Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/311 E. 2022/168 K. 13.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

T.C. “TÜRK MİLLETİ ADINA”
ANKARA
4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR
HUKUK MAHKEMESİ K A R A R

ESAS NO : 2021/311
KARAR NO : 2022/168

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : …
DAVALI : 2- … -… …
VEKİLİ : Av. … ….
DAVA : Marka …Sayılı YİDK Kararı İptali-Hükümsüzlük
DAVA TARİHİ : 05/11/2021
KARAR TARİHİ: 13/06/2022 Yazım Tarihi: 29/06/2022

İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde ÖZETLE: Davacının çiğ köfte sektörünün lider firmaları arasında yer aldığını, piyasada ve geniş halk kitleleri nezdinde “…” markası ile tanındığını, bu marka altında davacının 8 ayrı ülkede franchise verdiği şubelerinin sayısının 300’ü geçtiğini, davacının “…” markasına sektörel bir tanınmışlık kazandırmış olduğunu, bu markanın aynı zamanda 29, 30, 35 ve 43. Sınıflara giren gıda ile ilintili mal ve hizmetlerde davacı adına TÜRKPATENT nezdinde de tescilli olduğunu, dava konusu edilen … sayılı “…” ibareli markanın tescil edilmek üzere ilanına karşı tescilli markalarına dayalı olarak dosyaladığı itirazların davalı TÜRKPATENT tarafından reddedilmiş olmasının haksız ve hukuka aykırı bir işlem olduğunu, zira karşılaştırılan markaların görsel, işitsel ve kavramsal açılardan iltibas yaratacak derecede benzer markalar olduğunu, ayrıca karşılaştırılan markaların aynı/benzer/türdeş emtialarda kullanılacağını, karşılaştırılan markalarda ayırt edici niteliği en yüksek unsur olan “…” ibaresinin davacı ile özdeşleşmiş bir marka olduğunu, dolayısıyla dava konusu edilen markanın esas unsuru olarak kullanılmasının markaların karıştırılma ihtimalini doğurduğunu, ayrıca her iki tarafın da restoran işletmeciliği alanında faaliyet gösteriyor olmasının iltibas tehlikesini arttırdığını, davalının kendisine marka olarak seçebileceği sayısız kelime varken “…” kelimesini tercih etmiş olmasının davalının kötü niyetinin açık bir tezahürü olduğunu, nitekim davalının işyerinde … D. İş nolu dosya tahtında yapılan tespit ve incelemede davalının ticari faaliyetlerinde ve … alan adlı web sitesinde “…” ibaresini markasal hüviyette kullanıyor olduğunu tespit edildiğini, davalının bu kullanımlarının da davacının tescilli/tanınmış markaları ile iltibas yaratmak ve bu yolla haksız kazanç elde etmek saikiyle yani kötü niyetli olarak gerçekleştiğini ileri sürerek, TÜRKPATENT YİDK’nın dava konusu edilen 13.09.2021 tarih ve …sayılı kararının iptaline ve 2020 33331 sayılı markanın tescil edilmesi halinde hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiş, duruşmada da dilekçesini aynen tekrar etmiştir.

SAVUNMA:
Davalı kurum vekili dilekçe ve beyanında ÖZETLE: Alınan kararlar ve yapılan işlemlerin usule ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı şahıs vekili dilekçe ve beyanında ÖZETLE: Davacının “…” markasının kendisine ait olduğu yönündeki iddialarının gerçeği yansıtmadığını, zira davacının tescilli hiçbir markasında “…” ibaresinin tek başına yer almadığını, aksine başkaca unsurlarla birlikte bir bütün olarak yer aldığını, davacının bu ibareyi tek başına ihtiva eden… … sayılı markaların tescili başvurusunun TÜRKPATENT tarafından reddedildiğini, davacının Avrupa’da da “…” ibareli bir marka tescilinin bulunmadığını, halbuki “…” ibaresini tek unsur olarak ihtiva eden markanın 35. Sınıfa giren hizmetlerde davalı şahıs adına tescilli olduğunu, nitekim “…”, “… 1923”, “…” ibareli markaların da davalı şahıs adına tescilli olduğunu, davacının tanınmış marka iddialarının da gerçeği yansıtmadığını, zira davacının davalı aleyhine daha önceden dosyaladığı şikayetler doğrultusunda alınan bilirkişi raporlarında davacının markasının tanınmış olmadığının sabit olduğunu, davacının şikayetleri üzerine davalı şahıs hakkında… Esas no.lu dosya tahtında yürütülen yargılama neticesinde de davalı şahsın beraat ettiğini, zira davacının markasının ne Türkiye’de ne de Avrupa’da tanınmış bir marka olmadığını, hatta davacının markasının İstanbul’da bile bilinmediğini, dosyanın bir çok evrak ile doldurulmasının markayı tanınmış hale getirmeyeceğini, dolayısıyla davalının dava konusu edilen markayı tescil ettirmek istemesinin kötü niyetle bir alakası olmadığını, karşılaştırılan markaların genel görünümleri itibariyle de birbirlerine benzemediğini, bu nedenlerle davadaki reddini talep etmiştir.
MUHAKEME:HMK kapsamında “Yazılı Yargılama Usulü ” uygulanmıştır.
DELİLLER ve DEĞERLENDİRME:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; YİDK KARARININ İPTALİ YÖNÜNDEN; davalı şahsın … başvuru sayılı markası ile davalı firmanın kurum nezdinde ileri sürdüğü mesnet markaları arasında SMK 6/1 maddesine göre iltibas koşulları oluşup oluşmadığı, Türk Patent’in …sayılı YİDK kararının iptalinin gerekip gerekmediği;
HÜKÜMSÜZLÜK TALEBİ YÖNÜNDEN; davalı şahsın … başvuru sayılı markası ile davalı firmanın mesnet markaları arasında SMK 6/1 maddesine göre iltibas koşulları oluşup oluşmadığı, davacı tarafın 6/3 maddesine göre önceye dayalı kullanım ve gerçek hak sahipliği iddiası, SMK 6/5 maddesine göre markalarının tanınmışlığı iddiası, SMK 6/9 maddesine göre davalı başvurusunun kötü niyetli yapıldığı iddialarının yerinde ve doğru olup olmadığı, davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği noktasında olduğu anlaşılmıştır.
YİDK kararının 14/09/2021 tarihinde davacı tarafa tebliğ edildiği, davacının da 5000 sayılı TürkPatent Kanununun 15/C maddesinde öngörülen iki aylık süre içerisinde 05/11/2021 tarihinde ve 6769 sayılı SMK 156.ncı maddesinde görevli ve yetkili mahkemeye dava açtığı anlaşılmıştır.
TÜRKPATENT YİDK’nun …sayılı kararında; “… başıuru numaralı “çiğtöftem l923’e şekil” ibareli başvurunun …. … …. ibareli markalar ile karıştırılma ihtimali gerekçesiyle 6769 s. SMK’nın 6/1(1) maddesi uyarınca reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvuru hakkındaki ret kararının kaldırılması talebiyle başvuru sahibi tarafından yapılan incelenmiştir.
………….
Yapılan incelemede, işbu başvuru ile ret gerekçesi markaların, “…” ibaresini ortak olarak içerdiği görülmüşse de çekişme konusu ortak unsurun, ayırt edici olmayan ibareye iyelik ekinin eklenmesi suretiyle oluşturulmuş olması, muterize ait markaların tasarımı (-m harfinin öne çıkarılması suretiyle) ile işbu başvurunun tasarımının (kelime + tarih ve şekil unsur) farklı olması dikkate alındığında ilgili tüketicilerin başvuruya konu marka ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markaların bütüncül algı çerçevesinde farklı ticari kaynaklardan gelen birbirinden farklı markalar olarak algılayabileceği kanaatine varılmış ve başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markalar arasında karıştırılma ihtimalinin ortaya çıkmayacağı kanaatine varılmıştır.
KARAR: İtirazın kabulüne ve başvuru hakkındaki ret kararının kaldırılması oybirliği ile karar verilmiştir.” şeklinde ifade edilmiştir.
6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU (10/01/2017 yürürlük)
Madde 6 (Marka tescilinde nispi ret nedenleri)
“(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(9)Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.”,
Madde 25 ” (1) 5 inci (mutlak red nedenleri ) veya 6 ncı ( nisbi red nedenleri ) maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. ” hükmü yer almaktadır.
SMK 6/1 maddesi anlamında iltibastan bahsedebilmek için ;
Her iki taraf markasının AYNI işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) BENZERLİĞİ olması,
Her iki taraf markasının benzer işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) AYNIYETİ olması,
Her iki taraf markasının BENZER işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) BENZERLİĞİ olması, ihtimali aranır.
Markaların karıştırılmasından söz edebilmek için ise , dava konusu marka ile itiraza mesnet marka/markalar arasında hedef tüketici kitlesi (orta düzeydeki) yönünden markaların “görsel”, “işitsel” ve “kavramsal” özellikleri dikkate alarak genel ve bütünsel açıdan benzerlik ihtimali olması , yine tescilli marka ile tescil olunmak istenen işaret arasında markayı taşıyan her iki ürünün işletmesel kökeninin aynı veya birbirleriyle bağlantılı (idari-ekonomik) işletmeler tarafından üretilmiş olabileceği noktasında bağlantı kurulması (ilişkilendirilme) ihtimalinin bulunması gerekir. Karıştırılma kavramının varlığı için “somut bir karıştırma” eyleminin varlığı şart olmayıp böyle bir tehlikenin varlığı dahi yeterli olacaktır.
SMK 6/3 maddesinin uygulanması için tescilsiz olarak kullanılan işaretin MARKASAL şekilde yani işlevine uygun , ayırt ediciliği sağlanmış olarak ticaret alanında kullanılması, bu kullanımın da Türkiye hudutları içinde olması gerekir. Üçüncü kişinin davaya konu tescil başvurusundan veya rüçhan hakkının doğumundan önce, bu işareti kullandığı , çevresinde belli bir oranda bu işaret üzerinde hak sahibi olarak bilinip tanındığının ispatı (tüm Türkiye genelinde değil) gerekir. Diğer bir anlatımla, öncelik hakkını ileri sürenin söz konusu ibarenin başkası tarafindan kullanımını veya tescilini engelleme hakkı verecek nitelik ve yoğunlukta bu işareti Türkiye hudutları içinde ticaret alanında kullandığını ispatlaması gerekir. Gerçekten, bir işareti ilk kullanan ve ona ayırt edici nitelik kazandıran kişi onun hak sahibi olarak kabul edilir ve bu halde gerçek hak sahipliği sözkonusudur.
SMK 6/5 maddesi anlamında tanınmışlıktan bahsedebilmek için ;
Toplumda (Türkiye sınırlarında) tanınmışlık düzeyine ulaşmış olması koşuluyla, tescilli bir markanın, aynı veya benzerinin farklı mal ve hizmetlerde kullanılması amacıyla yapılan marka başvurusu, tanınmışlığından haksız yarar sağlanabileceği, itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumlarda, tanınmış marka sahibinin itirazı üzerine ret edilir.
Yargıtay içtihatlarında tanınmışlık “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir. Bu hallerde başkasının başvuru markası dolayısıyla şayet taraf markaları aynı/benzer mal/hizmet içermiyorsa ve bu marka başvurusu nedeniyle haksız yarar sağlanabileceği, onun itibarına zarar verebileceği veya onun ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği hallerinde nisbi red sebebi sayılarak başvuru markası engellenebilecektir.
Doktrin ve çeşitli yargı kararları dikkkate alınıp bakıldığında KÖTÜNİYET kriteri “Marka sahibinin, markasını tescil ederken, markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, iyi niyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacı gütmesi gibi hallerde, kötü niyetli marka tescilinden bahsedilir. Marka başvurusunun kötü niyetli bir başvuru olabilmesi için, marka başvurusu sırasında kötü niyetli olarak markanın amacı ve temel işlevi dışında bir amaçla kullanılması gerekir. Dolayısıyla kötü niyetin kabulü için, marka için başvuruda bulunan kişi, markanın temel işlevleri olan ürünün işletmeye aidiyetini sağlama ve diğer ürünler karşısında ayırt edicilik sağlama fonksiyonu dışında bir amaçla veya marka üzerindeki gerçek hak sahibinin markadan yararlanmasını engellemek veya markanın ün ve şöhretinden yararlanmak suretiyle haksız çıkar edinme gibi bir amaçla hareket etmelidir.” şeklinde görüşler yer almaktadır.
Yukarıdaki kriterler, taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;
Davalı başvuru Markası Davacı Markaları
…+şekil 1923+şekil (…) … “1993’den beri”+şekil (2005/10496)
43. Sınıf 29, 35 ve 43. Sınıflar
(YİDK’da geçen diğer markalar)

Bilirkişi heyetinden alınan 24.05.2022 tarihli raporda ÖZETLE; “1) Karşılaştırılan markaların görsel, işitsel ve kavramsal açılardan birbirlerine benzer olduğu,
2) Davalının markasının kapsamına alınmak istenilen tüm hizmetler yönünden somut olayda emtia ayniyeti/benzerliği/türdeşliği şartının gerçekleştiği,
3) (1) ve (2) nolu bentlerdeki değerlendirmelerden dolayı, karşılaştırılan markalar arasında iltibas tehlikesinin/ karıştırılma ihtimalinin bulunduğu,
4) Davacının hükümsüzlük talebi açısından, “önceki kullanıma dayalı gerçek hak” ve “tanınmışlık” iddialarının davalının markasının hükmüne bir engelinin/etkisinin olamayacağı,
5) Davacının hükümsüzlük talebi açısından, “kötü niyet” iddialarının değerlendirmesinin hukuki niteliği yüksek olduğundan Sayın Mahkeme tarafından yapılması gerektiği,
6) Dava konusu edilen 13.09.2021 tarihli ve …sayılı YİDK kararının, yukarıda (2) nolu bentte yer verilen “karıştırılma ihtimali” değerlendirmesi ile uyumlu olmadığı,” şeklinde ifade edilmiştir.
Davalı şahıs vekilinin yeni bir heyetten rapo alınması talebi HMK 30.ncu madde kapsamında değerlendirilerek, sunulan rapor denetlenebilir, içeriği de ihtisas mahkemesi hakimliğince olumlu veya olumsuz değerlendirilebilir kabul edilerek yargılama gereksiz uzamasın diye bu talepler reddedilmiştir.

GEREKÇE:
Önceki tescilli bir marka ile başvuru konusu sonraki marka işareti arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede görsel, sescil ve anlamsal benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınmakla beraber münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin de nazara alınarak belirlenmesi gerektiğinden hareketle;
Davalının “…+şekil 1923+şekil” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait “… ” asli ibareli tescilli markaları (… arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve sesçil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, her iki markada “…” ibarelerinin belirgin olarak öne çıktığı, diğer yönden davalın başvurusunu yaptığı hizmetler ile davacıya ait markanın kapsamındaki hizmetler de aynı olduğu;
İşin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin yargılama konusu hizmetlerden satın almak/yararlanmak istediğinde davalı başvuru markasını gördüğünde derhâl ve hiç düşünmeden bunun davacının yukarıda sayılan “…” asli ibareli tescilli markalarından farklı bir marka olduğunu algılayamayacağı, yüksek benzerlik nedeniyle her iki markada bir yanılgı yaşayabileceği, benzerlik nedeniyle her iki taraf markasının aynı işletmeye ait markalar ya da idari ve ekonomik anlamda bağlantılı bir işletme markaları olarak algılanabileceği , taraf markaları arasında kapsamındaki hizmetlerde SMK 6/1 maddesindeki iltibas /karıştırılma / benzerlik koşulu oluştuğu ;
Davacı tarafın “…+şekil 1923+şekil” ibareli başvuru üzerinde SMK 6/3 maddesi anlamında önceye dayalı kullanım ve gerçek hak sahipliği kanıtlanmadığı,
Davacı tarafın SMK 6/5 maddesindeki tanınmışlık koşulu da oluşmadığı, ( davacıya ait tanınmış olduğu iddia edilen markadan ” haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği ” kanıtlanmadığı ) ;
Dava konusu marka açısından SMK 6/9 maddesi anlamında kötüniyetli başvuru yapıldığı iddiası da kanıtlanmadığı;
Ancak bu durumlar SMK 6/1 iltibas durumunu da ortadan kaldırmadığından neticeden aksi yöndeki YİDK kararının iptali ile davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davanın KABULÜNE,
2-Dava konusu Türk Patent’in …sayılı YİDK kararının İPTALİNE,
3-Dava konusu … sayılı marka tescilli olduğundan HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE, sicilden terkin edilmesine, karar kesinleştiğinde Türk Patent’e müzekkere yazılmasına,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar harcından peşin alınan 59,30 TL’nin düşümü ile bakiye 21,40 TL’nin davalılardan tahsiliyle Hazine’ye gelir kaydına,
5-AAÜT uyarınca 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalılardan eşit tahsiliyle davacıya verilmesine,
6-Davacının yaptığı; 2.350,00 TL bilirkişi ücreti, 360,00 TL tebligat ücreti, 59,30 TL ilk harç masrafı olmak üzere toplam 2.769,3‬0 TL yargılama giderinin davalılardan eşit tahsiliyle davacıya verilmesine,
7-Karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının taraflara iadesine,
Dair verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı, 6100 sayılı HMK 341 ila 345 inci maddesine göre tebliğden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememiz aracılığı ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf kanun yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar okunup açıklandı. 13/06/2022

Katip … Hakim …
E İmzalıdır. E İmzalıdır.