Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/287 E. 2022/260 K. 10.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C. ”TÜRK MİLLETİ ADINA”
ANKARA
4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR
HUKUK MAHKEMESİ K A R A R

ESAS NO : 2021/287
KARAR NO : 2022/260

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. … -…
DAVALI : 1- … – ..
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : 2- … -… …
VEKİLİ : Av. … -..
DAVA : Marka 2021-M-6195 Sayılı YİDK Kararı İptali-Hükümsüzlük
DAVA TARİHİ : 13/10/2021
KARAR TARİHİ : 10/10/2022 Yazım Tarihi : 31/10/2022

İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde ÖZETLE: Davacının 1972’de faaliyete geçmiş bir giyim ve ayakkabı üreticisi olarak, 18, 25 ve 35 başta olmak üzere muhtelif sınıflarda, dünya
çapında …ibareli ticari marka tescillerinin sahibi olduğu; … yani Davacının mukim olduğu şehrin adı olan ….
ÜRETİCİSİ anlamındaki kelimelerin baş harflerinin bir araya gelmesiyle ihdas edilmiş bir
marka olduğu ve ilgili piyasada Davacının adeta bir sembolü ve adının kısaltması olarak
bilindiği ve kişiye özel ayakkabı tasarımları ve rahat tasarımlar ile tanınmış hale geldiği;
Davacıya ait detaylı bilgiye….” adresinden ulaşılabildiği; Davacıya ait
uluslararası kullanıma ve tescile konu edilen öncelik hakkına sahip olduğu ve sektörde tanınmış hale gelen “SAS” markası ile davalı şirketin “….” ibaresi ve ayakkabı
figüründen oluşan .. sayılı markasının aynı ve ayırt edilemeyecek düzeyde
benzer olduğu gibi aynı tür ve benzer malları kapsadığından iltibasa neden olacağı; “BY”
ibaresinin markalardaki kullanımında, bu ibareden önce gelen ibarelerin markaların esas
unsuru olarak dikkate alındığı ve …” ibaresinden sonra gelen ibarenin markanın bir
tamamlayıcı unsuru olarak kabul edildiği ve “… ibaresinden sonra gelen “kepçe”
ibaresi, markanın yan bir unsuru olduğu; sektörde de bu şekilde üretim gerçekleştiren
birçok marka olduğu, markanın esaslı unsuru …” ibaresi ile
ülkemizde yapılan satışların bulunduğu ve bu durumda, tüketici nezdinde marka sahibi
ile ürünün bağlantısının sağlandığı; davalı markasındaki şekil ibaresinin de marka
kapsamındaki “Ayakkabı” olması sebebiyle görsel olarak şeklin bir ayırt ediciliğinin
bulunmadığı; davalının marka olarak seçmiş olduğu ibarenin tesadüfi olmadığı; hem
doktrin ve Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında basiretli hareket etme yükümlülüğü olan tacirin, kendi sektöründe faaliyet gösteren orijinal nitelikli belli oranda tanınan bir
markayı herhangi bir zorunluluğu olmamasına karşın tercih edip ….’de kendi adına
tescil ettirmiş olması durumunda, başvuru veya tescil sahibinin kötüniyetli hareket etmiş
olduğunun kabul edildiği; davalı kullanımlarında da …” ibaresinin ön planda olacak
şekilde kullandığı; Davacı tarafından Davalının belirttiği dava dışı bir firmaya ait
…. sayılı “SAS” markasına ilişkin olarak kullanmama nedeniyle İstanbul …..E sayılı marka iptal davasının açıldığı” ileri
sürülerek,… sayılı kararının iptali ile 2019/128599 sayılı marka
başvurusunun tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiş, duruşmada da dilekçesini aynen tekrar etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı kurum vekili dilekçe ve beyanında ÖZETLE: Alınan kararlar ve yapılan işlemlerin usule ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı Firma Vekili dilekçe ve beyanında ÖZETLE: Taraf markalarının bütünsel olarak SMK
6/1 uyarınca karıştırılmaya sebep olacak benzerlik taşımadığı; “…

Davalının fiilen aktif kullandığı markasının kötüniyete dayanmadığı” ileri sürülerek
davanın reddi talep edilmiştir.
MUHAKEME:HMK kapsamında “Yazılı Yargılama Usulü ” uygulanmıştır.

DELİLLER ve DEĞERLENDİRME:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı firmanın ….başvuru sayılı markasına yönelik davacı tarafın SMK 6/1 (iltibas), 6/3 (önceye dayalı kullanım ve gerçek hak sahipliği), 6/4-5 (markanın yurt içi yurt dışı tanınmışlığı), 6/6 (ticaret unvanı ve fikri-sınai hak iddiası), 6/9 (kötü niyet) maddeleri kapsamında ileri sürdüğü davacı taraf iddiaları açısından Türk Patent’in 2….5 sayılı YİDK kararının iptalinin, davalı markasının da hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği noktasında olduğu anlaşılmıştır.
YİDK kararının 13/10/2021 tarihinde davacı tarafa tebliğ edildiği, davacının da 5000 sayılı TürkPatent Kanununun 15/C maddesinde öngörülen iki aylık süre içerisinde13/08/2021 tarihinde ve 6769 sayılı SMK 156.ncı maddesinde görevli ve yetkili mahkemeye dava açtığı anlaşılmıştır.
…. başvuru numaralı ”şas by kepçe” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvurunun karıştırılma ihtimali, eskiye dayalı kullanım, tanınmışlık, diğer haklar ve kötü niyet gerekçeleriyle 6769 s. SMK ‘nın 6 ncı maddesi uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelendiği;
Muteriz tarafından itiraz gerekçesi olarak öne sürülen markaların Markalar Sicilinde kayıtlı başvuru halinde ya da tescilli markalar olmadığı; yurtdışında tescilli markaların SMK 6/1 kapsamında reddedilmesi talebiyle yapılan itirazın haksız bulunduğu;
Eskiye dayalı kullanınm iddiasının yeterli bilgi, belge, delil ile desteklenmediği;
SMK 6/4 kapsamında başvurunun reddedilebilmesi için muteriz markasının Paris Sözleşmesinin 1. Mükerrer 6. maddesi bağlamında tanınmış marka olması, başvuru ile söz konusu marka arasında benzerlik bulunması ve mal ve hizmetler bakımından da benzerlik bulunması gerektiği halde muteriz markasının Paris Sözleşmesinin 1. Mükerrer 6. maddesi bağlamında tanınmış marka olduğu yönünde bir kanaate ulaşılamadığı;
SMK 6/5 hükmünde belirtilen koşulların oluşabileceği yönünde bir kanaate ulaşılamadığı;
SMK 6/6 kapsamında hak sahipliği yönünde de yeterli kanaate ulaşılamadığı
ve SMK 6/9 kapsamında başvurunun kötüniyetle yapıldığı yönünde somut ve elle tutulur delillere rastlanmadığı” ifade edilmiştir.

6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU (10/01/2017 yürürlük)
Madde 6 (Marka tescilinde nispi ret nedenleri)
“(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını,fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(9)Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.”,
Madde 25 ” (1) 5 inci (mutlak red nedenleri ) veya 6 ncı ( nisbi red nedenleri ) maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. ” hükmü yer almaktadır.
SMK 6/1 maddesi anlamında iltibastan bahsedebilmek için ;
Her iki taraf markasının AYNI işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) BENZERLİĞİ olması,
Her iki taraf markasının benzer işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) AYNIYETİ olması,
Her iki taraf markasının BENZER işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) BENZERLİĞİ olması, ihtimali aranır.
Markaların karıştırılmasından söz edebilmek için ise , dava konusu marka ile itiraza mesnet marka/markalar arasında hedef tüketici kitlesi (orta düzeydeki) yönünden markaların “görsel”, “işitsel” ve “kavramsal” özellikleri dikkate alarak genel ve bütünsel açıdan benzerlik ihtimali olması , yine tescilli marka ile tescil olunmak istenen işaret arasında markayı taşıyan her iki ürünün işletmesel kökeninin aynı veya birbirleriyle bağlantılı (idari-ekonomik) işletmeler tarafından üretilmiş olabileceği noktasında bağlantı kurulması (ilişkilendirilme) ihtimalinin bulunması gerekir. Karıştırılma kavramının varlığı için “somut bir karıştırma” eyleminin varlığı şart olmayıp böyle bir tehlikenin varlığı dahi yeterli olacaktır.
SMK 6/3 maddesinin uygulanması için tescilsiz olarak kullanılan işaretin MARKASAL şekilde yani işlevine uygun , ayırt ediciliği sağlanmış olarak ticaret alanında kullanılması, bu kullanımın da Türkiye hudutları içinde olması gerekir. Üçüncü kişinin davaya konu tescil başvurusundan veya rüçhan hakkının doğumundan önce, bu işareti kullandığı , çevresinde belli bir oranda bu işaret üzerinde hak sahibi olarak bilinip tanındığının ispatı (tüm Türkiye genelinde değil) gerekir. Diğer bir anlatımla, öncelik hakkını ileri sürenin söz konusu ibarenin başkası tarafindan kullanımını veya tescilini engelleme hakkı verecek nitelik ve yoğunlukta bu işareti Türkiye hudutları içinde ticaret alanında kullandığını ispatlaması gerekir. Gerçekten, bir işareti ilk kullanan ve ona ayırt edici nitelik kazandıran kişi onun hak sahibi olarak kabul edilir ve bu halde gerçek hak sahipliği sözkonusudur.
SMK 6/4 maddesine göre tanınmış markada ;
Paris sözleşmesi kapsamında tanınmışlık düzeyine ulaşmış olması koşuluyla, tescilli bir markanın, işaret ve emtia açısından aynı veya benzerinin Türkiye’de aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından başvurusunun yapılması halinde itiraz üzerine reddedileceği düzenlenmektedir.
SMK 6/5 maddesi anlamında tanınmışlıktan bahsedebilmek için ;
Toplumda (Türkiye sınırlarında) tanınmışlık düzeyine ulaşmış olması koşuluyla, tescilli bir markanın, aynı veya benzerinin farklı mal ve hizmetlerde kullanılması amacıyla yapılan marka başvurusu, tanınmışlığından haksız yarar sağlanabileceği, itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumlarda, tanınmış marka sahibinin itirazı üzerine ret edilir.
Yargıtay içtihatlarında tanınmışlık “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir. Bu hallerde başkasının başvuru markası dolayısıyla şayet taraf markaları aynı/benzer mal/hizmet içermiyorsa ve bu marka başvurusu nedeniyle haksız yarar sağlanabileceği, onun itibarına zarar verebileceği veya onun ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği hallerinde nisbi red sebebi sayılarak başvuru markası engellenebilecektir.
SMK 6/6 madde kapsamına, kişilik haklarından isim hakkı ile fotoğraf üzerindeki hak, FSEK kapsamında telif hakları ve sınaî haklar olan marka, tasarım, patent, faydalı model, coğrafi işaret, ticaret unvanı, işletme adı girer. Marka ve ticaret unvanı da sınaî mülkiyet hakkı olarak maddenin koruma kapsamına alınmıştır. Ancak sınaî mülkiyet hakları kapsamında korunacak bir markadan veya ticaret unvanından söz edebilmek için “tescil” şarttır. Örneğin bir ticaret unvanına dayanarak başkasına ait marka tescilinin engellenmesi isteniyorsa bu ticaret unvanının ticaret sicilinde tescilli olması gerekmektedir.
Doktrin ve çeşitli yargı kararları dikkkate alınıp bakıldığında KÖTÜNİYET kriteri “Marka sahibinin, markasını tescil ederken, markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, iyi niyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacı gütmesi gibi hallerde, kötü niyetli marka tescilinden bahsedilir. Marka başvurusunun kötü niyetli bir başvuru olabilmesi için, marka başvurusu sırasında kötü niyetli olarak markanın amacı ve temel işlevi dışında bir amaçla kullanılması gerekir. Dolayısıyla kötü niyetin kabulü için, marka için başvuruda bulunan kişi, markanın temel işlevleri olan ürünün işletmeye aidiyetini sağlama ve diğer ürünler karşısında ayırt edicilik sağlama fonksiyonu dışında bir amaçla veya marka üzerindeki gerçek hak sahibinin markadan yararlanmasını engellemek veya markanın ün ve şöhretinden yararlanmak suretiyle haksız çıkar edinme gibi bir amaçla hareket etmelidir.” şeklinde görüşler yer almaktadır. ( Bu konuda örneğin; “Marka sahibinin, markasını tescil ettirirken, markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, iyi niyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacı gütmesi gibi hallerde, kötü niyetli marka tescilinden bahsedilir” (Karasu, Rauf; Spekülasyon ve Engelleme Markaları, …
…’nun 16.7.2008 tarih…. sayılı “…Kararı”nda da “Marka korumasının amacına aykırı biçimde kötüye kullanılması yoluyla başkasının markasından haksız olarak yararlanmak veya gerçekte kullanılmayıp yedekleme, marka ticareti yapmak amacına veya şantaja yönelik başvuru ve tescillerin kötüniyetli olarak kabul edilmesi gerektiği” vurgulanmıştır.
… sayılı kararında “önceki markanın varlığı hakkındaki mevcut veya muhtemel bilginin, başvurunun kötü niyetle yapıldığını tek başına göstermeyeceği ve tüm faktörlerin dikkate alınması gerektiği” hükmü verilmiştir. …’nun 09.05.2018 tarih…. sayılı Kararında da “Kötüniyetin varlığının her somut olayın özelliklerine göre belirlenmesi gerektiği, markaların iltibasa yolaçması ve davalının uzun süredir davacı ile aynı sektörde faaliyet göstermesinin başlı başına kötüniyet ve hükümsüzlük nedeni oluşturmayacağı” vurgulanmıştır.)
Yukarıdaki kriterler, taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında; Davalı başvuru Markası Davacı Markaları
…. …

Bilirkişi heyetinden alınan 06/06/2022 tarihli raporda ÖZETLE; “(1) Davacının …’de davaya konu … sayılı markanın başvuru tarihinden daha önceki bir tarihte Davalı Kurum’a sunmuş olduğu, ve SMK md.6/1 kapsamında başvuru markasının da aynı veya benzer olması ve aynı veya benzer mal ve hizmetler içermesi nedeniyle karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilecek herhangi bir marka tescil veya başvurusunun bulunmadığı;
(2) Dosya münderecatında Davacının …. ibareli başvuru markası üzerinde SMK 6/3 anlamında “gerçek hak sahipliği” sıfatının bulunduğuna dair bir iddia veya delile rastlanmadığı;
(3) Başvuru markasının SMK md. 6/3 veya 6/6 anlamında Davacının yurtdışı tescillerine konu … ibareli markalarıyla veya SAS kök sözcüğünü taşıyan internet alan adı ile karıştırılabilecek düzeyde görsel, işitsel veya kavramsal benzerlik taşımadığı;
(4) Raporumuzda belirtilen linklerdeki paylaşımların delil olarak kabulü halinde, Davacı tarafından .. ibaresinin davaya konu başvurudan önce/en geç 2018’de, uyuşmazlığa konu mal ve hizmetlerden sadece 25. sınıfa konu “Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler” malları ve bu malların pazarlanmasına ilişkin 35. sınıfa konu “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler mallarının biraraya getirilmesi hizmetleri”nde fiilen marka olarak kullanıldığının ispatlandığı sonucuna ulaşılabileceği;
(5) Davacının SAS markasını ayakkabı emtiası ve bu emtianın pazarlanması hizmetlerinde fiili markasal kullanımını ispatladığının ve taraf markalarının arasında düşük düzeyde de olsa benzerliğin bulunduğunun kabulü halinde dahi; başvuru markasının ayakkabı emtiasından tamamen farklı mal ve hizmet niteliği taşıyan 35. sınıfa konu “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri; Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Şemsiyeler, güneş şemsiyeleri, güneşlikler, bastonlar.Kırbaçlar, koşum takımları, eyerler, üzengi ve eyer kayışları mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir)” hizmetlerinde kullanımı halinde iltibas olasılığının herhalükarda bulunmadığı;
(6) Davacının SAS markasını ayakkabı emtiası ve bu emtianın pazarlanması hizmetlerinde fiili markasal kullanımını ispatladığının ve taraf markalarının arasında düşük düzeyde de olsa benzerliğin bulunduğunun kabulü halinde dahi; taraf markaları/işaretleri arasındaki oldukça düşük düzeydeki benzerliğin, yani farklılıkların, taraf markalarının başvuru markasının kapsadığı 25. sınıfa konu “Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler. Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler” malları ve 35. sınıfa konu “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için İşlenmiş veya işlenmemiş deriler ve postlar, yapay deriler, köseleler, astarlık deriler.Derilerden, deri taklitlerinden veya diğer malzemelerden mamul taşıma amaçlı başka sınıflarda yer almayan eşyalar: çantalar, cüzdanlar, deri veya kösele kutular ve sandıklar, anahtar muhafazaları, bavullar, valizler. Koruyucu amaçlı olanlar hariç her türlü malzemeden yapılmış iç-dış giysiler, çoraplar, fularlar, şallar, bandanalar, eşarplar, kemerler.Ayak giysileri: ayakkabılar, terlikler, sandaletler. Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir)” hizmetlerinin benzerliğinden kaynaklanabilecek karıştırılma ihtimalini herhalükarda bertaraf ettiği;
(7) Davacının SAS markasının, dava konusu markanın başvuru tarihi itibarıyla, ayakkabı emtiası bakımından dahi ilgili sektördekiler tarafından refleks halinde müdahaleye ihtiyaç duymadan hatırlanan tanınmış bir hizmet veya ticaret markası olduğuna/tanımışlık düzeyine, SMK md.6/4 veya 6/5 hükmünde aranan koşulların bulunduğuna ilişkin somut delillere dosya münderecatında rastlanmadığı;
(8) Davacının SMK md.6/9 çerçevesinde kötüniyet itirazına ilişkin ;Hakimliğinizce, davaya konu marka başvurusunun Davacının işletmesi veya markasıyla iltibas yaratacağı umudu/planı/niyetiyle, ve böylece haksız menfaat temin etmek amacıyla veyahut markayı gerçekte kullanılmayıp yedeklemek, marka ticareti yapmak veya şantaja yönelik veyahut davacıyı engellemek amaçlarıyla yapıldığının somut olgu ve delillerle ispatlanıp ispatlanamadığının takdiri gerekmektedir. ” şeklinde ifade edilmiştir.
Davacı vekilinin yeni bir heyetten rapor ve aynı heyetten ek rapor alınması talebi HMK 30.ncu madde kapsamında değerlendirilerek, sunulan rapor denetlenebilir, içeriği de ihtisas mahkemesi hakimliğince olumlu veya olumsuz değerlendirilebilir kabul edilerek yargılama gereksiz uzamasın diye bu talepler reddedilmiştir.

GEREKÇE:
Önceki tescilli bir marka ile başvuru konusu sonraki marka işareti arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede görsel, sescil ve anlamsal benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınmakla beraber münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin de nazara alınarak belirlenmesi gerektiğinden hareketle;
Davalının …. ibareli marka başvurusu ile davacının ” SAS” ibareli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ,sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı gibi davacının Türkiye’de tescilli markası olmadığından taraf markaları arasında SMK 6/1 maddesindeki iltibas / karıştırılma / benzerlik koşulu oluşmadığı ; Buradan hareketle;
İşin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, mesnet marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu mallar/hizmetler için ayırdığı satın alma / faydalanma süresi içinde, davalının “Şekil + SAS By KEPÇE” ibareli marka başvurusunu gördüğünde derhal ve hiç düşünmeden davacının”SAS ” ibareli markalarından farklı bir marka olduğunu algılayabileceğini, her iki markada yanılgı yaşamayacağı; ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından başvuru konusu işaret ile davacının markaları arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı mallar / hizmetler algısı da oluşmayacağı, taraf marka işaretleri benzemediğinden SMK 6/1 maddesindeki iltibasın bulunmadığı kanaati oluştuğu;
Davacı tarafın “…” ibareli başvuru üzerinde SMK 6/3 maddesi anlamında önceye dayalı kullanım ve gerçek hak sahipliği kanıtlanmadığı,
Taraf marka işaretleri benzemediğinden SMK 6/4-5 maddesindeki tanınmışlık koşulu da oluşmadığı, ( davacıya ait tanınmış olduğu iddia edilen markadan ” haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği ” kanıtlanmadığı ) ;
Davacı tarafın…” ibareli başvuru üzerinde SMK 6/6 maddesi anlamında ticaret ünvanı dahil diğer fikri ve sınai mülkiyet hak iddiası kanıtlanmadığı;
Dava konusu marka açısından SMK 6/9 maddesi anlamında kötüniyetli başvuru yapıldığı iddiası da kanıtlanmadığı;
Tüm bu gerekçelerle YİDK kararı doğru olduğundan bilirkişi raporu da benimsenerek davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar harcından peşin alınan 59,30 TL’nin düşümü ile bakiye 21,4‬ TL’nin davacıdan tahsiliyle Hazine’ye gelir kaydına,
3-AAÜT uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalılara eşit verilmesine,
4-Karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Dair verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı, 6100 sayılı HMK 341 ila 345 inci maddesine göre tebliğden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememiz aracılığı ile … Mahkemesine istinaf kanun yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar okunup açıklandı.10/10/2022
Katip …
✍e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır