Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/75 E. 2022/52 K. 16.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

T.C. “TÜRK MİLLETİ ADINA”
ANKARA
4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR
HUKUK MAHKEMESİ K A R A R

ESAS NO : 2021/75
KARAR NO : 2022/52

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … -…
VEKİLİ : Av. … -…
DAVALI : …
DAVA : Marka … sayılı YİDK Kararı İptali- Hükümsüzlük
DAVA TARİHİ : 11/03/2021
KARAR TARİHİ: 16/02/2022 Yazım Tarihi :07/03/2022
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde ÖZETLE: … Dondurma’nın, 1998 yılından itibaren faaliyet gösteren…Firmasının 2003 yılında Natura Gıda San. ve Tic. A.Ş. tarafından satın alınmasıyla Bursa’nın Akçalar Beldesinde faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin 30. Sınıfta tescilli “…baskın unsurlu aynı ve benzer sınıflarda (30. sınıfta) tescil edilmek üzere yaptığı marka başvurusuna yapılan itirazının reddedildiğini, taraf markaların aynı veya benzer mal sınıfında olduğunu, aynı şekilde dava konusu markanın, davacı şirket adına tescilli “…” markasını içererek oluşturulduğunu, davalı markada baskın unsurun “…” ibaresi olduğunu, “…” ibaresinin İngilizce bir ifade olup “safran” anlamına geldiğinden tescil edilemeyecek işaretlerden olduğunu, ayrıca bu ibarenin tamamlayıcı unsur olduğunu, bu çerçevede davacı şirketin “…” markası ile dava konusu markanın iltibas yaratacak ölçüde benzer olduğunu, tüketici dava konusu markayı, davacı şirketin “… …” ibareli veya esas unsurlu seri markasına dahil bir marka olarak algılayacağını, “… …” markasının tanınmış marka olduğunu, davalının marka tescil başvurusunun tamamıyla kötü niyetle ve davacı şirketin tanınmışlığından faydalanma gayesi ile yapıldığını iddia ederek iş bu YİDK kararının iptali ile … sayılı başvurunun tescil edilmiş olması halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı kurum vekili dilekçe ve beyanında ÖZETLE: Alınan kararlar ve yapılan işlemlerin usule ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalıya usulüne uygun tebligatın yapıldığı, cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.
MUHAKEME:HMK kapsamında “Yazılı Yargılama Usulü ” uygulanmıştır.

DELİLLER ve DEĞERLENDİRME:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı firmanın … başvuru sayılı markası ile davacı tarafın kurum nezdinde ileri sürdüğü mesnet markaları arasında SMK 6/1 maddesi açısından iltibas koşulları oluşup oluşmadığı, davacı tarafın markalarının tanınmışlığı ve davalı başvurusunun kötü niyetli yapıldığı iddiaları ile TÜRKPATENT’in … sayılı YİDK kararının yerinde ve doğru olup olmadığı, davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği noktasında olduğu anlaşılmıştır.
YİDK kararının 13/01/2021 tarihinde davacı tarafa tebliğ edildiği, davacının da 5000 sayılı TürkPatent Kanununun 15/C maddesinde öngörülen iki aylık süre içerisinde 11/03/2021 tarihinde ve 6769 sayılı SMK 156.ncı maddesinde görevli ve yetkili mahkemeye dava açtığı anlaşılmıştır.
TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararında; “… başvuru numaralı ve “royals’s …” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvurunun 20…f …”, “… mini kuplar”, “… special” ibareli markalar ile karıştırılma ihtimali, tanınmışlık ve kötü niyet gerekçelerine dayanılarak 6769. SMK’nın 6 ncı maddesi uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir.
.Markaların benzerliği hususu markalar dairesi başkanlığınca kabul edilmiş bu husus çekişme konusu olmaktan çıkmış durumdadır. Kurul da markaların benzer olduğu yönündeki tespiti onamaktadır. Takiben başvuru kapsamındaki mal ve hizmetlerle itiraz gerekçesi markaların tescil kapsamındaki mal ve hizmetlerin benzerliği hususu değerlendirilmiştir.
Bu genel ilkeler çerçevesinde yapılan incelemede, çekişme konusu malların niteliği, kullanım amacı, hitap edilen tüketici kesimi, malların genel kaynağı ve dağıtım kanallarının farklı olduğu, ayrıca söz konusu mallar arasında rekabet veya tamamlayıcılık ilişkisi de bulunmadığı görüşüne varıldığından, çekişme konusu malların benzer olmadıkları sonucuna ulaşılmıştır.
Malların/hizmetlerin benzerliği, karıştırılma ihtimalinin ortaya çıkabilmesi için varlığı zorunlu koşullardan birisi olduğundan (conditio sine qua non) ve somut olayda, uyuşmazlığa konu işaretlerin mal/hizmetleri arasında bir benzerlik bulunmadığı sonucuna ulaşılmış ve 6769 s. SMK 6/1 maddesi çerçevesinde yapılan itiraz haklı bulunmamıştır.
Somut olay açısından, itiraza konu başvurunun tescilinin 6769 Sayılı SMK’nin 6/V maddesi hükmünde belirtilen koşulların oluşmasina yol açacaği yönünde de bir kanaat oluşmadiğindan, taninmışlık gerekçesine dayalı itiraz da hakli görülmemiştir.
Avrupa Birliği Adalet Divanı Genel Mahkemesi’nin 01/02/2012 tarihli T-291/09 sayılı kararının 90. paragrafinda, inceleme konusu işaretlerin aynı olması, kötü niyete ilişkin diğer faktörlerin hiçbirisi mevcut değilken, tek başına kötü niyetin varlığıni ortaya çıkarmaz tespiti yapılmıştır. Bir diğer deyişle, kötü niyetle başvurusunun yapıldığı iddia edilen işaretle buna karşı öne sürülen itiraz gerekçesi markaların aynı (veya benzer) olması veya markaların benzer olduğu yönündeki iddia, tek başına başvurunun kötü niyetle yapıldığnı ispatlamayacaktır. Kurul belirtilen tespiti paylaşmaktadır ve incelenen başvuruyu oluşturan işaretle itiraz gerekçesi markaların benzer olduğu iddiasını, tek başına, başvurunun kötü niyetle yapıldığı ispatlayan bir husus olarak kabul etmemektedir. Ítiraz sahibinin, markaların benzer olduğu iddiasının ötesinde, kötü niyet hususunu ispatlar nitelikte herhangi bir kanıt sunmaması dikkate alındığında ve Kurul’da başvurunun kötü niyetle yapıldığı yönünde kanaat oluşmadığından kötü niyet gerekçeli itiraz hakı bulunmamıştır.
Son olarak, her marka özgünlük derecesi, tasarımı, tescile konu mallar/hizmetlerin ve bu mal ve hizmetlerin tüketici grubunun özellikleri, markanın tescil kapsamındaki mal/hizmetler üzerindeki ayırt edici niteliği gibi unsurlar açısından kendine özgü özellikler taşıdığindan ve ancak tüm bu birlikte değerlendirilmesi sonunda tescil başvurusuna ilişkin karar unsurların oluşturulabildiğinden dilekçede başka marka başvurularına ilişkin verilen kararların işbu itirazın değerlendirilmesinde dayanak gösterilmesi de haklı bulunmamıştır.
Sayılan nedenlerle, işbu itirazın reddi gerekmiştir.” şeklinde ifade edilmiştir.
6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU (10/01/2017 yürürlük)
Madde 6 (Marka tescilinde nispi ret nedenleri)
“(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(9)Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.”,
Madde 25 ” (1) 5 inci (mutlak red nedenleri ) veya 6 ncı ( nisbi red nedenleri ) maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. ” hükmü yer almaktadır.
SMK 6/1 maddesi anlamında iltibastan bahsedebilmek için ;
Her iki taraf markasının AYNI işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) BENZERLİĞİ olması,
Her iki taraf markasının benzer işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) AYNIYETİ olması,
Her iki taraf markasının BENZER işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) BENZERLİĞİ olması, ihtimali aranır.
Markaların karıştırılmasından söz edebilmek için ise , dava konusu marka ile itiraza mesnet marka/markalar arasında hedef tüketici kitlesi (orta düzeydeki) yönünden markaların “görsel”, “işitsel” ve “kavramsal” özellikleri dikkate alarak genel ve bütünsel açıdan benzerlik ihtimali olması , yine tescilli marka ile tescil olunmak istenen işaret arasında markayı taşıyan her iki ürünün işletmesel kökeninin aynı veya birbirleriyle bağlantılı (idari-ekonomik) işletmeler tarafından üretilmiş olabileceği noktasında bağlantı kurulması (ilişkilendirilme) ihtimalinin bulunması gerekir. Karıştırılma kavramının varlığı için “somut bir karıştırma” eyleminin varlığı şart olmayıp böyle bir tehlikenin varlığı dahi yeterli olacaktır.
SMK 6/5 maddesi anlamında tanınmışlıktan bahsedebilmek için ;
Toplumda (Türkiye sınırlarında) tanınmışlık düzeyine ulaşmış olması koşuluyla, tescilli bir markanın, aynı veya benzerinin farklı mal ve hizmetlerde kullanılması amacıyla yapılan marka başvurusu, tanınmışlığından haksız yarar sağlanabileceği, itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumlarda, tanınmış marka sahibinin itirazı üzerine ret edilir.
Yargıtay içtihatlarında tanınmışlık “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir. Bu hallerde başkasının başvuru markası dolayısıyla şayet taraf markaları aynı/benzer mal/hizmet içermiyorsa ve bu marka başvurusu nedeniyle haksız yarar sağlanabileceği, onun itibarına zarar verebileceği veya onun ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği hallerinde nisbi red sebebi sayılarak başvuru markası engellenebilecektir.
Doktrin ve çeşitli yargı kararları dikkkate alınıp bakıldığında KÖTÜNİYET kriteri “Marka sahibinin, markasını tescil ederken, markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, iyi niyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacı gütmesi gibi hallerde, kötü niyetli marka tescilinden bahsedilir. Marka başvurusunun kötü niyetli bir başvuru olabilmesi için, marka başvurusu sırasında kötü niyetli olarak markanın amacı ve temel işlevi dışında bir amaçla kullanılması gerekir. Dolayısıyla kötü niyetin kabulü için, marka için başvuruda bulunan kişi, markanın temel işlevleri olan ürünün işletmeye aidiyetini sağlama ve diğer ürünler karşısında ayırt edicilik sağlama fonksiyonu dışında bir amaçla veya marka üzerindeki gerçek hak sahibinin markadan yararlanmasını engellemek veya markanın ün ve şöhretinden yararlanmak suretiyle haksız çıkar edinme gibi bir amaçla hareket etmelidir.” şeklinde görüşler yer almaktadır.
Yukarıdaki kriterler, taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;
Davalı başvuru Markası Davacı Markaları
Şekil+ …’S … (…) … … (2011/25986)
(30) (30)
… MİNİ KUPLAR (2014 03953)
(30)
… Special (2019/17431)
(30)
… Gourmet ( 2019/99594 )
(30)
… Gurme ( 2019/99600 )
(30)

Bilirkişi heyetinden alınan 22.11.2021tarihli raporda ÖZETLE; ” Dava konusu … sayılı Şekil+ …’S … ibareli marka ile davaya mesnet gösterilen davacının mesnet gösterdiği “…” markaları her ne kadar görsel ve işitsel olarak benzer olsa da, davaya konu olan 30. Sınıftaki malların davaya mesnet olan markaların tescil kapsamındaki mallardan farklı olması nedeniyle 6769 S. SMK m.6/1 anlamında iltibas tehlikesi bulunmadığı,
6769 S. SMK m.6/5 hükmünün uygulanabilmesi için gereken koşulların oluşmadığı,
Dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli yapıldığı iddiası ispata elverişli delilin dosyada mevcut olmadığı, bununla birlikte bu hususun Sayın Mahkeme’nin takdirinde olduğu, ” şeklinde ifade edilmiştir.
Davacı vekilinin yeni bir heyetten rapor ve aynı heyetten ek rapor alınması talebi HMK 30.ncu madde kapsamında değerlendirilerek, sunulan rapor denetlenebilir, içeriği de ihtisas mahkemesi hakimliğince olumlu veya olumsuz değerlendirilebilir kabul edilerek yargılama gereksiz uzamasın diye bu talepler reddedilmiştir.

GEREKÇE:
Önceki tescilli bir marka ile başvuru konusu sonraki marka işareti arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede görsel, sescil ve anlamsal benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınmakla beraber münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin de nazara alınarak belirlenmesi gerektiğinden hareketle;
Davalının “Şekil+ …’S …” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait “…” ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve sesçil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, her iki markada … ibarelerinin belirgin olarak öne çıktığı, diğer yönden davalın başvurusunu yaptığı 30 .ncu sınıftaki “Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, safran, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar ” malları ile davacıya ait yukarıda belirtilen markalarının kapsamındaki mallar ile (özellikle şekerlemeler… dondurmalar,yenilebilir buzlar, buz kremler, sütlü buzlar.) açısından taraf markaları arasında hammade, mamul, bağlantısı nedeniyle ilişkili ve bağlantılı mallar olduğu;
İşin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin yargılama konusu mallardan satın almak istediğinde davalı başvuru markasını gördüğünde derhâl ve hiç düşünmeden bunun davacının “… ” ibareli tescilli markalarından farklı bir marka olduğunu algılayamayacağı, yüksek benzerlik nedeniyle her iki markada bir yanılgı yaşayabileceği, benzerlik nedeniyle her iki taraf markasının aynı işletmeye ait markalar ya da idari ve ekonomik anlamda bağlantılı bir işletme markaları olarak algılanabileceği , taraf markaları arasında bu mallarda (ilişkili ve bağlantılı ) SMK 6/1 maddesindeki iltibas /karıştırılma / benzerlik koşulu oluştuğu ;(aksi yöndeki bilirkişi görüşüne HMK 282 .nci maddede ” Hâkim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir.” hükmünden hareketle yukarıdaki gerekçe ile iştirak edilmediği) ;
Davacı tarafın SMK 6/5 maddesindeki tanınmışlık koşulu da oluşmadığı, ( davacıya ait tanınmış olduğu iddia edilen markadan ” haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği ” kanıtlanmadığı ) ;
Dava konusu marka açısından SMK 6/9 maddesi anlamında kötüniyetli başvuru yapıldığı iddiası da kanıtlanmadığı;
Ancak bu durumlar SMK 6/1 iltibas durumunu da ortadan kaldırmadığından neticeden aksi yöndeki YİDK kararının iptali ile davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davanın KABULÜNE,
2-Dava konusu Türk Patent’in … sayılı YİDK kararının İPTALİNE,
3-Dava konusu … sayılı marka tescilli olduğundan HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE, sicilden terkin edilmesine,karar kesinleştiğinde Türk Patent Kurumuna müzekkere yazılmasına,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar harcından peşin alınan 59,30 TL’nin düşümü ile bakiye 21,4 TL’nin davalılardan tahsiliyle Hazine’ye gelir kaydına,
5-AAÜT uyarınca 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalılardan tahsiliyle davacıya verilmesine,
6-Davacının yaptığı; 2.100.00 TL bilirkişi ücreti, 169‬.00 TL tebligat ücreti,59,30 TL ilk harç masrafı olmak üzere toplam 2.328,3‬ TL yargılama giderinin davalılardan tahsiliyle davacıya verilmesine,
7-Karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının taraflara iadesine,
Dair verilen karar davacı vekili ile davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, 6100 sayılı HMK 341 ila 345 inci maddesine göre tebliğden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememiz aracılığı ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf kanun yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar okunup açıklandı.16/02/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır