Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/194 Esas – 2022/98
T.C. “TÜRK MİLLETİ ADINA”
ANKARA
4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR
HUKUK MAHKEMESİ K A R A R
ESAS NO : 2021/194
KARAR NO : 2022/98
HAKİM :….
KATİP :….
DAVACI ….
VEKİLİ : Av…..
DAVALI :….
VEKİLİ : Av…..
DAVALI : 2- ….
VEKİLİ : Av……
DAVA : Marka 2021-M-3003 Sayılı YİDK Kararı İptali-Hükümsüzlük
DAVA TARİHİ : 28/06/2021
KARAR TARİHİ : 06/04/2022 Yazım Tarihi:05/05/2022
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde ÖZETLE: “Davacının Genel merkezi Avusturya’nın Linz kentinde olan bankacılık, endüstriyel hizmetler ve enerji otomasyonu alanlarında 1968’den beri hizmet veren uluslararası bir şirket olduğu; ….. gibi birçok ülkeye yayılan geniş iş ağı ile sektöründe öncü firmalardan biri olarak ticari hayatına devam ettiği; Davacının…. sayılı markanın sahibi olduğu; “Mıknatıslı yataklar için elektrikli düzenleyici aparatlar, Mıknatıslı yataklar için elektrikli ölçme aletleri, cihazları, Ölçme cihazları” için tescili istenen …. sayılı “…. ibareli başvuru markasının davacının …. ibareli markasının birebir aynısı olduğu; Davacının tanınmışlığı ve almış olduğu ödüller sayesinde davalının davacı şirketten ve markasından haberdar olduğu ve sonsuz seçeneği bulunduğu halde, benzer bir marka seçtiği; başvurunun tesadüfen yapılmadığının davacının faaliyet gösterdiği sektör ile çok yakından ilişkili mal/ hizmetler için tescil başvurusu yapılmasından da anlaşıldığı; başvurunun amacının davacının markasına yanaşarak haksız yarar sağlamak ve davacı markasının kendi faaliyet alanında tescil edilmesinin önüne geçmek olduğu; davacı tarafından davalının …. numaralı markası, 5 yılı aşan süredir kullanılmadığı gerekçesiyle….marka iptal davasının açıldığı; Başvuru sahibince zaten 2004 yılından beri kendisine ait bir marka ibaresinin aynısı için aynı sınıflarda başvuru yapılması kötüniyetin bir tezahürü olup, davalının taraflar arasında dava süreci devam ederken kullanmama nedeni ile markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesi ihtimaline karşı, kötüniyetle aynı ibareli marka başvurusunu yaptığı; pek çok yeni başvurunun, önceden tescilli markanın kullanmama nedeni ile iptali talebinin önünü kesme veya kullanım ispatı delili hazırlama yükünden kaçınma amaçlı olarak yapıldığının bilindiği; davacının …..E. Sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporuna itiraz edildiği; raporda belirtilmiş olan faturalarda, hangi ürünlerin satıldığı ve satışın gerçek olup olmadığı belli olmadığı, davalı tarafından …markasının 8 kere satışının yapılmış olması, ciddi kullanımı yani gerçek kullanımı ispat etmediği ve pazar payı yaratacak şekilde kullanım olmadığı; davalı tarafın internet sitesinde speed- öne adı geçen 3 ürün görselinin olmasının ya da ürün kataloğunun olması da ciddi kullanımı ispatlamadığı; davalının 2015 yılında 1 fatura, 2016 yılında 3 fatura, 2017 yılında 2 fatura, 2018 yılında 2 fatura ve 2019 yılında 2 fatura sunulduğu çoğunun da miktar olarak ne denli az olduğunun görüldüğü” gerekçeleri öne sürülerek…. sayılı YİDK Kararının iptali ile dava konusu…. sayılı “….” ibareli marka başvurusunun tescili halinde tüm sınıflar için hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesi talep edilmiştir.
SAVUNMA:
Davalı kurum vekili dilekçe ve beyanında ÖZETLE: Alınan kararlar ve yapılan işlemlerin usule ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı firma Vekili dilekçe ve beyanında ÖZETLE: “Davalının, 2002 yılında tescil olunarak ticari faaliyetlerine başladığı; elektronik güvenlik sistemlerinin gerek uluslararası markaların gerekse kendi adına tescilli markaları ile tüketiciye en etkin ve verimli bir şekilde ulaştırılmasını sağlayan öncü ve yenilikçi bir teknoloji firması olduğu; kurulduğu günden beri satış, pazarlama, lojistik ve …. çalışmalarının yanısıra, teknik servis hizmeti ile ilgili de sürekli altyapı çalışmaları yaparak sektörünün 1500’ün üzerinde bayisi ile lider konumundaki firması olmayı başardığı; davalının dava konusu …. marka başvurusunu 30.12.2004’de yaptığını; 27.02.2020’de ise süresinde yenileme işlemi yaptığını; Davacının 2004’de Markayı tescil ettirip uzun yıllardır markayı ciddi şekilde kullandığı, hak sahibi olarak kendi markasının tescili istemesi daha doğrusu süresinde yenilemek istemesi gayet doğal olduğu; davacı şirketin huzurdaki davadan önce “…” markasına karşı kullanılmama nedeniyle…esas sayılı dosyasında iptal davası açtığı ancak alınan bilirkişi raporunda markanın davalının faaliyet gösterdiği alanlarda ciddi kullanımı olduğunun beyan edildiği; Mahkeme kararı kesinleşmemiş durumda olduğundan, sadece bir davanın varlığına dayanarak Başvurunun kötü niyetle yapıldığı sonucuna ulaşmanın mümkün olmadığı; davalının markaya ilişkin hazırladığı broşür, internet sayfası kayıtları ve satış faturaları ekte sunulurken, davacının marka kullandığına dair ve piyasada bu marka ile tanındığına dair bilgi belge sunamadığı; Davacı firma enerji otomasyonu, endüstriyel hizmetler ve bankacılık faaliyeti gösterirken, davalının güvenlik sistemleri ve yazılım sistemleri alanında farklı sektörlerde faaliyet gösterdiğinden markasının tescilini istemesinin kötü niyetli olduğunu iddiasının gerçek dışı olduğu; davacının, davalının 2004’de tescil ettirdiği markayı taklit ederek 2019 yılında….markasını tescil ettirdiği”öne sürülerek davanın reddi talep edilmiştir.
MUHAKEME:HMK kapsamında “Yazılı Yargılama Usulü ” uygulanmıştır.
DELİLLER ve DEĞERLENDİRME:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın;davalı firmanın …. başvuru sayılı markasının SMK 6/9 maddesine göre kötü niyetli başvurusunun yapıldığı iddiasına yönelik davacı itirazının nihai olarak reddi konusunda verilen….sayılı …. kararının yerinde ve doğru olup olmadığı, davalının …. sayılı önceki tescilli markasının kullanılmadığı iddiasına bağlı açılan…. Esasında açılan davanın alınan ….kararına etki edip etmeyeceği, davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği noktasında olduğu anlaşılmıştır.
YİDK kararının 30/04/2021 tarihinde davacı tarafa tebliğ edildiği, davacının da 5000 sayılı ….maddesinde öngörülen iki aylık süre içerisinde 28/06/2021 tarihinde ve 6769 sayılı SMK 156.ncı maddesinde görevli ve yetkili mahkemeye dava açtığı anlaşılmıştır.
… sayılı kararında; ” …. başvuru numaralı ve “…” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündek…. Başkanlığı Kararına karşı, başvurunun kötü niyet gerekçesiyle 6769 s. SMK’nın 6 ncı maddesi uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir.
Bilindiği üzere 6769 s. SMK 6/9 maddesi 6/9 maddesi (9); “Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” Hükmüne amirdir.
Öte yandan…., kötü niyet ile ilgili olarak 11/06/2009 tarihli ve…. sayılı kararı ile şu temel prensipleri benimsemiş durumdadır;
1-Kötü niyetli başvuruların tespitinde, başvuru sahibinin, markanın tescil edilmesi için vaşuruyu yaptığı tarihteki niyeti dikkate alınmalıdır….sayılı karar)
2-Başvuru sahibinin, başvuruyu yaptığı tarihteki niyeti, incelenen vakanın nesnel şartları dikkate alınarak tespit edilebilecek bir husustur.
3-Başvuru sahibinin kötü niyetle hareket ettiği tespit edilirken, incelenen vakaya ilişkin olarak, topluluk markası başvurusunun yapıldığı anda mevcut olan tüm faktörler dikkate alınmalıdır. Bu faktörlerden özellikle; başvuru sahibinin, aynı veya benzer işaretin, aynı veya benzer ürünler için üçüncü tarafça en az bir üye ülkede gerçekleşen kullanımını bildiği veya bilmesi gerektiği hususu, başvuru sahibinin üçüncü bir tarafın sürügelen kullanımını engelleme niyeti hususu ve üçüncü taraf işaretinin ve tescili talep edilen işaretin yararlandığı hukuki koruma derecesi hususu göz önünde bulundurulmalıdır. (…
Diğer taraftan itiraz sahibi, başvuru sahibi adına önceden tescilli ….” markasının kullanılmaması, bu markanın kullanılmama nedeniyle iptal edilmesi olasılığının mevcudiyeti başvurunun, iptal tehdidi altında olan önceki “…” markasının iptal edilmesi halinde ortaya çıkacak sonuçların ortadan kaldırılması amacıyla marka yedeklemesi niyetiyle yapılması gibi gerekçeleri öne sürerek, başvurunun kötü niyetle yapıldığını iddia etmekte ve buna dayanak olarak,….marka tescil ofisi olan İç pazarda… Ofisi (…)’in bu tip markaları kötü niyetli olarak kabul ettiği göstermektedir.
Belirtilen iddia incelenirken, başvuru sahibi adına …. markasının işbu başvurudan farklı mallar ve hizmetlerde…. sayıyla tescilli olduğu, ancak bu markaya karşı kullanılmama nedeniyle iptal davası açıldığı ve bu dava sonucunda çıkan ara karar neticesinde …. ve …. sayılı marka üzerinde ihtiyati tedbir konulmuş olduğu tespit edilmiştir. Buna karşın, belirtilen karar, işbu itirazın incelendiği tarih itibarıyla belirtilen kararın henüz kesinleşmemiş durumdadır. Belirtilen mahkeme kararı kesinleşmemiş durumda olduğundan, sadece bir davanın varlığına dayanarak başvurunun kötü niyetle yapıldığı sonucunda ulaşmak Kurul’ a göre yerinde değildir.
….. kararının 27. Paragrafında “bir topluluk markası sahibinin önceki markalarının kullanılmama nedeniyle iptal edilmesinden kaynaklanacak sonuçları engellemek amacıyla, aynı markanın tekrar başvurusunu yapması, başvuru sahibinin kötü niyetle hareket edip etmediğini değerlendirirken dikkate alınabilecek bir husustur.” şeklinde bir ifade kullanılmış olmakla birlikte, bu husus dosya içerisinde mevcut tüm delillerle birlikte değerlendirilebilmelidir. Şöyle ki, ….’nın kötü niyet konusunda verdiği önemli kararlarında, kötü niyet tespiti tek bir iddiaya dayalı olarak ispatlanmasının ötesinde daha genel bir değerlendirilmeyi gerektirir bir husus olarak işaret edilmiştir :”Başvuru sahibinin kötü niyetle hareket ettiği tespit edilirken, incelenen vakaya ilişkin olarak, topluluk markası başvurusunun yapıldığı anda mevcut olan tüm faktörler dikkate alınmalıdır. Bu faktörlerden özellikle; başvuru sahibinin aynı veya benzer işaretin, aynı veya benzer ürünler için üçüncü tarafça en az bir üye ülkede gerçekleşen kullanımını bildiği veya bilmesi gerektiği hususu, başvuru sahibinin üçüncü bir tarafın süregelen kullanımı engelleme niyeti hususu ve üçüncü taraf bulundurulmalıdır. “(…., 11/06/2009 tarihli …. sayılı karar) Belirtilen hususların tamamı bir arada göz önünde bulundurulduğunda, itirazın incelendiği tarih itibarıyla sunulmuş olan deliller çerçevesinde kötü niyetli başvuru iddiasının kabul edilmesinin mümkün olmadığı görüşüne ulaşılmış ve kötü niyet gerekçeli itiraz haklı görülmemiş olup dolayısıyla işbu itirazın reddi gerekmiştir.” şeklinde ifade edilmiştir.
6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU (10/01/2017 yürürlük)
Madde 6 (Marka tescilinde nispi ret nedenleri)
“(9)Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.”,
Madde 25 ” (1) 5 inci (mutlak red nedenleri ) veya 6 ncı ( nisbi red nedenleri ) maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. ” hükmü yer almaktadır.
Doktrin ve çeşitli yargı kararları dikkkate alınıp bakıldığında KÖTÜNİYET kriteri “Marka sahibinin, markasını tescil ederken, markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, iyi niyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacı gütmesi gibi hallerde, kötü niyetli marka tescilinden bahsedilir. Marka başvurusunun kötü niyetli bir başvuru olabilmesi için, marka başvurusu sırasında kötü niyetli olarak markanın amacı ve temel işlevi dışında bir amaçla kullanılması gerekir. Dolayısıyla kötü niyetin kabulü için, marka için başvuruda bulunan kişi, markanın temel işlevleri olan ürünün işletmeye aidiyetini sağlama ve diğer ürünler karşısında ayırt edicilik sağlama fonksiyonu dışında bir amaçla veya marka üzerindeki gerçek hak sahibinin markadan yararlanmasını engellemek veya markanın ün ve şöhretinden yararlanmak suretiyle haksız çıkar edinme gibi bir amaçla hareket etmelidir.” şeklinde görüşler yer almaktadır.
Bilirkişiden alınan 24/01/2022 tarihli raporda ÖZETLE; “Davacı tarafından kötüniyet itirazına birinci gerekçe olarak, “Davalının sonsuz seçeneği bulunduğu halde benzer bir marka ve ilişkili mal/hizmetler seçtiği ve başvurunun amacının Davacının markasına yanaşarak haksız yarar sağlamak olduğu” ileri sürülmüştür.
Davacının ….ibareli markası ile Davalının…. ibareli başvuru markasının, görsel, işitsel ve kavramsal olarak yüksek düzeyde benzerlik taşımaktadır. Zira, her iki tarafın markaları, “Hız” anlamına gelen İngilizce …. ve “bir” anlamına gelen … kelimelerinin bir araya getirilmesiyle oluşturulmuş bileşke markalardır. Davacı markası bitişik yazılmakla birlikte, hem Davacının hem de Davalının markaları “si-pid-van” olarak işitilip algılanacaktır. Birebir aynı kelimelerden oluşturulmuş kavramsal ve işitsel bakımından ayniyet taşıyan taşıyan taraf markalar arasında, kelimelerinin bitişik ve ayrılarak yazılması dışında görsel hiçbir farklılık da bulunmamaktadır.
Ancak,….’nın 01.02.2012 tarihli T-291/09 sayılı kararında “inceleme konusu işaretlerin aynı olmasının, kötüniyete ilişkin diğer faktörlerin hiçbirisi mevcut değil iken tek başına kötüniyetin varlığını ortaya çıkarmayacağı” belirtilmiştir. Doktrinde de aynı görüş savunulmaktadır …. Hukuku, sh.783). Aynı doğrultudaki ….kararında “Kişinin aksi ispat edilene kadar iyi niyetle hareket etmiş olduğunun kabul edileceğini ve fevkalade ciddi bir iddia olan kötüniyetin açık bir şekilde, inandırıcı delillerle kanıtlanması gerektiği” vurgulanmıştır (…. sayılı Kararında da “Kötüniyetin varlığının her somut olayın özelliklerine göre belirlenmesi gerektiği, markaların iltibasa yol açması ve davalının uzun süredir davacı ile aynı sektörde faaliyet göstermesinin başlı başına kötüniyet ve hükümsüzlük nedeni oluşturmayacağı” hükmü verilmiştir.
Davacı tarafından kötüniyet itirazına ikinci gerekçe olarak, “Davacının tanınmışlığı ve almış olduğu ödüller sayesinde Davalının Davacı şirketten ve markasından haberdar olduğu ve sonsuz seçeneği bulunduğu halde benzer bir marka ve ilişkili mal/hizmetler yaptığı başvurunun amacının Davacının markasına yanaşarak haksız yarar sağlamak olduğu” ileri sürülmüştür.
YİDK Kararında da gerekçe gösterilen …. içtihatlarına göre; Kötüniyetin tespitinde, “İtiraza mesnet markanın varlığının bilinip bilinmediği veya bilebilecek durumda olup olmadığı” birincil kriterlerden biridir.
Yüksek Dairenin “Merinos” Kararına göre “Kötüniyet, iyiniyetli olmamak yani markanın varlığını bilmek veya öğrenebilecek durumda bulunmaktır. Hile, aldatma veya dolanmanın varlığını veya ….sayılı “Alvorada Kararına” göre “Konusunda uzman ve yurtdışı ile ilgili olan bir kuruluş; dünyadaki buluşları, gelişmeleri ve ilgili marka tescilleri vs. takip etmek ve bilmek zorundadır. Bu basiretli bir tacir olmanın sonucudur. ….sayılı Kararlar da aynı yöndedir).
“MK md. 2/2 hükmü dikkate alınarak başvurunun kötüniyetle yapılıp yapılmadığının araştırılması gerekir, başkasına ait bir markanın şöhretini sömürmek için yapılan başvuruların kötüniyetli addedileceğine şüphe yoktur” (….nın amacı herhalükarda kötüniyetli tescillerin önlenmesidir; bu hükümler MK. md.2’nin özel bir uygulamasından ibarettir”.
….07.04.2000 tarih ….sayılı Kararında da “Davalının, Davacının şöhretinden yararlanmak amacıyla hareket ettiği kullandığı yazılar ve dizaynların her yönüyle iltibas oluşturduğu sonucuna varılıp, davacının öncelik hakkı olduğunu bile bile kendi adlarına tescil ettirmeleri ve bu marka altında üretip pazarlamaları açıkça kötüniyetli olduklarını gösterdiğinden…” yönünde hüküm kurmuştur. …. sayılı kararında “uyuşmazlığa konu …. markasının tescil başvurusunun yapıldığı tarihte davacının şube sayısı, iş hacmi, faaliyet gösterdiği ülkeler dikkate alındığında, davalının aynı faaliyet alanında marka başvurusu yaparken davacıdan haberdar olmaması, basiretli tacir kriterine uygun olmayıp, davalının davacı markasının ününden faydalanmak amacında olduğu ve MK md. hükmüne aykırılık bulunduğuna” hükmedildiği belirtilmiştir.
… Dairesi tarafından, “davalının onlarca seçenek özgürlüğü varken bu derece benzer bir kelimeyi esas unsur olarak seçmesinin inandırıcı nedenlerinin açıklanamadığı” gerekçesiyle 14.04.2008 tarih…. sayılı kararında ….markalarına ilişkin karar iptal ve hükümsüzlük davalarının kabul edilmesi gerektiği yönünde hüküm kurulmuştur.
Kez….sayılı Kararında “ihtilaf konusu ibarenin herhangi bir anlamı olmayan harfler ve rakamlardan oluşması nedeniyle, davalı seçiminin tesadüften ibaret olamayacağı ve davalının fantezi bir ibare olan rg 512 ibaresini tescil ettirmesinin davacı markasından faydalanma kastını gösterdiği” vurgulanmıştır…..sayılı kararında “Davacı ticaret ünvanının ayırtedici kısmının … ibaresi olduğu, davalının bu ibareyi markasal olarak kullandığı, tescil ve kullanım ile üstün öncelikli hak sahibi olduğu; davalının …. ibaresini seçmesindeki nedeni hukuki olarak açıklayamadığı, davalının makul bir kimsenin marka seçiminde göstereceğini özeni göstermiş olsaydı Davacının markasından haberdar olacağı; kaldı ki basiretli tacir kriterine uygun hareket etmek zorunda olan davacının yazım tarzı ile davacı markasını kullanmasının davacının markasından haberdar olduğu anlamını taşıdığı ve bunun MK md.2 hükmüne aykırı olduğuna” karar verilmiştir. Aynı şekilde, …. sayılı kararında “yüzlerce seçenek özgürlüğü olan Davalının belirli bir tanınmışlığa ulaşmış özgün markayı ilişkilendirilebilecek sınıflardaki iki marka tescilinin davacının markasından yararlama amacı taşıyan kötüniyetli tescil olarak nitelendirildiği gerekçeleriyle….sayılı kararının kaldırılmasın…. ibareli markaların hükümsüzlüğüne, Davalı adına tescilli “….” alan adının tahsis ve kullanımının haksız rekabet ve markaya tecavüz olması nedeniyle iptaline ve terkin edilmesine” hükmedilmiştir.
Öncelikle, Davalı tarafından “Davalının dava konusu …ibaresi için marka başvurusunu 30.12.2004’de yaptığını; 27.02.2020’de ise süresinde yenileme işlemi yaptığını; Davacının 2004’de markayı tescil ettirip uzun yıllardır markayı ciddi şekilde kullandığı, hak sahibi olarak kendi markasının tescili istemesinin daha doğrusu süresinde yenilemek istemesinin gayet doğal olduğu” savunulmuştur. Ancak, yukarıda tablo halinde gösterildiği üzere, Davalı Kurumun resmi websitesindeki kayıtlarına göre, Davalının …ibaresi için ilk marka başvurusu 30.12.2004 tarihinde yapılmış ve 14.12.2015 tarihinde yenilenmiştir. 27.02.2020 tarihi, Davalının…sayılı …markasının yenileme tarihi değil, aynı ibareyi içeren davaya konu …. sayılı yeni markasının başvuru tarihidir.
Diğer yandan, dosya münderecatında, Davacının… ibaresi için yurtdışındaki marka tescillerinin başvuru tarih ve kapsamlarına, markasal fiili kullanım tarih ve kapsamına, markasının gerçekten tanınmış olduğuna, ödüller aldığına veya Davalının Davacının markalarından haberdar olduğuna işaret eden bir yazışma, ihtarname vs. belgeye ve buna rağmen Davalının …. sayılı …ibareli marka başvurularını yapmış olduğuna veyahut Davalının Davacı tarafından aleyhine marka iptal davası açılacağından davadan önceki bir tarihte haberdar olduğuna ilişkin delile rastlanmamıştır. Davacının Markalar Dairesine ve ….’a sunduğu itiraz dilekçelerinde “Davacının 01.07.2019 başvuru tarihli … sayılı… ibareli marka başvurusunun, “Mıknatıslı yataklar için elektrikli düzenleyici aparatlar, Mıknatıslı yataklar için elektrikli ölçme aletleri, cihazları, Ölçme cihazları” bakımından Davalıya ait … sayılı markanın gerekçe gösterilerek reddedilmesi üzerine, Davalıdan bu mallar için muvafakatname talebinde bulunularak anlaşmaya varılamaması halinde dava yoluna başvurulacağının Davalıya bildirildiği” de ileri sürülmüştür. Ancak dosya münderecatında bu iddiayı destekleyecek bir yazışma, ihtarname vs. belgeye de rastlanmamıştır.
Davalı Kurumun websitesine göre, davaya konu 27.02.2020 başvuru tarihli … sayılı başvuru markasına karşı Davacının 14.08.2020 tarihli Yayına İtirazı Davalıya 11.09.2020’de tarihinde tebliğ edilmiştir. Ancak, Davacı tarafından Davalıya karşı marka iptal davası 08.04.2020’de açılmış olduğundan, Davalının Davacı markasından en geç ve fakat davaya konu başvurudan sonra 08.04.2020 tarihinde haberdar olduğu anlaşılmaktadır.
Herhalükarda, davaya konu …. Kararında da gerekçe gösterilen ….sayılı kararında “önceki markanın varlığı hakkındaki mevcut veya muhtemel bilginin, başvurunun kötü niyetle yapıldığını tek başına göstermeyeceği ve tüm faktörlerin dikkate alınması gerektiği” hükmü verilmiştir. …. sayılı Kararında da “Kötüniyetin varlığının her somut olayın özelliklerine göre belirlenmesi gerektiği, markaların iltibasa yolaçması ve davalının uzun süredir davacı ile aynı sektörde faaliyet göstermesinin başlı başına kötüniyet ve hükümsüzlük nedeni oluşturmayacağı” vurgulanmıştır.
Davacı tarafından kötüniyet itirazına ilişkin üçüncü gerekçe olarak, davaya konu başvurunun aslında kullanılmayacak bir “ENGELLEME MARKASI” olduğu ileri sürülmüştür:
Öncelikle, başvurunun ticari mantığı ve başvuruya neden olan olayların kronolojisi, kötüniyetin tespitinde son derece önemlidir.
C-104/18 sayılı ….“Genel Mahkemenin kötüniyetin sadece karıştırılma olasılığına neden olabilecek bir işaret gerektirdiğine ilişkin görüşünün ilgili maddeye çok kısıtlı bir açı bahşettiğinden hatalı olduğu, işaretler arasında karıştırılacak düzeyde benzerlik olmadığında dahi, şartlara bağlı olarak kötüniyetten sözedilebileceği, kararda tescil için yapılan başvurunun ticari mantığı ve başvuruya neden olan olayların kronolojisinden sözedildiği halde yargılamada bu konuda tam inceleme yapılmadığı gerekçeleriyle bozma kararı verildiği” belirtilmektedir.
Ayrıca,….ın 11.06.2009 tarihli…. sayılı kararının 35 ve 41. paragraflarında ve 13.12.2012 tarihli T-136/11 sayılı ….Kararının 45. paragrafında, “Kötü niyetli başvuruların tespitinde, başvuru sahibinin, markanın tescil edilmesi için başvuruyu yaptığı tarihteki niyetinin dikkate alınması gerektiği” vurgulanmıştır.
“Marka sahibinin, markasını tescil ettirirken, markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, iyi niyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacı gütmesi gibi hallerde, kötü niyetli marka tescilinden bahsedilir” (Karasu, Rauf; Spekülasyon ve Engelleme Markaları,….
….Kararı”nda da “Marka korumasının amacına aykırı biçimde kötüye kullanılması yoluyla başkasının markasından haksız olarak yararlanmak veya gerçekte kullanılmayıp yedekleme, marka ticareti yapmak amacına veya şantaja yönelik başvuru ve tescillerin kötüniyetli olarak kabul edilmesi gerektiği” vurgulanmıştır.
Dava dilekçesinde “Davaya konu başvurunun Davacı markasının kendi faaliyet alanında tescil edilmesinin önüne geçmek olduğu” belirtilmekle birlikte, Davacının başvuru markasının kapsadığı 7, 12 ve 35. sınıflara konu mal ve hizmetlerden herhangi bir mal ve hizmetler bakımından markasını halihazırda kullanıldığı, bu kullanımın Davalı tarafından bilindiği ve edinebileceği bir tescilinin Davalının başvuru markasıyla engellenmiş olduğu izah edilmemiştir.
Davacının 27.02.2020 başvuru tarihli başvuru markasına ilişkin itiraz dilekçelerinde ise “Davacının 01.07.2019 başvuru tarihli …. sayılı… ibareli marka başvurusunun, “Mıknatıslı yataklar için elektrikli düzenleyici aparatlar, Mıknatıslı yataklar için elektrikli ölçme aletleri, cihazları, Ölçme cihazları” bakımından Davalıya ait…. sayılı markanın gerekçe gösterilerek reddi üzerine, Davalıdan bu malların tescili için muvafakatname talebinde bulunulduğu ve anlaşmaya varılamaması halinde dava yoluna başvurulacağının bildirildiği; anlaşma sağlanamadığından… sayılı …ibareli markanın kullanılmadığı gerekçesiyle marka iptal davası açıldığı ve Davalının ise kullanmama def’ini ortadan kaldırmak amacıyla aynı markaya aynı mal ve hizmetler için yeniden tescili için kötüniyetle yeni tescil başvurusunda bulunduğu” ileri sürülmüştür.
O halde, Davacının… ibareli markasını tescil ettirip kullanmak istediği ve engellendiğini ileri sürdüğü mallar, olsa olsa başvuru markasının zaten kapsamadığı 9. sınıfa konu “Mıknatıslı yataklar için elektrikli düzenleyici aparatlar, Mıknatıslı yataklar için elektrikli ölçme aletleri, cihazları, Ölçme cihazları” mallarıdır. Bu mallar için tescil engeli teşkil eden Davalı markası ise, bu malları zaten kapsamayan davaya konu başvuru markası değil, huzurdaki dava ve …. sayılı markasıdır ve bu marka İstanbul …. sayılı marka iptal davasının konusudur.
Davacı tarafından kötüniyet itirazına dördüncü gerekçe olarak, “Davacı tarafından Davalının …. numaralı markasını kullanmadığı gerekçesiyle….. marka iptal davasının açıldığı; Davalının taraflar arasında dava süreci devam ederken iptal kararı verilmesi ihtimaline karşı, zaten 2004’den beri kendisine ait bir marka ibaresinin aynısı için aynı sınıflarda başvuru yapılmasının kötüniyetin bir tezahürü olduğu” ileri sürülmüştür.
….ın T-136/11 sayılı kararının 27. Paragrafında “bir topluluk markası sahibinin önceki markalarının kullanılmama nedeniyle iptal edilmesinden kaynaklanacak sonuçları engellemek amacıyla, aynı markanın tekrar başvurusunu yapması, başvuru sahibinin kötü niyetle hareket edip etmediğini değerlendirirken dikkate alınabilecek bir husustur” şeklinde bir ifade kullanılmış olmakla birlikte, bu hususun dosya içerisinde mevcut tüm delillerle birlikte değerlendirilmesi gerektiği ve kötü niyet tespitinin tek bir iddiaya dayalı olarak ispatlanmanın ötesinde daha genel bir değerlendirmeyi gerektiği; başvuru sahibinin …. sayıyla tescilli markasına karşı kullanılmama nedeniyle iptal davası açıldığı ve İstanbul …. esas sayılı dosyasından ihtiyati tedbir konulduğunun tespit edildiği; buna karşın, belirtilen kararın, işbu itirazın incelendiği tarih itibarıyla henüz kesinleşmemiş olduğundan sadece bir davanın varlığına dayanarak başvurunun kötü niyetle yapıldığı sonucuna ulaşılamayacağı” ileri sürülmüştür.
… Kararında geçen …n 13.12.2012 tarih T-136/11 sayılı …. Kararı”nın 27. Paragrafında, aynen, “Önceki markaların kullanılmaması sebebiyle kısmen veya tamamen iptalinin sonuçlarından kaçınmak amacıyla bir topluluk markası sahibinin aynı marka için tekrar başvurusu yapması halinde, bu somut olgunun kötüniyetin tespitinde dikkate alınması gereken bir olgu olarak değerlendirilmesinin mümkün olduğu” vurgulanmıştır.
…Temyiz Kurulu’nun 22.07.2019 tarih ve….Kararı”na göre de “marka sahibinin markayı kullanmama nedeniyle kısmi veya tamamen markanın iptalinin sonuçlarının önüne geçmek amacıyla markanın yeniden başvurusunun sağlanması kötüniyet olarak değerlendirilmesi gerekir” (https://iprgezgini.org/2019/09/05/markanin-iptali-proseduru-ve-yeni-tarihli-marka-basvurulari-ile-kanun-yolunundolanilmasi-monopoly-karari).
…. sayılı kararında “bir marka hakkında gerçek hak sahipliği iddiasıyla açılmış bir hükümsüzlük davası biter bitmez ya da henüz bu dava devam ederken, aynı ya da benzer markanın tescili için yeni bir tescil başvurusunda bulunulması halinde kötüniyetin söz konusu olduğundan hükümsüzlük kararının isabetli olduğuna” karar verilmiştir.
Bu karar ve içtihatlarda, marka iptal davasında verilecek hükmün kesinleşmesi gibi bir koşul öngörülmediği ve kötüniyetine karine teşkil ettiği kabul edilen somut olgunun, zaten, iptal/hükümsüzlük davasının varlığı ve henüz sonuçlanmadan, verilmesi muhtemel bir marka iptal/hükümsüzlük hükmünü tesirsiz kılmak amacıyla yeni bir başvuru/tekrar başvurusu yapılması olduğu görülmektedir.
Diğer yandan, Davacının Davalının …. sayılı …markasına ilişkin marka iptal davasının tarihi 08.04.2020 iken, Davalının … sayılı davaya konu marka başvurusundan yani marka iptal olasılığı doğmasından daha önce 27.02.2020’de yapılmıştır.
Ayrıca, yukarıda tablo halinde gösterildiği üzere, Davalının, 30.12.2004 başvuru tarih ve … sayılı …markası 9, 37 ve 45. sınıflara konu mal ve hizmetleri kapsarken, Davalının huzurdaki davaya konu … sayılı …ibareli yeni markası farklı sınıflara/7, 12 ve 35. sınıflara konu mal ve hizmetleri kapsamaktadır. Dolayısıyla, Davalının…sayılı önceki marka tescili, Davalının huzurdaki davaya konu… sayılı …markasının kapsadığı 7, 12 ve 35. sınıflara konu mal ve hizmetler bakımından zaten hiçbir koruma sağlamadığı ve mahkeme kararıyla iptal edilmesinin, davaya konu marka tescilini etkilemeyeceği; ve başvuru markasının …sayılı markanın iptali ihtimaline karşı tescilin istenmiş bir tekrar markası” olmadığı anlaşılmaktadır.
Dolayısıyla, yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri, içtihat ve kararlar, tarafların iddia, savunma ve delilleri çerçevesinde, davaya konu başvurunun, Davacının kötüniyet iddiasına dayalı itirazına ve davasına mesnet gösterdiği markasıyla iltibas yaratacağı umudu/planı/niyetiyle, ve böylece haksız menfaat temin etmek amacıyla veya markayı gerçekte kullanılmayıp yedeklemek, marka ticareti yapmak veya şantaja yönelik veyahut davacıyı engellemek amaçlarıyla yapıldığının somut olgu ve delillerle ispatlanıp ispatlanamadığının takdiri gerekmektedir.
SONUÇ;
1) Davacının 01.07.2019 başvuru tarihli… markası ile Davalının 27.02.2020 başvuru tarihi…. sayılı …ibareli ve 30.12.2004 başvuru tarihli 2004/44926 sayılı …ibareli markalarının bütünsel genel izlenim yönünden görsel, işitsel ve kavramsal bakımdan yüksek düzeyde benzerlik taşıdığı;
2) Taraf markalarının kapsamındaki mal ve hizmetlerin yukarıda tablo halinde gösterildiği;
3) Davacı yanın kötüniyet iddiasına ilişkin tarafların iddia, savunma ve delillerinin yukarıda belirtildiği; ” şeklinde ifade edilmiştir.
Davacı vekilinin yeni bir heyetten rapor alınması talebi HMK 30.ncu madde kapsamında değerlendirilerek, sunulan rapor denetlenebilir, içeriği de ihtisas mahkemesi hakimliğince olumlu veya olumsuz değerlendirilebilir kabul edilerek yargılama gereksiz uzamasın diye bu talep reddedilmiştir.
GEREKÇE:
Davalı firmanın , daha önceden tescilli 2004/44926 sayılı “…” ibareli markasının kullanılmaması nedeniyle iptaline yönelik açılan davanın varlığına rağmen , yine davalı tarafca aynı ibareli 7, 12 ve 35. sınıflara konu mal ve hizmetleri kapsayacak şekilde 27.02.2020 tarihinde başvurusunu yaptığı 2020/24681 sayılı markadan dolayı kötüniyetli olduğu ileri sürülmektedir.
Her şeyden önce “Kötüniyetin” varlığı davalının marka başvurusuna SMK 6/9 maddesi kapsamında nisbi red sebebi oluşturacağı , kötüniyetin kanıtlanması halinde davalı markasının başvurusunun reddi, tescili halinde de hükümsüzlüğü (ilk başvuru anından geriye yönelik sonuç doğuracak şekilde yani hiç başvuru yapılmamış gibi) sözkonusu olabilecektir.
Yukarıda da açıklandığı üzere, Marka sahibinin, markasının tescili için başvururken markanın kullanılış amacı ve temel fonksiyonlarına (kapsamındaki ürünün/hizmetin o işletmeye aidiyetini sağlama ve diğer ürünler/hizmetler karşısında ayırt edicilik sağlama) aykırı bir şekilde, iyi niyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara başvuru markasını araç kullanıp şantaj yapma veya onları engelleme , onların var olduğunu bildiği/bilmesi gerektiği markası ile iltibas oluşturan işareti seçerek haksız çıkar elde amacı gütmesi gibi hallerde, kötü niyetli marka tescilinden bahsedilir.
Somut olayda; 2020/24681 sayılı davaya konu olan “…” ibareli markanın 7, 12 ve 35. sınıflardaki mal ve hizmetleri kapsayacak şekilde 27.02.2020 tarihinde başvurusu yapılmıştır.
İptal davasına konu edilen davalının….” ibareli önceki markası açısından bakıldığında;
Gerçekten de davalının iptal davasına konu aynı ibareli …sayılı önceki markası mevcut olmakla birlikte sonraki tarihli (buna rağmen iptal davası davalı başvurusundan daha sonra açıldığı da dikkate alınarak ) 2020/24681 sayılı markasındaki mal/hizmet farklılığı oluştuğundan ( buna göre 2020/24681 sayılı davaya konu olan “…” ibareli markanın 7, 12 ve 35. sınıflardaki mal ve hizmetleri kapsar iken , 2004/44926 sayılı markası 9, 37 ve 45. sınıflara konu mal ve hizmetleri kapsadığından ) önceki markanın iptal edilebilmesi halinin sonraki markayı yani dava konusu markayı etkilemesi sözkonusu olmadığından bu markanın iptaline dayalı açılan dava dolayısıyla sonraki başvurunun kötüniyetli olması mümkün görülmediğinden …. kararı bu açıdan yerinde ve doğru olduğu sonucuna varılarak davacı tarafın bu iddiası kabul görülmediği; Nitekim bilirkişi raporunda bu husus ” Davacının Davalının 2004/44926 sayılı …markasına ilişkin marka iptal davasının tarihi 08.04.2020 iken, Davalının … sayılı davaya konu marka başvurusundan yani marka iptal olasılığı doğmasından daha önce 27.02.2020’de yapılmıştır. Ayrıca, yukarıda tablo halinde gösterildiği üzere, Davalının, 30.12.2004 başvuru tarih ve …. sayılı …markası 9, 37 ve 45. sınıflara konu mal ve hizmetleri kapsarken, Davalının huzurdaki davaya konu …sayılı …ibareli yeni markası farklı sınıflara/7, 12 ve 35. sınıflara konu mal ve hizmetleri kapsamaktadır. Dolayısıyla, Davalının 2004/44926 sayılı önceki marka tescili, Davalının huzurdaki davaya konu …. sayılı …markasının kapsadığı 7, 12 ve 35. sınıflara konu mal ve hizmetler bakımından zaten hiçbir koruma sağlamadığı ve mahkeme kararıyla iptal edilmesinin, davaya konu marka tescilini etkilemeyeceği; ve başvuru markasının “2004/44926 sayılı markanın iptali ihtimaline karşı tescilin istenmiş bir tekrar markası” olmadığı anlaşılmaktadır.” şeklinde izah edildiği;
2) Davaya konu başvurunun davacıyı “ENGELLEME / ŞANTAJ ARACI ” olarak yapılması iddiası;
Her ne kadar davacı taraf davalının marka başvurusunu kendisinin faaliyet alanını engelleme amacını güttüğünü ileri sürse de bilirkişi raporunda da yukarıda ” Dava dilekçesinde “Davaya konu başvurunun Davacı markasının kendi faaliyet alanında tescil edilmesinin önüne geçmek olduğu” belirtilmekle birlikte, Davacının başvuru markasının kapsadığı 7, 12 ve 35. sınıflara konu mal ve hizmetlerden herhangi bir mal ve hizmetler bakımından markasını halihazırda kullanıldığı, bu kullanımın Davalı tarafından bilindiği ve edinebileceği bir tescilinin Davalının başvuru markasıyla engellenmiş olduğu izah edilmemiştir.
Davacının 27.02.2020 başvuru tarihli başvuru markasına ilişkin itiraz dilekçelerinde ise “Davacının 01.07.2019 başvuru tarihli … sayılı… ibareli marka başvurusunun, “Mıknatıslı yataklar için elektrikli düzenleyici aparatlar, Mıknatıslı yataklar için elektrikli ölçme aletleri, cihazları, Ölçme cihazları” bakımından Davalıya ait… sayılı markanın gerekçe gösterilerek reddi üzerine, Davalıdan bu malların tescili için muvafakatname talebinde bulunulduğu ve anlaşmaya varılamaması halinde dava yoluna başvurulacağının bildirildiği; anlaşma sağlanamadığından 2004/44926 sayılı …ibareli markanın kullanılmadığı gerekçesiyle marka iptal davası açıldığı ve Davalının ise kullanmama def’ini ortadan kaldırmak amacıyla aynı markaya aynı mal ve hizmetler için yeniden tescili için kötüniyetle yeni tescil başvurusunda bulunduğu” ileri sürülmüştür.
O halde, Davacının… ibareli markasını tescil ettirip kullanmak istediği ve engellendiğini ileri sürdüğü mallar, olsa olsa başvuru markasının zaten kapsamadığı 9. sınıfa konu “Mıknatıslı yataklar için elektrikli düzenleyici aparatlar, Mıknatıslı yataklar için elektrikli ölçme aletleri, cihazları, Ölçme cihazları” mallarıdır. Bu mallar için tescil engeli teşkil eden Davalı markası ise, bu malları zaten kapsamayan davaya konu başvuru markası değil, huzurdaki dava ve ….Kararının konusu olmayan Davalının…. sayılı markasıdır ve bu marka İstanbul …. sayılı marka iptal davasının konusudur. ” şeklinde izah edilen ve özetlenen görüşe aynen itibar edilerek davalının 27.02.2020 tarihli başvuru markasının davacıyı “ENGELLEME / ŞANTAJ ARACI ” olarak kullanıldığı ispat edilemediği sonucuna varılmıştır.
3) Davaya konu başvurunun davacının tescilli ve tanınmış markasının varlığından haberdar olunduğu, onun tanınmışlığından/itibarından haksız yarar sağlama iddiası;
Her şeyden önce davalı tarafın davacıya ait tanınmış olduğu belirtilen markayı bilip bilmediği, çok sayıda seçenek arasında başvuru markasını seçmesindeki tercihi, davacın tanınmış olduğu iddia edilen markasının kapsamı ile aynı kapsamda başvuru yaptığı iddialarının değerlendirilmesinde ; yine benimsenen bilirkişi raporunda yukarıda izah edilen ” dosya münderecatında, Davacının… ibaresi için yurtdışındaki marka tescillerinin başvuru tarih ve kapsamlarına, markasal fiili kullanım tarih ve kapsamına, markasının gerçekten tanınmış olduğuna, ödüller aldığına veya Davalının Davacının markalarından haberdar olduğuna işaret eden bir yazışma, ihtarname vs. belgeye ve buna rağmen Davalının…. sayılı …ibareli marka başvurularını yapmış olduğuna veyahut Davalının Davacı tarafından aleyhine marka iptal davası açılacağından davadan önceki bir tarihte haberdar olduğuna ilişkin delile rastlanmamıştır. Davacının Markalar Dairesine ve ….’a sunduğu itiraz dilekçelerinde “Davacının 01.07.2019 başvuru tarihl… sayılı… ibareli marka başvurusunun, “Mıknatıslı yataklar için elektrikli düzenleyici aparatlar, Mıknatıslı yataklar için elektrikli ölçme aletleri, cihazları, Ölçme cihazları” bakımından Davalıya ait …. sayılı markanın gerekçe gösterilerek reddedilmesi üzerine, Davalıdan bu mallar için muvafakatname talebinde bulunularak anlaşmaya varılamaması halinde dava yoluna başvurulacağının Davalıya bildirildiği” de ileri sürülmüştür. Ancak dosya münderecatında bu iddiayı destekleyecek bir yazışma, ihtarname vs. belgeye de rastlanmamıştır. Davalı Kurumun websitesine göre, davaya konu 27.02.2020 başvuru tarihli 2020/24681 sayılı başvuru markasına karşı Davacının 14.08.2020 tarihli Yayına İtirazı Davalıya 11.09.2020’de tarihinde tebliğ edilmiştir. Ancak, Davacı tarafından Davalıya karşı marka iptal davası 08.04.2020’de açılmış olduğundan, Davalının Davacı markasından en geç ve fakat davaya konu başvurudan sonra 08.04.2020 tarihinde haberdar olduğu anlaşılmaktadır. ” şeklinde izah edilen ve özetlenen görüşe aynen itibar edilerek davalının 27.02.2020 tarihli başvuru markasının davacının tescilli ve tanınmış markasının varlığından haberdar olunduğu, onun tanınmışlığından/itibarından haksız yarar sağlama olarak değerlendirilemeyeceği, sırf işaret benzerliğinin de kötüniyetin varlığı olarak kabul edilemeyeceği sonucuna varılmıştır.
Tüm bu gerekçelerle dava konusu başvuru markası açısından SMK 6/9 maddesi anlamında kötüniyetli başvuru yapıldığı iddiası kanıtlanmadığından ve bu yönde alınan… kararı doğru olduğundan davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar harcından peşin alınan 59,30 TL’nin düşümü ile bakiye 21,40 TL’nin davacıdan tahsiliyle Hazine’ye gelir kaydına,
3-AAÜT uyarınca 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalılara verilmesine,
4-Karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının taraflara iadesine,
Dair verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı, 6100 sayılı HMK 341 ila 345 inci maddesine göre tebliğden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememiz aracılığı ile ….Mahkemesine istinaf kanun yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar okunup açıklandı. 06/04/2022
Katip …
¸e-imza
Hakim …
¸e-imza