Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2021/109 E. 2022/20 K. 26.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C. ”Türk Milleti Adına”
ANKARA
4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR
HUKUK MAHKEMESİ K A R A R

ESAS NO : 2021/109
KARAR NO : 2022/20

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – … …
VEKİLİ : Av. … -….
DAVALI : … – ….
VEKİLİ : Av. … – …
DAVA : Marka …Sayılı YİDK Kararı İptali
DAVA TARİHİ : 07/04/2021
KARAR TARİHİ : 26/01/2022 Yazım Tarihi : 14/02/2022

İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde ÖZETLE:Davacının birçok farklı sektörde faaliyet
göstermekte olduğunu ve bu faaliyetleri kapsamında kullandığı markalarını davalı
TÜRKPATENT nezdinde tescil ettiregeldiğini, davalı TÜRKPATENT’in huzurdaki davaya
konu CARNE RESTAURANT işaretli markayı kapsamına alınmak istenilen “yiyecek ve içecek
sağlanması hizmetleri” açısından kısmen reddetmiş olmasının haksız ve hukuka aykırı bir
işlem olduğunu, zira davacının daha önceki bir tarihte dosyaladığı … sayılı
carne-a ibareli markasının aynı hizmetler açısından TÜRKPATENT tarafından ayırt
edici bulunarak tescil edilmiş olduğunu, bu durumun dava konusu edilen YİDK kararı ile
çeliştiğini, dava konusu edilen kararda belirtildiğinin aksine, “carne” ibaresinin sadece
İspanyolca’da “et” anlamına gelmediğini, bu kelimenin birçok farklı anlamı daha
bulunduğunu, dolayısıyla sadece bir anlamına bakılarak ayırt edicilik/tanımlayıcılık
değerlendirmesinin yapılmış olmasının yerinde ve doğru olmadığını, zaten de “carne”
ibaresinin bu anlamının markanın hitap ettiği tüketici kitlesi tarafından yaygın olarak
bilinmesinin mümkün olmadığını, yabancı dilden gelmiş kelimelerin anlamlarının hitap
ettiği tüketici kitlesi nezdinde yaygın olarak bilinmediği durumlarda bu ibarelerin markasal
hüviyette ayırt ediciliklerinin bulunduğu ve tanımlayıcı olmadıkları yönünde inşa olunmuş
emsal birçok Yargıtay Kararı’nın mevcut olduğunu, ayrıca davacının kısmen reddedilen
markasının bir kelime markası değil, şekil/logo markası olduğunu, genel görünümü
itibariyle kendisine has özellikleri bulunduğunu, bu durumun işaretin ayırt ediciliğini daha
da arttırdığını, davalı TÜRKPATENT’in uyuşmazlık konusu olan hizmetlerde tescilinde
sakınca görmediği dava dışı 3. kişilere ait markalarla ilgili verilen kararların da huzurda dava
konusu edilen kararla çeliştiğini, zira bu kararlara konu markalarda geçen ibarelerin de
yabancı dillerde birer anlamı olduğunu iddia ederek, TÜRKPATENT YİDK’nın 24.02.2021
tarihli ve …sayılı kısmi red kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiş, duruşmada da dilekçesini aynen tekrar etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı kurum vekili dilekçe ve beyanında ÖZETLE: Alınan kararlar ve yapılan işlemlerin usule ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
MUHAKEME:HMK kapsamında “Yazılı Yargılama Usulü ” uygulanmıştır.

DELİLLER ve DEĞERLENDİRME:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacı tarafın … başvuru sayılı markasının reddedilen kısımları açısından SMK 5/1-b-c maddelerine göre (ayırt edici olmadığı, tanımlayıcı olduğu) gerekçesiyle Türk Patentin nihai olarak verdiği kısmi başvurunun reddi konusundaki …sayılı YİDK kararının yerinde ve doğru olup olmadığı noktasında olduğu anlaşılmıştır.
YİDK kararının 24/02/2021 tarihinde davacı tarafa tebliğ edildiği, davacının da 5000 sayılı TürkPatent Kanununun 15/C maddesinde öngörülen iki aylık süre içerisinde 07/04/2021 tarihinde ve 6769 sayılı SMK 156.ncı maddesinde görevli ve yetkili mahkemeye dava açtığı anlaşılmıştır.
TÜRKPATENT YİDK’nun …sayılı kararında; ”… başvuru numaralı ”carne restaurant” ibareli başvurunun 6769 s. SMK’nın 5/1-(b) ve (c) bentleri uyarınca kısmen reddi kararına karşı yapılan itiraz incelenmiştir.
…Yapılan değerlendirme sonucunda, başvurunun asli unsurunun ‘carne’ ibaresi olduğu,
İspanyolca olan bu ibarenin ‘et, et yemekleri’ anlamı taşıdığı tespit edilmiştir. Kısmi ret
kapsamında bulunan hizmetlerin ortalama tüketicileri nezdinde doğrudan anlamı dahilinde
bir algılamaya yol açacak olan başvurunun oldukça genel bir ifade olduğu kanaatine varılmış
ve kısmi ret kapsamında bulunan hizmetler bakımından ticari kaynak belirtme, ayırt etme vasfı
bulunmadığı, marka algısı yaratır nitelikte olmadığı, bu hizmetlerin cinsini, çeşidini gösterir
nitelikte olduğu görülmüş ve 6769 s. SMK’nın 5/1-(b) ve (c) bentleri gereğince verilen kısmi ret
kararı yerinde görülmüştür.
Belirtilen nedenlerle işbu itirazın reddi gerekmiştir.
Karar: İtirazın
reddedilmesine oybirliği ile karar verilmiştir.” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU (10/01/2017 yürürlük tarihli)
5/1-b maddesinde ” Herhangi bir ayırt edici niteliğe sahip olmayan işaretler”,
5/1-c maddesinde ” Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretler “, marka olarak tesçil edilemez
SMK 5/1-b yönünden ;
Markanın en önemli fonksiyonu markanın ayırt edici bir işaret olmasıdır. Marka, bir teşebbüsün mal ve hizmetlerini başka bir teşebbüsün mal ve hizmetlerinden ayırt etmeye yaradığından, bir işaretin marka olma kabiliyetini haiz olması, o işaretin ayırt edicilik fonksiyonuna sahip olmasına bağlıdır. Bir işaretin bu fonksiyona sahip olup olmadığının tespiti önce soyut olarak yapılmalıdır. Yani marka olma niteliğine bakılmalıdır. Bir işaretin soyut ayırt edicilik niteliğinin varlığı tespit edildikten sonra, o işaretin marka olabilmesi açısından, ayrıca sicilde gösterilebilir olması ve üzerinde kullanılacak mal veya hizmetler açısından somut ayırt edicilik özelliğini haiz olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, işareti gören ortalama tüketici kitlesinin, tescil kapsamındaki mallar veya hizmetler yönünden bu işareti marka olarak, yani bir ticari işletmenin mal ve hizmetlerini tanıtan ve diğer işletmelerin aynı tür mal ve hizmetlerinden ayırt edildiğini algılaması zorunluluğu bulunmaktadır.
SMK 5/1-c yönünden ;
Marka başvurusundaki ibare ortalama tüketici nezdinde yukarıda belirtilen “Ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten “tanımlayıcı, vasıf bildirici özellikleri varsa marka olarak tesçili mümkün bulunmamakta ve mutlak red engeline takılmaktadır. Marka hakkı münhasır olarak sahibine tekel / inhisari hak bahşettiğinden tanımlayıcı bir işaret bir kişiye verilirse ticari rekabet sağlanamaz.
Buna göre, bir malın ya da hizmetin cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak gibi özelliklerine (iyi / güzel / süper / büyük / vb.) atıf yapan tanımlayıcı işaretlerin marka olarak tescil edilebilmesi mümkün değildir. Marka başvurusundaki ibare içerdiği emtia sınıfındakilerden ne kadar uzak ise tanımlayıcı, vasıf bildirici halinden de uzaklaşmış sayılır.
SMK 5/2 yönünden ; Kanunun 5/2 maddesindeki koşuldan yararlanmak için ise , tescili talep edilen işaretin, başvurudan önce başvuru sahibince markasal kullanıldığı ve bu kullanım sonucunda ayırt edici nitelik kazanmış olduğu ve bu işaretin, tescil talebi kapsamında bulunan mallara ya da hizmetlere ilişkin olarak ayırt edicilik kazandığı ve de işaretin korumanın talep edildiği Türkiye’de marka olarak algılanır hale gelmiş olduğu ispatlanmalıdır. Ülkesellik ilkesi gereğince, yurt dışında kazanılmış ayırt edici niteliğin ispatlanması işaretin Türkiye’de tescili için yeterli değildir.
Davacı başvuru Markası ilgili madde
“şekil+carne… ” SMK 5/1-b-c
43.ncü sınıf
(Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri.)
Bilirkişi heyetinden alınan 09.12.2021 tarihli raporda ÖZETLE ” 1) Marka olabilecek nitelikte soyut-somut ayırt ediciliğinin bulunduğu,
2) Tanımlayıcı nitelikte olmadığı,
3) Dava konusu edilen 24.02.2021 tarih ve …sayılı YİDK kararının (1) ve (2) nolu bentlerdeki değerlendirmeler ile uyumlu olmadığı, ” şeklinde ifade edilmiştir.
GEREKÇE:
Tarafların iddia ve savunması, marka başvuru kapsamı ve görseli, bilirkişi heyet raporu, YİDK kararı ve dosyanın bütünü birlikte ele alındığında;
6769 sayılı SMK 5/1-b yönünden değerlendirme;
“şekil+carne… ” ibareli başvuru markasının kapsamında yer alan hizmetler açısından hedef kitle yani ortalama tüketici kitlesi nazarında bu işareti marka olarak, yani bir ticari işletmenin hizmetini tanıtan ve diğer işletmelerin aynı tür hizmetlerden ayırt edildiğini algılamasına yol açan şekilde ayırt ediciliği bulunduğu , nitekim bilirkişi raporunda bu husus ” dava konusu edilen “şekil+carne… ” işaretinin, “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri” de dahil olmak üzere, Türk tüketicisi nezdinde, tüm emtialar açısından, başka herhangi bir ibare veya işaretten daha az ayırt edici niteliği haiz olmadığı, bu hizmetlerden fonksiyonel ve kavramsal açılardan yeterli derecede bağımsız olduğu, “carne” ibaresinin söz konusu hizmetlerin bir özelliğini doğrudan doğruya ve derhal düşündürmediği, bu ilişkinin tüketicinin algısında ekstra bir irdeleme veya analize veya ilave bir araştırmaya gerek olmadan doğrudan kurulamayacağı, yani; markasal hüviyette soyut ve somut ayırt ediciliği haiz bir işaret olduğu değerlendirilmiştir. ” şeklinde izah da edildiği; Türk Patent YİDK tarafından davaya konu marka başvurusunun SMK 5/1-b kapsamında ayırt edicilik niteliği taşımadığı tespitinin yerinde ve doğru olmadığı sonucuna varıldığı;
6769 sayılı SMK 5/1-c yönünden değerlendirme:
“şekil+carne… ” ibareli başvuru markasının kapsamında yer alan hizmetler açısından ise hedef kitle yani ortalama tüketici kitlesi nazarında cins, vasıf bildiren, tanımlayıcı bir durum olarak algılanmayacağı , nitekim bilirkişi raporunda bu husus ” dava konusu edilen markada geçen “carne” ibaresinin, bütünleşik olarak algılandığı kompozisyonun içinde, markanın esas unsuru olduğu düşünülse de, bu ibarenin İspanyolca’da “et, et yemekleri” anlamına geliyor olması, Türk tüketicilerinin İspanyolca diline hakim olma oranının yüksek olmadığı, bir takım İngilizce ve dahi Almanca kelimelerin aksine bu kelimenin Türkçe günlük konuşma diline yerleşmemiş olduğu, dolayısıyla İspanyolca’da “et, et yemekleri” anlamına gelen bu ibarenin, “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri”nin hitap ettiği bilgili/ilgili bir kesim tarafından dahi bilinmesinin ve bu tüketicilerde “et, et yemekleri” algısını yaratmasının hayatın olağan akışı içinde beklenebilir olmadığı, işaretin tüketici zihninde uyandırdığı algının doğrudan bir ürünü işaret etmesi ihtimalinin mevcut olmadığı değerlendirilmiştir.
“şekil+carne… ” markası, “carne” esas/kelime unsuru itibariyle, doğrudan, zihni bir çabaya gerek olmaksızın, herkes tarafından bilinen/bilinebilecek ve ticaret alanında herkes tarafından kullanılabilecek olan bir anlamı zihinde uyandırmamakta, kavramsal olarak İspanyolca bilmeyen tüketicilerin zihninde “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri”nin karakteristik bir özelliğini betimlememekte ya da bu hizmetlerin cinsini, vasfını ve türünü belirtmemekte, ancak ve sadece “kurgusal veya yabancı bir dilden alınmış sözcük” algısını yaratmaktadır.
Dava konusu edilen “şekil+carne… ” işaretinin, kısmen reddedildiği “yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri”ni tanımlayıcı olmadığı görüş ve kanaatine varılmıştır. ” şeklinde izah da edildiği; Türk Patent YİDK tarafından davaya konu marka başvurusunun SMK 5/1-c kapsamında tanımlayıcı tespitinin yerinde ve doğru olmadığı sonucuna varıldığı;
Neticeden bilirkişi heyet raporu benimsenerek davanın kabulü gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davanın KABULÜNE,
2-Dava konusu Türk Patent’in … sayılı YİDK kararının iptaline,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar harcından peşin alınan 59,30 TL’nin düşümü ile bakiye 21,4 TL’nin davacıdan tahsiliyle Hazine’ye gelir kaydına,
3-AAÜT uyarınca 7.375,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
4-Davacının yaptığı; 2.100,00 TL bilirkişi ücreti, 57,5‬ tebligat ücreti, 59,30 TL ilk harç masrafı olmak üzere toplam 2.216,8 TL yargılama giderinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
5-Karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının taraflara iadesine,
Dair verilen karar davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, davacı vekilinin yokluğunda 6100 sayılı HMK 341 ila 345 inci maddesine göre tebliğden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememiz aracılığı ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf kanun yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar okunup açıklandı. 26/01/2022

Katip … Hakim …
E-imzalıdır E-imzalıdır