Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/262 E. 2022/106 K. 18.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/262 Esas – 2022/106

T.C. “TÜRK MİLLETİ ADINA”
ANKARA
4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR
HUKUK MAHKEMESİ K A R A R

ESAS NO : 2021/262
KARAR NO : 2022/106

HAKİM :…
KATİP :…

DAVACI :…
DAVALI : …
DAVALI :…
DAVA : Marka … Sayılı YİDK Kararı İptali
DAVA TARİHİ : 13/09/2021
KARAR TARİHİ : 18/04/2022 Yazım Tarihi: 11/05/2022

İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde ÖZETLE: Davalı üniversitenin 2019/24053 başvuru numarası ile 41. Sınıfa giren hizmetlerde kullanılmak üzere dosyaladığı görselli markanın marka olarak tescil edilebilecek nitelikleri haiz olmadığını, zira bu markanın davacı adına 12.07.2006 tarihinden muteber olmak üzere K/01162, K/01163 ve K/02034 sayılı kayıtlar ile özel marka statüsüne alınmış bulunan işaretlerle yakın benzer olduğunu, özel korunan bir markanın ayniyet derecesinde benzerinin başka bir kurum adına ticari marka olarak tescil edilmesinin mevzuata ve hakkaniyete aykırı olduğunu, K/02034 sayılı özel markanın davacıya ait olmadığı yönündeki TÜRKPATENT tespitlerinin doğru olmadığını, zira TÜRKPATENT tarafından davacının talebi üzerine verilen 22.04.2011 tarihli ve B.14.1.TPE.0.11.00494 sayılı cevabi yazıda konu markanın davacı dernek adına koruma altına alındığının belirtildiğini, ancak sonraki bir tarihte davacıya haber verilmeksizin konu markanın kayıtlarında sahip değişikliği işleminin yapılmış olduğunu, özel marka statüsüne alınmış markalara benzer işaretlerin tescilinin SMK m. 5/1-ğ-ı bentlerindeki mutlak red nedenleri ile çeliştiğini ileri sürerek, TÜRKPATENT YİDK’nın dava konusu edilen 05.07.2021 tarih ve… sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiş, duruşmada da dilekçesini aynen tekrar etmiştir.

SAVUNMA:
Davalı kurum vekili dilekçe ve beyanında ÖZETLE: Alınan kararlar ve yapılan işlemlerin usule ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı Üniversite Rektörlüğü dilekçe ve beyanında ÖZETLE: Davanın yasada öngörülen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığından usulden reddinin gerektiğini, dava konusu edilen markanın davalıya ait olup bir eğitim kurumunu ifade ettiğini ve marka olarak tescil edilebilir bir işaret olduğunu, zaten de bu işaretin davalı üniversite ile özdeşleşmiş olduğunu, davacı derneğin haksız olarak aldığı koruma belgelerine dayanarak dava konusu edilen markanın tescilini engellemeye çalışmasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, TÜRKPATENT kayıtlarına bakıldığında, üniversitelerin markalarını kendi adlarına tescil ettirdiklerinin görüleceğini, nitekim “Mekteb-i Mülkiye”nin davalı üniversiteye dahil bir fakültenin eski adı olduğunu, bu fakültenin günümüzdeki isminin “Siyasal Bilgiler Fakültesi” olduğunu ve bu fakültenin dekanlığından alınan belge ve dilekçe içeriğinden da davalı üniversitenin dava konusu edilen markayı kendi adına tescil ettirmesinin haklı ve mümkün olduğunun tespit edilebileceğini, bu nedenle davanın reddini talep etmiştir.
MUHAKEME:HMK kapsamında “Yazılı Yargılama Usulü ” uygulanmıştır.
DELİLLER ve DEĞERLENDİRME:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı üniversitenin 2019/24053 başvuru sayılı markasının davacı derneğin SMK 6/5 maddesine göre tanınmış markasının varlığına rağmen benzeri başvurunun yapıldığı iddiası ve ayrıca davalı başvurusunun SMK 5/1-ğ-ı madde ve bentleri kapsamında mutlak red sebebi olmasına rağmen başvurunun kabul edilmemesi gerektiği yönündeki davacı taraf iddiasının yerinde ve doğru olup olmadığı, Türk Patentin … sayılı YİDK kararının iptalinin gerekmediği noktasında olduğu anlaşılmıştır.
YİDK kararının 15/07/2021 tarihinde davacı tarafa tebliğ edildiği, davacının da 5000 sayılı TürkPatent Kanununun 15/C maddesinde öngörülen iki aylık süre içerisinde 15/09/2021 tarihinde ve 6769 sayılı SMK 156.ncı maddesinde görevli ve yetkili mahkemeye dava açtığı anlaşılmıştır.
TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararında; “Ankara Üniversitesi tarafından yapılan 2019/24053 başuru numaralı “mm l859 mekteb-i mülkiye” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvurunun 6769 s. SMK md. 6/5 ve md. 5(ğ, ı) uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir.
……Öncelikle, itiraza mesnet olarak bazı koruma markaları tespitleri gösterildiği ve muterize ait tanınmış bir ticari markanın söz konusu olmadığı anlaşıldığından md. 6/5 uyarınca yapılan itirazın reddi gerekmiştir.
Takiben yapılan incelemede, Mekteb-i Mülkiye ibaresinin, l859 yılında devletin idari kademelerinde görev alacak kimseleri yetiştirmek amacıyla İstanbul’da kurulan, 1936 yılında Ankaraya taşınan ve 1938 yılında Siyasal Bilgiler Okulu ismini alan bir yüksek öğretim kurumunun adı olduğu, Siyasal Bilgiler Okulu’nun 1950 ylında 1946 yılında kunılan Ankara Üniversitesi’ne bağlanarak Siyasal Fakültesi adını aldığı anlaşılmıştır. İtiraza konu logonun ise ilk defa 1928 yılında mülkiye öğencileri tarafindan tasarlandığı ve akabinde okul taıafından da benimsendiği, okulun adı değiştikçe logonun üstünde yer alan MM harflerinin sırasıyla SBO ve SBF olarak değiştiği tespit edilmiştir. Muteriz Mülkiyeliler Birliği Derneği’nin ise 1946 yılında kurulan üyelerini mülkiye mezunlannın oluşturduğu bir dernek olduğu görülmüştür
Bu tespitler ışığında, itiraza konu işaretin muterizin kuruluş tarihinden çok önce tasarlanıp kullanılmaya başlanan bir işaret olduğu, ilk adıyla Mekteb-i Mülkiye şimdiki adıyla Siyasal Bilgiler Fakültesi tarafından kullanıldığı ve okulla özdeşleştiği, aynca, söz konusu yüksek öğretim kurumunun bugün Ankara Üniversitesi’ne bağlı bir fakülte olduğu anlaşıldığından başvurunun md. 5(ğ, ı) uyarınca reddi talebiyle yapılan itiraz yerinde bulunmamıştır.
KARAR: İtirazın reddedilmesine oybirliği ile karar verilmiştir.” şeklinde ifade edilmiştir.
6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU (10/01/2017 yürürlük tarihli)
Madde 5/1 “ğ) Paris Sözleşmesinin 2 nci mükerrer 6 ncı maddesi kapsamı dışında kalan ancak kamuyu ilgilendiren, tarihi ve kültürel değerler bakımından halka mal olmuş diğer işaretler ile yetkili mercilerce tescil izni verilmemiş olan armaları, nişanları veya adlandırmaları içeren işaretler.
ı) Kamu düzenine veya genel ahlaka aykırı işaretler.” marka olarak tescil edilmez.
Madde 6 (Marka tescilinde nispi ret nedenleri)
“(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir. “,
Madde 25 ” (1) 5 inci (mutlak red nedenleri ) veya 6 ncı ( nisbi red nedenleri ) maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. ” hükmü yer almaktadır.
SMK 5/1-ğ düzenlemesinde ;
Paris Sözleşmesinin 2’nci mükerrer 6’ncı maddesi kapsamı dışında kalmakla beraber kamuyu ilgilendiren, tarihi ve kültürel değerler bakımından halka mal olmuş işaretlerin de marka olarak tescil edilemeyeceğini düzenlemektedir. Zira, bu tür işaretler tarihi ve kültürel değerler bakımından halka mal olmuş nitelik sayılıp kamuyu ilgilendirdiği için münhasır hak şeklinde herhangi bir kişinin tesciline imkan sağlanamaz .
SMK 5/1-ı düzenlemesinde;
Türkiye de yaygın olarak benimsenen genel ilke ve değerler itibariyle toplumun normal işleyişine zarar verebilecek nitelikte olan, toplumun ahlak anlayışına ters düşen, zararlı alışkanlıkları özendiren veya cesaretlendiren, suça teşvik eden, küfür, hakaret, ırkçılık, ayrımcılık içeren ibarelerin ve şekillerin marka olarak tescili engellenmek istenilmiştir. (Uğur Çolak, Türk Marka Hukuku, 4. Baskı 193. Sayfa. )
SMK 6/4 maddesine göre tanınmış markada ;
Paris sözleşmesi kapsamında tanınmışlık düzeyine ulaşmış olması koşuluyla, tescilli bir markanın, işaret ve emtia açısından aynı veya benzerinin Türkiye’de aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından başvurusunun yapılması halinde itiraz üzerine reddedileceği düzenlenmektedir.
SMK 6/5 maddesi anlamında tanınmışlıktan bahsedebilmek için ;
Toplumda (Türkiye sınırlarında) tanınmışlık düzeyine ulaşmış olması koşuluyla, tescilli bir markanın, aynı veya benzerinin farklı mal ve hizmetlerde kullanılması amacıyla yapılan marka başvurusu, tanınmışlığından haksız yarar sağlanabileceği, itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumlarda, tanınmış marka sahibinin itirazı üzerine ret edilir.
Yargıtay içtihatlarında tanınmışlık “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir. Bu hallerde başkasının başvuru markası dolayısıyla şayet taraf markaları aynı/benzer mal/hizmet içermiyorsa ve bu marka başvurusu nedeniyle haksız yarar sağlanabileceği, onun itibarına zarar verebileceği veya onun ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği hallerinde nisbi red sebebi sayılarak başvuru markası engellenebilecektir.
Yukarıdaki kriterler, taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;
Davalı başvuru Markası Davacı Markası
“MM +şekil + l859 MEKTEB-İ MÜLKİYE” (2019/24053) MM Mülkiyeliler Birliği Derneği
41. Sınıf 1859+şekil (K/01162)
MM 1859+şekil (K/01163)

Bilirkişi heyetinden alınan 14.03.2022
tarihli raporda ÖZETLE: ” 1) Davacının “tanınmışlık” iddialarının davalının markasının tesciline/hükmüne bir engelinin/etkisinin olamayacağı,
2) Dava konusu edilen işaretin, sırf kökeninin/kullanımının eskiye dayanması ve halk tarafından iyi bilinmesi nedeniyle “halka mal olmuş” bir işaret olarak nitelendirilemeyeceği, bu işareti çok uzun yıllardır eğitim faaliyetleri kapsamında markasal hüviyette kullanan davalı üniversite bünyesindeki eğitim kurumunun, söz konusu işareti faaliyet alanına giren 41. Sınıflarda kendi adına marka olarak tescil ettirmesinin, SMK’nın m. 5/1-(ğ) hükmü kapsamındaki düzenleme ile örtüşmediği ve bu mutlak red nedeni kapsamına girmediği,
3) Özelliğini eski/köklü bir eğitim kurumunun eski adı ve eskiden kullanılan beri logosu olmaktan alan, dava konusu edilen işaretin, aynı eğitim kurumu tarafından faaliyet alanına giren hizmetlerde marka olarak tescil edilmesinin ve markasal hüviyette bu kurum adına korunmasının, “kamu düzenine veya genel ahlaka” aykırı herhangi bir yönü olmadığı, dolayısıyla bu tescilin SMK’nın m. 5/1-(ı) hükmü kapsamındaki düzenleme ile örtüşmediği ve bu mutlak red nedeni kapsamına girmediği
4) Dava konusu edilen 05.07.2021 tarihli ve … sayılı YİDK kararının, bu değerlendirmeler ile uyumlu olduğu ” şeklinde ifade edilmiştir.

GEREKÇE:
Tarafların iddia ve savunması, marka başvuru kapsamı ve görseli, davacı markası , ilgili birimlerden gelen yazılar, bilirkişi heyet raporu, YİDK kararı ve dosyanın bütünü birlikte ele alındığında;
Mutlak red sebebi açısından ;
Benimsenen bilirkişi heyet raporunda da ifade edildiği şekli ile “Dava konusu edilen”MM +şekil + l859 MEKTEB-İ MÜLKİYE” işaretinin, her iki tarafın dava/marka işlem dosyasına sunmuş olduğu beyanları itibariyle, 1859 yılında devletin idari kadamelerinde görev alacak kimseleri yetiştirmek amacıyla İstanbul’da kurulan, 1936 yılında Ankara’ya taşınan ve 1938 yılında Siyasal Bilgiler Okulu ismini alan bir yüksek öğretim kurumunun kuruluş adından ve bu okulun öğrencilerinin 1928 yılında tasarladığı logodan ibaret bir işaret olduğu, Siyasal Bilgiler Okulu’nun 1950 yılında 1946 yılında kurulan Ankara Üniversitesi’ne bağlanarak Siyasal Bilgiler Fakültesi adını aldığı anlaşılmaktadır. “Mekteb-i Mülkiye” ibaresi her ne kadar tarihe meraklı halk kesimi tarafından yaygın bir biçimde bilinmekte ise de, bu ibarenin ve dahi dava konusu edilen işarette geçen logonun, “tarihi ve kültürel değerler bakımından kamuyu ilgilendirdiği” düşünülmemektedir. Zira; dava konusu edilen işarette geçen “Mekteb-i Mülkiye” ibaresi, bugün halen de davalı üniversite bünyesinde eğitim hizmetleri vermekte olan Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin Cumhuriyet’ten önce konulmuş eski adıdır ve söz konusu eğitim kurumu ile özdeş bir ibaredir. Bu özdeşliğin ve ibarenin eski dilde ifadesini bulmuş bir ad olmasının, bu ibarenin kamuyu ilgilendirdiği şeklinde bir yoruma yol açması mümkün görülmemektedir. Hal böyle olsaydı, kökenleri eski tarihlere dayanan/köklü tüm kurum ve kuruluşların ve dahi özel firmaların işletme adlarının veya ticaret unvanlarının kılavuz unsurlarının “tarihi ve kültürel birer değer” olduğundan bahisle markasal hüviyette kullanımı engellenebilirdi. Halbuki, bunun aksine, köklü pek çok kurum ve kuruluşa ait markalar günümüzde de aktif olarak kullanılmakta ve bir markanın fonsiyonlarını ziyadesiyle yerine getirebilmektedir. Bu durum, somut uyuşmazlık için de söz konusudur; dava konusu edilen işarette geçen kelime öbeğinin ve dahi logonun köklü bir eğitim kurumuna ait olması, halen faaliyetleri devam eden bu eğitim kurumu tarafından bizzat kendi faaliyetlerinde, yani somut olaydaki gibi eğitim-öğretim hizmetlerini de kapsayan 41. Sınıfa giren hizmetlerde, bu ibareyi markasal hüviyette kullanamayacağı ve kendi adına marka olarak tescil ettirerek koruyamayacağı anlamına gelemez. Buna göre;
Dava konusu edilen “MM +şekil + l859 MEKTEB-İ MÜLKİYE” işaretinin, sırf kökeninin/kullanımının eskiye dayanması ve halk tarafından iyi bilinmesi nedeniyle “halka mal olmuş” bir işaret olarak nitelendirilemeyeceği, bu işareti çok uzun yıllardır eğitim faaliyetleri kapsamında markasal hüviyette kullanan davalı üniversite bünyesindeki eğitim kurumunun, söz konusu işareti faaliyet alanına giren 41. Sınıflarda kendi adına marka olarak tescil ettirmesinin, SMK’nın m. 5/1-(ğ) hükmü kapsamındaki düzenleme ile örtüşmediği ve bu mutlak red nedeni kapsamına girmediği;
Dava konusu edilen “MM +şekil + l859 MEKTEB-İ MÜLKİYE” işaretinin, Raporumuzun bir önceki bölümüde ayrıntılarıyla ele alındığı üzere, tarihi bir yüksek öğretim kurumunun adı ve bu kurumun eski öğrencileri tarafından tasarlanmış logosu olması gerçeğinin, ismi değişmiş/güncellenmiş de olsa aynı eğitim kurumunu bünyesinde barındıran üniversite tarafından bu işaretin, kurumun faaliyet alanı ile örtüşen hizmetlerde marka olarak tescil edilmesinin, “kamu düzeni”ne veya “genel ahlak”a aykırı bir yanının olmadığı değerlendirilmektedir.
Bu nedenle de; özelliğini eski/köklü bir eğitim kurumunun eski adı ve eskiden beri kullanılan logosu olmaktan alan, dava konusu edilen “MM +şekil + l859 MEKTEB-İ MÜLKİYE” işaretinin, aynı eğitim kurumu tarafından faaliyet alanına giren hizmetlerde marka olarak tescil edilmesinin ve markasal hüviyette bu kurum adına korunmasının, “kamu düzenine veya genel ahlaka” aykırı herhangi bir yönü olmadığı, dolayısıyla bu tescilin SMK’nın m. 5/1-(ı) hükmü kapsamındaki düzenleme ile örtüşmediği ve bu mutlak red nedeni kapsamına girmediği ” şeklinde özetlenen görüş ve düşüncelere aynı gerekçelerle iştirak edilerek SMK 5/1-ğ ve ı madde bendindeki koşullar oluşmadığından davanın reddi gerekmiştir.
Nisbi red sebebi açısından;
Benimsenen bilirkişi heyet raporunda ” Herşeyden önce, bahsi geçen mevzuattaki düzenleme “tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki bir tarihte yapılmış markalar” ile ilgilidir. Dolayısıyla, tescilli bir marka hüviyetinde olmayan bir işarete dayalı olarak, SMK M. 6/5 hükmündeki düzenlemeden faydalanılması mümkün değildir. Davacı taraf da, huzurdaki uyuşmazlıkta, tescilli markalarına değil, özel bir statü ile koruma altına alınmış markalara dayanmaktadır. Markaların özel bir statü ile koruma altına alınması, markaların tescili ile aynı hüküm ve sonuçları doğurmaz. Zira, böyle bir kayıttan amaç; işaretin markasal hüviyetinin tescil altına alınması değil, işaretin özel statüsünün kayıt altına alınmasıdır. Hatta bu yüzden de, kayıt başvurusunu yapmış olan kişi veya kuruluşların, o markanın “sahibi” olduğundan bile bahsedilemez; zira bu işaretler, kamu yararı gözetilerek özel olarak koruma altında alınan ve tescil belgesi verilmeyen işaretlerdir. Bu kapsamda olduğu düşünülen işaretlerin özel statü ile korunmasındaki ve dahi SMK’nın 5. Maddesinde düzenlenen mutlak red nedenlerine muhatap edilmesindeki amaç, bu işaretlerin ticaret veya hizmet markası olarak tescil edilmeleri ve tek bir kişinin/kuruluşun tekeline verilmelerini önlemektedir.
Buna göre; davacının, yukarıda kayıt ve görsellerine yer verilen K/01162, K/01163 ve dahi halihazırda davalı üniversite adına kayıtlı bulunan K/02034 sayılı özel statü ile koruma altına alınan markalara dayalı olarak, SMK m. 6/5 hükmü kapsamında tescilli markalarla ilgili düzenlemelerden yararlanabilmesinin hukuken mümkün olmadığı, ” şeklinde özetlenen görüş ve düşüncelere aynı gerekçelerle iştirak edilerek SMK 6/4-5 madde bendindeki koşullar da oluşmadığından bu kısımdan da davanın reddi gerekmiştir.
Tüm bu gerekçelerle YİDK kararı doğru olduğundan davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar harcından peşin alınan 59,30 TL’nin düşümü ile bakiye 21,40 TL’nin davacıdan tahsiliyle Hazine’ye gelir kaydına,
3-AAÜT uyarınca 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalılara verilmesine,
4-Karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının taraflara iadesine,

Dair verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı, 6100 sayılı HMK 341 ila 345 inci maddesine göre tebliğden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememiz aracılığı ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf kanun yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar okunup açıklandı. 18/04/2022

Katip … Hakim …
E-İmzalıdır E-İmzalıdır