Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/432 E. 2021/93 K. 24.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

T.C. “Türk Milleti Adına”
ANKARA
4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR
HUKUK MAHKEMESİ K A R A R

ESAS NO : 2019/432
KARAR NO : 2021/93

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … …
VEKİLİ : Av. … …
DAVALILAR :…
2- … – …
VEKİLİ : Av. … …
DAVA : Marka … Sayılı YİDK Kararı İptali
DAVA TARİHİ : 27/12/2019
KARAR TARİHİ: 24/03/2021 Yazım Tarihi: 24/04/2021

İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde ÖZETLE: Müvekkilinin 2008 yılından beri faaliyet gösteren, 45000 çalışan ve 9000’den fazla mağaza ile ülkenin her yerinde hizmet veren, “A101” markasıyla bilinen, uygun fiyatla yüksek kalite sunmayı hedefleyen, bilinen bir perakende satış firması olduğunu, “…” markalarını vaktiyle tescil ettirdiğini, buna karşın “…” ibareli markanın ayırt edici vasfı ve orijinal nilteliği bulunmadığını, davacı markalarıyla benzer olduğunu, markaların karıştırılma ihtimali bulunduğunu, “…”’un tanınmış bir marka olduğunu ve davacının bundan avantaj sağlayacağını, seri marka algısı yaratacağını, davacının önceki hak sahibi olduğunu, dava konusu markanın kötü niyetle yapıldığını belirterek, TürkPatent YİDK … sayılı kararının iptalini, …sayılı “…” markasının hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiş, duruşmada da dilekçesini aynen tekrar etmiştir.

SAVUNMA:
Davalı kurum vekili dilekçe ve beyanında ÖZETLE: Alınan kararlar ve yapılan işlemlerin usule ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı şahıs vekili dilekçe ve beyanında ÖZETLE: “…” ibaresini 2012 yılında başvurarak … sayı tescil ettirdiğini, dolayısıyla davacının tescil tarihinden önceki tarihte tescilleyip kullanmaya başladığını, markalar arasında yazılış ve okunuş olarak benzerlik bulunmadığını ifade ederek davanın reddini talep etmiştir.
MUHAKEME:HMK kapsamında “Yazılı Yargılama Usulü ” uygulanmıştır.
DELİLLER ve DEĞERLENDİRME:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı şahsın …başvuru sayılı markası ile davacı tarafın YİDK kararında geçen mesnet markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi açısından iltibas- benzerlik- karıştırılma ihtimali oluşup oluşmadığı, davacı tarafın önceye dayalı kullanım ve gerçek hak sahipliği iddiası, markalarının tanınmışlığı iddiası ve davalı başvurusunun kötü niyetli yapıldığı ididalarının ve TÜRKPATENT’in itiraz hakkında nihai olarak verdiği … sayılı YİDK kararının yerinde ve doğru olup olmadığı noktasında olduğu anlaşılmıştır.
YİDK kararının 11/11/2019 tarihinde davacı tarafa tebliğ edildiği, davacının da 5000 sayılı TürkPatent Kanununun 15/C maddesinde öngörülen iki aylık süre içerisinde 27/12/2019 tarihinde ve 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 156.ncı maddesinde görevli ve yetkili mahkemeye dava açtığı anlaşılmıştır.
TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararında; “…başvuru numaralı “…” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvurunun … sayılı “…”, “… ile güne merhaba”, “…” ibareli markalar ile karıştırılma ihtimali gerekçesiyle 6169 s. SMK’nın 6 ncı maddesi uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir.
…… Yapılan incelemede, başvuru ile itiraz gerekçesi markaların bazı harflerinin ortak olduğu görülmekle birlikte, markaların her birinin ortalama tüketiciler tarafından ilk bakışta ve kolaylıkla “…” kelimesini çağrıştıran ibareler olarak algılanacağı ve çekişme konusu markaların kelimede farklı biçimlerde oynama yapılmak suretiyle oluşturulmuş olduğu tespit edilmiştir. Markaların ortak olarak çağrıştırdığı “…” kelimesinin çekişme konusu mallar bakımından ayırt edici niteliği bulunmayan veya ayırt edici niteliği çok düşük bir ibare olması hususunun yanı sıra markaların “…” kelimesinde yapılan oynamalar arasındaki farklılığın markaların görsel, işitsel ve kavramsal yönden bütünüyle bıraktıkları izlenimi de birbirinden belirgin biçimde farklılaşması ve başvuru sahibinin, itiraz gerekçesi markalardan çok daha önce 29. Sınıfla “…” ibaresini marka olarak tescil ettirmiş olması gibi hususlar da göz önüne alındığında, markalar arasındaki farklılıkların somut olayda karıştırılma ihtimalini ortadan kaldırmaya yeterli olduğu düşünülmüş, dolayısıyla markalar arasında 6769 s. SMK’nın 6/1 maddesi anlamında karıştırılma ihtimali bulunmadığı sonucuna ulaşılmış ve itirazın reddi gerekmiştir.
KARAR: İtirazın reddine oybirliği ile karar verilmiştir.” şeklinde ifade edilmiştir.

6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU (10/01/2017 yürürlük)
Madde 6 (Marka tescilinde nispi ret nedenleri)
“(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(3) Başvuru tarihinden veya varsa rüçhan tarihinden önce tescilsiz bir marka veya ticaret sırasında kullanılan bir başka işaret için hak elde edilmişse, bu işaret sahibinin itirazı üzerine, marka başvurusu reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(9)Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.” hükmü yer almaktadır.
SMK 6/1 maddesi anlamında iltibastan bahsedebilmek için ;
Taraf markalarında AYNI işaret olması ve kapsamlarındaki emtia (mal/hizmet) BENZERLİĞİ olması,
Taraf markalarının BENZER işareti taşımaları ve kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) AYNIYETİ olması,
Taraf markalarının BENZER işareti taşımaları ve kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) BENZERLİĞİ olması, ihtimali aranır.
Markaların karıştırılmasından söz edebilmek için ise , dava konusu marka ile itiraza mesnet marka/markalar arasında hedef tüketici kitlesi (orta düzeydeki) yönünden markaların “görsel”, “işitsel” ve “kavramsal” özellikleri dikkate alarak genel ve bütünsel açıdan benzerlik ihtimali olması , yine tescilli marka ile tescil olunmak istenen işaret arasında markayı taşıyan her iki ürünün işletmesel kökeninin aynı veya birbirleriyle bağlantılı (idari-ekonomik) işletmeler tarafından üretilmiş olabileceği noktasında bağlantı kurulması (ilişkilendirilme) ihtimalinin bulunması gerekir. Karıştırılma kavramının varlığı için “somut bir karıştırma” eyleminin varlığı şart olmayıp böyle bir tehlikenin varlığı dahi yeterli olacaktır.
SMK 6/3 maddesinin uygulanması için tescilsiz olarak kullanılan işaretin… şekilde yani işlevine uygun , ayırt ediciliği sağlanmış olarak ticaret alanında kullanılması, bu kullanımın da Türkiye hudutları için olması gerekir. Üçüncü kişinin davaya konu tescil başvurusundan veya rüçhan hakkının doğumundan önce, bu işareti kullandığı , çevresinde belli bir oranda bu işaret üzerinde hak sahibi olarak bilinip tanındığının ispatı (tüm Türkiye genelinde değil) gerekir. Diğer bir anlatımla, öncelik hakkını ileri sürenin söz konusu ibarenin başkası tarafindan kullanımını veya tescilini engelleme hakkı verecek nitelik ve yoğunlukta bu işareti Türkiye hudutları içinde ticaret alanında kullandığını ispatlaması gerekir. Gerçekten, bir işareti ilk kullanan ve ona ayırt edici nitelik kazandıran kişi onun hak sahibi olarak kabul edilir ve bu halde gerçek hak sahipliği sözkonusudur.
SMK 6/5 maddesine göre tanınmış markalarda;
Toplumda (Türkiye sınırlarında) tanınmışlık düzeyine ulaşmış olması koşuluyla, tescilli bir markanın, aynı veya benzerinin farklı mal ve hizmetlerde kullanılması amacıyla yapılan marka başvurusu, tanınmışlığından haksız yarar sağlanabileceği, itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumlarda, tanınmış marka sahibinin itirazı üzerine ret edilir.
Yargıtay içtihatlarında tanınmışlık “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir. Bu hallerde başkasının başvuru markası dolayısıyla şayet taraf markaları aynı/benzer mal/hizmet içermiyorsa ve bu marka başvurusu nedeniyle haksız yarar sağlanabileceği, onun itibarına zarar verebileceği veya onun ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği hallerinde nisbi red sebebi sayılarak başvuru markası engellenebilecektir.
Doktrin ve çeşitli yargı kararları dikkkate alınıp bakıldığında KÖTÜNİYET kriteri “Marka sahibinin, markasını tescil ederken, markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, iyi niyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacı gütmesi gibi hallerde, kötü niyetli marka tescilinden bahsedilir. Marka başvurusunun kötü niyetli bir başvuru olabilmesi için, marka başvurusu sırasında kötü niyetli olarak markanın amacı ve temel işlevi dışında bir amaçla kullanılması gerekir. Dolayısıyla kötü niyetin kabulü için, marka için başvuruda bulunan kişi, markanın temel işlevleri olan ürünün işletmeye aidiyetini sağlama ve diğer ürünler karşısında ayırt edicilik sağlama fonksiyonu dışında bir amaçla veya marka üzerindeki gerçek hak sahibinin markadan yararlanmasını engellemek veya markanın ün ve şöhretinden yararlanmak suretiyle haksız çıkar edinme gibi bir amaçla hareket etmelidir.” şeklinde görüşler yer almaktadır.
Yukarıdaki kriterler, taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;

Davalı başvuru Markası Davacı Markaları
…+şekil (2018/51049) … (2016/99366)
30,31,35,43. Sınıf 29,30. Sınıf
… ile güne merhaba (2016/42953)
30. Sınıf
… kakaolu … kreması (2017/65013)
Önceki markası 29,30. Sınıf
… ( 2012/91404)
29.ncu sınıf
Bilirkişi heyetinden alınan 17.12.2020 tarihli raporda ÖZETLE; “1. Dava konusu markanın davacı markaları ile benzerlik ilişkisi bulunmadığı ve karıştırılma tehlikesinin var olmadığı,
2. Davacının önceye dayalı kullanım hakkının ispatlanamadığı,
3. Davacı markalarının tanınmış marka olduğunun ispatlanamadığı,
4. Davacının kötü niyet iddialarının değerlendirilmesi, hukuki değerlendirme olduğu gerekçesi ile takdiri Sayın Mahkemede olduğu,
5. Değerlendirmelerimizin dava konusu … no.lu YİDK kararı ile paralel olduğu, ancak … no.lu YİDK kararının yerinde olup olmadığına ilişkin değerlendirmenin Sayın Mahkemenin takdirinde olacağı kanaatine varılmıştır.,” şeklinde ifade edilmiştir.
Davacı vekilinin yeni bir heyetten rapor ve aynı heyetten ek rapor alınması talebi HMK 30.ncu madde kapsamında değerlendirilerek, sunulan rapor denetlenebilir, içeriği de ihtisas mahkemesi hakimliğince olumlu veya olumsuz değerlendirilebilir kabul edilerek yargılama gereksiz uzamasın diye bu talepler reddedilmiştir.

GEREKÇE:
Tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede görsel, sescil ve anlamsal benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınmakla beraber münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin de nazara alınarak belirlenmesi gerektiğinden hareketle;
Davalının “…+şekil ” ibareli marka başvurusu ile davacının ” …” ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle başvuru ile itiraz gerekçesi markaların bazı harflerinin ortak olması, taraf markalarının ortalama tüketiciler nezdinde ilk bakışta ve kolaylıkla “…” kelimesini çağrıştıran ibarelerden türetilen kendine özgü ayrı markalar olarak değerlendirme yapılabileceğinden ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede görsel, sescil ve anlamsal bir benzerlik bulunmadığı;
İşin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, mesnet marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu mallar için ayırdığı satın alma süresi içinde, davalının “…+şekil ” ibareli başvuru markasını gördüğünde derhal ve hiç düşünmeden davacının “…” ibareli tescilli markalarından farklı bir marka olduğunu algılayabileceğini, diğer bir anlatımla ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından davacının “…” ibareli tescilli markalı mallarından satın almak isterken davalının “…+şekil ” ibareli başvuru markalı malı satın almak şeklinde bir yanılgı yaşamayacağı, ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından başvuru konusu işaret ile davacı markası arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı mallar algısı da oluşmayacağı, taraf marka işaretleri benzemediğinden SMK 6/1 maddesindeki iltibasın bulunmadığı kanaati oluştuğu;
Davacı tarafın “…+şekil ” ibareli başvuru üzerinde SMK 6/3 maddesi anlamında önceye dayalı kullanım ve gerçek hak sahipliği kanıtlanmadığı,
Taraf marka işaretleri benzemediğinden SMK 6/5 maddesindeki tanınmışlık koşulu da oluşmadığı, ( davacıya ait tanınmış olduğu iddia edilen markadan ” haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği ” kanıtlanmadığı ) ;
Dava konusu marka açısından davalının davacıya ait itiraz gerekçesi markalardan çok daha önce 29. Sınıfla “…” ibaresini marka olarak tescil ettirmiş olması da gözetilerek SMK 6/9 maddesi anlamında kötüniyetli başvuru yapıldığı iddiası da kanıtlanmadığı;
Tüm bu gerekçelerle YİDK kararı doğru olduğundan davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar harcından peşin alınan 44,40 TL’nin düşümü ile bakiye 14,90 TL’nin davacıdan tahsiliyle Hazine’ye gelir kaydına,
3-AAÜT uyarınca 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalılara verilmesine,
4-Karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının taraflara iadesine,
Dair verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı, 6100 sayılı HMK 341 ila 345 inci maddesine göre tebliğden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememiz aracılığı ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf kanun yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar okunup açıklandı. 24/03/2021

Katip … Hakim …
E İmzalıdır. E İmzalıdır.