Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2020/16 E. 2021/86 K. 22.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

T.C. “Türk Milleti Adına”
ANKARA
4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR
HUKUK MAHKEMESİ K A R A R

ESAS NO : 2020/16
KARAR NO : 2021/86

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. ……
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. … -…
DAVA : Marka… sayılı YİDK Kararı İptali
DAVA TARİHİ : 13/01/2020
KARAR TARİHİ: 22/03/2021 Yazım Tarihi: 22/04/2021

İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde ÖZETLE: YİDK’nın… sayılı kararında başvuru konusu şeklin ortalama tüketici nezdinde sıradan bir çikolata veya çikolatalı gofret ambalajı şeklinde algılanacağı ve başvurunun bu haliyle ayırt etme işlevini yerine getirmeyeceği hususuna itirazları olduğunu, müvekkil şirketin çatısı altında “Şölen” ibareli markasının T/1580 sayı ile tanınmış marka olarak tescilli olduğunu, 800’den fazla yaşayan tescilli markasıyla 200’den fazla ürün çeşidiyle yurt içinde ve yurt dışında her kesimden tüketiciye ulaştıklarını, dava konusu markanın müvekkilin geçmişten beri ürettiği bir ürüne ait şekil markası olduğunu, markanın ayırt edici unsurlarının bulunduğunu, …’nun müvekkil şekil markasına benzer olarak yapılan sayısız markanın tesciline karar verdiğini, aynı şekil unsurlarını barındıran … sayılı “…” ibareli markasının tescile sahip olduğunu, davaya konu olan markada da aynı şekil unsurunun değiştirilmeksizin yer aldığını bu sebeple alınan kararın yerinde olmadığı usul ve yasaya aykırı olduğu şeklinde ifade ederek, … Sayılı YİDK Kararının İptalini ve …sayılı şekil markasının tescil sürecinin devamına, marka başvurusunun Türk Patent kurumu tarafından tesciline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiş, duruşmada da dilekçesini aynen tekrar etmiştir.

SAVUNMA:
Davalı kurum vekili dilekçe ve beyanında ÖZETLE: Alınan kararlar ve yapılan işlemlerin usule ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.

MUHAKEME:HMK kapsamında “Yazılı Yargılama Usulü ” uygulanmıştır.
DELİLLER ve DEĞERLENDİRME:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacı tarafın …başvuru sayılı “şekil” ibareli başvurunun SMK 5/1-b kapsamında ayırt ediciliği olmadığı gerekçesiyle mutlak red sebebine bağlı başvurunun nihai olarak reddi konusunda TÜRKPATENT’in verdiği… sayılı YİDK kararının iptalinin gerekip gerekmediği noktasında olduğu anlaşılmıştır.
YİDK kararının 14/11/2019 tarihinde davacı tarafa tebliğ edildiği, davacının da 5000 sayılı TürkPatent Kanununun 15/C maddesinde öngörülen iki aylık süre içerisinde 13/01/2020 tarihinde ve 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 156.ncı maddesinde görevli ve yetkili mahkemeye dava açtığı anlaşılmıştır.
TÜRKPATENT YİDK’nun… sayılı kararında; “…başvuru numaralı “şekil” ibareli başvurunun 6769 s. SMK’nın 5/1-b bendi gereğince verilen reddedilmesi kararına karşı yapılan itiraz incelenmiştir.
……
Somut olayın bu çerçevede değerlendirilmesi neticisinde “ambalajı” olduğu beyan edilen şeklin ortalama tüketici nezdinde sıradan bir çikolata veya çikolatalı gofret ambalajı şeklinde algılanacağı ve başvurunun bu haliyle markanın asli işlevi olan, belirli bir işletmeye ait mal ve hizmetleri diğer işletmelere ait benzer mal ve hizmetlerden ayırt etmeyi sağlama işlevini yerine getiremeyeceği kanaatine varılmıştır.
İlaveten bilindiği üzere her başvuru, başvurunun sahip olduğu kendine özgü unsurlar değerlendirilerek incelenmekte olup, Kurum tarafından daha önce verilen kararlar, özellikle Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nın incelenmesine konu olmamaşı ise Kurul açısından bağlayıcı ve yol gösterici nitelikte değildir.
KARARA: İtirazın ve başvurunun reddedilmesine oybirliği ile karar verilmiştir.” şeklinde ifade edilmiştir.
6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU (10/01/2017 yürürlük tarihli)
5/1-b maddesinde ” Herhangi bir ayırt edici niteliğe sahip olmayan işaretler” marka olarak tesçil edilemez
5/2 maddesinde “Bir marka, başvuru tarihinden önce kullanılmış ve başvuruya konu mal veya hizmetler bakımından bu kullanım sonucu ayırt edici nitelik kazanmışsa bu markanın tescili birinci fıkranın (b), (c) ve (d) bentlerine göre reddedilemez “hükmü yer almaktadır.
SMK 5/1-b yönünden ;
Markanın en önemli fonksiyonu markanın ayırt edici bir işaret olmasıdır. Marka, bir teşebbüsün mal ve hizmetlerini başka bir teşebbüsün mal ve hizmetlerinden ayırt etmeye yaradığından, bir işaretin marka olma kabiliyetini haiz olması, o işaretin ayırt edicilik fonksiyonuna sahip olmasına bağlıdır. Bir işaretin bu fonksiyona sahip olup olmadığının tespiti önce soyut olarak yapılmalıdır. Yani marka olma niteliğine bakılmalıdır. Bir işaretin soyut ayırt edicilik niteliğinin varlığı tespit edildikten sonra, o işaretin marka olabilmesi açısından, ayrıca sicilde gösterilebilir olması ve üzerinde kullanılacak mal veya hizmetler açısından somut ayırt edicilik özelliğini haiz olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, işareti gören ortalama tüketici kitlesinin, tescil kapsamındaki mallar veya hizmetler yönünden bu işareti marka olarak, yani bir ticari işletmenin mal ve hizmetlerini tanıtan ve diğer işletmelerin aynı tür mal ve hizmetlerinden ayırt edildiğini algılaması zorunluluğu bulunmaktadır.
SMK 5/2 yönünden ; Kanunun 5/2 maddesindeki koşuldan yararlanmak için ise , tescili talep edilen işaretin, başvurudan önce başvuru sahibince markasal kullanıldığı ve bu kullanım sonucunda ayırt edici nitelik kazanmış olduğu ve bu işaretin, tescil talebi kapsamında bulunan mallara ya da hizmetlere ilişkin olarak ayırt edicilik kazandığı ve de işaretin korumanın talep edildiği Türkiye’de marka olarak algılanır hale gelmiş olduğu ispatlanmalıdır. Ülkesellik ilkesi gereğince, yurt dışında kazanılmış ayırt edici niteliğin ispatlanması işaretin Türkiye’de tescili için yeterli değildir.

Yukarıdaki kriterler, başvuru markası ve kapsamı, işaretsel bakıldığında;
Davalı başvuru Markası Redde Gerekçe Madde
Şekil (2018/119461) 5/1-b
(29,30,32.sınıf)
Bilirkişi heyetinden alınan 01.02.2021 tarihli raporda ÖZETLE “Davaya konu olan …sayılı şekil marka başvurusunun TürkPatent sicil kayıtlarında 29,30,32 sınıflarında yapıldığını görmekteyiz. Şekil markasının detaylarını incelediğimizde; Ambalajın bir atıştırmalık olarak nitelendirdiğimiz bisküvi grubunda olduğunu ve ambalajın içerisinde de bir bisküvi olduğunu şekil markasından anlaşılmaktadır. Şekil markası, beyaz bir fonun hakim olduğu alt kısmında akışkanlık gösteren bir kahverengi rengin yani çikolatalı olduğunun göstergesi olduğunu ve bunu dalgalı bir şekilde göstererek akışkan bir çikolataya sahip olan bir bisküvi olduğunu ifade ederken, bir köşesinde de, kırmızı bir renklendirme yoluna gidildiğini ve üzerinde de içerisindeki bisküvinin şeklini gösterdiğini bunu da daire şeklinde ve üzerinde yıldız şeklinde akışkan çikolatanın olduğu ve hatta içerisinin de kremalı olduğunu bunu da geniş fon renginde belirttiği gibi beyaz renk ile belirttiği anlaşılmaktadır. Tüm bu bilgiler göz önünde bulundurulduğunda, bir bisküvi ürününü sadece şekil ile anlatmak istediğinizde, bunun yolunun içindeki bisküvinin nihai şeklini vermek ve içerisi her ne ile doluysa bunu renklerle ve bazı şekillerle ifade etmek olduğunu bu ürün gibi piyasada yer alan pek çok benzer atıştırmalık üründe görebilmekteyiz. Burada, üretici firmanın nihai tüketiciyi hedefi aldığında, hangi ürünü ve nasıl satacağına da ikna etmesi gerekmektedir. Bunun yolunun da, ürünü ambalajı ile tüketiciye iyi anlatmasından geçmektedir. Tüketici, içerisinde ne olduğunu üzerindeki ambalajından anlayamadığı ürünü almak istemeyecektir. Hal böyle olunca da, yazılı ibareli markadan çok desen vb. tüm şekil ibarelerinin ana rolü üstlendiği bir noktaya geldiği ve kararı en son bu son noktanın etkilediği bilinmektedir. Böylesi bir durumda, şekli unsurların bu tip atıştırmalık ürün satan firma markalarında ne derece önem kazandığı ortaya çıkmaktadır.
Dava konusu markaya gelince, …sayılı şekil marka başvurusunun şekli unsurlarının oldukça iyi ifade edildiği ve ürünü tüketiciye iyi anlattığı, sadece renklerle değil şekillerle de bunu anlamlandırdığı açıkça görülmektedir. Zira, davacı firmanın dava dilekçesinde de belirttiği aynı şekli unsurları bir de yazılı ibareli markası ve aynı sınıflar ile tescil altına aldığı … sayılı marka tesciline ait görselden de anlaşılmaktadır.
Dava konusu …sayılı şekil marka başvurusunun ise, sadece herhangi bir yazı unsuru içermeyen şekil ibaresi olduğu düşünüldüğünde ve bu şekliyle, yıllardır piyasada satışının yapıldığı göz önüne alındığında, tüketicinin zaten bu ürünü ve ambalajını ve hatta şekli unsurlarını tanıyıp satın aldığını varsaydığımızda, dava konusu …sayılı şekil marka başvurusunun 6769 sayılı Sınaî Mülkiyet Kanunu’nun ilgili maddesi 5-(1-b) hükmünün aksine, ayırt edici özellik taşıdığı ve bu şekliyle marka olma vasfına da haiz olduğu görüşüne varılmıştır.
Yine dosyada mübrez faturalar ve heyetimizce yapılan araştırmalarda anılan şekil unsurunun davacı tarafından bir süredir kullanılageldiği anlaşılmaktadır:
Bu kapsamda bakıldığında anılan işaretin tüketiciler nezdinde belirli bir bilinirliğe ulaştığı anlaşılmaktadır. Yukarıda da değinildiği üzere, SMK’nın 5/2. maddesi uyarınca bir marka, başvuru tarihinden önce kullanılmış ve başvuruya konu mal veya hizmetler bakımından bu kullanım sonucu ayırt edici nitelik kazanmışsa bu markanın tescili birinci fıkranın (b), (c) ve (d) bentlerine göre reddedilemeyecektir. Dolayısıyla anılan madde de göz önüne alındığında başvuru konusu işaretin SMK 5/1-b maddesi uyarınca red koşullarının oluşmadığı kanaatine varılmıştır.
Bir işaretin yeterince ayırt edici olup olmadığının tespit edilebilmesi için işaretin oluşturduğu bütünün göz önünde tutulması, o işareti taşıyan marka altında pazarlanan ürünün hitap ettiği tüketicinin üzerindeki görsel etkisinin değerlendirilmesi gerekir. Burada nazara alınacak kişiler, ürünlerin ortalama yararlanıcı kitlesidir. Bu kişiler; normal düzeyde bilgilendirilmiş, makul ölçüde dikkatli ve düşünceli, markayı bir bütün olarak algılama olanağı bulunan, malların ortalama düzeydeki yararlanıcı kitlesinin algılayışıdır.
YİDK’nın 12.11.2019 Tarih ve… Sayılı kararının iptali koşullarının oluştuğu,” şeklinde ifade edilmiştir.
GEREKÇE:
Tarafların iddia ve savunması, marka başvuru kapsamı ve görseli, bilirkişi heyet raporu, YİDK kararı ve dosyanın bütünü birlikte ele alındığında;
6769 sayılı SMK 5/1-b yönünden değerlendirme;
“Şekil” ibareli başvuru markasının kapsamında yer mallar açısından hedef kitle yani ortalama tüketici kitlesi nazarında bu işareti marka olarak, yani bir ticari işletmenin malların tanıtan ve diğer işletmelerin aynı tür mallarından ayırt edildiğini algılamasına yol açan şekilde ayırt ediciliği bulunduğu , nitekim bilirkişi raporunda bu husus “Dava konusu markaya gelince, …sayılı şekil marka başvurusunun şekli unsurlarının oldukça iyi ifade edildiği ve ürünü tüketiciye iyi anlattığı, sadece renklerle değil şekillerle de bunu anlamlandırdığı açıkça görülmektedir. Zira, davacı firmanın dava dilekçesinde de belirttiği aynı şekli unsurları bir de yazılı ibareli markası ve aynı sınıflar ile tescil altına aldığı … sayılı marka tesciline ait görselden de anlaşılmaktadır.
Dava konusu …sayılı şekil marka başvurusunun ise, sadece herhangi bir yazı unsuru içermeyen şekil ibaresi olduğu düşünüldüğünde ve bu şekliyle, yıllardır piyasada satışının yapıldığı göz önüne alındığında, tüketicinin zaten bu ürünü ve ambalajını ve hatta şekli unsurlarını tanıyıp satın aldığını varsaydığımızda, dava konusu …sayılı şekil marka başvurusunun 6769 sayılı Sınaî Mülkiyet Kanunu’nun ilgili maddesi 5-(1-b) hükmünün aksine, ayırt edici özellik taşıdığı ve bu şekliyle marka olma vasfına da haiz olduğu ” şeklinde izah da edildiği; Türk Patent YİDK tarafından davaya konu marka başvurusunun SMK 5/1-b kapsamında ayırt edicilik niteliği taşımadığı tespitinin yerinde ve doğru olmadığı sonucuna varıldığı;
Neticeden bilirkişi heyet raporu benimsenerek davanın kabulü gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE,
2-Dava konusu TÜRKPATENT’in… sayılı YİDK kararının İPTALİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar harcından peşin alınan 54,40 TL’nin düşümü ile bakiye 4,90 TL’nin davalıdan tahsiliyle Hazine’ye gelir kaydına,
4-AAÜT uyarınca 5.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
5-Davacının yaptığı; 1.800,00 TL bilirkişi ücreti, 119,00 TL tebligat ücreti, 54,40 TL ilk harç masrafı olmak üzere toplam 1.973,40 TL yargılama giderinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
6-Karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının taraflara iadesine,
Dair verilen karar davacı vekili ile davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, 6100 sayılı HMK 341 ila 345 inci maddesine göre tebliğden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememiz aracılığı ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf kanun yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar okunup açıklandı. 22/03/2021

Katip … Hakim …
E. İmzalıdır. E.İmzalıdır.