Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/368 E. 2022/139 K. 16.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C. “TÜRK MİLLETİ ADINA”
ANKARA
4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR
HUKUK MAHKEMESİ K A R A R

ESAS NO : 2019/368
KARAR NO : 2022/139

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … –
VEKİLİ : Av. … -….
DAVALI (ÖNCEKİ) : 1- … – …
VEKİLİ : Av. … -….
DAVALI : 2…
VEKİLİ : Av. … -…
DAVALI (SONRAKİ): 3- … -…
DAVA : Marka… sayılı … Kararı İptali
DAVA TARİHİ : 30/05/2016
KARAR TARİHİ : 16/05/2022 Yazım Tarihi : 09/06/2022
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde ÖZETLE : Davacı şirketin 1974 yılında kurulduğu davacıya ait “…” ve “…” ibareli markalarının yapıştırıcılar üzerinde gerek bireysel tüketiciler gerekse endüstriyel tüketiciler tarafından yoğunlukla tercih edilmekte olduğunu, davacı tarafından…. sayısı ile …nezdinde süper glue ibaresini tescil ettirmek istediğini, davalı şirket tarafından adına tescilli 86913 sayılı süper glue markasını mesnet tutarak yaptığı itiraz üzerine …Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından süper glue ibaresinin ayırt edici karakteri de dikkate alındığında markalar arasında iltibas ihtimalinin bulunmadığı gerekçesiyle itirazın reddine karar verildiğini, ancak söz konusu karara dosyalanan itiraz sonucunda… … tarafından yapılan inceleme sonucunda markaların benzer oldukları ve aynı/aynı tür malları kapsadıklarına karar verildiğini ve davacı başvurusunun reddine karar verildiğini, taraf markalarının benzer olmadığını, markaların karıştırılmayacağını, davacının müktesep hakka sahip olduğunu, dava konusu kararın yerinde olmadığını ve TPE …’nın 17.03.2016 tarih ve… sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiş, duruşmada da dilekçesini aynen tekrar etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı kurum vekili dilekçe ve beyanında ÖZETLE: Alınan kararlar ve yapılan işlemlerin usule ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili dilekçesinde ÖZETLE: Davalı şirketin 86913 sayı ile tescilli markasının… şirketine devredildiğini, davalı şirketin HMK 114/1-d hükmü uyarınca davada taraf sıfatı kalmadığını belirtmiştir.
ÖNCEKİ DEĞERLENDİRME;
Dava şartları ve ilk itirazlar değerlendirilmiş, davalı firma dava konusu 2014/56490 başvuru sayılı markanın … değerlendirilmesinde esas alınan 86913 sayılı marka davadan sonra devredildiği ve taraf sıfatı kalınmadığını ileri sürse de dava konusunun… sayılı … kararının iptali ve 2014/56490 başvuru sayılı markanın başvurunun yerinde olup olmadığı davası olup … kararının alındığı tarihte ve bu davanın açıldığı tarihte davalı firmanın taraf sıfatına haiz olduğundan HMK 125. Maddesinde geçen dava konusunun devri somut olayda olmadığı ve …. sayılı marka bizatihi dava konusu edilmediği sadece benzerlik değerlendirilmesinde mesnet olarak ileri sürüldüğü ve ileri sürüldüğü tarihte olduğu gibi … kararının alındığı tarihte de adı geçen firma taraf olduğundan husumet yoktur iddiası yerinde görülmemiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacı tarafın 2014/56490 başvuru sayılı “… …+şekil” ibareli marka başvurusunun davalı tarafın 86913 tescil sayılı marka ile taraf markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8. Maddesi kapsamında iltibas-benzerlik oluşup oluşmadığı, davacı tarafın başvuru ibaresi üzerinde müktesep hak iddiasının başvuruya ve … kararına etkisi olup olmadığı, itiraz hakkında verilen…’in… sayılı kararının yerinde ve doğru olup olmadığı olduğu tespit edilmiştir.
… kararının 29/03/2016 tarihinde davacı tarafa tebliğ edildiği, davacının da bu davayı, 30/05/2016 tarihinde 556 sayılı KHK’nin 53. Maddesinde belirtilen iki aylık hak düşürücü süre içerisinde açtığı tespit edilmiştir.
Bilirkişiden alınan 16/06/2017 havale tarihli raporda ÖZETLE: “1.556 sayılı KHK madde 8/1-b koşullarının oluşmadığı; 2.Müktesep hakkin oluşmadığı; 3.Dava konusu… …’nın 17.03.2016 tarih ve… sayılı kararının yerinde olmadığı;” şeklinde ifade edilmiştir.
Mahkememizce 25/12/2017 tarih ve … karar sayı ile ÖZETLE ” davacının “…+şekil” ibareli başvuru markası ile davalının “…” ibareli tescilli markası arasında görsel, sescil ve anlamsal olarak ortalama düzeydeki tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, başvuru markasında esas olan ibarenin … şeklinde ön plana çıktığı, … ibaresinin küçük punto ile tali unsur olarak yer aldığı görüldüğü, davacı başvurusu ile davalı markası arasında benzerlik bulunmadığından 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesindeki koşulların oluşmadığı, diğer yönden davacının asli unsurları aynı olan …. sayılı tescilli markası da olduğundan kazanılmış hakkının bulunduğu gerekçesi ile davanın kabulüne, TPMK’nın… sayılı … kararının iptaline ” şeklinde karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı TPMK tarafından istinaf yoluna gidilmiştir.
Ankara BAM 20. Hukuk Dairesi’nce 04/07/2019 Tarih ve …. Esas, ….Karar sayı ile ÖZETLE ; ” Dosya kapsamından, yargılama sırasında, davalının itirazına mesnet “…” ibareli markasını dava dışı … ünvanlı şirkete devrettiği anlaşılmaktadır. HMK’nın 125. maddesi gereğince, dava açıldıktan sonra iki taraftan biri dava konusunu 3. kişiye devretmesi halinde diğer tarafın seçimlik hakkı vardır. Dilerse temlik eden taraf ile olan davasından vazgeçip, dava konusunu devralan kişiye karşı davaya devam edebileceği gibi, dilerse dava konusunu 3. kişiye devreden taraf hakkında tazminat davasına dönüştürebilir (… …. 18/12/2017 T.,….). Mahkemece bu durum gözetilerek HMK’nin 125. maddesi hükmü uyarınca işlem yapılması gerekirken, bu husus gözden kaçırılarak anılan gerekçe ile esas hakkında hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Bu nedenle HMK.’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca, davanın yeniden görülüp esas hakkında yeni bir karar verilmesi için ilk derece mahkemesine ait kararın kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine/İADESİNE ” şeklindeki KESİN kararı ile dosya yeniden mahkememize gönderilmiştir.
YENİDEN DEĞERLENDİRME
Davacı vekili 11/12/2019 tarihli dilekçe ile HMK 125.nci maddesine göre 86913 sayılı mesnet markayı devir alan … yönünden davaya devam edeceğini belirtmiştir.
Bu kapsamda mesnet markanın da 3.ncü kişilere yeniden devrinin önlenmesi konusunda ( dava gereksiz uzamasın diye ve yargıda hedef süre getirildiğinden ) ihtiyati tedbir kararı uygulanıp dahili dava dilekçesinin yurtdışı tebligat yapılarak taraf teşkili sağlanılmıştır.
Davalı (yeni taraf) firma tarafından davaya cevap verilmemiştir.
Davacı vekili ile davalı kurum vekili önceki beyanlarını aynen tekrar etmişlerdir.
Taraflar arasındaki temel uyuşmazlığın davacı tarafın 2014/56490 başvuru sayılı “… …+şekil” ibareli marka başvurusunun davalı tarafın 86913 tescil sayılı marka ile taraf markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8. Maddesi kapsamında iltibas-benzerlik oluşup oluşmadığı, davacı tarafın başvuru ibaresi üzerinde müktesep hak iddiasının başvuruya ve … kararına etkisi olup olmadığı, itiraz hakkında verilen…’in… sayılı kararının yerinde ve doğru olup olmadığı noktasında olduğu tespit edilmiştir.
6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU (10/01/2017 tarihli yürürlüğe giren)
Geçici Madde 1/1 de “Bu Kanunun yayımı tarihinden önce Enstitüye yapılmış olan ulusal ve uluslararası marka ve tasarım başvuruları ile coğrafi işaret başvuruları, başvuru tarihinde yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre sonuçlandırılır. ” hükmü yer aldığından mahkemece yine 556 sayılı mevzuat hükümlerine göre dava ele alınıp karara bağlanmıştır. Buna göre;
556 s. KHK’nın 8/1 (b) anlamında tescili istenen marka ile tescilli markalar arasında “karıştırılma ihtimaline yol açacak ölçüde benzerlikten” bahsedilmek için;
a) Markalar arasında ayniyet, ürünler arasında benzerlik bulunması,
b) Markaların benzer, ürünlerin aynı olması,
c) Markaların benzer ve ürünler arasında da benzerlik bulunması, şeklinde üç ayrı ihtimalden birinin varlığı (Karan/Kılıç, 556 sayılı KHK şerhi S.197) gerekmektedir.
556 sayılı KHK’nın 8/1 (b) m. anlamında markaların karıştırılmasından söz edebilmek için, dava konusu marka ile itiraza mesnet marka/markalar arasında hedef tüketici kitlesi (orta düzeydeki) yönünden markaların “görsel”, “işitsel” ve “kavramsal” özellikleri dikkate alarak genel ve bütünsel açıdan benzerlik ihtimali olması , yine tescilli marka ile tescil olunmak istenen işaret arasında markayı taşıyan her iki ürünün işletmesel kökeninin aynı veya birbirleriyle bağlantılı (idari-ekonomik) işletmeler tarafından üretilmiş olabileceği noktasında bağlantı kurulması (ilişkilendirilme) ihtimalinin bulunması gerekir. Karıştırılma kavramının varlığı için “somut bir karıştırma” eyleminin varlığı şart olmayıp böyle bir tehlikenin varlığı dahi yeterli olacaktır.
Kazanılmış hak konusunda … uygulamalarında KRİTER “1-Kazanılmış hak sağlayan markanın tesçilli olarak uzun süre kullanılması (kullanım ve tesçilin taraflar arasında artık çekişme konusu olmaktan çıkması- kabullenilmesi), 2-Sonradan yapılan başvurunun kazanılmış hak sağlayan markanın ASLİ UNSURU muhafaza edilerek , işletme ile bağlantısı ve tüketici nezdinde yarattığı izlenim korunmak suretiyle oluşturulması, ( önceki markanın asli unsuru değişmiş ise yeni başvuru kabul edilir), 3- Sonraki başvurunun önceki markanın kapsadığı ve hizmet ile AYNI veya AYNI TÜR mal ve hizmetleri içermesi, ( yani kapsamını genişletmemesi)” şeklinde özetlenebilir.
Yukarıdaki kriterler, taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;
Davacı başvuru Markası Davalı Markası
…+şekil (2014/56490) … (86913)
(01.sınıf) (01.sınıf)
Önceki Markası
…+şekil (2004/30072)
(01,17.sınıf)
Mahkemece de dosyanın marka vekili, kimya sektöründe uzman ve pazarlama uzmanından oluşan 3 kişilik bilirkişi heyetine tevdi edilerek, duruşmada tespit edilen uyuşmazlık tarafların iddia ve savunmaları kapsamında ve ayrıca davacının başvuru markasında geçen ”…” ibaresinin 1. Sınıftaki mallar açısından tanımlayıcı bir ibare olup olmadığı hususununda açıklığa kavuşturularak rapor alınmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi heyetinin sunduğu 10.01.2022 rarihli raporda ÖZETLE ” 1) Karşılaştırılan işaretlerin/markaların görsel, işitsel ve kavramsal açılardan ve genel görünümleri itibariyle benzer olmadığı,
2) Karşılaştırılan işaretlerde ortak olan “…” ibaresinin, uyuşmazlık konusu olan emtialar yönünden markasal hüviyette somut ayırt ediciliği çok düşük/zayıf bir ibare olduğu, davalıların “…” ibaresine markasal anlamda korunması gereken ilave bir ekonomik değer kattığının yeterli nitelikte/nicelikte/içerikte delil ile ispat edilemediği,
3) Davacının markasının kapsamına alınmak istenilen tüm emtialar açısından, emtia ayniyeti/benzerliği/ türdeşliği şartının gerçekleştiği,
4) Dava konusu edilen emtiaların hitap ettiği ortalama alıcı/tüketici kitlesinin seçicilik/algı/dikkat/özen seviyesinin, bunları satın alırken yüksek olduğu,
5) (1), (2) ve (4) nolu bentlerde yer alan sebeplerden dolayı, (3) nolu bentteki tespite rağmen, karşılaştırılan markalar arasında karıştırılma ihtimalinin/iltibas tehlikesinin bulunmadığı,
6) Davacının 2004 30072 sayılı markasına dayalı olarak ileri sürebileceği müktesep bir hakkının mevcut olduğu,
7) Dava konusu edilen 17.03.2016 tarihli ve… sayılı … Kararının, (5) ve (6) nolu bentlerdeki değerlendirmeler ile uyumlu olmadığı, ” şeklinde ifade edilmiştir.

GEREKÇE:
Tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede görsel, sescil ve anlamsal benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınıp münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenim de nazara alınarak belirlenmesi gerektiğinden hareketle;
Davacının “…+şekil” ibareli başvuru markası ile davalının “…” ibareli tescilli markası arasında görsel, sescil ve anlamsal olarak ortalama düzeydeki tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, başvuru markasında esas olan ibarenin … şeklinde ön plana çıktığı, … ibaresinin küçük punto ile tali unsur olarak yer aldığı görüldüğü, Nitekim bilirkişi heyet raporunda da bu husus ” Karşılaştırılan işaretlerde ortak olan “…” ibaresinin, uyuşmazlık konusu olan emtialar yönünden markasal hüviyette somut ayırt ediciliği çok düşük/zayıf bir ibare olduğu, davalıların “…” ibaresine markasal anlamda korunması gereken ilave bir ekonomik değer kattığının yeterli nitelikte/nicelikte/içerikte delil ile ispat edilemediği, “şeklinde de ifade edildiği;
İşin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, mesnet marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu mallar için ayırdığı satın alma süresi içerisinde davacının başvuru markasını gördüğünde derhal ve hiç düşünmeden davalının “…” ibareli markasından farklı bir marka olduğunu algılayabileceği, diğer bir anlatımla davalının “…” ibareli markalı malları satın almak istediğinde davacının “…+şekil” başvuru markalı ürünü satın almak şeklinde bir yanılgı yaşamayacağı; marka işaretleri benzer olmadığından ortalama tüketici nazarında başvuru konusu işaret ile davalı markası arasında işletmesel bağlantılandırmayı tesis eden herhangi bir unsurun da bulunmadığı gibi gerek bütünsel ve gerekse içerisinde bulunan unsurlar itibariyle başvuru konusu işaretin davalı markasını sunan işletmeyle idarî ve ekonomik anlamda bağlantılı bir işletme tarafından piyasaya sunulduğu biçimde bir algılama oluşturmasının mümkün olmadığı, davacı başvurusu ile davalı markası arasında benzerlik bulunmadığından 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesindeki koşullar da oluşmadığı, diğer yönden davacının asli unsurları aynı olan 2004/30072 sayılı önceden tescilli markası da olduğundan yukarıda kriterleri belirtilen kazanılmış hakkı olduğu da sonuç ve kanaatine varılarak bu gerekçelerle bilirkişi heyet raporu da benimsenerek aksi yöndeki … kararı yerinde ve doğru olmadığından davanın kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davanın KABULÜNE,
2-Dava konusu … sayılı … kararının iptaline,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar harcından peşin alınan 29,20 TL’nin düşümü ile bakiye 51,5 TL’nin 2 ve 3 nolu davalılardan tahsiliyle Hazine’ye gelir kaydına,
4-AAÜT uyarınca 7.375,00 TL vekalet ücretinin 2 ve 3 nolu davalılardan tahsiliyle davacıya verilmesine,
5-Davacının yaptığı; 2.300,00 TL bilirkişi ücreti, 1.960‬,00 TL tercüme ücreti 310,3‬ tebligat ücreti 29,20 TL ilk harç masrafı olmak üzere toplam 4.599,5 TL yargılama giderinin 2 ve 3 nolu davalılardan tahsiliyle davacıya verilmesine,
6-Karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının taraflara iadesine,
Dair verilen karar davacı vekili ile davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, davalı firma vekilinin yokluğunda 6100 sayılı HMK 341 ila 345 inci maddesine göre tebliğden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememiz aracılığı ile …. Adliye Mahkemesine istinaf kanun yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar okunup açıklandı. 16/05/2022
Katip …
✍e-imzalıdır

Hakim …
✍e-imzalıdır