Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C. “TÜRK MİLLETİ ADINA”
ANKARA
4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR
HUKUK MAHKEMESİ K A R A R
ESAS NO : 2021/356 Esas
KARAR NO : 2022/258
HAKİM : … …
KATİP : … …
DAVACI : …
VEKİLLERİ : Av. … – ..
Av. … -..
DAVALI : 1- … -… …
VEKİLİ : Av. … -..
DAVALI : 2- …
DAVA : Marka 2021-M-7638 Sayılı YİDK Kararı İptali Hükümsüzlük
DAVA TARİHİ : 13/12/2021
KARAR TARİHİ : 10/10/2022 Yazım Tarihi:31/10/2022
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde ÖZETLE: Davacının 1974 yılından beri kozmetik sektöründe “…”, “….” gibi markalar altında faaliyet gösteren sektörün lider kuruluşlarından olduğunu, davalı şahsın 2…. sayılı “dali london” ibareli markasına karşı “…”li markalarını mesnet alarak dosyaladığı itirazların, diğer davalı TÜRKPATENT tarafından reddedilmesinin haksız ve hukuka aykırı bir işlem olduğunu, zira davalı şahsın “….” ibareli markasının davacının tescilli, seri ve tanınmış “…li markalarıyla iltibas yaratma tehlikesinin bulunduğunu, çünkü taraf markalarının birbirine benzediğini ve aynı zamanda aynı tür emtialarda kullanılacağını, dava konusu edilen markada geçen “…” ibaresinin bir şehir adı olduğundan markasal hüviyette ayırt ediciliğinin bulunmadığını, bu yüzden dava konusu edilen markada “…” ibaresinin tek başına esas unsur olduğunu, üstelik Londra’nın moda sektörüyle yakın ilişkili bir şehir olması nedeniyle bu şehir adının uyuşmazlık konusu edilen emtialar açısından ayırt ediciliğinin daha da düştüğünü, ayrıca tekstil ürünlerinin imalatı ve satışı emtiaları açısından bu ibarenin coğrafi kaynağa işaret eden yanıltıcı bir ibare de olduğunu, zira davalı şahsın Türk menşeili olduğunu, bu özellikleri itibariyle dava konusu edilen markanın tescilinin SMK’nın m. 5/(c) ve m. 5/(£) hükümlerine de aykırı olduğunu, davacının “…” markasına yoğun bir reklam kampanyası eşliğinde uzun yıllardır kullanarak ayırt edicilik ve tanınmışlık kazandırmış olduğunu, davacının yaptığı bu yatırım ve çalışmalarla “…” ibaresini toplumda tanınmış hale getirdiğini ve bu markanın davacı ile özdeşleştiğini, ortalama dikkat ve özendeki tüketicinin taraf markalarını karıştırma ihtimalinin yüksek olduğunu, davalının tescil ettirmek istediği marka ile davacının seri markalarının içine sızarak bu markaların tanınmışlığından yararlanmak istendiğini iddia ederek, TÜRKPATENT YİDK’nın 06.10.2021 tarihli ve …. sayılı kararının iptalini ve davalı şahsın …. sayılı markasının tescil edilmesi halinde hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı kurum vekili dilekçe ve beyanında ÖZETLE: Alınan kararlar ve yapılan işlemlerin usule ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı şahısa usulüne uygun tebligat yapıldığı ancak cevap vermediği, bununla birlikte tahkikat aşamasında vekil görevlendirmesi yaptığı, vekilin beyan 29/09/2022 tarihli beyan dilekçesinde ve 10/10/2022 tarihli duruşmada dosyanın karara çıkarılmasını, davanın reddini talep etmiştir.
MUHAKEME:HMK kapsamında “Yazılı Yargılama Usulü ” uygulanmıştır.
DELİLLER ve DEĞERLENDİRME:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı şahsın … sayılı başvuru markası ile davacı tarafın itiraz mesnedi markaları arasında SMK 6/1 maddesine göre iltibas koşulları oluşup oluşmadığı, Türk Patent’in …. sayılı YİDK kararının yerinde ve doğru olup olmadığı, iptalinin gerekip gerekmediği, (kurum nezdinde yapılan itirazda sadece iltibas iddiasına dayanıldığı); hükümsüzlük talebi açısından davacı tarafın markalarının tanınmışlığı iddiasının SMK 6/5 maddesi açısından yerinde ve doğru olup olmadığı, davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği noktasında olduğu anlaşılmıştır.
YİDK kararının 11/10/2021 tarihinde davacı tarafa tebliğ edildiği, davacının da 5000 sayılı TürkPatent Kanununun 15/C maddesinde öngörülen iki aylık süre içerisinde 13/12/2021 tarihinde ve 6769 sayılı SMK 156.ncı maddesinde görevli ve yetkili mahkemeye dava açtığı anlaşılmıştır.
TÜRKPATENT YİDK’nun 2021-M-7638 sayılı kararında; .”…………
“…..Yapılan değerlendirme sonucunda, başvuruda yer alan ‘Dali’ ibaresinin ünlü ressam….ye yapılan bir atıf olarak algılanacağı, ‘London’ yan unsuruyla birlikte başvurunun bir bütün olarak yarattığı izlenimin işitsel, görsel ve anlamsal olarak itiraz gerekçesi markalardan farklılaştığı dikkate alındığında markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığı görüşüne varılmıştır.
Başvuru ile itiraz gerekçesi markalar arasındaki belirgin farklılıklar ile başvuru kapsamında yer alan mal/hizmetlerin itiraz gerekçesi markanın bilinir olduğu sektörle ilişkili/bağlantılı olmadığı dikkate alındığında başvurunun tescili halinde 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesinde belirtilen koşulların ortaya çıkmayacağı görüşüne ulaşılmış ve itirazın reddi gerekmiştir. İtirazın reddedilmesine oybirliği ile karar verilmiştir.”
KARAR İtirazın reddedilmesine oybirliği ile karar verilmiştir.” şeklinde ifade edilmiştir.
6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU (10/01/2017 yürürlük)
Madde 6 (Marka tescilinde nispi ret nedenleri)
“(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir. “,
Madde 25 ” (1) 5 inci (mutlak red nedenleri ) veya 6 ncı ( nisbi red nedenleri ) maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. ” hükmü yer almaktadır.
SMK 6/1 maddesi anlamında iltibastan bahsedebilmek için ;
Her iki taraf markasının AYNI işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) BENZERLİĞİ olması,
Her iki taraf markasının benzer işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) AYNIYETİ olması,
Her iki taraf markasının BENZER işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) BENZERLİĞİ olması, ihtimali aranır.
Markaların karıştırılmasından söz edebilmek için ise , dava konusu marka ile itiraza mesnet marka/markalar arasında hedef tüketici kitlesi (orta düzeydeki) yönünden markaların “görsel”, “işitsel” ve “kavramsal” özellikleri dikkate alarak genel ve bütünsel açıdan benzerlik ihtimali olması , yine tescilli marka ile tescil olunmak istenen işaret arasında markayı taşıyan her iki ürünün işletmesel kökeninin aynı veya birbirleriyle bağlantılı (idari-ekonomik) işletmeler tarafından üretilmiş olabileceği noktasında bağlantı kurulması (ilişkilendirilme) ihtimalinin bulunması gerekir. Karıştırılma kavramının varlığı için “somut bir karıştırma” eyleminin varlığı şart olmayıp böyle bir tehlikenin varlığı dahi yeterli olacaktır.
SMK 6/5 maddesi anlamında tanınmışlıktan bahsedebilmek için ;
Toplumda (Türkiye sınırlarında) tanınmışlık düzeyine ulaşmış olması koşuluyla, tescilli bir markanın, aynı veya benzerinin farklı mal ve hizmetlerde kullanılması amacıyla yapılan marka başvurusu, tanınmışlığından haksız yarar sağlanabileceği, itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumlarda, tanınmış marka sahibinin itirazı üzerine ret edilir.
Yargıtay içtihatlarında tanınmışlık “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir. Bu hallerde başkasının başvuru markası dolayısıyla şayet taraf markaları aynı/benzer mal/hizmet içermiyorsa ve bu marka başvurusu nedeniyle haksız yarar sağlanabileceği, onun itibarına zarar verebileceği veya onun ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği hallerinde nisbi red sebebi sayılarak başvuru markası engellenebilecektir.
Yukarıdaki kriterler, taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;
Davalı başvuru Markası ….
(Ve diğerleri…)
Bilirkişi heyetinden alınan 04.08.2022 tarihli raporda ÖZETLE; “1) Karşılaştırılan markaların görsel, işitsel ve kavramsal açılardan benzer olmadığı,
2) Davacının muhtelif markaları yönünden, davalının markasının kapsamına alınmak istenilen tüm mal ve hizmetlerle ayniyet/benzerlik/türdeşlik şartının gerçekleştiği,
3) Davalının markasının kapsamına alınmak istenilen mal ve hizmetlerin hitap ettiği ortalama tüketici/alıcı kitlesinin bilinç/dikkat/özen/seçicilik seviyesinin düşük olmadığı,
4) (1) ve (3) nolu bentlerdeki tespit ve değerlendirmelerden dolayı, (2) nolu bentteki tespite rağmen, karşılaştırılan markalar arasında, karıştırılma/iltibas ihtimalinin bulunmadığı,
5) Davacının “tanınmışlık” iddiasının dava konusu edilen markanın tesciline/hükmüne bir engelinin/etkisinin olamayacağı,
6) Dava konusu edilen 06.10.2021 tarihli ve…sayılı YİDK kararının yukarıda yer verilen değerlendirmeler ile uyumlu olduğu,
7) Davacının hükümsüzlük talebinin yukarıda yer verilen değerlendirmeler ile uyumlu olmadığı, ” şeklinde ifade edilmiştir.
Davacı vekilinin yeni bir heyetten rapor ve aynı heyetten ek rapor alınması talebi HMK 30.ncu madde kapsamında değerlendirilerek, sunulan rapor denetlenebilir, içeriği de ihtisas mahkemesi hakimliğince olumlu veya olumsuz değerlendirilebilir kabul edilerek yargılama gereksiz uzamasın diye bu talepler reddedilmiştir.
GEREKÇE:
Önceki tescilli bir marka ile başvuru konusu sonraki marka işareti arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede görsel, sescil ve anlamsal benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınmakla beraber münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin de nazara alınarak belirlenmesi gerektiğinden hareketle;
Davalının “… ” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait “… ” ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ,sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı;
İşin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, mesnet marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu mallar/hizmetler için ayırdığı satın alma / faydalanma süresi içinde, davalının “…” ibareli marka başvurusunu gördüğünde derhal ve hiç düşünmeden davacının …” ibareli tescilli markalarından farklı bir marka olduğunu algılayabileceğini, diğer bir anlatımla ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından davacının “… ” ibareli tescilli markalı mallarından/hizmetinden satın almak/yararlanmak isterken davalının “…” ibareli başvuru markalı malı/hizmeti satın almak / yararlanmak şeklinde bir yanılgı yaşamayacağı, ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından başvuru konusu işaret ile davacının tescilli markaları arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı mallar / hizmetler algısı da oluşmayacağı, taraf marka işaretleri benzemediğinden SMK 6/1 maddesindeki iltibasın bulunmadığı kanaati oluştuğu;
Taraf marka işaretleri benzemediğinden SMK 6/5 maddesindeki tanınmışlık koşulu da oluşmadığı, ( davacıya ait tanınmış olduğu iddia edilen markadan ” haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği ” kanıtlanmadığı ) ;
Tüm bu gerekçelerle bilirkişi raporu da benimsenerek (rapordaki sonuç kısmında maddi hata olarak “7) Davacının hükümsüzlük talebinin yukarıda yer verilen değerlendirmeler ile uyumlu olmadığı, ” şeklinde geçse de) YİDK kararı doğru olduğundan davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar harcından peşin alınan 59,30 TL’nin düşümü ile bakiye 21,4 TL’nin davacıdan tahsiliyle Hazine’ye gelir kaydına,
3-AAÜT uyarınca 15.000.00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalılara eşit şekilde verilmesine,
4-Karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının taraflara iadesine,
Dair verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı, 6100 sayılı HMK 341 ila 345 inci maddesine göre tebliğden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememiz aracılığı ile… Mahkemesine istinaf kanun yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar okunup açıklandı. 10/10/2022
Katip …
¸e-imza
Hakim …
¸e-imza