Emsal Mahkeme Kararı Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/71 E. 2021/418 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
ANKARA TÜRK MİLLETİ ADINA
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/71 Esas
KARAR NO : 2021/418

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/02/2021
KARAR TARİHİ : 17/06/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 25/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonucunda;
Dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İDDİA VE İSTEK :
Davacı vekili sunduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı Şirket arasında 20/03/2020 tarihinde 33 m. Uzunluğundaki yük asansörünün … plakalı araca monte edilmesi konusunda anlaştıklarını, sözleşme bedeli olan 200.000,00-TL’nin davalı tarafa peşin ödendiğini, ancak davalının sözleşme gereğince işi teslim etmesi gereken tarihte işi teslim etmediğini, bu nedenle ev taşıma işi nedeni ile müvekkilinin zarara uğradığını beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00-TL alacağın 11/09/2020 tarihinden itibaren bankalar tarafından mevduata uygulanan en yüksek ticari temerrüt faizi ve yargılama giderleri ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP VE SAVUNMA :
Davalı vekili sunduğu cevap dilekçesinde özetle; davaya bakmaya Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğunu, sözleşme konusu işin tesliminin mücbir sebepten kaynaklandığını, kazanç kaybı olarak talep edilen miktarların fahiş olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir.

DELİLLER :
-Satış formu
-Fatura
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı TBK’nın 470 v.d.m. gereğince eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
Dosyamızda somut uyuşmazlığın parasal miktarı ile davacnın gerçek kişi olması nedeni ile öncelikle Mahkememizin davaya bakmaya görevli olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu bağlamda, bilindiği üzere 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nun 3. maddesi hükmüne göre bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.
Taraflardan biri tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez.
Bu bağlamda, ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır.Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Nispi ticari davalar ise; her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre; bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Üçüncü grup ticari davalar ise; yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır.
Bu bilgiler ışığında dosyamıza gönderilen Hızırbey Vergi Dairesi cevabına göre davacının gerçek usulde işletme defteri esasına göre ticari defter tutmakla yükümlü olduğu, işletme hesabına göre defter tutuğu bildirildiğinden, davalı bilanço esasına göre defter tutmadığı için kendisini doğrudan tacir kabul etmek mümkün olmadığı, davacının gelir vergsi beyannamelerinin dosyamıza gönderilemediği için incelemediği anlaşılmakta ise de; davacının konu ile ilgili olarak 21/07/2007 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 18/06/2007 tarihli ve 2007/12362 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile 27/12/2019 tarih ve 30991 sayılı 2.mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Hazine ve Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı’nın 513 sıra sayılı Tebliği ile 01/01/2020 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere tespit edilen parasal hadler itibariyle tacir-esnaf ayrımı açısından tespit edilen yıllık yurt içi brüt alış satış miktarı dikkate alındığında; tacir sayılmasına hukuken olanak bulunmadığı ve Mahkememizin davaya bakmaya görevli olmadığı anlaşılmıştır.
Açıklanan gerekçelerle; Mahkememiz yönünden göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeni ile davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-6100 sayılı HMK’nın 114/1-c.m. delaleti ile 115/2.m. gereğince davanın göreve ilişkin dava şartı yokluğu sebebiyle USULDEN REDDİNE,
2-) HMK 20.m. gereğince kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 hafta içerisinde talepte bulunulması halinde dava dosyasının davaya bakmaya Ankara Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, aksi takdirde davanın açılmamış sayılacağının davacı vekiline ihtarına, (ihtarat yapılamadı edildi)
3-)Yargılama giderlerinin görevli Mahkeme tarafından değerlendirilerek karara bağlanmasına, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde HMK 331/2.m. gereğince yargılama giderlerinin dosya üzerinden Mahkememiz’ce karara bağlanmasına,
Dair; davacı vekilinin ve davalının yokluğunda 6100 sayılı HMK’nın 6763 sayılı Kanun ile değişik 341 ve 345.m. gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde verilecek dilekçe ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yasa yolu açık olmak üzere verilen karar karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 17/06/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır