Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 2017/275 E. 2021/95 K. 29.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ

T.C. “Türk Milleti Adına”
ANKARA
4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR
HUKUK MAHKEMESİ K A R A R

ESAS NO : 2017/275
KARAR NO : 2021/95

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – … …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : ……
DAVA : Marka Hakkına Tecavüzün ve Haksız Rekabetin Tespiti , Men’i, Ref’i ile Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 07/08/2017
KARAR TARİHİ: 29/03/2021 Yazım Tarihi: 29/04/2021

İDDİA:
Davacı vekili dava dilekçesinde ÖZETLE: “…” markasının 1999 yılında ihdas edildiğini, ihdas edildiğinden beri sahibi bulunduğu şirket tarafından aktif biçimde kullanıldığını, bu durumun İstanbul … FSHHM’nin kesinleşen E.2009/174, K.2011/231 sayılı kararı ile tespit edildiğini,… sayılı markaların sahibi olduğunu, davalının 2009/59887 sayılı ve “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, kendisi tarafından yapılan itiraz üzerine başvurunun reddedildiğini, bu kararın iptali için açılan davanın reddedildiğini ve kararın kesinleştiğini, davalının 2011/55079 sayılı ve “….com.tr” ibareli, 2011/55079 sayılı ve “… advertising network” ibareli başvurularının TÜRKPATENT tarafından reddedildiğini, davalının “…” ibareli kullanımlarına www…com.tr alan adı üzerinden ve bannerlarla reklamcılık faaliyetlerine devam ettiğini, bu durumun tespiti için Ankara … FSHHM’nin D. İş. 2016/12 sayılı dosyasına kayden dava açıldığını, bu dosyada davalı tarafından “…” ibaresinin reklamcılık faaliyetlerinde kullanıldığının tespit edildiğini, bu kararın kesinleştiğini, “….com.tr” alan adının nic.tr üzerinden yapılan sorgulamasında alan adı sahibi olarak …’ın göründüğünü, söz konusu internet alana adı üzerinden yapılan ticari faaliyetin … / … Bilişim tarafından gerçekleştirildiğini, davalının “…” markasının kullanılmama nedeniyle iptali istemiyle açmış olduğu davada Ankara … FSHHM’nin E.2016/180 sayılı dosyası ile karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğini, davalının, Ankara … FSHHM’nin E.2016/180 sayılı dosyası derdestken, 4. kez “…” ibaresinin de yer aldığı 2016/47516 sayılı marka başvurusunda bulunduğunu, dürüstlük kurallarına aykırı bu başvuruya davacı tarafından yapılan itiraz üzerine başvurunun kısmen reddedildiğini, davalının haksız fiillerinin durdurulması amacıyla Ankara … Noterliği aracılığıyla 7065 yevmiye no.lu ihtar gönderildiğini, davalının buna rağmen haksız fiillerine devam ettiğini, huzurda görülmekte olan davada bekletici mesele yapılması talep edilen Ankara … FSHHM’nin E.2017/249 sayılı dosyasında, iddialara mesnet markaların kullanıldığına ilişkin iki klasör delil sunulduğunu, davalının bu kullanıma ilişkin delil sunulmadığına ilişkin iddialarının yerinde olmadığını, bu davanın davalının sahibi olduğu … İç ve Dış Tic. Ltd. Şti. tarafından açıldığını, anılan Şirket’in ticaret unvanının dava açıldıktan sonra “… Bilişim Yazılım Elekt. Rek. İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.” olarak değiştirildiğini, ticaret unvanında “…” ibaresine yer verilmesinin de kötü niyetli olduğunu, Ankara … FSHHM’nin E.2017/249 sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmasına ilişkin talebin reddedilmesi gerektiğini, zira bu davanın açılış amacının, huzurda görülmekte olan davada bekletici mesele yapılması olduğunu, bu davanın açılma tarihi itibariyle markanın kullanılmasını zorunlu kılan bir düzenleme olmadığını, SMK bakımından markanın kullanılması zorunluluğunun 10.01.2022 yılında başlayacağını ifade etmiş ve davalı fiillerinin davacının marka haklarını ihlal ettiğinin, marka tecavüzü ve haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, “…” ibaresinin alan adı olarak kullanımının, işlerliğinin men ve ref’ine, davacının uğramış olduğu zararların hesaplanarak 5.000 TL manevi ve 5.000 TL maddi tazminatın 22.12.2016 tarihli ve 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) m.151/2,b uyarınca hesaplanarak davalıdan tahsiline karar verilmesini, Ankara … FSHHM’nin E.2017/249 sayılı dosyasının bekletici mesele yapılması talebinin reddine karar verilmesini talep ve dava etmiş, duruşmada da dilekçesini aynen tekrar etmiştir.
Davacı taraf 08/09/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 100.000 TL.ye çıkarmıştır.
SAVUNMA:
Davalı vekili dilekçe ve beyanında ÖZETLE: “…” ibareli markalar ile “…” ibareli markalar arasında karıştırılma ihtimali olmadığını, Ankara … FSHHM’nin D. İş. 2016/12 sayılı dosyasında uyuşmazlık konusu markaların birbirine benzediğine ilişkin herhangi bir tespit bulunmadığını, bu durumun, ileri sürülen delillerin huzurdaki davayı ispata elverişli olmadığını gösterdiğini, 2015/26663 sayılı “BYAD WORLD” ibareli markanın tescilli olduğunu, tescilli markanın kullanımının marka ihlaline sebep olmayacağını, markanın hükümsüz kılınıncaya kadar geçerli olduğunu, bu tescile dayanarak gerçekleşen kullanımların tecavüz ya da haksız rekabet teşkil etmeyeceğini, “…” markasının toplumun her kesimine sunulmayan internet reklamcılığı ve pazarlama hizmetlerinde kullanıldığından karıştırılma ihtimalinin tespitinde bilgilenmiş kullanıcıların dikkate alınması gerektiğini, iddialara mesnet “…” markasının ayırt edici vasfının bulunmadığını “AD” kısaltmasının tüm dünyada “…” anlamına geldiğini, “…” ibresinin de “…” anlamına geldiğini, ilgili sektörde yer alan firmaların ticaret unvanlarında anılan ibareye yer verildiğini, anılan ibarenin davacının tekeline bırakılmasının hukuka aykırı olduğunu, yurt dışında “…” ibarenin davacının tescilinden önce de uzun yıllardır kullanılmakta olduğunu, davacının markayı kendisinin yarattığı iddiasının yerinde olmadığını, USPTO nezdinde tescilli “…” markası olduğunu, bunun yanında yurt dışında tescilli aynı ibareyi içeren 11 adet tescilli marka daha bulunduğunu, TÜRKPATENT kayıtlarında “AD” ön ekiyle başlayan 59 adet marka olduğunu, karıştırılma ihtimaline ilişkinin iddianın kabul edilmesi anlamına gelememek üzere, davacının, davalı tarafından sekiz yılı aşkın süredir kullanılan “…” ibaresinin kullanımını bilmesine rağmen sessiz kaldığını, anılan kullanım bakımından sessiz kalma yoluyla hak kaybının oluştuğunu, davalı tarafından 2009 yılında “…” ibareli marka başvurusunun yapıldığını, davacının bu tarih itibariyle davalının kullanımından haberdar olduğunu, huzurdaki davanın açıldığı 08.08.2017 tarihine kadar herhangi bir dava açılmadığını, “…” ibaresinin kullanımına sessiz kalındığını, Ankara … FSHHM’nin E.2011/281 sayılı dosyasına kayden açılan davanın ise TÜRKPATENT YİDK kararının iptali istemine ilişkin olduğunu, kullanıma uzun süre sessiz kalınması sebebiyle ileri sürülen iddiaların TMK m. 2 hükmü bağlamında da dinlenilemez nitelikte olduğunu, Ankara 2. FSHHM’nin E.2017/249 sayılı dosyasına kayden görülmekte olan davanın, huzurda görülmekte olan dava bakımından bekletici mesele yapılması gerektiğini, zira anılan davanın konusunun davacı markalarının kullanmama nedeniyle iptaline ilişkin olduğunun, bu davanın sonucunun huzurda görülmekte olan davanın akıbetini etkileyeceğini, davacının maddi ve manevi tazminat talep etme hakkı bulunmadığını, zira zararın varlığını ve miktarını ispata elverişli herhangi bir delil sunmadığını, davacının davalıya atfı kabil herhangi bir manevi zararı bulunmadığından manevi tazminat talebinin yerinde olmadığını ifade ederek davanın reddine ve Ankara … FSHHM’nin E.2017/249 sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili duruşmada ayrıca : “Önceki dilekçemi tekrar ederim. Davacı tarafın vergi dairesine müzekkere yazılması talebinin reddini talep ediyorum. SMK’ya göre bu davada uygulanacak zamanaşımı iki yıldır. Bu nedenle 2009-2017 yılları arasındaki vergi kayıtlarının istenmesinin herhangi bir hukuki dayanağı yoktur. Kaldı ki dava dilekçesinde belirtilmeyen delile bu aşamada dayanılmasının herhangi bir dayanağı da yoktur. Sessiz kalma yoluyla hak kaybı iddiamız raporda değerlendirilmemiştir. 23/11/2018 tarihli bilirkişi raporunun 13 ve 14. Sayfasında kabul edildiği üzere davacı taraf 2009 başvuru tarihli müvekkil markasına itiraz ederek müvekkil markasından haberdar olmuştur. Ancak huzurdaki dava 2017 yılında ikame edilmiştir. Bu nedenle dava açmak için gereken makul sürenin geçtiği kanaatindeyiz. Bu nedenle sessiz kalma yoluyla hak kaybı itirazımızı tekrar ederim. Ayrıyeten sayın mahkemenizin 2016/328 Esas sayılı dosyası davacı tarafın google v.l.c şirketine karşı ikame etmiş olduğu tazminat davası davacının dava açmak için gereken makul süreyi geçirdiği ve bu nedenle sessiz kalma yoluyla hak kaybına uğradığı gerekçesi ile reddedilmiştir. Bu nedenle sayın mahkemenizin 2016/328 Esas sayılı dosyasının huzurdaki dava dosyası arasına alınarak incelenmesini talep ederim. ” şeklinde ;
Davalı asıl da duruşmada: ” Google ile işbirliği yaparak çalışıyorum. Davacı tarafın google ile davası vardı. Avukatımın dosyaya sunduğu yazılı beyan dilekçelerini aynen tekrar ederim.” şeklinde beyanda da bulundukları görülmüştür.

MUHAKEME:HMK kapsamında “Yazılı Yargılama Usulü ” uygulanmıştır.
Davanın mahiyeti internette reklamcılık faaliyetine ilişkin olduğundan, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 156/3 maddesine göre davalı tarafın yetki itirazının reddine karar verilmiştir.
Davalı taraf vekilinin hak düşürücü süre konusundaki itirazı değerlendirilerek bu itirazın reddine ayrıca karar verilmiştir.

6769 sayılı SINAİ MÜLKİYET KANUNU (10/01/2017 yürürlük)
Madde 29 ” (1) Aşağıdaki fiiller marka hakkına tecavüz sayılır:
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7 nci maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
(Madde 7- (1) Bu Kanunla sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir.
(2) Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibinin, izinsiz olarak yapılması hâlinde, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep etme hakkı vardır:
a) Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması.
b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
c) Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması.
(3) Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir:
a) İşaretin, mal veya ambalajı üzerine konulması.
b) İşareti taşıyan malların piyasaya sürülmesi, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi, bu amaçlarla stoklanması veya işaret altında hizmetlerin sunulması ya da sunulabileceğinin teklif edilmesi.
c) İşareti taşıyan malın ithal ya da ihraç edilmesi.
ç) İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması.
d) İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bağlantısı olmaması şartıyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ya da benzeri biçimlerde kullanılması.
e) İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması.
f) İşaretin hukuka uygun olmayan şekilde karşılaştırmalı reklamlarda kullanılması.
(4) Markanın sahibine sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayım tarihi itibarıyla hüküm ifade eder. Ancak marka başvurusunun Bültende yayımlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmiş olması hâlinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeniyle başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkilidir. Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayımlanmasından önce karar veremez.
(5) Marka sahibi, üçüncü kişiler tarafından dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içinde, markasının aşağıda belirtilen biçimlerde kullanılmasını engelleyemez:
a) Gerçek kişilerin kendi ad veya adresini belirtmesi.
b) Malların veya hizmetlerin türüne, kalitesine, miktarına, kullanım amacına, değerine, coğrafi kaynağına, üretim veya sunuluş zamanına ya da diğer niteliklerine ilişkin açıklamalarda bulunulması.
c) Özellikle aksesuar, yedek parça veya eşdeğer parça ürünlerinde, malın ya da hizmetin kullanım amacının belirtilmesinin gerekli olduğu hâllerde kullanılması.)
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği hâlde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak, başka bir şekilde ticaret alanına çıkarmak, ithal işlemine tabi tutmak, ihraç etmek, ticari amaçla elde bulundurmak veya bu ürüne dair sözleşme yapmak için öneride bulunmak.
ç) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek,
(2) 19 uncu maddenin ikinci fıkrası hükmü tecavüz davalarında def’i olarak ileri sürülebilir. Bu durumda kullanıma ilişkin beş yıllık sürenin belirlenmesinde dava tarihi esas alınır.” hükmü;

6102 sayılı TÜRK TİCARET KANUNU (14.02.2011 tarihli yayınlanan);
Madde 54 “(1) Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır.
(2) Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.”
Madde 55 “(1) Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin başlıcalarıdır:
a) Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar
b) Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek;
c) Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanmak;
d) Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek;
e) İş şartlarına uymamak;
f) Dürüstlük kuralına aykırı işlem şartları kullanmak.; ” hükmü yer almaktadır.

SMK anlamında iltibastan bahsedebilmek için ;
Her iki taraf markasının AYNI işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) BENZERLİĞİ olması,
Her iki taraf markasının benzer işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) AYNIYETİ olması,
Her iki taraf markasının BENZER işareti taşımaları yanında kapsamlarındaki emtia(mal/hizmet) BENZERLİĞİ olması, ihtimali aranır.
Markaların karıştırılmasından söz edebilmek için ise , dava konusu marka ile itiraza mesnet marka/markalar arasında hedef tüketici kitlesi (orta düzeydeki) yönünden markaların “görsel”, “işitsel” ve “kavramsal” özellikleri dikkate alarak genel ve bütünsel açıdan benzerlik ihtimali olması , yine tescilli marka ile tescil olunmak istenen işaret arasında markayı taşıyan her iki ürünün işletmesel kökeninin aynı veya birbirleriyle bağlantılı (idari-ekonomik) işletmeler tarafından üretilmiş olabileceği noktasında bağlantı kurulması (ilişkilendirilme) ihtimalinin bulunması gerekir. Karıştırılma kavramının varlığı için “somut bir karıştırma” eyleminin varlığı şart olmayıp böyle bir tehlikenin varlığı dahi yeterli olacaktır.

DELİLLER ve DEĞERLENDİRME:
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; davacı iddiaları yönünden; …, … tescil sayılı “…” ibareli tescilli markaların davalı tarafça kesin yargı kararlarına aykırı olarak iltibas oluşturacak tarzda ve kötü niyetli 35, 42.sınıflarda “…” şeklinde reklamcılık faaliyetinde bulunduğu iddiasına bağlı marka tecavüzü ve haksız rekabet oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise tespit, men, ref, ortadan kaldırılması, maddi manevi tazminat gerekip gerekmediği, davalı iddiaları yönünden; davacı markası ile davalının kullanımının iltibas oluşturmadığı, davacı markasının ayırt ediciliği olmadığı, tanımlayıcı olduğu, sessiz kalma suretiyle hak kaybına uğranıldığı, davalının kullanılan ibare üzerinde tescilli markaları bulunduğu, davacı markalarının iptali istemli açılan dava yönünden bekletci mesele yapılması gerektiği iddialarının yerinde ve doğru olup olmadığı noktasında olduğu anlaşılmıştır.
Davalı vekili tarafından 27/11/2018 havale tarihli uyaptan gönderilen dilekçeyle cevap dilekçesini ıslah ettiğini ve buna göre davacı tarafın mesnet markalarının kullanılmadığı def’ini ileri sürdüğü görülmüştür.
Davalı vekilinin ıslah dilekçesi davacı tarafa (vekiline) tebliğ edilerek …, 2009/31088 ve 2011/58407 sayılı markaların davanın açıldığı 07/08/2017 tarihinden geriye yönelik son 5 yıl içerisinde kullanıldığına dair delil ve belgelerin 2 haftalık kesin süre içerisinde sunulması gerektiği yönünde ara karar verilmiştir.
Davacıya ait … sayılı “…” ibareli 35,41,42.nci sınıflarda 10/03/2004 tarihinde tescil edilen ve 19.12.2022 tarihine kadar koruması devam eden markası olduğu tespit edilmiştir.
Yine davacıya ait; 2009/31088 Sayılı “…” ibareli 11,16,38.nci sınıflarda 20/05/2010 tarihinde tescil edilen ; 2011/58407 Sayılı “…” ibareli 27,28.nci sınıflarda 20/05/2010 tarihinde tescil edilen ; dava tarihlerinde koruması devam eden markaları olduğu tespit edilmiştir.
Ankara … FSHHM’nin 2016/180 Esas sayılı dosyasının markanın iptaline ilişkin bu davanın davalısı tarafından bu davanın davacısına yönelik açılan dava Anayasa Mahkemesinin iptal kararına bağlı karar verilmesine yer olmadığı şeklinde 02/03/2017 tarihinde karar verildiği, Ankara … FSHHM’nin 2017/249 Esas sayılı dava dosyasının ise Era Grup firması tarafından bu davanın davacısı aleyhine 16 ayrı markanın kullanmama nedeniyle iptali istemine ilişkin dava açıldığı, 16 ayrı marka içerisinde bu dosyaya konu olan davacının … – 2009/31088 sayılı mesnet markalarının da dava konusu edildiği, kısa kararda mahkememizde dava konusu edilen davacı tarafa ait 3 ayrı markadan … sayılı markanın bazı hizmetler yönünden 11/03/2009 tarihinden itibaren iptaline, 2009/31088 sayılı markanın 21/05/2015 tarihinden geçerli olmak üzere iptaline karar verildiği görülmüştür.

Davacı Markası Davalı Kullanımı
… …
www…com.tr

Bilirkişiden alınan 14/03/2019 tarihli raporda ÖZETLE; “1) Davalı adına kayıtlı internet alan adının, davalının kurucusu ve ortağı olduğu Şirket’in ticaret unvanının, davalının fiili kullanımlarının davacı adına tescilli … sayılı markaya tecavüz oluşturduğu, belirtilen kullanımların davacının iddialarına mesnet diğer markalarına tecavüz oluşturmadığı,
2) Davalı adına kayıtlı internet alan adının, davalının kurucusu ve ortağı olduğu Şirket’in ticaret unvanının, davalının fiili kullanımlarının davacı aleyhine haksız rekabet oluşturduğu,
3) Davacının … sayılı marka bakımından çekişme konusu hizmetlerde markayı kullanma yükümlülüğünü yerine getirdiği,
4) Heyetimizde muhasip bilirkişi olmadığı için maddi zararın hesaplanamayacağı,
5) Manevi zararın varlığının ve miktarının tespitinin bilirkişilerin yetkileri dışında olması nedeniyle bu konuda değerlendirme yapılamayacağı, ” şeklinde ;
Aynı bilirkişi heyetine mali müşavir edilerek alınan 16/07/2019 tarihli EK raporda ÖZETLE; “davalı vekili tarafından davalıya ait ticari kayıtların dosyaya sunulmaması nedeniyle SMK m.151/2,b hükmüne göre yoksun kalınan kazancın hesaplanmasının mümkün olmadığı, görüş ve kanaatine ulaşılmıştır. ” şeklinde;
Mali müşavirin de yer aldığı bilirkişi heyetinden alınan 21/02/2020 tarihli EK raporda ÖZETLE; “Davalı … (… BİLİŞİM)’ın 2013-2017 yılları arasında elde etmiş olduğu tüm kazancın davacıya ait ‘‘…’’ markasını kullanmaktan kaynaklı olduğu düşünüldüğünde Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) 151/2-b maddesi uyarınca davalının elde ettiği net kazancının 165.953,48 TL olduğu, ” şeklinde ifade edilmiştir.
Bu davanın 07.08.2017 tarihinde açıldığı, dosyaya sunulan Ankara … FSHHM’nin 24.09.2020 tarihli ve E.2017/249, K.2020/262 tarihli kararı ile davacının bir kısım markalarının, bir kısım mallar ve hizmetler yönünden dava tarihinden önceki dönemi kapsar şekilde iptaline karar verildiğinden iptal edilen davacı markalarının, bu davaya konu olan mallar ve hizmetler ile çakışıp çakışmadığı konusunda ek bilirkişi raporu alınması yönüne gidilmiştir.
Bu kapsamda mali müşavirin de yer aldığı bilirkişi heyetinden alınan 07.12.2020 tarihli EK raporda ÖZETLE;”Heyetimizce hazırlanan önceki raporlarda, davalı kullanımlarının, davacının iddialarına mesnet markalarından yalnız … sayılı markasına tecavüz oluşturacağı değerlendirmiştir. Bu yönüyle Ankara 2. FSHHM’nin 24.09.2020 tarihli ve E.2017/249, K.2020/262 sayılı kararı ile davacı adına tescilli olan ve iptaline karar verilen markalardan … sayılı olanlar dışındakilerin somut uyuşmazlıktaki tespitlerimize herhangi bir etkisi bulunmamaktadır.
Davalı kullanımlarının davacının … sayılı markasına tecavüz oluşturduğuna ilişkin değerlendirmelerimizin sebebi; anılan markanın kapsamında, 35. sınıftaki “… acentesi hizmetleri, ilan büroları hizmetleri, televizyon, radyo, posta ile … ve ilan hizmetleri, ilan sütunlarının hazırlanması hizmetleri, … malzemelerinin dağıtımı hizmetleri, ticari ve … amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, … ve satış amaçlı modellik hizmetleri, pazarlama çalışmaları hizmetleri, pazarlama ile ilgili bilgilendirme hizmetleri, satışı arttırma (promosyon) hizmetleri, vitrin süsleme ve düzenleme hizmetleri, anket hizmetleri, halkla ilişkiler hizmetleri”nin yer almasıdır. Ankara … FSHHM’nin 24.09.2020 tarihli ve E.2017/249, K.2020/262 sayılı kararı incelendiğinde, … sayılı markanın, diğer bazı hizmetler yanında, yukarıda belirtilen hizmetlerden yalnız “… ve satış amaçlı modellik hizmetleri” ile “vitrin süsleme ve düzenleme hizmetleri, anket hizmetleri” bakımından iptal edildiği anlaşılmaktadır. … sayılı markanın kapsamında varlığını sürdüren “… acentesi hizmetleri, ilan büroları hizmetleri, televizyon, radyo, posta ile … ve ilan hizmetleri, ilan sütunlarının hazırlanması hizmetleri, … malzemelerinin dağıtımı hizmetleri, ticari ve … amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, pazarlama çalışmaları hizmetleri, pazarlama ile ilgili bilgilendirme hizmetleri, satışı arttırma (promosyon) hizmetleri, halkla ilişkiler hizmetleri” dikkate alındığında, davalı kullanımlarının, davacı adına tescilli … sayılı marka bakımından tecavüz oluşturmaya devam ettiği değerlendirilmektedir. Bir başka ifadeyle Ankara … FSHHM’nin 24.09.2020 tarihli ve E.2017/249, K.2020/262 sayılı kararının önceki değerlendirmelerimizi değiştirmemize neden olacak herhangi bir etkisi bulunmamaktadır.” şeklinde ifade edilmiştir.
Davalı taraf vekilinin yeni heyetten rapor alınması talebi HMK 30 uncu maddesi kapsamında ele alınıp değerlendirildiğinde sunulan tüm raporlar denetlenebilir, içeriği de ihtisas mahkemesi hakimliğince olumlu veya olumsuz değerlendirilebilir nitelikte bulunarak yargılamanın gereksiz uzamaması için bu talebin reddine karar verilmiştir.

GEREKÇE ;
Tarafların iddia ve savunması , sunulan ve celbedilen deliller, marka tesçil belgeleri , davalı taraf kullanımı, Vergi dairesi yazısı, bilirkişi heyet raporu ve ek raporları ile dosya bütünü ile incelendiğinde;
Davacı taraf …, … sayılı “…” ibareli tescilli markalarının iltibas oluşturacak şekilde ve kötüniyetli olarak davalı tarafça 35, 42.sınıflarda “…” şeklinde reklamcılık faaliyetinde bulunulduğundan marka tecavüzü ve haksız rekabet oluştuğunu iddia etmektedir.
Davacı taraf başlangıçta (SMK) 151/2-b maddesi uyarınca davalının elde ettiği net kazanc seçeneğini tercih ederek 5.000 TL. Maddi ve 5.000 TL. Manevi tazminat talebinde bulunduğu, ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 95.000 Tl arttırdığı görülmüştür.
Davacı tarafın yukarıda belirtildiği gibi …, 2009/31088, 2011/58407 sayılı “…” ibareli tescilli markaları bulunduğu tespit edilmiştir.
Önceki tescilli bir marka ile sonraki tarihli şekilde kullanılan marka arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede görsel, sescil ve anlamsal benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınmakla beraber münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin de nazara alınarak belirlenmesi gerektiğinden hareketle;
Davacı tarafın … sayılı “…” ibareli tescilli markası ile davalı tarafın “… ve www…com.tr” biçimindeki kullanımı arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve sesçil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek, karıştırılma ihtimali doğuracak derecede bir benzerlik bulunduğu , nitekim benimsenen bilirkişi raporlarında da bu husus ” Davalı adına kayıtlı internet alan adının, davalının kurucusu ve ortağı olduğu Şirket’in ticaret unvanının, davalının fiili kullanımlarının davacı adına tescilli … sayılı markaya tecavüz oluşturduğu, Davalı adına kayıtlı internet alan adının, davalının kurucusu ve ortağı olduğu Şirket’in ticaret unvanının, davalının fiili kullanımlarının davacı aleyhine haksız rekabet oluşturduğu, Davacının… sayılı marka bakımından çekişme konusu hizmetlerde markayı kullanma yükümlülüğünü yerine getirdiği, ” şeklinde de ifade edildiği, davacının … sayılı markasının kapsamında kalan ( dava aşamasında davacı tarafın … dahil bazı markalarının iptali Ankara … FSHHM’de konu edilmekle beraber Ankara … FSHHM’nin 24.09.2020 tarihli ve E.2017/249, K.2020/262 sayılı kararı kapsamı dışında kaldığı bilirkişi raporu ile anlaşılan ) yine bilirkişi raporunda geçen“… acentesi hizmetleri, ilan büroları hizmetleri, televizyon, radyo, posta ile … ve ilan hizmetleri, ilan sütunlarının hazırlanması hizmetleri, … malzemelerinin dağıtımı hizmetleri, ticari ve … amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, pazarlama çalışmaları hizmetleri, pazarlama ile ilgili bilgilendirme hizmetleri, satışı arttırma (promosyon) hizmetleri, halkla ilişkiler hizmetleri” dikkate alındığında, davalı kullanımlarının, davacı adına tescilli … sayılı marka bakımından tecavüz oluşturduğu ve haksız rekabet oluşturduğu şeklinde görüş ve kanaate aynı gerekçelerle iştirak edilerek davalı eyleminin SMK 7 ve 29.ncu kapsamında marka tecavüzü, TTK 54 ve devamı maddesi kapsamında da haksız rekabet teşkil ettiği sonucuna varılarak , Davanın kabulü ile ;
“Davalı taraf eyleminin davacıya ait … sayılı tescilli markaya tecavüz ve Türk Ticaret Kanunun kapsamında da haksız rekabet oluşturduğunun tespitine,
Davalı tarafın marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturan eylemlerinin İnternet ortamı dahil her türlü şekilde men’ine, ref’ine, ortadan kaldırılmasına,
Davacı tarafça talep edilen 100.000 TL maddi tazminatın (5.000 TL’lik kısmı dava tarihinden 95.000 TL’lik kısmı 08/09/2020 olan ıslah tarihinden itibaren yürütülecek) yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, ( bilirkişi heyet raporunda maddi tazminat “Davalı … (… BİLİŞİM)’ın 2013-2017 yılları arasında elde etmiş olduğu tüm kazancın davacıya ait ‘‘…’’ markasını kullanmaktan kaynaklı olduğu düşünüldüğünde Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) 151/2-b maddesi uyarınca davalının elde ettiği net kazancının 165.953,48 TL olduğu, ” şeklinde hesap edilmiş ise de talep 100.000 TL olduğundan taleple bağlı kalınarak bu miktara hükmedilmiştir.)
Davacı tarafça talep edilen 5.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yürütülecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp, davacıya verilmesine, ( bu oran belirlenirken davalı tarafın marka tecavüzü ve haksız rekabet eylemi nedeniyle davacının … tesçilli markasının kapsamındaki hizmetlerden müşteri potansiyelinde yaratabileceği zararın davacı üzerindeki olumsuz etki / zarar oranı dikkate alınıp takdiren tayin edilmiştir.) ” şeklinde hüküm oluşturulmuştur.

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE,
2-Davalı taraf eyleminin davacıya ait … sayılı tescilli markaya tecavüz ve Türk Ticaret Kanunun kapsamında da haksız rekabet oluşturduğunun TESPİTİNE,
3-Davalı tarafın marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturan eylemlerinin İnternet ortamı dahil her türlü şekilde MEN’ine, REF’ine, ORTADAN KALDIRILMASINA,
4-Davacı tarafça talep edilen 100.000 TL maddi tazminatın (5.000 TL’lik kısmı dava tarihinden 95.000 TL’lik kısmı 08/09/2020 olan ıslah tarihinden itibaren yürütülecek) yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça talep edilen 5.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yürütülecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp, davacıya verilmesine,
6-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 7.172,55 TL maktu karar harcından peşin alınan 170,78 TL’nin düşümü ile bakiye 7.001,77 TL’nin davalıdan tahsiliyle Hazine’ye gelir kaydına,
7-AAÜT uyarınca manevi tazminat uyarınca 13.450,00 TL, maddi tazminat uyarınca 5.000 TL, diğer istemler yönünden 5.900,00 TL olmak üzere 24.350,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
8-Davacının yaptığı; 2.800 TL bilirkişi ücreti, 209,80 TL tebligat ücreti, 170,78 TL ilk harç masrafı olmak üzere toplam 3.180,58 TL yargılama giderinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,
9-Karar kesinleştiğinde arta kalan gider avansının taraflara iadesine,
Dair verilen karar davacı asıl ile davalı vekilinin yüzüne karşı, davacı vekilinin yokluğunda 6100 sayılı HMK 341 ila 345 inci maddesine göre tebliğden itibaren 2 haftalık süre içinde mahkememiz aracılığı ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf kanun yoluna dilekçe ile başvurulabileceğine yönelik karar okunup açıklandı. 29/03/2021

Katip … Hakim …
E. İmzalıdır. E.İmzalıdır.