Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/314 E. 2022/325 K. 28.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

T.C. “TÜRK MİLLETİ ADINA”
ANKARA
4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR
HUKUK MAHKEMESİ K A R A R
ESAS NO : 2021/314 Esas
KARAR NO : 2022/325

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … -…
DAVALI : 1- … -…
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : 2- … – …
DAVA : Marka 2021-M-6763 Sayılı YİDK Kararı İptali-Hükümsüzlük
DAVA TARİHİ : 08/11/2021
KARAR TARİHİ : 28/11/2022 Yazım Tarihi:25/12/2022
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde ÖZETLE: Davacının uçak ve otobüs bileti, otel, kredi, internet Davacı, dava ve replik dilekçelerinde özetli gibi hizmetleri arayan kimselere kıyaslamalı olarak fiyat listesi çıkaran ve buradan ucuz ürün veya hizmet tedarik etmelerini sağlayan bir firma olduğunu, davacının 160’dan fazla çalışanının, 15 milyondan fazla kayıtlı kullanıcısının mevcut olduğunu, davacının www.enuygun.com web sitesi aracılığıyla bugüne kadar 14 milyondan fazla uçak bileti satıldığını, davacının web sitesi aracılığıyla satın alınan diğer hizmetler de gözetildğinde davacının “ENUYGUN” markasının Türkiye’de tanınmış bir marka olduğunu, davacının markalarının TÜRKPATENT nezdinde…. sayılı markanın davacının markalarının tescilli olduğu mal ve hizmetler açısından tescil edilmek istenmesinin haksız ve hukuka aykırı bir işlem olduğunu, zira öncelikle bu markada Avrupa Birliği’nin kısaltması olan “… ibaresinin SMK m. 5/1(b), (c) ve (f) hükümleri kapsamında değerlendirilebilecek, markasal hüviyette ayırt edici niteliği haiz olmayan, tanımlayıcı ve halkı yanıltabilecek nitelikte bir ibare olduğunu, ayrıca taraf markaları arasında SMK m. 6/1 hükmü kapsamında iltibas tehlikesinin mevcut olduğunu, zira karşılaştırılan markaların görsel, işitsel ve kavramsal açılardan benzediğini ve aynı/aynı tür hizmetlerde kullanılacaklarını, davacının markalarının uzun yıllardır. davacı tarafından kesintisiz olarak kullanıldığını ve bu markaların davacı tarafından piyasada maruf ve meşhur hale getirildiğini, “enuygun.com” ibaresi üzerinde davacının önceki markasal kullanımlarından doğan gerçek hak sahipliğinin de bulunduğunu, bu hususlar göz önüne alındığında dava konusu markanının hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini iddia ederek, TÜRKPATENT YİDK’nın dava konusu edilen 07.09.2021 tarihli ve…. sayılı kararının iptaline ve davalı adına tescili talep edilen 2019/112148 sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı kurum vekili dilekçe ve beyanında ÖZETLE: Alınan kararlar ve yapılan işlemlerin usule ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı şahsa usulüne uygun dava dilekçesi ve duruşma tebligatı yapıldığı, cevap dilekçesi sunmadığı gibi duruşmaya da gelmediği tespit edilmiştir.
MUHAKEME:HMK kapsamında “Yazılı Yargılama Usulü ” uygulanmıştır.
DELİLLER ve DEĞERLENDİRME:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı şahsın … başvuru sayılı markası ile davacı tarafın mesnet markaları arasında SMK 6/1 maddesine göre iltibas koşulları oluşup oluşmadığı, davacı tarafın SMK 6/3 maddesine göre önceye dayalı kullanım, SMK 6/5 maddesine göre markalarının tanınmışlığı, SMK 6/6 maddesine göre ticaret unvanı dahil diğer fikri ve sınai hak iddiası, SMK 6/9 maddesine göre kötü niyetli başvuru yapıldığı iddiaları ile marka başvurusunun SMK 5/1-b-c-ç-f maddelerine göre mutlak red sebebine bağlı olarak reddedilmesi gerektiği iddialarının yerinde ve doğru olup olmadığı, Türk Patent’in … kararının iptalinin ve davalı markasının da hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği noktasında olduğu anlaşılmıştır.
YİDK kararının 08/09/2021 tarihinde davacı tarafa tebliğ edildiği, davacının da 5000 sayılı TürkPatent Kanununun 15/C maddesinde öngörülen iki aylık süre içerisinde 08/11/2021 tarihinde ve 6769 sayılı SMK 156.ncı maddesinde görevli ve yetkili mahkemeye dava açtığı anlaşılmıştır.
TÜRKPATENT …. sayılı kararında;
“Başvuru ile muteriz adına tescilli bulunan…sayılı markaların ve muteriz ticaret unvanının karıştırılacak düzeyde benzer olmadığı, ayrıca tescili talep edilen markanın sadece ‘en uygunuz’ ibarelerinden oluşmadığı, marka örneğinde yer alan ‘eu’ harflerinin markaya ayırt edici nitelik kazandırdığı gibi tanımlayıcı nitelikten de uzaklaştırdığı kanaatine varılmıştır. Ayrıca markanın ihtiva ettiği unsurların bütünü itibariyle tescili talep edilen hizmetler için yanıltıcı nitelikte olmadığı tespit edilmiştir. İtirazda ileri sürülen kötü niyet iddiasının da yeterli bilgi ve delille ispatlanmadığı tespit edildiğinden bu yöndeki iddialar da haklı bulunmamış ve itirazın tüm iddialar yönünden reddi gerekmiştir. İtirazın reddedilmesine oybirliği ile karar verilmiştir. “Şeklinde ifade edilmiştir.
6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU (10/01/2017 yürürlük tarihli)
4. Maddesinde “Marka, bir teşebbüsün mallarının veya hizmetlerinin diğer teşebbüslerin mallarından veya hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlaması ve marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olması şartıyla, kişi adları dahil, sözcükler, şekiller, renkler, harfler, sayılar, sesler ve malların biçimi veya ambalajlarının biçimi olmak üzere her türlü işaretten oluşabilir”,
5.nci maddede ise “
a) 4 üncü madde kapsamında marka olamayacak işaretler.
b) Herhangi bir ayırt edici niteliğe sahip olmayan işaretler.
c) Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler.
ç) Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescil edilmiş ya da önceki tarihte tescil başvurusu yapılmış marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer işaretler
f) Mal veya hizmetin niteliği, kalitesi veya coğrafi kaynağı gibi konularda halkı yanıltacak işaretler.” ( mutlak red sebebi ) marka olarak tesçil edilemez. Buna göre;
SMK 5/1-a maddesi yönünden;
4.ncü maddede sayılan ve marka tanımına uygun olmayan işaretlerin marka olarak tescil edilemeyeceği düzenlenmiştir.
SMK 5/1-b maddesi yönünden;
Markanın en önemli fonksiyonu markanın ayırt edici bir işaret olmasıdır. Marka, bir teşebbüsün mal ve hizmetlerini başka bir teşebbüsün mal ve hizmetlerinden ayırt etmeye yaradığından, bir işaretin marka olma kabiliyetini haiz olması, o işaretin ayırt edicilik fonksiyonuna sahip olmasına bağlıdır. Bir işaretin bu fonksiyona sahip olup olmadığının tespiti önce soyut olarak yapılmalıdır. Yani marka olma niteliğine bakılmalıdır. Bir işaretin soyut ayırt edicilik niteliğinin varlığı tespit edildikten sonra, o işaretin marka olabilmesi açısından, ayrıca sicilde gösterilebilir olması ve üzerinde kullanılacak mal veya hizmetler açısından somut ayırt edicilik özelliğini haiz olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, işareti gören ortalama tüketici kitlesinin, tescil kapsamındaki mallar veya hizmetler yönünden bu işareti marka olarak, yani bir ticari işletmenin mal ve hizmetlerini tanıtan ve diğer işletmelerin aynı tür mal ve hizmetlerinden ayırt edildiğini algılaması zorunluluğu bulunmaktadır.
SMK 5/1-c yönünden ;
Marka başvurusundaki ibare ortalama tüketici nezdinde yukarıda belirtilen “Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten “tanımlayıcı, vasıf bildirici özellikleri varsa marka olarak tesçili mümkün bulunmamakta ve mutlak red engeline takılmaktadır. Marka hakkı münhasır olarak sahibine tekel / inhisari hak bahşettiğinden tanımlayıcı bir işaret bir kişiye verilirse ticari rekabet sağlanamaz.
Buna göre, bir malın ya da hizmetin cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak gibi özelliklerine (iyi / güzel / süper / büyük / vb.) atıf yapan tanımlayıcı işaretlerin marka olarak tescil edilebilmesi mümkün değildir. Marka başvurusundaki ibare içerdiği emtia sınıfındakilerden ne kadar uzak ise tanımlayıcı, vasıf bildirici halinden de uzaklaşmış sayılır.
SMK 5/1-ç yönünden ;
Buradaki “ayniyet” olgusuyla, “bir markanın tamamen taklit edilmesi” kast edilmektedir. “Ayırt edilemeyecek derecede benzerlik” olgusuyla ise başvuru konusu markanın tescilli markanın birebir aynısı olmamakla birlikte, “ilk bakışta fark edilemeyecek derecede aynı” olan ve bu hususun ispatına dahi gerek duyulmayan, ancak çok dikkatli bir inceleme sonucu farkın anlaşılabileceği ibare ve şekilleri taşıyan işaretler kast edilmektedir (Pril/Pırıl örneği, Sabih Arkan, Marka Hukuku).
SMK 5/1-f yönünden ;
Buna göre ,başvuruya konu olan işaret kapsamı açısından Mal veya hizmetin niteliği, kalitesi veya üretim yeri, coğrafi kaynağı gibi konularda halkı yanıltıyorsa yine marka olarak tescil edilebilmesi mümkün değildir
Madde 6 (Marka tescilinde nispi ret nedenleri)
“(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını,fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(9)Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.”,
Madde 25 ” (1) 5 inci (mutlak red nedenleri ) veya 6 ncı ( nisbi red nedenleri ) maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. ” hükmü yer almaktadır.
SMK 6/1 maddesi anlamında iltibastan bahsedebilmek için ;
Her iki taraf markasının AYNI işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) BENZERLİĞİ olması,
Her iki taraf markasının benzer işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) AYNIYETİ olması,
Her iki taraf markasının BENZER işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) BENZERLİĞİ olması, ihtimali aranır.
Markaların karıştırılmasından söz edebilmek için ise , dava konusu marka ile itiraza mesnet marka/markalar arasında hedef tüketici kitlesi (orta düzeydeki) yönünden markaların “görsel”, “işitsel” ve “kavramsal” özellikleri dikkate alarak genel ve bütünsel açıdan benzerlik ihtimali olması , yine tescilli marka ile tescil olunmak istenen işaret arasında markayı taşıyan her iki ürünün işletmesel kökeninin aynı veya birbirleriyle bağlantılı (idari-ekonomik) işletmeler tarafından üretilmiş olabileceği noktasında bağlantı kurulması (ilişkilendirilme) ihtimalinin bulunması gerekir. Karıştırılma kavramının varlığı için “somut bir karıştırma” eyleminin varlığı şart olmayıp böyle bir tehlikenin varlığı dahi yeterli olacaktır.
SMK 6/3 maddesinin uygulanması için tescilsiz olarak kullanılan işaretin MARKASAL şekilde yani işlevine uygun , ayırt ediciliği sağlanmış olarak ticaret alanında kullanılması, bu kullanımın da Türkiye hudutları içinde olması gerekir. Üçüncü kişinin davaya konu tescil başvurusundan veya rüçhan hakkının doğumundan önce, bu işareti kullandığı , çevresinde belli bir oranda bu işaret üzerinde hak sahibi olarak bilinip tanındığının ispatı (tüm Türkiye genelinde değil) gerekir. Diğer bir anlatımla, öncelik hakkını ileri sürenin söz konusu ibarenin başkası tarafindan kullanımını veya tescilini engelleme hakkı verecek nitelik ve yoğunlukta bu işareti Türkiye hudutları içinde ticaret alanında kullandığını ispatlaması gerekir. Gerçekten, bir işareti ilk kullanan ve ona ayırt edici nitelik kazandıran kişi onun hak sahibi olarak kabul edilir ve bu halde gerçek hak sahipliği sözkonusudur.
SMK 6/5 maddesi anlamında tanınmışlıktan bahsedebilmek için ;
Toplumda (Türkiye sınırlarında) tanınmışlık düzeyine ulaşmış olması koşuluyla, tescilli bir markanın, aynı veya benzerinin farklı mal ve hizmetlerde kullanılması amacıyla yapılan marka başvurusu, tanınmışlığından haksız yarar sağlanabileceği, itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumlarda, tanınmış marka sahibinin itirazı üzerine ret edilir.
Yargıtay içtihatlarında tanınmışlık “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir. Bu hallerde başkasının başvuru markası dolayısıyla şayet taraf markaları aynı/benzer mal/hizmet içermiyorsa ve bu marka başvurusu nedeniyle haksız yarar sağlanabileceği, onun itibarına zarar verebileceği veya onun ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği hallerinde nisbi red sebebi sayılarak başvuru markası engellenebilecektir.
SMK 6/6 madde kapsamına, kişilik haklarından isim hakkı ile fotoğraf üzerindeki hak, FSEK kapsamında telif hakları ve sınaî haklar olan marka, tasarım, patent, faydalı model, coğrafi işaret, ticaret unvanı, işletme adı girer. Marka ve ticaret unvanı da sınaî mülkiyet hakkı olarak maddenin koruma kapsamına alınmıştır. Ancak sınaî mülkiyet hakları kapsamında korunacak bir markadan veya ticaret unvanından söz edebilmek için “tescil” şarttır. Örneğin bir ticaret unvanına dayanarak başkasına ait marka tescilinin engellenmesi isteniyorsa bu ticaret unvanının ticaret sicilinde tescilli olması gerekmektedir.
Doktrin ve çeşitli yargı kararları dikkkate alınıp bakıldığında KÖTÜNİYET kriteri “Marka sahibinin, markasını tescil ederken, markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, iyi niyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacı gütmesi gibi hallerde, kötü niyetli marka tescilinden bahsedilir. Marka başvurusunun kötü niyetli bir başvuru olabilmesi için, marka başvurusu sırasında kötü niyetli olarak markanın amacı ve temel işlevi dışında bir amaçla kullanılması gerekir. Dolayısıyla kötü niyetin kabulü için, marka için başvuruda bulunan kişi, markanın temel işlevleri olan ürünün işletmeye aidiyetini sağlama ve diğer ürünler karşısında ayırt edicilik sağlama fonksiyonu dışında bir amaçla veya marka üzerindeki gerçek hak sahibinin markadan yararlanmasını engellemek veya markanın ün ve şöhretinden yararlanmak suretiyle haksız çıkar edinme gibi bir amaçla hareket etmelidir.” şeklinde görüşler yer almaktadır.
Yukarıdaki kriterler, taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;
Davalı başvuru Markası Davacı Markaları



..

Bilirkişi heyetinden alınan 18.07.2022
tarihli raporda ÖZETLE: ” 1) Markasal hüviyette soyut ve somut ayırt ediciliğinin bulunmadığı,
2) Kapsamına alınmak istenilen tüm hizmetleri tanımlayıcı da olduğu,
3) Davacının markaları ile, SMK m. 5/1(ç) hükmü anlamında, herhangi bir takdir yetkisi ve şüpheye yer vermeyen bir biçimde benzer olmadığı,
4) Kapsamına alınmak istenilen hizmetler yönünden halkı yanıltıcı niteliği haiz olmadığı,
5) Davacının markaları ile, SMK m. 6/1 hükmü anlamında, görsel, işitsel ve kavramsal açılardan ve genel görünümü itibariyle benzer olmadığı, bu yüzden de, karşılaştırılan markalar arasında, karıştırılma ihtimali/iltibas tehlikesinin bulunmadığı,
6) Davacının “önceki kullanıma dayalı gerçek hak sahipliği” iddiasının, 35. Sınıftaki; “alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri” ve “müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için malların bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” yönünden davalı markasının tesciline/hükmüne (kısmen) engel olabileceği,
7) Davacının “tanınmışlık” ve “ticaret unvanından/alan adından kaynaklanan hak” iddialarının davalı markasının tesciline/hükmüne bir engelinin/etkisinin olamayacağı,
8) Davacının “kötü niyet” iddialarının değerlendirmesinin hukuki niteliği yüksek olduğundan Sayın Mahkeme tarafından yapılması gerektiği,
9) Yukarıda yer alan, (1), (2) ve (6) nolu tespit ve değerlendirmeler ile dava konusu edilen 07.09.2021 tarihli ve… sayılı YİDK kararının (kısmen) uyumlu olmadığı,
10) Davacının hükümsüzlük talebinin, yukarıda yer alan, (1), (2) ve (6) nolu tespit ve değerlendirmeler ile uyumlu olduğu, ” şeklinde ifade edilmiştir.
Davacı vekilinin aynı heyetten ek rapor alınması talebi HMK 30.ncu madde kapsamında değerlendirilerek, sunulan rapor denetlenebilir, içeriği de ihtisas mahkemesi hakimliğince olumlu veya olumsuz değerlendirilebilir kabul edilerek yargılama gereksiz uzamasın diye bu talep reddedilmiştir.

GEREKÇE:
Tarafların iddia ve savunması, marka başvuru kapsamı ve görseli, davacı markaları , ilgili birimlerden gelen yazılar, bilirkişi heyet raporu, YİDK kararı ve dosyanın bütünü birlikte ele alındığında;
A)MUTLAK RED SEBEPLERİ AÇISINDAN;
SMK 5/1-b yönünden değerlendirme;
” şekil+ EU EN UYGUNUZ ” ibareli başvuru markasının kapsamında yer alan mallar/hizmetler açısından hedef kitle yani ortalama tüketici kitlesi nazarında bu işareti marka olarak, yani bir ticari işletmenin malını tanıtan ve diğer işletmelerin aynı tür mallardan ayırt edildiğini algılamasına yol açan şekilde soyut ve somut ayırt ediciliği bulunmadığı , hedef tüketicilerde başvuru kapsamındaki mallar/hizmetler açısından marka olabilecek ayırtediciliği bulunmadığından bilirkişi heyet görüşüne iştirak edilerek aksi yöndeki YİDK kararı hatalı ve yanlış olduğu;
SMK 5/1-c yönünden değerlendirme:
…. ” ibareli başvuru markasının kapsamında yer alan mallar/hizmetler açısından hedef kitle yani ortalama tüketici kitlesi nazarında cins, vasıf bildiren, tanımlayıcı bir durum olarak algılanabileceği, bu mallar/hizmetler açısından herkesin kullanabileceği ibare olduğundan bir kişinin tekeline bırakılmasının mümkün olmadığı kanaatiyle başvuru kapsamındaki mallar/hizmetler açısından marka olabilecek nitelikte bulunmadığı bilirkişi heyet görüşüne iştirak edilerek aksi yöndeki YİDK kararı hatalı ve yanlış olduğu;
SMK 5/1-ç yönünden değerlendirme;
Davalı başvuru markasının ” …. ” görselini içermesi karşısında esasen yüksek derecede görsel ve sesçil benzerlik oluşmakla beraber bu benzerliğin aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olarak değerlendirilmemesi gerektiği, başvuru ve davacı markalarının AYNİYET şeklinde kabul edilemeyeceği sonucuna varılarak SMK 5-1-ç maddesine göre mutlak red sebebi oluşmadığı;
SMK 5/1-f yönünden değerlendirme;
…” ibaresi kapsamında yer alan mallar/hizmetler açısından hedef kitle yani ortalama tüketici kitlesi nazarında belli bir coğrafya ile bütünleşmiş bir yer adı olarak algılanmayacağından bilirkişi raporu benimsenerek SMK 5/1-f maddesi koşulları oluşmadığı;
B) NİSBİ RED SEBEPLERİ AÇISINDAN;
Önceki tescilli bir marka ile başvuru konusu sonraki marka işareti arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede görsel, sescil ve anlamsal benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınmakla beraber münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin de nazara alınarak belirlenmesi gerektiğinden hareketle;
Davalının “şekil+…” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait … … ” ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ,sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı;
İşin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, mesnet marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu mallar/hizmetler için ayırdığı satın alma / faydalanma süresi içinde, davalının … ibareli marka başvurusunu gördüğünde derhal ve hiç düşünmeden davacının…. ibareli tescilli markalarından farklı bir marka olduğunu algılayabileceğini, diğer bir anlatımla ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından davacının ” … ” ibareli tescilli markalı mallarından/hizmetinden satın almak/yararlanmak isterken davalının “…” ibareli başvuru markalı malı/hizmeti satın almak / yararlanmak şeklinde bir yanılgı yaşamayacağı, ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından başvuru konusu işaret ile davacının tescilli markaları arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı mallar / hizmetler algısı da oluşmayacağı, taraf marka işaretleri benzemediğinden SMK 6/1 maddesindeki iltibasın bulunmadığı kanaati oluştuğu;
Davacı tarafın”şekil+ …” ibareli başvuru üzerinde SMK 6/3 maddesi anlamında önceye dayalı kullanım ve gerçek hak sahipliği kanıtlanmadığı,
Taraf marka işaretleri benzemediğinden SMK 6/5 maddesindeki tanınmışlık koşulu da oluşmadığı, ( davacıya ait tanınmış olduğu iddia edilen markadan ” haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği ” kanıtlanmadığı ) ;
Davacı tarafın “…” ibareli başvuru üzerinde SMK 6/6 maddesi anlamında ticaret ünvanı dahil diğer fikri ve sınai mülkiyet hak iddiası kanıtlanmadığı;
Dava konusu marka açısından SMK 6/9 maddesi anlamında kötüniyetli başvuru yapıldığı iddiası da kanıtlanmadığı;
Bu açıdan NİSBİ RED sebepleri oluşmadığı;
Ancak başvuru markası açısından yukarıda izah edilen SMK 5/1-b-c maddesindeki mutlak red sebepleri oluştuğundan davanın neticeden kabulü gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davanın KABULÜNE,
2-Dava konusu Türk Patentin … sayılı YİDK kararının İPTALİNE
3-Dava konusu marka tescilli olmadığından hükümsüzlük konusunda karar verilmesine yer olmadığına,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar harcından peşin alınan 59,30 TL’nin düşümü ile 21,4 TL’nin davalılardan eşit tahsiliyle Hazine’ye gelir kaydına,
5-AAÜT uyarınca 15.000.00 TL vekalet ücretinin davalılardan eşit tahsiliyle davacıya verilmesine,
6-Davacının yaptığı; 2.350.00 bilirkişi ücreti, 188.00 TL tebligat ücreti, 80,70 TL ilk harç masrafı olmak üzere toplam 2.618,7‬ TL yargılama giderinin davalılardan eşit tahsiliyle davacıya verilmesine,
7-Karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının yatıran taraf iadesine,
Dair verilen karar davalı kurum vekilinin yüzüne karşı davacı vekili ile davalı şahsın yokluğunda
6100 sayılı HMK 341 ila 345 inci maddesine göre tebliğden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememiz aracılığı ile … Mahkemesine istinaf kanun yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar okunup açıklandı. 28/11/2022
Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza