Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/189 E. 2022/459 K. 07.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
ANKARA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/189 Esas
KARAR NO : 2022/459

HAKİM :… …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … -…
DAVALI : … – … …

DAVA : Alacak (Taşınmaz Alım-Satımı Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 16/03/2022
KARAR TARİHİ : 07/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 05/07/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Taşınmaz Alım-Satımı Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA :
Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 7. Maddesine göre ödenen bedel ve yapılan mobilya işi karşılığında borçlu şirket tarafından inşaatı üstlenilen … No’lu dairenin tapusunun davacıya verileceğinin kararlaştırıldığını, daha sonra sözleşmede yapılan değişiklikle … No’lu dairenin iş bitiminde davacıya teslim edileceğine dair ek sözleşme yapıldığını, taahhüt edilen işlerin süresinde ve sözleşmeye uygun olarak yapılıp teslim edildiğini, buna rağmen davalı şirket tarafından, sözleşmeden kaynaklanan teslim ve mülkiyeti devir borcunun yerine getirilmediğini, önce hukuki sorunlar nedeniyle arsa sahibinin ilgili bağımsız bölümü devredemediğinin söylendiğini, sonrasında davaya konu bağımsız bölümün davacının bilgisi dışında 3. Kişiye satıldığını, satış işleminden sonra gayrimenkulün bedeline mahsuben 20.09.2021 Tarihinde 200.000,00 TL 21.09.2021 Tarihinde 250.000,00 TL olmak üzere toplam 450.000,00 TLnin davacıya ödendiğini, yapılan harici araştırmada satış tarihi itibariyle gayrimenkulün değerinin en az 600.000,00 TL olduğunun tespit edildiğini, eksik ödenen 150.000,00TL nin teslim tarihinden itibaren işleyecek faizi ile davacıya ödenmesinin talep edildiğini, buna rağmen ödeme yapılmadığını belirterek davanın kabulü ile bakiye alacağa ilişkin olarak şimdilik 1.000,00TL nin gayrimenkulün 3. Kişiye devir tarihinden itibaren işleyecek en yüksek faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA :
Davalı, usulüne uygun yapılan tebligata rağmen davaya cevap vermemiştir.
YARGILAMA GEREKÇE :
Dava, taraflar arasında yapılan eser sözleşmesinden kaynaklı olarak davacıya bırakılması kararlaştırılan taşınmazın 3. Kişiye satılması sebebiyle davacıya ödenmesi gerekli bedelin eksik ödendiği iddiasıyla açılan bakiye alacak istemine ilişkindir.
Tensip zaptı uyarınca celp edilen kayıtların incelemesinde, davacının ticaret sicil kaydının bulunmadığı tespit edilmiştir.
Bu doğrultuda;
Ticaret sicil müdürlüğünden, esnaf odasından gelen bilgilere göre davacının tacir olmadığı anlaşılmıştır.
6102 sayılı TTK m. 5/1. fıkra hükmünde yapılan düzenleme uyarınca, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Bu hükme göre ticaret mahkemelerinin görev alanı ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleridir. Ticari faaliyetleri ilgilendiren bütün davalar ticari dava değildir. Ticaret mahkemeleri ayrı bir yargı kolu oluşturmayıp, asliye hukuk mahkemelerine göre ihtisas mahkemeleridir. Bu nedenle kanun koyucu yapılan düzenleme ile ticari işlerle ilgili bütün davaları değil sadece uzmanlık gerektiren ve kanunda açıkça gösterilen hususlardan kaynaklanan uyuşmazlıklarda ticaret mahkemesinin görevli olacağını kabul etmiştir.
Ticari davalar; mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletme ile ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplanmaktadır. Doktrindeki yerleşik uygulama bu yöndedir.
A- Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
B- Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK 4/1. maddesinde yapılan düzenlemeye göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. 6102 sayılı m. TTK 19/2 fıkrası uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez.
C- Taraflardan sadece birinin ticari işletmesi ile ilgili olması durumunda ticari dava kabul edilen davalar kanunda açıkça düzenlenmiştir. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır.
Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Somut olayda davacı taraf, eser sözleşmesinden kaynaklı olarak kendisine bırakılan dairenin 3. Kişiye satılmasından dolayı eksik ödendiğini iddia ettiği bedelin tahsilini talep etmektedir ve taraflar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. O halde, eldeki davanın ticari dava olarak kabulü ve asliye ticaret mahkemesi’nin görevli olması için uyuşmazlık konusu işin her iki tarafın birden ticari işletmesi ile ilgili olması ve her iki tarafın da tacir olması zorunludur. Davacı bakımından yapılan araştırmada davacının tacir olmadığı anlaşılmış, davacı tacir olmadığından görevli mahkemenin ticaret mahkemesi olmadığı sonucuna varılmıştır.
Mahkemelerin görevi ancak kanunla belirlenir (HMK m.1). Göreve ilişkin kurallar kamu düzeninden sayıldığından yargılamanın her aşamasında mahkeme tarafından re’sen nazara alınması gerekir (HMK 20,114,115).
Dosya içerisinde toplanan tüm deliller, tarafların iddia ve savunmaları ve diğer belgelerin incelenmesinde taraflar arasındaki uyuşmazlığın, eser sözleşmesinden kaynaklandığı, davacının 6102 sayılı TTK 12 maddesi kapsamında kalan tacir olmadığı ve eser sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklar da mutlak ticari dava sayılmadığından açılan bu davada Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğundan davanın mahkememizin görevsizliği nedeniyle (HMK 114/1-c, 115/2) davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davaya bakmaya Ankara Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olması nedeniyle HMK 114/1-c ve 115/2 maddesi uyarınca davanın dava şartı yokluğu sebebi ile usulden reddine,
2-Kararın kesinleşmesinden itibaren tarafların 2 hafta içerisinde müracaatı halinde dosyanın görevli Ankara Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine,
3-HMK 331/2 maddesi gereğince yargılama giderlerine görevli mahkemece karar verilmesine,
4- Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. md.gereğince bir karar verilmesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 07/06/2022

Katip …
e-imzalıdır.

Hakim …
e-imzalıdır.