Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/278 E. 2021/106 K. 12.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C. ”Türk Milleti Adına”
ANKARA ( Bozmaya Uyma )
4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR
HUKUK MAHKEMESİ K A R A R

ESAS NO : 2020/278
KARAR NO : 2021/106

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI …
VEKİLİ : Av. … -…
DAVALI : 1- … – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : 2- … – …
DAVA : … sayılı YİDK kararı İptali, Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 21/01/2008
KARAR TARİHİ : 12/04/2021 Yazım Tarihi : 12/05/2021

İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde ÖZETLE: Davalı şirketin … sayılı marka başvurusu ile “… …” ibaresini 25. mal/hizmet sınıfında marka olarak tescil ettirmek için başvuruda bulunduğunu, müvekkiline ait tescilli “…”, “…” esas unsurlu markalarını dayanak göstererek başvuruya yaptıkları itirazın TPE YİDK’nca nihai olarak reddedildiğini, oysa her iki markanın görsel ve fonetik olarak benzediği gibi kullanılacağı sınıfların aynı ve benzer olduğunu, ayrıca müvekkiline ait “…” markasının tanınmış olduğunu, davalıya ait markanın tescili halinde müvekkiline ait markanın tanınmışlığından yararlanacağını ve davalının başvurusunda kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, TPE YİDK’nun… sayılı kararının iptali ile davalıya ait markanın tescil edilmesi halinde hükümsüzlüğü ile marka sicilinden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiş, duruşmada da dilekçesini aynen tekrar etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı kurum vekili dilekçe ve beyanında ÖZETLE: Alınan kararlar ve yapılan işlemlerin usule ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı şirkete usulune uygun dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ edildiği halde, davaya cevap vermemiş ve duruşmaya katılmamıştır.
ÖNCEKİ YARGILAMA ve KARAR;
Davaya konu… sayılı YİDK kararında “… başvuru numaralı “… …” ibareli başvuru ile 556 sayılı KHK’nin 8. maddesi uyarınca itiraza gerekçe olarak gösterilen 98/019477, 97/207269 sayılı ve “…”, “…” ibareli markaların iltibasa yol açabilecek derecede benzer olmadığı…” belirtilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı şirketin tescil başvurusunda bulunduğu marka ile davacıya ait markaların aynı veya benzer olup olmadığı ya da halk tarafından karıştırılma ihtimali bulunup bulunmadığı, davacının itiraza dayanak yaptığı markanın tanınmış olup olmadığı, davalıya ait başvurunun tescili halinde davacı markasının tanınmışlığından yararlanıp yararlanmayacağı noktasında olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama sonunda 10/06/2009 tarih ve … sayılı karar ile ÖZETLE;” taraf markalarının işaret olarak benzer olduğu, ayrıca kullanılacakları emtinanın aynı ve benzer olduğu, bu haliyle orta düzeydeki tüketicinin iki markayı karıştırabileceği gibi, iki farklı marka ile karşı karşıya olduğunu bilse bile, iki marka arasında işletmesel ve idari bir bağlantı kurabileceği ve bu durumda davacıya ait markanın tanınmışlığından haksız yarar sağlayabileceği, markanın itibarına zarar verebileceği veya markanın ayırt edici karekterini zedeleyebileceği gerkeçesiyle davanın kabulü ile YİDK kararının iptali ” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karar davalı kurum vekili tarafından temyiz edilmekle YARGITAY … HD.nin 25/06/2020 tarih ve 2019/4756 Esas, 2020/3213 karar sayı ile ÖZETLE ;”Davanın açılış tarihi itibariyle redde mesnet “…”, “…” ibareli markaların davacı… adına tescilli olduğu halde yargılama esnasında sahiplik bilgilerinin değiştiği ve her iki redde mesnet markanın hak sahibinin PLS Marka Pazarlama Tic. Ltd. Şti. olarak göründüğü anlaşılmakla mahkemece söz konusu markaların devir edilip edilmediğinin araştırılarak sonucuna göre davacının aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
2 – Bozma sebep ve şekline göre, davalı TPMK vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA,” şeklinde karar verilmiştir.
10/01/2017 tarihli 6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU;
Geçici Madde 1/1 de “Bu Kanunun yayımı tarihinden önce Enstitüye yapılmış olan ulusal ve uluslararası marka ve tasarım başvuruları ile coğrafi işaret başvuruları, başvuru tarihinde yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre sonuçlandırılır.” hükmü yer aldığından dava konusu markanın başvuru tarihinin 2005 yılı olması nedeniyle somut olaydaki davaya 556 sayılı mevzuat hükümleri esas alınarak karar verilmiştir.
556 sayılı KHK.nın 8/1 maddesinde “Tescil edilmiş veya tescil için başvuru yapılmış bir markanın sahibi tarafından itiraz yapılması durumunda aşağıdaki hallerde marka tescil edilemez:
a) Tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı ise ve aynı mal veya hizmetleri kapsıyorsa,
b) Tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa,” hükmü bulunmaktadır. .
556 s. KHK’nın 8/1 (b) anlamında tescili istenen marka ile tescilli markalar arasında “karıştırılma ihtimaline yol açacak ölçüde benzerlikten” bahsedilmek için;
a) Markalar arasında ayniyet, ürünler arasında benzerlik bulunması,
b) Markaların benzer, ürünlerin aynı olması,
c) Markaların benzer ve ürünler arasında da benzerlik bulunması, şeklinde üç ayrı ihtimalden birinin varlığı (Karan/Kılıç, 556 sayılı KHK şerhi S.197) gerekmektedir.
556 sayılı KHK’nın 8/1 (b) m. anlamında markaların karıştırılmasından söz edebilmek için, dava konusu marka ile itiraza mesnet marka/markalar arasında hedef tüketici kitlesi (orta düzeydeki) yönünden markaların “görsel”, “işitsel” ve “kavramsal” özellikleri dikkate alarak genel ve bütünsel açıdan benzerlik ihtimali olması , yine tescilli marka ile tescil olunmak istenen işaret arasında markayı taşıyan her iki ürünün işletmesel kökeninin aynı veya birbirleriyle bağlantılı (idari-ekonomik) işletmeler tarafından üretilmiş olabileceği noktasında bağlantı kurulması (ilişkilendirilme) ihtimalinin bulunması gerekir. Karıştırılma kavramının varlığı için “somut bir karıştırma” eyleminin varlığı şart olmayıp böyle bir tehlikenin varlığı dahi yeterli olacaktır.
556 sayılı KHK’nin 8/4 madde hükmünde; … Toplumda tanınmışlık düzeyine ulaşmış olması koşuluyla, tescilli bir markanın, aynı veya benzerinin, farklı mal ve hizmetlerde kullanılması amacıyla yapılan marka başvurusu, tanınmışlığından haksız yarar sağlanabileceği, itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumlarda, itiraz üzerine ret edilir.
Tanınmış marka kavramı Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
6100 sayılı HMK 125.nci madde ” (2) Davanın açılmasından sonra, dava konusu davacı tarafından devredilecek olursa, devralmış olan kişi, görülmekte olan davada davacı yerine geçer ve dava kaldığı yerden itibaren devam eder.” hükmü yer almaktadır.

YENİ DEĞERLENDİRME ;
Mahkemece bozma ilamına uyularak redde mesnet “…”, “…” ibareli markaların önceki davacı… tarafından yargılama esnasında PLS Marka Pazarlama Tic. Ltd. Şti.ne devir edilip edilmediği aktif dava ehliyeti açısından araştırılmıştır.
Celbedilen mesnet marka tescil belgeleri (97/207269 ve 98/019477 nolu ) incelendiğinde 2012 yılında önceki davacı tarafından sonraki davacı PLS şirketine bu markaların devir edildiği, PLS şirketi de HMK 125/2 maddesine göre davaya kaldığı yerden devam ettirdiğinden aktif husumet ehliyeti bulunduğu tespit edilmiştir.

Davalı başvuru Markası Davacı Markaları
… … (… ) …-…
25.nci sınıf 18.,24. ve 25.nci sınıf (97/207269-98/019477)

NOT: Dava dikekçesinde geçen mesnet 2006/23103 ve 2006/23102 sayılı markalar davaya konu başvurudan sonra olduğundan değerlendirmede dikkate alınmamıştır.

GEREKÇE:
Tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede görsel, sescil ve anlamsal benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınmakla beraber münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin de nazara alınarak belirlenmesi gerektiğinden hareketle;
Davalının ” … … ” ibareli marka başvurusu ile davacının ” …” ibareli tescilli markaları arasında ortalama tüketici kesimi nazarında görsel ve sesçil benzerlik oluştuğu;
İşin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, mesnet marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin yargılama konusu mallar açısından ayırdığı satın alma süresi içinde davalının başvuru markasını gördüğünde derhâl ve hiç düşünmeden bunun davacının ” …” ibareli tescilli markalarından farklı bir marka olduğunu algılayamayacağı, her iki taraf markasında yanılgı yaşayabileceği, önceki gerekçe de de geçtiği şekilde ” Giyim sektöründe bir üreticinin birden çok marka ile üretim ve pazarlama yapması genel bir teamül durumunda olduğundan, ortalama alıcılar davalının markası ile karşılaştıklarında davacıdan bağımsız bir işletmeye ait farklı bir marka ile karşı karşıya olduklarını değil, davacının “…” ana unsurlu seri markaları içinde kullandığı yeni bir markayla karşı karşıya olduklarını düşünebileceklerdir.Davalının da bu yanılsamayı engellemeye yönelik herhangi bir farklılaştırma gayreti içine girmediği ve bir tekstil firması olduğu düşünüldüğünde davacının markalarından haberdar olmaması düşünülemez. “ortalama düzeydeki tüketici kesiminde her iki taraf markasının aynı işletmeye ait markalar ya da idari ve ekonomik anlamda bağlantılı bir işletme markaları olarak algılanabileceği , 556 sayılı KHK 8/1 maddesindeki iltibas / karıştırılma/ benzerlik koşulu oluştuğu anlaşıldığından aksi yöndeki YİDK kararı hatalı olduğu kanaatine varılarak davanın kabulü gerekmiş;
Davacı iddiaları açısından 556 sayılı KHK 8/4 maddesindeki tanınmışlık koşulu ( davalı başvurusu nedeniyle davacıya ait tanınmış olduğu iddia edilen markadan ” haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği “) oluştuğu kanıtlanmadığı ( Davacıya ait 1997/207269 sayılı markanın 12.02.2006 tarihli Resmi Marka Bülteninde tanınmış olduğunun yayınlansa da bu tarih davalı başvuru tarihinden sonraya ait olduğu da ortadadır.) gibi dava konusu markanın kötüniyetli başvurusu yapıldığı iddiası da kanıtlanmamakla beraber bu durumlar var olan iltibası ortadan kaldırmadığından sonuca da etkili bulunmamıştır.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davanın KABULÜNE,
2-Dava konusu… sayılı YİDK kararının İPTALİNE,
3-Dava konusu … sayılı markanın hükümsüzlüğüne, sicilden terkin edilmesine, karar kesinleştiğinde TÜRKPATENT’e müzekkere yazılmasına,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar harcından peşin alınan 14,00 TL’nin düşümü ile bakiye 45,3‬0 TL’nin davalılardan tahsiliyle Hazine’ye gelir kaydına,
5-AAÜT uyarınca 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalılardan tahsiliyle davacıya verilmesine,
6-Davacının yaptığı; 900,00 TL bilirkişi ücreti, 14,30‬ tebligat ücreti, 14,00 TL ilk harç masrafı olmak üzere toplam 928‬,30 TL yargılama giderinin davalılardan tahsiliyle davacıya verilmesine,
7-Karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının taraflara iadesine,
Dair verilen karar davacı vekili ile davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, davalı firma yetkilisinin yokluğunda 6100 Sayılı HMK’nın Geçici 3/2 madde yollaması ile, HUMK 427 vd.m. uyarınca, tebliğden itibaren 15 günlük yasal süre içinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.12/04/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır