Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C. ”TÜRK MİLLETİ ADINA”
ANKARA
4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR
HUKUK MAHKEMESİ K A R A R
ESAS NO : 2021/347
KARAR NO : 2022/369
HAKİM : … …
KATİP : … …
DAVACI : … – … …
VEKİLİ : Av. … -,,,,
DAVALI : 1- ……
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : 2- … -… …
VEKİLİ : Av. … …
DAVA : Marka 2021-M-8043 Sayılı YİDK Kararı İptali- Hükümsüzlük
DAVA TARİHİ : 06/12/2021
KARAR TARİHİ : 19/12/2022 Yazım Tarihi : 16/01/2023
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde ÖZETLE: Davacı tarafından
Davalının 24. ve 35. sınıflardaki ….sayılı … ibareli marka başvurusuna
yaptıkları itirazın …. sayılı karar ile reddedildiği; oysa, Davacının …,
….. sayılı “…” esas unsurlu seri
markaların sahibi olduğu; nihai tüketicinin, “…” seri markalarına bir yenisini
eklediği zannı ile Davalının tescil başvurusuna konu ettiği …” ibareli markaya
yönelebileceği; keza, ….
sayılı kararında “davalı başvurusuna konu “…. işaretinin davacının “…” markasına benzer ve kapsadığı emtiaların aynı olmasının iltibas ve bağlantı
kurma ihtimalini doğurduğu, davacının kendi markasına dayanarak davalının
başvurusunun 30. sınıfın 11, 12 ve 17. alt 8 grubundaki emtialar dışında kalanlar için
hükümsüzlüğüne sicilden terkinine dair ilk derece mahkemesi kararının onanmasına” ve
…. sayılı kararında “30.sınıf
ürünleri içeren davalı başvurusuna konusu işaretin SİZİNUN sözcüğünden oluştuğu,
Davacının 29, 30 ve 32. sınıf ürünleri içeren markalarının ise SİZİN ve SİZİN İÇİN ibareli
oldukları; davalı başvurusuna konu “SİZİNUN” ibareli işaretin, tescilde öncelik hakkına sahip davacıya ait “SİZİN” ibareli markalarla benzer mahiyette bulunduğu, SİZİN
sözcüğünün ayırt ediciliği bulunan bir sözcük olduğu, markalar arasındaki farkların
aralarındaki seri içerisine girme, sescil ve görsel benzerliğin etkilerini geri plana itmeye
elverişli olmadığı, davalının davacının bu markayı taşıyan ürün ve hizmetler için
tüketiciler nezdinde tesis ettiği imajdan haksız olarak istifade edebileceği, davalı
başvurusunun kapsamında yer alan 30. sınıf ürünlerin davacı markalarının kapsamında
yer aldığı, ortalama tüketici kitlesinden büyük bir kısmının karıştırma ihtimali olduğu
gerekçesiyle YİDK kararının iptaline dair ilk derece mahkemesi kararının onanmasına”
hükmedildiği; Davacı ile markaları devraldığı firmanın yaklaşık 20 yıldır yurt içinde ve
yurt dışında … hakim unsurlu markaları tescilli olduğu tüm emtialarda kesintisiz
ve etkin bir biçimde kullandığı, yüksek miktarlarda yatırım yaptığı, ödüller aldığı, üretim
ve bayii ağını genişlettiği, reklam filmleri ve yazılı görsel basında çıkan haberler ve ürün
kalitesi ile “…” hakim unsurlu markaların tüketiciler nezdinde maruf ve meşhur
hale getirdiği; Davacının 24. ve 35. sınıflar bakımından “…” ibareli seri markalarının
tanınırlığını bilen ve Davacı markasına güvenen nihai tüketici, ilgili emtia üzerinde
göreceği “…” ibareli markayı “…” olarak algılayacağı ya da Davacının seri
markalarıyla karıştıracağından davalının haksız kazanç elde edeceği; Davacının
“…” ibareli tanınmış markalarını bilen ve tanınmışlığından yararlanmak isteyen
“…” ibareli tanınmış markalarını bilen ve tanınmışlığından yararlanmak isteyen
Davalının …. sayılı “…” ibareli başvuruyu kötüniyetle gerçekleştirdiği”
öne sürülerek,…. sayılı YİDK kararının iptali ile dava süresince tescili halinde
….sayılı markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiş, duruşmada da dilekçesini aynen tekrar etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı kurum vekili dilekçe ve beyanında ÖZETLE: Alınan kararlar ve yapılan işlemlerin usule ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı Firma Vekili dilekçe ve beyanında ÖZETLE: Davalının …. kod numaralı
… ibareli marka müracaatına itirazlarının … sayılı kararı ile
reddedildiği; …” ibareli başvuru ile davacıya ait itiraz konusu markanın,
kavramsal, görsel bakımdan ve bıraktıkları toplu intiba yönünden birbirlerinden
farklı markalar olduğu; Davalı markasında “bay” ibaresi mavi “life” ibaresi ise
kırmızı renkte olduğu ve Davacının itirazına konu markaları ile görsel, işitsel ve
kavramsal olarak farklılık gösterdiği; markaların “ortalama tüketici” nezninde
karıştırılma ihtimalinın bulunmadığı; Davacının SMK 6/5 ve 6/9 maddesine dayalı
taleplerinin yasaya aykırılık taşıdığı” öne sürülerek davanın reddi talep edilmiştir.
MUHAKEME:HMK kapsamında “Yazılı Yargılama Usulü ” uygulanmıştır.
DELİLLER ve DEĞERLENDİRME:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı firmanın … başvuru sayılı markası ile davacı tarafın itiraz mesnedi markaları arasında SMK 6/1 maddesine göre iltibas koşulları oluşup oluşmadığı, davacı tarafın başvuru markası açısından SMK 6/3 maddesine göre önceye dayalı kullanım ve gerçek hak sahipliği iddiası, markalarının SMK 6/5 maddesine göre tanınmışlığı iddiası, SMK 6/9 maddesine göre de davalı başvurusunun kötü niyetli yapıldığı iddialarının yerinde ve doğru olup olmadığı, Türk Patent’in …. sayılı YİDK kararının iptalinin, davalı markasının da hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği noktasında olduğu anlaşılmıştır.
YİDK kararının 08/10/2021 tarihinde davacı tarafa tebliğ edildiği, davacının da 5000 sayılı TürkPatent Kanununun 15/C maddesinde öngörülen iki aylık süre içerisinde 06/12/2021 tarihinde ve 6769 sayılı SMK 156.ncı maddesinde görevli ve yetkili mahkemeye dava açtığı anlaşılmıştır.
TÜRKPATENT YİDK’nun ….sayılı kararında;”…başvuru numaralı ”…” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvurunun … ibareli markalar
ile karıştırılma ihtimali gerekçesiyle SMK’nın 6/1, 6/9 maddeleri uyarınca
reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir.
……
Kurul’a ilgili tüketicilerin başvuruya konu marka ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markaları bütüncül algı çerçevesinde farklı ticari kaynaklardan gelen birbirinden farklı markalar olarak algılayabileceği kanaatine varılmış ve başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markalar bütünüyle bıraktıkları izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimali dahil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzer bulunmamıştır.
Bu itibarla markalar arasında 6769 s. SMK ‘nın 6/1 maddesi hükmü anlamında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Öte yandan başvurunun kötü niyetle yapıldığı yönünde somut ve elle tutulur delillere rastlanmadığından ve Kurul’da başvurunun kötü niyetle yapıldığı yönünde bir kanaat de oluşturmadığından, bu iddiaya dayalı itiraz haklı görülmemiştir.
Sayılan nedenlerle, itirazın tüm gerekçeleri ile birlikte reddi gerekmiştir. ” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU (10/01/2017 yürürlük)
Madde 6 (Marka tescilinde nispi ret nedenleri)
“(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(9)Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.”,
Madde 25 ” (1) 5 inci (mutlak red nedenleri ) veya 6 ncı ( nisbi red nedenleri ) maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. ” hükmü yer almaktadır.
SMK 6/1 maddesi anlamında iltibastan bahsedebilmek için ;
Her iki taraf markasının AYNI işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) BENZERLİĞİ olması,
Her iki taraf markasının benzer işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) AYNIYETİ olması,
Her iki taraf markasının BENZER işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) BENZERLİĞİ olması, ihtimali aranır.
Markaların karıştırılmasından söz edebilmek için ise , dava konusu marka ile itiraza mesnet marka/markalar arasında hedef tüketici kitlesi (orta düzeydeki) yönünden markaların “görsel”, “işitsel” ve “kavramsal” özellikleri dikkate alarak genel ve bütünsel açıdan benzerlik ihtimali olması , yine tescilli marka ile tescil olunmak istenen işaret arasında markayı taşıyan her iki ürünün işletmesel kökeninin aynı veya birbirleriyle bağlantılı (idari-ekonomik) işletmeler tarafından üretilmiş olabileceği noktasında bağlantı kurulması (ilişkilendirilme) ihtimalinin bulunması gerekir. Karıştırılma kavramının varlığı için “somut bir karıştırma” eyleminin varlığı şart olmayıp böyle bir tehlikenin varlığı dahi yeterli olacaktır.
SMK 6/3 maddesinin uygulanması için tescilsiz olarak kullanılan işaretin MARKASAL şekilde yani işlevine uygun , ayırt ediciliği sağlanmış olarak ticaret alanında kullanılması, bu kullanımın da Türkiye hudutları içinde olması gerekir. Üçüncü kişinin davaya konu tescil başvurusundan veya rüçhan hakkının doğumundan önce, bu işareti kullandığı , çevresinde belli bir oranda bu işaret üzerinde hak sahibi olarak bilinip tanındığının ispatı (tüm Türkiye genelinde değil) gerekir. Diğer bir anlatımla, öncelik hakkını ileri sürenin söz konusu ibarenin başkası tarafindan kullanımını veya tescilini engelleme hakkı verecek nitelik ve yoğunlukta bu işareti Türkiye hudutları içinde ticaret alanında kullandığını ispatlaması gerekir. Gerçekten, bir işareti ilk kullanan ve ona ayırt edici nitelik kazandıran kişi onun hak sahibi olarak kabul edilir ve bu halde gerçek hak sahipliği sözkonusudur.
SMK 6/5 maddesi anlamında tanınmışlıktan bahsedebilmek için ;
Toplumda (Türkiye sınırlarında) tanınmışlık düzeyine ulaşmış olması koşuluyla, tescilli bir markanın, aynı veya benzerinin farklı mal ve hizmetlerde kullanılması amacıyla yapılan marka başvurusu, tanınmışlığından haksız yarar sağlanabileceği, itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumlarda, tanınmış marka sahibinin itirazı üzerine ret edilir.
Yargıtay içtihatlarında tanınmışlık “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir. Bu hallerde başkasının başvuru markası dolayısıyla şayet taraf markaları aynı/benzer mal/hizmet içermiyorsa ve bu marka başvurusu nedeniyle haksız yarar sağlanabileceği, onun itibarına zarar verebileceği veya onun ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği hallerinde nisbi red sebebi sayılarak başvuru markası engellenebilecektir.
Doktrin ve çeşitli yargı kararları dikkkate alınıp bakıldığında KÖTÜNİYET kriteri “Marka sahibinin, markasını tescil ederken, markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, iyi niyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacı gütmesi gibi hallerde, kötü niyetli marka tescilinden bahsedilir. Marka başvurusunun kötü niyetli bir başvuru olabilmesi için, marka başvurusu sırasında kötü niyetli olarak markanın amacı ve temel işlevi dışında bir amaçla kullanılması gerekir. Dolayısıyla kötü niyetin kabulü için, marka için başvuruda bulunan kişi, markanın temel işlevleri olan ürünün işletmeye aidiyetini sağlama ve diğer ürünler karşısında ayırt edicilik sağlama fonksiyonu dışında bir amaçla veya marka üzerindeki gerçek hak sahibinin markadan yararlanmasını engellemek veya markanın ün ve şöhretinden yararlanmak suretiyle haksız çıkar edinme gibi bir amaçla hareket etmelidir.” şeklinde görüşler yer almaktadır.
Yukarıdaki kriterler, taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;
Davalı başvuru Markası Davacı Markaları
…. ….
11/10/2022 Tarihli Bilirkişi raporunda ÖZETLE: “SMK 6/1 çerçevesinde, başvuru markası ile Davacının itiraza mesne….sayılı markalarının aynı
veya benzer mal ve hizmetleri kapsadığı; ancak, başvuru markası ile Davacının
bu markalarının bıraktıkları bütünsel genel izlenim itibarıyla görsel, işitsel ve
kavramsal olarak karıştırılabilecek düzeyde benzer olmadığı ve başvuru
markasının tesciline karar verilen ve çoğunluğu doğrudan vasati nihai
tüketicilerden 24 ve 35. sınıf mal ve hizmetler bakımından iltibas yaratmayacağı;
SMK 6/3 çerçevesinde, Davacının önceye dayalı kullanım ve gerçek hak sahipliği
itirazına ilişkin somut herhangi bir iddia veya delile rastlanmadığı;
SMK 6/5 çerçevesinde, Davacının itiraza veya davaya mesnet markalarından
herhangi birinin refleks halinde müdahaleye ihtiyaç duymadan hatırlanan tanınmış
bir marka olduğunun ve/veya Davalı markasının tescili ve kullanılması halinde
Davacı markalarından haksız menfaat sağlaması, Davacı markalarının itibar veya
ayırt edici niteliğine zarar verilmesi hallerinden birinin gerçekleşebileceğinin
somut olgu veya delillerle ortaya konulamadığı belirtilmiştir.”
Davacı vekilinin yeni bir heyetten rapor ve aynı heyetten ek rapor alınması talebi HMK 30.ncu madde kapsamında değerlendirilerek, sunulan rapor denetlenebilir, içeriği de ihtisas mahkemesi hakimliğince olumlu veya olumsuz değerlendirilebilir kabul edilerek yargılama gereksiz uzamasın diye bu talepler reddedilmiştir.
GEREKÇE:
Önceki tescilli bir marka ile başvuru konusu sonraki marka işareti arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede görsel, sescil ve anlamsal benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınmakla beraber münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin de nazara alınarak belirlenmesi gerektiğinden hareketle;
Davalının “…” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait “… ” ve diğer ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ,sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı;
İşin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, mesnet marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu mallar/hizmetler için ayırdığı satın alma / faydalanma süresi içinde, davalının “…” ibareli marka başvurusunu gördüğünde derhal ve hiç düşünmeden davacının “… ” ve diğer ibareli tescilli markalarından farklı bir marka olduğunu algılayabileceğini, diğer bir anlatımla ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından davacının “… ” ve diğer ibareli tescilli markalı mallarından/hizmetinden satın almak/yararlanmak isterken davalının “…” ibareli başvuru markalı malı/hizmeti satın almak / yararlanmak şeklinde bir yanılgı yaşamayacağı, ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından başvuru konusu işaret ile davacının tescilli markaları arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı mallar / hizmetler algısı da oluşmayacağı, taraf marka işaretleri benzemediğinden SMK 6/1 maddesindeki iltibasın bulunmadığı kanaati oluştuğu;
Davacı tarafın “…” ibareli başvuru üzerinde SMK 6/3 maddesi anlamında önceye dayalı kullanım ve gerçek hak sahipliği kanıtlanmadığı,
Taraf marka işaretleri benzemediğinden SMK 6/5 maddesindeki tanınmışlık koşulu da oluşmadığı, ( davacıya ait tanınmış olduğu iddia edilen markadan ” haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği ” kanıtlanmadığı ) ;
Dava konusu marka açısından SMK 6/9 maddesi anlamında kötüniyetli başvuru yapıldığı iddiası da kanıtlanmadığı;
Tüm bu gerekçelerle YİDK kararı doğru olduğundan davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar harcından peşin alınan 59,30 TL’nin düşümü ile bakiye 21,4 TL’nin davacıdan tahsiliyle Hazine’ye gelir kaydına,
3-AAÜT uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalılara eşit verilmesine,
4-Karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Dair verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK 341 ila 345 inci maddesine göre tebliğden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememiz aracılığı ile …. Mahkemesine istinaf kanun yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar okunup açıklandı. 19/12/2022
Katip … Hakim …
✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır