Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/212 E. 2021/187 K. 07.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

T.C. “Türk Milleti Adına”
ANKARA
4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR
HUKUK MAHKEMESİ K A R A R

ESAS NO : 2020/212
KARAR NO : 2021/187

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : ….
DAVALI : ….
DAVA : Marka 2020-M-3958 Sayılı YİDK Kararı İptali-Hükümsüzlük
DAVA TARİHİ : 16/07/2020
KARAR TARİHİ : 07/06/2021 Yazım Tarihi: 01/07/2021

İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde ÖZETLE: 1973’ten beri makine, hububat, bakliyat, tohum ve yağlı tohum ailesinde yer alan kuru sebzelerin hasat esnasında ve hemen sonrasında ürüne karışan toz, taş, toprak, saman, cam ve bunu gibi ürün harici maddeleri ile ortalama üründen küçük, az yetişmiş, kırılmış, yabani tohum, zedelenmiş tohum veya başka mahsul tohumu gibi maddeleri ayıran makinelerin üretimini gerçekleştiren bir firma olduğunu. müşterilerinden gelen talep ve ihtiyaca göre, temizleme boylama- sınıflandırma – paketleme gibi üretim süreçlerini planlamakta ve buna uygun projeler hazırlayarak müşterilerinin ihtiyaçlarını karşılamakta olduklarını. 85 farklı ülkeye ihracat gerçekleştiren sektörde öncü firmalar arasında; yılda ortalama 6.500 adet makine üretimi ve ortalama 120 farklı tesiste makine kurulumu gerçekleştirdiklerini, 2017 senesinde Bilim Sanayi vw Teknoloji Bakanlığı onayıyla Ar-Ge merkezini kurduklarını ve yaklaşık 26 adet markanın, 26 adet patent/faydalı modelin, 101 adet tasarımın sahibi olduğunu, … ibareli alan adı üzerinden de 24.09.2004 tarihinden bu yana ticari faaliyetlerini sürdürmekte olup, “…” ibareli kullanımlarını tescilli logosu ile gerçekleştirdiklerini, davalı yan …’in müvekkil firmanın eski hissedarlarından olan baba Sabahattin …’in çocuğu ve Müvekkil firmanın eski çalışanı olan… …’in kardeşi olduğu; Sabahattin …’in müvekkil şirkette bulunan hisselerini devrettiği ve şirket bünyesinden ayrıldığı ve huzurdaki dava konusu gibi birçok marka ile iltibas teşkil eden marka mürecaatı da gerçekleştirdiklerini bu sebeple SMK 6/9 bakımından kötü niyet olduğu, davalı taraf tarafından tescil müracaatı gerçekleştirilen 2019/20902 sayılı marka ile davacı şirkete ait olan 2003/10572, 2007/15248, 2007/15249, 2010/47415, 2010/47423, 2010, 51749, 2014/106586, 2014/106592, 2015/111615, 2015/88557, 2015/88572, 2016/03958, 2016/57294, 2017/48857, 2017/48863, 2017/48865, 2017/48866, 2017/48871, 2018/24962, ve 2018/44315 markalarının aynı sınıfı kapsadığı ve aynı emtialarda kullanılacak olduğunu, bu durumun iltibas yaratacağını, itiraz konusu başvurunun sahibi, babasının ve erkek kardeşinin şirketi ile müvekkil firma arasındaki “…” ve “AKY” ibarelerinden kaynaklı hukuki ihtilaflardan haberdar olmasına rağmen işbu müracaatı gerçekleştirdiğini, dava konusu YİDK kararında her ne kadar dosya kapsamında smk 6/9 bakımından kötü niyetin ispatlanamadığı bildirilmiş olsa da yalnızca müvekkil firma ortak ve yetkilileri ile başvuru sahibi arasındaki akrabalık ilişkisi ve şahsın kardeşi ile müvekkil firmanın aynı ibare bakımından süren hukuki ihtilafları kötü niyeti ortaya koyar nitelikte olduğunu, davalı yanın kardeşi ve kardeşinin firması tarafından müvekkil firmaya ait kataloglar içerisinde müvekkilin sgk’lı çalışanlarına ait fotoğraflar da dahil olmak üzere birebir mahiyette haksız olarak kullanıldığı ve dilekçelerde yer verilen görsellerde müvekkilin kullanmakta olduğu bir logo dikkat çekmekte olduğu. Anılan logo bir robot şeklinde olmakla birlikte, ismi müvekkil tarafından uzun zamandır “…” olarak kullanılmakta olduğu ve bunu bilen karşı yanın kardeşinin şirketi tarafından ise müvekile ait robotun bir benzeri yapılarak ismi “ORTİ” olarak belirlenmiş olduğu ve Müvekkile ait “…” maskotu “ORTİ” yapılmış olup, birebir aynı tanıtım kelimeleri ve görselleri ile kopyalandığını, davalının 2019/20902 kod numaralı başvurusunun ilanına davacı tarafından 2010/47415 sayılı markaya dayalı olarak yapılan itirazların davalı TÜRKPATENT tarafından reddedilmiş olmasının yerinde ve doğru olmadığını, YİDK kararında davalı yanın kötü niyetini ispatlar nitelikte delil sunulmadığından bahsedilse de marka sicilinin ve ticaret sicilinin aleniği ilkesi gereği davalı yanın iltibas teşkil eden hukuka aykırı kullanım ve başvurularının mevcut olduğu ve devam ettiğini, davalı yanın müvekkil firmanın eski çalışanlarının kardeşi ve kızı olduğu bilgisi de karar aşamasında açıkça göz ardı edildiğini ileri sürerek Türkpatent YİDK’nın 15.05.2020 tarihli ve 2020-M-3958 sayılı kararının iptaline ve 2019/20902 sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiş, duruşmada da dilekçesini aynen tekrar etmiştir.

SAVUNMA:
Davalı kurum vekili dilekçe ve beyanında ÖZETLE: Alınan kararlar ve yapılan işlemlerin usule ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı şahıs vekili dilekçe ve beyanında ÖZETLE: Müvekkile ait dava konusu 2019/20902 tescil numaralı “…” ibareli marka ile davacının itirazına gerekçe gösterdiği “…” ibareli markaların hiçbir surette benzer olmadığını, davacının markalarını bir bütün olarak değerlendirmeyip sanki AKY+ÜREK unsunlarından oluşuyormuş gibi bir izlenim yaratmaya çalıştığını, müvekkil ile davacı arasında derdest olan hiçbir dava bulunmadığını ve davacı tarafın dava dışı …Teknoloji Makine LTD ŞTİ ile olan davaları ile alakalı dilekçesinde bahsettiği hususların hiçbirinin müvekkili hukuken ilgilendirmediğini, müvekkilin kötü niyetli olmadığını ileri sürerek dava konusu 2019/20902 tescil nolu marka üzerine konulan teddbirin kaldırılması ve davadaki taleplerin reddini talep etmiştir.

MUHAKEME:HMK kapsamında “Yazılı Yargılama Usulü ” uygulanmıştır.
DELİLLER ve DEĞERLENDİRME:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı şahsın 2019/20902 başvuru sayılı markası ile davacı tarafın Kurum nezdinde ileri sürdüğü mesnet markaları arasında 6769 sayılı SMK 6/1 maddesi açısından iltibas- benzerlik- karıştırılma ihtimali oluşup oluşmadığı, davalı şahıs başvurusunun SMK 6/9 maddesi açısından kötü niyetli yapılıp yapılmadığı, Türk Patentin 2020-M -3958 sayılı YİDK Kararının İptalinin davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği noktasında olduğu anlaşılmıştır.
YİDK kararının 27/05/2020 tarihinde davacı tarafa tebliğ edildiği, davacının da 5000 sayılı TürkPatent Kanununun 15/C maddesinde öngörülen iki aylık süre içerisinde 16/07/2020 tarihinde ve 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 156.ncı maddesinde görevli ve yetkili mahkemeye dava açtığı anlaşılmıştır.
TÜRKPATENT YİDK’nun 2020-M-3958 sayılı kararında; “2019/20902 başvuru numaralı “…” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvurunun ….” ibareli markalar ile karıştırılma ihtimali ve kötü niyet gerekçesiyle … itiraz incelenmiştir.
….Yapılan incelemede, “…” ibareli başvuru ile itiraz gerekçesi markaların ihtiva ettiği unsurların tamamı ve bütün olarak bıraktığı izlenim itibariyle görsel, işitsel ve kavramsal açıdan karıştırılma ihtimali oluşturabilecek düzeyde benzer markalar olmadığı kanaatine varılmıştır. Bu nedenle 6769 s. SMK’nın 6/1 maddesi kapsamında yapılan itiraz haklı bulunmamıştır.
Markalar arasında karıştırılma ihtimali oluşturabilecek düzeyde benzerlik olmaması ve markaların birbirinden önemli ölçüde ayrışması dikkate alındığında muterizin kötü niyet gerekçeli itirazı da haklı bulunmamıştır.
Açıklanan nedenlerle iş bu itirazın da tüm gerekçeleriyle reddi gerekmiştir.
KARAR: İtirazın reddedilmesine oybirliği ile karar verilmiştir. ” şeklinde ifade edilmiştir.
6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU (10/01/2017 yürürlük)
Madde 6 (Marka tescilinde nispi ret nedenleri)
“(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(9)Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.”” hükmü yer almaktadır.
SMK 6/1 maddesi anlamında iltibastan bahsedebilmek için ;
Her iki taraf markasının AYNI işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) BENZERLİĞİ olması,
Her iki taraf markasının benzer işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) AYNIYETİ olması,
Her iki taraf markasının BENZER işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) BENZERLİĞİ olması, ihtimali aranır.
Markaların karıştırılmasından söz edebilmek için ise , dava konusu marka ile itiraza mesnet marka/markalar arasında hedef tüketici kitlesi (orta düzeydeki) yönünden markaların “görsel”, “işitsel” ve “kavramsal” özellikleri dikkate alarak genel ve bütünsel açıdan benzerlik ihtimali olması , yine tescilli marka ile tescil olunmak istenen işaret arasında markayı taşıyan her iki ürünün işletmesel kökeninin aynı veya birbirleriyle bağlantılı (idari-ekonomik) işletmeler tarafından üretilmiş olabileceği noktasında bağlantı kurulması (ilişkilendirilme) ihtimalinin bulunması gerekir. Karıştırılma kavramının varlığı için “somut bir karıştırma” eyleminin varlığı şart olmayıp böyle bir tehlikenin varlığı dahi yeterli olacaktır.
Doktrin ve çeşitli yargı kararları dikkkate alınıp bakıldığında KÖTÜNİYET kriteri “Marka sahibinin, markasını tescil ederken, markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, iyi niyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacı gütmesi gibi hallerde, kötü niyetli marka tescilinden bahsedilir. Marka başvurusunun kötü niyetli bir başvuru olabilmesi için, marka başvurusu sırasında kötü niyetli olarak markanın amacı ve temel işlevi dışında bir amaçla kullanılması gerekir. Dolayısıyla kötü niyetin kabulü için, marka için başvuruda bulunan kişi, markanın temel işlevleri olan ürünün işletmeye aidiyetini sağlama ve diğer ürünler karşısında ayırt edicilik sağlama fonksiyonu dışında bir amaçla veya marka üzerindeki gerçek hak sahibinin markadan yararlanmasını engellemek veya markanın ün ve şöhretinden yararlanmak suretiyle haksız çıkar edinme gibi bir amaçla hareket etmelidir.” şeklinde görüşler yer almaktadır.
Yukarıdaki kriterler, taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;
Davalı başvuru Markası Davacı Markaları
… (2019/20902) …KARDEŞLER (2003/10572)
07. Sınıf 07. Sınıf
Şekil+… (2007/15248)
07. Sınıf
Şekil+sorturk (2007/15249)
07,35. Sınıf
Şekil+… (2010/47415)
07,08,09. Sınıf
(YİDK’da geçen diğer markalar)

Bilirkişi heyetinden alınan 20.04.2021 tarihli raporda ÖZETLE; “1) Taraf markaları arasında görsel ve işitsel açılardan ve genel görünümleri itibariyle benzerlik bulunmadığından, emtia ayniyeti/benzerliği gerçekleşmiş olsa dahi, uyuşmazlık konusu emtiaların hitap ettiği tüketici kitlesinin algı/bilinç/dikkat/özen seviyesinin yüksek olması nedeniyle, bir bütün olarak yapılan değerlendirmede markaların karıştırılma ihtimalinin somut olayda bulunmadığı,
2) SMK m. 6/9 hükmü kapsamında değerlendirmenin hukuki niteliği yüksek olduğundan Sayın Mahkeme tarafından yapılması gerektiği,
3) Dava konusu edilen 15.05.2020 tarihli ve 2020-M-3958 sayılı YİDK kararının ve davalının 2019/20902 sayılı markasının tescilinin bu değerlendirmeler ile çelişmediği/uyumlu olduğu, ” şeklinde ifade edilmiştir.
Davacı vekilinin yeni bir heyetten rapor ve aynı heyetten ek rapor alınması talebi HMK 30.ncu madde kapsamında değerlendirilerek, sunulan rapor denetlenebilir, içeriği de ihtisas mahkemesi hakimliğince olumlu veya olumsuz değerlendirilebilir kabul edilerek yargılama gereksiz uzamasın diye bu talepler reddedilmiştir.

GEREKÇE:
Önceki tescilli bir marka ile başvuru konusu sonraki veya hükümsüzlüğe konu olan işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede görsel, sescil ve anlamsal benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınmakla beraber münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin de nazara alınarak belirlenmesi gerektiğinden hareketle;
Davalının ” … ” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait “… ” ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ,sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı;
İşin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, mesnet marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu mallar/hizmetler için ayırdığı satın alma / faydalanma süresi içinde, davalının” … ” ibareli marka başvurusunu gördüğünde derhal ve hiç düşünmeden davacının “… ” ibareli tescilli markalarından farklı bir marka olduğunu algılayabileceğini, diğer bir anlatımla ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından davacının”… ” ibareli tescilli markalı mallarından/hizmetinden satın almak/yararlanmak isterken davalının” … ” ibareli başvuru markalı malı/hizmeti satın almak / yararlanmak şeklinde bir yanılgı yaşamayacağı, ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından başvuru konusu işaret ile davacının tescilli markaları arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı mallar / hizmetler algısı da oluşmayacağı, taraf marka işaretleri benzemediğinden SMK 6/1 maddesindeki iltibasın bulunmadığı kanaati oluştuğu;
Dava konusu” … ” ibareli marka açısından SMK 6/9 maddesi anlamında kötüniyetli başvuru yapıldığı iddiası da kanıtlanmadığı;
Tüm bu gerekçelerle bilirkişi raporu da benimsenerek YİDK kararı doğru olduğundan davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar harcından peşin alınan 54,40 TL’nin düşümü ile bakiye 4,90 TL’nin davacıdan tahsiliyle Hazine’ye gelir kaydına,
3-AAÜT uyarınca 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalılara verilmesine,
4-Karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının taraflara iadesine,
Dair verilen karar davacı vekili ile davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, davalı şahıs vekilinin yokluğunda 6100 sayılı HMK 341 ila 345 inci maddesine göre tebliğden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememiz aracılığı ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf kanun yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar okunup açıklandı. 07/06/2021
Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır