Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/166 E. 2022/539 K. 22.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/166 Esas – 2022/539
TÜRK MİLLETİ ADINA YARGILAMA YAPMAYA VE HÜKÜM VERMEYE YETKİLİ

T.C.
ANKARA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/166 Esas
KARAR NO : 2022/539

BAŞKAN : …
KATİP : …

DAVACI :…
DAVALI :…

DAVA : Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması)
DAVA TARİHİ : 08/03/2022
KARAR TARİHİ : 22/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 29/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA VE İSTEK :
Davacı vekili sunduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili davacının davalı Şirketin diğer davalı ile birlikte ortağı olup davacının aynı zamanda Şirket müdürlüğü görevini ifa etmekte olduğunu, müvekkili davacının eşi …’yı Şirket işleri konusunda vekaleten yetkilendirdiğini, davacının bugüne kadar müdürlük görevini gereği gibi ifa ettiğini ve kusursuz bir şekilde yerine getirdiğini, Şirketin diğer hissedarı olan davalı…’nin şirket menfaatlerine aykırı davranışları ve taraflar arasında gelişen adli olaylar nedeni ile Şirketin yönetim organının fiilen işlevsiz olduğunu, davalı ortağın şirket yönetimine hukuka aykırı olarak el koyduğunu ve Şirketin işleyişine engel olduğunu, şirket yönetimini pasif hale getirdiği gibi şahsi çıkarlarını şirketin menfaatinin üstünde görmesi ve ailevi ilişkilerden doğan sorunları Şirket yönetimine yansıtmasının Şirketin yönetiminin tehlikeye girdiğini gösterdiğini beyanla TMK 427.m. gereğince Şirkete kayyım atanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA :
Davalı vekili sunduğu cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde ileri sürülen iddiaların hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, TMK 427/4.m. gereğince Şirkete yönetim kayyımı atanabilmesi için davalı limited şirketin yönetim organından yoksun kalmasının ve bu yönetim boşluğunun başka yollarla giderilememesinin gerektiğini, müvekkilinin diğer davalı Şirketin % 66,6 , davacının ise, % 33,4 oranında hissedarı olup davacının 07/10/2020 tariih ve 2020/01 sayılı Genel kurul kararı ile aksi yönde karar alınıncaya kadar münferiden temsile yetkili Şirket müdürü olarak görevlendirildiğini, davacının Şirket müdürü olarak süresinde Şirketin genel kurul toplantısını gerçekleştirmediği ve müdürlük görevini özenle yerine getirmediğini, davacı Şirket müdürünün belirttikleri konularda görevini yerine getirmemesi nedeni ile Ankara 14.ATM’nin 2022/225E. Sayılı dava dosyasında Şirketin Olağan Genel Kurul Toplantısına çağrı için izin ve Şirket müdürünün azli talebi ile açtıkları davanın derdest olduğunu beyanla davanın reddini tale3p etmiştir.
DELİLLER :
– Ticaret sicil kaydı
– Ankara 14.ATM’nin 2022/225E. Sayılı dava dosyası örneği
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davalı limited Şirketin yönetim organının işlevsiz kaldığından bahisle TMK 427/4.m. gereğince Şirkete tedbiren yönetim kayyımı istemine ilişkindir.
Davacı vekili duruşmada dava dilekçesini aynen tekrar ile istemi gibi karar verilmesini talep etmiştir.
Dosyamız arasına celp edilen davalı Şirkete ait ticaret sicil kaydının incelenmesinden; davacı ve davalının ortağı olduğu Şirketin 07/10/2020 tarihli ve 2020/01 sayılı Genel kurul kararı ile davacı ortak Ayşe Kamacı’nın aksi yönde karar alınıncaya kadar Şirketin Müdürü olarak görevlendirildiği, dava tarihi itibariyle de davacının halen davalı Şirketin münferiden temsile yetkili müdürü olarak görev yaptığı anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere; gerek 6102 Sayılı TTK ve gerekse özel yasalarda limited şirkete temsil kayyımı, atanmasına ilişkin bir hüküm bulunmamakla birlikte 6102 Sayılı TTK’nun 1. maddesinde “Türk Ticaret Kanununun, Türk Medeni Kanununun ayrılmaz bir parçası” olduğuna ilişkin hükmü karşısında konu ile ilgili 4721 Sayılı TMK hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
Konu ile ilgili olarak TMK’nın 426. maddesinde temsil kayyımlığı, 427. maddesinde ise yönetim kayyımlığı düzenlenmiştir. Türk Medeni Kanunun 426. maddesinde düzenlenen temsil kayyımlığı müessesesi, gerçek kişiler esas alınarak getirilmiş bir kurum olmakla birlikte tüzel kişiler içinde temsil kayyımı atanabileceği gerek öğretide (Türk Medeni Hukukunda Kayyımlık-Mustafa Alper Gümüş-Sh. 103) ve gerekse yargı kararlarında (Yargıtay 11.H.D. 1988 tarih 65-3848 sayı vb.) kabul görmektedir.
Bir şirketin yasal temsilcisinin görevini yerine getirmesine bir engel bulunduğu taktirde kendisine o iş için temsil kayyımı atanabileceği gibi, şirketin zorunlu organlarından olan yönetim kurulunun mevcut olmaması halinde de TTK’nun 530. maddesi gereğince bu durumun feshe sebep olabileceği de gözetilerek bir yönetim kayyımı atanabilir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 630/2. ve 3. maddelerinde de; her ortağın, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebileceği, yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunacağı belirtilmiştir. Anılan maddelerde müdürün yetkisinin sınırlandırılabileceği belirtilmiş olup, maddedeki sınırlandırmanın amacı müdürün yetkisi dahilinde yaptığı işlerin kayyım onayına tabi tutulması değildir. Böyle bir yorum, TMK’da düzenlenen kayyımlık müessesesi ile bağdaşmadığı gibi TTK’nun 629/1. maddesinin atfıyla limited şirketlere de uygulanması mümkün olan TTK’nun 371/3. maddesi gereğince ancak temsil yetkisinin sadece merkezin veya bir şubenin özgülendirilmesine veya birlikte kullanılmasına ilişkin sınırlandırılmalar geçerli olup TTK’nın 630/2 ve 3. fıkralarında belirtilen sınırlandırmada ancak kanunda belirtilen bu hallere ilişkin olarak yapılabilir (Emsal Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 28/01/2021 tarih 2020/1490 Esas 2021/593 Karar sayılı ilamı).
Bu durumda yapılan açıklamalar ışığında dosya kapsamı değerlendirildiğinde; davacı şirket müdürünün görevde olup davalı Şirkette yönetim boşluğu bulunmadığı, açılan davada verilecek karar ile ulaşılacak sonuca ihtiyati tedbir kararı ile ulaşılamayacağı, davacı ve davalı ortak arasında Şirketin yönetim ve faaliyetleri ile işleyişi yönünden anlaşmazlığın mevcut olmasının TMK 427/4.m. bağlamında başlıbaşına Şirkete kayyım atanmasını gerektirir bir olgu olarak değerlendirilemeyeceği, davacının dava konusu talebi yönünden hukuki yararının da bulunmadığı kanaatine varılmakla; açıklanan gerekçelerle davacının talebinin 6100 sayılı HMK’nın 114/1-h ve 115/2.m. gereğince hukuki yarara ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın 6100 sayılı HMK 114/1-h m. Ve 115/2 m. Gereğince hukuki yarara ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gerekli karar ve ilam harcı maktu 80,70-TL olup davacı tarafından peşin yatırılmakla başkaca harç alınmasına YER OLMADIĞINA,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılnasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükteki AAÜT gereğince maktu 5.100,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-HMK 333.m. gereğince artan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde verilecek dilekçe ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/06/2022

Başkan …
Katip …
e-imza