Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/372 E. 2022/435 K. 31.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/372 Esas – 2022/435
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ

T.C.
ANKARA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/372 Esas
KARAR NO : 2022/435

BAŞKAN :…
ÜYE : …
KATİP : …

DAVACI :………

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/05/2022
KARAR TARİHİ : 31/05/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 02/06/2022

Davacı vekili tarafından Mahkememizin yukarıdaki esasına kayden müflis davacı Şirket iflas dairesi vekili tarafından açılan sözleşmenin haksız feshinden kaynaklanan maddi tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonucunda;
Dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA VE İSTEK :
Davacı vekili Av. Mete Bulut sunduğu dava dilekçesinde özetle; davacı … İnş. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şirketi hakkında … …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/02/2011 tarih ve 2009/163E., 2011/38K. sayılı kararı ile iflas kararı verildiğini, iflas tasfiye işlemlerinin … Genel İcra Dairesi’nin 2022/10 iflas sayılı dosyasında yürütülmekte olduğunu, müflis Şirketin 15/08/2017 tarihinde yapılan ihale ile Siirt ili, … ilçesi, 100 Yataklı Devlet Hastanesi inşaat işine ilişkin olarak davalı İdare ile 21/09/2007 tarihinde Ankara’da ihaleye bağlı sözleşme yapıldığını, davalı idare’nin sözleşmeye aykırı davranmasına rağmen daha sonra haksız yere 21/09/2007 tarihli sözleşmeyi tek taraflı olarak iflas tarihinden sonra feshettiğini ve teminatları irat kaydettiğini, bu nedenle müflis şirketin zarara uğradığını beyanla haksız fesihten kaynaklanan müteahhitlik kârı kaybı ve irat kaydedilen teminatlar ve … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2009/16D.İş sayılı dosyasında tespit edilen imalatların oranı ile fesih tespit komisyonu tarafından tespit edilen imalat oranı arasındaki farktan kaynaklanan miktar nedeni ile fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak kaydıyla 3.000.000,00-TL’nin fesih tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Bu bağlamda, açılan davada öncelikle dava konusu alacağın iflas alacağı niteliğinde olup olmadığının saptanması gerekmektedir.
Bilindiği üzere; iflas alacağı, masa borcu ve iflastan sonra doğan genel nitelikli alacak olmak üzere üç grup alacak bulunmaktadır.
Yargıtay … Hukuk Dairesinin 05.04.2016 gün ve 2556 E., 2121 K., 21.12.2015 gün ve 351 E., 8323 K. 23.11.2015 gün ve 2014/6942 E., 2015/7535 K., sayılı kararlarında da açıklandığı üzere: iflas tarihinden sonra doğan bir alacağın varlığı ve miktarı konusunda bir uyuşmazlık bulunmasa da masa borcu olup olmadığı yönündeki inceleme, alacağın dayandığı hukuksal ilişkiye göre genel hükümler doğrultusunda iflas masası aleyhine açılan davada genel mahkemelerce tespit edilecektir. Böyle bir davada davacı, masa alacaklısı olduğunu iddia eden alacaklı, davalı ise iflas idaresidir. Dava sonunda verilen ve uyuşmazlık konusu alacağı masa borcu olarak kabul eden karar, bütün iflas alacaklılarını bağlar. Masa mevcudunun iflas masrafları ve masa borçlarını karşılayamadığı durumlarda bu masraf ve borçlar iflas alacaklıları arasında taksim edilemez (Öztek, S.: İflas Hukukunda Sıra Cetveli Prosedürü ve Sıra Cetveline Karşı Müraacat Yolları, yayımlanmamış doçentlik tezi, s. 31 vd).
Dava dilekçesi içeriğinde ileri sürülen maddi ve hukuki olgular gözetildiğinde somut uyuşmazlıkta davacı müflis … İnş. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şirketinin 03/02/2011 tarihinde iflasına karar verildiği anlaşılmakta olup müflis davacı Şirketi temsilen iflas dairesi vekili tarafından iflas tarihinden önce davalı … ile müflis Şirket arasında imzalanan eser sözleşmesinin iflas tarihinden sonra haksız yere davalı tarafından haksız yere feshedildiği iddiasına dayalı olarak uğranıldığı ileri sürülen maddi zarar kalemleri nedeni ile tazminat talep edildiği tartışmasızdır. Bu durumda ise; yukarıdaki açıklamalar ve yargısal içtihatlar ışığında dava konusu tazminat alacağının iflas alacağı veya masa borcu niteliğinde olmadığının kabulü gerekmektedir. Daha açık bir anlatımla, dava konusu istemin iflas tarihinden doğan ve davacı tarafından kayıt edildiği sırasına ve esasına itiraz edilebilecek mahiyette İİK’nın 235. maddesine dayalı kayıt kabul istemine konu olabilecek müflis borçlarından olmadığı sabittir. Aksine iflastan sonra doğan ve müflisin genel hükümlere göre sorumlu olduğu ve iflas masasının dağıttığı iflas (garame) hissesi oranında değil, tasfiyede bakiye kalırsa alacaklıya ödenecek olan genel nitelikli bir alacak niteliğindeki alacağın işbu davada tahsilinin talep edildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; 6102 sayılı TTK’nın 4 ve 5/1.m. uyarınca, bu hükümde sayılan mutlak ticari davaların yanısıra her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları nispi ticari dava sayılır. Mezkur Yasa’nın 5/1. maddesi uyarınca, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine ve tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemeleri tüm ticari davalara bakmakla görevlidir.
Diğer taraftan, 2985 sayılı Kanun’un ek 1. maddenin e bendi ile konut sektörüyle ilgili şirketler kurmak veya kurulmuş şirketlere ve finans kurumlarına ortak olmak TOKİ’nin görevleri arasında sayılmış ise de; bu hüküm TOKİ’nin tacir sayılmasını gerektirmemektedir. 6102 sayılı TTK’nın tüzel kişiler başlıklı 16. maddesine göre ticaret şirketleriyle, amacına varmak için ticari bir işletme işleten vakıflar, dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar da tacir sayılırlar. Bu maddeden de anlaşıldığı üzere TOKİ’nin kurduğu veya ortak olduğu Şirketler yönünden tacir sıfatı, kurulan veya ortak olunan ve ayrı tüzel kişiliği bulunan şirkete ait olup bunları kuran veya ortak olan TOKİ’ye ait değildir. (Yargıtay 15.H.D. Başkanlığı’nın 20/10/2016 tarih, 2016/3374E.-4324K. ve 14/02/2017 tarih, 2016/5271E., 2017/593K. sayılı ilamları)
Bu bağlamda, iflastan sonra doğan genel nitelikli alacağın talep edildiği dosyamızda davalının tacir ve davanın mutlak veya nispi ticari dava niteliğinde olmadığı da gözetildiğinde; davaya bakmaya Mahkememiz değil; Ankara Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi görevlidir. Nitekim, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlığı’nın 16/03/2020 tarih, 2018/597E., 2020/498K. ve 16/10/2019 tarih, 2019/1569E.-1658K. sayılı ilamları)
Açıklanan nedenlerle; Mahkememiz yönünden davanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gereken göreve ilişkin dava şartı yokluğu sebebiyle davanın HMK 114/1-c ve 115/2.m. gereğince usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-6100 sayılı HMK 114/1-ç m. delaleti ile 115/2.m. gereğince Mahkememiz yönünden göreve ilişkin dava şartı yokluğu sebebiyle davanın USULDEN REDDİNE,
2-HMK 20.m. gereğince Mahkememiz görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içerisinde bulunulması halinde dosyanın davaya bakmaya görevli Ankara Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, aksi takdirde davanın açılmamış sayılacağının davacıya ihtarına,
3-Yargılama giderlerinin davaya bakmaya görevli Mahkeme tarafından değerlendirilmesine, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde HMK 331/2.m. gereğince talep halinde yargılama giderlerinin Mahkememiz tarafından karara bağlanmasına,
Dair; dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde verilecek dilekçe ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile tensiben karar verildi. 31/05/2022

Başkan…
e-imza

Katip …
e-imza