Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C. “TÜRK MİLLETİ ADINA”
ANKARA
4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR
HUKUK MAHKEMESİ K A R A R
ESAS NO : 2021/145
KARAR NO : 2022/103
HAKİM : … …
KATİP : … …
DAVACI : … – …
DAVA : Marka 2021-M-1621 sayılı YİDK Kararı İptali- Hükümsüzlük
DAVA TARİHİ : 12/05/2021
KARAR TARİHİ : 11/04/2022 Yazım Tarihi:06/05/2022
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde ÖZETLE: Davalının 05., 29., 30., 35. ve 43. sınıflarda tescili talep edilen “T… ” markasında, tıpkı Davacının “… KESİM” markasında olduğu gibi, beyaz zemin üzerine siyah düz yazı karakterleri ve aynı yazı tipinin tercih edildiği, Davacı ile bütünleşmiş olan “…” ibaresinin hiçbir değişik yapılmadan yahut sonuna ek almaksızın birebir kullanıldığı; Davalı’ya ait ““…’DAN … ORAN” markasındaki ayırt edici niteliği haiz tek ibare olan “…” ibaresinin, herhangi bir değişikliğe uğramaksızın, birebir kullanılmış olmasının, Davacının “(…) … DİLİM” markası açısından da markalar arasındaki görsel benzerliği ortaya koyduğu; “…” ibaresinin, TÜRKPATENT nezdinde T/02605 başvuru numarası ile “tanınmış marka” olarak tescilli bir çatı marka olduğu; Davacının temel olarak korumayı hedeflediği esas ibarenin “… DİLİM” ibaresi olduğu; YHGK 07.06.2006 tarihli ve 2006/11-338 E. 2006/338 K. sayılı kararında “Davalı başvurusunun konusu olan işarette “…’ sözcüğü büyük, ‘…’ kelimesi daha küçük yazılmasına karşın göze, kulağa ve hafızaya hitap eden vasfı sebebiyle … kelimesi de ‘…’ sözcüğüyle birlikte bu markada ayırt edildiği temsil ettiği; ‘…’ sözcüğü zaten markanın sahibi olan şirketin unvanının ayırt edici eki olduğundan, ‘…” unvanlı şirketin bu marka altında satışa arz edeceği ürünleri, sadece diğer işletmelerin ürünlerinden ayırdığını değil, bu marka altında ürettiği ürünün, diğer ürettiklerinden farklı olduğunu belirtmek için de kullanılmakta olduğu; bunun da işarette ‘…’ kelimesini ‘…” sözcüğünden daha çok, esas ve hâkim unsur haline getirdiği” hükmünün verildiği; Davalı Şirket’in başka markalarında da yer alan ““…/…’DAN” ibaresinin çatı marka ve dava konusu markada tali bir unsur olduğu; benzerlik incelemesine konu markalar açısından bahsi geçen ürün grubu da dikkate alındığında, “ORAN”, “KESİM, “DİLİM” gibi son derece yaygın ve genel ibarelerin benzerlik incelemesinde dikkate alınması mümkün olmadığı; Davacıya ait birçok “…” esas unsurlu marka bulunduğundan, başvuru arkasının Davacının seri markası olarak algılanacağı; ihtilaf konusu markasının 05., 29., 30., 35. ve 43. sınıflar nezdinde sayılan mal ve hizmetleri ihtiva ederken, Davacının “… KESİM” ve “(…) … DİLİM” markaları da 29., 30. ve 35. sınıfları ihtiva ettiğinden sınıfsal benzerlik şartının da gerçekleştiği; Yargıtay 11. HD. 27.09.2017 tarihli ve 2016/2539 E. 2017/4808 K. sayılı kararında “davacının ‘…” biçimindeki tanınmış Markasının, davalı tarafça… ‘ markalı malların kimden geldiği yönünde tereddüt yaşayabileceği, davacı ve davalı arasında işletmesel bir bağlantı kurabileceği, yine davacının … markasının gıda sektörü bakımından tanınmış bir marka olduğu ancak bu tanınmışlığın gıda sektörü dışına taştığı, … markasının 23. Sınıftaki iplikler emtiası bakımından kullanılması durumunda 22 da, davacının markasının toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle davalı tarafça haksız bir yararlanmanın söz konusu olabileceği””ne karar verildiği; … Sayılı kararında “ Davacının “…” ibareli markaları ile “…. ” ibareli marka arasında “görsel, işitsel ve kavramsal olarak ve genel izlenim itibariyle karıştırılma riski bulunacak düzeyde benzerlik bulunduğuna” hükmedildiği; Davacının 1923’de – faaliyetlerine başladığı, 2018’den beri “Fazlıoğlu Et ve Et Ürünleri Gıda San. Tic. A.Ş” unvanı ile ülke çapında et sektörüne pastırma ve sucuk başta olmak üzere 100’ü aşkın farklı ürün yelpazesi ile üretimine devam ettiği; TÜRKPATENT nezdinde T/02605 başvuru numarası ile tanınmış marka olarak tescilli “…” çatı markası başta olmak üzere söz konusu Marka ailesi bünyesinde yer alan “…” ve türevi ibareli markalarını Türkiye pazarında aranır konuma getirdiği; 2011 yılından yaratılan “… KESİM” ve “… DİLİM” markalarının uzun süredir de aktif olarak kullanıldığı; başvuru markasının davacının uzun yıllardır yapmış olduğu yatırımlar sonucunda markasına kazandırdığı tanınmışlık ve ayırt edicilik karakteri zedeleyeceği, ticari itibar kaybına uğratacağı ve yaratacağı karışıklık sebebiyle Davacının hizmet ve ürünlerinin kalitesine güvenen müşterilerin de zarara uğrayabileceği; Davalı’nın davaya konu “… ORAN” ibaresini ihtiva eden Davalı tarafından tesadüfen seçilmediği, ülke genelinde tanınmış olan “…” esas unsurlu markalarından haberdar olmadığının düşünülmesi mümkün olmadığı ve bu markaların ün ve itibarından haksız fayda sağlamayı amaçladığı” ileri sürülerek, 04.03.2021 tarihli ve 2021-M-1621 sayılı kararının iptaline; 2020/34862 sayılı markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi talep edilmiştir.
SAVUNMA:
Davalı kurum vekili dilekçe ve beyanında ÖZETLE: Alınan kararlar ve yapılan işlemlerin usule ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı firma Vekili dilekçe ve beyanında ÖZETLE: “Davalının 2011/110118 sayılı markasının – “… … ORAN” şeklindeki kelime unsurundan oluşmakta olup, şirket ismi olan “…” ibaresi ile başladığı, dikkat ve vurguyu buraya çektiği; Davacının markalarında “… Oran” ibaresi bulunmadığı; “… Oran” ibaresinin günlük hayatın her alanında kullanılan birçok kez haberlere bile konu olmuş özellikle sanat ve mimaride kullanılan matematiksel bir ifade olduğu ve özellikle uyum ve güzelliği simgelemek için kullanıldığı; Davacının markalarındaki “… KESİM ” kelimesi ile başvuru markasındaki … …kelimesinin anlam ve algısının farklı olduğu; taraf Markalarında kullanılan esas unsurlarının ve markalardaki kelimelerin başlangıcı ve sonunun ve tertip tarzlarının farklı olduğu; bunun markaları sadece görsel olarak değil, işitsel ve anlamsal düzeyde birbirinden ayırdığı; markalar arasındaki tek benzerliğin … gibi ayırt edicilik düşük, ve anlamı herkes tarafından bilinen, davacının yaratmadığı, sıradan bir ibarenin aynı olması olduğu, Davacının 2011/110158 sayılı markası incelendiğinde, markanın, kırmızı, mavi sarı ve beyaz renk unsularından oluştuğu, daire ve kurdele şeklinde bir çerçeve içerisinde konumlandırıldığı, markada, en üstte olacak şekilde, büyük harflerle ve büyük puntolarla … ibaresine yer verildiği; Davalı markasında ise buna benzer şekil ve renk unsurları yer almadığı; Davalı markasında logonun atında küçük puntolarla kaleme alınmış “… Dilim” tamlamasına da yer verildiği; taraf markalarında bütün unsurlarıyla birlikte yaratılan algı ve imajın farklı olduğu; tarafların farklı gıda çeşidinde faaliyet gösterdiği; davalı daha çok kuruyemiş, şekerleme ve kahve üzerine faaliyet gösteren bir şirketken davacı tarafın faaliyetinin daha çok et ürünleri üzerine olduğu; ülkemizin de kabul edip imzaladığı 02.10.2014 tarihinde yayınlanan “Nispi Ret Nedenlerine İlişkin Ortak Uygulama Hakkında Ortak İletişim Karıştırılma İhtimali (Ayırt edici olmayan/zayıf bileşenlerin etkisi)” başlıklı mutabakat metninin de değerlendirme yapılırken göz önüne alınması gerektiği; zaten … kelimesinin Davalı markasında geri planda ve gerçek anlamıyla kullanıldığı, tamlama şeklinde … …ibaresinin farklı bir anlama geldiği, bu farklılıkların ortalama tüketici kitlesi tarafından ilk bakışta algılanabileceği, … … …ibareli marka ile davacı markalarının karıştırılma ihtimalinin olmadığı; “…” ibaresinin kullanıldığı 29,30 ve 35. sınıflarda ve tamamına yakını 29.sınıfta yer alan TOPLAM 109 adet markanın bulunduğu; davacının dava konusuna dayanak yaptığı “… KESİM ” markasına çok daha yakın olan, ete-et kesimine çağrışım yapan ve 29.sınıfta yer alan … SATIR, … IZGARA, … ETKUZU, … DÖNER, … BIÇAK gibi markaların mevcut olduğu; Davacı taraf, markalarının tanınmış markalar olduğunu, müvekkilin markasının tescil edilemeyeceğini iddia ederken bilgi ve belge sunulmadığı; önceki markanın tanınmışlığının gösterilmiş olması haksız avantaj elde edileceğini veya itibarın zarar göreceğini ispatlamayacağı; kötüniyete ilişkin iddiaları hukuki dayanaktan yoksun olduğu” ileri sürülerek davanın reddi talep edilmiştir.
MUHAKEME:HMK kapsamında “Yazılı Yargılama Usulü ” uygulanmıştır.
DELİLLER ve DEĞERLENDİRME:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı firmanın 2020/34862 başvuru sayılı markası ile davacı tarafın kurum nezdinde ileri sürdüğü mesnet markalar arasında SMK 6/1 maddesi açısından iltibas koşulları oluşup oluşmadığı, SMK 6/9 maddesine göre kötü niyetli başvuru yapılıp yapılmadığı, Türk Patent’in 2021-M-1621 sayılı YİDK kararının iptalinin gerekip gerekmediği, hükümsüzlük talebi açısından iltibas ve kötü niyet iddiasına ilaveten davacının markalarının tanınmışlığı iddiasının SMK 6/5 maddesine göre yerinde ve doğru olup olmadığı noktasında olduğu anlaşılmıştır.
YİDK kararının 12/03/2021 tarihinde davacı tarafa tebliğ edildiği, davacının da 5000 sayılı TürkPatent Kanununun 15/C maddesinde öngörülen iki aylık süre içerisinde 12/05/2021. tarihinde ve 6769 sayılı SMK 156.ncı maddesinde görevli ve yetkili mahkemeye dava açtığı anlaşılmıştır.
TÜRKPATENT YİDK’nun 2021-M-1621 sayılı kararında; ” 2020/34862 başvuru numaralı “tuğbda’dan … oran” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvurunun 2011/110118, 2011/110158 sayılı “… kesim”, “… … dilim” ibareli markalar ile karıştırılma ihtimali ve kötü niyet gerekçeleriyle 6769 s. SMK’nın 6 ncı maddesi uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir.
Önceki tarihli markanın ayırt edici gücü arttıkça, karıştırılmanın ortaya çıkması olasılığı da artar. Bu nedenle ayırt edici gücü tabiatı gereği veya piyasada sahip olduğu bilinirlik ün nedeniyle, daha yüksek olan markalara kıyasla daha geniş korumadan yararlanırlar. Bu nedenle, karıştırılma olasılığının varlığı araştırılırken önceki markanın ayırt edici gücü ve özellikle sahip olduğu bilinirlik dikkate alınmalıdır. Kurul; “…’dan … oran” ibareli başvuru ile ” … kesim” , “… … dilim” ibareli markaları bütünüyle bıraktıkları izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimali dahil olmak üzere karıştırmaya yol açabilecek derecede benzer bulunmamıştır. Bu nedenle, markalar arasında ilişkilendirilme/karıştırılma ihtimalinin ortaya çıkmayacağı kanaatine varıldığından bu yöndeki itiraz yerinde görülmemiş ve aynı tespit doğrultusunda Markalar Dairesi Başkanlığı’nca verilen ret kararı yerinde görülmüştür.
Son olarak itiraz ekinde başvurunun kötü niyetle yapıldığını gösteren kanıtlar sunulmadığından ve Kurul’da başvurunun kötü niyetle yapıldığı yönünde kanaat oluşmadığından, kötü niyet gerekçeli itiraz kabul edilmemiştir. Sayılan nedenlerle itirazın reddedilmesi gerekmiştir.” şeklinde ifade edilmiştir.
6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU (10/01/2017 yürürlük)
Madde 6 (Marka tescilinde nispi ret nedenleri)
“(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(9)Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.”,
Madde 25 ” (1) 5 inci (mutlak red nedenleri ) veya 6 ncı ( nisbi red nedenleri ) maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. ” hükmü yer almaktadır.
SMK 6/1 maddesi anlamında iltibastan bahsedebilmek için ;
Her iki taraf markasının AYNI işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) BENZERLİĞİ olması,
Her iki taraf markasının benzer işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) AYNIYETİ olması,
Her iki taraf markasının BENZER işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) BENZERLİĞİ olması, ihtimali aranır.
Markaların karıştırılmasından söz edebilmek için ise , dava konusu marka ile itiraza mesnet marka/markalar arasında hedef tüketici kitlesi (orta düzeydeki) yönünden markaların “görsel”, “işitsel” ve “kavramsal” özellikleri dikkate alarak genel ve bütünsel açıdan benzerlik ihtimali olması , yine tescilli marka ile tescil olunmak istenen işaret arasında markayı taşıyan her iki ürünün işletmesel kökeninin aynı veya birbirleriyle bağlantılı (idari-ekonomik) işletmeler tarafından üretilmiş olabileceği noktasında bağlantı kurulması (ilişkilendirilme) ihtimalinin bulunması gerekir. Karıştırılma kavramının varlığı için “somut bir karıştırma” eyleminin varlığı şart olmayıp böyle bir tehlikenin varlığı dahi yeterli olacaktır.
SMK 6/5 maddesi anlamında tanınmışlıktan bahsedebilmek için ;
Toplumda (Türkiye sınırlarında) tanınmışlık düzeyine ulaşmış olması koşuluyla, tescilli bir markanın, aynı veya benzerinin farklı mal ve hizmetlerde kullanılması amacıyla yapılan marka başvurusu, tanınmışlığından haksız yarar sağlanabileceği, itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumlarda, tanınmış marka sahibinin itirazı üzerine ret edilir.
Yargıtay içtihatlarında tanınmışlık “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir. Bu hallerde başkasının başvuru markası dolayısıyla şayet taraf markaları aynı/benzer mal/hizmet içermiyorsa ve bu marka başvurusu nedeniyle haksız yarar sağlanabileceği, onun itibarına zarar verebileceği veya onun ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği hallerinde nisbi red sebebi sayılarak başvuru markası engellenebilecektir.
Doktrin ve çeşitli yargı kararları dikkkate alınıp bakıldığında KÖTÜNİYET kriteri “Marka sahibinin, markasını tescil ederken, markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, iyi niyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacı gütmesi gibi hallerde, kötü niyetli marka tescilinden bahsedilir. Marka başvurusunun kötü niyetli bir başvuru olabilmesi için, marka başvurusu sırasında kötü niyetli olarak markanın amacı ve temel işlevi dışında bir amaçla kullanılması gerekir. Dolayısıyla kötü niyetin kabulü için, marka için başvuruda bulunan kişi, markanın temel işlevleri olan ürünün işletmeye aidiyetini sağlama ve diğer ürünler karşısında ayırt edicilik sağlama fonksiyonu dışında bir amaçla veya marka üzerindeki gerçek hak sahibinin markadan yararlanmasını engellemek veya markanın ün ve şöhretinden yararlanmak suretiyle haksız çıkar edinme gibi bir amaçla hareket etmelidir.” şeklinde görüşler yer almaktadır.
Yukarıdaki kriterler, taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;
Davalı başvuru Markası Davacı Markaları
…’dan … oran (2020/34862) … KESİM (2011/110118)
05/29/30/35/43. Sınıf 29/30/35.Sınıf
Şekil+ … … DİLİM(2011/110158)
29/30/35.Sınıf
Bilirkişi heyetinden alınan 21/03/2022 tarihli raporda ÖZETLE; “(1) 2020/34862 sayılı 2019/136672 sayılı başvuru markasının 05, 29 ve 30. sınıflarda kapsadığı “insan ve hayvanlar için diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. kuru bakliyat. hazır çorbalar, bulyonlar. zeytin, zeytin ezmeleri. hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). yenilebilir bitkisel yağlar. kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. kuru yemişler. fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. yumurtalar, yumurta tozları. patates cipsleri; kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. makarnalar, mantılar, erişteler. pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar. bal, arı sütü, propolis. yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler. mayalar, kabartma tozları; unlu mamullerin formunu, rengini iyileştirici, bayatlama süresini geciktirici doğal maddeler. her türlü un, irmikler, nişastalar. toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. çaylar, buzlu çaylar. şekerlemeler çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. sakızlar. dondurmalar, yenilebilir buzlar. tuz. hububat (tahıl) ve mamülleri. pekmez” mallarının, Davacının … … sayılı markalarının kapsamında olan birebir ayni mal ve 35. sınıfta kapsadığı “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Tıbbi ve veterinerlik amaçlı kullanıma uygun diyetetik maddeler; insan ve hayvanlar için diyet takviyeleri, gıda (besin) takviyeleri; zayıflama amaçlı tıbbi müstahzarlar; bebek mamaları; tıbbi amaçlı bitkiler ve tıbbi amaçlı bitkisel içecekler. Et, balık, kümes ve av hayvanlarının etleri ile her nevi işlenmiş et ürünleri. Kuru bakliyat. Hazır çorbalar, bulyonlar. Zeytin, zeytin ezmeleri. Hayvansal kaynaklı sütler; bitkisel kaynaklı sütler; süt ürünleri (tereyağı dahil). Yenilebilir bitkisel yağlar. Kurutulmuş, konservelenmiş, dondurulmuş, pişirilmiş, tütsülenmiş, salamura edilmiş her türlü meyve ve sebzeler, salçalar. Kuru yemişler. Fındık ve fıstık ezmeleri, tahin. Yumurtalar, yumurta tozları. Patates cipsleri. Kahve, kakao; kahve veya kakao esaslı içecekler, çikolata esaslı içecekler. Makarnalar, mantılar, erişteler. Pastacılık ve fırıncılık mamulleri, tatlılar: Ekmek, simit, poğaça, pide, sandviç, katmer, börek, yaş pasta, baklava, kadayıf, şerbetli tatlılar, puding, muhallebi, kazandibi, sütlaç, keşkül. Bal, arı sütü, propolis. Yiyecekler için çeşni/lezzet vericiler, vanilya, baharatlar, domates sosları dahil olmak üzere soslar. Mayalar, kabartma tozları. Her türlü un, irmikler, nişastalar. Toz şeker, kesme şeker, pudra şekeri. Çaylar, buzlu çaylar. Şekerlemeler, çikolatalar, bisküviler, krakerler, gofretler. Sakızlar. Dondurmalar, yenilebilir buzlar. Tuz. Hububattan (tahıl) imal edilmiş çerezler, patlamış mısır, yulaf ezmeleri, mısır cipsleri, kahvaltılık hububat ürünleri, işlemden geçirilmiş buğday, arpa, yulaf, çavdar, pirinç. Pekmez İşlenmemiş tarım ve bahçecilik ürünleri, tohumlar. Ormancılık ürünleri. Canlı hayvanlar (kuluçkalık yumurtalar, döllenmiş yumurtalar dahil). Canlı ve kurutulmuş bitkiler ve otlar. Hayvan yemleri. Malt (insan tüketimi için olmayan) mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir)” hizmetlerinin Davacının … sayılı markalarının 35. sınıfta kapsamında olan birebir aynı hizmet niteliği taşıdığı,
(2) Başvuru markasının 43. sınıfta kapsadığı “Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri”nin Davacının itiraza mesnet markalarının kapsadığı mal ve hizmetlerle benzer hizmet niteliği taşıdığı;
(3) Ancak, SMK 6/1 çerçevesinde,”…’dan … oran” ibareli başvuru markasının, bıraktığı bütünsel genel izlenim yönünden görsel, işitsel ve kavramsal olarak, Davacının itiraza mesnet 2011/110118 sayılı ” … KESİM ” veya 2011/110158 sayılı ” Şekil + … … DİLİM” markalarıyla ilişkilendirilebilecek ve karıştırılabilecek düzeyde benzerlik taşımadığı ve karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı;
(4) Davacının tanınmışlık iddiasına ilişkin olarak SMK 6/5 hükmünde aranan koşulların mevcut olmadığı;
(5) Davacının kötüniyet iddiasına hükümsüzlük talebine ilişkin iddia, savunma, delil ve tespitlerin yukarıda belirtildiği; ” şeklinde ifade edilmiştir.
GEREKÇE:
Önceki tescilli bir marka ile başvuru konusu sonraki marka işareti arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede görsel, sescil ve anlamsal benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınmakla beraber münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin de nazara alınarak belirlenmesi gerektiğinden hareketle;
Davalının “…’dan … oran” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait “… KESİM” ve ” Şekil + … … DİLİM ” ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ,sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı;
İşin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, mesnet marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu mallar/hizmetler için ayırdığı satın alma / faydalanma süresi içinde, davalının “…’dan … oran” ibareli marka başvurusunu gördüğünde derhal ve hiç düşünmeden davacının”… KESİM” ve ” Şekil + … … DİLİM ” ibareli tescilli markalarından farklı bir marka olduğunu algılayabileceğini, diğer bir anlatımla ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından davacının”… KESİM” ve ” Şekil + … … DİLİM ” ibareli tescilli markalı mallarından/hizmetinden satın almak/yararlanmak isterken davalının “…’dan … oran” ibareli başvuru markalı malı/hizmeti satın almak / yararlanmak şeklinde bir yanılgı yaşamayacağı, ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından başvuru konusu işaret ile davacının tescilli markaları arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı mallar / hizmetler algısı da oluşmayacağı, taraf marka işaretleri benzemediğinden SMK 6/1 maddesindeki iltibasın bulunmadığı kanaati oluştuğu;
Taraf marka işaretleri benzemediğinden SMK 6/5 maddesindeki tanınmışlık koşulu da oluşmadığı, ( davacıya ait tanınmış olduğu iddia edilen markadan ” haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği ” kanıtlanmadığı ) ;
Dava konusu marka açısından SMK 6/9 maddesi anlamında kötüniyetli başvuru yapıldığı iddiası da kanıtlanmadığı;
Tüm bu gerekçelerle bilirkişi raporu da benimsenerek YİDK kararı doğru olduğundan davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar harcından peşin alınan 59,30 TL’nin düşümü ile bakiye 21,4 TL’nin davacıdan tahsiliyle Hazine’ye gelir kaydına,
3-AAÜT uyarınca 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalılara verilmesine,
4-Karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının taraflara iadesine,
Dair verilen karar davacı vekili ile davalı kurum vekilinin yüzüne karşı davalı firma vekilinin yokluğunda 6100 sayılı HMK 341 ila 345 inci maddesine göre tebliğden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememiz aracılığı ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf kanun yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar okunup açıklandı.11/04/2022
Katip …
¸e-imza
Hakim …
¸e-imza