Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/473 E. 2023/555 K. 10.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2023/473 Esas – 2023/555
T.C.
ANKARA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YETKİSİNİ KULLANAN MAHKEMEMİZCE VERİLEN KARAR

ESAS NO : 2023/473 Esas
KARAR NO : 2023/555

HAKİM : …
KATİP :…

DAVACI :…
DAVALI :…

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/02/2023
KARAR TARİHİ : 10/07/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/07/2023

Mahkememizde görülmekte bulunan tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılamasının sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacıya ait 06 S 5671 plakalı araca, davalı sigorta şirketi nezdinde 69770621 poliçe numaralı İMMS ile sigortalı olan … plakalı araç 23.11.2018 tarihinde maddi hasar verdiğini, … plakalı araç sürücüsü %100 kusuruyla kazanın meydana gelmesine sebep olduğunu, yaşanan kaza nedeni ile davacının aracı hasarlandığını, söz konusu zararın 36.000,00 TL’lik kısmı ZMMS teminat limitleri dahilinde dava dışı… Sigorta’dan tahsil edildiğini, kalan bakiye hasar tazminatının tahsili için İMMS sigorta şirketi olan …Sigorta A.Ş.’ne karşı Sigorta Tahkim Komisyonu nezdinde dava yoluna gidildiğini, munzam zarar, borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı, alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda ortaya çıkan ve oluşan durum arasındaki farktır. Borçlu para borcunun vadesinde ödemediğinde ( temerrüt ) oluştuğunda sözleşme veya yasada belirlenen “gecikme faizi” ödeme yükümü altına girer. Bu durumda BK’nın 103. Maddesi uyarınca alacaklının mutlak ve tartışmasız bir zarara uğradığı kabul edilmektedir. O nedenle alacaklıya, uğradığı zararı ispat yükümü verilmeksizin, en önemlisi borçlunun kusuru olup olmadığı araştırılmaksızın yasa gereği kabul edilen zararı giderme hakkı tanındığını, İlgili kaza, davalı sigorta şirketi tarafından ihbar tarihi ile öğrenilmiş olup süreç kötü niyetli olarak davalı yan tarafından sürüncemede bırakıldığını, davacının yaşamış oluğu hak kaybı, davalı sigorta şirketince ödenmemesi neticesinde, davacının gerek iş hayatında gerekse sosyal hayatında refah seviyesini aşağı çekmek zorunda kaldığını, davacıya ait aracın güncel değerinin 780.000,00 TL olarak kabul edilmesi gerektiğini, davacının aracının 23.11.2018 tarihli kaza öncesi rayiç değeri 170.000,00 TL olarak belirlenmiş, hurdası 85.000,00 TL üzerinden davacıya bırakıldığını, davacıya ödenmesi gereken zarar aracın 1/2 değeri olan 85.000,00 TL belirlendiğini, zarara sebep olan dava dışı HDİ sigortadan ZMMS poliçe limiti olan 36.000,00 TL tahsil edilmiş huzurdaki davalıdan 49.000,00 TL ise 2022 yılında ancak tahsil edilebildiğini belirterek bunun yanında davacının zararı somut şekilde de ortaya çıkmış, kaza sonrasında kendi aracının emsalinde bir araç satın alamamış ve 15.10.2020 tarihinde 06 GC 2308 plakalı peugeot marka bir aracı 254.000,00 TL’ye satın aldığını, davacı hem aracından daha düşük model bir aracı almak zorunda kalmış hem de alacağının üzerine daha fazla ücret koyarak söz konusu aracı satın alabildiğini beyanla munzam zarar tazminat talebimize ilişkin şimdilik 100,00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tarafımıza ödenmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA
Davalı tarafa henüz dava dilekçesi ve tensip zaptının tebliğ edilmediği, davalı tarafça cevap dilekçesi sunulmadığı görüldü.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE/
Dava, trafik kazası neticesinde aracın hasarlanması nedeniyle, davalıdan İMMS kapsamında talep edilen tazminatın geç ödendiğinden bahisle munzam zarar nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
Davacı yanın dava dilekçesindeki talebi nitelik itibariyle alacak taleplerine ilişkindir. Eldeki dava 03.02.2019 tarihinden sonra açılmış olmakla, ticari bir dava olarak zorunlu arabuluculuğa tabi olup, arabulucuya başvurmak ve süreç tamamlandıktan sonra dava açılması hususu ve buna uyulmaması HMK’nin 114/2. maddesinde belirtilen “diğer dava şartlarına aykırılık” olarak davanın usulden reddi sebebidir.
Mahkemenin davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi için varlığı veya yokluğu gerekli olan hallere dava şartı denir. Dava şartları, dava açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esası hakkında inceleme yapabilmesi için gerekli olan şartlardır. Buna davanın dinlenebilmesi şartları da denilmektedir. Dava şartlarından biri olmadan açılan dava da açılmış (var) sayılır, yani derdesttir. Ancak mahkeme, dava şartlarından birinin bulunmadığını tespit edince, davanın esası hakkında inceleme yapamaz, bu durumda davayı dava şartı yokluğundan (usulden) reddetmekle yükümlüdür. Dava şartlarının bulunup bulunmadığı davada hakim tarafından re’sen gözetilir. Taraflar bir dava şartının noksan olduğu davanın görülmesine muvafakat etseler bile, hakim davayı usulden reddetmekle yükümlüdür.
6100 sayılı HMK’nın 114/1 maddesinin birinci fıkrasında, tüm davalar bakımından geçerlilik taşıyan dava şartlarının neler olduğu hususu açıkça hükme bağlanmış, HMK 114/2 maddesinde ise, diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümlerin ise saklı olduğu belirtilmiştir.
7155 Sayılı Kanun ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen ve 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 5/A maddesi ile getirilen “Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.” hükmü uyarınca konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkındaki ticari davalarda dava açmadan önce arabuluculuğa başvurmak zorunlu hale gelmiş, yani arabuluculuğa başvurmak dava şartı haline getirilmiş bulunmaktadır.
Yukarıda belirtilen yasal mevzuat hükümleri doğrultusunda gerçekleşen somut olay değerlendirildiğinde;
Dava dilekçesi içeriğine göre, davacı, davalıdan trafik kazası nedeniyle munzam zarar tazminat talep etmektedir. Davacının anılan talebi, kanunda düzenlenen alacak talebi kapsamından kalmakta olup, davanın 7155 Sayılı Kanun ile 6102 sayılı TTK’na eklenen 5/A maddesinin yürürlük tarihi olan 01/01/2019 tarihinden sonra açılmış olduğu ve dava açılmadan arabuluculuğa başvurulmadığı anlaşıldığından HMK 114/2 maddesi yollaması, TTK 5/A maddesi gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-HMK. 114/2. maddesi yollaması ile TTK 5/A maddesi gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine,
2-Yeterince harç alındığından harç ikmaline yer olmadığına,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmının HMK’nun 333.maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde, davacıya iadesine,
Dair; tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinden karar verildi. 10/07/2023

Katip …
E-imzalı.

Hakim …
E-imzalı.