Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/317 Esas – 2022/312
T.C. ”TÜRK MİLLETİ ADINA”
ANKARA
4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR
HUKUK MAHKEMESİ K A R A R
ESAS NO : 2021/317
KARAR NO : 2022/312
HAKİM …
KATİP : …
DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 1- ..
VEKİLİ : Av…
DAVALI : 2…
DAVA : Marka 2021-M-6828 Sayılı YİDK Kararı İptali – Hükümsüzlük
DAVA TARİHİ : 10/11/2021
KARAR TARİHİ : 23/11/2022 Yazım Tarihi : 23/12/2022
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde ÖZETLE: Davacının 1988 yılından beri ürettiği plastik
levhalar ile hizmet verdiği açık hava reklamcılığı, teşhir, inşaat, seracılık, aydınlatma, beyaz
eşya, güvenlik, otomotiv, mobilya gibi pek çok sektörde haklı bir ün kazandığını, harcadığı emek
ve koyduğu sermaye ile tescilli markalarına ayırt edici nitelik kazandırdığını, bu markalardan
olan ve aynı zamanda davacının ticaret unvanının kılavuz unsuru olan “….” ibaresi üzerinde
davacının öncelikli ve üstün hak sahibi olduğunu, davacının bu ibareye ayırt edicilik katmış
olduğunu ve bu ibarenin davacı ile özdeşleştiğini, hal bu iken davalı firmanın “…” ibareli
markayı davacının markalarının tescilli olduğu ve kullanıldığı emtialarda tescil ettirmesinin
haksız ve hukuka aykırı olduğunu, zira taraf markalarında ortak olarak yer alan …” ibaresini
gören ortalama tüketicilerin, davalının markasının davacının seri markalarının bir devamı
olarak algılamasının ve markaları karıştırmasının yüksek ihtimal olduğunu, davalının
markasında “….” ibaresinin ilk anda göze çarpan, esas unsur olarak kullanıldığını, işarette
geçen “….” ibaresinin tali bir unsur olarak geri planda kaldığını, zaten de bu ibarenin tasviri/ tanımlayıcı bir ibare olması nedeniyle markasal hüviyette ayırt ediciliğinin
bulunmadığını ve bir markada esas unsur olamayacağını, ayrıca taraf markalarının
aynı/ benzer/ ilintili emtialarda kullanılacağını, davalının davacının markasının
tanınmışlığından haksız bir yarar elde etme saikiyle hareket ettiğinin yani davalının kötü niyetli
olduğunun açık olduğunu iddia ederek, …. sayılı kararının
iptalini ve… sayılı markanın yargılama devam ederken tescil edilmesi halinde
hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiş, duruşmada da dilekçesini aynen tekrar etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı kurum vekili dilekçe ve beyanında ÖZETLE: Alınan kararlar ve yapılan işlemlerin usule ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Diğer davalıya usulüne uygun tebligatın yapıldığı, cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.
MUHAKEME:HMK kapsamında “Yazılı Yargılama Usulü ” uygulanmıştır.
DELİLLER ve DEĞERLENDİRME:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı firmanın …. başvuru sayılı markası ile davacı tarafın ileri sürdüğü mesnet markaları arasında SMK 6/1 maddesine göre iltibas koşulları oluşup oluşmadığı, davacı tarafın SMK 6/3 maddesine göre önceye dayalı kullanım ve gerçek hak sahipliği iddiası, SMK 6/4-5 maddesine göre markasının tanınmışlığı ve SMK 6/9 maddesine göre de davalı başvurusunun kötü niyetli yapıldığı iddialarının yerinde ve doğru olup olmadığı, …. sayılı YİDK kararının iptalinin davalı markasınında tescili halinde hükümsüzlüğü gerekip gerekmediği noktasında olduğu anlaşılmıştır.
YİDK kararının 13/09/2021 tarihinde davacı tarafa tebliğ edildiği, davacının da 5000 sayılı TürkPatent Kanununun 15/C maddesinde öngörülen iki aylık süre içerisinde 10/11/2021 tarihinde ve 6769 sayılı SMK 156.ncı maddesinde görevli ve yetkili mahkemeye dava açtığı anlaşılmıştır.
TÜRKPATENT …. başvuru numaralı ‘ışıkcam işlenmiş camlar ve aynalar’ ibareli
başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı
kararına karşı, başvurunun…. sayılı ….bareli markalara dayanılarak 6769
s. SMK’nın 6 ncı maddesi uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir.
……….
Somut olaya ilişkin yapılan değerlendirme sonucunda, itiraza mesnet olarak gösterilen
…sayılı markaların hükümden düşmüş bulunduğu tespit edilmiştir. Öte
yandan ….ibareli markalar ile
başvuruya ait ‘ışıkcam’ ibareli işbu başvuru ihtiva ettikleri anlam, genel görünüm ve muhtemel
tüketici kitlesi üzerinde bırakacağı etki ve izlenim itibariyle karıştırılacak derecede benzer görülmediğinden ve ihtilaf konusu ‘ışık’ ibaresinin ticari alanda yaygın kullanımı bulunan,
görece ayırt edici niteliği düşük bir ibare oluşu da göz önünde bulundurularak, markalar
arasında görsel, işitsel veya anlamsal düzeyde ilişkilendirme ihtimali de dahil olmak üzere
karıştırılma olasılığı bulunmadığı kanaatine varmıştır.
Takiben tanınmışlık ve kötüniyet iddiası incelenmiştir.
…. incelenen başvuruyu oluşturan işaretle itiraz gerekçesi
markaların benzer olduğu iddiasını, tek başına, başvurunun kötü niyetle yapıldığı ispatlayan bir husus olarak kabul etmemektedir.
Yukarıda belirtilenler ışığında, muterizin md. 6/3, 6/4, 6/5 ve kötü niyet gerekçeli
itirazları, karıştırılma ihtimaline ilişkin yukarıda yapılan değerlendirme ve sunulan bilgi ve belgeler ışığında incelenmiş ve yerinde bulunmamıştır.
Karar: itirazın reddedilmesine oybirliği ile karar verilmiştir. ” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU (10/01/2017 yürürlük)
Madde 6 (Marka tescilinde nispi ret nedenleri)
“(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(9)Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.”,
Madde 19/2 ” 6 ncı maddenin birinci fıkrası kapsamında yapılan itirazlarda, itiraz gerekçesi markanın itiraza konu başvurunun başvuru veya rüçhan tarihinde Türkiye’de en az beş yıldır tescilli olması şartıyla, başvuru sahibinin talebi üzerine, itiraz sahibinden, itiraza konu başvurunun başvuru veya rüçhan tarihinden önceki beş yıllık süre içinde itiraz gerekçesi markasını itirazına dayanak gösterdiği mal veya hizmetler bakımından Türkiye’de ciddi biçimde kullanmakta olduğuna ya da kullanmamaya dair haklı sebepleri olduğuna ilişkin delil sunması talep edilir. İtiraz sahibi tarafından bu hususların ispatlanamaması durumunda itiraz reddedilir. İtiraz gerekçesi markanın, tescil kapsamındaki mal veya hizmetlerin sadece bir kısmı için kullanıldığının ispatlanması hâlinde itiraz, sadece kullanımı ispatlanan mal veya hizmetler esas alınarak incelenir. “,
Madde 25 ” (1) 5 inci (mutlak red nedenleri ) veya 6 ncı ( nisbi red nedenleri ) maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. ” hükmü yer almaktadır.
SMK 6/1 maddesi anlamında iltibastan bahsedebilmek için ;
Her iki taraf markasının AYNI işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) BENZERLİĞİ olması,
Her iki taraf markasının benzer işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) AYNIYETİ olması,
Her iki taraf markasının BENZER işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) BENZERLİĞİ olması, ihtimali aranır.
Markaların karıştırılmasından söz edebilmek için ise , dava konusu marka ile itiraza mesnet marka/markalar arasında hedef tüketici kitlesi (orta düzeydeki) yönünden markaların…. özellikleri dikkate alarak genel ve bütünsel açıdan benzerlik ihtimali olması , yine tescilli marka ile tescil olunmak istenen işaret arasında markayı taşıyan her iki ürünün işletmesel kökeninin aynı veya birbirleriyle bağlantılı (idari-ekonomik) işletmeler tarafından üretilmiş olabileceği noktasında bağlantı kurulması (ilişkilendirilme) ihtimalinin bulunması gerekir. Karıştırılma kavramının varlığı için “somut bir karıştırma” eyleminin varlığı şart olmayıp böyle bir tehlikenin varlığı dahi yeterli olacaktır.
SMK 6/3 maddesinin uygulanması için tescilsiz olarak kullanılan işaretin MARKASAL şekilde yani işlevine uygun , ayırt ediciliği sağlanmış olarak ticaret alanında kullanılması, bu kullanımın da Türkiye hudutları içinde olması gerekir. Üçüncü kişinin davaya konu tescil başvurusundan veya rüçhan hakkının doğumundan önce, bu işareti kullandığı , çevresinde belli bir oranda bu işaret üzerinde hak sahibi olarak bilinip tanındığının ispatı (tüm Türkiye genelinde değil) gerekir. Diğer bir anlatımla, öncelik hakkını ileri sürenin söz konusu ibarenin başkası tarafindan kullanımını veya tescilini engelleme hakkı verecek nitelik ve yoğunlukta bu işareti Türkiye hudutları içinde ticaret alanında kullandığını ispatlaması gerekir. Gerçekten, bir işareti ilk kullanan ve ona ayırt edici nitelik kazandıran kişi onun hak sahibi olarak kabul edilir ve bu halde gerçek hak sahipliği sözkonusudur.
SMK 6/4 maddesine göre tanınmış markada ;
Paris sözleşmesi kapsamında tanınmışlık düzeyine ulaşmış olması koşuluyla, tescilli bir markanın, işaret ve emtia açısından aynı veya benzerinin Türkiye’de aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından başvurusunun yapılması halinde itiraz üzerine reddedileceği düzenlenmektedir.
SMK 6/5 maddesi anlamında tanınmışlıktan bahsedebilmek için ;
Toplumda (Türkiye sınırlarında) tanınmışlık düzeyine ulaşmış olması koşuluyla, tescilli bir markanın, aynı veya benzerinin farklı mal ve hizmetlerde kullanılması amacıyla yapılan marka başvurusu, tanınmışlığından haksız yarar sağlanabileceği, itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumlarda, tanınmış marka sahibinin itirazı üzerine ret edilir.
Yargıtay içtihatlarında tanınmışlık “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir. Bu hallerde başkasının başvuru markası dolayısıyla şayet taraf markaları aynı/benzer mal/hizmet içermiyorsa ve bu marka başvurusu nedeniyle haksız yarar sağlanabileceği, onun itibarına zarar verebileceği veya onun ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği hallerinde nisbi red sebebi sayılarak başvuru markası engellenebilecektir.
Doktrin ve çeşitli yargı kararları dikkkate alınıp bakıldığında KÖTÜNİYET kriteri “Marka sahibinin, markasını tescil ederken, markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, iyi niyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacı gütmesi gibi hallerde, kötü niyetli marka tescilinden bahsedilir. Marka başvurusunun kötü niyetli bir başvuru olabilmesi için, marka başvurusu sırasında kötü niyetli olarak markanın amacı ve temel işlevi dışında bir amaçla kullanılması gerekir. Dolayısıyla kötü niyetin kabulü için, marka için başvuruda bulunan kişi, markanın temel işlevleri olan ürünün işletmeye aidiyetini sağlama ve diğer ürünler karşısında ayırt edicilik sağlama fonksiyonu dışında bir amaçla veya marka üzerindeki gerçek hak sahibinin markadan yararlanmasını engellemek veya markanın ün ve şöhretinden yararlanmak suretiyle haksız çıkar edinme gibi bir amaçla hareket etmelidir.” şeklinde görüşler yer almaktadır. ( Bu konuda örneğin; “Marka sahibinin, markasını tescil ettirirken, markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, iyi niyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacı gütmesi gibi hallerde, kötü niyetli marka tescilinden bahsedilir” (Karasu, Rauf; Spekülasyon ve Engelleme Markaları, ….
….’nun 16.7.2008 tarih…. Kararı”nda da “Marka korumasının amacına aykırı biçimde kötüye kullanılması yoluyla başkasının markasından haksız olarak yararlanmak veya gerçekte kullanılmayıp yedekleme, marka ticareti yapmak amacına veya şantaja yönelik başvuru ve tescillerin kötüniyetli olarak kabul edilmesi gerektiği” vurgulanmıştır.
….’ın 11/06/2009 tarihli …. sayılı kararında “önceki markanın varlığı hakkındaki mevcut veya muhtemel bilginin, başvurunun kötü niyetle yapıldığını tek başına göstermeyeceği ve tüm faktörlerin dikkate alınması gerektiği” hükmü verilmiştir…….. sayılı Kararında da “Kötüniyetin varlığının her somut olayın özelliklerine göre belirlenmesi gerektiği, markaların iltibasa yolaçması ve davalının uzun süredir davacı ile aynı sektörde faaliyet göstermesinin başlı başına kötüniyet ve hükümsüzlük nedeni oluşturmayacağı” vurgulanmıştır.)
Kullanılmama def’i; 10/01/2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU’nda 6/1 maddesine göre marka başvurularında, 25.nci maddeye göre hükümsüzlük davasında ve de 29.ncu maddesindeki tecavüz davalarında iltibasa dayalı itiraz gerekçesi mesnet marka ( ya da markaları) yönünden kullanılmama def’i imkanı getirilmiştir. Buna göre kendisine ispat yükü düşen taraf ileri sürdüğü davaya konu başvuru veya rüçhan tarihinden önceki beş yıllık süre içinde mesnet (dayanak) marka/markaların kapsamındaki mal veya hizmetler bakımından markasını Türkiye’de ciddi biçimde kullanmakta olduğuna ya da kullanmamaya dair haklı sebepleri olduğunu ispatlamalıdır. Aksi takdirde itiraz yapılmamış veya açmış olduğu davasını da ispat edememiş sayılması sonucu ortaya çıkacaktır.
YİDK davalarında, 6769 sayılı SMK’nın Uygulanması Yönetmeliği 29/1-2 maddede belirtilen kullanımın ispatına dayanan taraf yayına itiraza ilişkin görüşünü sunması gereken süre içinde kullanımın ispatına ilişkin talebini açıkça ve yazılı olarak ve de kullanımın ispatı istenilen markaların tescil numaralarının açıkça belirtmesi gerekmektedir. Aksi halde talep yapılmamış sayılacaktır.
Yukarıdaki kriterler, taraf markaları…
Bilirkişi heyetinden alınan 30.06.2022 tarihli raporda ÖZETLE; “1) Karşılaştırılan markaların/işaretlerin görsel, işitsel, kavramsal açılardan ve genel görünümleri itibariyle benzer olmadığı,
2) Taraf markalarında ortak olan “IŞIK” ibaresinin markasal hüviyette soyut ayırt ediciliği düşük bir ibare olduğu ve davacı firmanın da bu ibareyi ihtiva eden markalarına, yoğun ve ciddi bir kullanım sonucu korunması gereken ekonomik bir değer kattığını ispat eden nitelikte/nicelikte/içerikte delili dava/marka işlem dosyasına sunmamış olduğu,
3) Davalının markasının kapsamına alınmak istenilen “Aynalar” ve “İşlenmemiş cam, yarı işlenmiş cam, dekorasyon için cam mozaikler ve cam tozları (inşaat için olanlar hariç), cam yünleri (izolasyon ve tekstil amaçlı olmayan)” emtiaları açısından ve davacının ….sayılı markaları özelinde, somut uyuşmazlıkta, emtia ayniyeti/benzerliği/ türdeşliği şartının gerçekleştiği, 12. Sınıfa giren emtialar ve davacının…. sayılı markası açısından ise gerçekleşmediği,
4) Dava konusu edilen emtiaların hitap ettiği ortalama alıcı/tüketici kitlesinin seçicilik/algı/dikkat/özen seviyesinin, bunları satın alırken düşük olmadığı,
5) (1), (2) ve (4) nolu bentlerde yer alan sebeplerden dolayı, (3) nolu bentteki tespite rağmen, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin/iltibas tehlikesinin bulunmadığı,
6) Davacının “gerçek hak sahipliği”, “tanınmışlık” ve “ticaret unvanından kaynaklanan hak”49 iddialarının davalının markasının tesciline/hükmüne bir engelinin/etkisinin olamayacağı,
7) Davacının “kötü niyet” iddialarının değerlendirmesinin hukuki niteliği yüksek olduğundan Sayın Mahkeme tarafından yapılması gerektiği,
8) Dava konusu edilen 10.09.2021 tarihli …kararının, bu değerlendirmeler ile çelişmediği/uyumlu olduğu,
9) Davacının hükümsüzlük talebinin bu değerlendirmeler ile uyumlu olmadığı, ” şeklinde ifade edilmiştir.
Davacı vekilinin yeni bir heyetten rapor ve aynı heyetten ek rapor alınması talebi HMK 30.ncu madde kapsamında değerlendirilerek, sunulan rapor denetlenebilir, içeriği de ihtisas mahkemesi hakimliğince olumlu veya olumsuz değerlendirilebilir kabul edilerek yargılama gereksiz uzamasın diye bu talepler reddedilmiştir.
GEREKÇE:
Önceki tescilli bir marka ile başvuru konusu sonraki marka işareti arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede görsel, sescil ve anlamsal benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınmakla beraber münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin de nazara alınarak belirlenmesi gerektiğinden hareketle;
YİDK kararının iptali açısından;
Davalının “Işıkcam İŞLENMİŞ CAMLAR VE AYNALAR ” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait yukarıdaki tablodaki ” …. sayılı tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve sesçil benzerlik oluşmakla ( bilirkişi raporunda ” Karşılaştırılan markaların/işaretlerin görsel, işitsel, kavramsal açılardan ve genel görünümleri itibariyle benzer olmadığı,” şeklinde izah edilse de HMK 282 .nci maddede ” Hâkim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir.” hükmünden hareketle ve …. Genel Kurulu’nun 08/06/2016 tarih….. K sayılı kararı uyarınca iltibas incelemesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin gerekmesi karşısında bilirkişi raporunun emtia benzerliği dışındaki iltibas değerlendirmesine ilişkin aksi yöndeki görüşüne itibar edilmemiştir.) ve aynı zamanda dava konusu markanın kapsamında yer alan 20. Sınıftaki “Aynalar”, 21. Sınıftaki “İşlenmemiş cam, yarı işlenmiş cam, dekorasyon için cam mozaikler ve cam tozları (inşaat için olanlar hariç), cam yünleri (izalosyon ve tekstil amaçlı olmayan)” mallar yönünden de taraf markalarında benzer / ilişkili mallar ( bilirkişi raporunda emtia benzerliği olarak bu husus ” Davalının markasının kapsamına alınmak istenilen “Aynalar” ve “İşlenmemiş cam, yarı işlenmiş cam, dekorasyon için cam mozaikler ve cam tozları (inşaat için olanlar hariç), cam yünleri (izolasyon ve tekstil amaçlı olmayan)” emtiaları açısından ve davacının 2010 46830 ila 2012 08476 sayılı markaları özelinde, somut uyuşmazlıkta, emtia ayniyeti/benzerliği/ türdeşliği şartının gerçekleştiği, ” şeklinde de izah edildiği ) oluşmakla beraber kurum itiraz sürecinde davalının ileri sürdüğü kullanım ispatı defi talebi üzerine davacı tarafca itiraz mesnedi markaların kapsamında yer alan bu mallarda kullanım ispatı yerine getirilmediği, dolayısıyla SMK 6/1 maddesi ve 19/2 maddesi kapsamında bu markaların iltibas değerlendirmesine esas alınamayacağı;
Davacı tarafın”Işıkcam İŞLENMİŞ CAMLAR VE AYNALAR ” ibareli ibareli başvuru üzerinde SMK 6/3 maddesi anlamında önceye dayalı kullanım ve gerçek hak sahipliği kanıtlanmadığı,
SMK 6/4-5 maddesindeki tanınmışlık koşulu da oluşmadığı, ( davacıya ait tanınmış olduğu iddia edilen markadan ” haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği ” kanıtlanmadığı ) ;
Dava konusu marka açısından SMK 6/9 maddesi anlamında kötüniyetli başvuru yapıldığı iddiası da kanıtlanmadığı;
Tüm bu gerekçelerle YİDK kararı doğru olduğundan bilirkişi raporu da benimsenerek YİDK kararının iptalinde davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Hükümsüzlük yönünden ise ;
Davalının “Işıkcam İŞLENMİŞ CAMLAR VE AYNALAR ” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait yukarıdaki tablodaki ” …. sayılı tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve sesçil benzerlik oluştuğu ( bilirkişi raporunda ” Karşılaştırılan markaların/işaretlerin görsel, işitsel, kavramsal açılardan ve genel görünümleri itibariyle benzer olmadığı,” şeklinde izah edilse de HMK 282 .nci maddede ” Hâkim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir.” hükmünden hareketle ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08/06/2016 tarih…. K sayılı kararı uyarınca iltibas incelemesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin gerekmesi karşısında bilirkişi raporunun emtia benzerliği dışındaki iltibas değerlendirmesine ilişkin aksi yöndeki görüşüne itibar edilmemiştir.) ve aynı zamanda dava konusu markanın kapsamında yer alan 20. Sınıftaki “Aynalar”, 21. Sınıftaki “İşlenmemiş cam, yarı işlenmiş cam, dekorasyon için cam mozaikler ve cam tozları (inşaat için olanlar hariç), cam yünleri (izalosyon ve tekstil amaçlı olmayan)” mallar yönünden de taraf markalarında benzer / ilişkili mallar da oluştuğu ( bilirkişi raporunda emtia benzerliğinde bu husus ” Davalının markasının kapsamına alınmak istenilen “Aynalar” ve “İşlenmemiş cam, yarı işlenmiş cam, dekorasyon için cam mozaikler ve cam tozları (inşaat için olanlar hariç), cam yünleri (izolasyon ve tekstil amaçlı olmayan)” emtiaları açısından ve davacının ….sayılı markaları özelinde, somut uyuşmazlıkta, emtia ayniyeti/benzerliği/ türdeşliği şartının gerçekleştiği, ” şeklinde de izah edildiği ) ;
Diğer yönden açılan bu davada davalı davaya cevap vermediğinden yukarıdaki (YİDK kararı iptali) kısımdan farklı olarak DAVA esnasında SMK 19/2 maddesindeki kullanmama def’i de ileri sürülmediğinden bu mallarda iltibas koşulu oluştuğu ;
İşin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, mesnet marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin yargılama konusu yukarıda belirtilen 20 ve 21.nci sınıftaki mallar açısından ayırdığı satın alma süresi içinde davalının başvuru markasını gördüğünde derhâl ve hiç düşünmeden bunun davacının itiraz mesnedi tescilli markalarından farklı bir marka olduğunu algılayamayacağı, her iki taraf markasında benzerlik nedeniyle yanılgı yaşayabileceği, bu mallar açısından her iki taraf markasının aynı işletmeye ait markalar ya da idari ve ekonomik anlamda bağlantılı bir işletme markaları olarak algılanabileceği , taraf markaları arasında bu mallar da SMK 6/1 maddesindeki iltibas koşulu oluştuğu, Bunun dışında kalan mallarda ise iltibas oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Davacı tarafın”Işıkcam İŞLENMİŞ CAMLAR VE AYNALAR ” ibareli ibareli başvuru üzerinde SMK 6/3 maddesi anlamında önceye dayalı kullanım ve gerçek hak sahipliği kanıtlanmadığı,
SMK 6/4-5 maddesindeki tanınmışlık koşulu da oluşmadığı, ( davacıya ait tanınmış olduğu iddia edilen markadan ” haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği ” kanıtlanmadığı ) ;
Dava konusu marka açısından SMK 6/9 maddesi anlamında kötüniyetli başvuru yapıldığı iddiası da kanıtlanmadığı;
Ancak bu durumlar yukarıda izah edilen kısmi iltibası ortadan kaldırmadığından Hükümsüzlük yönünden açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-YİDK kararının iptali yönünden açılan davanın REDDİNE,
2-Hükümsüzlük yönünden açılan davanın KISMEN KABULÜ İLE; dava konusu… sayılı markanın kapsamında yer alan 20. Sınıftaki “Aynalar”, 21. Sınıftaki “İşlenmemiş cam, yarı işlenmiş cam, dekorasyon için cam mozaikler ve cam tozları (inşaat için olanlar hariç), cam yünleri (izalosyon ve tekstil amaçlı olmayan)” mallar yönünden markanın KISMEN HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE, sicilden terkin edilmesine, karar kesinleştiğinde Türk Patent’e müzekkere yazılmasına, diğer kısımlar yönünden ise davanın REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar harcından peşin alınan 59,30 TL’nin düşümü ile bakiye 21,4 TL’nin davalı firmadan tahsiliyle Hazine’ye gelir kaydına,
4-AAÜT uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalı Kuruma verilmesine, (YİDK kararının iptali yönünden açılan dava reddolunduğundan )
5-AAÜT uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin ise davalı firmadan tahsiliyle davacıya verilmesine,
6-Davacının yaptığı (2.350,00 TL bilirkişi ücreti, 76,5 TL tebligat gideri) toplam 2.426,5 TL nin hem YİDK kararı iptali davasında, hem de hükümsüzlük davasında kabul ve red oranına göre takdiren 1/2 si olan 1.213,25 TL ile 59,30 TL ilk harç masrafının YARISI OLAN toplam 636,27 TL nin davalı firmadan tahsili ile davacıya verilmesine, geri kalan masrafların ise davacı üzerinde bırakılmasına, (YİDK iptali davası reddedilip , Hükümsüzlük yönünden açılan dava kısmen kabul edildiğinden yarısının yarısı)
7-Karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının taraflara iadesine,
Dair verilen karar davacı vekili ile davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, davalı firmanın yokluğunda, 6100 sayılı HMK 341 ila 345 inci maddesine göre tebliğden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememiz aracılığı ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf kanun yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar okunup açıklandı. 23/11/2022
Katip … Hakim …
✍e-imzalıdır ✍e-imzalıdır