Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/199 E. 2022/70 K. 28.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C. “TÜRK MİLLETİ ADINA”
ANKARA
4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR
HUKUK MAHKEMESİ K A R A R
(USULDEN RED)
ESAS NO : 2021/199
KARAR NO : 2022/70
HAKİM : … …
KATİP : … …
DAVACI : … – … …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : … -… …
VEKİLİ : Av. … …
DAVA : Marka Tecavüzü Tespit- Durdurma
DAVA TARİHİ : 06/07/2021
KARAR TARİHİ : 28/02/2022 Yazım Tarihi : 22/03/2022
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ÖZETLE: davacının psikoloji, kişilik psikolojisi, kişilik
analizleri, davranış bilimleri, biyoloji, yüz tanıma ve antropoloji üzerinde yoğunlaştırdığı
profesyonel çalışmaları babında yıllardır “Profil Tanımlama” markası altında yürüttüğü eğitim
hizmetlerinde kullanmak ve korumak üzere 2019 108991 sayılı “Profil Tanımlama” markasını
kendi adına tescil ettirdiğini, tarafların geçmişte ortak kitap yazmış olmalarına rağmen ticari
ilişkilerinin bilahare bozulduğunu ve davalı şahsın davacının tescilli “Profil Tanımlama” markasını izinsiz olarak kullanarak eğitimler vermeye başladığını, davacı tarafından davalıya ve
söz konusu eğitimleri verdiği akademilere gönderilen ihtarnamelerden ve taraflar arasında
yürütülen arabuluculuk görüşmelerinden olumlu sonuç alınmaması üzerine davacının
huzurdaki davayı ikame ettiğini, davalının dava konusu edilen markasal kullanımlarının kötü
niyetli ve haksız kazanç elde etme saikli kullanımlar olduğunu, ayrıca davalının dava konusu
edilen ibareyi marka olarak kendi adına tescil ettirmek için TÜRKPATENT nezdinde dosyaladığı
2020/71938 sayılı marka başvurusunun davacının huzurdaki davasına mesnet aldığı tescilli markası nedeniyle TÜRKPATENT tarafından reddedildiğini, bu durumun da davalının haksız ve
kötü niyetli çabalarının bir göstergesi olduğunu, davacının davalıdan almış olduğu eğitimin
adının “Profil Tanımlama” değil “Biyometrik İnsan Tanıma Uzmanlığı” eğitimi olduğunu, dava
konusu edilen “Profil Tanımlama” ibaresinin ticaret alanında herkes tarafından kullanılan bir
ibare olmadığını, bu ibareyi sadece davacı ve izin verdiği kişiler ile davalı ve onun eğitim
vermekte olduğu akademilerin kullandığını, halbuki bu ibarenin gerçek hak ve marka hakkı
sahibinin davacı olduğunu, bu nedenlerle davacının marka hakkına davalı tarafından yapılan
tecavüzün tespitini ve durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı Şahıs vekili dilekçe ve beyanında ÖZETLE: davacının huzurdaki
davasına mesnet aldığı 2019 108991 sayılı markanın hükümsüzlüğü için Ankara 5. FSHHM’nde
Dosya Esas No:2021/193 sayılı dosya tahtında yargılaması süren ve davalı tarafından ikame
edilmiş olan bir davanın derdest olduğunu, yine davacının bu markası aleyhine başkaca kişiler
tarafından da ikame edilmiş hükümsüzlük/iptal davalarının mevcut ve derdest olduğunu, zira
davacının markasında geçen “Profil Tanımlama” ibaresinin yüzyıllardır kullanılan bir
eğitimin/ metodun adı olduğunu, bu ibarenin “bireylerin yüz, mimik, jest, ses, koku, kıyafet,
fiziksel özellikleri ile beden dillerini bu alana özgü teknikler kullanarak kişinin kişilik ve
karakter özelliklerini çıkarmaya yarayan eğitim/metod” anlamına gelen bir terim olduğunu,
davacının bu markasının hükümsüzlüğü kararının geçmişe etkili olacağını ve markanın hiç
doğmamış/ tescil edilmemiş sayılacağını, dolayısıyla ortada bir marka hakkına tecavüz fiilinin
bulunmadığını, davacının kendisinin “biyometrik yük okuma ve profil tanımlama” eğitimini
2016 yılında davalı şahıstan almış olduğunu, davalı şahsın bu konuda 500’ün üzerinde makale
ve kitap yazdığını, davalının 07.01.2019 tarihinde “profil tanımlama eğitimi”nin içeriğini zaman
damgalı olarak 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu kapsamında koruma altına almış olduğunu,
tarafların birlikte yazdıkları bir kitabı davacının yazarı sadece kendisiymiş gibi bastırmaya
teşebbüs ettiğini, davacının davalıyı ve çevresindekileri tehdit ettiğini ve ticari ahlaka aykırı
davranışlar içerisinde bulunduğunu, bu nedenlerle davalı tarafından davacı hakkında Ankara
Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde suç duyurusunda bulunulduğunu, soruşturma dosyasının
halen derdest olduğunu, davacının davasına mesnet aldığı marka 31.12.2019 tarihinde
yayınlanmış iken 2 aylık itiraz süresi dolmadan, 16.01.2020 tarihinde markanın usülsüz olarak
tescile bağlanmış olduğunu iddia ederek, davacının markasının hükümsüzlüğü/iptali için
açılmış bulunan davaların bekletici mesele yapılmasını ve davanın reddini talep etmiştir.
6100 sayılı HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU
Madde 114/1 ” h) Davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması.” dava şartı,
Madde 115 ” (1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
(2) Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
(3) Dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.” hükmü;
6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU (10/01/2017 yürürlük)
Madde 7 ” (1) Bu Kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir.
(2) Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır:
a) Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması.
b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
c) Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
(3) Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir:
a) İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması.
b) İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi.
c) İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi.
ç) İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması.
d) İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması.
e) İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması.
f) İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması. ”
4) Markanın sahibine sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayım tarihi itibarıyla hüküm ifade eder. Ancak marka başvurusunun Bültende yayımlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmiş olması hâlinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeniyle başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkilidir. Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayımlanmasından önce karar veremez.
Madde 29 ” (1) Aşağıdaki fiiller marka hakkına tecavüz sayılır:
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
ç) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek,
(2) 19 uncu maddenin ikinci fıkrası hükmü tecavüz davalarında def’i olarak ileri sürülebilir. Bu durumda kullanıma ilişkin beş yıllık sürenin belirlenmesinde dava tarihi esas alınır.” hükmü yer almaktadır.
GEREKÇE;
Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacı tarafın … sayılı ‘şekil+Profil Tanımlama’ ibareli 41. Sınıfta tescilli marka hakkının davalı tarafça izinsiz kullanıldığı iddiasına bağlı marka tecavüzü eyleminin gerçekleşip gerçekleşmediği, davalı tarafın kullanım iddiasında geçen ‘Profil Tanımlama’ ibaresinin cins, vasıf bildiren, tanımlayıcı ibare olup olmadığı, davacının tescilli markasının hükümsüzlüğüne yönelik açılan davanın bu davanın sonucuna etki edip etmeyeceği, davalı tarafın davacının tescilli markasının başvurusundan önce ‘Profil Tanımlama’ ile ilgili eser hakkı ve önceye dayalı kullanım hak iddialarının marka tecavüzü iddiasına etki edip etmeyeceği şeklinde tespit edilmiştir.
Davacının dayanak yaptığı … sayılı marka hakkında ise Türk Patent Kurumunun davacıya gönderdiği 28/12/2021 tarihli 210780864 sayılı yazıda dava konusu markanın 12/12/2019 tarihli yayına itiraz aşaması tamamlanmadan … tescil no ve 16/01/2020 tarihinde SEHVEN TESCİL edildiği, davacıya gönderilen tescilli belgenin geçerli bir belge olmadığı, kurum sicil kayıtlarında gerekli düzeltme yapıldığı bildirildiği tespit edilmiştir.
Mahkemece Türk Patent Kurumuna yazılan müzekkereye verilen 15/02/2022 tarihli 220118184 sayılı yazıda ise davacı … Akça adına … sayılı 06/11/2019 tarihinde başvurusu yapılan markanın yayına itirazlar dahil tüm belgelerin gönderildiği, dava konusu marka başvurusunun tescil işlemleri muhtelif aşamalarda devam ettiği ifade edilmiştir.
Her ne kadar davacı tarafından … sayılı markasının davalı tarafça izinsiz kullanıldığı iddiasına bağlı marka tecavüzü eyleminde bulunulduğundan tecavüzün tespiti ve durdurulması talepli iş bu dava açılmış ise de;
SMK 7/1 maddesinde ” Bu Kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir.” hükmü ve Türk Patent Kurumunun yukarıda belirtilen dava konusu marka ile ilgili ” tescil işlemleri muhtelif aşamalarda devam ettiği ” şeklindeki resmi yazısı karşısında henüz tescil edilmemiş bir markaya dayalı marka tecavüzü davası açılamayacağı (SMK 7/4 maddesindeki tazminat hariç) bu açıdan zamansız açıldığı düşünülen davada HMK 114 ve 115 maddesi kapsamında hukuki yarar eksikliği nedeniyle dava usulden reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Diğer yönden davacı vekilinin beyanında geçen dava konusu markanın tescil süreci devam ettiği için bekletici mesele yapılması talebi açılan bu dava SMK 7/4 maddesinde belirtilen tazminat davası olmayıp tecavüzün tespiti ve durdurulması talepli olduğundan bu talep de reddedilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın USULDEN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar harcından peşin alınan 59,30 TL’nin düşümü ile bakiye 21,4 TL’nin davacıdan tahsiliyle Hazine’ye gelir kaydına,
3-AAÜT uyarınca 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine,
Dair verilen karar davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, 6100 sayılı HMK 341 ila 345 inci maddesine göre tebliğden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememiz aracılığı ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf kanun yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar okunup açıklandı. 28/02/2022
Katip …
✍e-imzalıdır

Hakim …
✍e-imzalıdır