Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2019/117 E. 2022/274 K. 19.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
T.C. ”TÜRK MİLLETİ ADINA”
ANKARA
4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR
HUKUK MAHKEMESİ K A R A R

ESAS NO : 2019/117
KARAR NO : 2022/274

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – … …
VEKİLİ : Av. …- ….
DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av…
DAVA : Patent / P-16 sayılı YİDK Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 05/03/2019
KARAR TARİHİ : 19/10/2022 Yazım Tarihi : 10/11/2022

İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde ÖZETLE…. başvurusu hakkında Patentlenebilir başvuru olmadığı yönünde kurum tarafından nihai karar verildiğini; davaya konu … başvurusunu 2010 yılında yaptığını ve 21.12.2010 tarihinde de patent bülteninde yayınlandığını, yıllarca yıllık ödemeler yaptırıldığı ve 9 yıl geçen süre boyunda şahsının maddi ve manevi olarak yıprandığını,Dünyada havadaki azot konsantrasyonu ölçerek mayını bulan bir buluşun olmadığını, tüm masrafları ödemesine rağmen 3 ayrı inceleme talepleri hakkında haksız kararlar verildiğini, patente konu olan buluşun tüm istemler için yenilik ve buluş basamağı içerdiğini, araştırma raporunun ilk inceleme için …’ya gönderildiğini ve tarafınca da gerekli ödemeleri yaptığını,…… İnceleme raporunun 16.02.2015 tarihinde geldiğini, 06.05.2013 tarihinde … ‘ye müracaat ettiğini, … ‘ya gönderilmediğini, ve Rusya ile ilişkilerin bahane edilerek itirazının yollanmadığını, … sayılı Patent başvurusunun … Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun ..sayılı ve 02.01.2019 tarihli P-16 numaralı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiş, duruşmada da dilekçesini aynen tekrar etmiştir.
SAVUNMA:
Davalı kurum vekili dilekçe ve beyanında ÖZETLE: Alınan kararlar ve yapılan işlemlerin usule ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
MUHAKEME:HMK kapsamında “Yazılı Yargılama Usulü ” uygulanmıştır.

0/01/2017 tarihli ( yürürlük) 6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU;
Geçici Madde 1/2 de ” Bu Kanunun yayımı tarihinden önce yapılmış ulusal patent başvuruları ve faydalı model başvuruları, başvuru tarihinde yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre sonuçlandırılır. ” hükmü yer aldığından başvuru 2010 yılına ait olduğundan somut olaya 551 sayılı mevzuat hükümlerine göre dava ele alınıp incelenmiştir.
551 nolu PATENT HAKLARININ KORUNMASI Hk. K.H.K.;
5.nci maddesinde “Yeni tekniğin bilinen durumunu aşan ve sanayiye uygulanabilir  olan buluşlar, patent verilerek korunur.”,
6.ncı maddesinde “Patent Verilemeyecek Konular ve Buluşlar” ,
7.nci maddesinde “Tekniğin bilinen durumuna dahil olmayan buluş yenidir.
Tekniğin bilinen durumu, patent başvurusunun yapıldığı tarihten önce, buluş konusunda dünyanın herhangi bir yerinde toplumca erişilebilir yazılı veya sözlü tanıtım, kullanım veya bir başka yolla açıklanan bilgilerden oluşur.
Patent başvurusu tarihinde veya bu tarihten sonra yayınlanmış olan ve patent başvurusu tarihinden önceki tarihli ….ve faydalı model belgesi başvurularının yayınlanan ilk metinleri tekniğin bilinen durumuna dahildir.”
(KHK’nin 8. maddesinde buluşa patent verilmesini engellemeyen açıklamalar ( Bir buluşa patent verilmesini etkileyecek nitelikte olmakla birlikte, başvuru tarihinden önceki oniki ay içinde veya rüçhan hakkı talep edilmiş ise rüçhan hakkı tarihinden önceki oniki ay içinde buluş sahibi tarafından açıklama yapılmış olması buluşa patent verilmesini etkilemez)
9.ncu maddesinde “Buluş, ilgili olduğu teknik alandaki bir uzman tarafından, tekniğin bilinen durumundan aşikar bir şekilde çıkarılamayan bir faaliyet sonucu gerçekleşmiş ise, tekniğin bilinen durumunun aşıldığı kabul edilir.”,
10.ncu maddesinde ” Buluş, tarım dahil sanayinin herhangi bir dalında üretilebilir veya kullanılabilir nitelikte ise, sanayiye uygulanabilir olduğu kabul edilir. “,
11.nci maddesinde ” Patent isteme hakkı, buluşu yapana veya onun haleflerine ait olup, başkalarına devri mümkündür.
Buluş birden çok kişi tarafından birlikte gerçekleştirilmişse, patent isteme hakkı, taraflar başka türlü kararlaştırmamışsa, bunlara müştereken ait olur.
Aynı buluş birbirinden bağımsız birden çok kişi tarafından aynı zamanda gerçekleştirilmişse, patent isteme hakkı, daha önce başvuru yapana veya diğerine göre rüçhan hakkı olana aittir.
Patent almak için ilk başvuran kişi, aksi sabit oluncaya kadar, patent isteme hakkının sahibidir. ” ,
45.nci maddesinde “Patent başvurusu, sadece bir tek buluşu veya genel nitelikte bir ana buluş fikri etrafında gerçekleştirilmiş olan ve birbirlerine bu ana buluş fikri ile bağlı birden çok buluşu içerir.”, (Ana istem ve bağımlı istem)
46.ncı maddesinde “Tarifname buluş konusunun ilgili olduğu teknik alanda uzman olan bir kişi tarafından buluşun uygulanabilmesini sağlayacak nitelikte açık ve yeterli yazılır.” ,
47.nci maddesinde “Başvuru bir veya birden çok istemi içerir. İstem veya istemler buluşun korunması istenilen unsurlarını tanımlar. Her istem açık ve öz olmalıdır. İstem veya istemlerin dayanağı tarifnamedir. İstem veya istemler tarifnamede tanımlanan buluşun kapsamını aşamaz.”,
83.ncü maddesinde ” Patent başvurusu veya patentten doğan korumanın kapsamı istem veya istemler ile belirlenir. İstem veya istemler tarifname ve resimler esas alınarak yorumlanır.  
İstem veya istemler, bir yandan patent başvurusu veya patent sahibine hakkı olan korumayı sağlayacak ve diğer yandan üçüncü kişilere de korumanın kapsamı açısından makul bir düzeyde kesinlik ifade edecek şekilde birlikte yorumlanır.” hükmü yer almaktadır.

DELİLLER ve DEĞERLENDİRME:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacı tarafın 2010/06134 sayılı Patent başvurusu hakkında Patentlenebilir başvuru olmadığı yönünde kurumun verdiği P-16 sayılı YİDK kararının iptalinin gerekip gerekmediği noktasında olduğu anlaşılmıştır.
YİDK kararının 09/01/2019 tarihinde davacı tarafa tebliğ edildiği, davacının da 5000 sayılı TürkPatent Kanununun 15/C maddesinde öngörülen iki aylık süre içerisinde 05/03/2019 tarihinde ve 6769 sayılı SMK 156.ncı maddesinde görevli ve yetkili mahkemeye dava açtığı anlaşılmıştır.
…’nın P-16 sayılı kararında; …. sayılı patent başvurusun araştırma ve 1. İnceleme raporları başvuru sahibinin talebi üzerine …. tarafından düzenlenmiştir. Araştırma raporu ile aynı doğrultusunda olan 1. İnceleme raporunda inceleme uzmanı tekniğinin bilinen durumuna ait beş adet dokümanla buluşun bazı istemler için yeni olduğunu, ancak tüm istemler için buluş basamağı kriterine sahip olmadığını belirtmiştir. Başvuru sahibi değişen istem takmımı ve 1. İnceleme raporuna karşı görüşleri ile birlikte 15/09/2015 tarihinden 2. İnceleme talebi yapmış ve inceleme ofisi olarak …’yi seçmiştir. Bunun üzerine 2. İnceleme raporu Türk Patent ve Marka Kurumunda düzenlenmiştir. Başvuruya ilişkin 2. İnceleme raporunda, anılan raporun araştırma raporunda belirtilen dokümanlar …. sayılı D7dokümünı, 1. İnceleme raporu, orijinal tarifname istemler ve resimler dikkate alınarak hazırlandığı, 2. İnceleme talebi sırasında değişen istemlerin başvurunun kapsamını aştığı gerekçesiyle dikkate alınmadığı ve D7 dokümanı göz önüne alındığında buluşun tüm istemler için yenilik ve buluş basamağı kriterlerine sahip olmadığı belirtilmiştir. Başvuru sahibi 2. İnceleme raporuna karşı görüşleri ile birlikte 20.09.2016 tarihinde 3. İnceleme talebi yapmıştır. 3. İnceleme raporunda, anılan raporun araştırma raporunda belirtilen dokümanlar, 2. İnceleme esnasında tespit edilen D7 dokümanı, 2. İnceleme raporu, orijinal tarifname, istemler ve resimler ve başvuru sahibinin 20/09/2016 tarihli görüşleri dikkate alınarak, hazırlandığı ve D7 dokümanı göz önüne alındığında buluşun tüm istemler için yenilik ve buluş basamağı kriterlerine sahip olmadığı belirtilmiştir.
Başvurunun 3. İnceleme raporu sonucunda Patentlenebililik kriterlerine sahip olmadığı gerekçesiyle reddine ilişkin karar 05.02.2015 tarihinde başvuru sahibine tebliğ edilmiştir.
Bunun üzerine başvuru sahibi 05.04.2018 tarihinde söz konusu red kararına itiraz etmiştir. Başvuru sahibi itirazında Rusya’ya gönderilen ilk müracaatında 2-7, 11 istemler için yeni olarak değerlendirildiği, Rusya’ya 1. İnceleme raporunda belirtilen ve buluş ile ilgili olduğu iddia edilen Patentlere karşı cevabının gönderilmediği ve sürecin işletilmediğini, daha sonra Kurumun düzenlendiği 2. İnceleme raporunda Rusya’nın dikkate almadığı bir Patentin gerekçe gösterildiğini, ve karşı savunmasının dikkate alınmadığını, 3. İnceleme raporunda da görüşlerinin dikkate alınmadığını ve başvurusunun reddedildiğini Almanya ve Amerikadan Patent müracaatlarının bulunduğunu, Dünyada havadaki azot konsantrasyonu ölçerek mayını bulan bir buluşun olmadığını, belirterek müracaatın tekrar değerlendirilmesini talep etmektedir.
Başvuruya ilişkin sürecin incelenmesinde, başvuru sahibinin 1. ve 2. İnceleme raporlarına yönelik itirazlarını inceleme sürecinde dikkate alındığı tespit edilmiştir. Bu husus inceleme uzmanı tarafından 2. ve 3. Raporunda belirtilmiştir. 2. İnceleme esnasında araştırma ve 1. İnceleme raporunda yer almayan …. sayılı D7dokümünının başvuruya en yakın tekniği bilinen durumu olarak değerlendirilmesine mülga 551 sayılı Patent haklarının korunması hakkında kanun hakkında kararname hükümleri kapsamınca bir engel bulunmamaktadır. Başvurunun Patentlenebilir olmadığını ortaya koyan dokümanlar Patent sürecinin her aşamasında sunulabilmekte, Patentin verilmesi durumunda dahi böyle bir dokümanın 3. Kişilerce tespit edilmesi sonucu hükümsüzlük davası açılarak 551 sayılı KHK nın 129. Mad. Hükmünün uyarınca Patentin hükümsüz sayılması söz konusu olabilmektedir. Bununla birlikte …. sayılı D7dokümünı, başvuru sahibinin aynı başvuruya ilişkin … başvurusunun araştırma ve ön inceleme raporunda başvurunun yeniliğini ortadan kaldıran doküman olarak belirtilmiştir. Ayrıca başvuru sahibinin aynı başvuruya ilişkin A….’da yaptığı….sayılı Patent başvurusunun reddedildiği ve ardından terkedildiği, Almanya da yaptığı… … sayılı başvurusunun işlemlerinin devam ettirilmediği tespit edilmiştir. Başvuru için kurumda düzenlenen 2. ve 3. İnceleme raporları değerlendirildiğinde, başvuru sahibinin görüşlerinin inceleme uzmanı tarafından dikkate alındığı D7 dokümanın yayın tarihinin itiraza konu başvuru tarihinden önceki tarihe sahip olduğu ve söz konusu başvuru ile aynı teknik alanda olduğu, 2. Ve3. İnceleme raporlarında Patentlenebilirlik kriterlerinin inceleme uzmanı tarafından detaylı olarak gerekçelendirildiği tespit edilmiştir. Ayrıca başvuru sahibinin son inceleme hakkı olan 3. İnceleme talebi esnasında istemlerde herhangi bir değişikliğe gitmeden sadece önceki inceleme taleplerindeki karşı görüşleri ile aynı kapsamda görüşler sunduğu ve bu görüşlere başvurunun Patentlenebilir olduğuna ilişkin inceleme uzmanını ikna edecek gerekçe ve verilerden yoksun olduğu görülmüştür. Belirtilen hususlar kapsamında Patent başvuru işlemleri sürecinde 551 sayılı KHK ve anılan KHK ‘nın uygulama şeklini gösterir yönetmeliğine herhangi bir aykırılık bulunmadığı ve inceleme raporlarında herhangi bir hata ve hukuka uygunluk aykırı bir husus yer almadığı tespit edilmiştir.
Karar: İtirazın reddine oybirliği ile karar verilmiştir. ” ifade edilmiştir.
Taraflar arasındaki ihtilaf aynı zamanda teknik bir konuyu da içermesi karşısında mahkemece teknik bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, konusunda uzman 3 kişilik bilirkişi heyetinden alınan 03.03.2021 tarihli raporda ÖZETLE; ” Araştırma Raporuna karşı görüş (06.05.2013 tarihli) ile istem değişikliği yapılmadan sunulmuş ve 1. İnceleme raporu talebi ….Patent Ofisi seçilerek yapılmıştır.
1. inceleme raporunda 1,8-10 ve 12. İstemlerin yeni olmadığı, tüm istemlerin de buluş basamağına sahip olmadığı görüşü yer almaktadır.
1. inceleme raporuna cevap verilirken aynı zamanda istem değişikliği de yapılmıştır. 2. İnceleme raporu talebi Türkiye seçilerek yapılmıştır.
Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından düzenlenen 2. İnceleme raporunda 1. İnceleme raporuna cevaben sunulan istem değişikliklerinin kapsamı aştığı belirtilmiş ve araştırma raporunda ve 1. inceleme raporunda yer almayan D7 dokümanı sunulmuştur. Uzman görüşüne göre D7 dokümanı tüm istemlerin yeniliğini ortadan kaldırmaktadır.
Dava dilekçesinde belirtilmiş olan 06.05.2013 tarihinde başvuru sahibi tarafından sunulan görüşlerin Rusya’ya iletilmemiş olması Hk.
Davacı’nın dilekçesinde belirtmiş olduğu bu durum incelenmiş ve aşağıdaki bulgulara ulaşılmıştır. Rusya Patent Ofisi tarafından düzenlenen araştırma raporuna cevaben 06.05.2013 tarihinde sunulan görüşlerin 1. İnceleme sırasında değerlendirmeye alındığı hususu 1. İnceleme raporunda aşağıdaki gibi belirtilmektedir.
Altı çizilmiş olan cümlenin tercümesi aşağıdaki gibidir. “Bu rapor başvuru sahibi tarafından sunulan D1 dokümanından bilenen cihazın bilgisayar sistemi, radar, bir infrared kamera ve bir radyo iletişimi içerdiğini ve hava analizi sensörünün eksik olduğunu belirttiği görüşler temelinde oluşturulmuştur”.
Bu ifadeden de anlaşıldığı gibi 06.05.2013 tarihinde araştırma raporuna cevaben sunulan görüşler Rusya Patent ofisine iletilmiş ve 1. İnceleme raporu bu görüşler dikkate alınarak hazırlanmıştır.
Birinci inceleme raporuna cevaben sunulan istem değişikliklerinin Kapsamı Aşıp aşmadığı Hk.
2. inceleme talebi sırasında sunulan istem değişikliklerinde başvuru kapsamını aşan ifadeler mevcuttur.
Bu isteme eklenmiş olan
“yüksek dalga boyunda ışınlar göndererek”
“ve bileşenlerinin”
“ışın kaynağı”
“ışın kaynağı”
“yansıyan ışını toplayan almaç”
Unsurları başvurunun kapsamında yer alan tarifname ve istemlerde yer almamaktadır. Dolayısı ile 2. İnceleme Raporunu düzenleyen uzmanın kapsam aşımı değerlendirmesi doğrudur. Bu kapsamda 2. İnceleme raporu başvuru sırasında sunulan istemler kapsamında yapılmıştır.
İkinci İnceleme raporunda önceki raporlarda yer almayan yeni bir dokümanının sunulması hk.
551 sayılı KHK kapsamında yapılan patent başvuru süreci Araştırma, 1. İnceleme, 2. İnceleme ve 3. İnceleme aşamalarından oluşmaktadır. Bu aşamaların her birinde incelemeyi yapan uzmanın yeni bir doküman tespit etmesi durumunda bu dokümanı raporuna eklemesi doğaldır ve olması gereken yaklaşımdır.
2. inceleme raporunda eklenmiş olan D7 dokümanı …., yayın tarihi 10.06.2004 olması dolayısı ile dava konusu patent başvurusu için önceki teknik dokümanıdır ve patent başvurusuna konu buluşun yenilik ve buluş basamağı değerlendirmesinde yer alması doğaldır
Yenilik Değerlendirmesi
D7 dokümanı değerlendirildiğinde 1. İstem kapsamında yer alan aşağıdaki unsurların tamamının açıklandığı görülmektedir.
SONUÇ;
Patent Başvuru sürecinde Türk Patent ve Marka Kurumu’nun yaptığı herhangi bir eksik işlem veya yanlış değerlendirmenin söz konusu olmadığı,
P-16 sayılı ve 02.01.2019 tarihli YİDK kararının yerinde olduğu,” şeklinde ifade edilmiştir.
Rapora itiraz üzerine heyete KİMYA alanında AKADEMİSYEN bir uzman da İLAVE edilip aynı heyetten alınan 09.09.2021 Tarihli EK RAPOR’da ” Dava konusu olan buluş başvurusuna ait tarifname metninde, söz konusu çalışmanın “azot gazı” ölçümü ile kara mayını tespit yöntemi ve cihazının geliştirilmesi hususunu içerdiği belirtilmektedir. Öncelikli olarak gerek tarifnamede gerekse de istemler dokümanında, kimya terminolojisi ve teknik gerekçelendirme bakımından dikkate alınması tavsiye edilen ve kaygı verecek ölçüde kavram hatalarının bulunduğu önemle vurgulanmalıdır.
1 NUMARALI İSTEM (ilk kısım)
İfade: “Buluş, her türlü patlayıcıların ana hammaddesi olan nitrojen ve bileşenlerini uzaktan tespit cihazı olup…”
Bilirkişi Değerlendirmesi: Öncelikli olarak ifade edilmelidir ki, her türlü patlayıcının “ana hammaddesi” (Rapor metninde tırnak içerisine alınan “ana hammadde” ifadesine bilhassa atıf yapılmak istenmiştir. Aslında bunun yerine sadece çıkış maddesi veya hammadde ifadesi kullanılması önerilmektedir. ) nitrojen (tr. azot; kimyasal yapısı: N2) değildir. Ancak son yıllarda, yeşil kimya prensiplerine uygun olarak tasarımı gerçekleştirilen yeni nesil patlayıcıların, patlama reaksiyonları sonrasında troposfer tabakasının %78,08 gibi önemli bir oranını oluşturan azot gazını açığa çıkarması tercih edilen bir strateji olarak görülmektedir. Nitekim bu yaklaşım uyarınca, patlayıcıların çevreye atık oluşturmasının da önüne geçilmeye çalışılmaktadır.
Dikkate alınması gereken önemli bir basamak; bir patlayıcının parçalanma ürünü olarak azot gazı açığa çıkarması, patlayıcının kimyasal sentezi gerçekleştirilirken azot gazının hammadde olarak kullanılmasını gerektirmediği gibi, aynı zamanda saklama koşulları süresince kararlı olarak kalması (ticari olarak da temin edilebilmelerini veya sentezlenebilir olmalarını sağlayabilmek amacıyla) gerekeceğinden, zaman içerisinde bozunma reaksiyonları esnasında da azot gazı çıkaracakları anlamına gelmemektedir. Buluş sahibinin ifadelerinde de yer alması ve daha açıklayıcı olabileceğinden hareketle, Şekil 1’de trinitrotoluen (…) bileşiğinin referans olarak kabul edilen ve üniversitelerin kimya bölümlerinin lisans düzeyinde okutulmakta olan Organik Kimya Öğrenci Laboratuvarlarında dahi güvenli bir biçimde eldesini (bileşik 82°C’de erimekte ve 240°C altında patlamamaktadır) olanaklı kılan sentez yöntemi verilmektedir.
Şekil 1. Trinitrotoluen sentezi (çıkış maddesi: toluen, kullanılan reaktifler: nitrik asit (HNO3) ve sülfürik asit (…., tepkime türü: aromatik elektrofilik sübstitüsyon (SEAr) reaksiyonu)
Bir miktar daha açıklayıcı olması bakımından, … sentezinde çıkış maddesi olarak aromatik bir bileşik olan toluen kullanılmaktadır. Reaksiyonda reaktif olarak kullanılan nitrik asit ve sülfürik asit varlığında kontrollü bir biçimde peş peşe (3 defa) nitrolama (kimya terminolojisinde NO2 grupları nitro olarak adlandırılır) gerçekleştirilerek, nihai ürün olan … elde edilmektedir. Görülebileceği üzere çok geleneksel bir patlayıcı olan …’nin bile hammaddesi olarak azot/nitrojen “Buluş sahibinin ifadesiyle nitrojen ancak türkçe kimya terminolojisinde azot olarak ifade edilmesi tercih edilmektedir, yine de aynı kimyasal yapıyı (N2) ifade ettikleri belirtilmelidir.” ) kullanılmamaktadır. Bu noktada ayrıca belirtilmelidir ki, organik kimya alanında gerçekleştirilen kimyasal bileşiklerin sentezi için yürütülen çalışmalarda azot gazı, inert gaz (reaktif olmayan gaz = tepkimeye girmeyen gaz) olarak kullanılmasıdır. İnert gazlar; gerçekleştirilecek reaksiyonlarda herhangi bir reaksiyona girmeyen, dolayısıyla örnek olarak oksijenin bozucu etki yapabileceği durumlarda, reaksiyon balonundaki oksijeni sürükleyerek uzaklaştıran gaz olarak kullanılmaktadır. Dolayısıyla, bu kapsamda buluş tarifinde ve istemler kısmında yer alan patlayıcıların hammaddesi olarak azotun kullanılması argümanının gerçekçi olmadığı belirtilmelidir. Daha kapsamlı bir örnek olması açısından Tablo 1’de günümüzde ticari olarak en sık kullanılmakta olan patlayıcı maddeler için literatür verilerine dayanılarak hazırlanan veriler yer almaktadır.
Tablo 1. Literatürde yer alan patlayıcı maddelerin fizikokimyasal ve enerjik özellikleri
a. bozunma sıcaklığı b. yoğunluk c. patlama hızı (hesaplanan) d. patlama basıncı (hesaplanan) e. Oluşum ısısı (hesaplanan) f. darbe hassasiyeti
Tablodan da görülebileceği üzere, patlayıcı bileşiklerin önemli ölçüde farklılık gösteren fizikokimyasal nitelikleri bulunmaktadır. Bu bileşiklerin ortak özelliği büyük çoğunluğunun (M1 ve M2 olarak kodlanan yeni nesil iki bileşik hariç) nitro grubuna (NO2) sahip olmasıdır ve bu bileşiklerin hiçbirinin “hammaddesi” azot değildir.
1 NUMARALI İSTEM (ikinci kısım) İfade: “…özelliği, bulunduğu ortama yüksek dalga boyunda ışınları göndererek gelen yansıma miktarına göre ortamda bulunan nitrojen ve bileşenlerinin miktarını belirleyen bir ışın kaynağı, yansıyan ışını toplayan bir almaç ve bu verileri analiz eden ve sistemi yöneten işlemci üniteden oluşmaktadır”
Bilirkişi Değerlendirmesi: Her ne kadar buluş sahibi istem maddesinde net olarak “dalga boyu” bilgisini belirtmemiş olsa da muallak “yüksek dalga boyu” ifadesinden yola çıkarak belirtilmelidir ki elektromanyetik spektrumda (EM), “uzun” dalga boyu değerlerine sahip ışımaların frekansı “düşük” olacaktır (Şekil 2). Ölçümler troposfer tabakasında gerçekleştirileceği için havada bulunan dalga boyundan küçük partiküllerin (azot, oksijen, toz vb.) Rayleigh saçılmasına uğraması hususuna hiç değinilmemiş olması dikkat çekici bir hata faktörüdür. Benzer şekilde, partikül boyutunun, kullanılacak dalga boyundan büyük olması durumunda da (atmosfer bileşimindeki gazlar, su buharı ve tozların karışımı en genel örnek olarak verilebilir) Mie dağılmasının göz önüne alınması gerekecektir. Mie dağılmasının “uzun” dalga boylarına etki daha fazla olacaktır. Ek olarak, seçici olmayan dağılma faktörü de söz konusudur. Ne var ki, belirtilen hususlar üzerinde buluş metninde aydınlatıcı bir açıklama yapılmamakta ve atmosferik koşulların ve ortamdaki partiküllerin elektromanyetik spektrumla olan etkileşiminin göz ardı edildiği belirtilmelidir. Ayrıca sunulan buluş tarifnamesinde kara mayınları ile ilgili tespit çalışmalarında önemli bir husus olan “gerçek arazi şartlarında mayınla ilgisi olmayan insani atıklar, kaya parçaları, ağaç kökü ve farklı yoğunluktaki arazi yapısı gibi yanlış alarma neden olabilecek coğrafik faktörler” (Kalender, O. “Geçmişten günümüze mayın belirleme çalışmaları ve manyetik anomali yöntemi ile kara mayınlarının belirlenmesi”, Politeknik Dergisi, (2008), 11(1), 1-8. ) konusunda herhangi bir açıklayıcı bilgiye de yer verilmemektedir.
2 NUMARALI İSTEM
İfade: “İstem 1’deki nitrojen ve bileşenlerini uzaktan tespit cihazı olup, özelliği ortama 1011-1013 hertz dalga boyunda ışın göndermesi ve bu ışınların yansımalarını toplayacak bir almaca sahip olmasıdır.”
Bilirkişi Değerlendirmesi: Buluş sahibi tarafından aktarılan bu ifade ne yazık ki bazı terimlerin yeniden ifade edilmesini gerekli kılmaktadır.
Öncelikli olarak “Hertz” birimi dalga boyu değil, frekans için kullanılması gereken bir birimdir. Anlaşılır olması bakımından Şekil 3’te dalga boyu ve frekans kavramları şematize edilmiştir.
Şekil 3. Dalga boyu ve frekans terimleri
1 Hertz (Hz), Uluslararası birimler sistemi (SI; System International) uyarınca periyodik bir olgunun saniyedeki döngü sayısı olarak tanımlanan frekans birimidir. Bu birim, seslerin ve mekanik titreşimlerin (~20 Hz-20 kHz) ve elektromanyetik radyasyonun (radyo dalgaları, ışık, gama ışınları: 20 kHz-200 THz) frekans değerlerini tanımlamak için kullanılmaktadır.
Tamamen buluş sahibinin ifadesine sadık kalınarak 1011-1013 Hertz değerleri, elektromanyetik spektrumda değerlendirilecek olursa (bkz. Şekil 4) 1011 Hertz = 100 GHz olarak EHF sınıfına (ing. Extremely High Frequency, tr. Aşırı Yüksek Frekans; en yüksek radyo frekans bandıdır. EHF 30-300 GHz aralığında bir frekanstır. Bu bandın dalga boyu 1-10 milimetre olduğundan milimetre bandı veya milimetre dalgası olarak da isimlendirilip, MMV veya mmW olarak da kısaltılır. Düşük dalga boylu ışımayla kıyaslandığında, bu ışımanın karasal radyo sinyalleri atmosferik ortamda zayıflamasına aşırı eğilimli olduğundan uzun mesafelerde kullanımı çok azdır. (https://tr.wikipedia.org/wiki/A%C5%9F%C4%B1r%C4%B1_y%C3%BCksek_frekans (Erişim tarihi: 01.09.2021). Bir diğer ifadeyle, EHF ışımasının, bilhassa havadaki oksijen ve nem ile kuvvetli etkileşime girdiği ve iletim mesafesini önemli ölçüde azalttığı bilinmektedir). 1013 Hertz = 10 THz MIR sınıfına (ing. Middle Infrared, tr. Orta Kızılötesi veya Orta Infrared) girmektedir.
Buluş metninde de ifade edildiği üzere tek bir ışın kaynağının kullanılması ile bu kadar spesifik ve geniş bir aralıkta ışımanın nasıl üretileceğinin bilimsel dayanakları ve gerekli literatür verileriyle desteklenerek ifade edilmesinin gerekli olacağı kanaati oluşmuştur. Benzer şekilde ışın yansımalarını toplayacak almacın ne şekilde fonksiyon göstereceğine yönelik de yeterli açıklama bulunmamaktadır.
3 NUMARALI İSTEM
İfade: “İstem 1’deki nitrojen ve bileşenlerini uzaktan tespit cihazı olup, özelliği yansıma verilerini işlemci üniteye gönderen devrelere sahip olmasıdır”
Bilirkişi Değerlendirmesi: Önceki ifadelerin değerlendirilmesinde de belirtildiği gibi, saçılma oranının büyük oranda engellenemeyeceği bir ortamda, söz konusu cihazın etkin bir şekilde çalışması buluş sahibi tarafından öngörülüyor olsa bile öncelikle nasıl yansıma verilerini alacağı metinde yer alan ifadeden anlaşılamamaktadır.
İstemlerin genel olarak değerlendirmesi yapılacak olursa yukarıdaki bilimsel dayanak noktalarındaki belirsizlik ve hatalı ifadelerden yola çıkılarak, sunulan çalışmada önemli noksanlıkların bulunduğu kanaati oluşmaktadır. 4-12 numaralı istemlerde, elektromanyetik bir algılayıcının rutin çalışma prensibi uyarınca gerçekleştirilmesi beklenen basamakların ifade edildiği görülmektedir. Dolayısıyla azot ve bileşenlerini (bileşenlerin ne olduğu da net olarak belirtilmiyor) tespiti için önerilen istemlerin patlayıcı kimyası ve teknik ifadeler açısından da YİDK kararını destekler nitelikte bir sonucun haiz olacağı değerlendirilmektedir.
Çalışmanın tarifnamesi de detaylı bir biçimde incelenmiştir. Buna göre davalının ifadelerine sadık kalınarak aşağıya kopyalanan metin uyarınca;
“Mayın, yer araçları, gemiler veya hava araçlarını tahrip etmek ya da hasar vermek veya personeli yaralamak, öldürmek veya diğer şekillerde tesirsiz kılmak için tasarlanan, normal olarak koruyucu bir kaplama malzeme içinde bulunan bir patlayıcıdır.” ifadesi yer almaktadır.
Bu paragraf, anahtar kelime olarak “Mayın” kelimesinin kullanılması durumunda Wikipedia internet sitesinden (Erişim adresi: https://tr.wikipedia.org/wiki/May%C4%B1n (Erişim tarihi: 01.09.2021). alıntılanmış olup, devamında aktarılan temel bilgilerin de yine bahse konu sayfa içerisinde yer alan teknik verilerle sınırlı kaldığı tespit edilmiştir. Ayrıca sunulan buluş tarifnamesinde kara mayınları ile ilgili tespit çalışmalarında önemli bir husus olan “gerçek arazi şartlarında mayınla ilgisi olmayan insani atıklar, kaya parçaları, ağaç kökü ve farklı yoğunluktaki arazi yapısı gibi yanlış alarma neden olabilecek coğrafik faktörler” (Kalender, O. “Geçmişten günümüze mayın belirleme çalışmaları ve manyetik anomali yöntemi ile kara mayınlarının belirlenmesi”, Politeknik Dergisi, (2008), 11(1), 1-8. ) konusunda herhangi bir açıklayıcı bilgiye de yer verilmediği belirtilmelidir. Tarifnamenin ilk bölümünde mayın tespiti için kullanılan yöntemler belirtilmekte bu bölümde infrared teknolojisine de bir paragraf ayrılarak, sistemin dezavantajları buluş sahibi tarafından dile getirilmektedir:
“İnfrared teknolojilerinin de mayın tespit sistemlerinde kullanıldığı bilinmektedir. Bu sistemler ile topraktaki elektromanyetik ışıma seviyesinin ve değişiminin gözlenmesi hedeflenir. Bu sistem yolu ile, büyük alanların kısa zamanda taranması mümkündür. Aynı zamanda taramayı yapacak kişiye fiziksel bir bağımlılık bulunmamaktadır. Bu nedenle riski oldukça azdır. Ancak dış ortamda var olan çevresel değişimlere karşı sistemin oldukça duyarlı olması, mayın tespiti için hava durumunun oldukça elverişli olmasını gerektirir. Örneğin rüzgarlı, yağışlı veya sisli bir havada bu sistem ile mayın tespitinin yapılması oldukça zordur”
Buluş sahibinin istemlerde ifade ettiği gibi kullanmayı planladığı elektromanyetik ışımanın frekans değerleri (1011-1013 Hertz) infrared bölgesini de kapsadığından, mevcut sisteminin bu bakımdan nasıl bir yenilik ve teknik etki sağlayacağı hususunun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
Tarifname metninde yer alan aşağıdaki paragrafta;
“Buluş konusu tespit yönteminde ise, farklı teknikler için sıralanan dezavantajların bulunmadığı, çok kısa süre içerisinde hatasız şekilde mayın tespitine imkan tanıyan bir yöntemdir. Bu yöntem ile diğer tespit yöntemlerinde karşılaşılan hatalı sinyal olasılığı ortadan kalkmaktadır. Zira her kara mayınının içeriği yoğun azot barındırır ve bulunduğu ortama inorganik formda yoğun şekilde azot salınımı gerçekleştirir. Bu nedenle kötü hava şartları, coğrafi bölge yapısı gibi etkenler tespit sistemini etkilemez…” denilmektedir.
Raporun önceki bölümlerinde de ifade edildiği üzere öncelikle buluş sahibi tarafından önerilen tekniğin elektromanyetik spektrumun daha önce üzerinde çalışılmış bir frekans aralığını içermesinden ötürü herhangi bir yenilik unsurunu net biçimde ortaya koyamadığı aşikardır. Ayrıca yine kimyasal olarak, gerek reaksiyon denklemleriyle gerekse de kimyasal formüllerle de desteklendiği üzere patlayıcıların yapısında yoğun azot bulundurduğu ve ortama yoğun oranda inorganik azot salınımı gerçekleştirdiğinin ifade edilmesi gerçeği yansıtmamaktadır.
Tarifnamenin bu paragrafı takiben yer alan bölümünde;
“Azot her canlı hücrenin yapı maddesidir. Özellikle bitkiler hayati öneme sahip azot, bitkilerde büyümeyi ve gelişmeyi hızlandıran, lif, meyve ve tohum miktarını arttıran bir elementtir. Toprağın azottan mahrum olması durumunda bitkiler, sarımtırak yeşil renge sahip olur. Bitkiler tarafından tutulan azotun organik formda olduğu yapılan araştırmalar sonucu tespit edilmiştir” ifadesine yer verilmektedir. Öncelikle belirtilmelidir ki, kimyada “azot” denildiği zaman anlaşılacak yapı N2 (iki azot atomunun birbirleriyle kovalent bağlanması sonucunda meydana gelen bileşik) anlaşılmalıdır (Şekil 5).
Şekil 5. Azot bileşiğinde (N2) bağlanma ve kimyasal yapısı
Literatürde “organik azot” ifadesi yapısında azot içeren aminler (R-NH2), amitler (R-CONH2), alkil nitratlar, nitrozaminler, nitroarenler, aminoasit ve proteinleri ifade etmektedir. Dolayısıyla örnek vermek gerekirse … (trinitrotoluen) yapısında benzen (aren) halkası içeren bir nitro bileşiği olduğu için organik bir azottur. Benzer yaklaşımla “inorganik azot” ifadesi de yapısında yine azot içeren ancak inorganik bileşik formunda olan kimyasalları ifade etmektedir. Örneğin amonyak (NH3) ve onun sulu çözeltisi olan amonyum hidroksit (NH4OH veya NH3.H2O) inorganik azot türevi olarak ifade edilebilmektedir. Dolayısıyla “inorganik azot” ve “organik azot” ifadelerinin buluş sahibi tarafından doğru bir şekilde ifade edilemediği ve rapora da aktarılmadığı kanaati oluşmuştur. Yine metin içerisinde sıklıkla geçen amonyum ifadesi karşılık olarak “NH4+” katyonik yapısını ifade etmektedir ancak bu yapı katı ortamda (toprakta) serbest halde bulunamayacağından yanında muhakkak bir anyon ile eşlik edilmesi, diğer bir ifadeyle tuz yapısında olması beklenmektedir. Azot fiksasyon işlemi ile ilgili paylaşılan kısımda yer alan bilgilerin havadan azot gazı tayini ile bağıntısı bulunmamaktadır. Terimler de yine önemli hataları barındırmaktadır. Örnek olarak “toprak veya mineraller tarafından, amonyum iyonlarının suda eriyebilir” yerine “suda çözünebilir” ayrıca yine amonyum denilmekte, amonyuma eşlik eden anyon belirtilmemektedir. Nitekim anyona bağlı olarak oluşacak tuzun fiziksel özellikleri tamamen değişecektir. Dolayısıyla bu bölümü takiben buluş sahibinin aşağıdaki ifadesi tüm hipotezini kendi içerisinde sorgulatır bir duruma düşürmektedir:
“ Bu gerçekler ışığında, toprak altında gömülü halde bulunan bir mayının ortama yoğun şekilde inorganik formda azot yayılımı gerçekleştirdiğini söylemek mümkündür”.
Önemle vurgulanmalıdır ki inorganik formda azot yayılımından kastedilen ifade, literatürde sadece azot gazını temsil etmek için kullanılmamaktadır. Örneğin buluş sahibi tarafından ifade edilen amonyum tuzları da bir inorganik azot türevidir (ör. amonyum klorür, amonyum hidroksit, amonyum sülfat, vb.), doğal olarak amonyak ve azot gazı da benzer şekilde molekül yapılarında organik bir fonksiyonlu grup barındırmadıkları için benzer sınıflandırmaya tabi tutulmaktadır. Amonyum tuzları, oda koşullarında katı bileşiklerdir (kuarterner amonyum tuzu adını verdiğimiz ve oldukça yeni bir araştırma alanı olan iyonik sıvılar harici çünkü onlar zaten doğal kaynaklarda bulunmamakta laboratuvarda çok basamaklı sentez yöntemi uyarınca elde edilmektedir). Dolayısıyla açığa çıkacak muhtemel (bakteriler tarafından parçalanma – diğer toprak bileşenleriyle reaksiyona girme vb. durumlarda) bileşiklerin buluşa konu havadan gaz bileşenleri takip etme prensibine dayanan bir cihaz tarafından nasıl algılanacağı hususu aydınlatılmalıdır.
SONUÇ; Patent Başvuru sürecinde Türk Patent ve Marka Kurumu’nun yaptığı herhangi bir eksik işlem veya yanlış değerlendirmenin söz konusu olmadığı,
P-16 sayılı ve 02.01.2019 tarihli YİDK kararının yerinde olduğu, ” şeklinde ifade edilmiştir.
Davacı tarafca KÖK ve EK rapora karşı da itiraz edildiğinden davanın mahiyeti, uyuşmazlığın teknik boyutu da dikkate alınıp 1 EOD (MAYIN ve PATLAYICI KONUSUNDA UZMAN) uzmanı, 1 Kimya uzmanı ve 1 Patent uzmanından oluşan YENİ bir heyete dosya tevdi edilerek uyuşmazlık, taraf iddiaları, davacı itirazları kapsamında RAPOR alınmıştır.
Yeni heyet tarafından sunulan 01/07/2022 Tarihli raporda ise ÖZETLE” Patent başvurusunun araştırma raporu talebi için Rusya Patent Ofisi seçilmiş ve ofis tarafından hazırlanan araştırma raporunda; JP 2009300315 ve JP 2009236625 nolu patent dokümanlarına karşı 1 ve 9. İstemlerin yeni olmadığı, 2-8, 10-12 numaralı istemlerin de yeni olmasına karşın buluş basamağı kriterini içermediği görülmektedir.
Davacı tarafından 06.05.2013 tarihinde istem değişikliği yapılmadan Araştırma Raporuna karşı görüş sunulmuştur.1. İnceleme raporu talebi için Rusya Patent Ofisi seçilmiştir.
Rusya Patent Ofisi tarafından düzenlenen 1. inceleme raporunda 1,8-10 ve 12. İstemlerin yenilik kriterini sağlamadığı 12 adet istemin hiçbirinin buluş basamağına sahip olmadığı görüşü yer almaktadır.
2. inceleme talebinde bulunulurken 1. İnceleme raporuna cevap verilmiş ve aynı zamanda istem değişikliğine gidilmiştir. 2. İnceleme raporu talebi Türk Patent ve Marka Kurumu’na yapılmıştır.
Davacı, Rus Patent Ofisi tarafından düzenlenen 1. İnceleme Raporunda sunulan hiçbir patent dokümanının kendi patenti ile benzerlik göstermediğini belirtmiştir.
2. İnceleme raporunda 1. İnceleme raporuna karşı sunulan istem değişikliklerinin kapsamı aştığı Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından belirtilmiş ve araştırma raporunda ve 1. inceleme raporunda yer daha önce mevcut olmayan D7 patent dokümanı karşı doküman olarak 2. İnceleme Raporunda sunulmuştur. D7 patent dokümanının davacının bütün istemlerinin yeniliğini ortadan kaldırdığı 2. İnceleme raporunda sunulmuştur. Bu rapor sonrasında, başvuru sahibi 2. inceleme raporuna cevap sunmuş ancak istem değişikliği yapmamıştır.
Başvuru sahibinin 2. İnceleme raporuna sunduğu görüşler 3. İnceleme raporunda Türk Patent ve Marka Kurumu uzmanları tarafından D7 dokümanına karşı istem bazında tek tek değerlendirilmiştir.
Davacı Türk Patent ve Marka Kurumu’nun 3. İnceleme raporu ile birlikte verdiği nihai kararı yerinde bulmayarak dava sürecini başlatmış ve atanan bilirkişi heyetinin ilk ve ek bilirkişi raporlarında verilen görüş ve kararların da yerinde olmadığı gerekçesiyle Sayın Mahkemeden dava konusunun yeniden değerlendirilmesi için yeni bir bilirkişi heyeti atanması talep edilmiş ve atana yeni bilirkişi heyetince davaya konu buluş aşağıda değerlendirilmiştir.
DEĞERLENDİRMELER ve YORUMLAR
“Azot gazı ölçümü ile kara mayını tespit yöntemi ve cihazı.” başlıklı patent başvurusu kara mayınlarının bulunduğu ortamdaki havanın, sensorler vasıtasıyla ölçümlenerek kaydedilen azot gazı miktarının önceden sisteme tanımlanan eşik değerin üzerinde olması sonucu mayının tespitinin yapılması ile ilgilidir.
Davacı dilekçesinde 06.05.2013 tarihinde başvuru sahibi tarafından sunulan görüşlerin Rusya’ya iletilmediğini belirtmiş ve ilgili duruma bakıldığında Rus Patent Ofisince düzenlenen ; “This report is made in view of arguments submitted by the applicant where stated that the device which is known from D1….” İfadesiyle davacının sunduğu görüşlerin Rusya Patent Ofisi’ne iletildiği ve 1. İnceleme Raporu’nda görüşlerin değerlendirildiği anlaşılmaktadır
Davacı tarafından 1. İnceleme Raporu sonrasında yapılan istem değişikliklerine bakıldığında, yeni eklenen ifade ve unsurların varlığı görülmektedir. Bu ifade ve unsurlar; “nitrojen ve bileşenleri” (ilk sunulan istemde yalnızca azot olarak bahsedilmiştir.), “bulunduğu ortama yüksek dalga boyunda ışın göndererek…”(tarifname ve ilk istem takımında yüksek ışın gönderilmesinden bahsedilmemektedir.), “ortamda bulunan nitrojen ve bileşenlerinin miktarını belirleyen bir ışın kaynağı…”(tarifname ve ilk istem takımında ışın kaynağından bahsedilmemektedir.), yansıyan ışını toplayan bir almaç”(tarifname ve ilk istem takımında bu işlevde bir almaçtan bahsedilmemektedir.)
Söz konusu, davacı tarafından 1. İnceleme Raporu sonrasında yapılan istem değişiklikleri 2. İnceleme Raporu hazırlanırken uzman tarafından değerlendirilerek, yapılan değişikliklerde yer alan unsurların ve ifadelerin tarifname ve ilk istem takımında yer almaması nedeniyle kapsam aşımı olarak değerlendirilip, ilk istem takımı üzerinden rapor hazırlanması yerinde bir karar olarak görülmektedir.
Ayrıca inceleme sırasında uzmanın teknik yeniliği zedeleyen yeni bir doküman sunması SMK açısından olağan bir durumdur.
Bağımsız istem olan İstem 1’e WO2004048934 sayılı D7 dokümanı kapsamında yenilik kriterini sağlayıp sağlamadığına bakıldığında;
1. Buluş, kara mayını tespit cihazı olup, özelliği; bulunduğu ortamdaki havayı ölçerek ortamda bulunan inorganik azot miktarını belirleyen hava analiz sensörü (2) ve sistemi yöneten işlemci üniteden (4) oluşmasıdır.
bulunduğu ortamdaki havayı ölçerek 20. Satır 4. Sayfa (collecting an airbone sample)
ortamda bulunan inorganik azot miktarını belirleyen 11-14. Satır.. Sayfa 9 (Examples of target materials include explosives such as …, nitroglycerine, …… )
hava analiz sensörü 1,2. Satır, Sayfa 9, Şekil 3 (The detection system 312 is mounted on the boom via a detection platform 316.
sistemi yöneten işlemci ünite 3-8. Satır 13. Sayfa (The controller is typically a microprocessor….The controller receives and responds to feedback from various sensors)
İstem 2’ye bakıldığında bahsedilen algılayıcı uçların karşılığı D7 Dokümanında 3. Şekilde yer almaktadır. Altı çizili olarak gösterilmektedir.
Bağımlı İstem olan İstem 3 ve 4 de, iletken kablo ile verilerin işlemciye taşınması D7 dokümanında sensörlerden alınan verilerin işlemciye iletilmesine karşılık gelmektedir. (…measurement signals received from the detector….)
Tuş takımı, gösterge paneli ve ikaz sistemleri istem 5, 6 ve 7 de açıklanmakta olup, D7 dökumanında ‘the interface can be an audio and/or visual alarm when a target material is detected..’ ifadesi ile açıklanmaktadır.
İstem 8 de geçen işlemci ünitenin asılmasına imkan tanıyan kanca ifadesi D7 dokümanında Şekil 3’ te açıklanmaktadır.
9. istemde açıklanan yöntem D7 dokümanında Sayfa 4 Satır 1-10 .ve14-24. de açıklanan cihazların çalışma yöntemidir.
10-12. İstemler bağımsız yöntem istemi olan İstem 9’ a bağlı olup, D7 dokümanının 13. Sayfasının 13-19. Satırlarında cihazın çalışma yöntemine bağlı anlatımlar yer almaktadır.
Mevcut değerlendirme ve karşılaştırmalar neticesinde buluşun 1-12 istemlerinin D7 dokümanı karşısında yeni olmadığı görülmüştür.
DAVA KONUSUNUN MAYIN KONUSUNDA TEKNİK UZMANLAR TARAFINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ
MSB Milli Mayın Faaliyet Merkezi (MAFAM) D.Bşk.lığında görevli Bnb. Şamil KOPTEKİN ve Kd.Bçvş. Harun DURMAZ tarafından Ankara 4. Fikri ve Sanayi Haklar Hukuk Mahkemesinde görülen 2019/117 Esas sayılı dava kapsamında “Azot (Nitrojen) Gazı Ölçümü ile Kara Mayını Tespit Yöntemi ve Cihazı” patlayıcı içeriği ve yöntem açısından incelenmiştir. Görüşümüze esas dokümanlar ekte sunulmuş, ilgili kısımlar çeşitli renklerde kalemlerle dikkat çekmek amacıyla işaretlenmiştir.
Görüşlerimiz oluşturulurken patlayıcılar, özellikleri, teşhis, etkisiz hale getirme ve imha yöntemlerini içeren ve profesyonel literatürümüzü oluşturan referans kitaplar ve eklerde sunulmuştur. Bu bağlamda toplam 5 adet ek ve bu eklere ait toplam 17 adet alt ekler kaynak olarak mahkemeye sunulmuştur.
Bununla birlikte uzmanlığımız olan Patlayıcı Maddelerin İmhası (Explosive Ordnance Disposal- EOD) faaliyetlerinde temel referans kaynakları olan ve patlayıcılar, teşhisi, mühimmatın etkisiz hale getirilmesi, imhası, imha yöntemleri, kullanılan malzeme ve teçhizatlar konusunda hem genel hem de tüm ülkelerin envanterinde bulunan tüm mühimmatların her biri için özel bilgiler içeren Amerika Birleşik Devletleri kaynaklı Teknik Emir (Technical Order-TO)’lerden de faydalanılmıştır.
Tarafımızdan yapılan değerlendirme, azot gazının yaptığı yüzlerce farklı kimyasal bileşikleri teker teker ele almamaktadır. Azot gazının dâhil olduğu bileşiklere örnekler Ek-1’de sunulan ve ilgili kısmı çıktı olarak alınan referansta verilmiştir.
Bu kapsamda Ek-2’de sunulan TO 60A-2-1-33 “Military Explosives” (Askeri Patlayıcılar) teknik emirinde;
a. 2. Bölüm 2.1 Definitions (Tanımlar) a. Explosive (Patlayıcı) (2) maddesinde (kırmızı renkli kalemle işaretlenmiştir.) patlayıcının … veya Nitrogliserin örneklerinde olduğu gibi kimyasal bir bileşen olacağı belirtilmiş,
b. (Kırmızı renkli kalemle işaretlenmiştir) Classification of Military Explosives and Propellants (Askeri Patlayıcıların ve Sevkedicilerin Sınıflandırılması) a. Maddesinde; askeri patlayıcı ve sevkedicilerin; organik, inorganik ve oksitlenebilir maddelerin karışımı olarak 3 sınıfa ayırmış, b. Maddesinde “Dikkat etmek gerekir ki nitrojen (azot) pratikte her üç sınıfta da bulunur. Nitrojen içermeyen çok sayıca ve patlayıcılık özelliği olan kimyasal bileşik ve bileşiklerin karışımı bulunmasına rağmen uygulama bakımından (teoride kalmamış, doğrudan pratiğe aktarılarak hayata geçirilebilmiş) patlayıcıların kimyasını nitrojen bileşikleri oluşturur.” ifadesi yer almaktadır.
c. Söz konusu ifade göz önünde bulundurulduğunda ve uygulamada karşılaştığımız patlayıcılar incelendiğinde Nitrojen (azot)’un askeri patlayıcılarda çok büyük oranda kullanıldığını tespit ettik.
Ek-3’te sunulan TO 60A-1-1-9 “Geleneksel Patlayıcıların ve Bağlantılı Tehlikeli Maddelerin Tanımı ve İmha Usulleri” dokümanından 2 farklı alıntı yapılmıştır.
a. 1 numaralı parçada 2-2 Explosive Classification (Patlayıcı Sınıflandırması) (2) maddesinde RDX ve …’nin en yaygın askeri patlayıcı olduğu (sarı renkli kalemle işaretlenmiş), askeri uygulamalarda bulunan çoğunluk patlayıcının RDX (%37.84 Nitrojen içerir), … (%18.5 Nitrojen içerir) ve diğer patlayıcıların kombinasyonu belirtilmiştir. (Nitrojen oranları Ek-1’in 2. ve 3. Evraklarında sunulmuştur.)
b. Aynı parçada 3-2 Ticari patlayıcıların Karakteristikleri başlığı altında (mavi renkli kalemle işaretlenmiştir); a. Manufacture. “Genel olarak ticari patlayıcılar ve karışımları nitrogliserin (%18.5 Nitrojen içerir), nitrostarç (%12-13.3 Nitrojen içerir), amonyun nitrat (%34.98 Nitrojen içerir)ve bunların bileşimlerine dayanır.” ifadesi yer almaktadır. (Nitrojen oranları Ek-1’in 5. 6. Ve 7. Evraklarında sunulmuştur.)
Sonuç olarak verilen örneklerde nitrojenin, uygulamada, mühimmatlarda patlayıcı olarak en çok kullanılan madde olduğu görülmektedir. Bu örneklerin dışında çok daha fazla sayıda örnek ilaveten verilebilir. Bununla birlikte söz konusu icadın mayınların tespitinde kullanılması durumunu incelenmiştir. Ülkemiz envanterindekilere ek olarak farklı ülkelerin mayınları (hem NATO üyesi hem de eski Varşova Paktı ülkelerine ait) örnek olması bakımından incelenmiştir. 6-c. Maddesinde de belirtildiği üzere hepsinin nitrojen içeren patlayıcı (genellikle … ve Tetryl) içerdiği tespit edilmiştir.
Bununla ilgili örnekler verilen 9 adet örnek Ek-4’te sunulmuştur. Bununla ilgili örnek sayısı talep edildiği takdirde arttırılabilir. Şu ana kadar yapılan değerlendirme sonucunda askeri ve ticari patlayıcıların uygulamada büyük çoğunlukla nitrojen içerdiği, bu kapsamda örnek olarak verilen mayınların bu durumla paralellik göstererek … ve Tetryl patlayıcıları içerdiği belirtilmiştir.
Son olarak, mühimmatlarda bulunan patlayıcıların nasıl tespit edilebileceği konusu tarafımızdan incelenmiştir.
Bu konuyla ilgili olarak, mayınlardan çıkan kokunun tespit edilmesi yoluyla mayınların yerini tespit eden Mayın Arama Köpeği (…)’nin kullanım usul ve esasları incelenmiştir. Ek-5’te sunulan Uluslararası Mayın Faaliyetleri Standartlar (International Mine Action Standards-IMAS) incelenmiştir. Söz konusu dokümana https://www.mineactionstandards.org adresinden ulaşılabilir.
Söz konusu dokümanlarda MAKÖ’lerin ve MAFların patlayıcılardan çıkan buharı kokusundan ayırt ederek tespit ettiği belirtilmektedir.
Son olarak Ek-6’da sunulan ve K.K.K.lığı Mühimmatın Muayenesi Yönergesinin ilgili 4-16 sayfasında belirtildiği üzere barutların muayenesinde açıkça buharlaştığı tespit edilebilen azot (nitrojen), tespit edilmeyi mümkün kılmaktadır.
Sonuç olarak dava konusu patentin nitrojen içeren patlayıcılardan çıkan buharı algılayarak ve analiz ederek mayınların yerini tespit edebileceği değerlendirilmektedir.
SONUÇ VE KANAATİMİZ
Patent Başvuru sürecinde ….’nun yaptığı herhangi bir eksik işlem veya yanlış değerlendirmenin söz konusu olmadığı, dava konusu patentin nitrojen içeren patlayıcılardan çıkan buharı algılayarak ve analiz ederek mayınların yerini tespit edebileceği bir teknik olursa olsun patentlenebilirlik açısından yenilik kriterini taşımadığı,
P-16 sayılı ve 02.01.2019 tarihli … kararının yerinde olduğu, ” şeklinde ifade edilmiştir.
Bu haliyle bilirkişi heyet raporları dosya içindeki iddia ve savunmaya, taraf delillerine, Patent kapsamına, yeterli düzeyde cevap verdiği kanaati oluşmuştur.
GEREKÇE:
Tarafların iddia ve savunmaları, sunulan delil ve belgeler, teknik bilgilerinden yararlanılan ve sonucu aynen benimsenen bilirkişi heyet raporları birlikte değerlendirildiğinde;
Davacı tarafın … başvuru sayılı “Azot gazı ölçümü ile kara mayını tespit yöntemi ve cihazı” buluş başlığı ile işlem gören başvurusu hakkında Türk Patent kurumu tarafından 02/01/2019 tarihli P-16 sayılı YİDK kararı ile ” başvurunun PATENTLENEBİLİR KRİTERLERE SAHİP OLMADIĞI ” ( davacı itirazının reddi) karar verilmiş olup ;
Bilirkişi heyetinin 03.03.2021 tarihli raporunda ÖZETLE; ”
2. inceleme talebi sırasında sunulan istem değişikliklerinde başvuru kapsamını aşan ifadeler mevcuttur.
Bu isteme eklenmiş olan “yüksek dalga boyunda ışınlar göndererek” “ve bileşenlerinin” “ışın kaynağı” “ışın kaynağı” “yansıyan ışını toplayan almaç” Unsurları başvurunun kapsamında yer alan tarifname ve istemlerde yer almamaktadır. Dolayısı ile 2. İnceleme Raporunu düzenleyen uzmanın kapsam aşımı değerlendirmesi doğrudur. Bu kapsamda 2. İnceleme raporu başvuru sırasında sunulan istemler kapsamında yapılmıştır.
551 sayılı KHK kapsamında yapılan patent başvuru süreci Araştırma, 1. İnceleme, 2. İnceleme ve 3. İnceleme aşamalarından oluşmaktadır. Bu aşamaların her birinde incelemeyi yapan uzmanın yeni bir doküman tespit etmesi durumunda bu dokümanı raporuna eklemesi doğaldır ve olması gereken yaklaşımdır.
2. inceleme raporunda eklenmiş olan D7 dokümanı …, yayın tarihi 10.06.2004 olması dolayısı ile dava konusu patent başvurusu için önceki teknik dokümanıdır ve patent başvurusuna konu buluşun yenilik ve buluş basamağı değerlendirmesinde yer alması doğaldır.
Patent Başvuru sürecinde …. Kurumu’nun yaptığı herhangi bir eksik işlem veya yanlış değerlendirmenin söz konusu olmadığı, P-16 sayılı ve 02.01.2019 tarihli …kararının yerinde olduğu ” şeklindeki tespit ve kanaatlere ;
Yine aynı heyete ilave edilen 1 kimya konusunda akademisyen heyetinin sunduğu 09.09.2021 Tarihli, raporda ÖZETLE “1 NUMARALI İSTEM (ilk kısım) İfade: “Buluş, her türlü patlayıcıların ana hammaddesi olan nitrojen ve bileşenlerini uzaktan tespit cihazı olup…”
Bilirkişi Değerlendirmesi: Öncelikli olarak ifade edilmelidir ki, her türlü patlayıcının “ana hammaddesi” (Rapor metninde tırnak içerisine alınan “ana hammadde” ifadesine bilhassa atıf yapılmak istenmiştir. Aslında bunun yerine sadece çıkış maddesi veya hammadde ifadesi kullanılması önerilmektedir. ) nitrojen (tr. azot; kimyasal yapısı: N2) değildir. Ancak son yıllarda, yeşil kimya prensiplerine uygun olarak tasarımı gerçekleştirilen yeni nesil patlayıcıların, patlama reaksiyonları sonrasında troposfer tabakasının %78,08 gibi önemli bir oranını oluşturan azot gazını açığa çıkarması tercih edilen bir strateji olarak görülmektedir. Nitekim bu yaklaşım uyarınca, patlayıcıların çevreye atık oluşturmasının da önüne geçilmeye çalışılmaktadır.
Dikkate alınması gereken önemli bir basamak; bir patlayıcının parçalanma ürünü olarak azot gazı açığa çıkarması, patlayıcının kimyasal sentezi gerçekleştirilirken azot gazının hammadde olarak kullanılmasını gerektirmediği gibi, aynı zamanda saklama koşulları süresince kararlı olarak kalması (ticari olarak da temin edilebilmelerini veya sentezlenebilir olmalarını sağlayabilmek amacıyla) gerekeceğinden, zaman içerisinde bozunma reaksiyonları esnasında da azot gazı çıkaracakları anlamına gelmemektedir. Buluş sahibinin ifadelerinde de yer alması ve daha açıklayıcı olabileceğinden hareketle, Şekil 1’de trinitrotoluen (…) bileşiğinin referans olarak kabul edilen ve üniversitelerin kimya bölümlerinin lisans düzeyinde okutulmakta olan Organik Kimya Öğrenci Laboratuvarlarında dahi güvenli bir biçimde eldesini (bileşik 82°C’de erimekte ve 240°C altında patlamamaktadır) olanaklı kılan sentez yöntemi verilmektedir.
Tablodan da görülebileceği üzere, patlayıcı bileşiklerin önemli ölçüde farklılık gösteren fizikokimyasal nitelikleri bulunmaktadır. Bu bileşiklerin ortak özelliği büyük çoğunluğunun (M1 ve M2 olarak kodlanan yeni nesil iki bileşik hariç) nitro grubuna (NO2) sahip olmasıdır ve bu bileşiklerin hiçbirinin “hammaddesi” azot değildir.
1 NUMARALI İSTEM (ikinci kısım) İfade: “…özelliği, bulunduğu ortama yüksek dalga boyunda ışınları göndererek gelen yansıma miktarına göre ortamda bulunan nitrojen ve bileşenlerinin miktarını belirleyen bir ışın kaynağı, yansıyan ışını toplayan bir almaç ve bu verileri analiz eden ve sistemi yöneten işlemci üniteden oluşmaktadır”
Bilirkişi Değerlendirmesi: Her ne kadar buluş sahibi istem maddesinde net olarak “dalga boyu” bilgisini belirtmemiş olsa da muallak “yüksek dalga boyu” ifadesinden yola çıkarak belirtilmelidir ki elektromanyetik spektrumda (EM), “uzun” dalga boyu değerlerine sahip ışımaların frekansı “düşük” olacaktır (Şekil 2). Ölçümler troposfer tabakasında gerçekleştirileceği için havada bulunan dalga boyundan küçük partiküllerin (azot, oksijen, toz vb.) Rayleigh saçılmasına uğraması hususuna hiç değinilmemiş olması dikkat çekici bir hata faktörüdür. Benzer şekilde, partikül boyutunun, kullanılacak dalga boyundan büyük olması durumunda da (atmosfer bileşimindeki gazlar, su buharı ve tozların karışımı en genel örnek olarak verilebilir) Mie dağılmasının göz önüne alınması gerekecektir. Mie dağılmasının “uzun” dalga boylarına etki daha fazla olacaktır. Ek olarak, seçici olmayan dağılma faktörü de söz konusudur. Ne var ki, belirtilen hususlar üzerinde buluş metninde aydınlatıcı bir açıklama yapılmamakta ve atmosferik koşulların ve ortamdaki partiküllerin elektromanyetik spektrumla olan etkileşiminin göz ardı edildiği belirtilmelidir.
2 NUMARALI İSTEM
İfade: “İstem 1’deki nitrojen ve bileşenlerini uzaktan tespit cihazı olup, özelliği ortama … dalga boyunda ışın göndermesi ve bu ışınların yansımalarını toplayacak bir almaca sahip olmasıdır.”
Buluş metninde de ifade edildiği üzere tek bir ışın kaynağının kullanılması ile bu kadar spesifik ve geniş bir aralıkta ışımanın nasıl üretileceğinin bilimsel dayanakları ve gerekli literatür verileriyle desteklenerek ifade edilmesinin gerekli olacağı kanaati oluşmuştur. Benzer şekilde ışın yansımalarını toplayacak almacın ne şekilde fonksiyon göstereceğine yönelik de yeterli açıklama bulunmamaktadır.
3 NUMARALI İSTEM
İfade: “İstem 1’deki nitrojen ve bileşenlerini uzaktan tespit cihazı olup, özelliği yansıma verilerini işlemci üniteye gönderen devrelere sahip olmasıdır”
Bilirkişi Değerlendirmesi: Önceki ifadelerin değerlendirilmesinde de belirtildiği gibi, saçılma oranının büyük oranda engellenemeyeceği bir ortamda, söz konusu cihazın etkin bir şekilde çalışması buluş sahibi tarafından öngörülüyor olsa bile öncelikle nasıl yansıma verilerini alacağı metinde yer alan ifadeden anlaşılamamaktadır.
Buluş sahibinin istemlerde ifade ettiği gibi kullanmayı planladığı elektromanyetik ışımanın frekans değerleri (… Hertz) infrared bölgesini de kapsadığından, mevcut sisteminin bu bakımdan nasıl bir yenilik ve teknik etki sağlayacağı hususunun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
“ Bu gerçekler ışığında, toprak altında gömülü halde bulunan bir mayının ortama yoğun şekilde inorganik formda azot yayılımı gerçekleştirdiğini söylemek mümkündür”.
Önemle vurgulanmalıdır ki inorganik formda azot yayılımından kastedilen ifade, literatürde sadece azot gazını temsil etmek için kullanılmamaktadır. Örneğin buluş sahibi tarafından ifade edilen amonyum tuzları da bir inorganik azot türevidir (ör. amonyum klorür, amonyum hidroksit, amonyum sülfat, vb.), doğal olarak amonyak ve azot gazı da benzer şekilde molekül yapılarında organik bir fonksiyonlu grup barındırmadıkları için benzer sınıflandırmaya tabi tutulmaktadır. Amonyum tuzları, oda koşullarında katı bileşiklerdir (kuarterner amonyum tuzu adını verdiğimiz ve oldukça yeni bir araştırma alanı olan iyonik sıvılar harici çünkü onlar zaten doğal kaynaklarda bulunmamakta laboratuvarda çok basamaklı sentez yöntemi uyarınca elde edilmektedir). Dolayısıyla açığa çıkacak muhtemel (bakteriler tarafından parçalanma – diğer toprak bileşenleriyle reaksiyona girme vb. durumlarda) bileşiklerin buluşa konu havadan gaz bileşenleri takip etme prensibine dayanan bir cihaz tarafından nasıl algılanacağı hususu aydınlatılmalıdır.
SONUÇ; Patent Başvuru sürecinde … Kurumu’nun yaptığı herhangi bir eksik işlem veya yanlış değerlendirmenin söz konusu olmadığı,
P-16 sayılı ve 02.01.2019 tarihli YİDK kararının yerinde olduğu, “şeklindeki kanaat ve tespitleri ile ;
1 EOD (MAYIN ve PATLAYICI KONUSUNDA UZMAN) uzmanı, 1 Kimya uzmanı ve 1 Patent uzmanından oluşan YENİ bir heyetin sunduğu 01/07/2022 Tarihli raporunda da ÖZETLE ” Mevcut değerlendirme ve karşılaştırmalar neticesinde buluşun 1-12 istemlerinin D7 dokümanı karşısında yeni olmadığı, Dava konusu patentin nitrojen içeren patlayıcılardan çıkan buharı algılayarak ve analiz ederek mayınların yerini tespit edebileceği bir teknik olursa olsun patentlenebilirlik açısından yenilik kriterini taşımadığı, P-16 sayılı ve 02.01.2019 tarihli … kararının yerinde olduğu, ” şeklindeki tespit ve bulgular karşısında ; Bu gerekçelere mahkemece de iştirak edilerek davanın reddine karar vermek gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar harcından peşin alınan 44,40 TL’nin düşümü ile bakiye 36,3‬ TL’nin davacıdan tahsiliyle Hazine’ye gelir kaydına,
3-AAÜT uyarınca 15.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalı Kuruma verilmesine,
4-Karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının taraflara iadesine,
Dair verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı, 6100 sayılı HMK 341 ila 345 inci maddesine göre tebliğden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememiz aracılığı ile … Mahkemesine istinaf kanun yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar okunup açıklandı. 19/10/2022

Katip …
✍e-imzalıdır

Hakim …
✍e-imzalıdır