Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/217 E. 2021/117 K. 19.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2019/217 Esas – 2021/117
T.C. ”Türk Milleti Adına”
ANKARA
4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR
HUKUK MAHKEMESİ K A R A R

ESAS NO : 2019/217
KARAR NO : 2021/117

HAKİM :….
KATİP :….

DAVACI : ….
DAVALI …..
DAVA : … Sayılı YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü
DAVA TARİHİ : 09/05/2019
KARAR TARİHİ : 19/04/2021 Yazım Tarihi : 12/05/2021
İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde ÖZETLE:Müvekkili …’ın, Türkiye’nin önde gelen şirketlerinden ve öncü bankalarından olduğunu, sayısız reklam yatırımları, sunduğu hizmet çeşitliliği itibariyle her kesim tüketiciye hitap eden, geniş şube ağıyla Türkiye’nin her coğrafi bölgesindeki her kesim tarafından bilinen ve sunduğu hizmetleriyle kalite sembolü haline gelmiş bir şirket olduğunu, müvekkili şirketin ticari başarısı ve tüketicide yarattığı güven neticesinde kendisi ile özdeşleşmiş tescilli markalarının “tanınmış” hale geldiğini, müvekkili adına tescilli … esas unsurlu markalar ve davalının … markasının birebir aynı olup, … markasının müvekkiline ait markalar ile seri marka izlenimi yaratarak, halk tarafından karıştırılmaya sebebiyet verir nitelikte olduğunu, davalı tarafın … markasının, müvekkili adına tescilli bulunan ve tanınmış … ibareli markalar ile birebir aynı ibareden ibaret olduğunu, müvekkili adına tescilli … esas ibareli markalarının esas ve ayırt edici unsurunun, tescili talep edilen … ibareli marka başvurusunda aynen kullanıldığını ve dolayısı ile markaların aynı şirkete ait olduğu izlenimi doğduğunu, bunun da tam bir iltibas durumu olduğunu, dava konusu markalar görsel ve işitsel olarak karşılaştırıldığında; söz konusu markaların birebir aynı olduğunu, müvekkilinin markası her ne kadar … … şeklinde tescilli ise de kullanım biçimlerinden açıkça … olarak kullanıldığının ve o şekilde tanındığının görüleceğini, Müvekkilinin markasında yer alan … ibaresinin müvekkilin ticaret unvanı ve çatı markası olduğundan iltibas değerlendirmesinde dikkate alınmaması gerektiğini, bu bağlamda müvekkilinin markalarının esas ve ayırt edici unsurunun … ibaresi olduğunun açık olduğunu, müvekkilinin tescilli markaları ile dava konusu markanın hem umumi intibadan hem de sesçil, telaffuz ve görsel açıdan bıraktığı etkiler nazara alındığında birebir aynı oldukları ve markaların ayırt edilmesinin mümkün olmadığını, bu bağlamda “…” ve “…” ibarelerinin aynı olması sebebiyle tüketicinin bu markalar arasında bağlantı kurmasının, dava konusu markanın da müvekkili şirkete olduğunu zannetmesinin, müvekkili şirkete ait … esas unsurlu markalar dikkate alındığında bu markanın da müvekkilinin seri markalarından biri zannedilmesinin kaçınılmaz olduğunu, müvekkili şirkete ait “…” ibareli markaların 6769 sayılı SMK’nın 6/5’nci maddesi anlamında tanınmış marka olduğunu, farklı mal veya sınıflarda hizmet gösteriliyor olsa da tanınmış müvekkili markasının birebir aynısının kullanılmasının, ayırt ediciliğinin zedelenmesine, markanın sulanmasına yol açacağını, hem ulusal hem de uluslararası yargı kararlarının bu konuda paralel bir yaklaşım benimsediğini, bunun yanında dava konusu … markasının müvekkil markası ile birebir aynı olmasının tüketicilerin karıştırma olasılığını arttırdığını, … markaları ile birebir aynı olan … markasının tesciline izin verilmesinin müvekkilinin emek ve zaman harcayarak itibar edindirdiği … markasının ayırt edici vasfının zedelenmesine neden olacağını, davalı tarafa ait … ibareli marka başvurusunun Türk Ticaret Kanunu anlamında haksız rekabet oluşturduğunu ifade ederek, Türk Patent ve Marka Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun 19.03.2019 tarih ve … sayılı itirazın reddi kararının iptali ile… sayılı … ibareli marka başvurusunun tescile uygun olmadığının tespiti ile işlemden kaldırılması veya tescil işlemleri tamamlanmış ise hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiş, duruşmada da dilekçesini aynen tekrar etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı kurum vekili dilekçe ve beyanında ÖZETLE: Alınan kararlar ve yapılan işlemlerin usule ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı Firma Vekili dilekçe ve beyanında ÖZETLE: Müvekkili firmanın …. adlı şirketler grubuna dahil bir şirket olduğunu,“…. sigara imali ve pazarlaması ile iştigal eden dünyanın ikinci büyük tütün ve sigara şirketi olduğunu, 1902 senesinden beri faaliyette bulunan bu grubun dünya çapında 55 pazarda dünya liderliği bulunduğunu, Müvekkili firmanın faaliyet alanının son derece özgün ve sınırlı olduğunu, buna bağlı olarak markalarının kapsamlarının da doğrudan faaliyet gösterdiği 34. sınıf ile sınırlı olduğunu, bu durumun sicile bakıldığında rahatlıkla görüldüğünü, müvekkiline ait markanın 34. sınıfta başvurusu yapılan kendine özgü bir stilizasyona sahip, bir yandan … bir yandan ise “N eşittir 0” şeklinde okunabilecek farklı, özgün ve karma bir marka olduğunu, davacıya ait gösterilen markalardan hiçbirinin tek başına … olmadığını, mesnet markaların hepsinin düz kelime markası olup, … ile birlikte vb. 34. sınıftaki ürünler için ayırt edici nitelikte ilave unsurlar barındırdığını, davacının faaliyet alanı ve dayanak markalarının hiçbirinin 34. sınıfta olmadığını, markaların ve ürünlerin farklılığı kapsamında markalar arasında iltibas olmasının mümkün olmadığını, tüketici grubunun kolaylıkla anılan markaları ayırt edeceği ve dahi karıştırmayacağının açık olduğunu, şekilsel unsurlardan meydana gelen … markasının … esnaf, … … esnaf, … hesabını bilen alışveriş kartı, … …. … … markalarına benzer sayılmasının bütünsel olarak mümkün olmadığını, …’a ait tüm markaların devamında yer alan ve bankacılığa ait terimlerin tümünün de 34. sınıf ürünleri için ayırt edici olduğunu, o ibarelerin de benzerlik değerlendirilmesinde dikkate alınmasının şart olduğunu, … ibaresinin Yunanca “yeni” demek ve popüler Matrix seri filminde yer alan karakter ile yaygın olarak bilinir bir kelime haline geldiğini, …, “yeni” anlamı katacak şeklinde örnek olarak dilimizde de kullanılan “…-Klasik, Neoliberal, …-Nazi yüksek bir yaratıcılık gerektirmeyen kolaylıkla akla gelen, ayırt edici niteliği düşük bir ibare olduğunu, bugün sicilde, yüzlerce … markasının bulunduğunu, davacının iddia ettiği üzere o denli tanınmışlık ve tekel sağlayacak seviyede yüksek ayırt edicilik sağlayan ve tanınmış bir ibare olmadığını, hem 34. sınıftaki ürünlerin hem de bankacılık/finans hizmetlerinin hedef tüketici kitlelerinin ortalamanın üzerinde dikkat seviyesine sahip olduğunu, … markasının 15 Aralık 2006 tarihinden beri 2006/62100 sayı ile 34. sınıf da dahil olmak üzere neredeyse tüm ürün/hizmet sınıflarında farklı bir firma adına tescilli olduğunu, müvekkilinin huzurdaki başvurusunun da önceki hak sahibinden alınan muvafakatname ile yayına çıktığını, huzura konu olayda her ne kadar davacı tarafından “…” markasının tanınmışlığından bahsediliyor olsa da davacını tek başına tescilli … markası olmadığına göre, tescilsiz bir … markasına dayanarak 6/5 kapsamında bir talepte bulunmalarının mümkün olmadığını, söz konusu marka bu denli tanınmış olsaydı 2006/62100 sayılı marka ile birlikte bugün sicilde yüzlerce … markasının tescilli olmayacağını, tescilsiz … markasına dayanarak 6/4 kapsamındaki taleplerin kabulünün ise yine mümkün olmadığını zira tek başına tescilsiz “…” markasının bu kapsamda bir korumadan yararlanabilecek şekilde bir tanınmışlığının söz konusu olmadığını, 6/4 kapsamındaki korumanın aynı ve benzer ürünler için sağlanan bir koruma olduğunu, oysa huzurdaki olayda markaların kapsamlarının birbirinden çok farklı olduğunu, aksini gösteren bilgi ve belgenin de sunulmuş olmadığını, belirterek, haksız ve SMK hükümlerine, doktrin ve içtihatlara aykırı olarak açılan davanın reddini talep etmiştir.
MUHAKEME:HMK kapsamında “Yazılı Yargılama Usulü ” uygulanmıştır.
DELİLLER ve DEĞERLENDİRME:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davalı firmanın… başvuru sayılı markasına yönelik davacı tarafın kurum nezdinde ileri sürdüğü mesnet markaları ile iltibas- karıştırılma ihtimali, tanınmışlık ve haksız rekabet iddiaların yönelik itirazın nihai olarak reddi konusunda verilen Türk Patentin … sayılı YİDK Kararının İptalinin, markanın tescili halinde hükümsüzlüğün gerekip gerekmediği noktasında olduğu anlaşılmıştır.
YİDK kararının 21/03/2019 tarihinde davacı tarafa tebliğ edildiği, davacının da 5000 sayılı TürkPatent Kanununun 15/C maddesinde öngörülen iki aylık süre içerisinde 09/05/2019 tarihinde ve 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 156.ncı maddesinde görevli ve yetkili mahkemeye dava açtığı anlaşılmıştır.
TÜRKPATENT YİDK’nun … sayılı kararında; 2017/72235 başvuru numaralı “…” ibareli başvurunun ilanına yapılmış olan … itiraz incelenmiştir.
….. Buradan hareketle, itiraz sahibi yukarıda sayılan durumların, olayların olağan akışı içinde öngörülebilir olması bakımından gerçekleşmesi muhtemel olduğunu ortaya koymak zorundadır. Somut olaya ilişkin yapılan değerlendirme sonucunda, ihtilaf konusu markalarda yer alan “…” ibaresinin ortak olarak yer almasının bir sonucu olarak belirli düzeyde görsel ve işitsel benzerlik arz ettiğini kabul etmekle birlikte, söz konusu bu ibarenin başvuruya ait ibarede tek başına ve itiraz gerekçesi markalarda, çeşitli kelime unsurlarıyla birlikte ortak olarak yer alıyor olmasının, tek başına, markaların birbiriyle karıştırılması veya ilişkilendirilmesi sonucuna yol açmayacağı, ihtilaf konusu markaların farklı/ilişkilendirilemeyecek türden malları ve hizmetleri kapsadığı, ibarelerin bütünsel olarak karıştırılabilecek veya ilişkilendirilebilecek derecede benzer markalar olmadığı görüşündedir.
Bu nedenle, markalar arasında, SMK’nın 6/1 maddesi hükmü anlamında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı kanaatine varıldığından, muterizin tanınmışlık ve haksız rekabet, gerekçeleri kapsamında yapılan itirazları da haklı bulunmamıştır; sonuç olarak, itirazın tüm gerekçeleri açısından reddine karar verilmiştir.
KARAR: İtirazın reddedilmesine oybirliği ile karar verilmiştir. ” ifade edilmiştir.
6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU (10/01/2017 yürürlük)
Madde 6 (Marka tescilinde nispi ret nedenleri)
“(1) Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.
(4) Paris Sözleşmesinin 1 inci mükerrer 6 ncı maddesi bağlamındaki tanınmış markalar ile aynı veya benzer nitelikteki marka başvuruları, aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından itiraz üzerine reddedilir.
(5) Tescil edilmiş veya tescil başvurusu daha önceki tarihte yapılmış bir markanın, Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği hâllerde, aynı ya da benzer markanın tescil başvurusu, haklı bir sebebe dayanma hâli saklı kalmak kaydıyla, başvurunun aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde yapılmış olmasına bakılmaksızın önceki tarihli marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir. ” hükmü yer almaktadır.
SMK 6/1 maddesi anlamında iltibastan bahsedebilmek için ;
Her iki taraf markasının AYNI işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) BENZERLİĞİ olması,
Her iki taraf markasının benzer işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) AYNIYETİ olması,
Her iki taraf markasının BENZER işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) BENZERLİĞİ olması, ihtimali aranır.
Markaların karıştırılmasından söz edebilmek için ise , dava konusu marka ile itiraza mesnet marka/markalar arasında hedef tüketici kitlesi (orta düzeydeki) yönünden markaların “görsel”, “işitsel” ve “kavramsal” özellikleri dikkate alarak genel ve bütünsel açıdan benzerlik ihtimali olması , yine tescilli marka ile tescil olunmak istenen işaret arasında markayı taşıyan her iki ürünün işletmesel kökeninin aynı veya birbirleriyle bağlantılı (idari-ekonomik) işletmeler tarafından üretilmiş olabileceği noktasında bağlantı kurulması (ilişkilendirilme) ihtimalinin bulunması gerekir. Karıştırılma kavramının varlığı için “somut bir karıştırma” eyleminin varlığı şart olmayıp böyle bir tehlikenin varlığı dahi yeterli olacaktır.
SMK 6/4 maddesine göre tanınmış markada ;
Paris sözleşmesi kapsamında tanınmışlık düzeyine ulaşmış olması koşuluyla, tescilli bir markanın, işaret ve emtia açısından aynı veya benzerinin Türkiye’de aynı veya benzer mal veya hizmetler bakımından başvurusunun yapılması halinde itiraz üzerine reddedileceği düzenlenmektedir.
SMK 6/5 maddesi anlamında iltibastan bahsedebilmek için ;
Toplumda tanınmışlık düzeyine ulaşmış olması koşuluyla, tescilli bir markanın, aynı veya benzerinin, farklı mal ve hizmetlerde kullanılması amacıyla yapılan marka başvurusu, tanınmışlığından haksız yarar sağlanabileceği, itibarına zarar verebileceği veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği durumlarda, itiraz üzerine ret edilir.
Tanınmış marka kavramı Yargıtay içtihatlarında “bir şahsa veya teşebbüse sıkı bir şekilde matufiyet, garanti, kalite, kuvvetli reklam, yaygın bir dağıtım sistemine bağlı, müşteri, akraba, dost, düşman ayırımı yapılmadan coğrafi sınır, kültür, yaş farkı gözetilmeksizin aynı çevredeki insanlar tarafından refleks halinde ortaya çıkan bir çağrışım olarak” ifade edilmiştir.
Yukarıdaki kriterler, taraf markaları,kapsamları,işaretsel yönden karşılaştırıldığında;
Davalı başvuru Markası Davacı Markaları
…+ Şekil(renk) (2017/72235) … Esnaf (2014 108331)
34. Sınıf 09,35,36,38. Sınıf
… … Esnaf (2014 108321)
09,35,36,38. Sınıf
(ve diğerleri)
Bilirkişi heyetinden alınan 25.01.2021 tarihli raporda ÖZETLE; “1 Dava konusu başvuru markası kapsamında yer alan emtialar ile davacı yanın önceki tarihli dayanak markaları kapsamında yer alan emtiaların benzer/aynı olmadığı,
2 Dava konusu marka işaretleri arasında benzerlik koşulunun gerçekleştiği,
3 Buna göre dava konusu markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı,
4 Davacı markasının tanınmışlığından kaynaklı tescil engelinin oluşmayacağı,
5 Hâksız rekabet koşullarının olmadığı, ” şeklinde ifade edilmiştir.
Davacı vekilinin yeni bir heyetten rapor ve aynı heyetten ek rapor alınması talebi HMK 30.ncu madde kapsamında değerlendirilerek, sunulan rapor denetlenebilir, içeriği de ihtisas mahkemesi hakimliğince olumlu veya olumsuz değerlendirilebilir kabul edilerek yargılama gereksiz uzamasın diye bu talepler reddedilmiştir.

GEREKÇE:
Önceki tescilli bir marka ile başvuru konusu sonraki veya hükümsüzlüğe konu olan işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede görsel, sescil ve anlamsal benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınmakla beraber münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin de nazara alınarak belirlenmesi gerektiğinden hareketle;
Davalının ” …+ Şekil(renk) ” ibareli marka başvurusu ile davacıya ait “…” ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve sesçil olarak benzerlik bulunmakla beraber mal/hizmet benzerliği oluşmadığı,ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından başvuru konusu işaret ile davacının tescilli markaları arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı mallar / hizmetler algısı da oluşmayacağı, SMK 6/1 maddesindeki iltibas-karıştırılma-benzerlik koşulu gerçekleşmediği;
Davacıya ait yurt dışında tanınmış olduğu iddia edilen markasından dolayı taraf markaları arasında aynı emtia şartı gerçekleşmediğinden SMK 6/4 maddesindeki koşul da gerçekleşmediği ;
Davalının marka başvurusu dolayısıyla davacıya ait tanınmış olduğu iddia edilen markadan ” haksız bir yararın sağlanabileceği, markanın itibarının zarar görebileceği veya ayırt edici karakterinin zedelenebileceği ” hususları ise kanıtlanmadığı ;
Dava konusu marka açısından haksız rekabet oluşacak şekilde başvurusu yapıldığı iddiası da kanıtlanmadığı;
Tüm bu gerekçelerle bilirkişi raporu da benimsenerek YİDK kararı doğru olduğundan davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar harcından peşin alınan 44,40 TL’nin düşümü ile bakiye 14,9‬0 TL’nin davacıdan tahsiliyle Hazine’ye gelir kaydına,
3-AAÜT uyarınca 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalılara verilmesine,
4-Karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının taraflara iadesine,
Dair verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı, 6100 sayılı HMK 341 ila 345 inci maddesine göre tebliğden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememiz aracılığı ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf kanun yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar okunup açıklandı. 19/04/2021
Katip ….
e-imzalıdır

Hakim ….
e-imzalıdır