Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/297 E. 2022/74 K. 14.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C. ”TÜRK MİLLETİ ADINA”
ANKARA
4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR
HUKUK MAHKEMESİ K A R A R

ESAS NO : 2019/297
KARAR NO : 2022/74

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. ……
VEKİLİ : Av. … ….
DAVA : Marka … Sayılı YİDK Kararı İptali- Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 03/07/2019
KARAR TARİHİ : 14/03/2022 Yazım Tarihi : 13/04/2022

İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde ÖZETLE: Davalı yanca 26.10.2017 tarihinde, Türk Patent Enstitüsü nezdinde tescilli markası ile
birebir aynı olan … sayılı “gologistics” ibareli markanın tescili için başvuru yapıldığını;
bültende markanın yayınlanması üzerine müvekkili şirket tarafından 1741119 ve 2002 21178
sayılı ve sırası ile “go şekil +AC Özdemir Company” ve “şekil + GO GO-LOGİSTİCS Global
Operations Local Solutions” ibareli markalarına dayanarak itirazda bulunulduğunu, Enstitü
tarafından itirazın reddedildiğini ve tescil işlemlerinin devamına karar verildiğini, Markalar Dairesince alınan karara itirazın devamında YİDK incelemesine tabi tutulan
marka hakkında, verilen itiraza red kararının doğru olduğuna dair YİDK kararının tesis
edildiğini, ancak bu kararın usul ve mevzuata uygun olmadığı için markanın hükümsüzlüğüne
ve YİDK kararının iptaline karar verilmesi gerektiğini,
Davalı markasının müvekkilinin ticaret unvanı ve tecilli markaları ile birebir aynı
olduğunu, müvekkil markasının esas unsurunun GO ibaresi olduğunu ve davaya konu olan markada
bu ibarenin aynen kullanıldığını; davalı markasında yer alan “logistics” kelimesinin ise
müvekkilinin esas iştigal alanı olan lojistik hizmetini birebir içine aldığını; dolayısıyla müvekkil
markasının esas unsurunu aynen içeren, ayrıca esas unsur olarak kullanan davaya konu marka
hakkında benzerliğin bulunmadığına karar verilmesi usul ve mevzuata aykırı olduğu için YİDK
kararının iptali gerektiğini, Mevzuatta “halkın karıştırma tehlikesi”nden kastedilenin, bütün toplum değil, bu tehlike
ile karşı karşıya gelen ilgili toplumsal çevre olduğunu, bu tehlikenin tespitinde ana ölçütün,
ilgili toplumsal çevreyi temsil eden ortalama bir alıcının dikkati olması gerektiğini,
Müvekkilinin GO unsurlu markalarının, yoğun kullanım nedeniyle yalnızca ilgili tüketici
kesiminde değil, farklı sektörlerde de bilinir hale geldiğini, buna ek olarak aralarında ekonomik
ve idari bir bağlantı bulunduğu düşüncesine tüketicileri sevk edeceğini, bunun ise müvekkil
markasının ayırt ediciliğini azaltacağını ve markaların sulandırılması olarak tanımlanan şekilde
zarar vereceğini, taraf markalarının tescilli oldukları mal ve hizmet sınıfları arasında da ayniyet/benzerlik
olduğunu; müvekkilinin 174119 numaralı “GO şekil + AC Özdemir Company” markasının 39.
Sınıfta “Nakliye ve depolama, paketleme, seyahat hizmetleri” için tescilli olduğunu; 2002 21178 numaralı “şekil + … ‘…’” markasının ise
35.,36.,39 ve 42. Sınıfar için tescilli olduğunu, dava konusu markanın 35. ve 42. sınıflarda tescil edildiğini, bunların müvekkil
markalarının tescilli olduğu sınıflar ile aynı olduğunu, müvekkili şirketin ticaret unvanında “go” kelimesinin müvekkil şirketin “Go Uluslararası
Nakliyat Servis ve Ticaret A.Ş.” adlı ticaret unvanında kullanıldığının görüleceğini, ilgili Yargıtay
kararında da belirtildiği üzere bunun hükümsüzlük nedeni olduğunu,
TPE nezdinde yapılacak araştırmada, GO ibaresini içeren çeşitli marka başvuruları
aleyhine itirazların dosyalandığını ve bu kapsamda yoğun bir koruma çalışması yapıldığını, bu
itirazlarının kabul gördüğüü, dava konusu markanın da belirtilen bu markalardan herhangi bir
farkının bulunmadığını,
müvekkili markasının tanınmış marka olduğunu, zira doktrinde ve içtihatlarda belirtilen kriterleri karşıladığını,
dilekçe ekinde sunulan broşür incelendiğinde de bu hususun görüleceğini,
davaya konu marka başvurusunun kötüniyetli olduğunu, özellikle tanınmış markalarda,
markanın benzerini seçen ya da kullanan kişinin, bu kullanımı ya da seçimi haklı kılacak bir
gerekçeyi ortaya koyması gerektiğini, oysa davalını bu kapsamda bir gerekçesinin
bulunmadığını; davalının müvekkili markasının tanınmışlığından haksız yarar sağlama yoluna
gittiğini, ayırt edici karakterine zarar verdiğini ve markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi
gerektiğini, müvekkilinin her biri ayırt edicilik kazanan seri markaları bulunduğunu, müvekkilinin
marka kullanımını 1982 yılına dayandığını, o tarihten itibaren seri markalar çıkardığını ve
bunları kullanım ile bilinir ve ayırt edici hale getirdiğini, aleyhe olan kurum kararının iptali ile davalı markasının hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiş, duruşmada da dilekçesini aynen tekrar etmiştir.

SAVUNMA:
Davalı kurum vekili dilekçe ve beyanında ÖZETLE: Alınan kararlar ve yapılan işlemlerin usule ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı Firma Vekili dilekçe ve beyanında ÖZETLE: Davacının, iddia ettiği gibi markasının tanınmış bir marka olduğunu kanıtlayamadığını;
SMK m.6/5 hükmü karşısında, tanınmış markanın farklı mal ve hizmetlerde kullanılması sonucu
haksız bir yararın sağlanması, markanın itibarına zarar verilmesi ya da markanın ayırt edici
karakterinin zedelenmesi kriterlerinin gerçekleşmediğini, bu kapsamda hiçbir somut delil
sunulamadığını, müvekkili şirektin kötüniyetli olmadığını, buna ilişkin de davacının hiçbir delil
sunamadığını, markalar incelendiğinde, esas unsurların benzer olmadığını, markaların sözcük diziliminin aynı olmadığını; işitsel benzerlik bulunmadığını, markaların kapsadığı sınıfların farklı olduğunu, davacı markalarının 35, 36, 39, 42, 44 ve
45. Sınıflarda tescilli olmasına karşılık, müvekkil şirket markasının 9, 35, 41 ve 42. Sınıflarda
tescilli olduğunu, davacının markalarının kullanımını ispat edemediğini,
bu sebeplerle YİDK kararının isabetli olduğunu ve davanın reddini talep etmiştir.

MUHAKEME:HMK kapsamında “Yazılı Yargılama Usulü ” uygulanmıştır.

DELİLLER ve DEĞERLENDİRME:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı firmanın … başvuru numaralı markası ile davacı tarafın 2002/21178 ve 174119 sayılı markaları arasında;
YİDK kararının iptali davası açısından; davalının marka başvurusuna yönelik davacının ileri sürdüğü, mesnet markalarından dolayı YİDK sürecinde kullanım ispatının yerine getirilip getirilmediği, kullanım ispatı yerine getirilmiş sayıldığı takdirde SMK 6/1 maddesi açısından iltibas- benzerlik- karıştırılma ihtimali oluşup oluşmadığı, ayrıca davacı tarafın markalarının yurt içi ve yurt dışı tanınmışlık iddiası, başvuru ibaresi üzerinde ticaret ünvanına bağlı hakkı ile diğer fikri hak iddiası ve davalı başvurusunun kötü niyetli yapıldığı iddialarının SMK 6/4-5, 6/6, 6/9 maddeleri açısından yerinde ve doğru olup olmadığı, TÜRKPATENT’in … sayılı YİDK kararının iptalinin gerekip gerekmediği,
Hükümsüzlük talebi açısından; davalı firmanın başvuru markasına yönelik davacı tarafın ileri sürdüğü 2002/21178 ve 174119 sayılı mesnet markaları açısından dava tarihi ve delillerin ibrazı aşamasında ileri sürülen deliller açısından kullanım ispatının yerine getirilip getirilmediği, kullanım ispatı söz konusu olduğu takdirde taraf markaları açısından SMK 6/1 maddesi yönünden iltibas- benzerlik- karıştırılma ihtimali oluşup oluşmadığı, ayrıca davacı tarafın markalarının yurt içi ve yurt dışı tanınmışlık iddiası, başvuru ibaresi üzerinde ticaret ünvanına bağlı hakkı ile diğer fikri hak iddiası ve davalı başvurusunun kötü niyetli yapıldığı iddialarının SMK 6/4-5, 6/6, 6/9 maddeleri açısından yerinde ve doğru olup olmadığı, davalı markasının hükümsüzlüğünün gerekip gerekmediği noktasında olduğu anlaşılmıştır.
YİDK kararının 03/05/2019 tarihinde davacı tarafa tebliğ edildiği, davacının da 5000 sayılı TürkPatent Kanununun 15/C maddesinde öngörülen iki aylık süre içerisinde ve 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 156.ncı maddesinde görevli ve yetkili mahkemeye dava açtığı anlaşılmıştır.
TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararında;”… başvuru numaralı ”gologistics” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan itirazın reddi yönündeki Markalar Dairesi Başkanlığı kararına karşı, başvurunun … sayılı ” go-logistics ” ”global operations local solutions” go şekil”, ” go… uluslararası şekil” ibareli markalara dayanılarak 6769 s. SMK ‘nın 6 ncı maddesi uyarınca reddedilmesi talebiyle yapılan itiraz incelenmiştir.
Yapılan incelemede, başvuru sahibinin ilana itiraz aşamasında sunduğu karşı görüşte, 6769 s. SMK madde 19/2 uyarınca itiraz gerekçesi 2002 21178, 174119 sayılı ”…” ”global operations local solutions” go şekil”, ”go… uluslararası şekil” ibareli markaların tescilli olduğu tüm emtialar için kullanımlarının ispatını talep ettiği tespit edilmiştir.
Belirtilen markaların tescil tarihinden başvurunun yapıldığı tarihe kadar 5 yıllık süre dolmuş olduğundan, bu markalar kullanımın ispatı uygulamasına konu olabilecek markalardır.
……
Kurul’da yapılan değerlendirmede, itiraz sahibinin yayına itiraz aşamasında sunmuş olduğu belgelerin incelenmesi neticesinde, kullanım ispatı talep edilen itiraz gerekçesi markaların işbu başvuruda yer alan ve çekişme konusu hizmetler bakımından ciddi kullanımının ispatlanamadığı kanaatine varılmış, belirtilen markaların 6769 s. SMK madde 6/1 incelenmesinde esas alınması mümkün görülmemiştir.
MD. 6/4 kapsamında yapılan inceleme sonucunda ”Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile ayın veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir” hükmünde belirtilen koşulların oluşmadığı kanaatine varıldığından itiraz gerekçesi yerinde bulunmamıştır.
……
Bunun yanında, itiraz dilekçesinde öne sürüldüğü gibi itiraz gerekçe markanın, 6769 s. SMK’nın 6/6 kapsamındaki hak sahipliği yönünde yeterli kanaate ulaşılamadığından, bu iddianın kabulü mümkün olmamıştır.
Son olarak, başvurunun kötü niyetle yapıldığı yönünde somut ve elle tutulur delillere rastlanmadığından ve Kurul’da başvurunun kötü niyetle yapıldığı yönünde bir kanaat de oluşmadığından, bu iddiaya dayalı itiraz haklı görülmemiştir.
Sayılan nedenlerle, itirazın reddi gerekmiştir.
Karar: İtirazın reddedilmesine oy birliği ile karar verilmiştir. ” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU (10/01/2017 yürürlük)
Madde 6 (Marka tescilinde nispi ret nedenleri)
“(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir.
(6) Tescil başvurusu yapılan markanın başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını,fotoğrafını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi hâlinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir.
(9)Kötüniyetle yapılan marka başvuruları itiraz üzerine reddedilir.”,
Madde 19/2 ” 6 ncı maddenin birinci fıkrası kapsamında yapılan itirazlarda, itiraz gerekçesi markanın itiraza konu başvurunun başvuru veya rüçhan tarihinde Türkiye’de en az beş yıldır tescilli olması şartıyla, başvuru sahibinin talebi üzerine, itiraz sahibinden, itiraza konu başvurunun başvuru veya rüçhan tarihinden önceki beş yıllık süre içinde itiraz gerekçesi markasını itirazına dayanak gösterdiği mal veya hizmetler bakımından Türkiye’de ciddi biçimde kullanmakta olduğuna ya da kullanmamaya dair haklı sebepleri olduğuna ilişkin delil sunması talep edilir. İtiraz sahibi tarafından bu hususların ispatlanamaması durumunda itiraz reddedilir. İtiraz gerekçesi markanın, tescil kapsamındaki mal veya hizmetlerin sadece bir kısmı için kullanıldığının ispatlanması hâlinde itiraz, sadece kullanımı ispatlanan mal veya hizmetler esas alınarak incelenir. “,
SINAİ MÜLKİYET KANUNUNUN UYGULANMASINA DAİR YÖNETMELİK;
Madde 29 ” (1) Kanunun 19 uncu maddesinin ikinci fıkrasının uygulanabilmesi için başvuru sahibinin, yayıma itiraza ilişkin görüşünü sunması gereken süre içinde kullanımın ispatına ilişkin talebini açıkça ve yazılı olarak Kuruma bildirmesi gerekir. Belirtilen koşulları taşımayan ve süresi içinde yapılmayan kullanımın ispatına ilişkin talepler yapılmamış sayılır.
(2) Kullanımın ispatı talebi açık, net ve koşulsuz olarak yapılır. Bu talepte, kullanımın ispatı istenilen markaların tescil numaralarının açıkça belirtilmesi zorunludur. Aksi halde talep yapılmamış sayılır.
(3) Başvuru sahibinin talepte bulunması halinde Kurum, itiraza konu başvurunun başvuru veya rüçhan tarihinden önceki beş yıllık süre içinde itiraz gerekçesi markasını itirazına dayanak gösterdiği mal veya hizmetler bakımından Türkiye’de ciddi biçimde kullanmakta olduğuna ya da kullanmamaya dair haklı sebepleri olduğuna ilişkin delil sunması için itiraz sahibine bir aylık süre verir. İtiraz sahibi tarafından süresi içinde delil sunulmaması veya sunulan delillerin itirazla ilgili olmaması halinde ve ayrıca başka bir itiraz gerekçesi veya itiraza gerekçe gösterilen başka bir marka da yoksa Kurum itirazı reddeder.” hükmü yer almaktadır.
Madde 25 ” (1) 5 inci (mutlak red nedenleri ) veya 6 ncı ( nisbi red nedenleri ) maddede sayılan hâllerden birinin mevcut olması hâlinde mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir. ” hükmü yer almaktadır.
SMK 6/1 maddesi anlamında iltibastan bahsedebilmek için ;
Her iki taraf markasının AYNI işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) BENZERLİĞİ olması,
Her iki taraf markasının benzer işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) AYNIYETİ olması,
Her iki taraf markasının BENZER işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) BENZERLİĞİ olması, ihtimali aranır.
Markaların karıştırılmasından söz edebilmek için ise , dava konusu marka ile itiraza mesnet marka/markalar arasında hedef tüketici kitlesi (orta düzeydeki) yönünden markaların “görsel”, “işitsel” ve “kavramsal” özellikleri dikkate alarak genel ve bütünsel açıdan benzerlik ihtimali olması , yine tescilli marka ile tescil olunmak istenen işaret arasında markayı taşıyan her iki ürünün işletmesel kökeninin aynı veya birbirleriyle bağlantılı (idari-ekonomik) işletmeler tarafından üretilmiş olabileceği noktasında bağlantı kurulması (ilişkilendirilme) ihtimalinin bulunması gerekir. Karıştırılma kavramının varlığı için “somut bir karıştırma” eyleminin varlığı şart olmayıp böyle bir tehlikenin varlığı dahi yeterli olacaktır.
SMK 6/4 maddesine göre tanınmış markada ;
Paris sözleşmesi kapsamında tanınmışlık düzeyine ulaşmış olması koşuluyla, tescilli bir markanın, işaret ve emtia açısından aynı veya benzerinin Türkiye’de aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından başvurusunun yapılması halinde itiraz üzerine reddedileceği düzenlenmektedir.
SMK 6/5 maddesi anlamında tanınmışlıktan bahsedebilmek için ;
Toplumda (Türkiye sınırlarında) tanınmışlık düzeyine ulaşmış olması koşuluyla, tescilli bir markanın, aynı veya benzerinin farklı mal ve hizmetlerde kullanılması amacıyla yapılan marka başvurusu, tanınmışlığından haksız yarar sağlanabileceği, itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumlarda, tanınmış marka sahibinin itirazı üzerine ret edilir.
Yargıtay içtihatlarında tanınmışlık “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir. Bu hallerde başkasının başvuru markası dolayısıyla şayet taraf markaları aynı/benzer mal/hizmet içermiyorsa ve bu marka başvurusu nedeniyle haksız yarar sağlanabileceği, onun itibarına zarar verebileceği veya onun ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği hallerinde nisbi red sebebi sayılarak başvuru markası engellenebilecektir.
SMK 6/6 madde kapsamına, kişilik haklarından isim hakkı ile fotoğraf üzerindeki hak, FSEK kapsamında telif hakları ve sınaî haklar olan marka, tasarım, patent, faydalı model, coğrafi işaret, ticaret unvanı, işletme adı girer. Marka ve ticaret unvanı da sınaî mülkiyet hakkı olarak maddenin koruma kapsamına alınmıştır. Ancak sınaî mülkiyet hakları kapsamında korunacak bir markadan veya ticaret unvanından söz edebilmek için “tescil” şarttır. Örneğin bir ticaret unvanına dayanarak başkasına ait marka tescilinin engellenmesi isteniyorsa bu ticaret unvanının ticaret sicilinde tescilli olması gerekmektedir.
Doktrin ve çeşitli yargı kararları dikkkate alınıp bakıldığında KÖTÜNİYET kriteri “Marka sahibinin, markasını tescil ederken, markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, iyi niyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacı gütmesi gibi hallerde, kötü niyetli marka tescilinden bahsedilir. Marka başvurusunun kötü niyetli bir başvuru olabilmesi için, marka başvurusu sırasında kötü niyetli olarak markanın amacı ve temel işlevi dışında bir amaçla kullanılması gerekir. Dolayısıyla kötü niyetin kabulü için, marka için başvuruda bulunan kişi, markanın temel işlevleri olan ürünün işletmeye aidiyetini sağlama ve diğer ürünler karşısında ayırt edicilik sağlama fonksiyonu dışında bir amaçla veya marka üzerindeki gerçek hak sahibinin markadan yararlanmasını engellemek veya markanın ün ve şöhretinden yararlanmak suretiyle haksız çıkar edinme gibi bir amaçla hareket etmelidir.” şeklinde görüşler yer almaktadır.
Kullanılmama def’i; 10/01/2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU’nda 6/1 maddesine göre marka başvurularında, 25.nci maddeye göre hükümsüzlük davasında ve de 29.ncu maddesindeki tecavüz davalarında iltibasa dayalı itiraz gerekçesi mesnet marka ( ya da markaları) yönünden kullanılmama def’i imkanı getirilmiştir. Buna göre kendisine ispat yükü düşen taraf ileri sürdüğü davaya konu başvuru veya rüçhan tarihinden önceki beş yıllık süre içinde mesnet (dayanak) marka/markaların kapsamındaki mal veya hizmetler bakımından markasını Türkiye’de ciddi biçimde kullanmakta olduğuna ya da kullanmamaya dair haklı sebepleri olduğunu ispatlamalıdır. Aksi takdirde itiraz yapılmamış veya açmış olduğu davasını da ispat edememiş sayılması sonucu ortaya çıkacaktır.
YİDK davalarında, 6769 sayılı SMK’nın Uygulanması Yönetmeliği 29/1-2 maddede belirtilen kullanımın ispatına dayanan taraf yayına itiraza ilişkin görüşünü sunması gereken süre içinde kullanımın ispatına ilişkin talebini açıkça ve yazılı olarak ve de kullanımın ispatı istenilen markaların tescil numaralarının açıkça belirtmesi gerekmektedir. Aksi halde talep yapılmamış sayılacaktır.

Yukarıdaki kriterler, taraf markaları tescil kapsamları ve işaretsel yönden karşılaştırıldığında;
Davalı başvuru Markası Davacı Markaları
Gologistics+şekil (…) … COMPANY+şekil (174119)
09, 35, 41, 42. Sınıf 39. Sınıf
… (2002 21178)
35,36,39,42,44,45. Sınıf

Bilirkişi heyetinden alınan 02.09.2021 tarihli raporda ÖZETLE; “1. Davacının sunduğu belgeler, davacının “… Global Operations Local Solutions” markasının tanıtımı ve marka değerinin artırılması için çeşitli faaliyetlerde bulunduğunu göstermekte ise de, bunların başvuru markası ile mesnet markaların kapsadığı ortak, çekişmeli hizmetler açısından kullanım ispatı olarak değerlendirilemeyeceği,
2. Davalının … başvuru sayılı markası ile davacı tarafın YİDK kararında belirtilen 1741119 ve 2002 21178 ibareli tescilli mesnet markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi açısından karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı,
3. SMK m.6/5 ve m.6/6’dan kaynaklı bir tescil engelinin söz konusu olmayacağı,
4. Davalı başvurusunun SMK m.6/9 kapsamında kötüniyetli olarak değerlendirilemeyeceği,
5. Dolayısıyla, YİDK’nın … sayılı kararının yerinde olduğu, ” şeklinde ifade edilmiştir.
GEREKÇE:
Önceki tescilli bir marka ile başvuru konusu sonraki marka işareti arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede görsel, sescil ve anlamsal benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınmakla beraber münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin de nazara alınarak belirlenmesi gerektiğinden hareketle;
Davalının “….” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait ” …” ibareli tescilli marka arasında bazı mallar/hizmetlerde emtia benzerliği yanında işaretsel açıdan da biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve sesçil benzerlik oluşsa da SMK 19/2 maddesi kapsamında davacı markasının kullanımı ispat edilemediğinden (nitekim benimsenen bilirkişi raporunda bu husus ” Davacının sunduğu belgeler, davacının “… Global Operations Local Solutions” markasının tanıtımı ve marka değerinin artırılması için çeşitli faaliyetlerde bulunduğunu göstermekte ise de, bunların başvuru markası ile mesnet markaların kapsadığı ortak, çekişmeli hizmetler açısından kullanım ispatı olarak değerlendirilemeyeceği, ” şeklinde de ifade edildiği ) bu markalar arasında SMK 6/1 maddesindeki iltibas karıştırılma olasılığı bulunmadığı;
Diğer yönden davalının marka başvurusu ile davacının diğer ” … COMPANY+şekil” ibareli markası arasında emtia benzerliği oluşmadığı gibi biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ,sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik de oluşmadığından SMK 6/1 maddesindeki iltibasın bulunmadığı kanaati oluştuğu;
Somut olayda davalının marka başvurusu dolayısıyla SMK 6/4-5 maddesindeki tanınmışlık koşulu da oluşmadığı, ( davacıya ait tanınmış olduğu iddia edilen markadan ” haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği ” kanıtlanmadığı ) ;
Davacı tarafın “Gologistics+şekil” ibareli başvuru üzerinde SMK 6/6 maddesi anlamında ticaret ünvanı dahil diğer fikri ve sınai mülkiyet hak iddiası kanıtlanmadığı;
Dava konusu marka açısından SMK 6/9 maddesi anlamında kötüniyetli başvuru yapıldığı iddiası da kanıtlanmadığı;
Tüm bu gerekçelerle YİDK kararı doğru olduğundan davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar harcından peşin alınan 44,40 TL’nin düşümü ile bakiye 36,3 TL’nin davacıdan tahsiliyle Hazine’ye gelir kaydına,
3-AAÜT uyarınca 7.375,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalılara verilmesine,
4-Karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının taraflara iadesine,
Dair verilen karar davalı kurum vekilinin yüzüne karşı, davacı vekili ile davalı firma vekilinin yokluğunda, 6100 sayılı HMK 341 ila 345 inci maddesine göre tebliğden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememiz aracılığı ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf kanun yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar okunup açıklandı. 14/03/2022

Katip …
✍e-imzalıdır

Hakim …
✍e-imzalıdır