Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/214 E. 2022/129 K. 11.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/214 Esas – 2022/129

T.C. “TÜRK MİLLETİ ADINA”

4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR
HUKUK MAHKEMESİ K A R A R

ESAS NO : 2021/214 Esas
KARAR NO : 2022/129

DAVA : Tasarım 2021/T-391 Sayılı YİDK Kararı İptali-Hükümsüzlük
DAVA TARİHİ : 27/07/2021
KARAR TARİHİ : 11/05/2022 Yazım Tarihi:03/06/2022

Davacı vekili dava dilekçesinde ÖZETLE: müvekkilinin 1961 yılından bu yana faaliyet gösterdiği alanda bir çok ürünün tanıtımı ve geliştirilmesi sağlayarak bir kalite sembolü olduğu, davalı şirketin davaya konu olan 2020/07854 sayılı ve 26 sıra sayılı tasarımına yönelik yapılan itirazların haksız biçimde reddedildiği, müvekkil şirket markalarının ve “…” markasını ihtiva eden tasarımlar karşısında yeni ve ayırt edici olmadığı “… dünyanın çeşitli Ülke ve Sistemlerinde de Marka başvurularının olduğunu, markaları için çeşitli reklam projeleri yapıldığını, tüm bu sebeplerle ve mahkemeye sunulan deliller çerçevesinde davalı şirketin tasarımının ayırt edicilik ve yenilik unsurlarını taşımaması sebebiyle iş bu davanın kabulünü 28.05.2021 Tarih ve 2021/T-391 sayılı YİDK kararının iptalini, 2020/07854 sayılı ve 26 sıra numaralı tasarımın iptalini, hükümsüz sayılmasını ve sicilden terkini, söz konusu tasarımlara dava sonuçlanıncaya kadar ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmişlerdir.
SAVUNMA:
Davalı kurum vekili dilekçe ve beyanında ÖZETLE: Alınan kararlar ve yapılan işlemlerin usule ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı firma Vekili dilekçe ve beyanında ÖZETLE: Müvekkili şirketin 1978 yılından beri Konya’da faaliyet gösteren başarılı bir şirket olduğunu, davaya konu olan 2020/07854 sayılı ve 26 sıra numaralı tasarım başvurusuna davacı şirketin yaptığı itirazın YİDK tarafından reddedilerek sicile tescil edildiğini, tasarım başvurusunun kanunun aradığı ayırt edicilik ve yenilik kriterlerini taşıdığını, “…” ibaresini markasal anlamda ve asıl unsur olarak kullanılmayıp cins adı yani ürünün tanımlanması için kullanıldığını, davacı adına tescilli “BROVNİ-…-BROWNLE” ibareli markaların yoğun kullanım sonucu tanınmış marka olması ve araştırma ve anket sonuçlarında tüketicilerin işbu markayı davacı şirkete özgülemeleri müvekkil şirketinin tanımlama/belirtme amacıyla bu ibareyi kullanmasına engel olmadığını, ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını, davacının haksız talepler ihtiva eden davasının usulden, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MUHAKEME:HMK kapsamında “Yazılı Yargılama Usulü ” uygulanmıştır.
6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU”;( 10/01/2017 yürürlük )
Madde 55’te ( Tasarım ve ürün ) ; konusu düzenlenmiştir. Buna göre;
Tasarım, ürünün tümü veya bir parçasının ya da üzerindeki süslemenin çizgi, şekil, biçim, renk, malzeme veya yüzey dokusu gibi özelliklerinden kaynaklanan görünümüdür.
Tasarım konusu ürün, (bilgisayar programları hariç) endüstriyel (makineler ) yoluyla veya elle üretilen herhangi bir nesne , birleşik bir ürün veya bu ürünü oluşturan parçaları, ambalaj gibi nesneler , birden çok nesnenin bir arada algılanan sunumlarını, grafik sembolleri ve tipografik karakterlerini ifade eder.
Birleşik ürün denildiğinde ise , sökülüp takılma yoluyla değiştirilebilen veya yenilenebilen parçalardan oluşan üründür.
Tasarım, bir ürün ya da ürün parçasının görünümüdür. Dolayısıyla görünmeyen bir ürünün tasarımının tescili olanaklı değildir.
Bir tasarımın elde edilmesinde harcanan dikkat, çaba, tecrübe aktarımı gibi hususların tek başına bir önemi bulunmamaktadır. Tasarımın korunması için, kaliteli, estetik, faydalı ya da işlevsel olması gerekmemektedir. Ancak, tasarım koruması talep edilen görünümün, fikri veya zihni bir emek ve çabanın ürünü olması gerekmektedir.
Tasarım düşüncesi, bir üründen bağımsız olarak hukukî korumadan yararlanamaz. Tasarımın koruma görmesi için mutlaka bir üründe tecessüm etmesi gerekir.
Madde 56 ‘da( Yenilik ve ayırt edicilik ); konusu düzenlenmiştir. Buna göre;
Tasarım, yeni ve ayırtedici ise kanun korumasından yararlanır.
Şayet birleşik parçalardan oluşan bir üründe, bir veya birkaç parça tasarım sözkonusu ise o parça ürüne takıldığında görünür halde ise , yenilikle beraber ayırtediciliği de varsa tasarım olarak korunması mümkün olur.
Bu maddede belirtilen normal kullanım; bakım, servis veya onarım işleri hariç olmak üzere, son kullanıcı tarafından kullanımı ifade eder.
Bir tasarım, diğer tasarımla mukayesesinde; Eğer mesnet alınan tesçilli tasarım ise onun başvuru veya rüçhan tarihinden daha önceki bir tarihte; Mesnet alınan tesçilsiz tasarım ise onun kamuya sunulduğu tarihten daha önceki bir tarihte kamuya sunulmamış ise YENİ kabul edilir.(Yenilik kriteri)
Tasarımlar bilgilenmiş kullanıcı açısından sadece küçük ayrıntılarda farklılık gösteriyorsa aynı kabul edilir.
Bilgilenmiş kullanıcı tasarımı mukayese ederken ; tesçilli tasarım için başvuru veya rüçhan tarihinden daha önceki bir tarihte; tesçilsiz tasarım için kamuya ilk sunulduğu tarihten daha önceki bir tarihte kamuya sunulmuş herhangi bir tasarımın aynı kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimden farklı ise bu tasarım AYIRTEDİCİ kabul edilir. ( Ayırtedicilik kriteri)
Yenilik kavramı daha çok fiili bir duruma ilişkin olup her bir somut olayda ve somut ürün yönünden ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekir. Bununla birlikte yenilik unsurunun varlığı için önceden hiç bilinmeyen bir görünümün elde edilmesi veya bilinen bir görünümün değişik yorumlarla ve yaklaşımla yeniden tasarlanması olgusunun varlığı gerekir. Fikri mülkiyet hukukunda taklidin yasak, esinlenmenin ise serbest olduğu gözden uzak tutulmamalıdır. Bu olgu öğretide “yararlanma ve benzetme serbestisi ilkesi” olarak ifade edilir (Tekinalp, Fikri Mülkiyet, s.32).
Yenilik unsurunun tespitinde önemli olan tasarımın dış görünümdür. Görünmeyen unsurların tasarımın yeniliğine etkisi bulunmamaktadır.
Buradaki Bilgilenmiş kullanıcı; tasarımı kullanarak bilgi sahibi olmuş, tasarımı tanıyan, deneyim sahibi kullanıcı olarak tanımlanmaktadır. Öğretide ise bilgilenmiş kullanıcı bir uzman olmayıp, tasarım konusu ürünleri daha önce görmüş ve bu ürünlerin ne olduğunu bilebilecek bir ara veya nihai tüketici olarak anlaşılması gerektiği ifade edilir.
Bir tasarımın ayırt edici nitelikte olması, bu tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenime göre belirlenir. Ayırt edicilik tespit edilirken ayrıntıya girilir ve detaylı inceleme yapılır. Bilgilenmiş kullanıcının nazarında, farklılığın belirgin olması aranır. Bu unsurun tespitinde dış görünüm esas alınır. Tasarım başvurusundaki tarifnamelerin bu anlamda önemi bulunmamaktadır. Zira tasarımda korunan işlevsellik değil görsel unsurdur.

Madde 57 ‘de (1) Kamuya sunma) konusu düzenlenmiştir. Buna göre;
Ürünü sergileme, satış gibi yollarla piyasaya sürme, kullanma, tarif, yayım, tanıtım veya benzer amaçlı faaliyetleri kapsar. (kamunun bilgi erişimine sunulması )
Tasarımın gizlilik şartıyla üçüncü bir kişiye açıklanması kamuya sunma sayılmaz.
Şayet tasarım, başvuru veya rüçhan tarihinden önceki 12 ay içinde tasarımcı veya halefi ya da bu kişilerin izni ile 3.ncü bir kişi tarafından veya tasarımcı ya da halefleri ile olan ilişkinin kötüye kullanımı sonucu kamuya sunulması hâlinde bu açıklama tasarımın yeniliğini ve ayırt edici niteliğini etkilemez.

Madde 58 de ( Tasarımın Koruma kapsamı ve koruma dışı hâller ) konusu düzenlenmiştir. Buna göre;
Tasarım sahibi kendi tasarımına benzer ancak yenilik ve ayırtedicilik yönü bulunmayan tasarım sahiplerine , kullanıcılarına yönelik kanundan doğan bütün haklarını kullanabilecektir.
Burada değerlendirme yapılırken tasarımcının tasarımı geliştirmede sahip olduğu seçenek özgürlüğünün derecesi de dikkate alınacaktır.
Şayet tasarım koruması 5846 sayılı FSEK’de aranan şartları da taşıyorsa FSEK hükümlerine göre de korunabilir.
Tasarımın Koruma kapsamı dışında olan halleri ;
a) Kamu düzenine veya genel ahlaka aykırı tasarımlar.
b) Ürünün teknik fonksiyonunun zorunlu kıldığı görünüm özellikleri.
c) Tasarımın kullanıldığı veya uygulandığı ürünün, başka bir ürüne mekanik olarak monte edilmesi veya bağlanması için belirli biçim ve boyutlarda üretilmesi zorunlu ürünlerin görünüm özellikleri.
ç) Paris Sözleşmesinin 2 nci mükerrer 6 ncı maddesi kapsamında yer alan hükümranlık alametleri ile bu kapsam dışında kalan ancak kamuyu ilgilendiren, dinî, tarihî ve kültürel değerler bakımından halka mal olmuş ve ilgili mercilerin tescil izni vermediği işaretlerin, armaların, nişanların veya adlandırmaların uygunsuz kullanımını içeren tasarımlar.
Yenilik ve ayırtedici olmaları şartıyla farklı veya eş birimlerden oluşan modüler bir sistemde bu birimlerin birbirleriyle sonlu veya sonsuz olarak çeşitli biçimlerde bağlantı kurmasını sağlayan tasarımlar korumadan yararlanır.”;
DELİLLER ve DEĞERLENDİRME:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı firmanın 2020/07854 nolu 26 sıra sayılı tasarımının davacı tarafın kurum nezdinde ileri sürdüğü tasarımları ile tescilli markasındaki görseller açısından bilgilenmiş kullanıcı nezdinde davalı tasarımının yenilik ve ayırt edicilik vasfı bulunup bulunmadığı, benzerlik oluşup oluşmadığı, benzerlik söz konusu ise teknik zorunluluktan kaynaklanıp kaynaklanmadığı, Türk Patent’in 2021/T-391 sayılı YİDK kararının iptalinin, davalı tasarımının da hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği noktasında olduğu anlaşılmıştır.
YİDK kararının 31/05/2021 tarihinde davacı tarafa tebliğ edildiği, davacının da 5000 sayılı TürkPatent Kanununun 15/C maddesinde öngörülen iki aylık süre içerisinde 27/07/2021 tarihinde ve 6769 sayılı SMK 156.ncı maddesinde görevli ve yetkili mahkemeye dava açtığı anlaşılmıştır.
TÜRKPATENT YİDK’nun 2021/T-391 sayılı kararında; Yapılan inceleme ve değerlendirmede; 2020 07854/26 sıra numaralı tasarım ile itiraza gerekçe olarak gösterilen 2005 05089/1, 2005 05089/2, 2006 00904/1, 2006 00904/2, 2019 02772/10, 2019 02772/11, 2019 02772/12, 2019 02772/13, 2019 02772/14, 2019 02772/15, 2019 02772/7, 2019 02772/8, 2019 02772/9 sıra numaralı tasarımlar genel izlenim itibariyle farklı görülmüş ve bu nedenle tescilli tasarımlara dayanan itirazgerekcesi kabul edilmemiştir.
Akabinde Kurul; 2020 07854/26 sıra numaralı tasarımın tesciline marka hakkı ihlali iddiasıyla yapılan itirazı incelemiştir. Söz konusu gerekçenin irdelenmesi neticesinde; itiraz konusu 2020 07854/26 sıra numaralı tasarımın görsel anlatımında “… CUP CAKE” ibaresinin yer aldığı ancak, tasarımda yer alan … ibaresinin markasal şekilde kullanılmadığı ve bu ibarenin marka algısı yaratmadığı tespit edilmiştir. Diğer taraftan itiraza konu tasarımda yer alan … ibaresini gören kullanıcıların bu ibareyi ambalaj içindeki ürünün niteliğini belirten/tanımlayan bir adlandırma olarak algılayacağı da değerlendirilmiştir. Bu nedenle muteriz vekilinin beyanının aksine itiraz sahibi adına muhtelif sayılarla tescilli olan … … ve … markaları ile başvuru arasında bağlantı kurulmayacağı düşünülmüş ve açıklanan gerekçelerle “bir fikri Mülkiyet hakkının yetkisiz kullanımı” gerekçesiyle yapılan itirazın da reddi gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan izahatlardan hareketle; Türk Hukukunda koruma görecek olan bir tasarımda bulunması gereken olumlu şartlar ; a) Yenilik, b) Ayırt edici nitelik, c) Tasarlanan ya da Tasarımın uygulandığı Ürün ve/veya Ürün Parçası ve d) İnsan duyuları ile algılanabilen görünüm şeklinde sıralanabilir.
Uyuşmazlığın teknik bir boyutu da olduğundan mahkememizce uzman bilirkişi heyetinden alınan 25.02.2022 tarihli raporda ÖZETLE: ” Tasarımlar Bakımından Bilgilenmiş Kullanıcı Profili,
6769 sayılı SMK’da ayırt edicilik değerlendirmesinin bilgilenmiş kullanıcı gözü ile yapılması gerekliliği üzerinde durmuş ve bilgilenmiş kullanıcı olarak tespit edilen kişilerin kesinlikle bir uzman değil yalnızca daha önce ilgili tasarımla karşılaşmış olağan bir kullanıcı olması gerektiğine değinmiş olup, bilgilenmiş kullanıcı; söz konusu ürünün doğası ve görünümü hakkında bilgi sahibi olan ve daha önce o ürünü belli bir süre kullanmış, başka bir deyişle ürün hakkında bilgi sahibi olan kişidir. Dolayısıyla, bilgilenmiş kullanıcı; her somut örnek açısından ayrı ayrı tespit edilmesi gereken bir durumdur. Bilgilenmiş kullanıcı, söz konusu ürünün tasarımına bağlı olarak son kullanıcı olabileceği gibi, ürünün ait olduğu sektörü ve sektördeki ürünleri bilen bir satıcı dahi olabilir. Bu kişiler; birer uzman olmayacakları için tasarım üzerindeki detaylarda meydana gelen küçük farklılıklara dikkat etmeyecek ancak alım tercihlerini etkileyecek hususlarda yapılan değişiklikleri fark edebilecek kişilerdir.
Somut uyuşmazlıkta, dava konusu tasarım, genel yapıdaki bir tatlı fırıncılık ürününü içerisinde barındıran ambalaja ilişkin olup, pek çok gıda ürünü satan market vb. Yerlerde rahatlıkla bulunabilecek olan, bu bakımdan hemen her kesimden tüketicinin bu ürünlerle daha önce en azından bir kez karşılaşmış olabileceği bir üründür. Öyleyse, tarafların tasarımları açısından, başta daha önce bu ambalajlı ürünlerden satın almış kullanıcılar olmak üzere bu ürünleri bilen, deneyen herkesin bilgilenmiş kullanıcı olarak kabul edilebileceği sonuç ve kanaatine varılmıştır. Bilgilenmiş kullanıcı kitlesinin bu denli geniş ve spesifik kriterlere sahip olmadığı durumlarda tasarımlar arasındaki farklılıkların daha somut ve fark edilebilir olması gerekmektedir.
Tasarımın yenilik, ayırt edicilik ve hükümsüzlük taleplerine ilişkin değerlendirme,
Davacı şirkete ait redde mesnet gösterilen markalar ve tasarımlar ile davalı tarafa ait tasarıma ait görselleri incelendiğinde davaya konu olan “Ambalaj Deseni” konulu tasarımın da davacı tarafa ait tasarımların ve şekil markalarının kullanım amacı, kek, çikolata vb. tatlı çeşitlerinin içerisine konularak satışını ve sunumu sağlamaktır.
Dava konusu edilen ve “Ambalaj Deseni” olarak anılan ürünlerin tasarımsal karşılaştırmasına geçmeden önce yukarıda da kısaca değinildiği üzere, dava konusu tasarımın ve itiraza dayanak olarak gösterilen tasarımların ve markaların koruma kapsamının dikkatle incelenmesi ve tespiti gerekmektedir. Bu inceleme yapılırken tasarımların mutat özellikleri, başvuruların yapılmasından önceki seçenek özgürlüğü de değerlendirmeye katılmalı, bilgilenmiş kullanıcı gözü ile tasarımlara bakılması gerektiği de unutulmamalıdır. Bir tasarımın özgünlüğü ile doğru orantılı olarak koruma kapsamı ve tasarım hukukunun sağladığı korumadan yararlanma oranı artacaktır. Bir başka deyişle özgünlük arttıkça, sonraki tasarımların farklılıklarının da bir o kadar artması gerekmektedir.
Böylesi bir durumda, tasarımsal detaylar tescil sürecinde önem kazanmaktadır. Önceki tasarım sahibi kendi tasarımsal detaylarını, sonraki tasarım sahibi ise varsa kendi tasarımsal detaylarını koruyabilecek, korunan bu unsurları ile tescil alabilecektir. Her iki tasarım sahibinin de bu detayları bir kenara bırakarak, mutat olan ürün özellikleri ve teknik zorunluluk arz eden unsurlar üzerinde hak iddia etmesi mümkün olmamalıdır.
Bu açıklamalar çerçevesinde somut olaya döndüğümüzde, dava konusunun, ambalaj tasarımının genel tasarımı olmadığı, davacı tarafa ait yukarıda listelenen markalarının ve tasarımlarının üzerinde yer alan “…” ibaresinin kullanılmış olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, davalı tarafa ait ambalaj tasarımının genel düzenlemesi ya da üzerinde yer alan desenlerin kıyaslamasının değil yalnızca “…” ibaresinin yer alıp alamayacağı üzerinde yoğunlaşmak gerektiği anlaşılmıştır.
Genel form açısından, davalı tarafa ait aşağıda yer alan tasarımı incelediğimizde…..Kahve tonlarının hakim olduğu üzerinde kek ve çeşitli geometrik desenlerin yer aldığı bir ambalaj tasarımı olduğu görülmektedir. Genel tasarım açısından, davacı tarafın redde mesnet gösterdiği markalar ve tasarımlarla benzerlik içermemektedir. Bu sebeple, davalı tasarımının yeni ve ayırt edici özelliklerini taşıdığı görüş ve kanaatine varılmıştır.
Davacının redde mesnet olarak sunduğu “…” ibaresinin kullanılmış olmasını değerlendirdiğimizde ise, arama motorunda basit bir araştırma yapıldığında, “…” ibaresinin aslında çikolatalı yumuşak yapıda bir kek türü olarak ifade edildiği görülecektir. … olan bir kek ya da şekerleme ambalajı da içerdiği çeşide uygun olarak kahverengi tonlarında tasarlanacaktır ki içeriğindeki ürün ile ambajı uyumlu olabilsin ve tüketici bu ürünü alırken “…” ibaresinden içinde yer alan kek, şekerleme vb. ürünün yoğun çikolata ve yumuşak yapıda olduğunu anlayabilsin. Bu açıklama ışığında, davalı taraf ambalaj tasarımında aslında “…” ibaresinin zaten tasarımsal bir koruma sağlayamayacağı gibi ürünün çeşidini tüketiciye ifade etmekten başka bir amacı da olmadığını göstermekte ve markasal bir unsur olarak yer verilmediği anlaşılmaktadır. Zira, “…” ibaresi dışında ambalaj üzerinde … ” gibi ibarelerinde olduğu görüleceğinden bu ibarelerin de tamamen içeriğe atıfta bulunduğu net olarak anlaşılmaktadır.
Seçenek özgürlüğü açısından davalı ve davacı tarafa ait tasarımları kıyasladığımızda, tasarımlarda ortak özellik olarak belirtilen kısımların tasarımlar üzerinde belirgin bir etki ortaya koyamadığı, farklılığın ise, bilgilenmiş kullanıcı nezdinde tasarımlara farklı bir ürün kimliği kazandırdığı ve karışıklığa yol açabilecek derecede benzer bulunmadığı ve aynı üretici firmaya ait birbirinin devamı ya da çeşitleri gibi algılanamayacağı kanaatine varılmıştır.
Markalar Açısından Değerlendirme,
Davacı tarafa ait yukarıda listelenen markalarda yer alan şekil ibareleri incelendiğinde, davalı tarafa ait ambalaj tasarımıyla herhangi bir benzerliğe rastlanmamıştır.
Davacı tarafa ait yukarıda listelenen markalarda ve tasarımlarda yer alan şekil ibareleri incelendiğinde, davalı tarafa ait ambalaj tasarımlarıyla karışıklığa yol açabilecek bir benzerliğe rastlanmamıştır.
SONUÇ;
• Davalı tarafa ait 2020/07854 sayılı ve 26 sıra numaralı tasarımın, davacı tarafın dava dosyasına sunduğu ve yukarıda detayları yer alan tasarımları ve şekil markaları kelime markaları karşısında aralarında genel görünüm itibariyle benzerlik bulunmadığı, “…” ibaresinin ürünün içeriğine atıfta bulunmak amaçlı kullanıldığı markasal bir özellik taşımadığı bu sebeple yenilik ve ayırt edicilik vasıflarına sahip olduğu, aralarında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı,
• Dava konusu Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 28.05.2021 Tarih ve 2021/T-391 sayılı Kararın iptali koşullarının oluşmadığı,” şeklinde ifade edilmiştir.
Bilirkişi heyet raporu UYAP’ta kayıtlı ilgili konularda uzmanlardan seçilip her iki tarafın iddia ve savunmasına, taraf delillerine, tasarım kapsamına , YİDK kararına uygun şekilde denetlenebilir, içeriği olumlu veya olumsuz mahkemece değerlendirilebilir nitelikte olduğundan davacı vekilinin yeni bir heyetten rapor alınması istemi HMK 30.ncu madde kapsamında reddedilmiştir.

GEREKÇE:
Tarafların iddia ve savunmaları, sunulan delil ve belgeler, YİDK kararı, dava konusu tasarım ve mesnet olan tasarımlar ile markalar, bilirkişi heyet raporu birlikte değerlendirildiğinde;
Davalı firmanın … nolu 26 sıra sayılı tasarımının davacı tarafın kurum nezdinde ileri sürdüğü mesnet tasarımları ile mesnet tescilli markalarındaki görseller açısından bilgilenmiş kullanıcı nezdinde davalı tasarımının yenilik ve ayırt edicilik vasfı bulunmadığı, benzerlik oluşturduğu iddia edilmiş ise de;
Teknik boyutu karşısında konunun uzmanlarından oluşan Uyap’ta kayıtlı bilirkişi heyetinin raporunda özet olarak ifade edildiği gibi “…….
dava konusunun, ambalaj tasarımının genel tasarımı olmadığı, davacı tarafa ait yukarıda listelenen markalarının ve tasarımlarının üzerinde yer alan “…” ibaresinin kullanılmış olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, davalı tarafa ait ambalaj tasarımının genel düzenlemesi ya da üzerinde yer alan desenlerin kıyaslamasının değil yalnızca “…” ibaresinin yer alıp alamayacağı üzerinde yoğunlaşmak gerektiği anlaşılmıştır.
Genel form açısından, davalı tarafa ait aşağıda yer alan tasarımı incelediğimizde…..Kahve tonlarının hakim olduğu üzerinde kek ve çeşitli geometrik desenlerin yer aldığı bir ambalaj tasarımı olduğu görülmektedir. Genel tasarım açısından, davacı tarafın redde mesnet gösterdiği markalar ve tasarımlarla benzerlik içermemektedir. Bu sebeple, davalı tasarımının yeni ve ayırt edici özelliklerini taşıdığı,
davalı taraf ambalaj tasarımında aslında “…” ibaresinin zaten tasarımsal bir koruma sağlayamayacağı gibi ürünün çeşidini tüketiciye ifade etmekten başka bir amacı da olmadığını göstermekte ve markasal bir unsur olarak yer verilmediği anlaşılmaktadır. Zira, “…” ibaresi dışında ambalaj üzerinde “Cup Cake”, “Soft Candy” gibi ibarelerinde olduğu görüleceğinden bu ibarelerin de tamamen içeriğe atıfta bulunduğu net olarak anlaşılmaktadır.
Seçenek özgürlüğü açısından davalı ve davacı tarafa ait tasarımları kıyasladığımızda, tasarımlarda ortak özellik olarak belirtilen kısımların tasarımlar üzerinde belirgin bir etki ortaya koyamadığı, farklılığın ise, bilgilenmiş kullanıcı nezdinde tasarımlara farklı bir ürün kimliği kazandırdığı ve karışıklığa yol açabilecek derecede benzer bulunmadığı ve aynı üretici firmaya ait birbirinin devamı ya da çeşitleri gibi algılanamayacağı kanaatine varılmıştır.
Davacı tarafa ait yukarıda listelenen markalarda yer alan şekil ibareleri incelendiğinde, davalı tarafa ait ambalaj tasarımıyla herhangi bir benzerliğe rastlanmamıştır.
Davacı tarafa ait yukarıda listelenen markalarda ve tasarımlarda yer alan şekil ibareleri incelendiğinde, davalı tarafa ait ambalaj tasarımlarıyla karışıklığa yol açabilecek bir benzerliğe rastlanmamıştır.
Davalı tarafa ait 2020/07854 sayılı ve 26 sıra numaralı tasarımın, davacı tarafın dava dosyasına sunduğu ve yukarıda detayları yer alan tasarımları ve şekil markaları kelime markaları karşısında aralarında genel görünüm itibariyle benzerlik bulunmadığı, “…” ibaresinin ürünün içeriğine atıfta bulunmak amaçlı kullanıldığı markasal bir özellik taşımadığı bu sebeple yenilik ve ayırt edicilik vasıflarına sahip olduğu, aralarında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı,” şeklindeki özetlenen görüşe aynı gerekçelerle iştirak edilerek dava konusu tasarımın bilgilenmiş kullanıcı nezdinde yenilik ve ayırt edicilik vasfını taşıdığı kanaatine varılarak bu kapsamda alınan YİDK kararı doğru olduğundan davanın reddi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar harcından peşin alınan 59,30 TL’nin düşümü ile bakiye 21,40 TL’nin davacıdan tahsiliyle Hazine’ye gelir kaydına,
3-AAÜT uyarınca 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalılara verilmesine,
4-Karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının taraflara iadesine,
Dair verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı, 6100 sayılı HMK 341 ila 345 inci maddesine göre tebliğden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememiz aracılığı ile … Bölge Adliye Mahkemesine istinaf kanun yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar okunup açıklandı.11/05/2022