Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/203 E. 2022/16 K. 24.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

T.C. “TÜRK MİLLETİ ADINA”
ANKARA
4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR
HUKUK MAHKEMESİ K A R A R

ESAS NO : 2021/203
KARAR NO : 2022/16

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI …
DAVALI :….
DAVA : Marka… Sayılı YİDK Kararı İptali-Hükümsüzlük
DAVA TARİHİ : 07/07/2021
KARAR TARİHİ : 24/01/2022 Yazım Tarihi: 14/02/2022
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde ÖZETLE: Dava konusu marka başvurusunun yayınına itiraz ettiklerini, o İtirazın reddedildiğini, bu karara itiraz ettiklerini, o İtirazın dava konusu YİDK kararıyla reddedildiğini, müvekkil şirketin kurucusu Nazmi ARIKAN’ın ilk üniversiteye hazırlık dershanesi olan ve … Merkezi A.Ş. tarafından kurulan “ÖZEL … MERKEZİ DERSHANESİ” isimli ticari işletmeyi devraldığını, 1997 yılında devralındığında tek şube olarak faaliyet göstermekte olduğunu, günümüzde Türkiye genelinde 140 şubesi olduğunu, Nazmi ARIKAN’ın, eğitim ve öğretim faaliyetlerinin yapılması amacıyla 1997 yılında … EĞİTİM YAYIMCILIK VE TURİZM HİZ. A.Ş.’ yi, 2005 yılında ise müvekkil … MERKEZİ EĞİTİM HİZ.A.Ş.’yi kurduğunu, müvekkilin çok sayıda tescilli markası olduğunu, bu markaların … EĞİTİM YAYIMCILIK VE TURİZM HİZ. A.Ş.’den devralındığını, müvekkilin markalarının www.fenbilimleri.com adresinde kullanılmakta olduğunu, 2000’li yılların başından itibaren bilim adamları görselinin, tik işaretinin ve … DERSHANESİ ve … MERKEZİ ibarelerinin tüm basılı evraklarda ve tabelalarda kullanıldığını, … ibaresinin kendilerinde oluşturulduğunu ve korunması gereken bir hukuki durum kazandığını, müvekkil markasının tanınmış marka olduğunu, müvekkilin tik işareti markası ve logosunun 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 1/B,a, 4/I,6 hükümleri kapsamında hususiyet taşıyan estetik niteliği haiz bir sanat eseri niteliğinde olduğunu, FSEK m.12 hükmü uyarınca eser vasfındaki logo üzerindeki mali ve manevi hakları kullanma yetkisinin müvekkil şirkete ait olduğunu, önceki markanın ayırt edici gücünün iltibas değerlendirmesinde önemli olduğunu, … ibaresinin gerçek anlamından bağımsızlaşıp, müvekkillere ait bir marka olarak algılandığını, önceki kararlarda, “…” esas unsurlu markalarının eskiye dayalı kullanım sonucu ayırt edicilik kazandığının TÜRKPATENT tarafından da kabul edildiğini, bu ibareyi kullananlar hakkında çeşitli davalar açılmış olduğunu, bu davalarda da müvekkil lehine kararlar verildiğini, davalının kötü niyetli olduğunu belirterek, dava konusu YİDK kararının iptalini, markanın hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiş, duruşmada da dilekçesini aynen tekrar etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı kurum vekili dilekçe ve beyanında ÖZETLE: Alınan kararlar ve yapılan işlemlerin usule ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı firma vekili dilekçe ve beyanında ÖZETLE: Davanın süresinde açılmadığını, müvekkilin aile-okul-kurs iletişimine çok önem vermekle beraber, her bir öğrencisine gerekli tüm manevi desteği eksiksiz sunmayı hedeflemekte olduğunu, yapılan yatırımlarla müvekkil markasının ayırt edici hale geldiğini, http://www.birincifenbilimleri.com adresinde ve… sosyal medya hesabında çeşitli görseller bulunduğunu, uzun yıllardan beri markanın ciddi ve yoğun kullanımı bulunduğunu, Fen ve BİLİM ibarelerinin tek başına ayırt ediciliği bulunmadığını, “…” ibaresinin tanımlayıcı olduğunu, bu ibare ile arama motorlarında ve akademik alanda araştırma yapıldığında birçok sonuç çıkmakta olduğunu, davacının itiraz gerekçesi arkalarının bazılarının MÜDDET durumunda olduğunu, … sayılı markaların dikkate alınmaması gerektiğini, markaların bütüncül olarak benzer olmadığını, TÜRKPATENT sicilinde çok sayıda … ibareli marka ve bilim adamı ve tik işareti olan marka bulunduğunu, markalardaki şekil unsurlarının akılda kalıcı olduğunu, davacının tanınmışlık iddialarının doğru olmadığını, TÜRKPATENT’e yapılan T/3535 sayılı tanınmışlık başvurusunun reddedilmiş olduğunu, ilgili tüketicinin dikkatli ve seçici olduğunu, markaların karıştırılmayacağını, müvekkil markasının aynı zamanda ticaret unvanı olduğunu, davacının kötü niyetli olduğunu belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
MUHAKEME:HMK kapsamında “Yazılı Yargılama Usulü ” uygulanmıştır.
DELİLLER ve DEĞERLENDİRME:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı firmanın 2019/113312 başvuru sayılı markası ile davacı tarafın Kurum nezdinde ileri sürdüğü mesnet markaları arasında SMK 6/1 maddesine göre iltibas oluşup oluşmadığı, davacı tarafın başvuru markası açısından önceye dayalı kullanım, markalarının tanınmışlığı, ticaret unvanı dahil fikri ve sınai hak iddiası ve davalı başvurusunun kötü niyetli yapıldığı iddialarının SMK 6/3, 6/5, 6/6, 6/9 maddeleri açısından yerinde ve doğru olup olmadığı, Türk Patenti… sayılı YİDK kararının iptalinin davalı markasının da hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği noktasında olduğu anlaşılmıştır.
YİDK kararının 03/06/2021 tarihinde davacı tarafa tebliğ edildiği, davacının da 5000 sayılı TürkPatent Kanununun 15/C maddesinde öngörülen iki aylık süre içerisinde 07/07/2021 tarihinde ve 6769 sayılı SMK 156.ncı maddesinde görevli ve yetkili mahkemeye dava açtığı anlaşılmıştır.
TÜRKPATENT YİDK’nun… sayılı kararında; “2019/113312 başvuru numaralı ve “… … eğtim kurumu” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yöniindeki Markalar Daiıesi Başkanlığı kararına kaşı, başvurunun … saylı ve “çizgi üstii … okullan”, “… diiııyası eğitim ciddi kurumlann işidir”, “… dershaneleri”, “… okullan”, “nazmi ankan … eğitim ciddi kurumlann işidiı”, “ankanlar … okulları”, “fbo … okullan”, “… eğtim kurumlan”, “…. yayınlan şekil”, ”… merkezi”, “…”, “… okullan”, “…. eğtim kıırıımlan” ibareli markalar ile karıştırılma ihtimali ve sair gerekçelerle 6769 s. SMK’nın 6 ncı maddesi uyannca reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir.
………Bu çerçevede yapılan değerlendirme sonucunda, işbu başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markalar bütünüyle bıraktıklan izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimali dahil olmak iizere kanştırmaya yol açabilecek derecede benzer bulunmamıştır. Bu nedenle, markalar arasında ilişkilendirilme/kanştınlma ihtimalinin ortaya çıkmayacağı kanaatine vanldığından bu yöndeki itiraz yerinde görülmemiştir.
…. Başvuruya konu “… … eğitim kurumu” markasının başıurunun eşya listesinde yer alan mallar ve hizmetler açısından 6769 s. SMK’nın 6/III maddesinde tanımlanan ve reddini gerektirecek diizeyde itiraz sahibi lehine hak sahipliği doğuracak nitelikte tescil başvurusundan önce Türkiye’de markasal olarak aktif ve yoğun kullanımının ispatlanamadığı kanaatine vanlmış olduğundan bu yöndeki iddianın da reddi gerekmiştir.
….somut olay açısından, itiraza konu başvurunun tescilinin 6769 Saylı SMK’nın 6/V maddesi hükmünde belirtilen koşulların oluşmasına yol açacağı yönünde de bir kanaat oluşmadığından, tanınmışlık gerekçesine dayalı itiraz da haklı görülnemiştir.
…. itiraz dilekçesinde sunulan bilgi ve belgeler çerçevesinde yapılan değerlendirme neticesinde bu yöndeki iddia da yerinde görülmemiştir.
…. incelenen başvuruyu oluşturan işaretle itiraz gerekçesİ markaların benzer olduğu iddiasını, tek başına, başvurunun kötii niyetle yapıldığı ispatlayan bir husus olarak kabul etmemektedir. İtiraz sahibinin, markalann benzer olduğu iddiasının ötesinde, kötü niyet hususunu ispatlar nitelikte herhangi bir kanıt sunmaması dikkate alındığında ve Kurul’da başvurunun kötii niyetle yapıldığı yönünde kanaat oluşmadığından kötii niyet gerekçeli itiraz haklı bulunmamıştır.
…. dilekçede başka marka başvurularına ilişkin verilen kararlann işbu itirazm değerlendirilmesinde dayanak gösterilmesi de haklı bulunmamıştır.
Sayılan nedenlerle, işbu itirazın reddi gerekmiştir.
KARAR: İtirazın reddedilmesine oybirliği ile karar verilmiştir. ” şeklinde ifade edilmiştir.
6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU (10/01/2017 yürürlük)
Madde 6 (Marka tescilinde nispi ret nedenleri)
“(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını,fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(9)Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.”,
Madde 25 ” (1) 5 inci (mutlak red nedenleri ) veya 6 ncı ( nisbi red nedenleri ) maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. ” hükmü yer almaktadır.
SMK 6/1 maddesi anlamında iltibastan bahsedebilmek için ;
Her iki taraf markasının AYNI işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) BENZERLİĞİ olması,
Her iki taraf markasının benzer işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) AYNIYETİ olması,
Her iki taraf markasının BENZER işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) BENZERLİĞİ olması, ihtimali aranır.
Markaların karıştırılmasından söz edebilmek için ise , dava konusu marka ile itiraza mesnet marka/markalar arasında hedef tüketici kitlesi (orta düzeydeki) yönünden markaların “görsel”, “işitsel” ve “kavramsal” özellikleri dikkate alarak genel ve bütünsel açıdan benzerlik ihtimali olması , yine tescilli marka ile tescil olunmak istenen işaret arasında markayı taşıyan her iki ürünün işletmesel kökeninin aynı veya birbirleriyle bağlantılı (idari-ekonomik) işletmeler tarafından üretilmiş olabileceği noktasında bağlantı kurulması (ilişkilendirilme) ihtimalinin bulunması gerekir. Karıştırılma kavramının varlığı için “somut bir karıştırma” eyleminin varlığı şart olmayıp böyle bir tehlikenin varlığı dahi yeterli olacaktır.
SMK 6/3 maddesinin uygulanması için tescilsiz olarak kullanılan işaretin MARKASAL şekilde yani işlevine uygun , ayırt ediciliği sağlanmış olarak ticaret alanında kullanılması, bu kullanımın da Türkiye hudutları içinde olması gerekir. Üçüncü kişinin davaya konu tescil başvurusundan veya rüçhan hakkının doğumundan önce, bu işareti kullandığı , çevresinde belli bir oranda bu işaret üzerinde hak sahibi olarak bilinip tanındığının ispatı (tüm Türkiye genelinde değil) gerekir. Diğer bir anlatımla, öncelik hakkını ileri sürenin söz konusu ibarenin başkası tarafindan kullanımını veya tescilini engelleme hakkı verecek nitelik ve yoğunlukta bu işareti Türkiye hudutları içinde ticaret alanında kullandığını ispatlaması gerekir. Gerçekten, bir işareti ilk kullanan ve ona ayırt edici nitelik kazandıran kişi onun hak sahibi olarak kabul edilir ve bu halde gerçek hak sahipliği sözkonusudur.
SMK 6/5 maddesi anlamında tanınmışlıktan bahsedebilmek için ;
Toplumda (Türkiye sınırlarında) tanınmışlık düzeyine ulaşmış olması koşuluyla, tescilli bir markanın, aynı veya benzerinin farklı mal ve hizmetlerde kullanılması amacıyla yapılan marka başvurusu, tanınmışlığından haksız yarar sağlanabileceği, itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumlarda, tanınmış marka sahibinin itirazı üzerine ret edilir.
Yargıtay içtihatlarında tanınmışlık “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir. Bu hallerde başkasının başvuru markası dolayısıyla şayet taraf markaları aynı/benzer mal/hizmet içermiyorsa ve bu marka başvurusu nedeniyle haksız yarar sağlanabileceği, onun itibarına zarar verebileceği veya onun ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği hallerinde nisbi red sebebi sayılarak başvuru markası engellenebilecektir.
SMK 6/6 madde kapsamına, kişilik haklarından isim hakkı ile fotoğraf üzerindeki hak, FSEK kapsamında telif hakları ve sınaî haklar olan marka, tasarım, patent, faydalı model, coğrafi işaret, ticaret unvanı, işletme adı girer. Marka ve ticaret unvanı da sınaî mülkiyet hakkı olarak maddenin koruma kapsamına alınmıştır. Ancak sınaî mülkiyet hakları kapsamında korunacak bir markadan veya ticaret unvanından söz edebilmek için “tescil” şarttır. Örneğin bir ticaret unvanına dayanarak başkasına ait marka tescilinin engellenmesi isteniyorsa bu ticaret unvanının ticaret sicilinde tescilli olması gerekmektedir.
Doktrin ve çeşitli yargı kararları dikkkate alınıp bakıldığında KÖTÜNİYET kriteri “Marka sahibinin, markasını tescil ederken, markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, iyi niyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacı gütmesi gibi hallerde, kötü niyetli marka tescilinden bahsedilir. Marka başvurusunun kötü niyetli bir başvuru olabilmesi için, marka başvurusu sırasında kötü niyetli olarak markanın amacı ve temel işlevi dışında bir amaçla kullanılması gerekir. Dolayısıyla kötü niyetin kabulü için, marka için başvuruda bulunan kişi, markanın temel işlevleri olan ürünün işletmeye aidiyetini sağlama ve diğer ürünler karşısında ayırt edicilik sağlama fonksiyonu dışında bir amaçla veya marka üzerindeki gerçek hak sahibinin markadan yararlanmasını engellemek veya markanın ün ve şöhretinden yararlanmak suretiyle haksız çıkar edinme gibi bir amaçla hareket etmelidir.” şeklinde görüşler yer almaktadır.
Yukarıdaki kriterler, taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;
Davalı başvuru Markası Davacı Markaları
şekil+İF-BEK (2019/113312) …
BİR İNCİ … EĞİTİM KURUMU … DERSHANELERİ (2008/33588)
16,41. Sınıf 41. Sınıf
şekil+… DERSHANELERİ (…)
16,41. Sınıf
şekil+… OKULLARI (2014/108601)
16,41. Sınıf
(YİDK’da geçen diğer markalar)

Bilirkişi heyetinden alınan 18.12.2021 tarihli raporda ÖZETLE; “1) Dava konusu mal ve hizmetlerle itiraz gerekçesi markalar kapsamındaki mal ve hizmetlerin aynı/aynı tür/benzer olduğu,
2) Taraf marka işaretlerinin genel izlenim yönünden benzer olmadığı ve aralarında karıştırılma olasılığı bulunmadığı,
3) Davacının dava konusu marka yönünden önceye dayalı hak iddialarının ispat edilemediği,
4) Tanınmışlıkla ilgili iddiaların dava konusu markanın tesciline engel oluşturmadığı,
5) Kötü niyet iddialarının ispat edilemediği,
6) Dava konusu… sayılı YİDK kararının yerinde olduğu, ” şeklinde ifade edilmiştir.
Davacı vekilinin yeni bir heyetten rapor alınması talebi HMK 30.ncu madde kapsamında değerlendirilerek, sunulan rapor denetlenebilir, içeriği de ihtisas mahkemesi hakimliğince olumlu veya olumsuz değerlendirilebilir kabul edilerek yargılama gereksiz uzamasın diye bu talepler reddedilmiştir.

GEREKÇE:
Önceki tescilli bir marka ile başvuru konusu sonraki marka işareti arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede görsel, sescil ve anlamsal benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınmakla beraber münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin de nazara alınarak belirlenmesi gerektiğinden hareketle;
Davalının “şekil+… … EĞİTİM KURUMU ” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait “Şekil+… EĞİTİM KURUMU ” ibareli ve diğer tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ,sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı; her iki markadaki ” … EĞİTİM KURUMU”nun tanımlayıcı vasfı yüksek, ayırt ediciliği de çok düşük ibare olduğundan davalı markasındaki şekil ve İF – BEK ibarelerinin asli belirleyici unsur olarak gözüktüğü;
Nitekim benimsenen bilirkişi heyet raporunda bu husus ” …Davacı markalarının çoğunda, … ibaresi, dikkat çekici ve ön planda kullanılmıştır. Ancak, dava konusu mal ve hizmetler açısından söz konusu ibarenin özel olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Şöyle ki:
…, Türk Dili Kurumu sözlüğünde “Fizik, kimya, biyoloji gibi bilimlerin ortak adı” olarak tanımlanmaktadır. Bu ibareye eklenen kelimelerden oluşan davacı markalarındaki ek kelimeler markaları bu tanımdan uzaklaştırmamakta, eklenen kelimenin anlamına bağlı olarak sadece bu bilimlerle ilgili bir merkeze, okula… işaret etmektedir.
Dava konusu markada İF-BEK ve BİR İNCİ ibareleri ile şekil unsuru, markanın baskın unsuru niteliğinde ve marka algısı yaratan kelime unsurlarıdır. Bunlar dışındaki kelimelerin ayırt ediciliği yoktur. BİR İNCİ ibaresi de hem sıra sayı sıfatı (birinci) hem de sıfat tamlaması (bir inci) olarak iki ayrı algı yaratacak şekilde kullanılmış ve bu kullanım ile belirli bir ayırt edicilik kazanmasının yanında dikkat çekici hale de gelmiştir.
Davacı markalarındaki ek kelimeler de tıpkı … gibi ayırt ediciliği olmayan/düşük olan kelimelerdir. Bu nedenle, davacı markalarında markanın asıl unsuru bütünüdür. Diğer bir deyişle davacı markalarının ek kelimeler içerenleri yönünden de tek asıl unsur … değildir. ayrıca, … ibaresinin marka algısı yarattığı söylenemeyecektir. Dava konusu mal ve hizmetlerin neredeyse hiçbiri için tek başına ayırt edici değildir veya çok zayıftır. Bu nedenle, markalarda asıl unsur olarak görülemez.
Gündelik yaşamda tanımlayıcılığı veya çeşitli nedenlerle ayırt ediciliği olmayan kelimelerin, kişi veya kuruluşlarca marka olarak tescil edilmeye çalışıldığı….. ” şeklinde de izah edildiği;
İşin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, mesnet marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu mallar/hizmetler için ayırdığı satın alma / faydalanma süresi içinde, davalının “şekil+… … EĞİTİM KURUMU ” ibareli marka başvurusunu gördüğünde derhal ve hiç düşünmeden davacını yukarıdaki tescilli markalarından farklı bir marka olduğunu algılayabileceğini, diğer bir anlatımla ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından davacının yukarıdaki tescilli markalı mallarından/hizmetinden satın almak/yararlanmak isterken davalının “şekil+… … EĞİTİM KURUMU ” ibareli başvuru markalı malı/hizmeti satın almak / yararlanmak şeklinde bir yanılgı yaşamayacağı, ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından başvuru konusu işaret ile davacının tescilli markaları arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı mallar / hizmetler algısı da oluşmayacağı, taraf marka işaretleri benzemediğinden SMK 6/1 maddesindeki iltibasın bulunmadığı kanaati oluştuğu;
Davacı tarafın “şekil+… … EĞİTİM KURUMU ” ibareli başvuru üzerinde SMK 6/3 maddesi anlamında önceye dayalı kullanım ve gerçek hak sahipliği kanıtlanmadığı,
Taraf marka işaretleri benzemediğinden SMK 6/4-5 maddesindeki tanınmışlık koşulu da oluşmadığı, ( davacıya ait tanınmış olduğu iddia edilen markadan ” haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği ” kanıtlanmadığı ) ;
Davacı tarafın “şekil+… … EĞİTİM KURUMU ” ibareli başvuru üzerinde SMK 6/6 maddesi anlamında ticaret ünvanı dahil diğer fikri ve sınai mülkiyet hak iddiası kanıtlanmadığı;
Dava konusu marka açısından SMK 6/9 maddesi anlamında kötüniyetli başvuru yapıldığı iddiası da kanıtlanmadığı;
Tüm bu gerekçelerle YİDK kararı doğru olduğundan davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar harcından peşin alınan 59,30 TL’nin düşümü ile bakiye 21,40 TL’nin davacıdan tahsiliyle Hazine’ye gelir kaydına,
3-AAÜT uyarınca 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalılara verilmesine,
4-Karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının taraflara iadesine,
Dair verilen karar, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 sayılı HMK 341 ila 345 inci maddesine göre tebliğden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememiz aracılığı ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf kanun yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar okunup açıklandı. 24/01/2022

Katip … Hakim …
E-İmzalıdır E-İmzalıdır