Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/784 E. 2023/349 K. 05.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
YARGILAMA YETKİSİNİ KULLANAN MAHKEMEMİZCE VERİLEN KARAR

ESAS NO : 2021/784 Esas
KARAR NO : 2023/349

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … –
VEKİLLERİ : Av. ….
DAVALI : … – …
VEKİLLERİ :….
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 27/12/2013
KARAR TARİHİ : 05/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 17/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:
Davacı vekili Türkiye… Bankası A.Ş Konya Ereğli şubesinde 28-29 Ocak 2017 tarihlerinde gerçekleşen banka kasa soygunu nedeniyle bankanın davacı ve davalı … Ltd. Şti’ye karşı güvenliği sağlayamadığı gerekçesiyle dava açıldığını davanın… 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2007/637 esas sayılı dosyasında karar verildiğini müvekkili aleyhine hükmedilen tazminatın… 29. İcra Dairesinin 2011/6242 sayılı dosyasına 92.580,00 TL olarak ödendiğini davacı ve davalı arasındaki sözleşme hükümleri uyarınca alt yüklenici olan davalının zarardan sorumlu olduğunu ileri sürerek ödenen tazminatın davalıdan rücuan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :
Davalı vekili, yetki itirazında ve zaman aşımı definde bulunarak, güvenlik sisteminin telefon aramalı bir sistem olması nedeniyle soygun öncesinde telefon hatları kesilmiş bulunduğundan abone sistemi ile alarm haber alma merkezi arasında iletişim sağlanamadığını … tarafından müvekkili şirkete teslim edilen sistemin periyodik test sinyali alınmaması halinde müvekkil şirketin ikaz eden bir sistemi bulunmadığını müvekkilinin meydana gelen zararda sorumlu tutulamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
DELİLLER:
-Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi dosyası
-Sözleşme
-İcra dosyası
-Bilirkişi raporu,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki “alarm haber alma merkezi işletme sözleşmesi” kapsamında davacı tarafından ödenen tazminatın davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki 03/04/2006 tarihli sözleşmede davalı tarafından alarm haber alma işletme hizmetinin davacı talimatlarına uygun olarak davalı tarafından yürütülmesi işinin düzenlendiği görülmüştür.
Sözleşmedeki yetki hükmü uyarınca yetki itirazının reddine, ve dava hizmet sözleşmesine dayalı olması nedeniyle ödeme tarihinden itibaren 5 yıllık süre dolmadığından zamanaşımı def’inin reddi gerekmiştir.
Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2007/637 Esas 2010/694 karar sayılı dosyanın incelenmesinde davacı Türkiye… Bankası A.Ş tarafından davalılar … A.Ş ve … Ltd. Şti. Aleyhine 28-29/01/2007 tarihinde Ereğli Konya şubesinde gerçekleşen soygun nedeni ile uğranılan zararın davalıların periyodik test sinyalini kontrol etmesi gerektiği ancak bu kontrolün yapılmamasından kaynaklandığı iddiasına dayalı 380.230,89 TL’nin davalılardan müteselsilen tahsili istemine ilişkin olduğu, yargılama sırasında davalılar arasındaki sözleşme hükümlerinin değerlendirildiği yapılan yargılama sonucunda “ davacı ile davalı … arasında alarm sistemi konusunda doğrudan bir sözleşme yoktur. Davalı …-… arasında yapılmış bir sözleşme mevcuttur. Bu nedenle davacının doğrudan Astelsana karşı dava açması mümkün görülmemiştir. Ayrıca davalı … ve … arasında imzalanan sözleşmenin içeriğinde alarm sisteminin işletilmesine ilişkin hüküm bulunmadığı anlaşılmakla davalı … hakkındaki dava pasif husumet yokluğundan dolayı reddedilmiştir.” gerekçesiyle davalı … Ltd. Şti’ne yönelik davanın reddine, davalı … A.Ş’ye yönelik davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkememizde dava konusu olan rücuen tazminat istemi davacı ve davalı arasındaki sözleşme hükümlerine dayanmaktadır. Türkiye… Bankası A.Ş Konya Ereğli şubesinde gerçekleşen hırsızlık nedeniyle bankanın uğradığı zarar yönünden… 8. Asliye Ticaret Mahkemesinde yukarıda özetlenen dava açılmış ve dosyamızda taraf olarak yer alan davacı ve davalının sorumluluğu tartışılmıştır. Davalı … Ltd. Şti aleyhine açılan dava hem bankanın doğrudan bu davalıya dava yöneltemeyeceği hem de sözleşme içeriğinde alarm sisteminin işletilmesine ilişkin hüküm bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir. Bu karar davalı … Ltd. Şti yönünden davanın reddinin doğru olmadığı gerekçesiyle davacı banka ve davalı … … A.Ş tarafından temyiz edilmiş olup Yargıtay 15. Hukuk Dairesi tarafından yapılan değerlendirmede bu husus bozma nedeni yapılmamış ve karar bu haliyle onanmıştır.
Davacı taraf her ne kadar aleyhine hükmedilen zarardan aralarındaki sözleşme hükmü uyarınca davalının sorumlu olduğunu ileri sürerek rücuen tazminat isteminde bulunmuş ise de, dava konusu aynı olan… 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2007/637 Esas 2010/694 karar sayılı ilamı ile, davalının dava dışı T. İş Bankası A.Ş’nin uğradığı zarardan sorumlu olmadığı kesinleşen mahkeme ilamı ile sabittir. Kararda taraflar arasındaki sözleşme hükümleri de değerlendirildiğinden davacı tarafından ödenen tazminatın, davalıdan rücuen talep edilmesi hukuken mümkün görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle davanın reddine dair 29/12/2017 tarihinde mahkememizce karar verilmiştir.
Verilen bu karara karşı gidilen yasa yolu incelemesi neticesinde, mahkememiz kararı karar düzeltme aşamasında, Yargıtay 6.HD’nin 15/11/2021 tarih, 2021/4837 Esas -2021/1496 Karar sayılı ilamı ile “…Dava hizmet sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminata ilişkindir. Dava dışı Türkiye… Bankası A.Ş ile davacı arasında ‘abonelik ve periyodik bakım sözleşmesi’’ imzalanmıştır. Bu sözleşmeye istinaden dava dışı banka tarafından açılan tazminat davası sonucunda davacı … hakkında davanın kabulüne, davalı … şirketi hakkında ise dava dışı banka ile aralarında sözleşme olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak davacı … ile davalı … arasında 03.04.2006 tarihli ‘haber alma merkezi işletme’’ sözleşmesinin mevcut olduğu dosyada sabittir. Dava dışı banka tarafından açılan tazminat davasında bu husus değerlendirilmeden davalı … hakkında davanın reddine karar verilmesi elde ki davada kesin hüküm teşkil etmemektedir. İç ilişkide (alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular arasındaki ilişkide), bu husustaki nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda taraflar kendi aralarında sözleşme yapabilirler. Nitekim, TBK’nın 167. maddesinde “Aksi karşılaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır. Bu durumda borçlu, her bir borçluya ancak payı oranında rücu edebilir.” hükmüne yer verilmiştir. Bu nedenlerle mahkemece iç ilişkide, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre değerlendirme yapılmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Mahkemece gerekli inceleme yapılarak davalının sorumluluğu olup olmadığı sorumlu ise rücu edilecek miktar belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken davanın reddine dair verilen mahkeme kararının bozulması gerekirken sehven onanmasına karar verilmesi, doğru görülmediğinden davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 18.02.2021 tarihli ve 2021/1369 E. 2021/350 K. sayılı onama ilamının kaldırılarak kararın davacı yararına bozulmasına karar verilmiştir…. ” gerekçesi ile bozulmuştur.
Bozma sonrası yukarıda yazılı esas numarasına kaydı yapılan işbu dosyanın yürütülen yargılaması kapsamında, usul ve yasaya uygun bulunmakla uyulmasına karar verilen Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda gerekli değerlendirmelerin yapılması amacıyla dosyanın elektronik güvenlik uzmanı ve borçlar hukuku nitelikli hesaplama uzmanı bilirkişilere tevdi ile taraflar arasındaki sözleşme yükümlülükleri dikkate alınarak, davalının sorumlu olup olmadığı, ödenen zararın rücuen talep edilip edilemeyeceği ve ödeme tarihindeki zarar miktarı konusunda rapor düzenlenmesinin istenilmesine dair ara karar kurulmuştur.
Bu kapsamda dosyaya sunulan 23/02/2023 tarihli bilirkişi heyet raporunda, alarm sisteminin haber alma merkezine iletişimini sağlayan iletişim (telefon) kablolarının kesilmiş olduğu ve buradan hareketle telefon kablolarının kesilmesinden mütevellit sorumluluğun dava dışı bankada olduğu ancak periyodik testler esnasında iletişimin olmadığının tespiti yapılmayarak, aboneyi ikaz etmediği için dava dışı… bankası ile davaci arasında imzalanan sözleşme uyarınca, davacının dava dışı abone olan bankayı uyarı yükümü belirlendiğinden, … Elektronik Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin öncelikle kusurlu olduğu,
davacı … Elektronik Sanayi ve Ticaret A.Ş ile davalı … İletişim Sanayi ve Ticaret Ltd.Şti arasında 03.04.2006 tarihinde imza altına alınmış olan 10 sayfalık “… Alarm Haber Alma Merkezi İşletme Sözleşmesi” incelendiğinde sözleşme’nin 4.2. maddesi; “AHM işletmecisi, izleme hizmeti verdiği aboneler ile imzalanan sözleşmelere uymakla yükümlüdür. AHM işletmecisi’nin aboneler ile imzalanan sözleşmelerden kaynaklanan sorunlarda/ihtilaflarda … ‘ın hiçbir sorumluluğu olmayacak, her türlü sorumluluk AHM işletmecisi‘ne ait olacak ve AHM işletmecisi bu ihtilaflardan dolayı …’a bir kusur atfetmeyecektir” şeklinde düzenlendiğini, davacı … Elektronik Sanayi ve Ticaret A.Ş. ile davalı …arasında 03.04.2006 tarihinde imza altına alınmış olan 10 sayfalık “… Alarm Haber Alma Merkezi İşletme Sözleşmesi” incelendiğinde sözleşme’nin 4.2. maddesi; “ AHM işletmecisi, izleme hizmeti verdiği aboneler ile imzalanan sözleşmelere uymakla yükümlüdür. AHM işletmecisi’nin aboneler ile imzalanan sözleşmelerden kaynaklanan sorunlarda/ihtilaflarda …‘ın hiçbir sorumluluğu olmayacak, her türlü sorumluluk AHM işletmecisi‘ne ait olacak ve AHM işletmecisi bu ihtilaflardan dolayı …’a bir kusur atfetmeyecektir” şeklinde düzenlendiğini ancak davalının davacı tarafından imzalanmış sözleşmelere de uyma yükümünün işbu davanın tarafları arasında imzalanan sözleşmede belirlendiğinden, ( a ) maddesinde belirtilen ve davacının öncelikle uyarı yükümünü yerine getirmemesi nedeniyle kusurlu olduğu yolundaki tespit sebebiyle, davalı ile davacı arasinda imzalanan sözleşme uyarınca da davalının taşeron sıfatıyla uyarı yükümünün olduğunun açık olduğu tespit edilmiş olup, dava dışı… Bankası ile imzalanmış sözleşmenin 3.4 maddesi uyarinca taşeronun da uyarı yükümü belirlendiğinde davalının kusurlu olacağı ve davacının rücu hakkının doğabileceği yönünde görüş beyan etmişlerdir.
Yukarıda içeriği açıklanan hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu değerlendirilen bilirkişi raporu dikkate alınarak, davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ 92.580,00 TL’nin 30/11/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gereken 6.324,13 TL harçtan peşin alınan 1.581,05 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 4.743,08 TL nin davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanıp takdir edilen 14.812,80 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olarak 24,30 TL Başvurma harcı, 1.581,05 TL Peşin harç, 3,75 TL Vekalet harcı, 349‬,00 TL tebligat ve posta gideri, iki bilirkişi ücreti 2.400,00 TL, olmak üzere toplam 4.358,1‬0 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Kullanılmayan gider avansı var ise hükmün kesinleşmesinden sonra yatıran tarafa iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde Yargıtay’da Temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.05/05/2023

Katip …
E-imzalı.

Hakim …
E-imzalı.