Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/232 E. 2022/45 K. 14.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/232 Esas – 2022/45

T.C. “TÜRK MİLLETİ ADINA”
ANKARA
4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR
HUKUK MAHKEMESİ K A R A R

ESAS NO : 2021/232
KARAR NO : 2022/45

HAKİM : …
KATİP :…

DAVACILAR …
DAVALI :…
DAVA : Marka… Sayılı YİDK Kararı İptali
DAVA TARİHİ : 16/08/2021
KARAR TARİHİ : 14/02/2022 Yazım Tarihi: 04/03/2022

İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde ÖZETLE: Müvekkilinin grup şirketi olduğunu, uzun yıllar önce faaliyete başladığını, özellikle gayrimenkul, emlak ve inşaat alanında faaliyet gösterdiğini, davalı tarafından … başvuru numarası ile ”… gayrimenkul danışmanlık” ibaresine 35 ve 37. Sınıftan marka tescili başvurusunda bulunduğunu, bu başvurunun ilanına yapılan itirazın YİDK tarafından red edildiğini, davalının da müvekkili gibi inşaat alanında faaliyet gösterdiğini, davalı tarafından başvuruda bulunulan ‘… Gayrimenkul danışmanlık’ ibaresi açık bir biçimde müvekkilin kullanımına uygun, bilgilenmiş kullanıcı üzerinde müvekkili çağrıştıran bir ibare olduğunu, müvekkilinin uzun yıllardan bu yana ulaştığı tanınmışlık seviyesi dikkate alındığında “…” ibareli bir markanın bir başkası adına tescilinin doğrudan müvekkili ile iltibas yaratacağını, … başvuru numaralı tescil, müvekkil adına 19, 36, 37 sınıflardan tescil olunmuş olup itiraza konu ibare ile iltibas yaratabilecek mahiyette olduğunu, “…” ibareli markanın müvekkil markasının bir serisi olarak nitelendirileceğini belirterek … sayılı tescil iptalini ve YİDK’nın 28/07/2021 tarihli ve … sayılı YİDK kararının iptalini talep ve dava etmiş, duruşmada da dilekçesini aynen tekrar etmiştir.

SAVUNMA:
Davalı kurum vekili dilekçe ve beyanında ÖZETLE: Alınan kararlar ve yapılan işlemlerin usule ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı firma vekili dilekçe ve beyanında ÖZETLE: Müvekkilinin 28.02.1986 tarihi itibariyle İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu nezdinde kaydedilmiş bir firma olduğunu, uzun yıllardır inşaat sektöründe hizmet verdiğini, sayısız sanayi ve lojistik yapılar, turistik tesisler, alışveriş merkezleri, iş merkezleri ve nitelikli konut projelerine imza attığını, sektöründe Türkiye’nin seçkin ve önde gelen inşaat firmalarından biri olduğunu, TÜRKPATENT nezdinde 80’e yakın markasının olduğunu, … ibaresinin müvekkilinin ticaret unvanının ana unsuru olduğunu müvekkilinin ilk defa 10.08.1999 tarih ve 99/013046 sayısı ile inşaat hizmetlerinin de içerisinde yer aldığı 37, 41, 42, 43, 44 ve 45. hizmetlerde “…” ibaresinin tescil edildiğini, müvekkilinin sadece … olarak değil “…” ve … olarak tescilli markalarının da bulunduğunu, bu tescillerden 45 adet markanın esas unsuru … ibaresi olduğunu, … markasını ilk kez 2013 yılında tescil ettirdiğini ve o tarihten bu yana … çatı markasından oluşan bir seri yarattığını, “…” markasının tanınmış bir marka haline gelmesi için uzun yıllardır büyük masraf ve emek sarf ettiğini, gerçekleştirilen büyük yatırımlar ve tanıtım çalışmaları neticesinde özellikle gayrimenkul sektöründe … markasının tüketicinin sempati ve güven duyduğu, iyi bilinen bir marka haline geldiğini, “… GAYRİMENKUL” marka başvurusunun tescil talebinin reddinin istenmesinin kabul edilemeyecek bir husus olduğunu, … ibaresi üzerindeki kazanılmış haklarına ve hukuka uygun olmayan bir talep olduğunu, … ana markasının 2013 yılından bu yana tescilli, aktif olarak kullanılan bir marka olduğundan dava konusu … sayılı … GAYRİMENKUL DANIŞMANLIK markasının da kapsamında bulunan 35 ve 37. hizmet sınıflarında … markası üzerinde müktesep hakka olduğunu, davalının Türk Patent nezdinde tescilli “…” ibaresini içeren herhangi bir markasının olmadığını, … markasının davacıların markasından bütünsel olarak farklılaştığını, 36. Hizmet sınıf yönünden müvekkilimiz başvurusunun kısmi reddine ilişkin kararın kesinleşmesinden önce, MDB tarafından davacılardan itiraza gerekçe olarak gösterdiği markalarla müvekkilinin başvurusu arasında benzerlik yönünden iltibas tehlikesi oluşturacak bir benzerlik bulunmadığını belirtmiş itiraza mesnet olarak sunmuş olduğu … ibareli markalar ile müvekkiline ait … GAYRİMENKUL DANIŞMANLIK markası yazılış, okunuş ve genel görünüm itibariyle, bütün itibariyle birbirinden farklılaştığını, ortalama tüketicilerin, bu markaları uzun yıllardır konut ve ticaret merkezi projeleri geliştiren ve gayrimenkul sektöründe haklı bir şöhrete sahip müvekkilinin yerine davacılara ait bir marka olduğunu düşünmelerinin söz konusu olmayacağını belirterek açılan davanın reddini talep etmiştir.
MUHAKEME:HMK kapsamında “Yazılı Yargılama Usulü ” uygulanmıştır.
DELİLLER ve DEĞERLENDİRME:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı firmanın … başvuru sayılı markası ile davacı tarafın kurum nezdinde ileri sürdüğü mesnet markaları arasında SMK 6/1 maddesine göre iltibas koşulları oluşup oluşmadığı, başvuru ibaresi üzerinde davacı tarafın önceye dayalı kullanım ve gerçek hak sahipliği iddiası, markalarının tanınmışlığı ve davalı başvurusunun kötü niyetle yapıldığı iddiasının SMK 6/3 ve 6/5, 6/9 maddeleri açısından yerinde ve doğru olup olmadığı, Türk Patentin… sayılı YİDK kararının iptalinin gerekip gerekmediği, davacı tarafın dilekçesinde geçen ticaret unvanına bağlı hak iddiasının ve haksız rekabet iddiasının da değerlendirmeye alınıp alınmayacağı noktasında olduğu, davalı firmanın başvuru markası açısından müktesep hak iddiasının da alınan YİDK kararına etki edip etmeyeceği noktasında anlaşılmıştır.
YİDK kararının 29/07/2021 tarihinde davacı tarafa tebliğ edildiği, davacının da 5000 sayılı TürkPatent Kanununun 15/C maddesinde öngörülen iki aylık süre içerisinde 16/08/2021 tarihinde ve 6769 sayılı SMK 156.ncı maddesinde görevli ve yetkili mahkemeye dava açtığı anlaşılmıştır.
TÜRKPATENT YİDK’nun… sayılı kararında; “… başvuru numaralı “… gayrimenkul dınışmanlık” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvurunun 2… sıyılı “… gayrimenkul n şekil “, “….com.tr”, “… gayrimenkul”, “nidagyo”, “…” ibareli markalara dayanrlarak 6769 s. SMK’nın 6 ncı maddesi uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir.
………..
Belirtilen kapsamda yapılan inceleme sonucunda işbu başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markaların benzer olduğu görülmüş ve başvıırunun tescile konu 37. sınıfa dahil “Saat tamiri hizmetleri, Ayakkabı, çanta, kemer tamiri hizmetleri”nin itiraz gerekçesi 2017 41725 sayılı markanın tescil kapsamında bulunduğu tespit edilmiştir.
Öte yandan başvuru sahibinin tescile konu hizmetler için 2013 yılından itibaren koruma altında bulunan “…” markasının bulunduğu, bu markanın işbu başvuru ile ayniyete varan düzeyde benzer olduğu tespit edilmiştir. Yüksek Yargıtay’ın …HD. 19/09/2008 gin ve 7547/10251 sayılı “… ‘ yine, 14711/2008 gtin ve 11505/l2839 sayılı “…” kararlarında kazanılmış hak teşkil eden markalar tanımlanmıştır. Bu kararlara göre kazanılmış hak teşkil eden markanın tescilli olarak uzun süre kullanılması , başka bir deyişle kullanım ve tescilin taraflar arasında artık çekişme konusu olmaktan çıkmış olması, kabullenilmesi gerekir. İkinci olarak bu markaya dayalı olarak yapılan başvurunun da kazanılmış hak teşkil eden markanın asli unsurunun muhafaza edilerek, işletme ile bağlantısı ve tüketici nezdinde yarattığı izlenim korunmak suretiyle oluşturulması aranacaktır. … Son olarak sonraki başvurunun önceki markanın kapsadığı mal/hizınet ile aynı/aynı tür emtialar ) hizmetleri içemıesi, kapsamı genişletme yoluna gitmemesi zorunludur.
Bu kapsamda somut uyuşmazlık incelendiğinde başvuru sahibi adına … sayı ile tescilli olan “…” markasının 2013 yılından itibaren tescilli olduğu bu marka ile ilgili olarak TÜRKPATENT Markalar Sicilinde herhangi bir hükümsüzlük davası açıldığı yönünde bir bilgi bulunmadığı, işbu başvurunun … sayı ile tescilli olan “…” markası ile ayniyete varan düzeyde benzer olduğu, tescili konu hizmetlerin … sayılı markanm tescil kapsamında bulunan hizmetlerle aynı/aynı tür olduğu görülmüştür. Dolayısıyla bu hizmetler açısından … sayı ile tescilli olan “…” markasının işbu başvuru için kazanılmış hak teşkil etme şartlarını sağladığı kanaatine varılmıştır.
Öte yandan her marka özgünlük derecesi , tasarımı , tescile konu mallar/hizmetlerin ve bu mal ve hizmetlerin tüketici grııbunun özellikleri, markanın tescil kapsamındaki mal/hizmetler üzerindeki ayırt edici niteliği gibi unsurlar açısından kendine özgü özellikler taşıdığından ve ancak tüm bu unsurlann birlikte değerlendirilmesi sonunda tescil başvurusuna ilişkin karar oluşturulabildiğinden dilekçede işbu başvıırudan farklı marka ömeğini haiz ve farklı aşamalarda incelenmiş olan başka marka başvurularına ilişkin verilen kararların işbu itirazın değerleıdirilmesinde dayanak gösterilmesi haklı bulunmamıştır.
Belirtilen nedenlerle işbu itirazın reddi gerekmiştir.
KARAR: İtirazın reddedilmesine oybirliği ile karaı verilmiştir.” şeklinde ifade edilmiştir.
6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU (10/01/2017 yürürlük)
Madde 6 (Marka tescilinde nispi ret nedenleri)
“(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını,fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(9)Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.”,
Madde 25 ” (1) 5 inci (mutlak red nedenleri ) veya 6 ncı ( nisbi red nedenleri ) maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. ” hükmü yer almaktadır.
6102 sayılı TÜRK TİCARET KANUNU (14.02.2011 tarihli yayınlanan);
Madde 54 “(1) Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.
(2) Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.” ,
SMK 6/1 maddesi anlamında iltibastan bahsedebilmek için ;
Her iki taraf markasının AYNI işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) BENZERLİĞİ olması,
Her iki taraf markasının benzer işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) AYNIYETİ olması,
Her iki taraf markasının BENZER işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) BENZERLİĞİ olması, ihtimali aranır.
Markaların karıştırılmasından söz edebilmek için ise , dava konusu marka ile itiraza mesnet marka/markalar arasında hedef tüketici kitlesi (orta düzeydeki) yönünden markaların “görsel”, “işitsel” ve “kavramsal” özellikleri dikkate alarak genel ve bütünsel açıdan benzerlik ihtimali olması , yine tescilli marka ile tescil olunmak istenen işaret arasında markayı taşıyan her iki ürünün işletmesel kökeninin aynı veya birbirleriyle bağlantılı (idari-ekonomik) işletmeler tarafından üretilmiş olabileceği noktasında bağlantı kurulması (ilişkilendirilme) ihtimalinin bulunması gerekir. Karıştırılma kavramının varlığı için “somut bir karıştırma” eyleminin varlığı şart olmayıp böyle bir tehlikenin varlığı dahi yeterli olacaktır.
SMK 6/3 maddesinin uygulanması için tescilsiz olarak kullanılan işaretin MARKASAL şekilde yani işlevine uygun , ayırt ediciliği sağlanmış olarak ticaret alanında kullanılması, bu kullanımın da Türkiye hudutları içinde olması gerekir. Üçüncü kişinin davaya konu tescil başvurusundan veya rüçhan hakkının doğumundan önce, bu işareti kullandığı , çevresinde belli bir oranda bu işaret üzerinde hak sahibi olarak bilinip tanındığının ispatı (tüm Türkiye genelinde değil) gerekir. Diğer bir anlatımla, öncelik hakkını ileri sürenin söz konusu ibarenin başkası tarafindan kullanımını veya tescilini engelleme hakkı verecek nitelik ve yoğunlukta bu işareti Türkiye hudutları içinde ticaret alanında kullandığını ispatlaması gerekir. Gerçekten, bir işareti ilk kullanan ve ona ayırt edici nitelik kazandıran kişi onun hak sahibi olarak kabul edilir ve bu halde gerçek hak sahipliği sözkonusudur.
SMK 6/5 maddesi anlamında tanınmışlıktan bahsedebilmek için ;
Toplumda (Türkiye sınırlarında) tanınmışlık düzeyine ulaşmış olması koşuluyla, tescilli bir markanın, aynı veya benzerinin farklı mal ve hizmetlerde kullanılması amacıyla yapılan marka başvurusu, tanınmışlığından haksız yarar sağlanabileceği, itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumlarda, tanınmış marka sahibinin itirazı üzerine ret edilir.
Yargıtay içtihatlarında tanınmışlık “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir. Bu hallerde başkasının başvuru markası dolayısıyla şayet taraf markaları aynı/benzer mal/hizmet içermiyorsa ve bu marka başvurusu nedeniyle haksız yarar sağlanabileceği, onun itibarına zarar verebileceği veya onun ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği hallerinde nisbi red sebebi sayılarak başvuru markası engellenebilecektir.
SMK 6/6 madde kapsamına, kişilik haklarından isim hakkı ile fotoğraf üzerindeki hak, FSEK kapsamında telif hakları ve sınaî haklar olan marka, tasarım, patent, faydalı model, coğrafi işaret, ticaret unvanı, işletme adı girer. Marka ve ticaret unvanı da sınaî mülkiyet hakkı olarak maddenin koruma kapsamına alınmıştır. Ancak sınaî mülkiyet hakları kapsamında korunacak bir markadan veya ticaret unvanından söz edebilmek için “tescil” şarttır. Örneğin bir ticaret unvanına dayanarak başkasına ait marka tescilinin engellenmesi isteniyorsa bu ticaret unvanının ticaret sicilinde tescilli olması gerekmektedir.
Doktrin ve çeşitli yargı kararları dikkkate alınıp bakıldığında KÖTÜNİYET kriteri “Marka sahibinin, markasını tescil ederken, markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, iyi niyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacı gütmesi gibi hallerde, kötü niyetli marka tescilinden bahsedilir. Marka başvurusunun kötü niyetli bir başvuru olabilmesi için, marka başvurusu sırasında kötü niyetli olarak markanın amacı ve temel işlevi dışında bir amaçla kullanılması gerekir. Dolayısıyla kötü niyetin kabulü için, marka için başvuruda bulunan kişi, markanın temel işlevleri olan ürünün işletmeye aidiyetini sağlama ve diğer ürünler karşısında ayırt edicilik sağlama fonksiyonu dışında bir amaçla veya marka üzerindeki gerçek hak sahibinin markadan yararlanmasını engellemek veya markanın ün ve şöhretinden yararlanmak suretiyle haksız çıkar edinme gibi bir amaçla hareket etmelidir.” şeklinde görüşler yer almaktadır.
Kazanılmış hak kavramı, Türk Patent kurumunda daha önceden tesçilli olan markanın aynısının önceki sahibine bağlantısı ve tüketici nezdinde yarattığı izlenim korunarak yeni markayı da alabileceği düşüncesinden ortaya çıkmıştır.
Kazanılmış hak açısından ise Yargıtay uygulamalarında KRİTER “1-Kazanılmış hak sağlayan markanın tesçilli olarak uzun süre kullanılması (kullanım ve tesçilin taraflar arasında artık çekişme konusu olmaktan çıkması- kabullenilmesi), 2-Sonradan yapılan başvurunun kazanılmış hak sağlayan markanın ASLİ UNSURU muhafaza edilerek , işletme ile bağlantısı ve tüketici nezdinde yarattığı izlenim korunmak suretiyle oluşturulması, ( önceki markanın asli unsuru değişmiş ise yeni başvuru kabul edilir), 3- Sonraki başvurunun önceki markanın kapsadığı ve hizmet ile AYNI veya AYNI TÜR mal ve hizmetleri içermesi, ( yani kapsamını genişletmemesi)” şeklinde özetlenebilir.

Yukarıdaki kriterler, taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davalı başvuru Markası Davacı Markaları
… GAYRİMENKUL şekil+… GAYRİMENKUL (2007/53462)

DANIŞMANLIK (…) 36. Sınıf
35,36,37. Sınıf ….com.tr (2008/13086 ) 36, Sınıf Önceki markası NİDAGYO (2013/24179)
… (2013/20915) 36. Sınıf
37 , 43 , 35 sınıf … (…)
19,36,37. Sınıf

Bilirkişi heyetinden alınan 14.01.2022 tarihli raporda ÖZETLE; ” Davaya konu olan … sayılı … GAYRİMENKUL DANIŞMANLIK marka ile davaya mesnet gösterilen davacının “…” esas unsurlu markaları arasında dava konusu hizmetlerin bir kısmı bakımından birebir aynılık söz konusu olsa da görsel ve işitsel olarak taraf markaları arasında benzerlik bulunmaması nedeniyle 6769 S. SMK m.6/1 anlamında iltibas tehlikesinin oluşmayacağı,
Davacının … ibaresi üzerinde dava konusu hizmetler bakımından SMK m.6/3 hükmüne göre öncelik hakkının olmaması nedeniyle davaya konu olan markanın tesciline engel bir durum oluşturmayacağı,
Dosya kapsamında mevcut delillerden, davacı yanın, … esas unsurlu markalarının tanınmışlığı yönünde bir kanaate varılması mümkün olmadığından, 6/5 şartlarının somut olayda meydana gelebileceği yönünde bir değerlendirmede bulunulamadığı,
Davalının tescilli markasını kullanmasının haksız rekabet sayılamayacağı,
Dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli yapıldığı iddiası ispata elverişli delilin dosyada mevcut olmadığı, bununla birlikte bu hususun Sayın Mahkeme’nin takdirinde olduğu,
Davalının dava konusu marka başvurusu için davalının adına tescilli 2013/20915 sayılı markasından kaynaklı olarak dava konusu olan hizmetler bakımından müktesep hak koşullarının oluştuğunu ” şeklinde ifade edilmiştir.
Davacı firma vekilinin yeni bilirkişi heyetinden rapor alınması veya aynı heyetten ek rapor alınması talebi HMK 30.ncu madde kapsamında değerlendirilerek, sunulan rapor denetlenebilir, içeriği de ihtisas mahkemesi hakimliğince olumlu veya olumsuz değerlendirilebilir kabul edilerek yargılama gereksiz uzamasın diye bu talepler reddedilmiştir.

GEREKÇE:
Önceki başvuru veya Tescilli bir marka ile sonraki başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede görsel, sescil ve anlamsal benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınmakla beraber münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin de nazara alınarak belirlenmesi gerektiğinden hareketle;
Davalının “… GAYRİMENKUL DANIŞMANLIK ” ibareli marka başvurusu ile davacının tescilli markaları arasında işaretsel açıdan görsel ve sesçil benzerlik olduğu ileri sürülebilirse de; emtia benzerliği olarak sadece davacının “…” (…) şeklindeki markasının kapsamındaki “Saat tamiri hizmetleri. Ayakkabı, çanta, kemer tamiri hizmetleri. “yönünden kısmi benzerlik oluştuğu; davacının diğer mesnet markaları açısından ise emtia benzerliği oluşmadığı; dolayısıyla davacının “…” şeklindeki markasının kapsamındaki “Saat tamiri hizmetleri. Ayakkabı, çanta, kemer tamiri hizmetleri. ” dışında kalanlar açısından emtia benzerliği oluşmadığından davalının marka başvurusu dolayısıyla SMK 6/1 maddesindeki iltibas koşulları oluşmadığı;
Kısmi Emtia benzerliği olan davacının “…” (…) şeklindeki markası ile davalının “… GAYRİMENKUL DANIŞMANLIK ” ibareli marka başvurusu karşılaştırıldığında ise markanın bütünselliği ilkesi de gözetilerek ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı;
İşin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, mesnet marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu kısmi emtia benzerliği olan hizmetler için ayırdığı satın alma/yararlanma süresi içinde, davalının “… GAYRİMENKUL DANIŞMANLIK ” ibareli marka başvurusunu gördüğünde derhal ve hiç düşünmeden davacının “…” ibareli tescilli markasından farklı bir marka olduğunu algılayabileceğini, diğer bir anlatımla ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından davacının “…” ibareli tescilli markalı mallarından/hizmetinden satın almak/yararlanmak isterken davalının “… GAYRİMENKUL DANIŞMANLIK ” ibareli başvuru markalı malı /hizmeti satın almak /yararlanma şeklinde bir yanılgı yaşamayacağı, ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından başvuru konusu işaret ile davacının tescilli markası arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı mallar/hizmetler algısı da oluşmayacağı, taraf marka işaretleri benzemediğinden SMK 6/1 maddesindeki iltibasın bulunmadığı kanaati oluştuğu;
Davacı tarafın “… GAYRİMENKUL DANIŞMANLIK ” ibareli başvuru üzerinde SMK 6/3 maddesi anlamında önceye dayalı kullanım ve gerçek hak sahipliği kanıtlanmadığı,
Taraf marka işaretleri benzemediğinden SMK 6/5 maddesindeki tanınmışlık koşulu da oluşmadığı, ( davacıya ait tanınmış olduğu iddia edilen markadan ” haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği ” kanıtlanmadığı ) ;
Davacı tarafın “… GAYRİMENKUL DANIŞMANLIK ” ibareli başvuru üzerinde SMK 6/6 maddesi anlamında ticaret ünvanı dahil diğer fikri ve sınai mülkiyet hak iddiası kanıtlanmadığı;
Dava konusu marka açısından SMK 6/9 maddesi anlamında kötüniyetli başvuru yapıldığı veya haksız rekabet oluştuğu iddiası da kanıtlanmadığı;
Tüm bu gerekçelerle netice olarak YİDK kararı doğru olduğundan davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar harcından peşin alınan 59,30 TL’nin düşümü ile bakiye 21,40 TL’nin davacıdan tahsiliyle Hazine’ye gelir kaydına,
3-AAÜT uyarınca 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalılara verilmesine,
4-Karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının taraflara iadesine,
Dair verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı, 6100 sayılı HMK 341 ila 345 inci maddesine göre tebliğden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememiz aracılığı ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf kanun yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar okunup açıklandı.14/02/2022

Katip … Hakim …
E-İmzalıdır E-İmzalıdır