılama Usulü ” uygulanmıştır.
DELİLLER ve DEĞERLENDİRME:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacı tarafın 2019/72100 başvuru sayılı markası ile davalı firmanın YİDK kararında belirtilen mesnet markaları arasında SMK 6/1 maddesi açısından iltibas koşulları oluşup oluşmadığı, davalı firmanın markalarının SMK 6/5 maddesine göre tanınmışlığı yönündeki kurum değerlendirilmesinin yerinde ve doğru olup olmadığı, Türk Patent’in… sayılı YİDK kararının iptalinin gerekip gerekmediği noktasında olduğu anlaşılmıştır.
TÜRKPATENT YİDK’nun… sayılı kararında; “2019/72100 başvuru numaralı ‘…’ ibareli başvurunun 2… ibareli markalar ile karıştırılma ihtimali ve tanınmışlık gerekçeleriyle 6769 s. SMK’nın 6(1) ve 6(5)
maddesi uyarınca reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvuru hakkındaki ret kararının
kaldırılması talebiyle başvuru sahibi tarafından yapılan itiraz incelenmiştir.

Kurul;bağımsız ayırt edici unsur olarak ‘…’ ibaresine haiz işbu başvuru ile bağımsız ayırt edici unsuru ‘…’… ‘…’ ibareli markaların görsel, işitsel ve bütün
olarak ortaya çıkan izlenim bakımlarından benzer markalar olduğu görüşündedir. Buna ilaveten, başvuru ile
söz konusu markaların aynı/benzer/ilişkili türde mal/hizmetleri kapsadıkları tespit edilmiş olup markalar arasında
iltibas ihtimali bulunduğu kanaatine varılmıştır. Ayrıca ‘…’ markasının tanınmışlığı da dikkate alındığında işbu
başvuru ile sözkonusu markadan haksız yarar sağlayacağı düşünülmüştür. Sonuç itibariyle 6(1) ve 6(5) gerekçeleri
bakımından verilen red kararı yerinde görülmüştür.”
Sayılan nedenlerle başvuru sahibinin itirazının reddi gerekmiştir.
Karar: İtirazın ve başvurunun reddine oy birliği ile karar verilmiştir. ” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU (10/01/2017 yürürlük)
Madde 6 (Marka tescilinde nispi ret nedenleri)
“(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir. ” hükmü yer almaktadır.
SMK 6/1 maddesi anlamında iltibastan bahsedebilmek için ;
Taraf markalarında AYNI işaret olması ve kapsamlarındaki emtia (mal/hizmet) BENZERLİĞİ olması,
Taraf markalarının BENZER işareti taşımaları ve kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) AYNIYETİ olması,
Taraf markalarının BENZER işareti taşımaları ve kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) BENZERLİĞİ olması, ihtimali aranır.
Markaların karıştırılmasından söz edebilmek için ise , dava konusu marka ile itiraza mesnet marka/markalar arasında hedef tüketici kitlesi (orta düzeydeki) yönünden markaların “görsel”, “işitsel” ve “kavramsal” özellikleri dikkate alarak genel ve bütünsel açıdan benzerlik ihtimali olması , yine tescilli marka ile tescil olunmak istenen işaret arasında markayı taşıyan her iki ürünün işletmesel kökeninin aynı veya birbirleriyle bağlantılı (idari-ekonomik) işletmeler tarafından üretilmiş olabileceği noktasında bağlantı kurulması (ilişkilendirilme) ihtimalinin bulunması gerekir. Karıştırılma kavramının varlığı için “somut bir karıştırma” eyleminin varlığı şart olmayıp böyle bir tehlikenin varlığı dahi yeterli olacaktır.
SMK 6/5 maddesi anlamında tanınmışlıktan bahsedebilmek için ;
Toplumda (Türkiye sınırlarında) tanınmışlık düzeyine ulaşmış olması koşuluyla, tescilli bir markanın, aynı veya benzerinin farklı mal ve hizmetlerde kullanılması amacıyla yapılan marka başvurusu, tanınmışlığından haksız yarar sağlanabileceği, itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumlarda, tanınmış marka sahibinin itirazı üzerine ret edilir.
Yargıtay içtihatlarında tanınmışlık “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir. Bu hallerde başkasının başvuru markası dolayısıyla şayet taraf markaları aynı/benzer mal/hizmet içermiyorsa ve bu marka başvurusu nedeniyle haksız yarar sağlanabileceği, onun itibarına zarar verebileceği veya onun ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği hallerinde nisbi red sebebi sayılarak başvuru markası engellenebilecektir.
Yukarıdaki kriterler, taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;
Davacı başvuru Markası Davalı Markaları
Şekil+ … (2019/72100) … yaz+şekil (2019 33332)
25. Sınıf 18,25,35. Sınıf
” … ” ibareli diğer markalar

Bilirkişi heyetinden alınan 03.01.2022 tarihli raporda ÖZETLE; ” 1) Dava konusu malların, red gerekçesi markalar kapsamındaki mallarla aynı/aynı tür olduğu,
2) Taraf marka işaretlerinin genel izlenim yönünden benzer olduğu,
3) Taraf markaları arasında karıştırılma olasılığı bulunduğu,
4) Davalı markasının tanınmış marka olduğu ve dava konusu markanın davalı markasının tanınmışlığı nedeniyle tescil engeli bulunduğu,
5) Dava konusu… sayılı YİDK kararının yerinde olduğu, , ” şeklinde ifade edilmiştir.
Davacı vekilinin yeni bilirkişi heyetinden rapor veya aynı heyetten ek rapor alınması talebi HMK 30.ncu madde kapsamında değerlendirilerek, sunulan rapor denetlenebilir, içeriği de ihtisas mahkemesi hakimliğince olumlu veya olumsuz değerlendirilebilir kabul edilerek yargılama gereksiz uzamasın diye bu talepler reddedilmiştir.
GEREKÇE:
Davalı firma vekilince dosyada hak düşürücü süre itirazında bulunulmuş olup davalı kurum itiraz etmediğinden Tahkikat aşamasında davacıya yapılan tebliğ işlemi de araştırılarak gelinen nokta , yargılamanın hızlandırılması ilkesi kapsamında ayrıca esas yönünden de tahkikata devam edilerek bilirkişi raporu da alındığından hem usul hem de esas yönünden değerlendirme gereği duyulmuştur.
Hak düşürürücü süre yönünden değerlendirme ;
Türk Patent Kurumu Bilgi işlem dairesi ve Hukuk Müşavirliğinin ayrı gönderdiği 07/01/2022 tarihli yazısına ek gönderilen belgede Davacının 22/09/2020 tarihli elektronik tebligatı almayı kabul ettiği şeklindeki ETEBS sistemine dair TAAHHÜTNAME belgesine dayalı YİDK kararının 02/11/2020 tarihinde 00.04 saati itibariyle elektronik ortamda davacıya tebliğ edildiği, davacının ise 5000 sayılı TürkPatent Kanununun 15/C maddesinde öngörülen iki aylık süre geçtikten sonra 18/03/2021 tarihinde bu davayı açtığından dava açma süresine uyulmadığından USUL YÖNÜNDEN davanın reddi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Esas yönünden değerlendirme;
Önceki başvuru veya Tescilli bir marka ile sonraki başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede görsel, sescil ve anlamsal benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınmakla beraber münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin de nazara alınarak belirlenmesi gerektiğinden hareketle;
Davacının “Şekil+ … ” ibareli marka başvurusu ile davalının ” … ” ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve sesçil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, işin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, mesnet marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu 25.nci sınıftaki mallar açısından ayırdığı satın alma süresi içinde, Davacının “Şekil+ … ” ibareli marka başvurusunu gördüğünde derhal ve hiç düşünmeden davalının ” …” ibareli tescilli markasından farklı bir marka olduğunu algılayamayacağı, her iki markada baskın … işareti benzerliği nedeniyle yanılgı yaşayabileceği , ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından başvuru konusu işaret ile davalı markası arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı Mallar algısı oluşabileceği yani markaları karıştırabileceği, bu açıdan SMK 6/1 maddesindeki iltibas koşulları oluştuğundan YİDK kararı yerinde ve doğru olduğu;
Diğer yönden bilirkişi heyet raporunda da geçtiği şekilde ” davalı markalarının 25.sınıftaki giysiler yönünden yüksek ayırt ediciliği bulunduğu görülmektedir. Davalının sunduğu delillerin, … markasının tanınmışlığı konusunda ispat niteliğinin bulunduğu, sadece Türkiye’de değil yurtdışında da bu markanın belirli bir bilinirliğe ulaştığı, Google arama motoruna sadece” …” yazıldığında bile renk olarak değil davalı markasına ilişkin sonuçlarla karşılaşıldığı görülmektedir. Dava konusu mallar da tam olarak davalı markasını tanınmış marka statüsüne ulaştıran mallardır. Bu durumda, markaların karıştırılma olasılığı bulunmasaydı da, dava konusu markanın “haksız yarar sağlama”, “ayırt edici karaktere zarar verme”, “sulandırma”, “bulandırma”, “zayıflatma” niteliği bulunduğu düşünülebilecekti. Davacının sunduğu deliller ve beyanları da esasen bu algıyı güçlendirir niteliktedir.
….taraf markaları arasında karıştırılma olasılığı var olduğundan 6(5) maddesi yönünden ele alınacak farklı bir mal bulunmadığı, taraf markaları arasında karıştırılma olasılığı bulunmasaydı da dosyada öne sürülen iddia ve delillerin anılan maddedeki riskleri ispatlamaya yeterli olduğu, dava konusu markanın davalı markasından “haksız yarar sağlama”, davalı markasının “ayırt edici karakterine zarar verme”, davalı markasını “sulandırma”, “bulandırma”, “zayıflatma” risklerini taşıdığı düşünülmektedir.” şeklindeki tespiti de dikkate alındığından iltibas koşulları oluşmakla beraber davacının … ibareli markasının tekstil alanında tanınmış da olduğu anlaşıldığından davalının 25.nci sınıfta yapılan marka başvurusu dolayısıyla davalıya ait tanınmış markayı “sulandırma”, “bulandırma”, “zayıflatma” riskleri nedeniyle onun tanınmışlığına zarar verebileceği, onun markasından haksız yararlanabileceği ihtimali de oluştuğundan tanınmışlık nedeniyel YİDK değerlendirmesinin de yerinde ve doğru olduğu sonucuna varıldığı;
Tüm bu gerekçelerle bilirkişi raporu da benimsenerek esas yönünden de davanın reddi gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davanın hem usul yönünden (hak düşürücü süre nedeniyle) hem de esas yönünden REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar harcından peşin alınan 59,30 TL’nin düşümü ile bakiye 21,4‬ TL’nin davacıdan tahsiliyle Hazine’ye gelir kaydına,
3-AAÜT uyarınca 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalılara verilmesine,
4-Karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının taraflara iadesine,

Dair verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı, 6100 sayılı HMK 341 ila 345 inci maddesine göre tebliğden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememiz aracılığı ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf kanun yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar okunup açıklandı. 19/01/2022

Katip … Hakim …
E-imzalıdır E-imzalıdır