Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/325 E. 2022/355 K. 12.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

T.C. “TÜRK MİLLETİ ADINA”
ANKARA
4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR
HUKUK MAHKEMESİ K A R A R
ESAS NO : 2021/325 Esas
KARAR NO : 2022/355

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACILAR : 1-…
VEKİLİ : Av. … ..
DAVALI : 1- …
VEKİLİ : Av. … – ..
DAVALI : 2- … -… …
VEKİLİ : Av. … -…
DAVA : Marka 2021-M-7118 Sayılı YİDK Kararı İptali – Hükümsüzlük
DAVA TARİHİ : 18/11/2021
KARAR TARİHİ : 12/12/2022 Yazım Tarihi:04/01/2023

İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde ÖZETLE: Davacıların Türkiye’nin önde gelen sanayi ve ticaret toplulukları arasında anılan şirketler olarak, başta süt ve süt ürünleri, et ve et ile çeşitli gıda maddelerinin üretim ve satış faaliyetleriyle iştigal ettiklerini, davacıların uzun süredir kesintisiz ve fasılasız olarak ….” markasını ürünlerinde kullanarak bu markayı tanınmış ve ayırt ediciliği haiz hale getirdiğini, bu tanınmışlığın davalı TÜRKPATENT ve yargı mercileri tarafından verilmiş onlarca karar ile de teyit edildiğini, davalı başvurusunda geçen “…..” ibaresinin davacıların tescilli/tanınmış/seri “…”lı markalarıyla iltibas yaratacak derecede benzer bir ibare olduğunu, söz konusu ibarenin dava konusu edilen markada tek başına esas unsur olarak kullanıldığını, davalının asıl amacının yasayı dolanarak …” markasının tanınmışlığından faydalanmak ve bu ibareyi kendi adına tescil ettirmek olduğunu, davalının kelime markasında kullanılmış olan tamlamada asıl vurgunun “…” ibaresinde olduğunu, “….” ibaresinin markaya herhangi bir ayırt edicilik katmadığını, somut olaydaki gibi …”lı ibarelerin ve tamlamaların kullanıldığı markalara karşı davacılar tarafından ikame edilmiş bir çok emsal davada, davacıların taleplerinin yargı makamları tarafından da kabul edildiğini, nitekim bu hususta TÜRKPATENT YİDK’nın da verdiği pek çok emsal karar olduğunu, davalının dava konusu edilen marka başvurusunu kötü niyetle yapmış olduğunun açık olduğunu, davacıların “….” ibaresinin gerçek hak sahibi olduğunu ileri sürerek, TÜRKPATENT YİDK’nın dava konusu edilen 22.09.2021 tarih ve … sayılı kararının iptaline ve davalı adına tescili talep edilen … sayılı markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı kurum vekili dilekçe ve beyanında ÖZETLE: Alınan kararlar ve yapılan işlemlerin usule ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı firma Vekili dilekçe ve beyanında ÖZETLE: Somut olayda karşılaştırılan markalar arasında bir benzerlik olmadığını, işaretler karşılaştırılırken bir bütün olarak ele alınmaları gerektiğini, davalının markasında geçen ibarenin davacıların tescilli markalarından yeterli ölçüden farklılaşmış bir ibare olduğunu, nitekim davalının markasında “….” ibaresinin “….” şeklinde bütünsel bir tamlama içerisinde kullanılmış olduğunu, zaten de *kaynak” şeklindeki sözlük anlamı itibariyle …. ibaresinin markasal hüviyette ayırt ediciliğinin zayıf olduğunu, dava konusu edilen arkada kullanılan tamlamanın … maddesinin bolca bulunduğu kaynak” anlamına geldiğini, bu anlamı itibariyle de dava konusu edilen markada geçen “pınar” ibaresinin … ibaresinden bağımsız olarak algılanmasının mümkün olmadığını, zaten de “…” ibaresinin davacıların şemsiye markası olduğunu ve bu yüzden de benzerlik kıyaslaması esnasında dikkate alınmaması gerektiğini, somut olayda davacıların SMK m. 6/5 hükmünün uygulanması koşullarının oluştuğunu ve dahi davalının dava konusu edilen marka başvurusunun kötü niyetle yapıldığını ispat edemediğini, bu nedenlerle davadaki taleplerin reddinin gerektiğini savunmuştur.
MUHAKEME:HMK kapsamında “Yazılı Yargılama Usulü ” uygulanmıştır.
DELİLLER ve DEĞERLENDİRME:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı firmanın … başvuru sayılı markası ile davacı tarafların itiraz mesnedi markaları arasında SMK 6/1 maddesine göre iltibas koşulları oluşup oluşmadığı, davacı tarafın SMK 6/3 maddesine göre önceye dayalı kullanım ve gerçek hak sahipliği iddiası, SMK 6/4-5 maddesine göre markalarının tanınmışlığı iddiası, SMK 6/6 maddesine göre ticaret unvanı ve diğer fikri hak iddiası, davalı başvurusunun SMK 6/9 maddesine göre kötü niyetli yapıldığı iddiaları ile birlikte SMK 6/7-8 maddeleri açısından ileri sürülen iddiaların yerinde ve doğru olup olmadığı, Türk Patent’in …. sayılı YİDK kararının iptalinin davalı markasının da hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği, hükümsüzlük talebi açısından davacı tarafın SMK 5/1-ç maddesindeki aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzerlik iddiasının hükümsüzlüğe etki edip etmeyeceği noktasında olduğu anlaşılmıştır.
YİDK kararının 23/09/2021 tarihinde davacı tarafa tebliğ edildiği, davacının da 5000 sayılı TürkPatent Kanununun 15/C maddesinde öngörülen iki aylık süre içerisinde 18/11/2021 tarihinde ve 6769 sayılı SMK 156.ncı maddesinde görevli ve yetkili mahkemeye dava açtığı anlaşılmıştır.
TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararında; ” Yapılan incelemede, başvuruya konu marka örneğinde ‘tahin pınarı’ ibarelerinin bütünsel bir anlama sahip ve bir bütün olarak markasal algı oluşturacak nitelikte olduğu, muterizler adına yapılan itirazlara gerekçe olarak gösterilen markalarda ise ‘pınar’ibaresinin asli markasal unsuru oluşturduğu tespit edilmiştir. Bu çerçevede, markalar kavramsal, işitsel ve görsel olarak ihtiva ettikleri unsurların tamamı ile birlikte bir bütün olarak değerlendirildiğinde, başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markaların iltibasa neden olacak düzeyde benzer olmadığı ve markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Markalar benzer olmadığından, itiraz gerekçesi markaların önceki kullanımları ya da piyasadaki bilinirlik seviyesinin de markalar arasında karışıklığa neden olmayacağı, muteriz markalarının ün ve itibarından haksız fayda elde etme ya da bunlara zarar verme ihtimallerinin bulunmadığı kanaatine ulaşılmıştır. İtirazlarda ileri sürülen kötü niyet iddialarının ise yeterli bilgi ve delille ispatlanamadığı tespit edildiğinden bu yöndeki iddialar da haklı bulunmamış ve her iki itirazın da reddi gerekmiştir. ” Şeklinde ifade edilmiştir.
6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU (10/01/2017 yürürlük tarihli)
Madde 5/1-ç “Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescil edilmiş ya da önceki tarihte tescil başvurusu yapılmış marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer işaretler” marka olarak tescil edilmez. hükmü yer almaktadır.
Buradaki “ayniyet” olgusuyla, “bir markanın tamamen taklit edilmesi” kast edilmektedir. “Ayırt edilemeyecek derecede benzerlik” olgusuyla ise başvuru konusu markanın tescilli markanın birebir aynısı olmamakla birlikte, “ilk bakışta fark edilemeyecek derecede aynı” olan ve bu hususun ispatına dahi gerek duyulmayan, ancak çok dikkatli bir inceleme sonucu farkın anlaşılabileceği ibare ve şekilleri taşıyan işaretler kast edilmektedir…
Madde 6 (Marka tescilinde nispi ret nedenleri)
“(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını,fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(7) Ortak markanın veya garanti markasının yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren üç yıl içinde yapılan, ortak marka veya garanti markasıyla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki hak sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(8) Tescilli markanın yenilenmeme sebebiyle koruma süresinin sona ermesinden itibaren iki yıl içinde yapılan, bu markayla aynı veya benzer olan ve aynı veya benzer mal veya hizmetleri içeren marka başvurusu, önceki marka sahibinin itirazı üzerine bu iki yıllık süre içinde markanın kullanılmış olması şartıyla reddedilir.
(9)Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.”,
Madde 25 ” (1) 5 inci (mutlak red nedenleri ) veya 6 ncı ( nisbi red nedenleri ) maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. ” hükmü yer almaktadır.
SMK 6/1 maddesi anlamında iltibastan bahsedebilmek için ;
Her iki taraf markasının AYNI işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) BENZERLİĞİ olması,
Her iki taraf markasının benzer işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) AYNIYETİ olması,
Her iki taraf markasının BENZER işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) BENZERLİĞİ olması, ihtimali aranır.
Markaların karıştırılmasından söz edebilmek için ise , dava konusu marka ile itiraza mesnet marka/markalar arasında hedef tüketici kitlesi (orta düzeydeki) yönünden markaların “görsel”, “işitsel” ve “kavramsal” özellikleri dikkate alarak genel ve bütünsel açıdan benzerlik ihtimali olması , yine tescilli marka ile tescil olunmak istenen işaret arasında markayı taşıyan her iki ürünün işletmesel kökeninin aynı veya birbirleriyle bağlantılı (idari-ekonomik) işletmeler tarafından üretilmiş olabileceği noktasında bağlantı kurulması (ilişkilendirilme) ihtimalinin bulunması gerekir. Karıştırılma kavramının varlığı için “somut bir karıştırma” eyleminin varlığı şart olmayıp böyle bir tehlikenin varlığı dahi yeterli olacaktır.
SMK 6/3 maddesinin uygulanması için tescilsiz olarak kullanılan işaretin MARKASAL şekilde yani işlevine uygun , ayırt ediciliği sağlanmış olarak ticaret alanında kullanılması, bu kullanımın da Türkiye hudutları içinde olması gerekir. Üçüncü kişinin davaya konu tescil başvurusundan veya rüçhan hakkının doğumundan önce, bu işareti kullandığı , çevresinde belli bir oranda bu işaret üzerinde hak sahibi olarak bilinip tanındığının ispatı (tüm Türkiye genelinde değil) gerekir. Diğer bir anlatımla, öncelik hakkını ileri sürenin söz konusu ibarenin başkası tarafindan kullanımını veya tescilini engelleme hakkı verecek nitelik ve yoğunlukta bu işareti Türkiye hudutları içinde ticaret alanında kullandığını ispatlaması gerekir. Gerçekten, bir işareti ilk kullanan ve ona ayırt edici nitelik kazandıran kişi onun hak sahibi olarak kabul edilir ve bu halde gerçek hak sahipliği sözkonusudur.
SMK 6/4 maddesine göre tanınmış markada ;
Paris sözleşmesi kapsamında tanınmışlık düzeyine ulaşmış olması koşuluyla, tescilli bir markanın, işaret ve emtia açısından aynı veya benzerinin Türkiye’de aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından başvurusunun yapılması halinde itiraz üzerine reddedileceği düzenlenmektedir.
SMK 6/5 maddesi anlamında tanınmışlıktan bahsedebilmek için ;
Toplumda (Türkiye sınırlarında) tanınmışlık düzeyine ulaşmış olması koşuluyla, tescilli bir markanın, aynı veya benzerinin farklı mal ve hizmetlerde kullanılması amacıyla yapılan marka başvurusu, tanınmışlığından haksız yarar sağlanabileceği, itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumlarda, tanınmış marka sahibinin itirazı üzerine ret edilir.
Yargıtay içtihatlarında tanınmışlık “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir. Bu hallerde başkasının başvuru markası dolayısıyla şayet taraf markaları aynı/benzer mal/hizmet içermiyorsa ve bu marka başvurusu nedeniyle haksız yarar sağlanabileceği, onun itibarına zarar verebileceği veya onun ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği hallerinde nisbi red sebebi sayılarak başvuru markası engellenebilecektir.
SMK 6/6 madde kapsamına, kişilik haklarından isim hakkı ile fotoğraf üzerindeki hak, FSEK kapsamında telif hakları ve sınaî haklar olan marka, tasarım, patent, faydalı model, coğrafi işaret, ticaret unvanı, işletme adı girer. Marka ve ticaret unvanı da sınaî mülkiyet hakkı olarak maddenin koruma kapsamına alınmıştır. Ancak sınaî mülkiyet hakları kapsamında korunacak bir markadan veya ticaret unvanından söz edebilmek için “tescil” şarttır. Örneğin bir ticaret unvanına dayanarak başkasına ait marka tescilinin engellenmesi isteniyorsa bu ticaret unvanının ticaret sicilinde tescilli olması gerekmektedir.
SMK madde 6/7-8.nci bentlerdeki (yukarıdaki madde metinleri karşısında ) hususların (koşulların) somut olayda oluşmadığı ;
Doktrin ve çeşitli yargı kararları dikkkate alınıp bakıldığında KÖTÜNİYET kriteri “Marka sahibinin, markasını tescil ederken, markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, iyi niyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacı gütmesi gibi hallerde, kötü niyetli marka tescilinden bahsedilir. Marka başvurusunun kötü niyetli bir başvuru olabilmesi için, marka başvurusu sırasında kötü niyetli olarak markanın amacı ve temel işlevi dışında bir amaçla kullanılması gerekir. Dolayısıyla kötü niyetin kabulü için, marka için başvuruda bulunan kişi, markanın temel işlevleri olan ürünün işletmeye aidiyetini sağlama ve diğer ürünler karşısında ayırt edicilik sağlama fonksiyonu dışında bir amaçla veya marka üzerindeki gerçek hak sahibinin markadan yararlanmasını engellemek veya markanın ün ve şöhretinden yararlanmak suretiyle haksız çıkar edinme gibi bir amaçla hareket etmelidir.” şeklinde görüşler yer almaktadır.
Yukarıdaki kriterler, taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;
Davalı başvuru Markası Davacı Markaları
… …
29,30.Sınıf 29,30.Sınıf

35.Sınıf

35.Sınıf
(ve diğerleri…….)

Bilirkişi heyeti tarafından sunulan 05.08.2022 tarihli raporda ÖZETLE ” 1) Taraf markalarının SMK m. 5/1(ç) hükmü anlamında, herhangi bir takdir yetkisi ve şüpheye yer vermeyen bir biçimde benzer olmadığı,
2) Dava dosyasına davacılar tarafından sunulmuş olan yargı kararlarının somut olayımıza emsal nitelikte olduğu gerçeği de gözetildiğinde, davacıların sırf kelime markası olan,…” ibaresini tek unsur veya bir tamlama içinde yer alan iki kelimeden bir tanesi olarak ihtiva eden markaları açısından, taraf markalarının SMK m. 6/1 hükmü anlamında, görsel, işitsel ve kavramsal açılardan ve genel görünümü bariyle benzer olduğu,
3) Davacıların muhtelif markaları gözetildiğinde, dava konusu edilen markanın kapsamına alınmak istenilen 29 ve 30. Sınıflara giren tüm emtialar yönünden somut olayda emtia ayniyeti,/türdeşliği/benzerliği şartının gerçeklemiş olduğu,
4) Davalının markasının kapsamına alınmak istenilen emtiaların hitap ettiği tüketici kitlesinin bu emtiaları satın alırken sahip olduğu seçicilik/algı/dikkat/özen seviyesinin yüksek olmadığı,
5) (2), (3) ve (4) nolu bentlerde yer alan sebeplerden dolayı, (2) nolu bentte belirtilen özellikleri haiz davacı(lar) markaları açısından, karşılaştırılan markalar arasında, karıştırma ihtimalinin /iltibas tehlikesinin bulunduğu,
6) Davacıların “PINAR” markası, gıda sektöründe tanınmış bir marka olduğundan, (2) nolu bentteki değerlendirme de gözetildiğinde, bu tanınmışlığın, dava konusu edilen markanın tesciline engeli/hükmüne etkisi olabileceği,
7) Davacıların “önceki kullanıma dayalı gerçek hak sahipliği”, “ticaret unvanından kaynaklanan hak” ve SMK m. 6/7-8 hükümlerine dayalı iddialarının davalı markasının tesciline/hükmüne bir etkisinin olamayacağı,
8) Davacıların “kötü niyet” iddialarının değerlendirmesin olduğundan Sayın Mahkeme tarafından yapılması gerektiği, hukuki niteliği yüksek olduğundan sayın mahkeme tarafından yapılması gerektiği,
9) (5) ve (6) nolu bentlerde yer verilen değerlendirmeler ile dava konusu edilen 22.09.2021 tarihli ve …8 sayılı YİDK kararının uyumlu olmadığı,
10) Davacıların hüküm: inin (5) ve (6) nolu bentlerde yer verilen değerlendirmeler ile uyumlu olduğu,
” şeklinde ifade edilmiştir.
Davalı firma vekilinin talimat yoluyla İstanbul … aracılığı ile yeni bir heyetten rapor alınması talebi HMK 30.ncu madde kapsamında değerlendirilerek, sunulan rapor denetlenebilir, içeriği de ihtisas mahkemesi hakimliğince olumlu veya olumsuz değerlendirilebilir kabul edilerek yargılama gereksiz uzamasın diye bu talepler reddedilmiştir.

GEREKÇE:
Tarafların iddia ve savunması, marka başvuru kapsamı ve görseli, davacı markaları , ilgili birimlerden gelen yazılar, bilirkişi heyet raporu, YİDK kararı ve dosyanın bütünü birlikte ele alındığında;
Mutlak red sebebi açısından ;
Davalının başvuru markasının “… ” şeklinde, davacı markasının ise ” … ” görselini içermesi karşısında esasen yüksek derecede görsel ve sesçil benzerlik oluşmakla beraber bu benzerliğin aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olarak değerlendirilmemesi gerektiği, zira birinde T.. ibaresi diğerinde ise Pınar ibaresi olduğu için başvuru ve davacı markasının AYNİYET şeklinde kabul edilemeyeceği sonucuna varılarak SMK 5-1-ç maddesine göre mutlak red sebebi oluşmadığı;
Nisbi red sebepleri açısından;
Tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede görsel, sescil ve anlamsal benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınmakla beraber münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin de nazara alınarak belirlenmesi gerektiğinden hareketle;
Davalının … ” ibareli marka başvurusu ile davacının “…” ibareli tescilli markaları arasında ortalama tüketici kesimi nazarında görsel ve sesçil benzerlik oluştuğu; aynı şekilde taraf markalarında emtia benzerliği de oluştuğu;
İşin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin yargılama konusu mallar yönünden ayırdığı satın alma süresi içinde davalının “… ” ibareli başvuru markasını gördüğünde derhâl ve hiç düşünmeden bunun davacının …” ibareli markasından farklı bir marka olduğunu algılayamayacağı, diğer bir anlatımla ortalama tüketici nezdinde başvuru kapsamındaki yukarıda belirtilen mallarda davacının markalı ürününü satın almak isterken davalının başvuru markalı ürünü satın almak şeklinde bir yanılgı yaşayabileceği, başvuru kapsamındaki yukarıda belirtilen mallar yönünden her iki taraf markasının aynı işletmeye ait markalar ya da idari ve ekonomik anlamda bağlantılı bir işletme markaları olarak algılanabileceği , taraf markaları arasında bu mallarda SMK 6/1 maddesindeki iltibas koşulu oluştuğu;
Diğer yönden bilirkişi raporunda da geçtiği şekilde ” Somut olayda ….” işaretinin/markasının/tanıtma vasıtasının gıda sektöründe, başta süt/süt ürünleri ve et/et ürünleri olmak üzere çok çeşitli emtialarda davacıların uzun yıllara sarih yoğun tanıtım faaliyetleri ile istikrarlı bir şekilde Türkiye genelinde kullanıldığı ve tanıtıldığı, bu markanın gıda sektöründe iyi bilindiği ve tanınmışlığa ulaştığı, davacılar ile özdeşleştiği ve dahi bu tanınmışlığın ve yaygın kullanımın davacılar tarafından dava/marka dosyasına sunulan belgelerle ispatlanmış olduğu, bu tanınmışlığın çok sayıda yargı kararıyla ve dahi davalı TÜRKPATENT tarafından da 14.07.1998 tarihli ve 47804 sayılı karar ile tespit ve teyit edildiği gerçekleri gözetildiğinde, dava konusu marka başvurusunda bu ibarenin aynısının geçmesi ve davalının söz konusu ibareyi, davacıların markasının tanınmış olduğu sektörde, davacıların markalarının tescilli olduğu aynı/aynı tür/benzer emtialarda kullanması halinde, haksız bir yararın sağlanması, tanınmış markanın itibarına zarar verilmesi veya tanınmış markanın ayırt edici karekterinin zedelenmesi şartlarının gerçekleşebileceği ihtimalinin söz konusu olabileceği göz önüne alındığında, davalının başvuruya konu markasının, davacıların markalarının bu tanınmışlığından haksız yarar sağlaması, tanınmış markanın itibarına zarar vermesi ve ayırt ediciliğini zedelemesi durumlarından birinin oluşabileceği düşünüldüğünden, davacıların tanınmışlıkla ilgili iddiasının, dava konusu markanın tesciline/hükmüne engel olabileceği sonuç ve kanaatine varılmıştır.” şeklindeki görüş ve düşünceye de iştirak edilerek yine bu mallar açısından SMK 6/5 maddesine göre tanınmışlık nedeniyle davalı başvurusuna nisbi red engeli oluşturabileceği;
Diğer yönden;
Davacı tarafın “… ” ibareli başvuru üzerinde SMK 6/3 maddesi anlamında önceye dayalı kullanım ve gerçek hak sahipliği kanıtlanmadığı,
Davacı tarafın “… ” ibareli başvuru üzerinde SMK 6/6 maddesi anlamında ticaret ünvanı dahil diğer fikri ve sınai mülkiyet hak iddiası kanıtlanmadığı;
Dava konusu başvuru markası açısından SMK madde 6/7-8 .nci bentlerdeki nisbi red sebepleri de oluşmadığı;
Dava konusu marka açısından SMK 6/9 maddesi anlamında kötüniyetli başvuru yapıldığı iddiası da kanıtlanmadığı;
Ancak bu durumlar yukarıda açıklandığı üzere SMK 6/1 ve 6/5 maddesinde var olan nisbi red engelini ortadan kaldırmadığı;
Tüm bu gerekçelerle bilirkişi heyet raporu da benimsenerek dava kabul edilmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere
1-Davanın KABULÜNE,
2-Dava konusu Türk Patent’in…sayılı YİDK kararının İPTALİNE,
3-Dava konusu…sayılı markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE, sicilden terkin edilmesine, karar kesinleştiğinde Türk Patent’e müzekkere yazılmasına,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar harcından peşin alınan 59,30 TL’nin düşümü ile bakiye 21,4TL’nin davalılardan tahsiliyle Hazine’ye gelir kaydına,
5-AAÜT uyarınca 15.000.00 TL vekalet ücretinin davalılardan tahsiliyle davacıya verilmesine,
6-Davacının yaptığı; 2.350.00 bilirkişi ücreti, 192,5‬ tebligat ücreti,80,70 TL ilk harç masrafı olmak üzere toplam 2.623,2‬ TL yargılama giderinin davalılardan tahsiliyle davacıya verilmesine,
7-Karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Dair verilen karar davacı vekili ile davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, davalı firma vekilinin yokluğunda, 6100 sayılı HMK 341 ila 345 inci maddesine göre tebliğden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememiz aracılığı ile … Mahkemesine istinaf kanun yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar okunup açıklandı. 12/12/2022

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza