Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/80 E. 2022/362 K. 26.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. … 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.

4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/80 Esas
KARAR NO : 2022/362

HAKİM :… …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … -…
DAVALI : 1- … – … …
VEKİLLERİ : Av. … ….

DAVA : Alacak (Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/02/2022
KARAR TARİHİ : 26/04/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA :
Davacı vekili, davalılardan Murat ile annesi davalı …’in “… -…” adresinde daha önce işlettikleri “…” isimli şirketin (Kamil Koç isimli otobüs firması adına bilet satışı yaptıkları) adına ve hesabına “borç kaydı ile” …’in davacının kiracısı olmasından kaynaklı tanışıklığı ve samimiyetinden dolayı, parçalı şekilde 200.000TL üzerinde kredi kartları ile farklı tarihlerde ve miktarlarda World, Bonus ve Axess kredi kartları ile borç kaydı ile ödeme yaptığını, borcun bir kısmını ödeyen davalıların, kalan 98.000TL bakiye borç için davacıya 3.3.2019 vadeli 30.000TL bedelli, 10.3.20281 vade tarihli, 20.000TL bedelli borçluları … ve … olan; 15.1.2018 vade tarihli 36.000TL bedelli borçluları … ve …; 16.10.2019 6.000TL bedelli borçlusu Ömer Atabey olan ve son olarak 16.9.2019 vadeli 6.000TL bedelli borçlusu …. olan bonoları alacağı karşılığı verdiğini, davacının vadesi gelen bono borçlularını aradığında, borçlular bonolardan haberdar olmadıklarını ve imzalar kendilerine gösterildiğinde ise imzaların “sahte atıldığını” beyan ettiklerini, bonoların davalılar tarafından sahte imzalar ile düzenlendiğini, bu hususta … Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikayette bulunulduğunu, davacının da bu borca karşılık verilen bonolardan; 03.3.2019 tarihli 30.000TL bedelli borçluları … ve … olan bonoyu, … Batı İcra Müdürlüğü’nün 2021/ 19344 E sayılı dosyasında icra takibine konu ettiğini, borçlu …’in, senette yer alan imzanın kendisine ait olmadığı iddiası ile … Batı … İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2021/ 474 E sayılı dosyasında dava açarak, imzaya itirazda bulunduğunu ve takibin durdurulmasına karar verildiğini, davalıların davacıyı fikir birliği içerisinde zarara uğratmak ve dolandırmak kastı ile hareket ettiklerini, yapılan icra takibine itiraz eden …’in , kendi adına olan ve “…-…” adresinde 312783 Ticaret Sicil No ile Yahya Galip Vergi Dairesinde adına olan … TURİZM ve diğer ticari işlemleri yapması hususunda Altındağ … Noterliğinin 356 yevmiye nolu 09.1.2018 tarihli işlem vekaletini oğlu …’e verdiğini, …’in esasında oğlunun kendisi adına her türlü işlem yapmasına resmi manada yetki de verdiğini, sonrasında da düzenledikleri bonolardan sanki bihabermiş gibi İcra Hukuk Mahkemesinde imzaya itiraz davası açtıklarını, ayrıca dava konusu alacağın yazılı belgeler ile sabit olduğunu, belirterek fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla, alacağın şimdilik 20.000 TL sinin, ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı … vekili , davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı, davaya cevap vermemiştir.
YARGILAMA VE GEREKÇE :
Dava, taraflar arasında var olduğu iddia edilen ödünç sözleşmesi ve buna bağlı olarak düzenlenen bir kısım bonodan kaynaklı alacağın davalılardan tahsili istemine ilişkindir.
Mahkememizce yapılan araştırma sonucuna göre davacının tacir kaydının bulunmasına rağmen davalıların tacir olmadığı tespit edilmiştir.
6102 sayılı TTK m. 5/1. fıkra hükmünde yapılan düzenleme uyarınca, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Ticaret mahkemeleri ayrı bir yargı kolu oluşturmayıp, asliye hukuk mahkemelerine göre ihtisas mahkemeleridir. Bu nedenle kanun koyucu yapılan düzenleme ile ticari işlerle ilgili bütün davaları değil sadece uzmanlık gerektiren ve kanunda açıkça gösterilen hususlardan kaynaklanan uyuşmazlıklarda ticaret mahkemesinin görevli olacağını kabul etmiştir.
Ticari davalar; mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletme ile ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplanmaktadır. Doktrindeki yerleşik uygulama bu yöndedir.
A- Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
B- Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK 4/1. maddesinde yapılan düzenlemeye göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. 6102 sayılı m. TTK 19/2 fıkrası uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez.
C- Taraflardan sadece birinin ticari işletmesi ile ilgili olması durumunda ticari dava kabul edilen davalar kanunda açıkça düzenlenmiştir. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır.
Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Her ne kadar davacı, davalıya verdiği bonolar sebebiyle alacak isteminde bulunmuşsa da taraflar arasındaki temel ilişki bir para ödüncü sözleşmesine dayanmaktadır ve görev hususu irdelenirken taraflar arasındaki temel ilişkinin dikkate alınması gereklidir. Bu doğrultuda; Somut olayda uyuşmazlık, taraflar arasında yapılan ödünç sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, bu nevi davaların ticari dava olduğuna ya da asliye ticaret mahkemelerinde görüleceğine ilişkin bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. O halde, eldeki davanın ticari dava olarak kabulü ve asliye ticaret mahkemesi’nin görevli olması için uyuşmazlık konusu işin her iki tarafın birden ticari işletmesi ile ilgili olması ve her iki tarafın da tacir olması zorunludur. Yapılan araştırmada davalıların tacir olmadığı anlaşılmış, davalılar tacir olmadığından görevli mahkemenin de ticaret mahkemesi olmadığı sonucuna varılmıştır.
Mahkemelerin görevi ancak kanunla belirlenir (HMK m.1). Göreve ilişkin kurallar kamu düzeninden sayıldığından yargılamanın her aşamasında mahkeme tarafından re’sen nazara alınması gerekir (HMK 20,114,115).
Dosya içerisinde toplanan tüm deliller, tarafların iddia ve savunmaları, ve diğer belgelerin incelenmesinde taraflar arasındaki uyuşmazlığın, taraflar arasında yapılan ödünç sözleşmesinden kaynaklandığı, davalıların 6102 sayılı TTK 12 maddesi kapsamında kalan tacir olmadığı ve ödünç sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklar da mutlak ticari dava sayılmadığından açılan bu davada Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu sonucuna varılmış ve davanın mahkememizin görevsizliği nedeniyle (HMK 114/1-c, 115/2) usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. .
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davaya bakmaya … Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olması nedeniyle HMK 114/1-c ve 115/2 maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu sebebi ile usulden reddine,
2-Kararın kesinleşmesinden itibaren tarafların 2 hafta içerisinde müracaatı halinde dosyanın görevli … Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-HMK 331/2 maddesi gereğince yargılama giderlerine görevli mahkemece karar verilmesine,
4- Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. md.gereğince bir karar verilmesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 26/04/2022

Katip …
e-imzalıdır.

Hakim …
e-imzalıdır.