Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/160 E. 2022/36 K. 09.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

T.C. “TÜRK MİLLETİ ADINA”
ANKARA
4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR
HUKUK MAHKEMESİ
K A R A R
ESAS NO : 2021/160
KARAR NO : 2022/36

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … -…
DAVALI : 1- … -… …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : 2-….
VEKİLİ : Av. … -….
DAVA : Marka … sayılı YİDK Kararı İptali- Hükümsüzlük
DAVA TARİHİ : 31/05/2021
KARAR TARİHİ : 09/02/2022 Yazım Tarihi : 28/02/2022

İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde ÖZETLE:Davacı, dava ve replik dilekçelerinde özetle; davacının 2015 yılında Kayseri’de başladığı faaliyetleri ve “…”, “… …” ibareli markaları ile ilgili sektörde bilinir hale geldiğini, davacının bu markalarına yapmış olduğu reklam harcamalarının 10 milyon TL civarına eriştiğini,… sitesi altında gerçekleştirdiği ürün satışlarının 15 milyon TL. olduğunu, hal bu iken davalı firmanın “…” ibareli markayı davacının markalarının tescilli olduğu ve kullanıldığı emtialarda tescil ettirmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, zira taraf markalarında ortak olarak yer alan“SUCUK” ibaresini gören ortalama tüketicilerin, davalının markasının davacının seri markalarının bir devamı olarak algılamasının ve markaları karıştırmasının yüksek ihtimal olduğunu, davalının markasında “…” ibaresinin ilk anda göze çarpan, esas unsur olarak kullanıldığını, işarette geçen “KULÜBÜ” ibaresinin de davacının muhtelif markalarında geçen “EVİ” ibaresiyle kavramsal açıdan yakın benzer olduğunu, davacının davasına mesnet aldığı markaların tanınmış marka olduğunu, davalının “…” ibaresini kendisine marka olarak seçerek bu özgün, tanınmış ve ayırt edici niteliği yüksek seri markalara yakınlaşma çabası içerisinde olduğunu, içerisinde tanınmış marka benzerini barındıran bir markanın seçilmesinin tesadüf olamayacağını, davacının bu markalarına ciddi yatırımlar yaptığını, davalının davacının markalarının tanınmışlığından yararlanma amacının kötü niyetin ve haksız rekabet saikinin tezahürü olduğunu, davalı firmanın huzurdaki davada kullanmama def’ ileri süremeyeceğini, zira davalının bu def’iyi TÜRKPATENT nezdindeki işlem dosyasına sunduğu itirazlarında ileri sürmemiş olduğunu iddia ederek, TÜRKPATENT YİDK’nın … sayılı kararının iptalini ve … sayılı markanın hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı kurum vekili dilekçe ve beyanında ÖZETLE: Alınan kararlar ve yapılan işlemlerin usule ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı firma Vekili dilekçe ve beyanında ÖZETLE: huzurdaki davanın 2 aylık yasal süresi içerisinde açılmadıysa usulden reddinin gerektiğini, uyuşmazlık konusu olan “sucuk” ibaresinin dava konusu edilen markanın kapsamına alınmak istenilen emtialar açısından markasal hüviyette ayırt ediciliğinin bulunmadığını, dolayısıyla taraf markalarında sadece yan/tali unsur olarak kullanıldığının kabul edilmesi gerektiğini, zaten de davacının markalarındaki şekil unsurları da gözetildiğinde taraf markalarının görsel, işitsel ve kavramsal açılardan benzemediğini, taraf markalarının aynı emtialarda kullanılacak olmasının markaların tüketici nezdinde karıştırılacağını söylemek için tek başına yeterli bir sebep olmadığını, davacının davasına mesnet aldığı markalarını kullandığını ispat etmesi gerektiğini! zira davacının davasına mesnet aldığı markalarını sadece 29. Sınıfa giren emtialarda kullandığını dilekçelerinde ikrar ettiğini, davacının davasına mesnet aldığı markalarının tanınmış olduğunun ispat edilemediğini, dolayısıyla davacının tanınmışlığa dayalı iddialarının somut olaya uygulanamayacağını, aymı şekilde davacının kötü niyete dayalı iddialarının da ispat edilemediğini, bu nedenlerle de davadaki taleplerin reddinin gerektiğini savunmuştur.
MUHAKEME:HMK kapsamında “Yazılı Yargılama Usulü ” uygulanmıştır.
DELİLLER ve DEĞERLENDİRME:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı firmanın … başvuru sayılı markası ile davacı tarafın kurum nezdinde ileri sürdüğü mesnet markalar arasında SMK 6/1 maddesi açısından iltibas koşulları oluşup oluşmadığı, davalı başvurusunun SMK 6/9 maddesine göre kötü niyetli yapılıp yapılmadığı, Türk Patent’in … sayılı YİDK kararının iptalinin gerekip gerekmediği, hükümsüzlük talebi açısından iltibas ve kötü niyet iddialarına ilaveten davacı tarafın markalarının SMK 6/5 maddesine göre iddiasının yerinde ve doğru olup olmadığı noktasında olduğu anlaşılmıştır.
YİDK kararının 31/03/2021 tarihinde davacı tarafa tebliğ edildiği, davacının da 5000 sayılı TürkPatent Kanununun 15/C maddesinde öngörülen iki aylık süre içerisinde 30/05/2021 tarihinde ve 6769 sayılı SMK 156.ncı maddesinde görevli ve yetkili mahkemeye dava açtığı anlaşılmıştır.
TÜRKPATENT … sayılı YİDK’nun kararında; ” … başvuru numaralı “sucuk kulübü” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvurunun 2007/44126, 2016/56499, 2017/49995,/2018/15462, 2018/15467, 2018/15479, 2018/17014, 2013/59586 sayılı “sucukevi şekil”, “şahin sucuk evi” “şahin 7/24 sucukevi”, “sucukoloji”, “sucukolog”, “sonsucuk”, “sucukson!”, “mağarasucuğu” ibareli markalar ile karıştırılma ihtimali, kötüniyet, diğer gerekçelerle 6769 s. SMK’nın 6 ncı maddesi uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir.
….Yapılan değerlendirme sonucunda, başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markalarda ortak olan “sucuk” kelimesinin ayırt edici niteliği düşük/olmayan bir ibare olduğu, başvuru ile söz konusu markaların ortalama tüketicide bütüncül bir algı bırakacağı kanaatine varılmış, dolayısıyla işbu başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markaların kavramsal düzeyde dahil olmak üzere ilişkilendirme ihtimali de dahil karıştırmaya yol açabilecek derecede benzer bulunmadığından 6/1 bendi gerekçeli itirazın reddi gerekmiştir.
Diğer taraftan, her marka özgünlük derecesi, tasarımı, tescile konu mallar/hizmetlerin ve bu mal ve hizmetlerin tüketici grubunun özellikleri, markanın tescil kapsamındaki mal/hizmetler üzerindeki ayırt edici niteliği gibi unsurlar açısından kendine özgü özellikler taşıdığından ve ancak tüm bu unsurların birlikte değerlendirilmesi sonunda tescil başvurusuna ilişkin karar oluşturulabildiğinden dilekçede başka marka başvurularına ilişkin verilen kararların işbu itirazın değerlendirilmesinde dayanak gösterilmesi haklı bulunmamıştır.
Son olarak, başvurunun kötü niyetle yapıldığı yönünde somut ve elle tutulur delillere rastlanmadığından Kurul’da başvurunun kötü niyetle yapıldığı yönnüde bir kanaat de oluşmadığından, bu iddiaya dayalı itiraz haklı görülmemiştir.
Karar: İtirazın reddine” şeklinde ifade edilmiştir.
6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU (10/01/2017 yürürlük)
Madde 6 (Marka tescilinde nispi ret nedenleri)
“(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(9)Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.”,
Madde 25 ” (1) 5 inci (mutlak red nedenleri ) veya 6 ncı ( nisbi red nedenleri ) maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. ” hükmü yer almaktadır.
SMK 6/1 maddesi anlamında iltibastan bahsedebilmek için ;
Her iki taraf markasının AYNI işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) BENZERLİĞİ olması,
Her iki taraf markasının benzer işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) AYNIYETİ olması,
Her iki taraf markasının BENZER işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) BENZERLİĞİ olması, ihtimali aranır.
Markaların karıştırılmasından söz edebilmek için ise , dava konusu marka ile itiraza mesnet marka/markalar arasında hedef tüketici kitlesi (orta düzeydeki) yönünden markaların “görsel”, “işitsel” ve “kavramsal” özellikleri dikkate alarak genel ve bütünsel açıdan benzerlik ihtimali olması , yine tescilli marka ile tescil olunmak istenen işaret arasında markayı taşıyan her iki ürünün işletmesel kökeninin aynı veya birbirleriyle bağlantılı (idari-ekonomik) işletmeler tarafından üretilmiş olabileceği noktasında bağlantı kurulması (ilişkilendirilme) ihtimalinin bulunması gerekir. Karıştırılma kavramının varlığı için “somut bir karıştırma” eyleminin varlığı şart olmayıp böyle bir tehlikenin varlığı dahi yeterli olacaktır.
SMK 6/5 maddesi anlamında tanınmışlıktan bahsedebilmek için ;
Toplumda (Türkiye sınırlarında) tanınmışlık düzeyine ulaşmış olması koşuluyla, tescilli bir markanın, aynı veya benzerinin farklı mal ve hizmetlerde kullanılması amacıyla yapılan marka başvurusu, tanınmışlığından haksız yarar sağlanabileceği, itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumlarda, tanınmış marka sahibinin itirazı üzerine ret edilir.
Yargıtay içtihatlarında tanınmışlık “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir. Bu hallerde başkasının başvuru markası dolayısıyla şayet taraf markaları aynı/benzer mal/hizmet içermiyorsa ve bu marka başvurusu nedeniyle haksız yarar sağlanabileceği, onun itibarına zarar verebileceği veya onun ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği hallerinde nisbi red sebebi sayılarak başvuru markası engellenebilecektir.
Doktrin ve çeşitli yargı kararları dikkkate alınıp bakıldığında KÖTÜNİYET kriteri “Marka sahibinin, markasını tescil ederken, markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, iyi niyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacı gütmesi gibi hallerde, kötü niyetli marka tescilinden bahsedilir. Marka başvurusunun kötü niyetli bir başvuru olabilmesi için, marka başvurusu sırasında kötü niyetli olarak markanın amacı ve temel işlevi dışında bir amaçla kullanılması gerekir. Dolayısıyla kötü niyetin kabulü için, marka için başvuruda bulunan kişi, markanın temel işlevleri olan ürünün işletmeye aidiyetini sağlama ve diğer ürünler karşısında ayırt edicilik sağlama fonksiyonu dışında bir amaçla veya marka üzerindeki gerçek hak sahibinin markadan yararlanmasını engellemek veya markanın ün ve şöhretinden yararlanmak suretiyle haksız çıkar edinme gibi bir amaçla hareket etmelidir.” şeklinde görüşler yer almaktadır.
Yukarıdaki kriterler, taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;
Davalı başvuru Markası Davacı Markaları
Sucuk Kulübü ( …) Şekil+Sucukevi (2007/44126)
29,35,43 05,29,35,43
Şekil+Şahin Sucuk Evi( 2016/56499)
43

Bilirkişi heyetinden alınan 11.01.2022 tarihli raporda ÖZETLE; ” 1) Karşılaştırılan işaretlerin/markaların görsel, işitsel ve kavramsal açılardan ve genel görünümleri itibariyle benzer olmadığı,
2) Karşılaştırılan işaretlerde ortak olan “SUCUK” ibaresinin gıda ile ilintili emtialar açısından markasal hüviyette ayırt ediciliği çok düşük/zayıf bir ibare olduğu, davacının “SUCUK” ibaresine markasal anlamda korunması gereken ilave bir ekonomik değer kattığının yeterli nitelikte/nicelikte/içerikte delil ile ispat edilemediği,
3) Davalının markasının kapsamına alınmak istenilen tüm emtialar açısından emtia ayniyeti şartının gerçekleştiği,
4) Dava konusu edilen gıda ile ilintili mal ve hizmetlerin hitap ettiği ortalama alıcı/tüketici kitlesinin seçicilik/algı/dikkat/özen seviyesinin, bunları satın alırken düşük olduğu,
5) (1) ve (2) nolu bentlerde yer alan sebeplerden dolayı, (3) ve (4) nolu bentlerdeki tespitlere rağmen, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin/iltibas tehlikesinin bulunmadığı,
6) Hükümsüzlük talepli dava açısından, davacının “tanınmışlık” iddiasının davalının markasının hükmüne bir etkisinin olamayacağı,
7) Davacının “kötü niyet” iddialarının değerlendirmesinin hukuki niteliği yüksek olduğundan Sayın Mahkeme tarafından yapılması gerektiği,
8) Dava konusu edilen 29.03.2021 tarihli ve … sayılı YİDK kararının, bu değerlendirmeler ile çelişmediği/uyumlu olduğu,
9) Davacının hükümsüzlük talebinin bu değerlendirmeler ile uyumlu olmadığı,,” şeklinde ifade edilmiştir.
Davacı ve davalı firma vekilinin yeni bir heyetten rapor alınması talebi HMK 30.ncu madde kapsamında değerlendirilerek, sunulan rapor denetlenebilir, içeriği de ihtisas mahkemesi hakimliğince olumlu veya olumsuz değerlendirilebilir kabul edilerek yargılama gereksiz uzamasın diye bu talep reddedilmiştir.

GEREKÇE:
Tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede görsel, sescil ve anlamsal benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınmakla beraber münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin de nazara alınarak belirlenmesi gerektiğinden hareketle;
Davalının ” Sucuk Kulübü ” ibareli marka başvurusu ile davacının yukarıda belirtilen “Şekil+Sucukevi ” ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve sesçil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, her iki marka açısından asli unsurlar olan “… ” ibarelerinin karşılaştırılarak benzerlik mukayesesi yapıldığı;
İşin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, mesnet marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu mallar/hizmetler için ayırdığı satın alma/yararlanma süresi içinde, davalının ” Sucuk Kulübü” ibareli başvuru markasını gördüğünde derhal ve hiç düşünmeden davacının “Şekil+Sucukevi ” ibareli tescilli markasından farklı bir marka olduğunu algılayamayacağı, benzerlik nedeniyle her iki markada yanılgı yaşayabileceği , ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından benzerlik nedeniyle başvuru konusu işaret ile davacı markası arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı mallar/hizmetler algısı oluşabileceği yani markaları karıştırabileceği, bu açıdan SMK 6/1 maddesindeki iltibas koşulları oluştuğu , (aksi yöndeki bilirkişi görüşüne HMK 282 .nci maddede ” Hâkim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir.” hükmünden hareketle yukarıdaki gerekçe ile iştirak edilmediği) ;
Yukarıda belirtilen şekilde iltibas oluşmakla beraber SMK 6/5 maddesindeki tanınmışlık koşulu ( davacıya ait tanınmış olduğu iddia edilen markadan davalı marka başvurusu nedeniyle ” haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği ) ile dava konusu markanın kötüniyetli olarak başvurusu yapıldığı kanıtlanmasa da bu durumlar SMK 6/1 maddesindeki iltibası ortadan kaldırmadığı;
Kanaatine varılarak neticeden davanın kabulü gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davanın KABULÜNE,
2-Dava konusu Türk Patentin … sayılı YİDK kararının iptaline,
3-Dava konusu … sayılı marka tescilli olduğundan hükümsüzlüğüne, sicilden terkin edilmesine, karar kesinleştiğinde Türk Patente müzekkere yazılmasına,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar harcından peşin alınan 59,30 TL’nin düşümü ile bakiye 21,4 TL’nin davalılardan tahsiliyle Hazine’ye gelir kaydına,
5-AAÜT uyarınca 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalılardan tahsiliyle davacıya verilmesine,
6-Davacının yaptığı; 2.100.00 bilirkişi ücreti, 199,5 TL tebligat ücreti, 59,30 TL ilk harç masrafı olmak üzere toplam 2.358,8‬. TL yargılama giderinin davalılardan tahsiliyle davacıya verilmesine,
7-Karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının taraflara iadesine,
Dair verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı, 6100 sayılı HMK 341 ila 345 inci maddesine göre tebliğden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememiz aracılığı ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf kanun yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar okunup açıklandı. 09/02/2022

Katip …
¸e-imza

Hakim …
¸e-imza