Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/204 E. 2022/232 K. 14.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2020/204 Esas – 2022/232

T.C. “TÜRK MİLLETİ ADINA”
ANKARA
4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR
HUKUK MAHKEMESİ K A R A R
ESAS NO : 2020/204 Esas (Birleşen 2.FSHHM 2021/10 Esas dahildir)
KARAR NO : 2022/232

HAKİM : …..
KATİP :….

(ASIL DAVA YÖNÜNDEN)
DAVACI : :…….
Av. …
DAVALI : 1- …
VEKİLİ : Av….
DAVALI ….
DAVA :…’ dayalı Tecavüzün önlenmesi, ürün toplatma, ilan
DAVA TARİHİ : 10/07/2020
….
DAVACI :1- ….
2….
VEKİLİ ..
DAVA :…’ dayalı Maddi-Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 11/01/2021

KARAR TARİHİ : 14/09/2022 Yazım Tarihi:14/10/2022
(ASIL DAVA)
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde ÖZETLE: Müvekkilinin ….. Fakültesinde öğretim üyesi olarak görev yaptığını, davalı …. tarafından 2009 yılında ….” isimli, toplam 359 sayfalık İngilizce bir kitap yayımlandığını, kitabın iç sayfasında 1.000 adet basıldığının not edildiğini, kitabın Haziran 2020’de tesadüfen müvekkilininin eline ulaştığını, kitabın incelenmesi sonucu toplamda 30 sayfa civarında “Vergi Hukuku Genel Kısım Türk Vergi Sistemi” isimli kitabının (İngilizceye çevrilerek) atıf yapmadan intihali suretiyle oluşturulduğunu – tespit ettiğini, davalının müvekkilinin 8 bölümden oluşan “Vergi Hukuku Genel Kısım Türk Vergi Sistemi” kitabının 7 bölüm başlığını aynen kopyaladığını, bu bölümlerin içerisinde konuların anlatıldığı 157 başlıktan S8 başlığın aynen – kopyalandığını, davalının anılan kitabının içindekiler kısmının ilk üç sayfası ve 3-140 sayfaları arasında intihal gerçekleştirildiğini, davalı….” isimli, 400 sayfalık, İngilizce yazılmış ikinci kitabının Yaklaşım Yayıncılık tarafından 2011 yılında basıldığını, bu kitabın www.legalkitabevi. üzerinde 30 TL fiyata satıldığını, kitabın üzerinde kaç adet basıldığına dair bilgi bulunmadığını, davalının bu kitabının da içindekiler kısmının ilk üç sayfası, 3-140 sayfaları arasında müvekkilinin “Vergi Hukuku Genel Kısım Türk Vergi Sistemi” isimli kitabından intihal yapılarak oluşturulduğunu, davalı…’ın “Turkish Tax Law(s)” isimli 393 sayfalık İngilizce yazılmış üçüncü kitabının Gözlem Yayıncılık tarafından 2020 yılında basıldığını, kitabın www gozlemyayincilik.com.tr/kitapgoster/135 – sitesi üzerinden 55 TL fiyata satıldığını, kitap arkasında THG 0961812 RFB bandrol numarası bulunduunu, kitabın içindekiler kısmının ilk üç sayfası, 3-140 sayfaları arasında müvekkilinin “Vergi Hukuku Genel Kısım Türk Vergi Sistemi” isimli kitabından intihal yapılarak oluşturulduğunu, davalı Hazine ve Maliye Bakanlığı, …Yayıncılık ve…’ın …’in 34. ve 35. maddesini ihlal ederek müvekkilinin eserini izinsiz bir şekilde kullandığını, …’in 21, 22, 23 maddelerinde sayılan işleme, çoğaltma ve yayma haklarının ihlal edildiğini, aynı şekilde müvekkilinin eserinden izinsiz olarak aldığı bölümleri yine izinsiz olarak kamuya sunarak …’in 14. maddesini, müvekkilinin adını belirtmeyerek 15. maddedeki ismin belirtilmesi hakkını ve 16. maddedeki eserin bütünlüğünü koruma hakkının ihlal edildiğini, …’in 68/1. madesi uyarınca davalının fiilinden dolayı, müvekkilinin uğramış olduğu şimdilik 1.000 TL maddi tazminat ve 70/1 maddesi uyarınca da 6.000 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 7.000 TL tazminatın tahsiline , ayrıca davalı Tecavüzünün önlenmesi, ürün toplatma ve gazetede ilan kararı verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı… vekili dilekçesinde ” Davacı tarafından arabulucuya başvurulmaksızın müvekkile karşı huzurdaki dava ikame edildiğinden, öncelikle davacının tazminat taleplerinin dava şartı yokluğundan reddi gerekir.
Müvekkilin davaya konu kitaplarının tüm baskılarında yer alan önsözlerinde de açıkça belirtmiş olduğu üzere, Türk Vergi Hukuku alanında yeni bir eser ortaya koyma iddiası ve bu eserden maddi bir çıkar sağlama amacı bulunmamaktadır. Müvekkilin tek amacı, Türk Vergi Hukuku alanında ortaya konulmuş türkçe çalışmaların derlenerek İngilizceye kazandırılması ve bu şekilde kamunun istifadesine sunulmasıdır. Bu kapsamda müvekkil, dava konusu kitapların ¼’lük kısmını atıf yapmak ve kaynakçasında yer vermek suretiyle mevcut türkçe akademik çalışmalara, kalan ¾’lük kısmını ise doğrudan yürürlükteki mevzuata dayandırmıştır.
Kaldı ki bugün itibariyle Türkiye’de, Türk vergi sistemini İngilizce olarak anlatan başka bir eser mevcut değildir. Tek başına bu husus dahi benzerliği büyük oranda ortadan kaldırmaktadır. Nitekim müvekkil tarafından da bu sebeple, İngilizce eğitim veren üniversitelerin çokluğu ve bu şekilde bir kaynağa ihtiyacın olması karşısında, gerek akademisyenlere kaynak olarak gerekse öğrencilere ders notu olarak faydalı olması amacıyla dava konusu eser meydana getirilerek, ilk baskısı kamu kurumlarına ve üniversite kütüphanelerine ücretsiz olarak dağıtılmıştır.
Davalı müvekkil dava konusu kitapların ilk baskısı için yalnızca tek seferlik bir telif hakkı ödemesi almış, sonraki baskıları içinse tarafına herhangi bir telif hakkı ödemesi yapılmadığı gibi, ilk baskısı ücretsiz olarak dağıtıldığından ve son baskısı da henüz yeni tarihli olduğundan davalı müvekkil halihazırda dava konusu kitapların satışından herhangi bir maddi yarar sağlamış değildir. Özetle müvekkil, maddi menfaat sağlama amacı gütmeden bir eser meydana getirmiş ve nitekim herhangi bir maddi kazancı da olmamıştır.
Vergi Hukuku alanında alenileşmiş ve ilgili mevzuatında yer alan herhangi bir konu başlığı, sistematiği veya işleniş sırası/biçiminin davacı tarafın kendi düşüncesi veyahut da fikri ürünü olduğu söylenemez.
Bununla birlikte müvekkil, dava konusu eseri meydana getirirken davacı tarafın herhangi bir eserinden doğrudan yararlanmamış olup, doğrudan yararlandığı eserlerin davacı tarafa ait eserlere yapmış olduğu atıfları kendi eserine aynen aktarmış ve eserlerinin gerek metin kısımlarında gerekse kaynakçalarında bu atıflara yer vermiştir. Dolayısıyla, davalı müvekkilin doğrudan yararlandığı kaynaklarda davacı taraftan alıntılanmasına rağmen atıf yapılmayan bölümler olduğu düşünülse dahi müvekkilin bunu bilmesi mümkün değildir.
Diğer taraftan davalı müvekkilin meydana getirdiği eserler ingilizce dilinde olup, davacı tarafın türkçe dilindeki eserinden aynen kopyalanmak suretiyle intihal oluşturulması mümkün değildir. Zira yabancı dilden çeviri, çeviri yapanın akademik dil bilgisine göre değişkenlik gösterdiğinden, davalı müvekkile ait kitaplarda yer alan bazı bölümlerin birebir davacı tarafa ait eserden alındığı hususu ispata muhtaç olup, ispat yükü davacı tarafın üzerindedir. Bu nedenle davacı tarafın dosyaya sunmuş olduğu intihal raporu da delil niteliği arzetmemektedir.
Davacı taraf huzurdaki davayı kötüniyetle ikame etmiş olup, davalı müvekkilin eserinden haksız bir şekilde yarar sağlamayı amaçlamaktadır. Zira davayı henüz açmadan önce 19.06.2020 tarihinde davalı müvekkil ile iletişime geçerek, “100.000 TL verirsen dava açmaktan vazgeçerim!” demiş, o sırada davalı müvekkilin yanında bulunan çalışma arkadaşları da bu konuşmaya tanık olmuşlardır. Bunun yanı sıra davacı tarafın, dava konusu kitaplardan “… isimli kitabın 2011 yılında basımını gerçekleştiren ve kendisinin de 2003 yılında birlikte çalıştığı Yaklaşım Yayınevini davaya dahil etmemiş olması da kötüniyetini açıkça ortaya koymaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davalı müvekkilin dava konusu kitaplarında davacı tarafa ait eserlerden intihal mevcut olmadığından huzurdaki kötüniyetli ve haksız kazanç elde etmeye yönelik açılan DAVANIN REDDİNE karar verilmesi gerekmektedir. ” şeklinde beyanda bulunulmuştur.
Davalı Hazine Vekili dilekçesinde ” USUL BAKIMINDAN;
1-Öncelikle ZAMANAŞIMI, HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE, YETKİ, GÖREV VE HUSUMET İTİRAZLARIMIZ DÂHİL OLMAK ÜZERE HER TÜRLÜ İTİRAZIMIZI yasal süresi içinde bildiriyoruz.
2-10.07.2020 tarihli dava dilekçesinde ihtilafın niteliğine ilişkin davacı tarafın açıklamaları tamamen yetersiz olup, açıklayıcı – net olmayan, muğlak ifadelerle açılan davada bu durum, savunma hakkımızı da kısıtlamaktadır.
3-İlk olarak; Hazine ve Maliye Bakanlığının hasım olarak görülmesine ilişkin dava dilekçesinde hiçbir açıklayıcı ibare-ifade yer almamaktadır.
Dava konusu olayda herhangi bir dahli ve müdahalesi bulunmayan Müvekkil Hazine ve Maliye Bakanlığı yönünden pasif husumet itirazında bulunuyoruz. Hazine ve Maliye Bakanlığı aleyhine açılan iş bu davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesini talep ediyoruz.
Müvekkil İdarenin, intihale ilişkin ihtilafın neresinde – hangi aşamasında taraf olarak görüldüğü gerçekten anlaşılamamıştır.
Zira, dava konusu kitapların satışı aşamasında vergi hukuk ve yasalarından kaynaklanan vergisel uygulamalar ile fiş, fatura kesme işlemleri sebebiyle Müvekkile karşı ihtilaf yöneltilmiş ise, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla- bu durumda ihtilafın, Gelir İdaresi Başkanlığına yöneltilmesi gerekmektedir. Çünkü Gelir İdaresi Başkanlığı ayrı tüzel kişiliğine sahip olup, taraf ehliyetine haizdir.
Ancak, yine de belirtmekte fayda görüyoruz ki, Davalı Müvekkil Bakanlık, satılan emtialarda mükelleflerin vergi sorumluluklarını, vergi kaçakçılığını araştırmakla sorumlu ve yükümlü olmakla birlikte, dava konusu kitaplarda intihal var olup olmadığı hususunu – kitapların içeriğine girmesinin mümkün olamayacağı düşünüldüğünde – bilmesi, araştırması, böyle bir sorumluluğun İdareye yüklenmesi düşünülemez. Zaten, ne …’de ne de mali mevzuatta Bakanlığa böyle bir sorumluluğun yüklendiğine dair herhangi bir düzenleme yer almamaktadır.
Yukarıda açıkladığımız sebeplerle Hazine ve Maliye Bakanlığı aleyhine açılan iş bu davanın husumet yönünden reddine karar verilmesini talep ediyoruz.
4-Ayrıca, basım-yayım tarihleri 2009 ile 2011 yılına ilişkin dava konusu kitaplarla ilgili talebin zamanaşımına uğradığı kanısındayız. Bu yönüyle, davacının sunacağı delillere göre hak düşürücü süre ve zamanaşımı hususlarının Mahkemece re’sen nazarı itibare alınarak davanın süre açısından da reddini talep ediyoruz.
5-Kaldı ki basım-yayım tarihleri 2009 ve 2011 yılları olan kitapların yayınevleri farklı kişiler olmasına rağmen, söz konusu yayınevlerinin davada taraf olarak gösterilmemiş olmasının sebebi anlaşılamamıştır.
ESAS BAKIMINDAN :
Esas yönünden ise daha önce belirttiğimiz gibi, dava dilekçesinde ihtilafın niteliğine ilişkin davacının açıklamaları tamamen yetersizdir, bu durum savunma hakkımızı da kısıtlamaktadır.
Daha önce belirttiğimiz gibi; zorunlu arabuluculuk dava şartı (anlaşmaya varılamadığına dair son tutanak) yerine getirilmediğinden bu kısım yönünden dosya asıl dosyadan (2020/204 esas) tefrik edilerek, Mahkemenizce 15/09/2020 Tarih ve E.2020/284 – K.2020/191 sayılı karar ile Usulden reddine kararı verilmiş ise de , Hazinenin hak ve menfaatleri açısından, davacının ilerde açması muhtemel maddi-manevi tazminat istemli davasına yönelik yanıt ve delil sunma hakkımızı saklı tutuyoruz.
Diğer taraftan, davacının “Vergi Hukuku Genel Kısım Türk Vergi Sistemi” isimli kitabından diğer davalı… tarafından, müvekkilinin kitabını kaynak göstermeden kendi eseriymiş gibi göstererek intihal teşkil eden yolsuz iktisap yapmak suretiyle ve iddiasıyla; davalının,
İlki 2009 yılında …
yazmış olduğu kitapların toplatılması, tecavüzün önlenmesi ve gazetede ilan istemleriyle açılan söz konusu iş bu davada ve bu davanın hiçbir aşamasında Hazine ve Maliye Bakanlığının bir dahlinin-etkisinin ve müdahalesinin olduğu düşünülemez ve kabul edilemez. Müvekkil Bakanlık aleyhine usul ve yasalara aykırı olarak açılan davanın reddini talep ediyoruz.
Açıkladığımız nedenlerle, Müvekkil İdare aleyhine haksız ve yersiz olarak açılan söz konusu davanın reddini talep ediyoruz. ” şeklinde beyanda bulunulmuştur.
Davalı Hazine vekilinin USUL itirazları reddedilmiştir.
ASIL DOSYADA ;
Asıl dosyada davalı gösterilen …Yayıncılık Basım Dağıtım Kırtasiyecilik Ticaret Ltd. Şirketi hakkında Davacı vekilinin 21/07/2020 tarihli dilekçesinde açılan davadan feragat ettiğini beyan ettiğinden asıl dosyadan tefriki ile ayrı esasa kayıt edilmiş ve 15/09/2020 tarih ve 2020/285 esas, 2020/192 karar sayı ile bu firma yönünden Feragat nedeniyle RED kararı verilmiştir.
İstinaf yoluna gidilmediğinden 19/10/2020 tarihinde kesinleşmiştir.
Yine asıl dosyada davalılar hakkında açılan Maddi ve Manevi Tazminat talebi ile ilgili davacı vekilinin dava açılmadan önceki tarihi kapsayan arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış örneğini ihtarın tebliğinden itibaren bir haftalık kesin süre içerisinde sunmadığından Maddi ve Manevi Tazminat yönünden dosya tefrik edilerek ayrı esasa kaydı yapılmış, 15/09/2020 tarih ve 2020/284 esas, 2020/191 karar sayı ile USULDEN RED kararı verilmiştir.
İstinaf yoluna gidilmediğinden 20/10/2020 tarihinde kesinleşmiştir.

(BİRLEŞEN DAVA)
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde ÖZETLE: Davalı… müvekkilinin “… ” isimli kitabından intihal yaparak … ) kitabını oluşturduğunu, 2009 yılında “… sayılı dava dosyasıyla birleştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA ;
Davalı… vekili dilekçesinde ” Müvekkilin davaya konu kitaplarının tüm baskılarında yer alan önsözlerinde de açıkça belirtmiş olduğu üzere, Türk Vergi Hukuku alanında yeni bir eser ortaya koyma iddiası ve bu eserden maddi bir çıkar sağlama amacı bulunmamaktadır. Müvekkilin tek amacı, Türk Vergi Hukuku alanında ortaya konulmuş türkçe çalışmaların derlenerek İngilizceye kazandırılması ve bu şekilde kamunun istifadesine sunulmasıdır. Bu kapsamda müvekkil, dava konusu kitapların ¼’lük kısmını atıf yapmak ve kaynakçasında yer vermek suretiyle mevcut türkçe akademik çalışmalara, kalan ¾’lük kısmını ise doğrudan yürürlükteki mevzuata dayandırmıştır.
Bu noktada önemle belirtmek gerekir ki, davacı yan ile davalı müvekkile ait kitapların her ikisinde de konu başlıkları, sistematiği, sırası ve işleniş biçimi yürürlükteki Vergi Hukuku Mevzuatını esas almaktadır. Dolayısıyla, davacı tarafın iddia ettiği şekilde bahsedilen hususlar bakımından intihal iddiası bu nedenle yerinde değildir. Zira Vergi Hukuku alanında alenileşmiş ve ilgili mevzuatında yer alan herhangi bir konu başlığı, sistematiği veya işleniş sırası/biçiminin davacı tarafın kendi düşüncesi veyahut da fikri ürünü olduğu söylenemez.
Bununla birlikte müvekkil, dava konusu eseri meydana getirirken davacı tarafın herhangi bir eserinden doğrudan yararlanmamış olup, doğrudan yararlandığı eserlerin davacı tarafa ait eserlere yapmış olduğu atıfları kendi eserine aynen aktarmış ve eserlerinin gerek metin kısımlarında gerekse kaynakçalarında bu atıflara yer vermiştir. Dolayısıyla, davalı müvekkilin doğrudan yararlandığı kaynaklarda davacı taraftan alıntılanmasına rağmen atıf yapılmayan bölümler olduğu düşünülse dahi müvekkilin bunu bilmesi mümkün değildir.
Diğer taraftan davalı müvekkilin meydana getirdiği eserler ingilizce dilinde olup, davacı tarafın türkçe dilindeki eserinden aynen kopyalanmak suretiyle intihal oluşturulması mümkün değildir. Zira yabancı dilden çeviri, çeviri yapanın akademik dil bilgisine göre değişkenlik gösterdiğinden, davalı müvekkile ait kitaplarda yer alan bazı bölümlerin birebir davacı tarafa ait eserden alındığı hususu ispata muhtaç olup, ispat yükü davacı tarafın üzerindedir. Bu nedenle davacı tarafın dosyaya sunmuş olduğu intihal raporu da delil niteliği arzetmemektedir.
Davacı taraf huzurdaki davayı kötüniyetle ikame etmiş olup, davalı müvekkilin eserinden haksız bir şekilde yarar sağlamayı amaçlamaktadır. Zira davayı henüz açmadan önce 19.06.2020 tarihinde davalı müvekkil ile iletişime geçerek, “100.000 TL verirsen dava açmaktan vazgeçerim!” demiş, o sırada davalı müvekkilin yanında bulunan çalışma arkadaşları da bu konuşmaya tanık olmuşlardır. Bunun yanı sıra davacı tarafın, dava konusu kitaplardan “Taxation in Turkey” isimli kitabın 2011 yılında basımını gerçekleştiren ve kendisinin de 2003 yılında birlikte çalıştığı Yaklaşım Yayınevini davaya dahil etmemiş olması da kötüniyetini açıkça ortaya koymaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davalı müvekkilin dava konusu kitaplarında davacı tarafa ait eserlerden intihal mevcut olmadığından huzurdaki kötüniyetli ve haksız kazanç elde etmeye yönelik açılan DAVANIN REDDİNE karar verilmesi gerekmektedir. ” şeklinde beyanda bulunulmuştur.
BİRLEŞEN DOSYADA;
Ankara … Esas sayılı birleşen dava dosyasında davalı olarak gösterilen …Yayıncılık Basım Dağıtım Kırtasiyecilik Tic.Ltd.Şti. açısından 2020/204 esas sayılı dosyaya davacı şahıs ( diğer davacı firmanın da aynı zamanda temsile yetkilisi olan ) adına sunulan 21/07/2020 tarihli feragat dilekçesinde ” sadece bu davalı (…Yayıncılık Basım Dağıtım Kırtasiyecilik Tic.Ltd.Şti.) yönünden tazminat,ve tecavüzün önlenmesi,ürün toplatma,,ilan hak ve taleplerimizden feragat ettiğini bildiririz” şeklinde açılmış olan maddi ve manevi tazminatı da kapsar şekilde dilekçe verildiği, mahkemece maddi ve manevi tazminat açısından da feragat nedeniyle reddi kararı daha önce verilmese de (sadece arabuluculuk dava şartı eksikliği yönünden değerlendirme yapılsa da) davalı firma açısından 21/07/2020 tarihli feragat dilekçesi USULÜ KAZANILMIŞ HAK olduğu kanaatiyle birleşen dosyadan tefrik edilerek 14/06/2021 tarih ve 2021/177 esas, 2021/200 karar sayı ile bu firma yönünden Feragat nedeniyle RED kararı verilmiştir.
İstinaf yoluna gidilmediği tespit edilmiştir.
MUHAKEME:HMK kapsamında “Yazılı Yargılama Usulü ” uygulanmıştır.
5846 sayılı FİKİR VE SANAT ESERLERİ KANUNU :
Madde 1/B-a) Eser: “Sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsullerini,
b) Eser sahibi : Eseri meydana getiren kişi,
… 14-17.nci maddelerde MANEVİ HAKLAR ( Umuma arz -Adın belirtilmesi Eserde değişiklik yapılmasını menetmek yetkileri – zilyed ve malike karşı hakları (bazı hallerde asıllarından geçici bir süre için yararlanmayı talep etme, eserin bozulmasını-,yok olmasını engelleme, eser tek ve özgün ise kendisine ait tüm dönemleri kapsayan çalışma ve sergilerde kullanmak amacıyla, koruma şartlarını yerine getirerek iade edilmek üzere eseri isteyebilme hakkı) ). 21-25.nci maddede ve 45.nci maddede ise MALİ HAKLAR (İşleme – Çoğaltma – Yayma – Temsil – Umuma İletim Hakkı ve Pay Alma Hakkı.) sayılmıştır.
Madde 52 “Mali haklara dair sözleşme ve tasarrufların yazılı olması ve konuları olan hakların ayrı ayrı gösterilmesi şarttır.” ,
Madde 66 ” Manevi ve mali hakları tecavüze uğrıyan kimse tecavüz edene karşı tecavüzün ref’ini dava edebilir.
Tecavüz, hizmetlerini ifa ettikleri sırada bir işletmenin temsilcisi veya müstahdemleri tarafından yapılmışsa işletme sahibi hakkında da dava açılabilir.
Tecavüz edenin veya ikinci fıkrada yazılı kimselerin kusuru şart değildir.
Mahkeme, eser sahibinin manevi ve mali haklarını, tecavüzün şümulünu, kusurun olup olmadığını, varsa ağırlığını ve tecavüzün ref’i halinde tecavüz edenin düçar olması muhtemel zararları takdir ederek halin icabına göre tecavüzün ref’i için lüzumlu göreceği tedbirlerin tatbikına karar verir.
Eser sahibi, ikamet ettiği yerde de tecavüzün ref’i ve men davası açabilir. ” ,
Madde 68/1 ” Eseri, icrayı, fonogramı veya yapımları hak sahiplerinden bu Kanuna uygun yazılı izni almadan, işleyen, çoğaltan,çoğaltılmış nüshaları yayan, temsil eden veya hertürlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletenlerden, izni alınmamış hak sahipleri sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya bu Kanun hükümleri uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin en çok üç kat fazlasını isteyebilir.” ,
Madde 69 (Tecavüzün men’i) ” Mali veya manevi haklarında tecavüz tehlikesine maruz kalan eser sahibi muhtemel tecavüzün önlenmesini dava edebilir. Vakı olan tecavüzün devam veya tekrarı muhtemel görülen hallerde de aynı hüküm caridir.
66 ncı maddenin ikinci, üçüncü ve dördüncü fıkralarının hükümleri burada da uygulanır.”,
Madde 70 “Manevi hakları haleldar edilen kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat ödenmesi için dava açabilir. Mahkeme, bu para yerine veya bunlara ek olarak başka bir manevi tazminat şekline de hükmedebilir.
Mali hakları haleldar edilen kimse, tecavüz edenin kusuru varsa haksız fiillere mütaallik hükümler dairesinde tazminat talep edebilir.
Birinci ve ikinci fıkralardaki hallerde, tecavüze uğrayan kimse tazminattan başka temin edilen karın kendisine verilmesini de istiyebilir. Bu halde 68 inci madde uyarınca talep edilen bedel indirilir.” hükmü yer almaktadır.

DELİLLER ve DEĞERLENDİRME:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın;
Asıl dava yönünden; davacı tarafa ait “Vergi Hukuku Genel Kısım Türk Vergi Sistemi” isimli kitabından izin alınmadan davalı şahıs tarafından İNTİHAL yapıldığı iddiasıyla 2009, 2011 ve 2020 yılında yazılıp bastırılan, (2009 yılı basımının Hazine-Gelir idaresi başkanlığınca yaptırıldığı) ingilizce yayınlanan 3 ayrı kitaptan dolayı …’ten kaynaklı mali ve manevi hakkın ihlal edilip edilmediği ve buna bağlı olarak tecavüzün önlenmesi, ürün toplatılması, ilan isteminin yerinde ve doğru olup olmadığı;
Birleşen dava yönünden; davacı şahsın yazarı olduğu, davacı firmanın ise mali hak sahibi olduğu belirtilen “Vergi Hukuku Genel Kısım Türk Vergi Sistemi” isimli kitabından izin alınmadan davalı şahıs tarafından İNTİHAL yapıldığı iddiasıyla 2009, 2011 ve 2020 yılında yazılıp bastırılan, (2009 yılı basımının Hazine-Gelir idaresi başkanlığınca yaptırıldığı) ingilizce yayınlanan 3 ayrı kitaptan dolayı….’ten kaynaklı mali ve manevi hakların ihlal edilip edilmediği ve buna bağlı olarak … 68 nci maddesine göre telif tazminatı, … 70 nci maddesine göre de manevi tazminat isteminin yerinde ve doğru olup olmadığı noktasında olduğu tespit edilmiştir. Buna göre;
Asıl dosyada davacının eser sahibi olmasından kaynaklı davalı şahsın intihal suretiyle yazıp 2009, 2011 ve 2020 yılında bastırdığı (2009 yılı basımının Hazine-Gelir idaresi başkanlığınca yapıldığı) ingilizce yayınlanan 3 ayrı kitap dolayısıyla …’ten kaynaklı hakkının ihlal edildiğinden tecavüzün önlenmesi, ürün toplatılması, ilan isteminde bulunulduğu;
Birleşen davada ise davacının eser sahibi olmasından kaynaklı davalı şahsın intihal suretiyle yazıp 2009, 2011 ve 2020 yılında bastırdığı ingilizce yayınlanan 3 ayrı kitap dolayısıyla….’ten kaynaklı hakkının ihlal edildiğinden telif tazminatı ile manevi tazminat talebinde bulunulmuştur.
Birleşen davada davacı vekili 18/06/2021 tarihli dilekçe ile belirsiz alacak şeklinde talep ettiği 1000 TL tazminatın 1/3 oranını davacı şirket adına, 2/3 oranının ise davacı şahıs adına talep edildiğini açıklamıştır.
Kültür Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğünden davaya konu eserler hakkında basım adedi açısından bandrol talep formları celbedilmiştir
Dosyaya taraflarca sunulan ve ilgili yerlerden temin edilen delil ve belgeler kapsamında ihtilaf teknik bir konuyu da içerdiğinden asıl ve birleşen dosyalarda bilirkişi heyetinden rapor alınması gerekmiştir.
ASIL DOSYA’da Bilirkişi heyetinden alınan 20.09.2021 tarihli raporda ÖZETLE ”
Davacının da beyanlarında belirtildiği üzere Davalıya ait ….”, “….” isimli k itaplar, isim olarak farklı olsalar da, ufak farklılıklar dışında içerik olarak birbirinin devam baskıları olarak değerlendirilebilecek olmakla birlikte her kitap için birlikte yaklaşık sayfa sayısı ve benzerlik oranı ayrı ayrı tayin edilmiştir;
-….: Davacının Vergi Hukuku isimli kitabından yapılan alıntının yaklaşık 30 sayfaya tekabül ettiği, kaynakça hariç olmak üzere kitabın sayfa sayısına oranlandığında ; intihal oranının yaklaşık %10 ‘a tekabül ettiğinin kabul edilebileceği;
-….: Kitap içeriğinin…. isimli kitapla birebir aynı olduğu, sayfa sayısı farklılığının yazı karakteri/puntosundan kaynaklandığı, bu nedenle davacının Vergi Hukuku isimli kitabından yapılan alıntının yaklaşık 30 sayfaya tekabül ettiği, kaynakça hariç olmak üzere kitabın sayfa sayısına oranlandığında intihal oranının yaklaşık %10’a tekabül ettiğinin kabul edilebileceği,
-…….):Kitap içeriğinin … Systemisimli kitapla bazı ifade ediliş farklılıkları dışında birebir aynı olduğu, sayfa sayısı farklılığının yazı karakteri/puntosundan kaynaklandığı, bu nedenle davacının Vergi Hukuku isimli kitabından yapılan alıntının yaklaşık 30 sayfaya tekabül ettiği, kaynakça hariç olmak üzere kitabın sayfa sayısına oranlandığında intihal oranının yaklaşık %10’a tekabül ettiğinin kabul edilebileceğideğerlendirilmiştir.
SONUÇ;
1- “Vergi Hukuku” isimli kitabın … md.2/1 kapsamında ilim ve edebiyat eseri olarak korunacağı,
2- “Vergi Hukuku” isimli eser üzerinde Nurettin Bilici’nin eser sahibi olarak manevi ve mali haklarının bulunduğu,
3- İntihal suretiyle davacı tarafın; … 14, 15 ve 16. maddelerinden kaynaklanan manevi haklarından “umuma arz salahiyeti”, “adın belirtilmesi salahiyeti” ve “eserde değişiklik yapılmasını men salahiyeti” ile … 22 ve 23. maddelerinde tanımlanan “çoğaltma” ve “yayma” mali haklarının ihlal edildiğinin kabul edilebileceği,
4- Tecavüzün ref’i koşullarının gerçekleşmiş olabileceği,
5- İntihal fiili sonucu gazete ilanının talep edilebileceği,
6- Ürün toplatılması talebi doğrultusunda … m.68 kapsamında davacının seçimlik haklarından birini kullanabileceği,
7- Tecavüzün men’i koşullarının gerçekleşmiş olabileceği, ” şeklinde ;
BİRLEŞEN DOSYA’da Bilirkişi heyetinden alınan 20.09.2021 tarihli raporda ÖZETLE “
Davacının da beyanlarında belirtildiği üzere Davalıya ait “…., “…” isimli k itaplar, isim olarak farklı olsalar da, ufak farklılıklar dışında içerik olarak birbirinin devam baskıları olarak değerlendirilebilecek olmakla birlikte her kitap için birlikte yaklaşık sayfa sayısı ve benzerlik oranı ayrı ayrı tayin edilmiştir;
-….: Davacının Vergi Hukuku isimli kitabından yapılan alıntının yaklaşık 30 sayfaya tekabül ettiği, kaynakça hariç olmak üzere kitabın sayfa sayısına oranlandığında ; intihal oranının yaklaşık %10 ‘a tekabül ettiğinin kabul edilebileceği;
-…: Kitap içeriğinin … isimli kitapla birebir aynı olduğu, sayfa sayısı farklılığının yazı karakteri/puntosundan kaynaklandığı, bu nedenle davacının Vergi Hukuku isimli kitabından yapılan alıntının yaklaşık 30 sayfaya tekabül ettiği, kaynakça hariç olmak üzere kitabın sayfa sayısına oranlandığında intihal oranının yaklaşık %10’a tekabül ettiğinin kabul edilebileceği,
– Turkish Tax Law(s):Kitap içeriğinin …. Systemisimli kitapla bazı ifade ediliş farklılıkları dışında birebir aynı olduğu, sayfa sayısı farklılığının yazı karakteri/puntosundan kaynaklandığı, bu nedenle davacının Vergi Hukuku isimli kitabından yapılan alıntının yaklaşık 30 sayfaya tekabül ettiği, kaynakça hariç olmak üzere kitabın sayfa sayısına oranlandığında intihal oranının yaklaşık %10’a tekabül ettiğinin kabul edilebileceğideğerlendirilmiştir.
SONUÇ;
1- “Vergi Hukuku” isimli kitabın … md.2/1 kapsamında ilim ve edebiyat eseri olarak korunacağı,
2- “Vergi Hukuku” isimli eser üzerinde …’nin eser sahibi olarak manevi ve mali haklarının bulunduğu,
3- İntihal suretiyle davacı tarafın; … 14, 15 ve 16. maddelerinden kaynaklanan manevi haklarından “umuma arz salahiyeti”, “adın belirtilmesi salahiyeti” ve “eserde değişiklik yapılmasını men salahiyeti” ile … 22 ve 23. maddelerinde tanımlanan “çoğaltma” ve “yayma” mali haklarının ihlal edildiğinin kabul edilebileceği,
4- …. isimli kitap için 2.169,12 TL telif tazminatı talebinde bulunabileceği,
5- … isimli kitap için 1.620,00 TL telif tazminatı talebinde bulunabileceği,
6- …isimli kitap için 1.237,50 TL telif tazminatı talebinde bulunabileceği,
7- Manevi tazminatın nihai takdirinin ve miktarının Sayın Mahkemeye ait olduğu, ” şeklinde ifade edilmiştir.
Asıl ve birleşen dosyalarda sunulan raporlara her iki taraf vekilleri de ayrı ayrı itirazda bulunduklarından bu kez heyete Vergi Hukuku alanında bir uzman akademisyen (Doç. Dr.) ilavesi yapılarak tarafların itirazlarını da kapsar şekilde EK rapor alınması yoluna gidilmiştir.
ASIL ve BİRLEŞEN DOSYA’da Bilirkişi heyetinden alınan 16/03/2022 Tarihli EK 1 raporda ÖZETLE ” Vergi Hukuku Açısından İnceleme;
Davacı tarafa ait “Vergi Hukula Genel Kısım Tük Vergi Sistemi” isimli kitaptan, izin alınmadan davalı şahıs tarafından intihal yapıldığı iddiasıyla 2009,20ll ve 2020 yıllarında bastırılarak İngilizce yayrılanan Üç ayrı kitaptan dolayı …’ten kaynaklı maddi ve manevi hakkın ihlal edilip edilmediği yönünde davacı tarafin iddiaları ve davalı tarafin savunması birlikte incelenerek, dosya içeriğnde yer alan bilgi ve belgeler ve de bilirkişi heyetinin kök raporu dikkate alınarak, uyuşmazlık konusu eserler vergi hukuku sistematiği açısından değerlendirilmiştir.
Vergi Hukuku kendine has özellikleri ve sistematiği bulunan bir hukuk dalıdır. Hukuk bütünü içinde kamu hukukunun bir alt dalı olarak işlev görürken aynı zamanda maliye biliminin de bir alt disiplini olarak karşımıza çıkar. Bu anlamda hukuk ve maliye bilim alanlarının önemli bir bileşenidir.
Kendine özgü yapısının yanı sıra kanunilik ilkesinin katı biçimde uygulanmasının bir yansıması olarak, konu alanı ve sınırlarının kesin hatlarla çizilmiş olması , vergi hukuku literatüründe gerek içerik gerekse ifade açısından birbirine benzeyen eserlerin ortaya çıkmasını kaçınılmaz biçimde zorunlu kılmaktadır. Özellikle mevzuatm yoğunluğu ve esnek olmayışı bu durumu daha da pekiştirmektedir. Bu gerçeklik dikkate alınarak uyuşmazlğa konu eserler … kapsamında değerlendirildiğinde aşağıdaki hususlara dikkat çekilmiştir.
1. Vergi Hukuku literatüründe genel nitelikteki kitapların içindekiler kısımlarının vergi sistematiği çerçevesinde benzerlik oluşturması söz konusudur. Bu açıdan uyuşmazlık konusu eserlerin içindekiler kısmının benzerlikler içermesi doğal kabul edilebilir. Keza, literatür incelendiğınde diğer kitaplarda da böyle bir duruma rastlamak mümkündür. Şayet bir eserde kullanılan bir başlık veya başlık grubu daha önce hiçbir eserde yer almamışsa eseri oluşturanın telif hakkı doğabilecektir.
2, Davaya konu eserlerin birisinin …diğerlerinin ise İngilizce olması her iki dilin yapısından ve İngilizce kelime ve kavramlarının farklı anlam ve kullanımlarının bulunmasından dolayı intihal tespitini ve de iddiasını zorlaştırmakta ve çoğu ifade açısından kesinlik kazanmasının önüne geçmektedir.
3. Davacının iddia ettiği kısımlar incelendiğinde ortaya çıkan bazı benzerlikler, mevzuatın aktarılmasından ötürü makul karşılanabilir . Öreğin, verginin Anayasal temelleri , mükellef ödevleri, tarhiyat türleri, zamanaşımı halleri vb. hususlar ifade edilirken, şayet daha önce hiçbir eserde bulunmayan bir tespit ya da yorum söz konusu değilse, çoğu eserde benzer ifadeler kullanılrnaktadır. Kaldı ki benzer ifadelere, gerek davacının gerekse davalının eserlerinden daha önce yayınlanmış Örneğin ….,) eserIerde de rastlanmaktadır. Öyle ki vergi hukukunda yukarıda arz ve izah ettiğimiz nedenlerden ötürü birçok ifade kanımızca zamanla anonim hale gelmiştir.
Sonuç olarak uyuşmazlığa konu eserler incelendiğinde, salt davacıya ait olan/ olabilecek bir yorum, buluş, tespit , literatüre ilk katkı gibi bir durum olmuş olsaydı, kanaatimizce açık bir intihalden bahsetmek mümkün olabilirdi. Bu nedenle davalıya ait “….)” isimli kitaplarda, davacının eser sahibi olduğu “Vergi Hukuku Gerıel Kısım Türk Vergi Sistemi” isimli eserden intihal yapılmadığı kanaatine varılmıştır.
Asıl ve birleşen dava yönünden ;
1-“Vergi Hukuku” isimli kitabın … md.2/1 kapsamında ilim ve edebiyat eseri olarak korunacağı,
2- “Vergi Hukuku ” isimli eser üzerinde Nurettin Bilici’nin eser sahibi olarak manevi ve mali haklarının bulunduğu,
3- İntihal söz konusu olmadığından davacı tarafın; manevi ve mali haklarının ihlal edilmediği,
4- Tecavüzün ref i koşullarının gerçekleşmediği,
5- Gazete ilanı talep edilemeyeceği,
6- Ürün toplatılması talep edilemeyeceği,
7- Tecavüzün men’i koşullarının gerçekleşmediği,
8-Telif tazminatı ve manevi tazminat talebinde bulunulamayacağı, ” şeklinde ifade edilmiştir.
Kök raporda %10 oaranında intihal olduğu, ek raporda da intihal yoktur şeklinde çelişkili raporlar sunulduğundan bu çelişkinin aynı heyette giderilmesi ( yeni heyet seçimi yargılamayı gereksiz uzatacağından) yönüne gidilerek EK 2 rapor alınmıştır.
İlave kişinin de dahil olduğu bilirkişi heyetinin sunduğu 13.06.2022 tarihli EK 2 RAPOR’da ÖZETLE ” Her ne kadar kök raporumuzun (5) numaralı bölümünde ek ve kök rapor arasındaki kanaat farkı;
“Her ne kadar sayın Mahkemenin ek görevlendirmesinden önce heyetimizce kök raporumuzda salt tarallarca sunulan kitapların karşılaştırılması suretiyle yapılan inceleme ve değerlendirmeler sonucu taraflara ait eserler arasındaki benzerliğin takdiri sayın Mahkemeye ait olmak üzere intihal olarak değerlendirilebileceği kanaatine varılmış ise de, heyetimizde sonradan dahil edilen ve Sayın Mahkemenin ek görevlendirmesi kapsamında iş bu ek raporumuzun (4) numaralı bölümünde vergi hukuku uzmanınca yapılan değerlendirmeler doğrultusunda, asıl ve birleşen dava yönünden; … ” şeklinde izah edilmişse de tekraren ifade etmek gerekirse;
Kök raporumuzda varılan kanaatte; heyetin, telif hakları uzmanı ve mütercim ünvanlarına sahip heyet üyelerinin yalnızca taraflarca dosyaya sunulan kitapların birebir karşılaştrılması suretiyle teknik bir inceleme ve değerlendirme yapılmıştır. Zira heyet üyelerinin uzmanlıkları itibariyle vergi hukuku literatürüne hakim olmamaları nedeniyle başkaca bir değerlendirme yapabilmeleri mümkün değildir.
Kök rapor akabinde sayın Mahkemece görevlendirilen vergi hukuku uzmanı heyet üyesi dosya üzerinde yeniden bir inceleme yaptığından, değerlendirmelerine ek raporumuzun (4) numaralı bölününde ayrıca yer verilmiştir. Vergi hukuku uzmanı heyet üyesince 16.03.2022 tarihti ek raporumuzda yer verilen değerlendirmeler doğrultusun& intihal yapılmadığı yönünde değerlendirme yapıldığından, tüm heyet olarak aynı yönde görüş bildirilmiştir. Zira vergi hukuku uzmanı dışındaki diğer heyet üyelerinin vergi hukuku alanında bir uzmanlıkları bulunmamaktadır. Uzmanlığın bulunmadığı bir hususta aksi yönde kanaat bildirilmesi de mümkün olamayacağından, kök ve ek rapor arasında görüş değiştirilmesi gibi bir durum söz konusu değildir.
16.03.2022 tarihli ek raporumuzda yer verilen değerendirmelerin dayanağı olan kitapların ilgili sayfalarına iş bu ek raporumuzun ekinde yer verilmiştir.
Sonuç; 16.03.2022 tarihli ek raporumuzdaki kanaatimizi değiştirir bir hususun ortaya çıkmadığı ” şeklinde ifade edildiği görülmüştür.

Asıl ve birleşen dosyada davacı vekilinin yeni bir heyetten rapor alınması ve bilirkişilere ödenen ücretin iadesi talep edilmiş ise de HMK 30 uncu maddesi kapsamında değerlendirilerek sunulan raporlar ve ek raporlar denetlebilir, içeriği de olumlu veya olumsuz değerlendirilebilir kabul edilerek yargılama gereksiz uzamasın diye bu talepler reddedilmiştir.
GEREKÇE:
Asıl ve birleşen dosyalarda tarafların iddia ve savunmaları, sunulan ve getirtilen deliller, bilirkişi raporları ve itiraz üzerine alınan ek raporlar ve dosya bütünü ile birlikte değerlendirildiğinde;
Davacı taraf gerek asıl dosyada gerekse de birleşen dosyada kendisine ait “Vergi Hukuku Genel Kısım Türk Vergi Sistemi” isimli kitabından izinsiz alıntı/intihal yapılarak davalı tarafın bastırıp yayınladıkları “… … adlı 3 ayrı eserde ….’ten kaynaklı hakkının ihlal edildiğini ileri sürse de;
Gerek asıl dava için, gerekse birleşen dava için Vergi Hukuku alanında bir akademisyenin de yer aldığı 4 kişilik heyetçe düzenlenen 16/03/2022 Tarihli EK 1 raporda ” Davacının iddia ettiği kısımlar incelendiğinde ortaya çıkan bazı benzerlikler, mevzuatın aktarılmasından ötürü makul karşılanabilir . Öreğin, verginin Anayasal temelleri , mükellef ödevleri, tarhiyat türleri, zamanaşımı halleri vb. hususlar ifade edilirken, şayet daha önce hiçbir eserde bulunmayan bir tespit ya da yorum söz konusu değilse, çoğu eserde benzer ifadeler kullanılrnaktadır. Kaldı ki benzer ifadelere, gerek davacının gerekse davalının eserlerinden daha önce yayınlanmı…. eserIerde de rastlanmaktadır. Öyle ki vergi hukukunda yukarıda arz ve izah ettiğimiz nedenlerden ötürü birçok ifade kanımızca zamanla anonim hale gelmiştir.
Sonuç olarak uyuşmazlığa konu eserler incelendiğinde, salt davacıya ait olan/ olabilecek bir yorum, buluş, tespit , literatüre ilk katkı gibi bir durum olmuş olsaydı, kanaatimizce açık bir intihalden bahsetmek mümkün olabilirdi. Bu nedenle davalıya ait “….)” isimli kitaplarda, davacının eser sahibi olduğu “Vergi Hukuku Gerıel Kısım Türk Vergi Sistemi” isimli eserden intihal yapılmadığı kanaatine varılmıştır.
Asıl ve birleşen dava yönünden ;
1-“Vergi Hukuku” isimli kitabın … md.2/1 kapsamında ilim ve edebiyat eseri olarak korunacağı,
2- “Vergi Hukuku ” isimli eser üzerinde Nurettin Bilici’nin eser sahibi olarak manevi ve mali haklarının bulunduğu,
3- İntihal söz konusu olmadığından davacı tarafın; manevi ve mali haklarının ihlal edilmediği,
4- Tecavüzün ref i koşullarının gerçekleşmediği,
5- Gazete ilanı talep edilemeyeceği,
6- Ürün toplatılması talep edilemeyeceği,
7- Tecavüzün men’i koşullarının gerçekleşmediği,
8-Telif tazminatı ve manevi tazminat talebinde bulunulamayacağı, ” şeklinde özetlenebilen ve aynı heyetin 13.06.2022 tarihli EK 2 RAPOR’da ” Kök raporumuzda varılan kanaatte; heyetin, telif hakları uzmanı ve mütercim ünvanlarına sahip heyet üyelerinin yalnızca taraflarca dosyaya sunulan kitapların birebir karşılaştrılması suretiyle teknik bir inceleme ve değerlendirme yapılmıştır. Zira heyet üyelerinin uzmanlıkları itibariyle vergi hukuku literatürüne hakim olmamaları nedeniyle başkaca bir değerlendirme yapabilmeleri mümkün değildir.
Kök rapor akabinde sayın Mahkemece görevlendirilen vergi hukuku uzmanı heyet üyesi dosya üzerinde yeniden bir inceleme yaptığından, değerlendirmelerine ek raporumuzun (4) numaralı bölününde ayrıca yer verilmiştir. Vergi hukuku uzmanı heyet üyesince 16.03.2022 tarihti ek raporumuzda yer verilen değerlendirmeler doğrultusun& intihal yapılmadığı yönünde değerlendirme yapıldığından, tüm heyet olarak aynı yönde görüş bildirilmiştir. Zira vergi hukuku uzmanı dışındaki diğer heyet üyelerinin vergi hukuku alanında bir uzmanlıkları bulunmamaktadır. Uzmanlığın bulunmadığı bir hususta aksi yönde kanaat bildirilmesi de mümkün olamayacağından, kök ve ek rapor arasında görüş değiştirilmesi gibi bir durum söz konusu değildir.
Sonuç; 16.03.2022 tarihli ek raporumuzdaki kanaatimizi değiştirir bir hususun ortaya çıkmadığı ” şeklinde ifade edilen görüş ve kanate aynı gerekçelerle iştirak edilerek; davalı tarafın bastırıp yayınladığı 3 ayrı eserde davacı eserinden intihal yapılmadığı anlaşılmakla asıl ve birleşen davanın ayrı ayrı reddine karar vermek gerekmiştir.
Mahkememizce daha önce atanan 3 kişilik heyetin sunduğu kök rapora nispeten 4.ncü kişi olarak vergi hukuku alanında Uyapta kayıtlı Doç Dr. Akademisyen ilave edilen bilirkişinin yer aldığı heyet görüşüne yani ek 1 ve ek 2 rapora daha çok itibar edilerek davalı eyleminin intihal olmadığına kanaat getirilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Asıl davanın REDDİNE,
2-Birleşen davanın REDDİNE,
3-Asıl Dava Yönünden; Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar harcından peşin alınan 54,4 TL’nin düşümü ile bakiye 26,3‬ TL’nin davacıdan tahsiliyle Hazine’ye gelir kaydına,
4-AAÜT uyarınca 15.000.00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalılara eşit şekilde verilmesine,
5- Birleşen Dava Yönünden; Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar harcından peşin alınan 119,55 TL’nin düşümü ile bakiye 26,3‬ TL’nin karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
6-AAÜT uyarınca 15.000.00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine,
7-Karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının yatıran tarafa iadesine,
Dair verilen karar asıl ve birleşen dosyanın davacı taraf vekili ile davalılardan… vekilinin yüzüne karşı, diğer davalıların yokluğunda 6100 sayılı HMK 341 ila 345 inci maddesine göre tebliğden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememiz aracılığı ile …. Mahkemesine istinaf kanun yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar okunup açıklandı.14/09/2022

Katip…
¸e-imza

Hakim….
¸e-imza