Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/874 E. 2023/242 K. 24.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/874 Esas – 2023/242
T.C.

4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YETKİSİNİ KULLANAN MAHKEMEMİZCE VERİLEN KARAR

ESAS NO : 2022/874 Esas
KARAR NO : 2023/242

HAKİM :….
KATİP ….

DAVACI : ….
DAVALI :
DAVALI ….
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 23/03/2018
KARAR TARİHİ : 24/03/2023
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 30/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili, 22/02/2017 tarihinde meydana gelen kazada davalıların işleteni, sürücüsü ve trafik sigortacısı olduğu halk otobüsünde yolcu olan davacının sürücünün ani fren yapması nedeniyle düşerek yaralandığını ileri sürerek tedavi gideri ve işgücü kaybı zararı nedeni ile 4.000,00 TL maddi ve 15.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan sigorta şirketleri maddi tazminattan sorumlu olmak üzere tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
24/01/2020 tarihli bedel artırım dilekçesi ile tedavi giderini 3.775,00 TL, geçici işgücü kaybı tazminatını 11.608,18 TL, sürekli işgücü kaybı tazminatını 13.629,99 TL olarak artırmıştır.

CEVAP:
Davalı sigorta şirketi vekili, davacının kaza nedeniyle uğradığı gerçek zararın ancak sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sigorta şirketinden talep edilebileceği savunularak davanın reddini istemiştir.
Davalı …vekili, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı adına dava dilekçesi tebliğ edilmiş davaya yanıt vermemişlerdir.
DELİLLER:
-Ceza Dosyası,
-Sigorta poliçesi,
-Sağlık Raporu
-Bilirkişi raporu.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, trafik kazasından kaynaklanan yaralanmaya bağlı işgücü kaybı tazminatı, tedavi gideri ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
22.07.2017 tarihinde düzenlenen kaza tespit tutanağına göre, sürücü … yönetimindeki halk otobüsünün aniden yavaşlaması nedeniyle araç içinde yolculuk ayapan davacının düşerek yaralandığı belirtilmiştir.
Davalı sigorta şirketi tarafından düzenlenen trafik sigorta poliçesinin incelenmesinde aracın otobüs olduğu, 20.06.2016-20.06.2017 tarihleri arasında teminat sağladığı, teminat limitinin 310.000,00 TL olduğu görülmüştür.
Davacının kaza sonrasında meydana gelen yaralanması nedeniyle işgücü kaybı olup olmadığının belirlenmesi için alınan raporda, HÜTF Adli Tıp ABD Başkanlığı tarafından düzenlenen 08.02.2019 tarihli raporda davacının kaza nedeni ile 9 ay geçici işgöremez halde kaldığı ve % 3 oranında sürekli işgücü kaybına uğramadığı belirtilmiştir.
… 34. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/563 Esas-2018/28 Karar sayılı dosyasında dava konusu kaza ile ilgili yapılan yargılama sonunda araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu kabul edilerek karar verilmiştir.
Davalı araç sürücüsünün kusur oranının belirlenmesi için bilirkişi raporu alınmış kusur konusunda uzman makine mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen 17.06.2019 tarihli raporda davalı sürücünün dikkatsiz şekilde kullandığı yolcu otobüsünü aniden yavaşlatarak araç içinde bulunan yolcuların düşmesine neden olması eyleminde tam kusurlu olduğu belirtilmiş, rapor dosya kapsamındaki delillere uygun olduğundan hükme esas alınmıştır.
Davacının iyileşme sürecindeki tedavi giderinin belirlenmesi için sunulan tedavi faturaları değerlendirilmiş, kazadan sonra ve kaza ile ilgili olduğundan bilirkişi tarafından da denetimi yapılarak, sunulan tedavi gideri toplamı 3.775,00 TL’nin yaralanmanın ve tedavinin niteliği dikkate alınarak olağan ve zorunlu tedavi gideri kapsamında kabul edilebileceği anlaşıldığından tedavi gideri isteminin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesi delaletiyle 85. maddesine göre, davalı trafik sigortacısı sigortalı aracın işletilme halinde neden olduğu zararları teminat altına almaktadır. Davacının, davalıların işleteni, sürücüsü ve trafik sigortacısı olduğu aracın neden olduğu kazada 9 ay geçici ve % 3 oranında sürekli işgücü kaybına uğrayacak şekilde yaralandığı anlaşılmıştır.
Davacının işgücü kaybı zararının belirlenmesi için bilirkişi raporu alınmış, bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, davacının kaza ve poliçe düzenleme tarihinde geçerli genel şart hükümleri dikkate alınarak TRH-2010 yaşam tablosunda ve asgari ücret düzeyinde elde edeceği gelire göre talep edebileceği geçici işgücü kaybı tazminatının 11.606,18 TL, sürekli işgücü kaybı tazminatının 13.629,99 TL olduğu belirtilmiş, rapor doğru verilerle denetime elverişli olacak biçimde hazırlandığından hükme esas alınmıştır.
TBK’nın 56. maddesi uyarınca davacının meydana gelen kaza sonrasında yaralandığı kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunmadığı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alındığında, davalı sürücünün tam kusurlu olduğu da gözetilerek 8.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve Mehmet Topal’dan tahsiline karar vermek gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle maddi tazminat isteminin kabulüne, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne dair mahkememizce 13/03/2020 tarihinde karar verilmiştir.
Verilen bu karara karşı gidilen yasa yolu incelemesi neticesinde mahkememiz kararı … Bölge Adliye Mahkemesi 35. HD’nin 07/12/2022 tarih, 2022/383 Esas-2022/533 Karar sayılı ilamı ile “… davanın taşıma sözleşmesinden kaynaklanan tazminat davası olduğu anlaşılmaktadır. Taşıma sözleşmesi 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda düzenlenmiş ise de, 28.05.2014 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/k maddesinde tüketici; “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi”, 3/ı maddesinde tüketici işlemi ise; “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” olarak tanımlanmıştır. Aynı Kanunun 73/1. maddesinde, tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve 6502 sayılı kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğine değinilmiştir. HMK’nın 1. maddesinde, görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu, mahkemece yargılamanın her aşamasında resen gözetileceği belirtilmiştir. Ayrıca HMK’nın 114/1-c maddesi gereğince mahkemenin görevli olması dava şartları arasında sayılmış olup, HMK’nın 115. maddesi hükümleri gereğince dava şartlarının mevcut olup olmadığı, yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen dikkate alınması gereken hususlardandır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 30. maddesinde usul ekonomisi ilkesi düzenlenmiş, hâkimin, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlü olduğu belirtilmiştir. Aynı Kanun’un 57. maddesinde “ihtiyari dava arkadaşlığına” yer verilmiş, 166/4. maddesinde “davaların aynı veya birbirine benzer sebeplerden doğması ya da biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması durumunda, bağlantının varsayılacağı” hükme bağlanmıştır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 61. maddesinde ise “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde aralarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır” düzenlemesine yer verilmiştir. Somut olayda, davanın açıldığı tarih itibariyle 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un yürürlükte olduğu, davacının ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket etmesi nedeniyle tüketici, dava konusu taşıma işleminin de tüketici işlemi sayıldığı, buna göre yukarıda belirtilen yasa hükümleri uyarınca işbu davaya bakma görevinin tüketici mahkemesine ait bulunduğu açıktır. Dava konusu olayda davalı sigorta şirketi ile davacı arasındaki uyuşmazlığı inceleme görevi ticaret mahkemesine ait ise de işbu dava, taşıyan olan diğer davalıya ve sürücüye karşı birlikte açılmıştır. Bu durumda davalılar arasında bağlantı olduğu, biri hakkında verilecek kararın diğerini etkileyeceği de muhtemeldir. Hal böyle olunca usul ekonomisi, daha isabetli bir karar verilmesi ve davaların makul bir süre içinde bitirilmesi yükümlüğü açısından, davaların birlikte görülmesi gereklidir. Ayrıca davalı sigorta şirketi hakkındaki davanın da ticaret mahkemesine göre daha özel nitelikteki tüketici mahkemesinde görülmesi, göreve ilişkin usul kurallarına da uygun düşecektir. Bu durumda davanın, davacı yolcunun, davalı-sürücü … idaresinde bulunan davalı-işleten Mehmet Topal’a ait olan özel halk otobüsünün tek taraflı trafik kazası yapması sonucunda yaralanmasından doğan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olması, taraflar arasındaki ilişkinin taşıma sözleşmesinden kaynaklanması ve davacının da tüketici vasfına sahip olması, davacı yolcu ile davalı taşıyan arasındaki temel ilişki olan taşıma sözleşmesinin dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında kalması nedeniyle, davaya bakma görevinin Tüketici Mahkemesine ait olması ve uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğinden mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken davanın esasına girilerek karar verilmesi doğru görülmemiştir.” gerekçesi ile kesin olarak kaldırılmıştır.
İstinaf incelemesi sonrası yukarıda yazılı esas numarasına kaydı yapılan işbu dosyanın yürütülen yargılaması sürecinde kesin olarak verilen İstinaf ilamında belirtilen gerekçeler ile davanın göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- HMK’nın 114/1-c.m. delaleti ile 115/2.m. gereğince davanın göreve ilişkin dava şartı yokluğu sebebiyle USULDEN REDDİNE,
2-HMK 20.m. gereğince kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 hafta içerisinde talepte bulunulması halinde dava dosyasının davaya bakmaya … Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine, aksi takdirde davanın açılmamış sayılacağının davacı vekiline ihtarına, (ihtar edildi)
3-Yargılama giderlerinin görevli Mahkeme tarafından değerlendirilerek karara bağlanmasına, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde HMK 331/2.m. gereğince yargılama giderlerinin dosya üzerinden Mahkememiz’ce karara bağlanmasına,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalılar … vekili, davalı …Şirketi vekili ve davalı …’ün yokluğunda, HMK- 341 ve 345.m. gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde verilecek dilekçe ile … Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 24/03/2023

Katip …
E-imzalı.

Hakim ….
E-imzalı.