Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/5 E. 2022/41 K. 14.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

T.C. “TÜRK MİLLETİ ADINA”
ANKARA
4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR
HUKUK MAHKEMESİ K A R A R

ESAS NO : 2021/5
KARAR NO : 2022/41

HAKİM : … …
KATİP : … …
DAVACI : … –
VEKİLİ : Av. ……
DAVALI : 1- … – ANKARA
VEKİLİ : Av. … -…
DAVALI : 2- … -…
VEKİLİ : Av. … …
DAVA : Marka …sayılı YİDK Kararı İptali- Hükümsüzlük
DAVA TARİHİ : 06/01/2021
KARAR TARİHİ : 14/02/2022 Yazım Tarihi:04/03/2022
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde ÖZETLE: davalı şirketin … başvuru no.lu “…” ibareli marka başvurusuna “…” esas ibareli markalar dayanak gösterilerek yapılan itirazın reddedildiğini, ret kararına karşı müvekkili şirket itirazının da nihai olarak reddedildiğini, Markalar Dairesi Başkanlığı kararı ile markaların görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzer olduklarının belirtildiğini, markalar arasında benzerliği aşan bir ayniyetin söz konusu olduğunu, markaların birebir aynı olduğunu, müvekkili şirket markalarının esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu, dava konusu “…” ibareli markanın beyaz zemin üzerine turuncu küçük harflerle yazılmış kelime markası olduğunu, taraf markalarının 5 harfinin de aynı sıralama ile yazıldığını, dava konusu markanın farklı bir renkte oluşturulmasının markaya ayırt edicilik katmadığını, davalı şirket markasının müvekkili şirket markasının yenilenmiş hali gibi göründüğünü, müvekkili şirket markalarının Türkçe ve/veya herhangi bir dilde doğrudan bir anlam karşılığının bulunmadığını, bir etken madde, sıkça kullanılan bir ibare barındırmadığını, müvekkili şirket markasının güçlü bir marka olduğunu ve daha yüksek bir korumadan faydalandırılması gerektiğini, markaların aynı veya aynı türdeki benzer mal/hizmetleri içerdiğini, mal ve hizmetlerin tüketicilerinin bilinçsiz, ortalama tüketici olduğunu, emtiaları satın almak için ayıracakları süre içerisinde dava konusu markanın müvekkili şirket markasının serisi niteliğinde bir marka olduğu yönünde yanılsamaya düşebileceklerini, dava konusu markanın müvekkili şirkete ait markalardan haksız yarar sağlayacağını, müvekkili şirket markalarından “Gianfranco … home(ev)” İstanbul’da mağazası bulunduğunu, müvekkili şirketin dünyada ve Türkiye’de tanınmış olduğunu, dava konusu markanın tescili halinde müvekkili şirketin tanınmış markasının sulanmasına neden olacağını, müvekkili şirketin dünyanın hemen hemen her ülkesinde “…” markalarının tescilli hak sahibi olduğunu, iptali istenen YİDK kararında müvekkili şirketin ilgili sektörde tanınmış olduğunun kabul edildiğini, “…” ibaresinin müvekkili şirketin ticari unvanında da asıl ve esas unsur olarak yer aldığını, davalı şirketin tescil talebinin kötü niyetli olduğunu, davalı kurumun husumet yönünden itirazlarının haksız olduğunu, davalı şirket tarafından sunulan önceki tarihli kararların bu dava için emsal teşkil etmeyeceğini, davalı tarafça ileri sürülen “… diamond”, “… prime” ve “… grup” ibareli markaların 07, 20, 21, 35. sınıflarda tescilli olmadığını, dolayısıyla bu mallar için inceleme yapılmadığını, davalı şirketin sessiz kalma yoluyla hak kaybı iddiasının haksız olduğunu, dava konusu markanın 16/02/2021 tescil tarihli olduğunu, davanın 5 yıllık süre içerisinde açıldığını, davalının dava konusu markanın tescilli olduğu 21. sınıfta kapsanan mal ve hizmetler için önceki tescile dayalı bir hakkı bulunmadığını, davalının diğer markalarının da işbu dava tarihi itibariyle 5 yıllık hükümsüzlük tehdidi altında olduğunu, davalının 2013/82163 sayılı “… family” ibareli markası hakkında hükümsüzlük davası açıldığını beyanla … YİDK’nın …sayılı kararının iptaline, … başvuru numaralı “…” ibareli markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı kurum vekili dilekçe ve beyanında ÖZETLE: Alınan kararlar ve yapılan işlemlerin usule ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı firma Vekili dilekçe ve beyanında ÖZETLE: müvekkili şirketin 45 yılı aşkın iş deneyimi ve 1000’in üzerinde çalışanı bulunduğunu, 5 kıtada ve 100’den fazla ülkeye ihracatla gelişmesini sürdürdüğünü, TPMK nezdinde tescillitescil aşamasında olan 114 adet endüstriyel tasarımın, 161 adet markanın, 40 adet tescillitescil aşamasında olan patent/faydalı modelin sahibi olduğunu, taraflar arasında işbu dava konusu bakımından emsal niteliğinde davalar bulunduğunu, davacı tarafça müvekkili şirketin “… grup” ibareli markasına karşı açılan Ankara 3. FSHHM 2015/235 esas sayılı davanın reddine karar verildiği ve kararın kesinleştiğini, davacı tarafça müvekkili şirkete ait “… diamond” ibareli marka hakkında açılan Ankara 4. FSHHM 2019/172 esas sayılı dosyada davanın reddine karar verildiğini ve karara karşı davacı tarafın istinaf. Başvurusunda bulunduğunu, yine davacı tarafça müvekkili şirketin “… prime” ibareli markası ile ilgili olarak Ankara 5. FSHHM 2019/294 esas sayılı dosyası ile ikame edilen davanın reddine karar verildiğini ve davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulduğunu, davacı tarafın müvekkili şirkete ait “…” markası bakımından uzun süre sessiz kalma nedeni ile hak kaybına uğradığını, müvekkili şirketin “…” markasını 2005 yılından bu yana kullandığını, müvekkili şirketin 21. sınıfta ilk marka başvurusunun 2011/13302 sayılı “… kitchen” ibareli marka olduğunu ve markanın 07, 11, 21 ve 35. sınıflarda tescilli olduğunu, müvekkili şirkete ait “…” ibaresinden oluşan 2005/34896 sayılı markanın 11 ve 35. sınıflarda tescilli olduğunu ve başvuru tarihinin 18.08.2005 olduğunu, bu markanın tescilinden 16 yıl sonra dava ikame edilmiş olmasının kötü niyetli olduğunu, tescilli oldukları sınıflar göz önünde bulundurulduğunda markaların tüketici nezdinde iltibas riski taşımadığını, davacı şirketin TPMK nezdinde 21. sınıfta “…” ibareli marka tescili bulunmadığını, müvekkili şirketin “…” ibaresini başta 21. sınıf olmak üzere pek çok Sınıfta tescilli tescil aşamasında olan markası ile seri marka olarak kullandığını, müvekkili şirketin “…” markası bakımından 21. sınıfta müktesep hak sahibi olduğunu, müvekkili şirketin Türkiye sınırları dışında da çok sayıda ülkede tüketiciler nezdinde tanınır “…” ibareli markanın gerçek hak sahibi olduğunu, müvekkili şirketin www…comtr ibareli alan adı altında 12 senedir ticari faaliyetlerini sürdürdüğünü, alan adının tescil tarihinin 27/10/2009 tarihi olduğunu, 10 yıldan fazla süredir bu alan adı üzerinden de markasal kullanımın gerçekleştirildiğini, müvekkili şirketin ticari faaliyetlerde bulunduğu sektörde “…” markasının müvekkili ile özdeşleştiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MUHAKEME:HMK kapsamında “Yazılı Yargılama Usulü ” uygulanmıştır.
DELİLLER ve DEĞERLENDİRME:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın;davalı firmanın … başvuru sayılı markası ile davacı tarafın kurum nezdinde ileri sürdüğü mesnet markaları arasında SMK 6/1 maddesi açısından iltibas koşulları oluşup oluşmadığı, iltibas söz konusu ise YİDK sürecinde kullanım ispatı ileri sürülen markalar açısından kullanım ispatının yapılıp yapılmadığı, başvuru ibaresi açısından davacı tarafın SMK 6/3 maddesine göre önceye dayalı kullanım ve gerçek hak sahipliği iddiası, SMK 6/5 maddesine markalarının tanınmışlığı iddiası, SMK 6/6 maddesine göre diğer fikri ve sinai hak iddiası, SMK 6/9 maddesine göre davalı başvurusunun kötü niyetli yapıldığı iddialarının yerinde ve doğru olup olmadığı, davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği noktasında olduğu anlaşılmıştır.
YİDK kararının 15/11/2021 tarihinde davacı tarafa tebliğ edildiği, davacının da 5000 sayılı TürkPatent Kanununun 15/C maddesinde öngörülen iki aylık süre içerisinde 06/01/2021 tarihinde ve 6769 sayılı SMK 156.ncı maddesinde görevli ve yetkili mahkemeye dava açtığı anlaşılmıştır.
TÜRKPATENT YİDK’nun 2020-M-9184 sayılı kararında; … başvuru numaralı “…” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvurunun 123886, 2002 21807, 136890, 136892, 2002 18518, 2006 49676, 2010 51173, 2004 15564, 2007 08710, 123885, 2008 10204, 2001 08573, 2011 28674 sayılı …”, “…”, “… by”, “ferry by”, “…?” “gf …”, “gianfranco …”, “GF …” ibareli markalara dayanılarak 6769 s. SMK’nın 6 ıncı maddesi kapsamında reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir.
İtiraz ekinde başvurunun kötü niyetli yapıldığı gösteren kanıtlar sunulmadığından ve kurul’da başvurunun kötü niyetle yapıldiğı yönünde kanaat oluşmadiğndan, kötü niyet gerekçeli…… itiraz haklı bulunmamıştır.
….İnceleme esnasında itiraz gerekçesi markaların başvurunun kapsadığı mallarla aynı veya aynı tür malları kapsamadığı, itiraz sahibinin tanınmışlığına konu sektör ile başvuru kapsamındaki malların bağlantısının bulunmadığı tespit edilmiştir. Belirtilen hususların tamamını bir arada dikkate alan kurul; “…” ibareli başvuru ile 123886, 2002 21807, 136890, 136892, 2002 08573, 2011 28674 sayılı “…”, “…”, “… by”, “ferry by”, “…?” ,”…”, “gf …” “gianfranco …”, “GF …” ibareli itiraz gerekçesi markalar arasındaki ilişkilendirme veya tanınmışlık nedeniyle ilişkilendirme ihtimallerinin ortaya çıkmayacağı sonucuna varılmıştır. Ayrıca, 6769 s. SMK’nın 6/1 maddesi gerekçeli itiraz yerinde bulunmadığından, kullanım ispatı talebinin değerlendirilmesine gerek görülmemiştir.
Bunun yanında, itiraz dilekçesinde öne sürüldüğü gibi itraza gerekçe mallar üzerinde 6769 s. SMK’nın 6/3 ve 6/6 kapsamındaki hak sahipliği yönünde yeterli kanaate ulaşılamadığından,bu iddiaların da kabulü mümkün olmamıştır. ” şeklinde ifade edilmiştir.
6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU (10/01/2017 yürürlük)
Madde 6 (Marka tescilinde nispi ret nedenleri)
“(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını,fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(9)Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.”,
Madde 25 ” (1) 5 inci (mutlak red nedenleri ) veya 6 ncı ( nisbi red nedenleri ) maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. ” hükmü yer almaktadır.
SMK 6/1 maddesi anlamında iltibastan bahsedebilmek için ;
Her iki taraf markasının AYNI işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) BENZERLİĞİ olması,
Her iki taraf markasının benzer işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) AYNIYETİ olması,
Her iki taraf markasının BENZER işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) BENZERLİĞİ olması, ihtimali aranır.
Markaların karıştırılmasından söz edebilmek için ise , dava konusu marka ile itiraza mesnet marka/markalar arasında hedef tüketici kitlesi (orta düzeydeki) yönünden markaların “görsel”, “işitsel” ve “kavramsal” özellikleri dikkate alarak genel ve bütünsel açıdan benzerlik ihtimali olması , yine tescilli marka ile tescil olunmak istenen işaret arasında markayı taşıyan her iki ürünün işletmesel kökeninin aynı veya birbirleriyle bağlantılı (idari-ekonomik) işletmeler tarafından üretilmiş olabileceği noktasında bağlantı kurulması (ilişkilendirilme) ihtimalinin bulunması gerekir. Karıştırılma kavramının varlığı için “somut bir karıştırma” eyleminin varlığı şart olmayıp böyle bir tehlikenin varlığı dahi yeterli olacaktır.
SMK 6/3 maddesinin uygulanması için tescilsiz olarak kullanılan işaretin MARKASAL şekilde yani işlevine uygun , ayırt ediciliği sağlanmış olarak ticaret alanında kullanılması, bu kullanımın da Türkiye hudutları içinde olması gerekir. Üçüncü kişinin davaya konu tescil başvurusundan veya rüçhan hakkının doğumundan önce, bu işareti kullandığı , çevresinde belli bir oranda bu işaret üzerinde hak sahibi olarak bilinip tanındığının ispatı (tüm Türkiye genelinde değil) gerekir. Diğer bir anlatımla, öncelik hakkını ileri sürenin söz konusu ibarenin başkası tarafindan kullanımını veya tescilini engelleme hakkı verecek nitelik ve yoğunlukta bu işareti Türkiye hudutları içinde ticaret alanında kullandığını ispatlaması gerekir. Gerçekten, bir işareti ilk kullanan ve ona ayırt edici nitelik kazandıran kişi onun hak sahibi olarak kabul edilir ve bu halde gerçek hak sahipliği sözkonusudur.
SMK 6/5 maddesi anlamında tanınmışlıktan bahsedebilmek için ;
Toplumda (Türkiye sınırlarında) tanınmışlık düzeyine ulaşmış olması koşuluyla, tescilli bir markanın, aynı veya benzerinin farklı mal ve hizmetlerde kullanılması amacıyla yapılan marka başvurusu, tanınmışlığından haksız yarar sağlanabileceği, itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumlarda, tanınmış marka sahibinin itirazı üzerine ret edilir.
Yargıtay içtihatlarında tanınmışlık “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir. Bu hallerde başkasının başvuru markası dolayısıyla şayet taraf markaları aynı/benzer mal/hizmet içermiyorsa ve bu marka başvurusu nedeniyle haksız yarar sağlanabileceği, onun itibarına zarar verebileceği veya onun ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği hallerinde nisbi red sebebi sayılarak başvuru markası engellenebilecektir.
SMK 6/6 madde kapsamına, kişilik haklarından isim hakkı ile fotoğraf üzerindeki hak, FSEK kapsamında telif hakları ve sınaî haklar olan marka, tasarım, patent, faydalı model, coğrafi işaret, ticaret unvanı, işletme adı girer. Marka ve ticaret unvanı da sınaî mülkiyet hakkı olarak maddenin koruma kapsamına alınmıştır. Ancak sınaî mülkiyet hakları kapsamında korunacak bir markadan veya ticaret unvanından söz edebilmek için “tescil” şarttır. Örneğin bir ticaret unvanına dayanarak başkasına ait marka tescilinin engellenmesi isteniyorsa bu ticaret unvanının ticaret sicilinde tescilli olması gerekmektedir.
Doktrin ve çeşitli yargı kararları dikkkate alınıp bakıldığında KÖTÜNİYET kriteri “Marka sahibinin, markasını tescil ederken, markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, iyi niyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacı gütmesi gibi hallerde, kötü niyetli marka tescilinden bahsedilir. Marka başvurusunun kötü niyetli bir başvuru olabilmesi için, marka başvurusu sırasında kötü niyetli olarak markanın amacı ve temel işlevi dışında bir amaçla kullanılması gerekir. Dolayısıyla kötü niyetin kabulü için, marka için başvuruda bulunan kişi, markanın temel işlevleri olan ürünün işletmeye aidiyetini sağlama ve diğer ürünler karşısında ayırt edicilik sağlama fonksiyonu dışında bir amaçla veya marka üzerindeki gerçek hak sahibinin markadan yararlanmasını engellemek veya markanın ün ve şöhretinden yararlanmak suretiyle haksız çıkar edinme gibi bir amaçla hareket etmelidir.” şeklinde görüşler yer almaktadır.

SINAİ MÜLKİYET KANUNUNUN UYGULANMASINA DAİR YÖNETMELİK;
Madde 29 ” (1) Kanunun 19 uncu maddesinin ikinci fıkrasının uygulanabilmesi için başvuru sahibinin, yayıma itiraza ilişkin görüşünü sunması gereken süre içinde kullanımın ispatına ilişkin talebini açıkça ve yazılı olarak Kuruma bildirmesi gerekir. Belirtilen koşulları taşımayan ve süresi içinde yapılmayan kullanımın ispatına ilişkin talepler yapılmamış sayılır.
(2) Kullanımın ispatı talebi açık, net ve koşulsuz olarak yapılır. Bu talepte, kullanımın ispatı istenilen markaların tescil numaralarının açıkça belirtilmesi zorunludur. Aksi halde talep yapılmamış sayılır.
(3) Başvuru sahibinin talepte bulunması halinde Kurum, itiraza konu başvurunun başvuru veya rüçhan tarihinden önceki beş yıllık süre içinde itiraz gerekçesi markasını itirazına dayanak gösterdiği mal veya hizmetler bakımından Türkiye’de ciddi biçimde kullanmakta olduğuna ya da kullanmamaya dair haklı sebepleri olduğuna ilişkin delil sunması için itiraz sahibine bir aylık süre verir. İtiraz sahibi tarafından süresi içinde delil sunulmaması veya sunulan delillerin itirazla ilgili olmaması halinde ve ayrıca başka bir itiraz gerekçesi veya itiraza gerekçe gösterilen başka bir marka da yoksa Kurum itirazı reddeder.” hükmü yer almaktadır.
Kullanılmama def’i; 10/01/2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU’nda 6/1 maddesine göre marka başvurularında, 25.nci maddeye göre hükümsüzlük davasında ve de 29.ncu maddesindeki tecavüz davalarında iltibasa dayalı itiraz gerekçesi mesnet marka ( ya da markaları) yönünden kullanılmama def’i imkanı getirilmiştir. Buna göre kendisine ispat yükü düşen taraf ileri sürdüğü davaya konu başvuru veya rüçhan tarihinden önceki beş yıllık süre içinde mesnet (dayanak) marka/markaların kapsamındaki mal veya hizmetler bakımından markasını Türkiye’de ciddi biçimde kullanmakta olduğuna ya da kullanmamaya dair haklı sebepleri olduğunu ispatlamalıdır. Aksi takdirde itiraz yapılmamış veya açmış olduğu davasını da ispat edememiş sayılması sonucu ortaya çıkacaktır.
YİDK davalarında, 6769 sayılı SMK’nın Uygulanması Yönetmeliği 29/1-2 maddede belirtilen kullanımın ispatına dayanan taraf yayına itiraza ilişkin görüşünü sunması gereken süre içinde kullanımın ispatına ilişkin talebini açıkça ve yazılı olarak ve de kullanımın ispatı istenilen markaların tescil numaralarının açıkça belirtmesi gerekmektedir. Aksi halde talep yapılmamış sayılacaktır.
Kazanılmış hak kavramı, Türk Patent kurumunda daha önceden tesçilli olan markanın aynısının önceki sahibine bağlantısı ve tüketici nezdinde yarattığı izlenim korunarak yeni markayı da alabileceği düşüncesinden ortaya çıkmıştır.
Kazanılmış hak açısından ise Yargıtay uygulamalarında KRİTER “1-Kazanılmış hak sağlayan markanın tesçilli olarak uzun süre kullanılması (kullanım ve tesçilin taraflar arasında artık çekişme konusu olmaktan çıkması- kabullenilmesi), 2-Sonradan yapılan başvurunun kazanılmış hak sağlayan markanın ASLİ UNSURU muhafaza edilerek , işletme ile bağlantısı ve tüketici nezdinde yarattığı izlenim korunmak suretiyle oluşturulması, ( önceki markanın asli unsuru değişmiş ise yeni başvuru kabul edilir), 3- Sonraki başvurunun önceki markanın kapsadığı ve hizmet ile AYNI veya AYNI TÜR mal ve hizmetleri içermesi, ( yani kapsamını genişletmemesi)” şeklinde özetlenebilir.

Yukarıdaki kriterler, taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;
Davalı başvuru Markası Davacı Markalar
… (…) … … (123885)
21 03,05,09,14,18,23,24,25
… (123886)
03,05,09,14,18,23,24,25
( ve diğerleri )
Bilirkişi heyetinden alınan 11.10.2021
tarihli raporda ÖZETLE; ” 1. YİDK karar iptali davası bakımından, davalı başvuru sahibinin kullanım ispatı talebinin yerinde olmadığı, Hükümsüzlük davası bakımından ise kullanım ispatı talep edilmediği,
( YİDK karar iptali davası bakımından, davalı başvuru sahibi tarafından itiraz aşamasında 21. Sınıf bakımından kullanım ispatı talep edilmiştir. Fakat aşağıda inceleneceği üzere, davacıya ait markalar kapsamında 21. Sınıf emtia bulunmamaktadır. Dolayısıyla davalı başvuru sahibinin kullanım ispatı talebi yerinde değildir. Hükümsüzlük davası bakımından ise, davalı başvuru sahibi dava aşamasında kullanım ispatı talebinde bulunmamıştır. Dolayısıyla, davacıya ait tüm markalar, benzerlik değerlendirmesinde dikkate alınmıştır. )
2. Dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alan “21/01. Sınıf: Elektriksiz temizlik aletleri ve gereçleri: boya fırçaları hariç fırçalar, çelik talaşları, süngerler, çelik yünleri, üstüpüler, tekstilden mamul temizleme ve silme bezleri, bulaşık eldivenleri, elektrikli olmayan cilalama makineleri, halı süpürgeleri, sopalı yer paspasları” emtialarının, davacıya ait markalarda yer alan mal/hizmetler ile benzer olduğu,
( davacı markaları kapsamında yer alan “03. Sınıf: Çamaşır yıkamada kullanılan ağartıcı_beyazlatıcı mamüller ve diğer benzerleri (çamaşır suları, tozları, deterjanlar, kireç kaymağı, çivit, kül suyu), yağ lekelerin çıkarıcı mamüller, temizleme, parlatma, ovalama ve zımparalama mamülleri (toz ve sıvı halinde madenleri temizleyici mamüller, parlatıcılar, ovalayıcılar ve zımparalayıcılar); sabunlar (toz, sıvı ve likit halinde kokulu veya kokusuz, renkli veya renksiz sabunlar),” emtiaları ile dava konusu marka kapsamında yer alan “21. Sınıf: Elektriksiz temizlik aletleri ve gereçleri: boya fırçaları hariç fırçalar, çelik talaşları, süngerler, çelik yünleri, üstüpüler, tekstilden mamul temizleme ve silme bezleri, bulaşık eldivenleri, elektrikli olmayan cilalama makineleri, halı süpürgeleri, sopalı yer paspasları” emtialar ilişkili emtialardır. Zira bu mallar arasında birbirini tamamlama, birlikte satışa sunulma, tüketicilerin benzerliği gibi hususlar bakımından ilişki bulunmaktadır.
Sonuç olarak, dava konusu marka kapsamında yer alan “21. Sınıf: Elektriksiz temizlik aletleri ve gereçleri: boya fırçaları hariç fırçalar, çelik talaşları, süngerler, çelik yünleri, üstüpüler, tekstilden mamul temizleme ve silme bezleri, bulaşık eldivenleri, elektrikli olmayan cilalama makineleri, halı süpürgeleri, sopalı yer paspasları” bakımından taraf markaları arasında “emtianın benzer olması” şartının sağlandığı kanaatine varılmıştır )
3. Davacıya ait markalar ile dava konusu marka başvurusu arasında, görsel, işitsel ve kavramsal benzerlik bulunduğu,
4. Taraf markaları arasında 21/01 Sınıf emtia bakımından iltibas ve karıştırılma ihtimali bulunduğu,
5. Davacının 21. Sınıf bakımından önceye dayalı hak iddiasının yerinde olmadığı,
6. Heyetimizde, davacı markasının tanınmış olduğu yönünde bir kanaat oluşmakla birlikte, davacının tanınmış olduğu sektör ile davalı markası kapsamında yer alan emtiaların birbiri ile ilişkilendirilemeyecek derecede farklı olduğu, bu nedenle davalıya ait markanın davacı markasının tanınmışlığı gerekçesi ile haksız yarar sağlayacağı, davacı markasının itibarına zarar verilmesi veya davacı markasının ayırt edici karakterinin zedelenmesine sebebiyet vereceğine dair bir kanaat oluşmadığı,
7. Dava konusu başvurunun kötüniyetli olduğunun ispat edilemediği ve bu konudaki nihai takdirin Sayın Mahkemeye ait olduğu,
8. Davalı yanın önceki tarihli markalarına binaen müktesep hakkının bulunmadığı ” şeklinde ifade edilmiştir.
Davalı firma vekilinin yeni bir heyetten rapor ve aynı heyetten ek rapor alınması talebi HMK 30.ncu madde kapsamında değerlendirilerek, sunulan rapor denetlenebilir, içeriği de ihtisas mahkemesi hakimliğince olumlu veya olumsuz değerlendirilebilir kabul edilerek yargılama gereksiz uzamasın diye bu talepler reddedilmiştir.

GEREKÇE:
Tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede görsel, sescil ve anlamsal benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınmakla beraber münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin de nazara alınarak belirlenmesi gerektiğinden hareketle;
Davalının ” … ” ibareli marka başvurusu ile davacının ” … ” ibareli markaları arasında dava konusu markanın kapsamında yer alan 21.Sınıftaki ” Elektriksiz temizlik aletleri ve gereçleri: boya fırçaları hariç fırçalar, çelik talaşları, süngerler, çelik yünleri, üstüpüler, tekstilden mamul temizleme ve silme bezleri, bulaşık eldivenleri, elektrikli olmayan cilalama makineleri, halı süpürgeleri, sopalı yer paspasları.” yönünden ortalama tüketici kesimi nazarında görsel, sesçil ve anlamsal benzerlik oluştuğu; (davalının markasının kaspamındaki bu malar ile davacıya ait markaların kapsamında yer alan “03. Sınıf: Çamaşır yıkamada kullanılan ağartıcı_beyazlatıcı mamüller ve diğer benzerleri (çamaşır suları, tozları, deterjanlar, kireç kaymağı, çivit, kül suyu), yağ lekelerin çıkarıcı mamüller, temizleme, parlatma, ovalama ve zımparalama mamülleri (toz ve sıvı halinde madenleri temizleyici mamüller, parlatıcılar, ovalayıcılar ve zımparalayıcılar); sabunlar (toz, sıvı ve likit halinde kokulu veya kokusuz, renkli veya renksiz sabunlar),” mallarının hammadde-mamul ilişkisi, aynı veya yakın raflarda birlikte tüketicilere satışa sunulması , birbiri ile ilişkili mallar sayıldığından bu kısımlarda iltibas koşulu oluştuğu;
İşin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin dava konusu markanın kapsamında yer alan 21.Sınıftaki ” Elektriksiz temizlik aletleri ve gereçleri: boya fırçaları hariç fırçalar, çelik talaşları, süngerler, çelik yünleri, üstüpüler, tekstilden mamul temizleme ve silme bezleri, bulaşık eldivenleri, elektrikli olmayan cilalama makineleri, halı süpürgeleri, sopalı yer paspasları.” yönünden ayırdığı satın alma süresi içinde davalının başvuru markasını gördüğünde derhâl ve hiç düşünmeden bunun davacının ” … ” ibareli tescilli markalarından farklı bir marka olduğunu algılayamayacağı, her iki taraf markasındaki işaretsel benzerlik nedeniyle bir yanılgı yaşayabileceği, bu mallar açısından her iki taraf markasının aynı işletmeye ait markalar ya da idari ve ekonomik anlamda bağlantılı bir işletme markaları olarak algılanabileceği , taraf markaları arasında bu mallarda SMK 6/1 maddesindeki iltibas koşulu oluştuğu, kanaatine varılarak bu kısımlardan davanın kabulü gerekmiş;
Bunun dışında kalanlar açısından ise iltibas – karıştırılma – benzerlik koşulu oluşmadığı;
Kullanım ispatı konusu hakkında ise yukarıda bilirkişi raporunda geçen ” YİDK karar iptali davası bakımından, davalı başvuru sahibi tarafından itiraz aşamasında 21. Sınıf bakımından kullanım ispatı talep edilmiştir. Fakat aşağıda inceleneceği üzere, davacıya ait markalar kapsamında 21. Sınıf emtia bulunmamaktadır. Dolayısıyla davalı başvuru sahibinin kullanım ispatı talebi yerinde değildir. Hükümsüzlük davası bakımından ise, davalı başvuru sahibi dava aşamasında kullanım ispatı talebinde bulunmamıştır. Dolayısıyla, davacıya ait tüm markalar, benzerlik değerlendirmesinde dikkate alınmıştır. ” şeklindeki görüşe de iştirak edildiği;
Yine iltibas – karıştırılma – benzerlik oluşmayan mal/hizmetlerde ise;
Davacı tarafın SMK 6/3 maddesi anlamında önceye dayalı kullanım ve gerçek hak sahipliği kanıtlanmadığı; SMK 6/4-5 maddesindeki tanınmışlık koşulu da oluşmadığı, ( davacıya ait tanınmış olduğu iddia edilen markadan ” haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği ” kanıtlanmadığı ) ; Davacı tarafın başvuru üzerinde SMK 6/6 maddesi anlamında ticaret ünvanı dahil diğer fikri ve sınai mülkiyet hak iddiası kanıtlanmadığı; Dava konusu marka açısından SMK 6/9 maddesi anlamında kötüniyetli başvuru yapıldığı iddiası da kanıtlanmadığı;
Müktesep hak iddiası açısından ise benimsenen bilirkişi raporunda geçtiği şekilde ” Davalının müktesep hak iddiasına konu markaların tescil tarihleri, 11.09.2014, 21.01.2016 ve 30.05.2017 olup, dava konusu edilen markanın başvuru tarihinde (19.06.2019) bahsi geçen markalar yönünden hükümsüzlük davası açmak için tanınan 5 yıllık süre henüz dolmamıştır. Dolayısıyla, önceki tarihli markaların müktesep hak oluşturabilmesi için aranan “çekişme konusu olmaktan” çıkma şartının sağlanamadığı, dava konusu markanın başvuru tarihinde önceki tarihli markaların halen hükümsüzlük davası tehdidi altında olduğu tespit edilmiştir.
Bununla birlikte, davalının önceki tarihli markalarının müktesep hak sağlaması için önceki ile sonraki tarihli markalarının emtia bakımından ayniyet taşıması gerekmektedir. Yukarıdaki tabloda kırmızı ile işaretlenen emtialar, davacının işbu davaya konu edilen başvurusu ile ayniyet taşıyan emtialardır. İncelendiğinde, davalının … sayılı markasının emtialarının, işbu davaya konu markanın emtialarından farklı olduğu tespit edilmiştir. İşbu gerekçeyle, davalının … sayılı markasının, müktesep hak iddiasına konu edilemeyeceği değerlendirilmiştir.
Önceki tarihli tescilli markaların tescilli oldukları mal ve hizmetler bakımından fiilen kullanılmasının, eldeki davaya konu marka bakımından müktesep hakkın oluşumuna etki eden şartlardan biri olduğu da dikkate alındığında ve dosyada, davalının önceki tarihli markaları kullandığına dair bilgi/belge bulunmadığı tespit edilmiştir.
Açıklanan sebepler çerçevesinde, davalı yanın önceki tarihli markalarına binaen müktesep hakkının bulunmadığı kanaatine varılmış olup, ” şeklindeki izahat ve düşünceye iştirak edilerek davalı açısından müktesep hak koşulu da oluşmadığı sonucuna varılarak ;
Bu kısımlardan ise dava reddedilmesi gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
2-Dava konusu Türk Patent’in …sayılı YİDK kararının dava konusu edilen … sayılı Markanın kapsamında yer alan 21.Sınıftaki ” Elektriksiz temizlik aletleri ve gereçleri: boya fırçaları hariç fırçalar, çelik talaşları, süngerler, çelik yünleri, üstüpüler, tekstilden mamul temizleme ve silme bezleri, bulaşık eldivenleri, elektrikli olmayan cilalama makineleri, halı süpürgeleri, sopalı yer paspasları.” Yönünden YİDK kararının İPTALİNE, markanın bu mallar yönünden HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE, sicilden terkin edilmesine, karar kesinleştiğinde Türk Patent’e müzekkere yazılmasına,
3-Diğer kısımlar yönünden davanın REDDİNE,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar harcından peşin alınan 59,30 TL’nin düşümü ile bakiye 21,40 TL’nin davalılardan tahsiliyle Hazine’ye gelir kaydına,
5-AAÜT uyarınca 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalılara verilmesine,
6-AAÜT uyarınca 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalılardan tahsiliyle davacıya verilmesine,
7-Davacının yaptığı (2.100,00 TL bilirkişi ücreti, 87,50 TL tebligat gideri) toplam 2.187,50 TL nin kabul ve red oranına göre takdiren 1/2 si olan 1.093,75 TL ile 59,30 TL ilk harç masrafının toplam 1.153,05 TL nin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının taraflara iadesine,
Dair verilen karar davacı vekili ile davalı kurum vekilinin, davalı firma vekilinin yüzüne karşı, 6100 sayılı HMK 341 ila 345 inci maddesine göre tebliğden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememiz aracılığı ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf kanun yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar okunup açıklandı.14/02/2022

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza