Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/221 E. 2021/63 K. 24.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

T.C. “Türk Milleti Adına”
ANKARA ( Bozmaya uyma )
4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR
HUKUK MAHKEMESİ K A R A R

ESAS NO : 2020/221
KARAR NO : 2021/63

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI …
DAVALI ….
DAVALI : 2- … – …
DAVA : Marka YİDK Kararı İptali
DAVA TARİHİ : 20/05/2013
KARAR TARİHİ : 24/02/2021 Yazım Tarihi: 24/03/2021

İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde ÖZETLE: Müvekkili tarafından 2010/44811 numaralı… tescili için 08.07.2010 tarihinde tescil başvurusu yapıldığını, marka başvurusunun ilanına, davalı şirket tarafından itiraz edildiğini, davalı TPE tarafından diğer davalı şirketin itirazının kısmen kabul edildiğini, markalar dairesi başkanlığına yaptıkları itirazın da TPE YİDK tarafından reddedilerek, marka başvurusunun “Metalden mamul kapılar ve pencereler, kepenkler, jaluziler, bunların kasaları ve aksamları. Hırdavatçı eşyası. Ahşap veya sentetik malzemelerden mamul hırdavat eşyası, mobilya bağlantıları, açma kapama tertibatları.” emtiaları yönünden kısmen reddine karar verildiğini, oysa ki, davalı tarafın kısmi red işlemine mesnet alınan markasının 06.09.2010 tarihinde yapıldığını, dava konusu marka başvurusunun ise 08.07.2010 tarihinde yapıldığını, müvekkili firmanın Türkiye’nin en büyük 150 sanayi kuruluşu içinde yer aldığını ve STAR ibaresini ihtiva eden seri markaları yurt içinde ve yurt dışında tescil ettirerek kullandığını, hizmet verdiği sektörde… ibaresi ile maruf ve meşhur hale geldiğini, STAR ibareli seri markaların 1988 yılından beri kullanılmakta olduğunu ve tescil edilmiş olduğunu, STAR ibaresinin aynı zamanda müvekkili firmanın ticaret unvanının asli unsuru olduğunu, davalı tarafın marka kullanımının ilkinin 2008 yılına ilişkin olduğunu, Türkiye’deki kullanımının ise 2010 yılına ilişkin olduğunu, oysa müvekkili şirketin STAR ibareli ilk markasını 1990 yılında tescil ettirmiş olduğunu, … markasını ise davalı taraftan daha önceki tarihlerde yurt içi ve yurt dışında kullanarak fuarlara katılmış olduğunu, bu markanın reklamı ve tanıtımı için yoğun masraf yapıldığını, ileri sürerek, davalılardan Türk Patent Enstitüsü Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun … sayılı ret kararının iptaline ve dava konusu marka başvurusunun tescil işlemlerinin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiş, duruşmada da dilekçesini aynen tekrar etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı kurum vekili dilekçe ve beyanında ÖZETLE: İtiraz sahibi diğer davalının… markasını, Avrupa’da muhtelif ülkelerde tescil ettirdiğini ve Türkiye’de de bu markalı ürünlerin satışını yaptığının ispat edildiği, davacı tarafın marka kullanımı olduğundan söz etmesine rağmen bu hususta belge ibraz edemediği, sunulan belgelere göre olsa olsa STAR ibaresi üzerinde kazanılmış hakkının olacağının tespit edildiği, dava konusu YİDK kararının yerinde olduğu ileri sürülerek davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.
Davalı firmanın tebliğe rağmen davaya cevap vermediği görülmüştür.

ÖNCEKİ YARGILAMA ve KARAR;
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacı firmanın 2010/44811 başvuru numaralı “…” ibareli marka başvurusuna yönelik davalı firmanın 556 sayılı KHK’nın 8/3 maddesine dayalı olarak yaptığı itiraz üzerine davacı başvurusu kapsamından “Metalden mamul kapılar ve pencereler, kepenkler, jaluziler, bunların kasaları ve aksamları. Hırdavatçı eşyası. Ahşap veya sentetik malzemelerden mamul hırdavat eşyası, mobilya bağlantıları, açma kapama tertibatları.” emtialarının çıkarılması işlemine yönelik itiraz hakkında verilen YİDK … sayılı kararın iptali ve tescil işlemlerinin devamı isteminden ibaret olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce uzman bilirkişi heyetinden alınan raporda ÖZETLE : Davalı tarafın, dava konusu “…” markası üzerinde, “Metalden mamul kapılar ve pencereler, kepenkler, jaluziler, bunların kasaları ve aksamları. Hırdavatçı eşyası. Ahşap veya sentetik malzemelerden mamul hırdavat eşyası, mobilya bağlantıları, açma kapama tertibatları.” emtiaları bakımından 556 sayılı KHK’nın 8/3. maddesinde düzenlenen öncelik hakkı sahibi olduğu; davacı tarafından dosyaya sunulan delillere göre, davacı tarafın 556 sayılı KHK’nın 8/3 maddesine göre öncelik hakkı sahibi olduğunu ispat edemediği; davacının seri marka ve ticaret unvanından kaynaklanan iddialarının da bu hususu etkilemeyeceği dava konusu YİDK kararının iptali koşullarının oluşmadığı belirtilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonunda 08/07/2015 gün ve 2013/120 – 2015/152 sayılı kararla ÖZETLE;”davacı tarafın 2010/44811 başvuru numaralı “…” ibareli marka kapsamında yer alan “Metalden mamul kapılar ve pencereler, kepenkler, jaluziler, bunların kasaları ve aksamları. Hırdavatçı eşyası. Ahşap veya sentetik malzemelerden mamul hırdavat eşyası, mobilya bağlantıları, açma kapama tertibatları.” emtialar yönünden davalı firmanın 556 sayılı KHK’nın 8/3 maddesi kapsamında önceye dayalı hak sahibi olduğu, Markalar Daire Başkanlığına sunulan itiraz dilekçesi ve ekli belgeler, bilirkişi raporu ile anlaşıldığı üzere davacının marka başvuru kapsamından çıkartılması yönündeki işlem ve bu işleme yönelik YİDK’ya yapılan itiraz hakkında verilen YİDK kararı yerinde olduğundan davanın reddine” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karara karşı .davacı vekilince temyizi üzerine YARGITAY …. HD.nin 28/05/2018 gün ve … sayılı ONAMA kararı verilmiştir.
Bu karara karşı .davacı vekilince karar düzeltme yoluna gidilmekle bu kez YARGITAY … HD.nin 22/06/2020 tarih ve 2019/157 Esas, 2020/3024 karar sayı ile ÖZETLE ;” 556 sayılı KHK m. 8/3 uyarınca marka başvurusundan önce başkasının markaya konu işareti veya karıştırılma ihtimaline yol açacak derecede benzeri işareti başvuru konusu mal ve hizmetler yönünden ciddi surette kullanım ve bu kullanım yoluyla ayırt edicilik kazandıracak ölçüde olması halinde gerçek hak sahipliği ilkesi uyarınca bu hakkı korunacak ise de, davalının, Türkiye’de bir firmaya satış yaptığına ilişkin ‘‘… Push On Fastener’’ açıklamalı 2008 ve 2009 yılına ilişkin 1’er adet ve 2010 yılına ilişkin 2 adet olmak üzere sunduğu 4 adet düşük bedelli fatura, markanın ciddi surette kullanımı ve işarete ayırt edicilik kazandırılması için yeterli olmadığı gibi, davalının yurt dışındaki web sitesine Türkiye’den bir çok giriş yapılması da işaretin ülke içinde kullanımı ve işarete ayırt edicilik kazandırılması sayılamayacağı halde hatalı gerekçeyle davanın reddi doğru görülmediğinden Dairemizin 20.05.2018 tarih, 2016/11361 E-2018/4006 K. sayılı onama ilamının kaldırılarak mahkemece verilen kararın yukarıda açıklanan gerekçe ile davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile Dairemizin 20.05.2018 tarih, 2016/11361 E-2018/4006 K. sayılı onama ilamının kaldırılarak kararın yukarıda açıklanan gerekçe ile davacı yararına BOZULMASINA,” şeklinde karar verilmiştir.
YENİ GEREKÇE;
Mahkemece bozma ilamına uyularak Yargıtay’ın “davalının, Türkiye’de bir firmaya satış yaptığına ilişkin ‘‘… …’ açıklamalı 2008 ve 2009 yılına ilişkin 1’er adet ve 2010 yılına ilişkin 2 adet olmak üzere sunduğu 4 adet düşük bedelli fatura, markanın ciddi surette kullanımı ve işarete ayırt edicilik kazandırılması için yeterli olmadığı gibi, davalının yurt dışındaki web sitesine Türkiye’den bir çok giriş yapılması da işaretin ülke içinde kullanımı ve işarete ayırt edicilik kazandırılması sayılamayacağı” şeklindeki bozma gerekçesi doğrultusunda davacı firmanın 2010/44811 numaralı marka başvurusuna yönelik davalı firma açısından 556 sayılı KHK 8/3 maddesindeki koşullar oluşmamasına rağmen davalının 556 sayılı KHK’nın 8/3 maddesine dayalı olarak yaptığı itiraz üzerine davacı marka başvurusu kapsamından bazı emtiaların çıkartılması işlemine yönelik YİDK kararı hatalı ve yanlış olduğundan davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davanın KABULÜNE,
2-Dava konusu Türk Patent’in … sayılı YİDK kararının İPTALİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar harcından peşin alınan 24,30 TL’nin düşümü ile bakiye 35,00 TL’nin davalılardan tahsiliyle Hazine’ye gelir kaydına,
4-AAÜT uyarınca 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalılardan tahsiliyle davacıya verilmesine,
5-Davacının yaptığı; 1.500,00 TL bilirkişi ücreti, 3.650,00 TL tercüme ücreti, 265,00 tebligat ücreti, 24,30 TL ilk harç masrafı olmak üzere toplam 5.439,30 TL yargılama giderinin davalılardan tahsiliyle davacıya verilmesine,
6-Karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının taraflara iadesine,
Dair verilen karar davacı vekili ile davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, davalı firma yetkilisinin yokluğunda, 6100 Sayılı HMK geçici 3. Madde yollaması ile HUMK 427 maddesine göre tebliğden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay’da temyiz yoluna başvurulabileceğine yönelik karar verildi. 24/02/2021

Katip … Hakim …
E İmzalıdır. E İmzalıdır.