Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/241 Esas – 2022/163
T.C. “TÜRK MİLLETİ ADINA”
ANKARA
4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR
HUKUK MAHKEMESİ K A R A R
ESAS NO : 2021/241
KARAR NO : 2022/163
DAVA : Marka … Sayılı YİDK Kararı İptali-Hükümsüzlük
DAVA TARİHİ : 23/08/2021
KARAR TARİHİ: 13/06/2022 Yazım Tarihi: 29/06/2022
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde ÖZETLE: Müvekkilinin Türkiye’nin lider elektronik eşya üreticisi olduğunu, “…” ibareli markasını, uzun yıllardır hem ticaret unvanın esaslı unsuru olarak hem de markasal anlamda nizasız ve fasılasız bir şekilde kullanılmış ve bu surette tanınmış bir marka haline gelmiş olduğunu, … sayıları ile tanınmış markalar sicilinde kayıtlı olduğunu, … ibaresinin baş harfi olan “…” harfini tanıtımlarında kullanmaya başladığını ve bu harften oluşan çok sayıda tescilli markasının bulunduğunu, … sayılı markanın, müvekkiline ait markalar ile ayırt edilemeyecek derecede benzerlik içerdiğini, davalı tarafça tescili istenen “…” ibaresi müvekkilin “…” esas unsurlu seri markalarıyla iltibasa neden olacak derecede benzer olduğunu, davalı tarafından “…” esas unsurlu markanın 35. Sınıf bakımından tescili istenmiş olduğunu, müvekkiline ait “…” ibareli seri markaların neredeyse tamamının 35. Sınıf bakımından tescilli olduğunu, müvekkile ait markaların tamamında “…” ibaresi esas unsur olarak kullanıldığını, “…” ibaresi baz alınarak bir seri marka ailesi oluşturulduğunu, markaların neredeyse tamamında “…” markası “…” ile yazıldığını, dava konusu marka başvurusunda da, “…” ibaresi … ile ve yine müvekkil markalarında olduğu gibi markanın başında kullanıldığını, Türk ibaresinin herkesin kullanımına açık ibarelerden olduğunu, kimsenin tekeline bırakılamayacağını, “Vitrin” ibaresi de, malların özellikle sergilenmesi hizmetini içeren ve işbu davanın da konusunu oluşturan 35. Sınıf için tanımlayıcı olup, ayırt edici niteliği bulunmadığını, bu nedenle dava konusu markanın esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu, “…” ibaresinin esas unsur konumunda olması, markanın başında konumlandırılması ve özellikle … ile yazılmış olması, markalar arasındaki benzerliği artırdığını, taraf markalar arasında sınıfsal ayniyet bulunduğundan, markalar arasında iltibasın bulunduğunu, markalar hem görsel ve işitsel, hem de kavramsal unsurlar dâhilinde benzerlik taşıdığını, taraf markalarda esas unsurun tek harften (…) oluştuğunu, müvekkiline ait markalar da … harfinin haiz markalar olduğunu, müvekkiline ait markalarda yer alan … ibaresi çatı markası konumunda olup, çatı markanın değerlendirme dışı bırakılması gerektiğini, taraf markalardaki “…” ibaresinin görsel olarak ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, piyasada “…” harfli markaları gören tüketicinin aklına müvekkili markalarının geldiğini, müvekkilinin en azından 32 senedir “…” harfi ile marka yaratmakta olduğunu, … markası ile birlikte kullanılan … ibarelerini havi markaların, seri marka halini alarak tanınmışlık düzeyine ulaştığını, dava konusu “…” ibareli marka başvurusunun tescil edilmesi halinde, tüketiciler nezdinde bu markanın müvekkili firmaya ait esas unsuru “…” ibaresi olan seri markaların devamı olduğu yönünde intiba oluşturacağını ve tüketicilerin dava konusu ibareyi müvekkili firmaya ait tanınmış “…” markalarıyla ilişkilendireceğini, kurum tarafından verilmiş kararın, önceki kararlar ile çelişki doğurduğunu, müvekkili markalarının tanınmış marka olması nedeniyle de korunması gerektiğini, başvurunun kötü niyetle gerçekleştirilmiş olduğunu iddia ederek 30.06.2021 tarih ve … sayılı YİDK kararının iptali ile … sayılı markanın tescili halinde hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiş, duruşmada da dilekçesini aynen tekrar etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı kurum vekili dilekçe ve beyanında ÖZETLE: Alınan kararlar ve yapılan işlemlerin usule ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı şahıs; diğer tarafın iddialarının doğru olmadığını, Alfabede 29 harf olup 1 tanesinin davacı şirket ile ilişkilendirilmeyeceği, yazılım sektöründe çalıştığını, bu amaçla da marka tescilini aldığını ifade ederek davanın reddini talep etmiştir.
MUHAKEME:HMK kapsamında “Yazılı Yargılama Usulü ” uygulanmıştır.
DELİLLER ve DEĞERLENDİRME:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı şahsın … başvuru sayılı markası ile davacı tarafın kurum nezdinde ileri sürdüğü mesnet markalar arasında SMK 6/1 maddesine göre iltibas-karıştırılma-benzerlik oluşup oluşmadığı, davacı tarafın SMK 6/5 maddesine göre markalarının tanınmışlığı iddiası ile davalı başvurusunun SMK 6/9 maddesine göre kötü niyetle yapıldığı iddialarının yerinde ve doğru olup olmadığı, Türk Patent’in itiraz hakkında verdiği … sayılı YİDK kararının iptalinin ve davalı markasının da hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği noktasında olduğu anlaşılmıştır.
YİDK kararının 01/07/2021 tarihinde davacı tarafa tebliğ edildiği, davacının da 5000 sayılı TürkPatent Kanununun 15/C maddesinde öngörülen iki aylık süre içerisinde 23/08/2021 tarihinde ve 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 156.ncı maddesinde görevli ve yetkili mahkemeye dava açtığı anlaşılmıştır.
TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararında; “… başvuru numaralı “… vitrinturk” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanhğı kararına karşı, başvurunun … ” ibareli markalar ile karıştırılma ihtimali tanmmışlık ve kötü niyet gerekçeleriyte 6769 s. SMK,nın 6 ncı maddesi uyannca reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir.
………….
Yapılan incelemede, başvuru ve muteriz markalannın ortak olarak “…” harfini ve krrmızr rengi içerdikleri; muteriz markalarında “…” harfinden oluşan logonun üç bolııtlu bir çizimi içerdiği, işbu başvuruda ise standart bir “…” harfinin krrmızı-beyaz renkleri kullanılarak logo haline getirildiği tespit edilmiştir. Tek harften oluşan logolann yanında kullanılan ibareler ile tüketici algısında farklılaştığı hususunu dikkate alan Kurulda, ilgili tüketicilerin başvuruya konu marka ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markalan bütiincül algı çerçevesinde farklı ticari kaynaklardan gelen birbirinden farklı markalar olarak algılayabileceği kanaatine varılmış ve başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markalar bütünüyle bıraktıkları izlenim itibanyla ilişkilendirilme ihtimali dahil olmak üere kanştırmaya yol açabilecek derecede benzer bulunmamıştır. Bu itibarla, markalar arasında 6769 s. SMK’nın 6/1 maddesi hükmü anlamında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Öte yandan, 6769 Sayılı SMK’nın 6/5 maddesi “Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Tiirkiye’de ulşuğı tanıımışlık diizeyi nedeniyle haksu bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayrt edici karakterinin zedelenebileceği hallerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hali saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.” hükmüne amirdir. Somut olay açısından, itiraza konu başvuruunn tescilinin 6769 Sayılı SMK’nın 6/5 maddesi hükmünde belirtilen koşulların oluşmasına yol açacağı yönünde de bir kanaat oluşmadığndan, tanmmışlık gerekçesine dayalı itiraz haklı görülmemiştir.
Son olarak, başvurunun kötü niyetle yapıldığı yöniinde somut ve elle tutulur delillere rastlanmadığından ve Kurul’da başvurunun kötü niyetle yapıldığı yönünde bir kanaat de oluşmadığından, bu iddiaya dayalı itiraz haklı görülmemiştir.
Sayılan nedenlerle, itirazın reddi gerekmiştir.
KARAR : İtirazın reddedilmesine oybirliği ile karar verilmiştir. ” şeklinde ifade edilmiştir.
6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU (10/01/2017 yürürlük)
Madde 6 (Marka tescilinde nispi ret nedenleri)
“(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir. “,
(9)Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.”,
Madde 25 ” (1) 5 inci (mutlak red nedenleri ) veya 6 ncı ( nisbi red nedenleri ) maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. ” hükmü yer almaktadır.
SMK 6/1 maddesi anlamında iltibastan bahsedebilmek için ;
Her iki taraf markasının AYNI işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) BENZERLİĞİ olması,
Her iki taraf markasının benzer işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) AYNIYETİ olması,
Her iki taraf markasının BENZER işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) BENZERLİĞİ olması, ihtimali aranır.
Markaların karıştırılmasından söz edebilmek için ise , dava konusu marka ile itiraza mesnet marka/markalar arasında hedef tüketici kitlesi (orta düzeydeki) yönünden markaların “görsel”, “işitsel” ve “kavramsal” özellikleri dikkate alarak genel ve bütünsel açıdan benzerlik ihtimali olması , yine tescilli marka ile tescil olunmak istenen işaret arasında markayı taşıyan her iki ürünün işletmesel kökeninin aynı veya birbirleriyle bağlantılı (idari-ekonomik) işletmeler tarafından üretilmiş olabileceği noktasında bağlantı kurulması (ilişkilendirilme) ihtimalinin bulunması gerekir. Karıştırılma kavramının varlığı için “somut bir karıştırma” eyleminin varlığı şart olmayıp böyle bir tehlikenin varlığı dahi yeterli olacaktır.
SMK 6/5 maddesi anlamında tanınmışlıktan bahsedebilmek için ;
Toplumda (Türkiye sınırlarında) tanınmışlık düzeyine ulaşmış olması koşuluyla, tescilli bir markanın, aynı veya benzerinin farklı mal ve hizmetlerde kullanılması amacıyla yapılan marka başvurusu, tanınmışlığından haksız yarar sağlanabileceği, itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumlarda, tanınmış marka sahibinin itirazı üzerine ret edilir.
Yargıtay içtihatlarında tanınmışlık “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir. Bu hallerde başkasının başvuru markası dolayısıyla şayet taraf markaları aynı/benzer mal/hizmet içermiyorsa ve bu marka başvurusu nedeniyle haksız yarar sağlanabileceği, onun itibarına zarar verebileceği veya onun ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği hallerinde nisbi red sebebi sayılarak başvuru markası engellenebilecektir.
Doktrin ve çeşitli yargı kararları dikkkate alınıp bakıldığında KÖTÜNİYET kriteri “Marka sahibinin, markasını tescil ederken, markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, iyi niyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacı gütmesi gibi hallerde, kötü niyetli marka tescilinden bahsedilir. Marka başvurusunun kötü niyetli bir başvuru olabilmesi için, marka başvurusu sırasında kötü niyetli olarak markanın amacı ve temel işlevi dışında bir amaçla kullanılması gerekir. Dolayısıyla kötü niyetin kabulü için, marka için başvuruda bulunan kişi, markanın temel işlevleri olan ürünün işletmeye aidiyetini sağlama ve diğer ürünler karşısında ayırt edicilik sağlama fonksiyonu dışında bir amaçla veya marka üzerindeki gerçek hak sahibinin markadan yararlanmasını engellemek veya markanın ün ve şöhretinden yararlanmak suretiyle haksız çıkar edinme gibi bir amaçla hareket etmelidir.” şeklinde görüşler yer almaktadır.
Yukarıdaki kriterler, taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;
Davalı başvuru Markası Davacı Markaları
Şekil+… … (…) … HAYAL FABRİKASI (2019/67122)
35. Sınıf 07,09,11,16,35,38,41,42. Sınıf
… HEPYENİ Teknolojin hep yeni (2017/115742)
07,08,09,11,15,20,21,22,23,24,35,36,
38,39,42,45. Sınıf
…+şekil (2014/54235)
03,05,06,07,08,09,10,11,12,14,16,19,
20,21,28,29,30,32,33,35,36,37,38,40,41,42. Sınıf
(YİDK’da geçen diğer markalar)
Bilirkişi heyetinden alınan 15/04/2022 tarihli raporda ÖZETLE; “
1) Dava konusu mal ve hizmetlerin itiraz gerekçesi marka kapsamındaki mal ve hizmetlerle aynı/aynı tür/ben1. Davaya konu markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesi bağlamında benzerlik olmadığı ve aynı madde kapsamında karıştırılma ihtimali bulunmadığı
2. SMK’nın 6/5. Maddesinin uygulama şartlarının oluşmadığı,
3. Dava konusu başvurunun kötü niyetli olduğunun ispat edilemediği ve bu konudaki nihai takdirin Sayın Mahkemeye ait olduğu,
4. Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu tarafından verilen dava konusu YİDK kararının iptal ve markanın hükümsüzlüğü koşullarının oluşmadığı” şeklinde ifade edilmiştir.
Davacı vekilinin yeni bir heyetten rapor ve aynı heyetten ek rapor alınması talebi HMK 30.ncu madde kapsamında değerlendirilerek, sunulan rapor denetlenebilir, içeriği de ihtisas mahkemesi hakimliğince olumlu veya olumsuz değerlendirilebilir kabul edilerek yargılama gereksiz uzamasın diye bu talepler reddedilmiştir.
GEREKÇE:
Önceki tescilli bir marka ile başvuru konusu sonraki marka işareti arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede görsel, sescil ve anlamsal benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınmakla beraber münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin de nazara alınarak belirlenmesi gerektiğinden hareketle;
Davalının “Şekil+… …” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait “…” ibareli tescilli markası arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle ve özellikle markanın bütünselliği ilkesi kapsamında görsel ,sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı;
İşin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, mesnet marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu mallar/hizmetler için ayırdığı satın alma / faydalanma süresi içinde, davalının “Şekil+… …” ibareli marka başvurusunu gördüğünde derhal ve hiç düşünmeden davacının “…” ibareli tescilli markasından farklı bir marka olduğunu algılayabileceğini, diğer bir anlatımla ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından davacının “…” ibareli tescilli markalı mallarından/hizmetinden satın almak/yararlanmak isterken davalının “Şekil+… …” ibareli başvuru markalı malı/hizmeti satın almak / yararlanmak şeklinde bir yanılgı yaşamayacağı, ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından başvuru konusu işaret ile davacının tescilli markaları arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı mallar / hizmetler algısı da oluşmayacağı, taraf marka işaretleri benzemediğinden SMK 6/1 maddesindeki iltibasın bulunmadığı kanaati oluştuğu;
Davacı tarafın SMK 6/5 maddesindeki tanınmışlık koşulu da oluşmadığı, ( davalının” Şekil+…… ibareli marka başvurusu dolayısıyla davacıya ait tanınmış olduğu iddia edilen markadan ” haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği ” kanıtlanmadığı ) ;
Dava konusu ” Şekil+… …” ibareli marka başvurusunda SMK 6/9 maddesi anlamında kötüniyetli başvurusu yapıldığı iddiası da kanıtlanmadığı;
Tüm bu gerekçelerle bilirkişi raporu da benimsenerek YİDK kararı doğru olduğundan davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar harcından peşin alınan 59,30 TL’nin düşümü ile bakiye 21,40 TL’nin davacıdan tahsiliyle Hazine’ye gelir kaydına,
3-AAÜT uyarınca 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalı Türk Patent ve Marka Kurumuna verilmesine,
4-Karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının taraflara iadesine,
Dair verilen karar davacı vekili ile davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, davalı şahsın yokluğunda, 6100 sayılı HMK 341 ila 345 inci maddesine göre tebliğden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememiz aracılığı ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf kanun yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar okunup açıklandı. 13/06/2022
E İmzalıdır. E İmzalıdır.