Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/117 E. 2022/32 K. 07.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C. ”TÜRK MİLLETİ ADINA”
ANKARA
4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR
HUKUK MAHKEMESİ K A R A R

ESAS NO : 2021/117
KARAR NO : 2022/32

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – … …
VEKİLİ : Av. ……
DAVALI …
DAVALI : 2- … – …
VEKİLİ : Av. … -….
DAVA : Marka … Sayılı YİDK Kararı İptali – Hükümsüzlük
DAVA TARİHİ : 13/04/2021
KARAR TARİHİ : 07/02/2022 Yazım Tarihi : 23/02/2022
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde ÖZETLE: Davacı şirketin 1989 yılından beri farklı tasarımlı
muhtelif ürünler tasarlayıp bu ürünleri yurt içi ve yurt dışı piyasaya arz ettiğini, davacı
tarafından yoğun emek ve etkin tanıtım faaliyetleri sonucunda davacının markalarından olan
“…” ve “…” unsurlu markaların tüketici nezdinde tanındığını ve davacı ile özdeşleştiğini,
“…” ibaresinin aynı zamanda davacının ticaret unvanının kök unsuru da olduğunu, davalı
şahsın “…” ibareli marka başvurusunun davacı şirket adına tescilli ve tanınmış olan ve
seri marka hüviyetinde bulunan “…”lü markalar ile ayırt edilemeyecek kadar benzer
olduğunu ve bu benzerliğin iltibasa neden olabilecek nitelikte olduğunu, davalının markasında
“…” ibaresine eklenmiş olan “…” ibaresinin markaya ayırt edicilik kazandırmaktan ziyade
dava konusu markayı davacının markalarına daha da yakınlaştırdığını, zira bu ibarenin
markanın kullanılmak istendiği mutfak eşyaları açısından ayırt ediciliğinin bulunmadığını, taraf
markalarının aynı/benzer emtialarda kullanılacağını, davalının tescil ettirmek istediği
markanın davacının markaları ile tüketiciler nezdinde karışıklık yaratarak davalıya haksız
avantaj sağlayacağını ve davacının markalarının itibarını ve ayırt edici karakterini
zedeleyeceğini, bu markanın davacının “…”lü seri markalarının yeni bir versiyonu/devamı
olduğu izleniminin yaratıldığını, tüketicilerin davacının “…”lü seri markalarını taşıyan mal
ve hizmetleri satın almak isterken davalının “…” markalı mal ve hizmetlerini satın alma
yönünde tercihte bulunabileceklerini, davacının “…”lü markalarının tanınmış marka
olduğunu, davalının davaya konu marka başvurusunu yaparken kötü niyetli olduğunu iddia
ederek, TÜRKPATENT YİDK’nın 23.03.2021 tarihli ve … sayılı kararının iptalini ve
2019/95477 sayılı markanın tescili halinde hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiş, duruşmada da dilekçesini aynen tekrar etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı kurum vekili dilekçe ve beyanında ÖZETLE: Alınan kararlar ve yapılan işlemlerin usule ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı Şahıs Vekili dilekçe ve beyanında ÖZETLE:
Davalının kuzine ve soba
üretimi alanında faaliyet göstermekte iken “…” markası altında barbekü üretimine
geçme saikiyle huzurda dava konusu edilen marka başvurusunu dosyaladığını, davalının
www…com.tr web sitesinin incelenmesi neticesinde davalının ticari faaliyetlerinin
genişliği konusunda fikir edinilebileceğini, davalının “…” markasını özellikle
barbekülerde ve barbekü aksesuarlarında kullanageldiğini, davalının uzun yıllardır devam eden
ve ilgili sektörde hali hazırda belli bir tanınmışlığa sahip faaliyet ve ürünleriyle davacının sözde
tanınmış “…” markasının tanınmışlığından faydalanmak gibi bir niyetinin olmadığının açık
olduğunu, taraf markaları arasında hiçbir benzerlik olmadığı gibi davacının davalı şahsın
markasını tescil ettirmek istediği 11, 21 ve 35. Sınıflara giren emtialarda fiili bir markasal
kullanımının da bulunmadığını, davacının “…” markası altında sadece plastikten mamul
mutfak eşyaları ve saklama kutuları üretiyor olduğunu, dolayısıyla davalının huzurdaki davada
kullanmama def’i ileri sürmekte olduğunu, zaten de davacının davasına/itirazlarına mesnet
aldığı “…”lü markalarının hiçbirinin davalının markasını tescil ettirmek istediği 11. Sınıfa
giren emtialar yönünden tescilli olmadığını, “gösterişli, şatafatlı olan, gereksinim dışı olan, aşırı, fazla olan” anlamlarına gelen “…” ibaresinin markasal hüviyette ayırt ediciliğinin zayıf
olduğunu ve bu ibarenin marka olarak kimsenin tekelinde olmadığını, zaten de TÜRKPATENT
nezdinde “…” ve “…” ibarelerini ihtiva eden yüzlerce markanın tescilli olduğunu, davacının
tanınmışlık ve kötü niyete ilişkin iddialarının yeterli delillerle ispat edilemediğini, bu nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.
MUHAKEME:HMK kapsamında “Yazılı Yargılama Usulü ” uygulanmıştır.
DELİLLER ve DEĞERLENDİRME:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı şahsın 2019/95477 başvuru sayılı markası ile davacı tarafın kurum nezdinde ileri sürdüğü mesnet markaları arasında SMK 6/1 maddesi açısından iltibas koşulları oluşup oluşmadığı, davacı tarafın markalarının yurt içi ve yurt dışı tanınmışlığı iddiasının SMK 6/4-5 maddesine göre yerinde ve doğru olup olmadığı, davalı başvurusunun SMK 6/9 maddesine göre kötü niyetli yapılıp yapılmadığının Türk Patentin … sayılı YİDK kararının iptalinin davalı markasının tescili halinde hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği, cevap dilekçesinde geçen kullanmama defi talebinin hükümsüzlük açısından (YİDK Kararı İptalinde değil) SMK 6/1 maddesi yönünden değerlendirmeye alınıp alınmayacağı noktasında olduğu anlaşılmıştır.
YİDK kararının 23/03/2021 tarihinde davacı tarafa tebliğ edildiği, davacının da 5000 sayılı TürkPatent Kanununun 15/C maddesinde öngörülen iki aylık süre içerisinde 13/04/2021 tarihinde ve 6769 sayılı SMK 156.ncı maddesinde görevli ve yetkili mahkemeye dava açtığı anlaşılmıştır.
TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararında; ”2019/9477 başvuru ”…” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki MDB kararına karşı, başvurunun … ” ibareli markalar ile karıştırılma ihtimali gerekçesiyle 6769 s. SMK ‘nın 6 ıncı maddesi uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir.
…. Yapılan değerlendirme sonucunda işbu başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markaların her ne kadar ”…” ibaresinin ortak olarak içerdikleri tespit edilse de markaların ilave ayırt edici unsurlar da içerdiği ve ilgili tüketicilerin başvuruya konu marka ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markaları bütüncül algı çerçevesinde farklı ticari kaynaklardan gelen birbirinden farklı markalar olarak algılayabileceği kanaatine varılmış ve başvuru ile itiraza gerekçe olarak gösterilen markalar bütünüyle bıraktıkları izlenim itibarıyla ilişkilendirilme ihtimali dahil olamk üzere karıştırmaya yo açabilecek derecede benzer bulunmamıştır. Bu itibarla, markalar arasında 6769 s. SMK ‘nın 6/1 hükmü anlamında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Md. 6/4 kapsamında yapılan inceleme sonucunda ”Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ıncı maddesi bağlamındaki tınınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir” hükmünde belirtilen koşulların oluşmadığı kanaatine varıldığından itiraz gerekçesi yerinde bulunmamıştır.
Öte yandan, 6769 sayılı SMK ‘nın 6/5 maddesi ”Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha öncki tarihte yapılmış bir makanın Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hallerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hali saklı kalmak kaydıyla başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.”hükmüne amirdir. Somut olay açısından , itiraza konu başvrunun tescilinin 6769 sayılı SMK ‘nın 6/5 maddesi hükmünde belirtilen koşulların oluşmasına yol açacağı yönünde de bir kanaat oluşmadığından, tanınmışlık gerekçesine dayalı itiraz haklı görülmemiştir.
Diğer taraftan, her marka özgünlük derecesi, tasarımı, tescile konu mallar/ hizmetlerin ve bu mal ve hizmetlerin tüketici grubunun özellikleri, markanın tescil kapsamındaki mal/ hizmetler üzerindeki ayırt edici niteliği gibi unsurlar açısından kendine özgü özellikler taşıdığından ve ancak tüm bu unsurların birlikte değerlendirilmesi sonunda tescil başvurusuna ilişkin karar oluşturulabildiğinden dilekçede başka marka başvurularına ilişkin verilen kararların işbu itirazın değerlendirilmesinde dayanak gösterilmesi haklı bulunmamıştır.
Son olarak, başvurunun kötü niyetle yapıldığı yönünde somut ve elle tutulur delillere rastlanmadığından ve Kurul’da başvurunun kötü niyetle yapıldığı yönünde bir kanaat de oluşmadığından, bu iddiaya dayalı itiraz haklı görülmemiştir.
Karar: İtirazın reddedilmesine oybirliği ile karar verilmiştir. ” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU (10/01/2017 yürürlük)
Madde 6 (Marka tescilinde nispi ret nedenleri)
“(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(9)Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.”,
Madde 25 ” (1) 5 inci (mutlak red nedenleri ) veya 6 ncı ( nisbi red nedenleri ) maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. ” hükmü yer almaktadır.
SMK 6/1 maddesi anlamında iltibastan bahsedebilmek için ;
Her iki taraf markasının AYNI işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) BENZERLİĞİ olması,
Her iki taraf markasının benzer işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) AYNIYETİ olması,
Her iki taraf markasının BENZER işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) BENZERLİĞİ olması, ihtimali aranır.
Markaların karıştırılmasından söz edebilmek için ise , dava konusu marka ile itiraza mesnet marka/markalar arasında hedef tüketici kitlesi (orta düzeydeki) yönünden markaların “görsel”, “işitsel” ve “kavramsal” özellikleri dikkate alarak genel ve bütünsel açıdan benzerlik ihtimali olması , yine tescilli marka ile tescil olunmak istenen işaret arasında markayı taşıyan her iki ürünün işletmesel kökeninin aynı veya birbirleriyle bağlantılı (idari-ekonomik) işletmeler tarafından üretilmiş olabileceği noktasında bağlantı kurulması (ilişkilendirilme) ihtimalinin bulunması gerekir. Karıştırılma kavramının varlığı için “somut bir karıştırma” eyleminin varlığı şart olmayıp böyle bir tehlikenin varlığı dahi yeterli olacaktır.
SMK 6/4 maddesine göre tanınmış markada ;
Paris sözleşmesi kapsamında tanınmışlık düzeyine ulaşmış olması koşuluyla, tescilli bir markanın, işaret ve emtia açısından aynı veya benzerinin Türkiye’de aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından başvurusunun yapılması halinde itiraz üzerine reddedileceği düzenlenmektedir.
SMK 6/5 maddesi anlamında tanınmışlıktan bahsedebilmek için ;
Toplumda (Türkiye sınırlarında) tanınmışlık düzeyine ulaşmış olması koşuluyla, tescilli bir markanın, aynı veya benzerinin farklı mal ve hizmetlerde kullanılması amacıyla yapılan marka başvurusu, tanınmışlığından haksız yarar sağlanabileceği, itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumlarda, tanınmış marka sahibinin itirazı üzerine ret edilir.
Yargıtay içtihatlarında tanınmışlık “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir. Bu hallerde başkasının başvuru markası dolayısıyla şayet taraf markaları aynı/benzer mal/hizmet içermiyorsa ve bu marka başvurusu nedeniyle haksız yarar sağlanabileceği, onun itibarına zarar verebileceği veya onun ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği hallerinde nisbi red sebebi sayılarak başvuru markası engellenebilecektir.
Doktrin ve çeşitli yargı kararları dikkkate alınıp bakıldığında KÖTÜNİYET kriteri “Marka sahibinin, markasını tescil ederken, markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, iyi niyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacı gütmesi gibi hallerde, kötü niyetli marka tescilinden bahsedilir. Marka başvurusunun kötü niyetli bir başvuru olabilmesi için, marka başvurusu sırasında kötü niyetli olarak markanın amacı ve temel işlevi dışında bir amaçla kullanılması gerekir. Dolayısıyla kötü niyetin kabulü için, marka için başvuruda bulunan kişi, markanın temel işlevleri olan ürünün işletmeye aidiyetini sağlama ve diğer ürünler karşısında ayırt edicilik sağlama fonksiyonu dışında bir amaçla veya marka üzerindeki gerçek hak sahibinin markadan yararlanmasını engellemek veya markanın ün ve şöhretinden yararlanmak suretiyle haksız çıkar edinme gibi bir amaçla hareket etmelidir.” şeklinde görüşler yer almaktadır.
Yukarıdaki kriterler, taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;
Davalı başvuru Markası Davacı Markaları
… (2019 95477) …+şekil (2019 26204)
11,21,35. Sınıf 21,35. Sınıf
… (2011 19806)
21. Sınıf
(YİDK da geçen diğer … ibareli markalar)

Bilirkişi heyetinden alınan 13.12.2021
tarihli raporda ÖZETLE; “1) Karşılaştırılan işaretlerin/markaların görsel, işitsel ve kavramsal açılardan ve genel görünümleri itibariyle benzer olmadığı,
2) Davalının markasının kapsamına alınmak istenilen ve 21 ve 35. Sınıfa giren emtialar açısından, davacının muhtelif markaları hasebiyle emtia ayniyeti/benzerliği/ türdeşliği şartının kısmen gerçekleştiği, 11. Sınıfa giren emtialar açısından ise gerçekleşmediği,
3) (1) nolu bentte yer alan sebeplerden dolayı, (2) nolu bentteki tespite rağmen, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin/iltibas tehlikesinin bulunmadığı,
4) Davacının “tanınmış marka” iddiasının davalının 2019/95477 sayılı markasının tesciline/hükmüne bir etkisinin/engelinin olmayacağı;
5) Davacının “kötü niyet” iddialarının değerlendirmesinin hukuki niteliği yüksek olduğundan Sayın Mahkeme tarafından yapılması gerektiği,
6) Dava konusu edilen 23.03.2021 tarihli ve … sayılı YİDK Kararının, bu değerlendirmeler ile uyumlu olduğu,
7) Davacının hükümsüzlük isteminin, bu değerlendirmeler ile uyumlu olmadığı” şeklinde ifade edilmiştir.
Davacı vekilinin yeni bir heyetten rapor ve aynı heyetten ek rapor alınması talebi HMK 30.ncu madde kapsamında değerlendirilerek, sunulan rapor denetlenebilir, içeriği de ihtisas mahkemesi hakimliğince olumlu veya olumsuz değerlendirilebilir kabul edilerek yargılama gereksiz uzamasın diye bu talepler reddedilmiştir.

GEREKÇE:
Önceki tescilli bir marka ile başvuru konusu sonraki marka işareti arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede görsel, sescil ve anlamsal benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınmakla beraber münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin de nazara alınarak belirlenmesi gerektiğinden hareketle;
Davalının “… ” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait “… ” ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ,sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı;
İşin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, mesnet marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu mallar/hizmetler için ayırdığı satın alma / faydalanma süresi içinde, davalının “… ” ibareli marka başvurusunu gördüğünde derhal ve hiç düşünmeden davacının”… ” ibareli tescilli markalarından farklı bir marka olduğunu algılayabileceğini, diğer bir anlatımla ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından davacının”… ” ibareli tescilli markalı mallarından/hizmetinden satın almak/yararlanmak isterken davalının “… ” ibareli başvuru markalı malı/hizmeti satın almak / yararlanmak şeklinde bir yanılgı yaşamayacağı, ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından başvuru konusu işaret ile davacının tescilli markaları arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı mallar / hizmetler algısı da oluşmayacağı, taraf marka işaretleri benzemediğinden SMK 6/1 maddesindeki iltibasın bulunmadığı kanaati oluştuğu;
Taraf marka işaretleri benzemediğinden SMK 6/4-5 maddesindeki tanınmışlık koşulu da oluşmadığı, ( davacıya ait tanınmış olduğu iddia edilen markadan ” haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği ” kanıtlanmadığı ) ;
Dava konusu marka açısından SMK 6/9 maddesi anlamında kötüniyetli başvuru yapıldığı iddiası da kanıtlanmadığı;
Tüm bu gerekçelerle YİDK kararı doğru olduğundan davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar harcından peşin alınan 59,30 TL’nin düşümü ile bakiye 21,4‬ TL’nin davacıdan tahsiliyle Hazine’ye gelir kaydına,
3-AAÜT uyarınca 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalılara verilmesine,
4-Karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının taraflara iadesine,
Dair verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı, 6100 sayılı HMK 341 ila 345 inci maddesine göre tebliğden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememiz aracılığı ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf kanun yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar okunup açıklandı.07/02/2022

Katip …
✍e-imzalıdır

Hakim …
✍e-imzalıdır