Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/304 E. 2022/254 K. 10.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

T.C. “TÜRK MİLLETİ ADINA”
ANKARA
4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR
HUKUK MAHKEMESİ K A R A R
ESAS NO : 2021/304 Esas
KARAR NO : 2022/254

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. …..
DAVALI : … -… …
VEKİLİ : Av. … …
DAVA : 1-Marka Tecavüzü,Haksız Rekabet,Tespit,Önleme,Giderme
2-Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 28/10/2021
KARAR TARİHİ : 10/10/2022 Yazım Tarihi:31/10/2022

İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde ÖZETLE:Müvekkili şirketin, 1993 yılında ….’de kurulduğu, kısa sürede dünyaca ünlü markaların distribütörlüğüne ev sahipliği yapmaya başladığı ve ….” sektörünün lideri haline geldiği, portföyündeki yaklaşık iki yüz markanın (… distribütörü ve ithalatçısı olan müvekkili şirketin, kendisine ait online satış mağazası olan …’nin yanı sıra, ….da önyedi, ….” ve altıyüzden fazla bayisi ile müşterilerine hizmet vermekte olduğu, Müvekkili şirketin Türk Patent Enstitüsü nezdinde yaklaşık on tane tescilli markasının Mevcut olduğu, tescilli markalarının yanı sıra, dava konusu “…” markası da dâhil olmak üzere müvekkili şirketin tescilsiz olarak uzun yıllardan beri kullandığı …. “…” vb Markalarının mevcut olduğu, müvekkil şirketin, satışını yaptığı müzik aletleri ürünlerinin üzerinde bu tescilsiz markaları kullandığı ve “…”, “….“…” markalı ürünlerin satışını gerçekleştirdiği, Davalının,kendisine ait ….da bulunan mağazasında müzik aletleri sattığı,davalının, geçmişte müvekkili şirketin bayisi olup, belli dönemlerde müvekkili şirketten toptan Müzik aletleri satın aldığı, Müvekkil şirketin, uzun yıllardan bu yana “…” markalı kemanlar ürettirip sattığı; 15.sınıfta tescilli bulunan “…” markasının gerçek hak sahibi olduğu, Davalının, “…” ibareli markayı 15. sınıfta ….tescil numarasıyla tescil ettirdiği, oysa, müvekkil şirketin, “…” ibareli markaya ilişkin müvekkili şirketin gerçek hak sahipliği bulunduğu, Müvekkil şirketin “…” markası ile davalı yana ait “…” ibareli markanın ayniyet arz etmesi ve yine müvekkil ile davalı yanın müzik aletleri ve kutuları üzerinde dava konusu markayı kullanıyor olmalarının tüketiciler nezdinde iltibasa sebep olacağı; davalı yanın, Müvekkili şirkete ait markanın aynısını (görsel, biçimsel, anlamsal ve sesçil olarak) birebir tescil ettirdiği, böylece davalının, müvekkili şirket ile arasında ortalama bir tüketici nezdinde ekonomik, organik bir bağlantı bulunduğu algısını uyandırmayı amaçladığı, SMK 155. maddesine göre davalının tescilli marka sahibi olmasının haksız rekabet teşkil eden eylemlerde bulunmadığının gerekçesi olmayacağı, davalının müvekkilinin gerçek hak sahibi olduğu Trösler markasal haklarını ihlal eder şekilde … isimli çevrimiçi alışveriş platformlarında … markalı ürünlerin satışını gerçekleştirdiği, davalının haksız rekabet teşkil eden eylemlerde bulunduğunu kabulü gerektiği,Davalının, cevap dilekçesinde Türk Patent Enstitüsü nezdinde …. numarasıyla tescilli bulunan “…” markasının gerçek hak sahibi olduğunu Davalı yanın tek ortağı ve yetkilisi olduğu ….nin ….adresinde … ibaresinin kullanıldığı tüm ürünlere el konulması ve toplatılması için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, Davalı adına Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde tescilli .. sayılı “…” ibareli markanın; 15. sınıfta tescilli olan tüm mal ve hizmetlerde hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine Davalı eylemlerinin 6769 sayılı Kanunu’nun 29. maddesi ve TTK’nin 55 vd. Maddeleri uyarınca tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, tecavüzün ve haksız rekabetinin durdurulmasına, önlenmesine ve bu suretle tecavüzün giderilmesine Karar verilmesi talep edilmiştir.
SAVUNMA:
Davalı şahıs Vekili dilekçe ve beyanında ÖZETLE: …’in, 05.01.2012 tarihinden bu yana halihazırda işletmesinin bulunduğu … ilçesinde müzik aletleri ve ilgili yan ürünlerin üretimi, ithalatı, pazarlaması ve satışı konusunda ihtisaslaştığı, bu bağlamda, kendine ait ürün ve hizmetler ile piyasada fazlasıyla tanınmış bir noktaya geldiği, müvekkilinin, ürettiği ürünlerin … çapında satışı, yurt dışından ilgili ürünlerin tedariki ve dağıtımı ile iştigal eden ve bu alanda başarılı olan bir tacir olduğu, Davacı tarafın iddialarının tam aksine, müvekkil ile davacı taraf arasında en ufak bir bayilik ilişkisi dahi bulunmadığı, nitekim davacı tarafın, tanzim ettiği tüm faturaları uhdesinde muhafaza eden kurumsal bir yapı olmasına rağmen kendileri ile müvekkil arasında meydana gelen hukuki patlayabilecek en ufak bir evrak dahi sunmadığı, davacı tarafın müvekkili ile arasında bayilik ilişkisi olduğunu ispat etmekle mükellef olduğu, Müzik sektörüne 05.01.2012 tarihinde … işletmesini açarak giren müvekkilinin sonrasında kurumsallaşmak isteyerek 19.01.2021 tarihinde …unvanı ile tek ortaklı limited şirketini kurduğu, kurumsallaşma yoluna giden müvekkilinin basiretli bir tacir gibi açıldığı ilk günden beri işletme bünyesinde kullandığı “…” ve diğer markalarına SMK kapsamında koruma sağlamak istemesi nedeni ile de 06.04.2021 tarihinde Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde “….” numaralı “…” ibareli markanın tescili talebi ile başvurduğu, Markayı bizzat yaratan ve maruf hale getiren müvekkilinin … markalı ürünlerin satışını gerçekleştirmesinin haklı bir kullanım olduğu ve davacı tarafın iddiasının aksine tecavüz ve haksız rekabet oluşturmadığı, aksine davacı tarafın müvekkili …’in üstün hak sahibi olduğunun tescilli markası olan “…” markasına tecavüz ve … ibareli ürünlerin satışını gerçekleştirerek haksız rekabet oluşturduğu, Marka tecavüzünün söz konusu olması için gerekli temel şartlardan birinin iki veya daha fazla markanın birbirine benzer/birbiriyle aynı olması ve bir markanın diğer markanın ününden, Müşteri çevresinden kasten ve kötüniyetle faydalanma kastının bulunması olduğu, bu Şartlardan ikincisi anlamında hali hazırda bir yokluğun söz konusu olduğu, yani “…” Markasını yaratan ve maruf hale getiren tarafın müvekkil olduğu ve kötüniyeti olmadığı gibi kullanımı hakkı olduğu için tecavüz durumunun söz konusu olamayacağı, Hususlarına yer verilerek davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
MUHAKEME:HMK kapsamında “Yazılı Yargılama Usulü ” uygulanmıştır.
6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU (10/01/2017 yürürlük)
Madde 7 ” (1) Bu Kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir.
(2) Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır:
a) Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması.
b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
c) Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
(3) Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir:
a) İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması.
b) İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi.
c) İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi.
ç) İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması.
d) İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması.
e) İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması.
f) İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması. ”
Madde 29 ” (1) Aşağıdaki fiiller marka hakkına tecavüz sayılır:
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
ç) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek,
(2) 19 uncu maddenin ikinci fıkrası hükmü tecavüz davalarında def’i olarak ileri sürülebilir. Bu durumda kullanıma ilişkin beş yıllık sürenin belirlenmesinde dava tarihi esas alınır.” hükmü,
Madde 6 (Marka tescilinde nispi ret nedenleri)
“(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.”,
(9)Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.”,
Madde 25 ” (1) 5 inci (mutlak red nedenleri ) veya 6 ncı ( nisbi red nedenleri ) maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. ” hükmü ;
6102 sayılı TÜRK TİCARET KANUNU (14.02.2011 tarihli yayınlanan);
Madde 54 “(1) Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.
(2) Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.”
Madde 55 “(1) Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır:
a) Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar
b) Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek;
c) Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanmak;
d) Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek;
e) İş şartlarına uymamak;
f) Dürüstlük kuralına aykırı işlem şartları kullanmak.; “hükmü yer almaktadır.

SMK 6/3 maddesinin uygulanması için tescilsiz olarak kullanılan işaretin MARKASAL şekilde yani işlevine uygun , ayırt ediciliği sağlanmış olarak ticaret alanında kullanılması, bu kullanımın da Türkiye hudutları için olması gerekir. Üçüncü kişinin davaya konu tescil başvurusundan veya rüçhan hakkının doğumundan önce, bu işareti kullandığı , çevresinde belli bir oranda bu işaret üzerinde hak sahibi olarak bilinip tanındığının ispatı (tüm Türkiye genelinde değil) gerekir. Diğer bir anlatımla, öncelik hakkını ileri sürenin söz konusu ibarenin başkası tarafindan kullanımını veya tescilini engelleme hakkı verecek nitelik ve yoğunlukta bu işareti Türkiye hudutları içinde ticaret alanında kullandığını ispatlaması gerekir. Gerçekten, bir işareti ilk kullanan ve ona ayırt edici nitelik kazandıran kişi onun hak sahibi olarak kabul edilir ve bu halde gerçek hak sahipliği sözkonusudur.
Doktrin ve çeşitli yargı kararları dikkkate alınıp bakıldığında KÖTÜNİYET kriteri “Marka sahibinin, markasını tescil ederken, markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, iyi niyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacı gütmesi gibi hallerde, kötü niyetli marka tescilinden bahsedilir. Marka başvurusunun kötü niyetli bir başvuru olabilmesi için, marka başvurusu sırasında kötü niyetli olarak markanın amacı ve temel işlevi dışında bir amaçla kullanılması gerekir. Dolayısıyla kötü niyetin kabulü için, marka için başvuruda bulunan kişi, markanın temel işlevleri olan ürünün işletmeye aidiyetini sağlama ve diğer ürünler karşısında ayırt edicilik sağlama fonksiyonu dışında bir amaçla veya marka üzerindeki gerçek hak sahibinin markadan yararlanmasını engellemek veya markanın ün ve şöhretinden yararlanmak suretiyle haksız çıkar edinme gibi bir amaçla hareket etmelidir.” şeklinde görüşler yer almaktadır.

DELİLLER ve DEĞERLENDİRME:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; 1-Davacı taraf iddiasına göre; “…” ibaresi üzerinde SMK 6/3 maddesi kapsamında önceye dayalı kullanım ve gerçek hak sahipliği iddiaları kapsamında davalı tarafın kötü niyetli olarak SMK 29 ncu maddesine göre marka tecavüzü ve haksız rekabet eyleminde bulunulup bulunulmadığı, ihlal söz konusu olduğu takdirde tespit, önleme, giderme taleplerinin yerinde ve doğru olup olmadığı;
2-Davalı şahsın….sayılı markasının davacı taraf iddiasına göre bu ibare üzerinde SMK 6/3 maddesine göre önceye dayalı kullanım ve gerçek hak sahipliği, SMK 6/9 maddesine göre kötü niyetli tescil yapıldığı iddialarına göre SMK 25/1 maddesine göre davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği noktasında olduğu anlaşılmıştır.
Davaya konu 2021/055869 sayılı “…” ibareli markanın 15. Sınıfta ” Müzik aletleri ve kutuları ” malları için 06.04.2021 tarihinde başvurusu yapılıp 05.10.2021 tarihinde davalı şahıs adına tescil edildiği tespit edilmiştir.
Bilirkişi heyetinden alınan 27.04.2022 tarihli raporda ÖZETLE: “
DAVALI MARKASININ GERÇEK HAK SAHİPLİĞİ GEREKÇESİYLE HÜKÜMSÜZ KILINMASININ GEREKİP GEREKMEDİĞİ
Davacının…. kayıtlarının incelenmesi neticesinde davacının, davalı marka başvurusundan önce 26.10.2017 tarihinde “…” markasını…” emtiasında kullandığı tespit edilmiş olup arşiv kaydı aşağıdadır.
(raporda gösterilmiştir.)
-Davalının….adlı çevrimiçi satış platformunda satışlarına dair görüntüler:
(raporda gösterilmiştir.)
-Davalının… adlı çevrimiçi satış platformunda satışlarına dair görüntüler:
(raporda gösterilmiştir.)
Yukarıdaki her iki görüntüden, bu alışveriş sitelerinde “…” markalı ….” emtialarının göndericisi/satıcısı …. tarafından piyasaya arzının/satışının yapıldığı anlaşılmaktadır.
somut olayda davacının, davalının…. tescil sayılı “…” markası için başvuru tarihi olan 06.04.2021 tarihinden önce ilgili markayı davaya konu “SINIF KODU 15: Müzik aletleri ve kutuları.” için, marka işlevine uygun şekilde, ciddi ve kesintisiz olarak kullanımını ispatlaması gereklidir.
Bu nedenle davacının eskiye dayalı kullanımlarının tespiti açısından, heyetimizce bu başlık altında 06.04.2021 tarihinden önceki kullanım delilleri ve savunma delilleri değerlendirmeye tabi tutulmuştur.
Davacı tarafından davalı … ….)’e kesilen faturalardan okunabilen hususlar (Ek 3) aşağıdadır:
-10.12.2012 tarihli, … nolu, “… …” için kesilen 309,49 TL’lik fatura.
-15.04.2015 tarihli,… nolu, “..” için kesilen 506,52 TL’lik fatura.
-21.08.2015 tarihli, .. nolu, …” için kesilen 2.000 TL’lik fatura.
-18.12.2015 tarihli, 51638 nolu, “casio piyano stand” için kesilen 1.245,25 TL’lik fatura.
-28.01.2016 tarihli, ….” için kesilen 1.650,01 TL’lik fatura.
-22.03.2016 tarihli,….” için kesilen 819,97 TL’lik fatura.
1. fatura hariç diğer faturaların somut uyuşmazlığa konu marka ile ilgili olmadıklarından davacı lehine kullanımı ispatlayıcı nitelikte olmadığı mütalaa edilmiştir. 1.faturanın davacı lehine kullanımı ispatlayıcı nitelikte olduğu mütalaa edilmiştir.
Davacı … Tic.Ltd. Şti. tarafından 06.04.2021 tarihinden önce 3. kişilere kesilen ve incelemede dikkate alınması gereken,
-En eskisi Melodi Müzik’e kesilen ( 01.09.2012 tarihli, 123466 nolu) olmak üzere 2012 yılına ait 5 adet faturadan,
– 2017 yılına ait 5 adet faturadan
– 2018 yılına ait 13 adet faturadan,
– 2019 yılına ait 13 adet faturadan,
– 2020 yılına ait 5 adet faturadan
-2021 yılına ait 4 adet faturadan (toplam yaklaşık tutar 43.000 TL.lik) davacının “…” markasının “keman, violin, çello müzik aleti” emtiasında kullanımının bulunduğu yani davacının önceki tarihli hak sahibi olduğu ve bu mallar açısından en azından taraflar nezdinde ayırt edicilik kazandığı kanaatine varılmıştır. 06.04.2021 tarihinden sonraki 3. kişilere kesilen 8 adet fatura ise incelemede dikkate alınmamıştır.
Davacının mobile…. hesabında 25.10.2017 tarihli görselde “…” marka keman görseline yer verildiği tespit edilmiş olup hususun, davacı lehine kullanımı ispatlayıcı nitelikte olduğu mütalaa edilmiştir.
Davacının kullandığı markasında yer alan “…” ibaresinin anlamına rastlanılmamış olup bu niteliği ile ibare ayırt edici nitelikte bir ibare olup davacı markasında tüketicilerce marka olarak algılanacak esas unsur “…” ibaresidir. Davalı adına tescilli… sayılı “…” ibareli markanın, davacının kullandığı “…” markası ile işitsel, görsel, kavramsal açıdan aynı olduğu düşünülmüştür.
Belirtilen sebeplerle dava konusu hükümsüzlüğü talep olunan … sayılı “…” ibareli markanın tescilli olduğu “SINIF KODU 15: Müzik aletleri ve kutuları” malları yönünden davacı tarafın önceki tarihli tescilsiz marka kullanımı dolayısıyla önceye dayalı hakkının bulunduğu ve bu nedenle davalı markasının söz konusu mallar yani tescilli olduğu TÜM mallar açısından SMK m.6/3 kapsamında hükümsüzlüğü şartlarının oluştuğu sonuç ve kanaatlerine varılmıştır.
DAVALI MARKASININ KÖTÜ NİYET GEREKÇESİYLE HÜKÜMSÜZ KILINMASININ GEREKİP GEREKMEDİĞİ;
Somut olayda; davacı vekili tarafından, davalı tarafa geçmişte “…” markalı ürün satışı yapıldığı, davalının, “…” ibareli markanın gerçek sahibinin müvekkil şirket olduğunu uzun süredir bildiği, buna rağmen dava konusu markayı tescil ettirmesinin davalının kötü niyetli olduğunun ispatı olduğu, davalının, eski dönemde müvekkili şirketin bayisi olduğu ve bayisi olduğu dönemde müvekkili şirketten müzik aletleri satın aldığı, dolayısıyla “…” ibareli markanın gerçek hak sahibinin müvekkili şirket olduğunu zaten bildiği iddia edilmiştir.
Bu hususta davacı tarafından sunulan delillerden, davalı … (…)’e kesilen 2015 ve 2016 yıllarına ait faturalar, başka markalı mallara ilişkin olsa da taraflar arasında geçmişte bir ticari ilişkisinin varlığını göstermektedir. Üstelik davacı tarafından 10.12.2012 tarihli, …. nolu, “… keman” için kesilen 309,49 TL’lik fatura’nın davalıya kesildiği anlaşılmaktadır. Aynı sektörde faaliyet gösteren, aralarında önceki tarihte ticari ilişki yaşayan ve davacının “…” markasından haberdar olan davalının orijinal nitelikteki markanın aynısını tescil ettirmesinin, davacı faaliyetini engellemeye çalışmasının tesadüf eseri olduğunu kabul etmek kolay değildir. Bununla birlikte kötü niyet değerlendirmesi hukuki bir değerlendirme olduğundan kötü niyet iddiaları konusunda nihai takdir ve değerlendirme Sayın Mahkemeye aittir.
MARKA TECAVÜZÜ AÇISINDAN DEĞERLENDİRME:
Dosya içeriğinden ve TÜRKPATENT kayıtlarından davacının kullandığı “…” markasının davacı adına tescilli veya başvuru halinde bir marka olmadığı tespit edilmiş olup yukarıdaki hüküm uyarınca davacının markasının tecavüze uğradığı iddiasının, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 29. madde kapsamında korunmayacağı ve davacının bu Kanun kapsamında hak talebinde bulunamayacağı kanaatine varılmıştır.
HAKSIZ REKABET AÇISINDAN DEĞERLENDİRME:
Somut olayda davacının “…” markası üzerinde “ Müzik aletleri ve kutuları” için önceye dayalı marka kullanımı dolayısıyla gerçek hak sahipliği bulunduğu, davalının… adlı çevrimiçi satış platformunda, ticari piyasaya arzını/satışını yaptığı “keman” emtiasının da markasının “…” olduğu, her iki markanın işitsel, görsel ve kavramsal olarak aynı olduğu, her iki marka kullanımının da “Müzik aletleri ve kutuları”nda yani aynı/aynı tür emtialarda olduğu, bu emtiaların ortalama tüketicilerinin dikkat seviyesinin yüksek olmasına rağmen tüketicilerin, aynı markalı/ aynı emtialar üzerinde taraf markaları ile karşılaştıklarında bunların aynı ticari kaynak tarafından sunulduğu veya marka sahipleri arasında iktisadi yönden bir bağlantı bulunduğu yönünde bir izlenime kapılabilecekleri, davalının bu şekilde kullanımın, davacının önceye dayalı gerçek hak sahipliği olduğu “…” markası ile haksız rekabete neden olabileceği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
SONUÇ:
1. Davalıya ait…. sayılı “…” ibareli markanın tescilli olduğu “SINIF KODU 15: Müzik aletleri ve kutuları” malları yönünden davacı tarafın önceki tarihli tescilsiz marka kullanımı dolayısıyla önceye dayalı hakkının bulunduğu ve bu nedenle davalı markasının söz konusu mallar yani tescilli olduğu TÜM mallar açısından SMK m.6/3 kapsamında hükümsüzlüğü şartlarının oluştuğu,
2. Davacı ile daha önceden ticari ilişkisi bulunan ve davacının “…” markasından haberdar olan davalının orijinal nitelikteki markayı tescil ettirmesinin tesadüf eseri olduğunun kabul edilemeyeceği kanaatine ulaşılmakla birlikte kötü niyet değerlendirmesi hukuki bir değerlendirme olduğundan kötü niyet iddiaları konusunda nihai takdirin ve değerlendirmenin Sayın Mahkemeye ait olduğu,
3. Davacının kullandığı “…” markasının davacı adına tescilli veya başvuru halinde bir marka olmadığı, bu nedenle davacının markasının tecavüze uğradığı iddiasının, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 29. madde kapsamında korunmayacağı ve davacının bu Kanun kapsamında hak talebinde bulunamayacağı,
4.Davalının …adlı çevrimiçi satış platformlarında “…” markalı, “keman” emtiasını piyasaya arz ettiği, davalının kullandığı markanın davacının markası ile ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali olacak şekilde aynı/benzer olduğu, davalının kullanımının davacının önceye dayalı gerçek hak sahipliği olduğu “…” markası ile haksız rekabete neden olabileceği ” şeklinde ifade edilmiştir.
Davalı vekilinin yeni bir heyetten rapor ve aynı heyetten ek rapor alınması talebi HMK 30.ncu madde kapsamında değerlendirilerek, sunulan rapor denetlenebilir, içeriği de ihtisas mahkemesi hakimliğince olumlu veya olumsuz değerlendirilebilir kabul edilerek yargılama gereksiz uzamasın diye bu talepler reddedilmiştir.

GEREKÇE;
A) Davacı taraf, davalı şahsın …. başvuru sayılı “…” ibareli 15 Sınıfta tescil edilen markasının önceye dayalı kullanım ve gerçek hak sahipliği bulunduğunu, davalı markasının bu şekilde tescil edilmesinin yanlış olduğunu ve marka başvurusunda bulunmasının kötüniyetli olduğunu ileri sürerek SMK 6/3, 6/9 ve Medeni Kanun 2 maddesi kapsamında SMK 25/1 maddeye göre hükümsüzlük talebinde bulunmaktadır.
B) Diğer yönden davacı taraf “…” ibaresi üzerinde SMK 6/3 maddesi kapsamında önceye dayalı kullanım ve gerçek hak sahipliği iddiaları kapsamında davalı tarafın kötü niyetli olarak SMK 29 ncu maddesine göre marka tecavüzü ve haksız rekabet eyleminde bulunduğunu iddia etmektedir.
HÜKÜMSÜZLÜK YÖNÜNDEN;
SMK 6/3 maddesi açısından;
Somut olayda, davacının sunduğu delil ve belgeler üzerinde bilirkişi heyetince yapılan incelemede;
“Davacı tarafından davalı … (Kökey Müzik)’e kesilen faturalardan-10.12.2012 tarihli, 208667 nolu, “… keman” için kesilen 309,49 TL’lik fatura.;
Davacı … Tic.Ltd. Şti. tarafından 06.04.2021 tarihinden önce 3. kişilere kesilen yukarıda belirtilen 2012 yılına ait 5 adet faturadan, – 2017 yılına ait 5 adet faturadan – 2018 yılına ait 13 adet faturadan,- 2019 yılına ait 13 adet faturadan,- 2020 yılına ait 5 adet faturadan-2021 yılına ait 4 adet faturadan (toplam yaklaşık tutar 43.000 TL.lik) davacının “…” markasının “keman, violin, çello müzik aleti” emtiasında kullanımının bulunduğu “şeklindeki tespitlerden hareketle … markalı keman, violin, çello müzik aleti ÜRÜNLERİNDE önceye dayalı kullanımını kanıtladığı;
Davaya konu ….” ibareli markanın başvurusunun yapıldığı 06.04.2021 tarihinden önce davacının … ” markası şeklinde ” Müzik aletleri ve kutuları ” emtia sınıfında (aynı mallarda veya ilişkili/bağlantılı mallarda) SMK 6/3 maddesi hükmünün gerektirdiği derecede yoğun ve yaygın kullandığı kanaatine varılarak SMK 6/3 yönünden dava haklı bulunmuştur. .
SMK 6/9 ve M.K.2 maddesi açısından ;
Davalı şahsa karşı davacının 2015 ve 2016 yıllarında kestiği fatura örneklerinden taraflar arasında ticari bir ilişki/bağ bulunduğu anlaşılmaktadır. Kaldı ki müzik aletleri gibi herkesin ticaret yapmadığı mallar hakkında ticari bağları olan firma veya kişilerin birinin diğeri hakkında faaliyet konusu malların ne olduğunu tahmin edebilme/bilebilmesi imkan dahilinde olup bu kapsamda 06.04.2021 tarihinden önce davacının 3.ncü kişilere kestiği değişik tarihlerdeki faturalarda “…” markasının “keman, violin, çello müzik aleti” emtiasında kullanımını kanıtladığından böylesine yabancı bir köken olan ve ayırtediciliği yüksek kelime ibaresinin ayırt edilemeyecek derecede aynısını seçip marka olarak tescil iradesi tesadüf olamayacağı ve nitekim bilirkişi raporunda bu husus özet olarak ” davacı tarafından sunulan delillerden, davalı … (….’e kesilen 2015 ve 2016 yıllarına ait faturalar, başka markalı mallara ilişkin olsa da taraflar arasında geçmişte bir ticari ilişkisinin varlığını göstermektedir. Üstelik davacı tarafından 10.12.2012 tarihli,…. nolu, “… keman” için kesilen 309,49 TL’lik fatura’nın davalıya kesildiği anlaşılmaktadır. Aynı sektörde faaliyet gösteren, aralarında önceki tarihte ticari ilişki yaşayan ve davacının “…” markasından haberdar olan davalının orijinal nitelikteki markanın aynısını tescil ettirmesinin, davacı faaliyetini engellemeye çalışmasının tesadüf eseri olduğunu kabul etmek kolay değildir. ” şeklinde de izah edildiğinden davalının marka tescilinde SMK 6/9 ve MK. 2 maddesi kapsamında iyiniyetli bir davranış sergilemediği kanaatine varılarak davanın bu yönlerden de kabulü gerekmiştir.
MARKA TECAVÜZÜ YÖNÜNDEN;
SMK 7.nci madde kapsamında marka tesciline sahip olanların hakları belirtilmiş ve buna aykırı davrananların eylemi ise SMK 29.ncu maddede marka tecavüzü olarak nitelendirilmiştir.
Ne var ki davacının gerek dosya içeriğinden ve bu kısmı ile benimsenen bilirkişi heyet raporunda ” Dosya içeriğinden ve …. kayıtlarından davacının kullandığı “…” markasının davacı adına tescilli veya başvuru halinde bir marka olmadığı tespit edilmiş olup” geçtiği şekilde dava tarihinde davacının … ibareli Türk Patent kurumunda tescilli markası olmadığı, davacı açısından SMK 6/3 anlamında önceye dayalı kullanım hakkı yukarıda açıklandığı şekilde kanıtlansa da bu durum başkasının başvuru markasını engelleme veya tescil edilen markasının hükümsüzlüğünü talep edebilme imkanı olarak yasada düzenlenmiş olup SMK 29.ncu maddedeki TESCİL şartını bertaraf edemeyeceği ; SMK 7/1 maddesindeki ” Bu Kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir. ” hükmünden hareketle davacının tescilli markası olmadığından SMK 29.ncu maddedeki marka tecavüzü koşulları oluşmadığı üzere bu kısımdan davanın reddi gerektiği sonucuna varılmıştır. Her ne kadar
HAKSIZ REKABET YÖNÜNDEN;
TTK 54 ve devamı maddelerinde haksız rekabet koşulları sayılmış ve bilirkişi heyet raporunda ” Davalının … adlı çevrimiçi satış platformlarında “…” markalı, “keman” emtiasını piyasaya arz ettiği, davalının kullandığı markanın davacının markası ile ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali olacak şekilde aynı/benzer olduğu, davalının kullanımının davacının önceye dayalı gerçek hak sahipliği olduğu “…” markası ile haksız rekabete neden olabileceği “şeklinde ifade edilmiş ise de;
SMK 7/2 maddesinde “Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir ” denilerek kanun tescilli marka sahibine bu ibareyi kullanım dahil ve başkalarına karşı da yasaklama anlamında münhasır hak vermiş olup bu kapsamda davalının…. sayılı “…” ibareli markanın 15. Sınıfta ” Müzik aletleri ve kutuları ” malları için 06.04.2021 tarihinde başvurusu yapılıp 05.10.2021 tarihinde tescil edilen ve dava tarihinde de korunan bir markası bulunduğundan ( her ne kadar önceye dayalı kullanım/gerçek hak sahipliği ile kötüniyet gerekçesiyle hükümsüzlük de verilse bu karar kesinleşmediğinden dava tarihi esas alındığında davalının münhasır hak sahibi olduğu markasını kullanması haksız rekabet sayılamayacağı (aksi yöndeki bilirkişi görüşüne HMK 282 .nci maddede ” Hâkim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir.” hükmünden hareketle yukarıdaki gerekçe ile iştirak edilmediği) sonucuna varılarak ;
Neticeden ,Davacı tarafın marka tecavüzü, haksız rekabet, tespit, durdurma, önleme, giderme, el koyma, imha yönündeki talebinin REDDİNE, şeklinde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
2-Dava konusu …. sayılı markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE, sicilden terkin edilmesine, karar kesinleştiğinde Türk Patent’e müzekkere yazılmasına,
3-Davacı tarafın marka tecavüzü, haksız rekabet, tespit, durdurma, önleme, giderme, el koyma, imha yönündeki talebinin REDDİNE,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar harcından peşin alınan 59,30 TL’nin düşümü ile bakiye 21,4 TL’nin davalılardan tahsiliyle Hazine’ye gelir kaydına,
5-AAÜT uyarınca 15.000.00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine,
6-AAÜT uyarınca 15.000.00 TL vekalet ücretinin davalıdan eşit tahsiliyle davacıya verilmesine,
7-Davacının yaptığı (1.700.00 TL bilirkişi ücreti, 202,5‬ TL tebligat gideri) toplam 1,902,5 TL nin kabul ve red oranına göre takdiren 1/2 si olan 950,1 TL ile 59,30 TL ilk harç masrafının toplam 1.009,4‬ TL nin davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının taraflara iadesine,
Dair verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı, 6100 sayılı HMK 341 ila 345 inci maddesine göre tebliğden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememiz aracılığı ile…. Mahkemesine istinaf kanun yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar okunup açıklandı. 10/10/2022

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza