Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/227 E. 2022/122 K. 27.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/227 Esas – 2022/122

T.C. ”TÜRK MİLLETİ ADINA”
ANKARA
4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR
HUKUK MAHKEMESİ K A R A R

ESAS NO : 2021/227
KARAR NO : 2022/122

DAVA :Marka … Sayılı YİDK Kararı İptali
DAVA TARİHİ : 08/08/2021
KARAR TARİHİ : 27/04/2022 Yazım Tarihi : 27/05/2022
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde ÖZETLE: Davacı şirketin dünyanın en büyük GSM operatörlerinden
biri olarak uzun yıllardan beri mobil telekomünikasyon sektöründe faaliyet gösteren Vodafone’un lisanörü olarak Türkiye’de yaygın olarak faaliyet gösterdiğini, sunduğu
hizmetler ve hizmetlere bağlı markaları ile ulusal ve uluslararası düzeyde tanınmış
olduğunu, faaliyetlerinde kullanacağı markaları seçerken özgün ve ayırt edicilik vasfını haiz
ibareler kullandığını, kullanım sonucu ayırt edicilik kazandırdığı dava konusu
markası da dahil olmak üzere bir çok markanın sahibi olduğunu, bu
Dijtal … eğitim platformu markanın da ayırt edicilik vasfının son derece yüksek olduğunu, zira markaların ayırt edicilik
değerlendirilmesi yapılırken markanın bütününün bıraktığı izlenime bakılması gerektiğini,
ayrıca işaretlerin markasal hüviyette ayırt ediciliği değerlendirilirken tescil edilmek
istendiği mal ve hizmetlerin göz önünde bulundurulması gerektiğini, dava konusu işaretin
bir slogan markası olduğunu, bu marka altında sunulan hizmetlerde esnafların dijital çağa
ayak uydurmalarının sağlanmasının amaçlandığını, söz konusu markanın aynı zamanda
sosyal yönü de olan bir kampanyayı ifade ettiğini, sözcük dizinlerinden oluşan sloganların
marka olarak ayırt edici niteliklerinin bulunduğunun kabulünün gerektiğini, “Dijital …
Eğitim Platformu” ibaresinin reddedildiği hizmetler açısından ayırt ediciliği yüksek bir
slogan marka ve davacı firma tarafından yaratılmış olduğunu, zaten de dava konusu edilen
markanın uzun zamandır Türkiye çapında davacı tarafından kullanıldığını ve yürütülen
yaygın reklam kampanyaları sayesinde SMK m. 5/2 hükmü kapsamında kullanım sonucu
ayırt edicilik kazanmış olduğunu, dava konusu işaretin tanımlayıcı/vasıf bildiren bir işaret
olduğunun söylenmesinin de mümkün olmadığını, zaten TÜRKPATENT’in “dijital …”
ibaresini taşıyan çok sayıda markanın tescilini mevzuata uygun bularak kabul etmiş
olmasının çifte standart olduğunu iddia ederek, TÜRKPATENT YİDK’nın 07.06.2021 tarihli
ve … sayılı red kararının iptaline ve davacının dava konusu edilen marka
başvurusunun reddedildiği bütün emtialar açısından tesciline ve tescil prosedürlerinin
devamına karar verilmesini talep ve dava etmiş, duruşmada da dilekçesini aynen tekrar etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı kurum vekili dilekçe ve beyanında ÖZETLE: Alınan kararlar ve yapılan işlemlerin usule ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
MUHAKEME:HMK kapsamında “Yazılı Yargılama Usulü ” uygulanmıştır.
DELİLLER ve DEĞERLENDİRME:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacı firmanın… başvuru sayılı markasının reddedilen kısımları açısından SMK 5/1-b-c maddelerine göre ayırt edicilik niteliği bulunmadığı, tanımlayıcı olduğu, SMK 5/2 maddesine göre de kullanım sonucu ayırt ediciliği kazanılmadığı şeklinde mutlak red sebebine bağlı olarak Türk Patent’in … sayılı YİDK kararı ile başvurunun kısmen reddi konusunda verilen kararın yerinde ve doğru olup olmadığı noktasında olduğu anlaşılmıştır.
YİDK kararının 08/06/2021 tarihinde davacı tarafa tebliğ edildiği, davacının da 5000 sayılı TürkPatent Kanununun 15/C maddesinde öngörülen iki aylık süre içerisinde 08/08/2021 tarihinde ve 6769 sayılı SMK 156.ncı maddesinde görevli ve yetkili mahkemeye dava açtığı anlaşılmıştır.
TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararında; ”2020/101456 başvuru numaralı ”dijital … eğitim platformu” ibareli başvurun ” SINIF 38: Haberleşme hizmetleri (internet servisi sağlama hizmetleri dahil). SINIF 41: Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. SINIF 42: Bilgisayar hizmetleri: bilgisayar programlama, bilgisayara virüse karşı koruma, bilgisayar sistem tasarımı, başkaları adına web sitelerinin tasarlanması, bakımı ve güncelleştirilmesi, yazılım tasarımı, kiralanması ve güncelleştirilmesi, internet arama motoru sağlama, hosting, bilgisayar donanımları alanında danışmanlık, bilgisayar donanımlarının kiralanması hizmetleri. ” bakımından ayırt edicilikten yoksunluk ve tanımlayıcılık gerekçeleriyle 6769 s. SMK ‘nın 5/1-(b) ve (c) bentleri uyarınca kısmen reddine yönelik Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı yapılan itiraz incelenmiştir.
……Yapılan incelemede, başvurunun münhasıran ”dijital … eğitim platformu” ibaresinden oluştuğu, ”… eğitim paltformu” ibaresinin kobilerin eğitimine yönelik bir mekanizma biçiminde algılandığı, bu ibarelerin başında yer alan ”dijital” ibaresinin ise söz konusu mekanizmanın dijital kanallarla/ dijital ortamda hizmet sunduğuna işaret ettiği, dolayısıyla başvurunun bir bütün olarak ihtiva ettiği açık ve belirgin anlam ve ortalama tüketicelerde oluşturduğu direkt algı göz önüne alındığında, tescili talep olunan işaretin kısmi ret kararına konu hizmetler bakımından özellik, amaç belirten tanımlayıcı nitelikte bir işaret olduğu kanaatine varılmıştır.
Ayrıca münhasıran tanımlayıcı nitelikte işareti içeren başvurunun, kısmi ret kararına konu hizmetlerin ticari kaynağını gösterme işlevi de bulunmadığı, dolayısıyla işaretin somu ayırt edicilikten yoksun olduğu görüşüne varılmıştır. Bu çerçevede, başvuru hakkında 6769 s. SMK ‘nın 5/1-(b) ve (c) bentleri uyarınca verilen kısmi ret kararı yerinde görülmüştür.
Başvuru konusu işaretin kullanım sonucu ayırt edicilik kazandığı yönündeki iddia da yeterli delillerle ispatlanamadığından bu kapsamdaki itiraz haklı görülmemiş ve açılanan nedenlerle itirazın reddi gerekmiştir.
Karar: İtirazın reddine oybirliği ile karar verilmiştir. ” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU (10/01/2017 yürürlük tarihli)
4. Maddesinde “Marka, bir teşebbüsün mallarının veya hizmetlerinin diğer teşebbüslerin mallarından veya hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlaması ve marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olması şartıyla, kişi adları dahil, sözcükler, şekiller, renkler, harfler, sayılar, sesler ve malların biçimi veya ambalajlarının biçimi olmak üzere her türlü işaretten oluşabilir”,
5/1-b maddesinde ” Herhangi bir ayırt edici niteliğe sahip olmayan işaretler”,
5/1-c maddesinde ” Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler “, marka olarak tesçil edilemez
5/2 maddesinde “Bir marka, başvuru tarihinden önce kullanılmış ve başvuruya konu mal veya hizmetler bakımından bu kullanım sonucu ayırt edici nitelik kazanmışsa bu markanın tescili birinci fıkranın (b), (c) ve (d) bentlerine göre reddedilemez “hükmü yer almaktadır.
SMK 5/1-b yönünden ;
Markanın en önemli fonksiyonu markanın ayırt edici bir işaret olmasıdır. Marka, bir teşebbüsün mal ve hizmetlerini başka bir teşebbüsün mal ve hizmetlerinden ayırt etmeye yaradığından, bir işaretin marka olma kabiliyetini haiz olması, o işaretin ayırt edicilik fonksiyonuna sahip olmasına bağlıdır. Bir işaretin bu fonksiyona sahip olup olmadığının tespiti önce soyut olarak yapılmalıdır. Yani marka olma niteliğine bakılmalıdır. Bir işaretin soyut ayırt edicilik niteliğinin varlığı tespit edildikten sonra, o işaretin marka olabilmesi açısından, ayrıca sicilde gösterilebilir olması ve üzerinde kullanılacak mal veya hizmetler açısından somut ayırt edicilik özelliğini haiz olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, işareti gören ortalama tüketici kitlesinin, tescil kapsamındaki mallar veya hizmetler yönünden bu işareti marka olarak, yani bir ticari işletmenin mal ve hizmetlerini tanıtan ve diğer işletmelerin aynı tür mal ve hizmetlerinden ayırt edildiğini algılaması zorunluluğu bulunmaktadır.
SMK 5/1-c yönünden ;
Marka başvurusundaki ibare ortalama tüketici nezdinde yukarıda belirtilen “Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten “tanımlayıcı, vasıf bildirici özellikleri varsa marka olarak tesçili mümkün bulunmamakta ve mutlak red engeline takılmaktadır. Marka hakkı münhasır olarak sahibine tekel / inhisari hak bahşettiğinden tanımlayıcı bir işaret bir kişiye verilirse ticari rekabet sağlanamaz.
Buna göre, bir malın ya da hizmetin cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak gibi özelliklerine (iyi / güzel / süper / büyük / vb.) atıf yapan tanımlayıcı işaretlerin marka olarak tescil edilebilmesi mümkün değildir. Marka başvurusundaki ibare içerdiği emtia sınıfındakilerden ne kadar uzak ise tanımlayıcı, vasıf bildirici halinden de uzaklaşmış sayılır.
SMK 5/2 yönünden ; Kanunun 5/2 maddesindeki koşuldan yararlanmak için ise , tescili talep edilen işaretin, başvurudan önce başvuru sahibince markasal kullanıldığı ve bu kullanım sonucunda ayırt edici nitelik kazanmış olduğu ve bu işaretin, tescil talebi kapsamında bulunan mallara ya da hizmetlere ilişkin olarak ayırt edicilik kazandığı ve de işaretin korumanın talep edildiği Türkiye’de marka olarak algılanır hale gelmiş olduğu ispatlanmalıdır. Ülkesellik ilkesi gereğince, yurt dışında kazanılmış ayırt edici niteliğin ispatlanması işaretin Türkiye’de tescili için yeterli değildir.

Yukarıdaki kriterler, başvuru markası, kapsamı ve işaretsel yönden bakıldığında;
Davacı başvuru Markası Redde Gerekçe Madde
Dijital … eğitim platformu (2020/101456) 5/1-b-c
09,16,35,38,41,42. Sınıf
Bilirkişi heyetinden alınan 11.04.2022 tarihli raporda ÖZETLE “1)Marka olabilecek nitelikte soyut-somut ayırt ediciliğinin bulunmadığı,
2)Tanımlayıcı nitelikte olduğu,
3)Markasal anlamda kullanımı sonucu ayırt edici nitelik kazanmış olduğuna dair dava/marka işlem dosyalarında yeterli nitelikte, nicelikte ve içerikte delil bulunmadığı,
4)Dava konusu edilen 07.06.2021 tarih ve … sayılı YİDK kararının (1), (2) ve
(3) nolu bentlerdeki değerlendirmeler ile uyumlu olduğu,” şeklinde ifade edilmiştir.
Bilirkişi heyet raporu her iki tarafın iddia ve savunmasına, taraf delillerine, marka kapsamına , YİDK kararına , mal/hizmet tablosu göstererek denetlenebilir, içeriği olumlu veya olumsuz mahkemece değerlendirilebilir nitelikte kabul edilerek yeni heyetten rapor alınması yönündeki davacı vekilinin istemi HMK 30. Maddesindeki usul ekonomisi ilkesi gözetilerek yargılamanın gereksiz uzayacağına kanaat geldiğinden bu istem reddedilmiştir.
GEREKÇE:
Tarafların iddia ve savunması, marka başvuru kapsamı ve görseli, bilirkişi heyet raporu, YİDK kararı ve dosyanın bütünü birlikte ele alındığında;
6769 sayılı SMK 5/1-b yönünden değerlendirme;
“Dijital … eğitim platformu ” ibareli başvuru markasının kapsamında yer alıp da kurumca reddedilen ” SINIF 38: Haberleşme hizmetleri (internet servisi sağlama hizmetleri dahil). SINIF 41: Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. SINIF 42: Bilgisayar hizmetleri: bilgisayar programlama, bilgisayara virüse karşı koruma, bilgisayar sistem tasarımı, başkaları adına web sitelerinin tasarlanması, bakımı ve güncelleştirilmesi, yazılım tasarımı, kiralanması ve güncelleştirilmesi, internet arama motoru sağlama, hosting, bilgisayar donanımları alanında danışmanlık, bilgisayar donanımlarının kiralanması hizmetleri.” açısından hedef kitle yani ortalama tüketici kitlesi nazarında bu işareti marka olarak, yani bir ticari işletmenin malını tanıtan ve diğer işletmelerin aynı tür mallardan ayırt edildiğini algılamasına yol açan şekilde soyut ve somut ayırt ediciliği bulunmadığı , nitekim bilirkişi heyet raporunda bu konu “…… …… İşaretinin başvurunun reddedildiği hizmetlerden fonsiyonel ve kavramsal açılardan bağımsız olmaması, bu hizmetleri doğrudan çağrıştırması, bu hizmetlerle doğrudan ilişkili bir sıfat tamlamasından ibaret olması, bu hizmetleri, aynı hizmetleri piyasaya arz eden diğer ticari kaynakların/aktörlerin hizmetlerinden ayıramaması, bu hizmetlerin özünden/tabiatından farklı olmaması, ancak ve sadece “sunulan hizmetlerin ne ile ilgili olduğunu doğrudan algılatan bir işaret” veya ya da “bir markayı pazarlama stratejisi kapsamında destekleyebilecek bir slogan” olması nedenleriyle, kısmen reddedildiği hizmetler açısından marka olarak soyut ve somut ayırt edici niteliğe sahip olmadığı ” şeklinde de izah edildiğinden bilirkişi heyet görüşüne iştirak edilerek Türk Patent YİDK ‘nın davaya konu marka başvurusunun SMK 5/1-b kapsamında ayırt edicilik niteliği taşımadığı tespitinin yerinde ve doğru olduğu sonucuna varıldığı;
6769 sayılı SMK 5/1-c yönünden değerlendirme:
“Dijital … eğitim platformu ” ibareli başvuru markasının kapsamında yer alıp da kurumca reddedilen ” SINIF 38: Haberleşme hizmetleri (internet servisi sağlama hizmetleri dahil). SINIF 41: Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. SINIF 42: Bilgisayar hizmetleri: bilgisayar programlama, bilgisayara virüse karşı koruma, bilgisayar sistem tasarımı, başkaları adına web sitelerinin tasarlanması, bakımı ve güncelleştirilmesi, yazılım tasarımı, kiralanması ve güncelleştirilmesi, internet arama motoru sağlama, hosting, bilgisayar donanımları alanında danışmanlık, bilgisayar donanımlarının kiralanması hizmetleri.” açısından hedef kitle yani ortalama tüketici kitlesi nazarında bu işareti cins, vasıf bildiren, tanımlayıcı bir durum olarak algılanabileceği, nitekim bilirkişi heyet raporunda bu konu ” ……. dava konusu edilen işaretinde tek başına ve bir bütün olarak esas unsur olarak kullanılmış olan “Dijital … Eğitim Platformu” sıfat tamlaması, tüketicilerinin zihninde, ilave bir çaba olmaksızın doğrudan “…’lerin dijital ortama uyum sağlaması için eğitim verilen ortam” anlamını çağrıştırmaktadır. Diğer bir ifadeyle; bu markada geçen sözcüklerin ne anlama geldiğinin ilk bakışta kavranması ve tüketicide doğrudan bir algı uyandırması, bu algının da “…’lerin dijital ortama uyum sağlaması için eğitim verilen ortam” ile ilgili olması ihtimali yüksektir. Bu anlama gelen bir sıfat tamlamasının; “dijital ortamların birbirleriyle bağlandığı haberleşme ve internet sağlama hizmetleri, eğitim ve eğitim sağlanması için organizasyon düzenleme hizmetleri, dijital ortamın esasını oluşturan bilişim ve bilgisayarla ilgili hizmetler” şeklinde özetlenebilecek hizmetlerde marka hüviyetinde kullanılması halinde bu hizmetleri gören alıcıların zihninde doğrudan teşekkül eden bu yerleşik algı nedeniyle, markanın kapsamına alınmak istenilen hizmetlerin türünü ve vasfını doğrudan tanımlayıcı olacağı değerlendirilmiştir.

Herkes tarafından bu şekilde algılanan, yaygın olarak kullanılan ve tanımlayıcı olan böyle bir ibarenin, bir markanın esas unsuru olarak kullanılarak, tek bir firma adına marka olarak himaye görmesi, yani kullanım hususunda bir firmaya tekel hakkı verilmesi, koruma altına alınması istenilen hizmetlerin ilişkili özelliği de gözetildiğinde, kavramsal olarak bu hizmetlerin karakteristik bir özelliğini doğrudan çağrıştırdığı, yani hizmetlerin dijitalleşme ile ilintili olduğunu, …’lere yönelik olduğunu, yani hizmetlerin vasfını ve türünü tanımladığı gerçeği gözetildiğinde, mümkün görülmemektedir. ” şeklinde de izah edildiğinden bu hizmetler açısından herkesin kullanabileceği ibare olduğundan bir kişinin tekeline bırakılmasının mümkün olmadığı kanaatiyle başvuru markasının bu hizmetler açısından marka olabilecek nitelikte bulunmadığı bilirkişi heyet görüşüne iştirak edilerek Türk Patent YİDK ‘nın davaya konu marka başvurusunun reddedilen mal/ hizmetlerde SMK 5/1-c kapsamında mutlak red engeli oluşturduğu tespitinin yerinde ve doğru olduğu sonucuna varıldığı;
Dava konusu markanın reddedilen mallar/hizmetler açısından hedef tüketici kesiminde ayırt edici olmadığı veya tanımlayıcı olduğu değil de davacının yaygın olarak kullanması sonucu ona aidiyet (ticari köken) sağladığı ve ayırt edicilik kazandığı ve de işaretin korumanın talep edildiği Türkiye’de marka olarak algılanır hale gelmiş olduğu hususu da ispatlanmadığından SMK 5/2 maddesindeki kullanım sonucu ayırt edicilik kazanıldığına ilişkin iddia yerinde görülmemiştir.
Neticeden bilirkişi heyet raporu benimsenerek davanın reddi gerekmiştir.

HÜK Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar harcından peşin alınan 59,30 TL’nin düşümü ile bakiye 21,4 TL’nin davacıdan tahsiliyle Hazine’ye gelir kaydına,
3-AAÜT uyarınca 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalı Kuruma verilmesine,
4-Karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının taraflara iadesine,
Dair verilen karar davacı vekili ile davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, 6100 sayılı HMK 341 ila 345 inci maddesine göre tebliğden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememiz aracılığı ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf kanun yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar okunup açıklandı. 27/04/2022

E imzalıdır. E imzalıdır.