Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/196 Esas – 2022/281
T.C. “TÜRK MİLLETİ ADINA”
ANKARA
4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR
HUKUK MAHKEMESİ K A R A R
ESAS NO : 2021/196 Esas ( Ankara 1.FSHHM’nin Birleşen 2021/320 Esas dahil )
KARAR NO : 2022/281
HAKİM : …
KATİP : ..
DAVACI ..
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : 1-…
VEKİLİ : Av…
DAVALI (ÖLÜ) : 2-….
DAHİLİ DAVALI: …
MİRASÇILAR ..
…. …
DAVA : Marka 2021-M-2775 Sayılı YİDK Kararı İptali-Hükümsüzlük
DAVA TARİHİ : 29/06/2021
KARAR TARİHİ : 24/10/2022 Yazım Tarihi:14/11/2022
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde ÖZETLE:Dava konusu markanın yayınına itiraz ettiklerini, İtirazın reddedildiğini, Karara itirazın da dava konusu YİDK kararıyla reddedildiğini, Müvekkilin ….” markası altında araç ekspertiz, bakım, diagnoz, muayene öncesi kontrol hizmetlerini… garantili şekilde vermekte olduğunu, 2016 yılından beri bu hizmeti verdiğini, Dava konusu marka ile de aynı hizmetin verileceğinin internet araştırmasında görüldüğünü, Markanın SMK 5/1-.maddesi uyarınca reddinin gerektiğini, davalının aktif bir işletmesi olmadığı halde Facebook’ta paylaşımları olduğunu, Markaların karıştırılacağını, https://….com” web adresinde (faaliyetten kaldırıldığını), ……. adresinde bildirimler yer aldığını, Söz konusu ismin ve logonun münhasıran oto ekspertiz hizmeti için kullanıldığını, Müvekkil markasının tescil sınıfı ile itiraza konu markanın sınıfının birbirinden farklı olduğunu, ancak bu durumun itirazın reddini tek başına gerektirmediğini, Coğrafi alan olarak itiraza konu olan “…” markasının adresinin Etimesgut/ANKARA olmasının müvekkilin 2016 yılından beri itibarlı ve basiretli hizmet verdiği aynı semt ve şehirde olmasının da dikkat çekici olduğunu, Davalının kötü niyetli olduğunu belirterek, dava konusu YİDK kararının iptalini ve markanın hükümsüzlüğünü talep etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı kurum vekili dilekçe ve beyanında ÖZETLE: Alınan kararlar ve yapılan işlemlerin usule ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı şahıs beyanında ÖZETLE: Markaların benzer olmadığını, Davacı iddialarının haksız olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. (yargılama aşamasında vefat etmesi üzerine mirasçıları davaya dahil edilmiştir.)
MUHAKEME:HMK kapsamında “Yazılı Yargılama Usulü ” uygulanmıştır.
DELİLLER ve DEĞERLENDİRME:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; Davalı şahsın… başvuru sayılı markası ile davacı tarafın … sayılı markası arasında SMK 6/1 maddesine göre iltibas koşulları oluşup oluşmadığı, davacı tarafın SMK 6/3 maddesine göre önceye dayalı kullanım, SMK 6/5 maddesine göre markasının tanınmışlığı, SMK 6/6 maddesine göre diğer fikri ve sınai hak iddiası, SMK 6/9 maddesine göre kötü niyetli başvuru yapıldığı iddialarının yerinde ve doğru olup olmadığı, T….sayılı YİDK kararının iptalinin gerekip gerekmediği, hükümsüzlük iddiası açısından davacı tarafın yukarıdaki SMK 6/1, 6/3, 6/5, 6/6, 6/9 maddelerine ilaveten SMK 5/1-ç maddesine göre (dava dilekçesinde geçtiğinden ) markalar arasında aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzerlik iddiasının yerinde ve doğru olup olmadığı noktasında olduğu anlaşılmıştır.
YİDK kararının 04/05/2021 tarihinde davacı tarafa tebliğ edildiği, davacının da 5000 sayılı TürkPatent Kanununun 15/C maddesinde öngörülen iki aylık süre içerisinde 29/06/2021 tarihinde ve 6769 sayılı SMK 156.ncı maddesinde görevli ve yetkili mahkemeye dava açtığı anlaşılmıştır.
….sayılı kararında; “………………
2020/19524 başvuru numaralı “…” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvurunun… sayılı “ekspertürk” ibareli markaya dayanılarak 6769 s. SMK’nın 6 (1) , (3), (5) ve (9) uncu maddeleri uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir.
……………………………
KARAR İtirazın reddedilmesine oybirliği ile karar verilmiştir.” şeklinde ifade edilmiştir.
6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU (10/01/2017 yürürlük tarihli)
Madde 5/1-ç “Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescil edilmiş ya da önceki tarihte tescil başvurusu yapılmış marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer işaretler” marka olarak tescil edilmez. hükmü yer almaktadır.
Buradaki “ayniyet” olgusuyla, “bir markanın tamamen taklit edilmesi” kast edilmektedir. “Ayırt edilemeyecek derecede benzerlik” olgusuyla ise başvuru konusu markanın tescilli markanın birebir aynısı olmamakla birlikte, “ilk bakışta fark edilemeyecek derecede aynı” olan ve bu hususun ispatına dahi gerek duyulmayan, ancak çok dikkatli bir inceleme sonucu farkın anlaşılabileceği ibare ve şekilleri taşıyan işaretler kast edilmektedi….
Madde 6 (Marka tescilinde nispi ret nedenleri)
“(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını,fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(9)Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.”,
Madde 25 ” (1) 5 inci (mutlak red nedenleri ) veya 6 ncı ( nisbi red nedenleri ) maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. ” hükmü yer almaktadır.
SMK 6/1 maddesi anlamında iltibastan bahsedebilmek için ;
Her iki taraf markasının AYNI işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) BENZERLİĞİ olması,
Her iki taraf markasının benzer işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) AYNIYETİ olması,
Her iki taraf markasının BENZER işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) BENZERLİĞİ olması, ihtimali aranır.
Markaların karıştırılmasından söz edebilmek için ise , dava konusu marka ile itiraza mesnet marka/markalar arasında hedef tüketici kitlesi (orta düzeydeki) yönünden markaların “görsel”, “işitsel” ve “kavramsal” özellikleri dikkate alarak genel ve bütünsel açıdan benzerlik ihtimali olması , yine tescilli marka ile tescil olunmak istenen işaret arasında markayı taşıyan her iki ürünün işletmesel kökeninin aynı veya birbirleriyle bağlantılı (idari-ekonomik) işletmeler tarafından üretilmiş olabileceği noktasında bağlantı kurulması (ilişkilendirilme) ihtimalinin bulunması gerekir. Karıştırılma kavramının varlığı için “somut bir karıştırma” eyleminin varlığı şart olmayıp böyle bir tehlikenin varlığı dahi yeterli olacaktır.
SMK 6/3 maddesinin uygulanması için tescilsiz olarak kullanılan işaretin …. şekilde yani işlevine uygun , ayırt ediciliği sağlanmış olarak ticaret alanında kullanılması, bu kullanımın da Türkiye hudutları içinde olması gerekir. Üçüncü kişinin davaya konu tescil başvurusundan veya rüçhan hakkının doğumundan önce, bu işareti kullandığı , çevresinde belli bir oranda bu işaret üzerinde hak sahibi olarak bilinip tanındığının ispatı (tüm Türkiye genelinde değil) gerekir. Diğer bir anlatımla, öncelik hakkını ileri sürenin söz konusu ibarenin başkası tarafindan kullanımını veya tescilini engelleme hakkı verecek nitelik ve yoğunlukta bu işareti Türkiye hudutları içinde ticaret alanında kullandığını ispatlaması gerekir. Gerçekten, bir işareti ilk kullanan ve ona ayırt edici nitelik kazandıran kişi onun hak sahibi olarak kabul edilir ve bu halde gerçek hak sahipliği sözkonusudur.
SMK 6/5 maddesi anlamında tanınmışlıktan bahsedebilmek için ;
Toplumda (Türkiye sınırlarında) tanınmışlık düzeyine ulaşmış olması koşuluyla, tescilli bir markanın, aynı veya benzerinin farklı mal ve hizmetlerde kullanılması amacıyla yapılan marka başvurusu, tanınmışlığından haksız yarar sağlanabileceği, itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumlarda, tanınmış marka sahibinin itirazı üzerine ret edilir.
Yargıtay içtihatlarında tanınmışlık “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir. Bu hallerde başkasının başvuru markası dolayısıyla şayet taraf markaları aynı/benzer mal/hizmet içermiyorsa ve bu marka başvurusu nedeniyle haksız yarar sağlanabileceği, onun itibarına zarar verebileceği veya onun ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği hallerinde nisbi red sebebi sayılarak başvuru markası engellenebilecektir.
SMK 6/6 madde kapsamına, kişilik haklarından isim hakkı ile fotoğraf üzerindeki hak, FSEK kapsamında telif hakları ve sınaî haklar olan marka, tasarım, patent, faydalı model, coğrafi işaret, ticaret unvanı, işletme adı girer. Marka ve ticaret unvanı da sınaî mülkiyet hakkı olarak maddenin koruma kapsamına alınmıştır. Ancak sınaî mülkiyet hakları kapsamında korunacak bir markadan veya ticaret unvanından söz edebilmek için “tescil” şarttır. Örneğin bir ticaret unvanına dayanarak başkasına ait marka tescilinin engellenmesi isteniyorsa bu ticaret unvanının ticaret sicilinde tescilli olması gerekmektedir.
Doktrin ve çeşitli yargı kararları dikkkate alınıp bakıldığında KÖTÜNİYET kriteri “Marka sahibinin, markasını tescil ederken, markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, iyi niyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacı gütmesi gibi hallerde, kötü niyetli marka tescilinden bahsedilir. Marka başvurusunun kötü niyetli bir başvuru olabilmesi için, marka başvurusu sırasında kötü niyetli olarak markanın amacı ve temel işlevi dışında bir amaçla kullanılması gerekir. Dolayısıyla kötü niyetin kabulü için, marka için başvuruda bulunan kişi, markanın temel işlevleri olan ürünün işletmeye aidiyetini sağlama ve diğer ürünler karşısında ayırt edicilik sağlama fonksiyonu dışında bir amaçla veya marka üzerindeki gerçek hak sahibinin markadan yararlanmasını engellemek veya markanın ün ve şöhretinden yararlanmak suretiyle haksız çıkar edinme gibi bir amaçla hareket etmelidir.” şeklinde görüşler yer almaktadır.
Yukarıdaki kriterler, taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;
Davalı başvuru Markası Davacı Markası
….
42.sınıf 37.Sınıf
Bilirkişi heyetinden alınan 11.06.2022
tarihli raporda ÖZETLE: “.1) Dava konusu hizmetler ile itiraz gerekçesi marka kapsamındaki hizmetlerin aynı/aynı tür/benzer olmadığı,
2) İtiraz gerekçesi markanın hem marka işaretleri hem de hizmetler yönünden dava konusu markanın tesciline engel oluşturacağı ayırt edilemeyecek benzerlikten kaynaklı mutlak red gerekçesi bulunmadığı,
3) Taraf markaları arasında dava konusu hizmetler yönünden karıştırılma olasılığına neden olacak benzerlik bulunmadığı,
4) Dava konusu marka ve dava konusu hizmetler yönünden önceye dayalı kullanım ve diğer fikri hak iddialarının ispatlanmadığı,
5) Tanınmışlıkla ilgili iddiaların dava konusu markanın tesciline engel oluşturmadığı,
6) Kötü niyet iddialarının ispat edilmediği,
7) Dava konusu … sayılı YİDK kararının yerinde olduğu,” şeklinde ifade edilmiştir.
GEREKÇE:
Tarafların iddia ve savunması, marka başvuru kapsamı ve görseli, davacı markası , ilgili birimlerden gelen yazılar, bilirkişi heyet raporu, YİDK kararı ve dosyanın bütünü birlikte ele alındığında;
Mutlak red sebebi açısından ;
Davalının başvuru markasının “Şekil + …” şeklinde, davacı markasının ise “Şekil+eksper Türk ” görselini içermesi karşısında esasen yüksek derecede görsel ve sesçil benzerlik oluşmakla beraber bu benzerliğin aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olarak değerlendirilmemesi gerektiği, zira başvuru markasındaki şekil ile davacı markasındaki şekil unsurları aynı olmadığı gibi davalı markasının ” …” ,davacı markasının da “eksper Türk ” ibaresi içerdiğinden başvuru ve davacı markasının AYNİYET şeklinde kabul edilemeyeceği sonucuna varılarak SMK 5-1-ç maddesine göre mutlak red sebebi oluşmadığı;
Nisbi red sebepleri açısından;
Tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede görsel, sescil ve anlamsal benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınmakla beraber münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin de nazara alınarak belirlenmesi gerektiğinden hareketle;
Davalının “Şekil + …” ibareli marka başvurusu ile davacının “Şekil+eksper Türk” ibareli tescilli markası arasında görsel, sesçil ve anlamsal olarak benzerlik oluşsa da mal/hizmet benzerliği oluşmadığından ( taraf markaları arasında aynı benzer veya ilişkilendirilebilir mal/hizmet görülmediğinden markalar arasında kanştırılma ihtimalinin bulunmadığı) SMK 6/1 maddesindeki iltibas-karıştırılma-benzerlik koşulu gerçekleşmediği;
Diğer yönden;
Davacı tarafın “Şekil + …” ibareli 42.nci sınıftaki hizmetler için başvuru üzerinde SMK 6/3 maddesi anlamında önceye dayalı kullanım ve gerçek hak sahipliği kanıtlanmadığı,
Taraf marka işaretleri benzese de SMK 6/5 maddesindeki tanınmışlık koşulu da oluşmadığı, ( davacıya ait tanınmış olduğu iddia edilen markadan ” haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği ” kanıtlanmadığı )
Davacı tarafın “Şekil + …” ibareli başvuru üzerinde SMK 6/6 maddesi anlamında ticaret ünvanı dahil diğer fikri ve sınai mülkiyet hak iddiası kanıtlanmadığı;
Dava konusu marka açısından SMK 6/9 maddesi anlamında kötüniyetli başvuru yapıldığı iddiası da kanıtlanmadığı;
Tüm bu gerekçelerle bilirkişi heyet raporu benimsenerek YİDK kararı doğru olduğundan davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar harcından peşin alınan 59,30 TL’nin düşümü ile bakiye 21,4 TL’nin davacıdan tahsiliyle Hazine’ye gelir kaydına,
3-AAÜT uyarınca 15.000.00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalı Türk Patent Kurumuna verilmesine,
4-Karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının taraflara iadesine,
Dair verilen karar davacı vekili ile davalı kurum vekilinin ve dahili davalının yüzüne karşı, 6100 sayılı HMK 341 ila 345 inci maddesine göre tebliğden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememiz aracılığı ile … Mahkemesine istinaf kanun yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar okunup açıklandı. 24/10/2022
Katip….
¸e-imza
Hakim …
¸e-imza